OLAĞAN DEVRE XXVI. CUMA

İncil:  Luka 10, 13-16

“Vay haline, ey Horazin! Vay haline, ey Beytsayda! Sizlerde yapılan mucizeler Sur ve Sayda’da yapılmış olsaydı, çoktan çul kuşanıp kül içinde oturarak tövbe etmiş olurlardı. Ama yargı günü sizin haliniz Sur ve Sayda’nın halinden beter olacaktır. Ya sen, ey Kefarnahum, göğe mi çıkarılacaksın? Hayır, ölüler diyarına indirileceksin!

“Sizi dinleyen beni dinlemiş olur, sizi reddeden beni reddetmiş olur. Beni reddeden de beni göndereni reddetmiş olur.”

29 EYLÜL BAŞ MELEKLER MİKAEL, GABRIEL VE RAFAEL

İncil: Yuhanna 1, 47-51

İsa, Natanel’in kendisine doğru geldiğini görünce onun için, “İşte, içinde hile olmayan gerçek bir İsrailli!” dedi. Natanel, “Beni nereden tanıyorsun?” diye sordu. İsa, “Filipus çağırmadan önce seni incir ağacının altında gördüm” yanıtını Natanel, “Rabbî, sen Allah’ın Oğlu’sun, sen İsrail’in Kralı’sın!” dedi.
İsa ona dedi ki, “Seni incir ağacının altında gördüğümü söylediğim için mi inanıyorsun? Bunlardan daha büyük şeyler göreceksin.” Sonra da, “Size doğrusunu söyleyeyim, göğün açıldığını, Allah meleklerinin İnsanoğlu üzerinde yükselip indiklerini göreceksiniz” dedi.

OLAĞAN DEVRE XXVI. PERŞEMBE

İncil: Luka 10, 1-12

Bu olaylardan sonra Rab yetmiş kişi daha görevlendirdi. Bunları ikişer ikişer, kendisinin gideceği her kente, her yere kendi önünden gönderdi. Onlara, “Ürün bol, ama işçi az” dedi, “Bu nedenle ürünün sahibi Rab’be yalvarın, ürününü kaldıracak işçiler göndersin. Haydi gidin! İşte, sizi kuzular gibi kurtların arasına gönderiyorum. Yanınıza ne kese, ne torba, ne de çarık alın. Yolda hiç kimseyle selamlaşmayın. Hangi eve girerseniz, önce, ‘Bu eve esenlik olsun!’ deyin. Orada esenliksever biri varsa, dilediğiniz esenlik onun üzerinde kalacak; yoksa, size dönecektir. Girdiğiniz evde kalın, size ne verirlerse onu yiyip için. Çünkü işçi ücretini hak eder. Evden eve taşınmayın. “Bir kente girdiğinizde sizi kabul ederlerse, önünüze konulanı yiyin. Orada bulunan hastaları iyileştirin ve kendilerine, ‘Allah’ın Egemenliği size yaklaştı’ deyin. Ama bir kente girdiğinizde sizi kabul etmezlerse, o kentin caddelerine çıkıp şöyle deyin: ‘Kentinizden ayaklarımızda kalan tozu bile size karşı silkiyoruz. Yine de şunu bilin ki, Allah’ın Egemenliği yaklaştı.’

Size şunu söyleyeyim, yargı günü o kentin hali Sodom Kenti’nin halinden beter olacaktır.

OLAĞAN DEVRE XXVI. ÇARŞAMBA

İncil: Luka 9, 57-62

Yolda giderlerken bir adam İsa’ya, “Nereye gidersen, senin ardından geleceğim” dedi.

İsa ona, “Tilkilerin ini, kuşların yuvası var, ama İnsanoğlu’nun başını yaslayacak bir yeri yok” dedi.

Bir başkasına, “Ardımdan gel” dedi.

Adam ise, “İzin ver, önce gidip babamı gömeyim” dedi.

İsa ona şöyle dedi: “Bırak ölüleri, kendi ölülerini kendileri gömsün. Sen gidip Allah’ın Egemenliği’ni duyur.”

Bir başkası, “Ya Rab” dedi, “Senin ardından geleceğim ama, izin ver, önce evimdekilerle vedalaşayım.”

İsa ona, “Sabanı tutup da geriye bakan, Allah’ın Egemenliği’ne layık değildir” dedi.

