Meditasyon – Yıl B

01/08/2021 – Olağan Devre – 18. Pazar Günü – B –

1.Okuma Çıkış 16,2-4.12-15 * Mezmur 77 * 2.Okuma Ef. 4,17.20-24 * İncil Yh. 6,24-35

Manna raining from heaven on the Israelites, from the Maciejowski Bible circa 1250

Allah’ın işlerini yapmak için ne yapmalıyız?” Bu soru, İsa’nın herhangi bir kişi gibi olmadığının, tanrısal bir yetki ile konuşup davrandığının farkına varan insanlardan geliyor. İsa beş bin kişiye ekmek vermişti ve sonra oradan ayrılmıştı, çünkü kalabalığın siyasal projelerine katılmak istememişti. Ertesi gün kalabalık O’nu arayıp buluyor ve İsa onların yüzeysel sorularına cevap veriyor. Her şeyden önce İsa kalabalığın neden O’nu aradığını anlamasına yardımcı oluyor; aslında onlar İsa’nın yaptığı, kendilerinin faydalandıkları mucizenin gerçek nedenini anlamamışlardı. Bu yüzden İsa onlara diyor ki, “Siz ekmeklerden yiyip doyduğunuz için beni arıyorsunuz”, yani yaptığım mucize sayesinde benim kim olduğumu anladığınız için değil, bencilliğiniz için, menfaatiniz için beni arıyorsunuz. İsa onlara, insanın gerçek besininin fizik hayatı besleyen değil, ebedi hayat veren olduğunu anlatıyor. Gerçek ve tam, sevinçle dolu hayat, Allah’tan gelen ve ebediyen Allah ile birleştiren o hayat, Kendisidir: Ancak ve ancak Kendisi, insan hayatını gerçek bir şekilde besleyebilir.

İsa’nın bu konuşmasını anlamak kolay değildir. Allah’ı seven, O’nun babamız olduğunu keşfeden, O’nun daima gerçek iyiliğimizi ve mutluluğumuzu istediğini bilen kişi, ancak anlayabilir. Bu kişi kendi hayatını O’nun ellerine teslim edip her durumda O’nun sevgisini yaşamak ister.

İsa’ya, “Allah’ın işlerini yapmak için ne yapmalıyız?” diye, soranların, İsa’nın Baba’yı tanıdığına ve O’na herkesi götürebildiğine gerçekten iman etmek istedikleri gözüküyor. Fakat bu kişiler Allah’ın isteğinin, özel bir şey yapmamız ve bununla diğer insanlardan farklı olarak gösterebilmemiz olduğunu düşünüyorlar. Allah’ı gerçekten tanıyan İsa ise, “Allah’ın işi”nin bir şey yapmamız değil, O’nun çocukları olmamız olduğunu bilmektedir. Ve de bu, tam da Baba’nın Oğlu olan Kendisine iman ederek mümkün olup gerçekleşir. Oğlu’a iman etmek; O’na güvenmek, O’nu kabul etmek, O’nu dinlememiz ile O’nu sevmek, O’nun sayesinde ve O’nun içinde yaşmak demektir. Bu; “Allah’ın işi”dir, yani dolu iş, bize hayat veren, bize sevinçle dolduran ve birbirlerimizi birleşen iştir. İsa’nın sayesinde, O’nun için ve O’nun içinde yaşayan kişi anlayabilir.

Rab’be soru soran kişiler anlamayıp işaretleri, yani iman edebilmek için, dışarıdan gelen kanıtları istiyorlardı. Ama gerçek bir tecrübe etmeden önce verilebilen bir kanıt yoktur! Beş bin kişi için beş ekmeğin çoğaltması bile bir kanıt değil de, sadece bir işarettir. Eğer İsa azlıkla çok büyük bir kalabalığı beslerse, bu da, Allah’ın sınırsız gücünün, sevginin gücü olduğu demektir: O sevgi ki kendisi dışında gösterilmekle kalmayıp insanın hayatında izi bırakır. Bu ilahi sevginin gücü İsa’da etki etmektedir. Dolayısıyla ben de O’na sadece birkaç tane ekmek değil, tüm hayatımı vererek O’nun için, O’nunla ve O’nun içinde yaşayabilirim.

Durumumuz için daima şikayet etmek bize daha kolay gelir. Museviler, biraz açlık veya susuzluk çekince, hemen Musa’ya karşı söyleniyorlardı. Onlar, sevgisini kendilerine bağladığı Allah’a güvenemiyordu ne de Allah’tan gönderilip O’nun tarafından pek çok mucize ile doğrulanmış kişinin rehberliğine teslim edemiyorlardı. Allah Kendisini, hazır olan ve ilikleri için çalışan olarak göstermekteydi, buna rağmen, bir zorluk çıkınca, söylenmekten başkasını yapamazlardı. Onlar, İsa’ya soru soranların yaptıklarını ve şimdi bizim yaptıklarımızı, aynen yapmaktaydılar. Şimdi İsa Kendisine güvenmemize yardımcı olmaktadır, çünkü bizim yaşam, barış, sevinç ile ilgili en derin arzularımızı tatmin eden sadece Kendisidir: “Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz!”.

Önceki yaşayışınıza ait olup aldatıcı tutkularla yozlaşan eski yaradılışı üzerinizden sıyırıp atın” diyen havarinin teşviki, içimizin derin bir biçimde değişmesi içindir. Aslında bizler egoist oluruz, pagan tanrıların temsil ettikleri hırsların köleleriyiz. İsa ise gerçektir, gerçek sevgidir. Değişmemiz şu olacaktır: O’na bizi eğitmesi ve bize rehberlik etmesi için izin vereceğiz! Bizde, kendimizi Allah’a sunmak arzusu büyüyecek ve artık hiçbir şeyden şikayet etmeyeceğiz. Karşılaşacağımız her haç, kendimizi Allah’a Oğul’a somut bir şekilde Oğul’a benzeyerek sunmamız için fırsat olacaktır. “Yeni adam” ile giyineceğiz; İsa’nın dürüstlüğünü ve kutsallığını taşıyan, O’na ait olan insan olarak tanınacağız, yani Allah’a benzeyen ve O’nun hoşuna giden insan olacağız. Kendimizi tamamen İsa’ya teslim ettiğimizde, Allah’ın işlerini tamamen gerçekleştirmiş olacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it