Kutsal Kitab’ın Okunması
1.Okuma Yeş 35,4-7 Mezmur 145 2.Okuma Yakup 2,1-5 İncil Mk 7,31-37
Markos İsa’yı halen yolda göstermektedir. O, uzak yörelerde, pagan milletler arasında yürümektedir. Oralara öğrencileriyle yalnız kalabilmek için gitmişti: Onları sabırla ve dikkat dağınıklığı olmayan bir şekilde eğitecekti. Burada da sonuçlanmayan acılar var: Sadece O’nun eli bunları durdurabilirdi. Nitekim burada O’na bir sağır ve dilsizin başının üzerine kendi ilahi ve yaratıcı elini uzatması istenmekte. Bu, anlamlı bir karşılaşma için fırsattır, aynısını biz de her vaftiz töreninde yeniden yaşamaktayız.
Her şeyden önce İsa’nın kendini reklam etmemeye çalıştığını görüyoruz: Merak uyandırmamak için acı çeken adamla kenara çekiliyor. O; diğer insanlarla normal bir şekilde ilişki kuramayan, özellikle de Allah’ın Söz’ünü ne dinleyebilen ne de evlatlarına ve başkalarına onu iletebilen bu zavallı ile nazikçe ve sevgiyle ilgileniyor. Bu yetenek o kadar önemli bir armağandır ki, onsuz insan tam olamamakta. İsa parmaklarını kullanarak, Baba’nın insanı yaratırken başlattığı eseri tamamlamaktadır.
İsa’nın parmakları sağırın kulaklarına dokunuyor; bunlar her şeyden önce sadece sevgiyi ileten İsa’nın sözünü duymak için açılmaktadırlar. Sonra tükürükle nemlendirilmiş aynı parmaklar, o ana kadar dilsiz olan diline ulaşıyorlar ve etraftaki sessizlikte “Effata, açıl” diye seslenen söz yankılanmaktadır. “Açıl!” Gerçekten de şaşırtan bir sözdür!
Bu eylemler, söylediğim gibi, her vaftizde tekrar ediliyor. Ne zaman ki Peder, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz ediliyoruz o anda kulaklarımız İsa’nın güven veren ve canlandıran Sözünü duymaya açılır, dilimiz ise O’nun Sözünü, Ruh’un verdiği gerçeklikle, tekrar edebilmemiz için çözülür. Bütün bunlar gerçekleşmedikçe insan tam değildir! Vaftiz eden rahip, Rab’bin o ilahi eylemlerini tekrarlamaktadır.
Bu işaret, İsa tarafından dokunulmak için her yaklaştığımızda bize ulaşır: İsa bizlere Kilise’nin Kutsal Gizemleriyle dokunur; bunlar bizlerden her birine olan İsa’nın sevgisinden kurulan somut işaretlerdirler.
Daha önce Yeşaya peygamberin bildirdiği gibi İsa’nın parmağının dokunması bir cesaret ve güven iğnesidir. Bu peygamber, Allah’ımız olan Rab’bimiz İsa’nın, kurtarıcı olarak geleceğini müjdelemektedir: Allah’ın kurtaran varlığının işaretleri tam da körlerin gözlerinin ve sağırların kulaklarının açılması, topalın yürümesi, dilsizin sevinç haykırmasıdır.
Bunu “yürekleri kaybolmuş olanlara” söylemeye devam etmemiz gerekecekti, böylece onlar da cesaret ve güven yeniden bulacaklardır. İmanlıların cesaretlerini ve güvenlerini kaybetmelerine izin yoktur. Her ne kadar haksızlıklar ve acılar görüyorsak, keder ve başarısızlık ile karşılaşıyorsak, şunu bilmekteyiz: “Rab’bin kolu kısalmadı” (Say 11,23). Bu güven insanlar arasında tercihler yapmamıza izin vermez.
Bizim için hasta ve fakir, engelli ve cahil, diğerlerine yani zenginlere ve kültürlü olanlara eşittir. İkinci okumada Yakup bize Allah gibi bakmayı öğrenmemizi güçle ve basitlikle tavsiye eder: O, “dünyanın gözünde fakir olanları” O’na iman etmeleri ve herkese örnek olmaları için seçti. Biz de onları en saygıya değer ve dikkat edilecekler olarak saymayacak mıyız? Tersine sık sık bize acı çektiren ve gerçek zenginliğimiz olan imanımızla dalga geçenler, zenginlerdir. Biz de İsa gibi yapacağız, o ki kulaklarını sesine açmak için, ağzına Sözünü haykırtmak için tüm dikkatini sağır ve dilsize vermektedir!
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it