Papa Francıskus’un Görevdeki 10. Yılı İçin Ayin Kutlandı

12 Mart Pazar günü, Saat 18:00’da, Saint Esprit Katedral Kilisesi’nde, Papa Franciscus’un Papalık görevinin başlangıcının 10. Yıl dönümü nedeniyle, Vatikan’ın Türkiye Büyükelçisi Msgr. Marek Solczynski’nin yönetttiği Kutsal Ayinle kutlandı. 

Kutsal Ayin’e Ekümenik Patrik I. Bartholomeos, Centerbury Baş Episkoposu Justin Velby katılırken, Türkiye Ermenileri Patriği II. Sahag Maşalyan’ın temsilcisi de ayine iştirak etti. Ayrıca  tüm Katolik Episkoposlar ve rahipler ile birlikte İstanbul’daki Katolik cemaati de ayine katıldı.

Ayin sonunda cemaate Papa’nın e son yayınlanan genelgesi Fratelli Tutti’nin, CET Basın Bürosu tarafından tercüme edilenTürkçe baskısı hediye edildi.

Ayin başlangıcında İstanbul Havarisel Vekili S. E. Mons. Massimiliano Palinuro, ayinden önce Türkçe bir konuşma yaptı. Konuşmasında

“İstanbul ve tüm Türkiye’deki, her rütbeden Katolik cemaati mensupları, Papa Francesko Hazretlerinin, Aziz Petrus’un Kürsüsündeki onuncu yılı vesilesi ile Rab’be sevinç dolu şükranlarını sunuyorlar.” Diyerek başladı. Görev yaptığı döneme damga vuran savaşlar, pandemi ve diğer zorlukları hatırlattı. “Hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye gelen ve kardeşleri için canını veren İsa gibi, hizmet eden kişinin; Kilise’de en üstün olduğunu; mütevazı kişiliği ve yüce cömertliği ile bize somut bir şekilde gösterdi.” Diyerek sözlerine devam eden Mons. Palinuro   “Papa Francesko’yu bizlere Papa olarak verdiği için Rab’bi övüyor ve yüceltiyoruz.  O’ndan, Kutsal Papa Hazretleri’nin Rab’bin isteğini tamamen yerine getirsin diye evrensel Kilise’nin rehberliğini sürdürmesi için uzun bir ömür ve sağlık bahşetmesini diliyoruz.” Dedi.

Vatikan Büyükeçlisi S. E. Mons. Marek Solcynzski, vaazında, aiyne katılan dini önderlere teşekkür etti ve Papa’nın son yayınladığı genelge “Fratelli Tutti” den alıntı yaparak, hizmetlerine değindi.

vaazında Papa Franciskus için şu duayı etti:

“Tüm sadık halkının Çobanı ve Hükümdarı olan Yüce Allah, Kilise’ne önderlik etmesi için, çoban olarak seçtiğin kulun Francis’e merhametinle bak.  Sana yalvarıyoruz: O’nun, sorumluluğunu taşıdığı kişileri, sözüyle ve örneğiyle geliştirmesini, böylece kendisine emanet edilen sürü ile birlikte sonsuz yaşama eriştirmesini sağla. Bunu Rabbimiz Mesih İsa’nın aracılığıyla senden dileriz. Âmin.”

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 3. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

12/03/2023 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ –

3. Pazar Günü – A

1.Okuma Çık 17,3-7 Mezmur 94 2.Okuma Rom 5,1-2. 5-8 İncil Yh 4,5-42

Su, bugünkü ilk okumada ve İncil’de sıklıkla bahsedilen konudur. Su, yaşam kaynağı ve insanın yaşaması için gereken elementtir! Halk çölde su arıyordu, İsa da öğle saatlerinde Sikar’da su arıyordu. İnsanın suya ihtiyacı vardır, sadece susuzluğunu gidermek için değil, özellikle içsel yaşamı için gereklidir. İçsel yaşamın suyu nedir?

James Tissot (1836–1902), The Woman of Samaria at the Well (La Samaritaine à la fontaine)
James Tissot (1836–1902), The Woman of Samaria at the Well (La Samaritaine à la fontaine)

İnsana tam bir ruhani doyum verebilecek, yeryüzündeki yürüyüşünde onu doyuracak bir şey var mı? Bu susuzluğumuzu kim giderebilir?