OLAĞAN DEVRE XXVI. SALI

İncil: Luka 9, 51-56

Göğe alınacağı gün yaklaşınca İsa, kararlı adımlarla Yeruşalim’e doğru yola çıktı. Kendi önünden haberciler gönderdi. Bunlar, kendisi için hazırlık yapmak üzere gidip Samiriyeliler’e ait bir köye girdiler Ama Samiriyeliler İsa’yı kabul etmediler. Çünkü Yeruşalim’e doğru

gidiyordu. Öğrencilerden Yakup’la Yuhanna bunu görünce, “Rab, bunları yok etmek için bir buyrukla gökten ateş yağdırmamızı ister misin?” dediler. Ama İsa dönüp onları azarladı. Sonra başka bir köye gittiler.

OLAĞAN DEVRE XXVI. PAZARTESİ

İncil: Luka 9, 46-50

Öğrenciler, aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmaya başladılar. Akıllarından geçeni bilen İsa, küçük bir çocuğu tutup yanına çekti ve onlara şöyle dedi: “Bu çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni göndereni kabul etmiş olur. Aranızda en küçük kim ise, işte en büyük odur.”

Yuhanna buna karşılık, “Efendimiz” dedi, “Senin adınla cin kovan birini gördük, ama bizimle birlikte seni izlemediği için ona engel olmaya çalıştık.” İsa, “Ona engel olmayın!” dedi. “Size karşı olmayan, sizden yanadır.”

OLAĞAN DEVRE XXVI. PAZAR

C Yılı: Luka 16, 19-31

“Zengin bir adam vardı. Mor, ince keten giysiler giyer, bolluk içinde her gün eğlenirdi.

Her tarafı yara içinde olan Lazar adında yoksul bir adam bu zenginin kapısının önüne bırakılırdı; zenginin sofrasından düşen kırıntılarla karnını doyurmaya can atardı. Bir yandan da köpekler gelip onun yaralarını yalardı.

“Bir gün yoksul adam öldü, melekler onu alıp İbrahim’in yanına götürdüler. Sonra zengin adam da öldü ve gömüldü. Ölüler diyarında ıstırap çeken zengin adam başını kaldırıp uzakta İbrahim’i ve onun yanında Lazar’ı gördü. ‘Ey babamız İbrahim, acı bana!’ diye seslendi. ‘Lazar’ı gönder de parmağının ucunu suya batırıp dilimi serinletsin. Bu alevlerin içinde azap çekiyorum.’

“İbrahim, ‘Oğlum’ dedi, ‘Yaşamın boyunca senin iyilik payını, Lazar’ın da kötülük payını aldığını unutma. Şimdiyse o burada teselli ediliyor, sen de azap çekiyorsun. Üstelik aramıza öyle bir uçurum kondu ki, ne buradan size gelmek isteyenler gelebilir, ne de oradan kimse bize gelebilir.'”

Zengin adam şöyle dedi: ‘Öyleyse baba, sana rica ederim, Lazar’ı babamın evine gönder.

Çünkü beş kardeşim var. Lazar onları uyarsın ki, onlar da bu ıstırap yerine düşmesinler.’

“İbrahim, ‘Onlarda Musa’nın ve peygamberlerin sözleri var, onları dinlesinler’ dedi.

“Zengin adam, ‘Hayır, İbrahim baba, dinlemezler!’ dedi. ‘Ancak ölüler arasından biri onlara giderse, tövbe ederler.’

“İbrahim ona, ‘Eğer Musa ile peygamberleri dinlemezlerse, ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar’ dedi.”

OLAĞAN DEVRE XXV. CUMARTESİ

İncil: Luka 9, 44-45

Herkes İsa’nın bütün yaptıkları karşısında hayret içindeyken, İsa öğrencilerine, “Şu sözlerime iyice kulak verin” dedi. “İnsanoğlu, insanların eline teslim edilecek.” Onlar bu sözü anlamadılar. Sözü kavramasınlar diye anlamı kendilerinden gizlenmişti. Üstelik İsa’ya bu sözle ilgili soru sormaktan korkuyorlardı.

