Kutsal Kitab’ın Okunması
1.Okuma Yar. 15, 5-12. 17-18 Mezmur 26 2.Okuma Filip. 3, 17-4,1 İncil Lk. 9, 28-36
Bugünkü okumalar, İbrahim’in tecrübesiyle İsa’nın üç havarisinin dağdaki tecrübesini birlikte bize verir. İbrahim Allah’ın nezdinde bulunmanın tecrübesini yaşar ve O’ndan çok kalabalık bir nesle sahip olacağı müjdesini alır, sonra bazı hayvanları kurban ederek O’nunla bir antlaşma yapar.
Üç havari de İsa’nın duası esnasında Allah’ın varlığını tecrübe ederler: bunlar ilahi vaatler değil, ama öğretmenleri İsa’da Baba’nın insanlık için kurtuluş ve sevgi planlarının gerçekleştiğini anlarlar. Bu plan Rabbin yaşamını sunarak kurban olmasıyla gerçekleşecektir. Bu İsa, Musa ve İlyas’ın konuşmasının konusudur!
İsa dağa çıktı, Musa’nın Sina dağına, İlyas’ın Horev dağına çıktığı gibi. “Dua etmek için”, yani Baba ile karşılaşmak için oraya çıktı. Duası gerçek, yani Baba’nın sevgisine ve sevginin isteğine gerçek bir dalmadır, bunun için gerçek, sevinç ve güzellik göstergesi olarak yüzü ve kıyafetleri bile aydınlanıyor. Gerçekten de Allah’ın isteğine giren O’nunla bir bütün olmaktadır. Sadece Oğul, Baba’nın isteğini tam olarak aynı sevgisiyle kabul edebilir böylece tam ve mükemmel olarak onu gerçekleştirmektedir.

Havarileri örten ışıklı buluttan çıkan ses, onlara uykuda ulaşıp yaşamakta oldukları gizemin, onlara anlayışını sağlamatadır. İsa; Allah tarafından Oğlu olarak, dolayısıyla tüm halklar için kral olarak – ikinci Mezmur’da okuduğumuz gibi -, ilan ediliyor. Krallık kimliği, dünyaya Baba’nın ilahiliğini görünür ve somut şekilde getiren Mesih’e özgüdür! O aynı zamanda babasıyla dağa çıkan ve kendisinin kurban edilmesi için odununu taşıyan İbrahim’in oğlu gibi “en sevgili” Oğuldur. İbrahim’in oğlunun yerine bir koç kurban edilebildi, çünkü o Allah’ın Oğlunun sadece görüntüsü idi; İsa’nın yerini ise hiçbir şey ve hiç kimse alamaz: O kendi bedenini ve kendi kanını vermek için kendini sunuyor, bu Allah’ın yaratıklarını sevmek için gerçekleştireceği kurtuluşun tek kurbandır.
İsa’nın yanına üç havarisini almış olması bizlerin O’nun duasına ve şanına, ayrıca sunuşuna ve haçına katılmamızı istediğini göstermekte. Yanına sadece üç havari almış olması da, Kilise’de herkese ayrı vazifeler ve roller düşündüğünü de belirtmekte. Tüm Kilise Baba’nın sevgisinden faydalanmakta ve İsa’nın sunuşunu paylaşmakta fakat herkes Kilise’de kendi çağrısına göre görevini yürütmekte. Kilise’de de her birey kendi kişiliğiyle, farklı şekilde İsa’nın giysilerini ve çehresini parlak gösteren ışığı yansıtmakta.
Bunun içindir ki havari Pavlus imanlılara şunu yazarken kendisini ve diğer Hristiyanların davranışlarını örnek olarak göstermiş: “Kardeşlerim, hep birlikte beni örnek alın ve size bıraktığımız örneğe göre yaşayanlara dikkatle bakın”.
Keşke hepimiz aynı şeyi söyleyebilsek! Gerçeten böyle diyebilmemiz gerekir. Daima yüreğimizde İsa’nın duasıyla yaşamamız gerekirdi: o zaman ışığı üzerimizde de parlayacaktı. Yüreğimizde İsa’nın duası ile devamlı olarak yaşamak, kendimizi Baba’ya sunma ve O’ndan kurban olarak kabul edilme kararlı isteğini beslemektir.
Duada yaşadığımız zamanlar İsa’nın ışığı yüzümüzü aydınlatıp kardeşlerimize karşı sevimli kılacaktır. Dua bizim için Allah ile karşılaştığımız dağdır: biz kendimizi sunuyoruz ve O bizi değiştirerek, bizi O’nun varlığını tanımaya ve tatmaya daima ihtiyacı olan dünya için bir armağana çeviriyor. Baba bizden sevgili Oğlu İsa’yı daima dinlememizi istiyor bunun için buluttan gizemli sesini yankılatıyor: “O’nu dinleyin!”.
İsa’nın sözleri duada olduğumuz ve Baba’ya ait olmak istediğimiz zamanlar bize ulaşacaklar! O zaman o sözler bizleri gerçekten itaatlı kılacaktır, o kadar ki bizler itaatli olan İshak’a ve gerçek her kurban ateşi gibi kutsal ve ışıklı Allah’ın Oğlu olan O’na benzereceğiz.
P. Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it