Halk çölde Musa’ya karşı homurdanıyor: Musa; ne yapacağını, onlara nasıl cevap vereceğini bilmiyor. Tüm halk ve hayvanları için yeterli su nerede bulunabilir? Musa’nın tek çıkar yolu Allah’ıdır. Allah da onu hayal kırıklığına uğratmıyor. Allah duayı dinliyor, ama karşılığında bir itaat, hatta katı bir itaat istiyor. Musa, Allah’ın Kendisi tarafından verilmesinden başka hiçbir özelliği olmayan asayı alıp onunla kayaya vurması gerekiyor. Elbette kayayı kıracak olan, asa değildir, kaya da su olmayacaktır, ama Allah, Musa’nın duasını tüm halk önünde gerçekleştirmek istiyor: Halkın liderleri bunun tanıkları olacaklar.

İşte su, kayadan bereketli bir şekilde akıyor. Allah, Musa’nın şikayet eden ve güvenemeyen halk için yaptığı duasını dinledi.

Tüm bunlar bir işarettir. İnsanın gerçek susuzluğunu gidermek için gerçek suyu veren İsa’dır. Sikar’da İsa; susamış ve barış, sevinç, yaşam kaynağını bulmaktan aciz insanlığa rastlamaktadır. İnsanlar geçici, yüzeysel, bir anlık tatminler peşindeler; bunlar sadece bir an sürmektedir, sonra insanların yeniden aramaları gerekmektedir, onlar hayal ile hayal kırıklığı arasında koşturmaktadırlar. Bir anlık tatminler peşinde koşarlarken insanlar; aralarında bağ kurup bu bağı koparmaktalar ve karşılıklı güvensizlik ve belirsizlik yaratmaktadırlar.

Beş kocaya vardın. Şimdi birlikte yaşadığın adamsa kocan değil!”: İsa, insanın mutluluğa doğru koşmasını böyle özetlemektedir.

İnsan ilişki aramakta, çünkü onlardan sevinç beklemekte, ama insanlar arasındaki ilişkiler, Allah’ın sabitliğine ve ebediyetine dayanmamakta ise, hayal kırıklığına uğratmaktadırlar. İşte bu sebepten İsa, en derin arzularımızı gerçekleştirebilecek kişi olarak Kendini önerir. Allah tarafından yollandığı için, hayal kırıklığına uğratmayan bir adamın geleceğini bilen Samiriyeli kadına, İsa: “Seninle konuşan ben, O’yum!” diyor.

Gerçekten de insanın ve tüm insanlığın ihtiyacı olan su kaynağı, İsa’dır. O’nunla karşılaşanlar ve O’nu dinleyenler, O’nun tarafından sevilmeyi kabul edenler bunun farkına varıyorlar.

İki gün için O’nu misafir eden Samiriyeliler, O’nun dünyanın kurtarıcısı, hayattan mahrum dünyaya hayat veren O’nun olduğunu bilmektedirler. İsa Allah’ı tanıyor, insanı da tanıyor, Allah’ın insana yaşamını sevinçle doldurması için gerekeni verebileceğini, onu kurtarabileceğini, biliyor. İnsanı dolduran, Kutsal Ruh’tan başka ne olabilir ki? Bu da, aziz Pavlus’un dediği gibi, bize İsa tarafından verilir. “Bize verilmiş olan Kutsal Ruh aracılığıyla Allah’ın sevgisi yüreklerimize yerleşmiştir. Evet, biz daha çaresizken Mesih, belirlenmiş zamanda biz suçlular için öldü… Biz daha günahkarken Mesih bizim için öldü”.

İsa, insanlığın susuzluğunu gideren canlı su kuyusudur. O, bize Kutsal Ruh’u, O’nun aracılığıyla hayatın tamlığını da vermek için ölmektedir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 2. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

05/03/2023 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ -2. Pazar Günü -A

1. Okuma Yar 12,1-4 Mezmur 32 2.Okuma 2 Tim 1,8-10 İncil Mt 17,1-9

“ Allah’tan gelen güçle Sevindirici Haber yararına benimle birlikte sıkıntılara katlan”: Bu sözlerle aziz Pavlus öğrencisine cesaret vermektedir, aynen biz de İncil’i yayma arzumuzu çoğaltmaya çağrılmaktayız. İncil’i yaymak, İsa vasıtasıyla bize ulaşan Baba’nın sevgisini müjdelemek demektir. Bu bize biraz yorgunluk ve acı verse de!

