Meditasyon – Yıl B

28/03/2021 – MESİH İSA’NIN KUDÜS’E GİRİŞ BAYRAMI

1. Okuma Yeşaya 50,4-7 Mez 21/22 2. Okuma Filip. 2,6-11 İncil Mk. 14,1 – 15,47

Bugün Mesih İsa’yı yücelterek O’nunla birlikte kutsal şehir, İsrail’in kralının şehri Kudüs’e girmek istiyoruz. Sonra da şehirden çıkıp Golgota’ya giderek O’na eşlik edeceğiz: Orada İsa, Göklerin Egemenliğinin kapısını bize açıyor.

The Entry into Jerusalem. Giotto (1266?-1337)

Elimizde zeytin dalları tutarak, sevinçle ve yürekten, yaşamımızda İsa’nın egemen olması isteğimizi gösteriyoruz. Daima sadece mükemmel sevgi olan Peder’in isteği bizde de gerçekleşsin diye, adımlarımızı İsa’ya sunuyoruz.

Petrus’la birlikte biz de pişmanlık gözyaşlarını dökeceğiz, çünkü iman ve sevgide olan zayıflığımız her gün kardeşlerimizin imanına zarar verir ve Rabbin, ışığını yüzümüzün üzerinde yansıtmasına engel koyar. Yaşamımızdan Allah’ın Oğlu’nun güzelliğinin gözükmesi gerekir, oysa birçok kere bencilliğin ve günahın çirkinliğini gösteririz.

Kamçılanırken ve başına dikenli taç konulup alay edilirken İsa susuyor: Sessizliğinde, sanki O’nun yerine konuşan oymuş gibi peygamber Yeşaya’nın sözlerini duyacağız: “Bana vuranlara sırtımı verdim, sakalımı çekenlere yanağımı uzattım, yüzümü hakaretlerden ve tükürüklerden korumadım. Rab benim yardımcımdır”. Hayatının en ağır, en zor denenmesini yaşadığı sırada, İsa’ya dikkatle bakmaktayız: O; Allah’a, sevgi Allah’ına, bütün insanları seven o Allah’a kendisini sunmaya devam ederek bu son denenmeyi yeniyor; O’na Baba adı ile hitap etmeye, O’nu kutsamaya devam ediyor, isyan etmeden, yakınmadan, Kendini hem insan haysiyetinden, hem ilahi görkemden yoksun bırakan aşağılayıcı yolu adım adım kat etmeyi reddetmeden. Yolu, Kendini kul durumuna, sonra da ölüme, “haç ölümüne dek” götürüyor.

Biz O’na bakmaktayız ve O’nunla beraber en azından küçük bir adım atmaya çalışmaktayız. Kuşkusuz çok fırsatımız olacak: Hem akrabalarımızla sık sık şikayet edip homurdanmanın bize çok kolay geldiği evimizde, iş yerimizde, okulumuzda, her yerde fırsatımız olacak. Sözler ya da davranışlarımla İsa’yı inkar etmeme gücünde olacak mıyım? O’na tanıklık etme gücüm olacak mı? Aziz Pavlus’un yazdığı gibi, unutmayalım ki, haça varınca, İsa, Allah tarafından yüceltildi, “öyle ki İsa adı anıldığında, göklerde, yeryüzünde ve yer altında her varlık diz çöksün ve her dil ’Mesih İsa Rabdir’ diyerek tanıklık etsin”!

O’na, adına ve bedenine olan sevgimiz yüzünden acı çekersek, biz de O’nunla yüceltileceğiz. İsa’nın sadece bir fikrini, O’nun Kendisini, O’nun bedenini sevelim; dünyada hala yaşayan, acı çeken ve ölen O’nun Bedenini, yani Kilise’yi sevelim! Denenme saatinde neredeyse yok olan bu İsa’nın Bedenini sevmezsek, İsa’yı da sevmemiş olacağız. Fakat onu seversek, Peder bizleri de yüceltecektir.

Istırap çekip yükseltilmeden önce, İsa öğrencileriyle birlikte Fısıh yemeğini yemek istedi. Ve bugün de O aynı Ekmeği sunmaktadır. Ve “günahların bağışlanması için birçokları uğruna dökülen” aynı Kanı Kilise’ye sunulmaktadır.

Bugün bu sofrada besleniyoruz ya da En Kutsal Üç Gün boyunca daha layık bir şekilde bu büyük armağanı kabul etmek için hazırlanmaktayız: Kilise’den günahlarımızın bağışlanmasını ve yüzeysel bir imanda ve zayıf bir sevgide yaşamaya devam etmemek için ilacı isteyeceğiz.

Bu Kutsal Haftaya özel bir arzu ile başlayalım: Paskalya Bayramı geçtikten sonra da, temiz kalple İsa’yla birlikte Kilise’sinde yürümeye devam etme arzusuyla kalalım. Gerçekten de Kilise, İsa’nın ölülerden dirildiğinin açık işareti, yani gizemidir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it