08/11/2020 – OLAĞAN DEVRENİN 32. PAZARI – A Yılı
1. Okuma Bilgelik 6,12-16; Mezmur 62/63; 2. Okuma 1Selanikliler 4,13-18; İncil Matta 25,1-13
Kilisenin litürjik yılının sonuna yaklaştık, bu yüzden bugünkü okumalar bizi “son” üzerine düşünmeye teşvik ediyorlar: Her şeyin, yeryüzündeki hacılığımızın, hayal ve planlarımızın sonu üzerine… Bu düşünce bizim sıkıntı ve tasalarımızı ateşleyecek mi? Umutsuzluğa düşmemize neden olacak mı? Kesinlikle hayır! Allah’ın Sözü, her şeyin ötesine bakmamıza, aslında bu “Son”un bize mutluluk verecek bir başlangıcın işareti olduğunu görmemize yardımcı oluyor. Bu başlangıcı, bu yeniliği güvenle ve sevinçle beklemekteyiz. Sevinç, İncil’in amacıdır ve aslında biten, sona eren şey bize bu güne kadar acı veren, korku duymamıza neden olan şeylerdir. Sonra ise, bu dünyanın boş işleri geçtiğinde, Allah’ın Kendisi’nin hazırladığı kalıcı o durumda yaşayacağız: Mutluluğumuz daha büyük olacak; şimdiye kadar yaşadığımız mutluluk, gelecek mutluluğun sadece en ufak belirtisidir.
Bunun üzerine derin derin düşünmek, bilgeliğin meyvesi ve kaynağıdır. Gerçek bilgeliğin; onu ‘sabah erken saatlerden itibaren aramaya başlayanlar’a, yani onun son derece gerekli olduğuna inananlara verilen Allah’ın bu lütfunun bulunması, zor değildir. Kutsal Yazılar, tüm yüreğinle bilgeliği arayanlar konusunda şöyle der: “Sabah onun için erken kalkanlar” “onu kapılarında otururken bulacaklar”. Kolayca şunu hatırlamaktayız: İsa, ıssız yerlere çekilmek için sabah erken vakitte kalkıyordu. Peki ne yapıyordu? Bilgelik mi arıyordu? Kesinlikle dua ediyordu, yani Peder’i dinliyordu ve O’nun isteğini yapmak için kendini O’na sunuyordu. İsa için olduğu gibi, bizim için de aynı olmaktadır. Hristiyan olan bizler; yenilenmiş gücümüzle uyandığımızda, günün ilk işi olarak bizi etkileyebilen her şeyden biraz uzaklaşarak Allah’ı dinlemek ve O’nun isteğini tanımak için O’nun önünde duruyoruz.
Bugün okunan İncil parçası ise bize geceden bahsediyor. Gece vakti “hazır” olmalıyız. Güveye eşlik edecek on kız her saat için hazır olmalılar. Fakat sadece lambaları için yedek yağı olan beş kız hazırdır. Bunlar, kendi problemlerine dalıp tedbirsizlik yapmadı, daima gözlerinin önünde kendi ödevlerini tutup unutmadılar. Güvey, düşüncelerinde ilk yerinde idi. Onların lambaları sönme riskinde değiller. Ben, İsa’nın, küçük kaplardaki yağdan bahsettiğinde ne demek istediği konusunda defalarca düşündüm. Kutsal Kitap’ta bir çok kez “Sözün benim yoluma ışıktır” sözü geçiyor. Acaba aydınlatan lambanın alevini diri tutabilen yağ, Rab’be olan sevgimizi besleyen Allah’ın Söz’ünün küçük cümleleri midir? Güvey, tam da geceleyin, lambanın ihtiyaç olduğu zaman geliyor! Ve de bir lambadaki yağı bir diğerine geçirmek de mümkün değil! Benim ruhumu dolduran ve seçimlerimi yöneten Allah’ın Sözü, daima egoizm ve yüzeysellik içinde yaşayıp sadece maddi refahı önemsemeye alışmış başka bir insanın yüreğini çarçabuk bir şekilde hazırlayamaz. İsa’nın söylediği ‘akılsız’ kızlar, diğer kızların yanlarında yaşamakta, kendilerinin göklerin egemenliğine ait olduklarını saymaktadırlar. Fakat onlar, iyi buğday ile birlikte büyüyen kötü ot gibidirler. Gelecek olan güveyi göz önünde daima tutmazlarsa, bu dünyanın boş şeylerine kendilerini kaptırmaya izin verirlerse, onlara güvenmek imkansızdır!
Güvey, O’nun için yaşamadıklarını gösteren kişilere kapıyı açmıyor. İsa’nın bu sözleri bize geleceğimizi, ölümümüzden sonraki hayatı düşünmemiz için var olan fırsatlardır. Peki biz bunu nasıl düşünmeliyiz? Biz, Rab ile karşılaşmaya hazırlanmaya çalışarak o ana yönelmiş yaşamalıyız. Rab’bin gelişi kesindir ve biz O’na doğru gideceğiz: Bu konuda Aziz Pavlus bize güvence veriyor. Rab için enerjimizi ve zamanımızı kullanalım, çünkü O herkesin sevgisine layıktır. O zaman O’nun kendisi bizi dostları olarak tanıyacak, şanını ve sonsuz mutluluğunu bizimle paylaşacaktır!
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it