Giovanni Bellini (circa 1430–1516), The Transfiguration of Christ
Giovanni Bellini (circa 1430–1516), The Transfiguration of Christ

Baba’nın sevgisi olan İsa, O’nun ulaştığı kişilerin vaftize hazırlandıkları Paskalya’ya Hazırlık Devresi’nin merkezindedir. Peki, ya önceden vaftiz olanlar? Onların da imanlarına güç kazandırmaya, kendileriyle karşılaşanları ilahi bir şekilde sevebilmek için İsa’ya olan sevgilerini yenilemeye ihtiyaçları var. Bizler vaftizliyiz, ama vaftiz lütfunu her gün yeniden kabul etmeliyiz, yüreğimizde ve günlerimizde yeni sevme fırsatları yaratmalıyız: Tek kelimeyle, tövbe etmeye devam edeceğiz. Şimdi kendilerini vaftize hazırlayanlar, bize örnek ve yardımcı olmaktadırlar. Biz onlara yürüyüşlerinde yardımcı oluyoruz, onlar bize yeni bir imanın hevesini iletiyorlar.

Onlar İbrahim’in imanının attığı adımı yaşıyorlar, çünkü onlar da İbrahim gibi, her şeyi bırakıp Allah’ın davetini kabul ediyorlar. İbrahim, Allah’ın kutsamasından emin olarak bilmediği bir yola çıkmak üzere kendini O’nun görünmeyen rehberliğine emanet etti. Onu kutsayan Allah’a güveniyordu ve verdiği sözlerden hiç şüphe etmiyordu. Yüreğinin sevincine kesinlikte vaat edilenlerin hiçbirini görmemesinden gelen acı eşlik ediyordu. Ben de İbrahim’in ki gibi bir imanı yaşamak istiyorum: Bu, vaftiz edileceklerin ve İsa’yı takip ederek ebedi memlekete doğru bütün yürüyenlerin imanıdır.

Bugün İsa’yı dağa çıkarken takip ediyoruz: O oraya dua etmeye gidiyor. İsa’nın duası nasıl? Bu metinde İncil yazarı bize bunu söylemiyor, ama biz biliyoruz, çünkü tüm İncil’i okuduk ve İsa’nın Baba’ya yönelttiği duayı duyduk: “Baba, benim değil, senin isteğin olsun!”. Bu dua İsa’yı değiştiriyor, yüzünü nurlu kılıyor, onu Allah’ın şanıyla parlatıyor. İsa’nın duası; gerçek duadır, en güzel, Baba’nın en çok hoşuna giden ve bizi gerçek evlatları, ilahi evlatları kılan diyalogdur.

İsa ile birlikte olan üç öğrenci İsa’nın yüzünün nurunu görünce şaşırıyorlar: Sanki başka bir dünyadaymış gibi hissediyorlar. Onlar bu değişik dünyaya alışmadılar, bu yüzden bu dünyaya özgü korku ile, yüzeysellik ve uyuşukluk ile tepki gösteriyorlar.

Bulutun gözükmesi ve buluttan duyulan ses, Celile dağının tepesinde olmalarına rağmen, Allah’ın huzurunda olduklarını ve Allah’ın tüm sevgisini Öğretmenleri İsa’ya emanet ettiğini anlamalarını sağlıyor. İsa, Baba’nın isteği hakkında İsrail tarihinin büyükleri olan Musa ve İlyas ile – onlar, büyüklerdir çünkü Allah’ın onlara yönelttiği her söze itaat ettiler! – konuşuyor. O, onların görevini ve itaatini tam olarak yerine getirecektir!

O, Oğul’dur, gerçek itaatkar oğuldur; bu sebepten Baba O’na tam güveniyor ve üç öğrencinin dikkatini şöyle uyandırıyor: “O’nu dinleyiniz”. Allah, insanların İsa’yı dinlemelerini istiyor. Ben de O’nu daha çok dikkatle dinleyeceğim, o zaman Allah’ın sevgisinin her boyutunu, Sevindirici Haber’in, yani İncil’in değerini anlayacağım ve ben de İsa gibi şöyle tekrar edeceğim: “Benim isteğim değil, senin isteğin olsun, Baba’m!”.

