Monsenyör Martin’in davetiyle önce buraya İzmir’e sonra Efes’e geldim. Kendisi birçok kez beni Türkiye’deki Kiliseyi görmem için davet etmişti. 15 Ağustos vesilesiyle organize olup gelebildim. Burada olmaktan çok mutlu olduğumu ve çok duygulandığımı söylemek isterim. Bu Meryem Ana’ya 3. gelişim ve Türkiye’ye daha birçok seyahat yapmıştım. Aslında, Türkiye 15 yaşımda ailemden uzak ilk seyahatimdi. Mahalli Kilise rahibimiz eşliğinde 30 kişilik bir gezgin ve hacı grubuyla Türkiye’ye gelmiştim.
Size vereceğim özel bir mesajım yok ama buraya geldiğim için çok duygulandığımı söylemeliyim çünkü burada Kilise’nin kaynaklarındayız. Gelecek sene güçlü bir şekilde, İznik Konseyi’nin yıldönümünde, Efes ve Kalkedonya Konseylerinde, Aziz Yuhanna ve Meryem Ana’nın varlığında, Aziz Pavlus’un geçişinde bunları hatırlayacağız. Bütün bunlar bizi çok etkiliyor.
Burada, değişik nüfuslardan oluşan bir Kilise olduğunun farkındayım. Bu kişiler tarihimizde yaşanan çatışmaların ve talihsizliklerin izlerini taşıyorlar. Ve ben, kendi adıma, sebat etmeye teşvik ediliyorum. Aziz Pavlus’un da Romalılara mektup ayetinde dediği gibi: “Doğru kişi sadakatiyle yaşar.”
Bana öyle geliyor ki, azimli ve sadık olunması gereken zamanlarda yaşıyoruz. Buradaki Hristiyanlar, ister Türk kökenli, ister Yakındoğu ya da Ortadoğu’dan sığınmacı olarak gelenler olsun, hepsi Hz. İsa’nın sadakatinin ve azminin şahitleri ve bu da biz batılı Hristiyanlar için, çok önemli bir derstir.
Mons. Eric de Moulins-Beaufort