Olağan devre – 26. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

25/09/2022 – OLAĞAN DEVRE – 26. Pazar Günü – C

İlk Okuma Amos 6,1.4-7 Mezmur 145 İkinci Okuma 1Tim. 6,11-16 İncil Luka 16,19-31

İsa öğrencileri ile birlikte zenginliğin insan kalbinde yapabileceği etki üzerinde düşünmeye devam etmektedir. O’nun düşünceleri bugün de peygamber Amos’un düşüncesiyle paralel gittiği gözlenmektedir: Sadece kendisini düşünen, güzel kokular sürmeye özen gösteren, müzik dinleyen, yemek yiyip içen ama halkını biraz olsun hiç düşünmeyen insanlar var! Günümüzün durumunun gerçek bir fotoğrafıdır bu.

Meister des Codex Aureus Epternacensis, Lazarus and Dives. Illumination from the Codex Aureus of Echternach
Meister des Codex Aureus Epternacensis, Lazarus and Dives. Illumination from the Codex Aureus of Echternach

Yarını kim düşünüyor? Tek çocuk isteyen ebeveynler, gelecekte çocuklarının yalnız, akrabasız kalacağını düşünüyorlar mı? İlerideki toplum, günümüz toplumundan daha bencil olacak, bunun için zengin insanların etkisi altında kalacaktır.

Amos şöyle diyor: “Bu yüzden şimdi bunlar sürgüne gideceklerin başını çekecekler; sona erecek sedire serilenlerin cümbüşü”. İsa’nın söyledikleri faydalı uyarılardır. O bir hikaye anlatarak birçok konuda eğitmektedir.

Allah’ın armağanı olmalarına rağmen eğer onlara kalpten bağlanırsak zenginlikler aldatıcı olabilirler. Kim zenginliği hırs ile ararsa, ne fakirlerin farkına varır ne de onların kardeşi olduğunun farkına varır. Her şeyden önce Allah’ın sözlerine dikkat etmeyenler, zenginlikleri, büyük adaletsizlik yaparak, sadece kendileri için kullanırlar. Gerçekten Allah bize armağanlarını, Kendi çocukları gibi, etrafımızdakileri sevmemiz için vermektedir. Eğer bunu yapmıyorsak, kendimize çok kötü ve ümitsiz bir gelecek hazırlamaktayız.

Cehennemin çıkışı yoktur, orada birlik ve paylaşma olmadığı için korkunç acı vardır. Modern düşünürler ne derlerse desinler, cehennem bir gerçektir. İbrahim ve Lazar mutluluk ve barış içindeler ve de bu, imanları ve Allah’a olan itaatleri sayesindedir. İbrahim’in Allah’a olan imanını ve merhametini paylaşmayı reddeden, nerede bulunmaktadır ve nerede bulunacaktır?

Biz bu dünyada geleceğimizi hazırlamaktayız: Belirleyici olan faktör bizim Allah’a olan itaatimizdir. Bu itaat, diğerlerini fark etmek ve acılarını hafifletmektir. Maalesef sadece köpekler zavallı Lazar’a yakınlaşmaktadırlar. Biliyoruz ki İsa’nın zamanında köpek sözcüğü sadece hayvanları değil, ayrıca paganları, Allah’a inanmayanları da kapsıyordu. Merhametli olmadan sırf Allah’ın halkından olduğu için kurtulacağını zannedenleri putperestler geçecektir!

Bencil zenginlerin, mahveden kendi durumları karşısında gözlerini açmaları için ne yapılabilir? Onları sarsacak mucizeler gerekli der sağduyumuz! İsa der ki, mucizeler insanı şaşırtır ama tövbe ettirmez. “Ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar”. Yahudi başkanlarının, İsa’nın hayret edici dirilişi karşısında nasıl olur da inanmadıklarını merak eden Havarilere, İsa işte böyle cevap vermektedir. Söze inanmayan, mucizelere de inanmaz. Vaazlarla tövbe etmeyenler, mucize de görseler tövbe etmezler.

Mucize arama, onları yaptığını söyleyenleri bile arama, onun yerine Allah’ın Sözünü ara ve ona itaat etmeye çalış. İşte, aziz Pavlus’un, öğrencisi Timoteus’a yaptığı acil uyarı budur. Allah’ın Söz’üne itaat yorucu olabilir ve beraberinde zorluk ve zulümler getirebilir, ama bizi, Pilatus ve tüm halk önünde, görünmez Allah’ın ışığının tanığı olan İsa’ya şimdi ve gelecekte bağlayan tek şey budur.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it