Meditasyon – Yıl B

31/01/2021 – OLAĞAN DEVRE – 4. Pazar Günü – B –

1. Okuma Yasa 18,15-20; Mezmur 94/95; 2. Okuma 1Kor 7,32-35; İncil Markos 1,21-28

Yasa Kitabı, İsrail halkının, tıpkı Adem’in günahından sonra olduğu gibi, Allah’ın varlığından ve sesinden korktuğunu anlatmaktadır. Fakat Allah, Baba gibi sevdiği için halk ile ilişkiye girmek için başka bir yol, artık bizim de bildiğimiz o yolu seçiyor: Kendi aralarından, senin gibi, bir peygamber çıkaracağım. Onun ağzından benim sözlerimi duyacaklar. Vereceğim bütün emirleri onlara bildirecektir”! Ve işte İsa aramızdadır, bize Allah’ın Sözünü iletiyor, Peder’in projelerini bildiriyor, tekliflerini getiriyor, yollarını gösteriyor. Musa: “Onu dinleyeceksiniz” dedi ve Allah’ın Kendisi, Peder, üç Havariye güçle tekrar etmiştir: “Onu dinleyiniz”!

Meister Konrad von Friesach (1458 A.D.)
Meister Konrad von Friesach (1458 A.D.)

Bugün Aziz Markos’un İncil’inin ilk sayfasını okurken ilk kez “öğretmekte’ olan İsa’ya bakıyoruz: Bunu bir Şabat Günü (bir cumartesi) Kefernahum’daki havrada yaptı. İncil yazarı iki kere dinleyenlerin hayretlerini çiziyor: “Çünkü onları yazıcılar gibi değil, yetki sahibi biri gibi öğretiyordu”. İsa Allah’tan yetki aldı, Allah’ınki ile aynı yetki. Bu yetki; seven kişinin, sevmek için ağzını açıp yaşayan kişinin yetkisidir. Gerçekten de insanı büyüten, onu olgunlaştıran, çocukluktan beri onu çeviren egoist eylemlerin yaralarından iyileştiren sevgidir. Bu otoritenin gerçeğini ve güzelliğini herkes anlayabilmektedir. Biz de bunu anlıyoruz ve İsa’nın Sözünün yüreğimizin arzuladığı ve yaşamdan beklentimizle eşit olduğunu görüyoruz. İsa’nın Sözü; yaşamımıza değer kazandırıyor, onu olgunluğa kadar eriştiriyor, bizi Allah ile ve insanlarla, ailemizle ve cemaatimizle, sosyal çevremizle de mükemmel bir ilişkiye koyuyor. İsa’nın Sözü, bize dünya ve bizi çevreleyen her şeyle bizim aramızda var olan ahenkli ilişkiyi gösteriyor. Hatta bu şeylerin, Allah’ın arzularını ve bize açıklamak istediği gerçekleri kolaylıkla anlayabilelim diye araç olduklarını da açıklıyor.

Yetkili biri gibi ders veriyordu”. Bu yetki şeytanlar tarafından bile hissedilmektedir: Bugün anlatılan olay hepimize bundan örnek veriyor. Şeytan, kutsal yer olan havrada başkalarıyla dua eden bir kişinin kalbine ve bedenine bile girebilir, ama İsa’nın Sözü’ne dayanamaz! Şeytan; kendisinin insana düşman olduğunu göstermeden önce, İsa’ya herkesin önünde iftira edecek kadar O’na düşman olduğunu gösteriyor. O, İsa’nın “Allah’ın Kutsalı” olduğunu biliyor, ama yine de O’nu yıkıcı derecede kötü niyetli olmakla suçluyor: “Bizi mahvetmeye geldin!”. Kendisini şizofren, kendi kendiyle çelişki içinde olarak gösteriyor. Rab’bin emri onu, kendini gerçekten olduğu gibi, yani insanı parçalayıp ona korkunç bir şekilde acı çektiren gibi, göstermeye mecbur ediyor. Biz İsa’nın da gerçekten kim olduğunu görüyoruz: O, Allah’ın yetkisini, yani insanlara düşman olan her gücü yenen o yetkiyi getirendir! Böylece İsa’ya değer vermek, O’nu dinlemek, Sözünü dinlememizi engelleyecek ayartmaları reddetmek için yardım görmüş oluyoruz: Bu ayartmalar daima O’nun ve bizim düşmanımızdan gelirler!

Havari Pavlus bir Hristiyan’ın ne dereceye kadar İsa’nın Sözüne değer verebileceğini anlatıyor. Bu, herkesin izlediği bir yol değildir, ama daima olanaklı bir yoldur: Rab’bin sevgisi ile ilgilenmek için insan sevgisinden vazgeçilebilir, yani evlenmemeyi seçerek “Rab’bin daha fazla nasıl hoşuna gidebilir” diye uğraşılabilir.

İsa’nın yetkisi her durumda bizi etkilemelidir: Sadece hayrete düşürmekle değil, bizi güvenerek ve severek itaat etmeye yönlendirmekle de. Eğer İsa’nın Sözü bize ilahi yetkisini gösteriyorsa, ben onu dinlemek ve dediklerine göre yaşamak istiyorum. Bu bazen zor olabilir, bazen de ters istikamette yol almak gibi olabilir: Dünyanın istikametinin tersine gitmek olabilir, ama yaşamımızın gerçekleşmesi ve gerçek mutluluğumuz için ters yön değildir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it