Kutsal Kitab’ın Okunması
1. ok Hav. Kit. 5,27-32.40 Mez 30 (29)2. ok Vahiy 5,11-14 İncil Yh. 21,1-19
“O, kurban edilmiş Kuzudur, gücü ve zenginliği, hikmeti ve kudreti, yüceliği ve övgüyü almaya layıktır!”. Bu sözlerle tüm yaratıklar Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa’ya taparlar. Biz bu şanlı ilahiye katılarak sadece tüm insanlarla birlik olmakla kalmıyoruz, tüm yaşayanlarla birlikte kurban edilmiş Kuzu’nun kardeşlerle ve tüm dünya ile olabilecek birliğin yaşam ve sevinç kaynağı olduğunu kabulleniyoruz. İsa’nın kendini Allah’a kurban olarak sunduğu ölüm, harikulade diriliş ışığını hazırlayan gecedir. Mesih İsa canlıdır ve Allah’ın yanında oturmakta, O’nunla birlikte severek hükmetmektedir ve bunun için biz O’nu överiz, durmadan yüceltiriz ve yorulmadan yaşamımızı, düşüncelerimizi, arzularımızı, dostluklarımızı, projelerimizi ve küçük, büyük seçimlerimizi yönlendirmesini isteriz! Petrus ve havariler çektikleri acılara, iftira ve cezalara sevinçle katlandılar, çünkü Rab’lerine yücelik ve övgü vermek istiyorlardı, insanların tehditlerine kanmayarak sevinçle tanıklıklarını vermeye devam ettiler.

Onlar bizim için örnek teşkil etmektedirler. İsa’ya iman etmeye karşı çok sık rastlanan düşmanlığı ve karşıtlığı gördüğümüzde onların örneği gözümüzün önüne gelmeli. Havariler Rab’leri için acı çekmekten mutlu idiler: çünkü bu gücü ve alçakgönüllülüğü kendilerini Petrus’un cevabına bağlı hissetmelerinden ileri geldi. “Beni seviyor musun?” diye İsa’nın sorusu devamlı olarak onlara da yöneltilmiş idi. Bu soruya tek bir cevap mümkündür, ancak soru tekrar tekrar sorulduğunda bizi düşündürmeye başlar, evet demenin gereksinmelerini düşündürür ve sevgimizin gerçekten gerçek olup olmadığı hakkında şüpheye düşürür. Soru üçüncü kere için sorulduğunda daha önce ne oldu diye bize hatırlatır, sevgisiz bir şey mi yaptık, yoksa Rabbin sevgisine karşı mı geldik, diye bizi düşündürür. İsa mutlaka sorusunu sormaya devam etmekte; biz cevap vermeden bekleyelim: önce niyetlerimizi yoklayalım, davranış şeklimizi değiştirelim, farkına bile varmadan bize hükmeden egoizmimizi yok edelim. Sonra sevinçle şöyle diyelim: “Evet, İsa, seni seviyorum”. O’na bunu söyleyebiliriz, ama alçakgönüllülükle söyleyelim, sevgide büyümeye ve olgunlaşmaya ihtiyacı olduğunu bilen biri gibi söyleyelim, yöneltilmeye ve eğitilmeye ihtiyacı olduğunu bilen birinin alçakgönüllülüğü ile söyleyelim. “Evet, İsa, seni seviyorum. Ama Sen bana seni gerçekten sevmem için yapmam gerekeni göster bana, bunu sadece sözlerle değil hareketlerimle gösterebileyim. Sen duygularımı düzelt, dünyanın boş şeylerine, gurura, birinci olmak isteme arzusuna sürüklenmeyeyim. Rabbim İsa, seni seviyorum, ama Sen de sevgime dikkat et ki azalmasın, zayıflamasın, tam ve devamlı olduğu kanısına kapılmayayım”.
İsa, mükemmel olmasalar da cevaplarımızdan mutlu oluyor. Onu sevdiğimizi söylediğimiz her keresinde bize inanmakta ve Kilise içinde bize bir görev vermekte. Kilise içinde kimse seyirci kalamaz. Kilise içersinde seyirci olarak kalan kardeşlerinin kusurlarına bakar, tembel olur, kimseyi, hatta İsa’yı sevmeyen birine dönüşür. İsa, Petrus’a kuzularını gütme görevini verdi, yani onları yöneltme, besleme, tehlike karşısında uyarma ve koruma, birlik içersinde tutma ve dinlendirme görevini verdi. Bize de onunla işbirliği yapma görevinden başka ne görev verebilir ki? Sen de İsa’nın seni yöneltmek için görevlendirdiği kişileri dinlemekle başla ve Rabbin sesi, senin de enerjilerini hükümranlığı ve kutsal Kilisesi yararına harcaman için, sana da ulaşacaktır!
İsa’nın Petrus’a sorduğu sorular, Kilise’de bir görevi üstlenenlerin her birinin cevap vermek zorunda olduğu aynı sorulardır. Her hizmet, eğer İsa’ya olan sevgi ile, O’nun sevgisi uğruna yapılmasa, emretme ya da egemenlik ya da gurur ya da büyük taslama ruhu ile yapılmaya riske girmektedir. İsa’nın Petrus’a yaptığı sorular, Kilisedeki her görevi, en büyük olsun en küçük olsun, üstlenebilmek için, sınavdır. Kim İsa’nın sevgisine bağlı olmasa, ne kiliseyi süpürmeye ne hastalara ve yaşlılara hizmet etmeye ne de çocukları oynadırmaya ne de törenler sırasında ilahileri söylemeye uygun değildir. Eğer İsa’yı sevmezsen, hizmet ettiğin cemaate Kutsal Ruh’un götürmezsin, bunun için Allah’ın Egemenliğine yararsızsın. İsa’yı seven, daima meyve vermetedir, hiç bir tanınmış görevi yapmasada .“Beni seviyor musun?” diyen soru, değerlidir.
P. Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it