Meditasyon – Yıl B

07/03/2021 – ORUÇ DEVRESİ – 3. PAZAR GÜNÜ – B

İlk okuma Çıkış 20,1-17 Mezmur 18/19 İkinci okuma 1Kor. 1,22-25 İncil Yuhanna 2,13-25

Allah hakkında ne düşünüyoruz? O’nu nasıl tasavvur ediyoruz? Hayır, O’nu hiçbir şekilde tasavvur etmeyelim, çünkü gerçeğe uymayan bir imajı tasarlama tehlikesiyle karşı karşıya bulunacağız. Bunun yerine O’nu dinlemeye, Sözünü kabul etmeye, O’na itaat etmeye başlayalım. Sadece O’na itaat ettikten sonra, sevgisinin ve bilgeliğinin ne kadar büyük olduklarını tanıyabiliriz, övgülerimizi ve arzularımızı sunarak O’nunla karşılaşabiliriz, O’nun arzularını gerçekleştirmek için kendimizi sunarak sevgisine cevap verebiliriz!

Jesus drives out the merchants (Jesus Mafa)

Katekümenlerin Vaftiz olacağı güne doğru ilerlerken, Rabbin Sözü bize İsrail halkının önemli bir anını hatırlatmaktadır: Bu, Allah’ın buyruklarını onlara verdiği andır.

Allah, insanın yaşamının “düşlediğine” göre olması için, On Emri insanın kişisel, ailevi, sosyal yaşamının temelleri olarak verdi. Onlara uyarak insan gerçekten, yaratıldığı gibi, “kendi suretinde”, yani Allah’ın suretinde olacaktır.

O on Sözden bizler Allah’ımızı tanımaya başlıyoruz! O’nu ne bir yabancı olarak, ne de dıştan ve uzaktan incelenmiş biri olarak tanıyoruz, tersine yaşamımızın bir parçası olan, bizimle ilgilenen, yüreğimizde konut kuran ve daha doğrusu yüreğinde bizi saklayan biri olarak, tanıyabiliriz.

O’nu, damadı tanıyan gelin gibi tanıyoruz, O’nun hoş bir kıskançlığı olduğunu biliyoruz, çünkü O, tüm yüreğimizle Kendisini sevmemizi diliyor. O’nun kıskançlığı egoizm değildir, bize karşı sevgi ve özendir! Kıskanıyor, çünkü bizi aldatmak ve sömürmek isteyenlerden korumak istiyor! O’nu, bir evladın kendi annesini ve babasını tanıdığı gibi, aynı şefkatle ve aynı zamanda aynı yetersizlikle tanıyoruz. Allah’ı tanımamız hiçbir zaman yeterli ve tam olmayacaktır!

İsa, Yeruşalem’e varınca, mabede gelen hacıların acayip bir görüntü karşısında bulunduklarını görüyor: Orası, o kutsal yer, Allah’a sunulacak hayvanların pazarı olmuştur! Oraya giren müminler, Allah’ın karşılıksız sevgisiyle değil de, O’na hizmet etmeleri gereken insanların açgözlülükleriyle karşılaşmaktadırlar. Oraya dua etmek için gelenler, Allah’ın sevgisini satın almak gerektiği hissini ediniyorlar, sanki insan Allah’ıyla doğrudan değil de, sadece cüzdan aracılığıyla, karşılaşabilecekmiş gibi. Bu durumdan doğan Allah imajı çok kötüdür: Bu, sadece zenginlerin arkadaşı ve tüccar olarak gözüken bir Allah’ın, imajıdır!

Mesih İsa, Allah’ın Oğlu olduğunu ve bundan dolayı mabette yetkiye sahip olduğunu bilerek, oraya gelen her kişinin, Allah’ı Baba olarak, şefkatli, sadık ve harikulade sevgisini tanımasını sağlamak istiyor. Huzurla, ama aynı zamanda kararlıkla ve kesinlikle mabetten malları ile birlikte satıcıları ve para bozanları uzaklaştırıyor. Bu davranışta İsa bize Musa’yı hatırlatmaktadır: Musa, halkın buzağı biçiminde yaptığı altın putu yok etmişti. Gerçekten de bu put, altının ve paranın gücüyle mutlu olmanın ve her şeyi yapmanın mümkün olduğuna halkı inandırıyordu: Bundan daha kötü bir aldatmaca yoktur! Ne altın ne de fiziksel gücün ve yetkinin simgesi olan buzağı, insanın derin ihtiyaçlarını giderir!

Fakat İsa, mabet ne kadar güzel ve sanatsal olsa da, insanın bir binada, Peder’in sevgisinin bütünlüğünü bulamayacağını da bilmektedir. Ancak ve ancak İsa’nın, sevgi ile ve sevgi için feda ettiği yaşamında, Peder’in sevgisini tamamen tatmak mümkündür. İsa, Allah’ın gerçek Mabedidir, Peder’in şefkatli ve sadakatli sevgisiyle karşılaşacağımız yerdir. Bu etten Mabedin, herkesi korkutan ölümden sonra kurulabileceği zaman, ona her insanın her gün sevilme sevincini tatmak ve sevebilmek için yaklaşabilecektir! Çarmıha gerilmiş ve dirilmiş İsa, gerçekten zenginlik, “Allah’ın gücü, Allah’ın hikmeti”dir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it