Baba’nın isteğini gerçekleştirmek bana acı verecek mi? Pavlus ile ve benden önce bütün diğer itaat etmiş olanlarla birlikte İsa ile birleşerek bu acıyı Baba’ya sunacağım. İsa’nın çehresinin nuru benim yüzümü de aydınlatacak ve O’nun tanığı olacağım.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 1. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

26/02/2023 – ORUÇ DEVRESİ – 1. Pazar Günü – A

1.Okuma Yar. 2,7-9;3,1-7 Mezmur 50 2.Okuma Rom. 5,12-19 İncil Mt. 4,1-11

Niçin Paskalya’ya Hazırlık (Oruç) devresi gibi bir tövbe zamanı kutluyoruz? Bugünkü okumalar, her birimizin günahkar olduğunu, günahın yaşamlarımızı ve aramızdaki ilişkileri bozduğunu hatırlatmaktadırlar. Eğer günahın işine devam etmesine izin verirsek o, insanları bozmaya ve acı çektirmeye devam edecektir. Günahla kaybettiğimiz yeteneklere ve güçlerimize tekrar kavuşmaya, onun bozduğu yüreği ve aklı iyileştirmeye ihtiyacımız var.

Ivan Nikolaevich Kramskoĭ (1837-1887), Christ in the Wilderness

Fakat günah nedir? Bu sözcüğü artık kullanmayan, hatta inkar eden bu dünyada, günahtan konuşmanın anlamı var mıdır? Doğru, artık günahtan açıkça konuşulmaz, bunun sebebi de artık insanın kendini Allah önünde sorumlu olarak görmemesidir. Gerçekten de günah bizim Allah ile ilişkimizle ilgilidir; bir yaratığının, bir evladının, O’na inanan birinin; O’na olan bir güvensizlik eylemidir. Aslında günah sözcüğünü sadece Allah’a iman edenler kullanırlar.

Allah’a iman eden kişi, denenir; bazen Allah’ın onu unuttuğu, kendisi ile ilgilenmediği fikrine kapılabilir, hatta Allah’ın var olmadığını düşünebilir. Gelebilecek başka kötü fikirler; Allah’ın Söz’ünün ciddi bir şey olmadığını, herkesin istediği gibi davranması gerektiğini, Allah’ın bize ilettiğine göre değil de kendi isteğimize göre davranmak iyi olduğunu insana söyleyebilirler. Bu düşünceler insanı Allah’ın sevgisinden uzaklaştırır, Allah’ı insana yabancı kılar. Bu düşüncelerle insan kibirlenir, egoist olur, kendini her şeyin merkezinde sanır. İşte dünyada yayılmış günah budur: Değişik görüntüler alabilir: Ekonomik işlerde, cinsel boyutta, şahsi veya sosyal ilişkilerde yerleşmesine göre.

İlk okuma bize Adem ve Havva’nın günahını anlatır; bu günah, her erkek ve her kadının günahının simgesidir: Bu, ‘asli’ günahtır; diğer tüm günahlar ondan gelirler: Kibir günahı! Adem ve Havva Allah’ın kendilerini aldattığını sanırlar, Allah’ın onların hürriyetlerini kıskandığını fikrine kapılırlar. Böylece yalnız kalırlar: Allah’tan uzak olunca kendilerinden utanır ve birbirlerini suçlamaya başlarlar. Artık karşılıklı güven kalmamıştır, huzur kaçmıştır. Günümüzde sosyal yaşamda var olan güvensizlik, acaba herkesin hayatında kabul edilen bu tür bir günahın sonucu değil midir?

İncil bize herkesin denendiğini söyler, hatta Allah’ın Oğlu bile denendi. İsa Kendini; düşüncelere, ayartmalara karşı koyuyor, dua ve oruç ile onlarla savaşıyor.

Karşısına çıktıklarında Allah’ın Söz’ünü tekrarlayıp Kendini Söz’e teslim ederek onları yeniyor. Bu Söz, İsa’nın güvenidir. O, Baba’dan ve sevgisinden şüphe etmeyi kabul etmiyor! Bu sebepten hiçbir denenme yüreğini Allah’tan uzaklaştırmaya beceremiyor! Ayartıcı; İsa’nın imanını, ümidini ve sevgisini yanlış bir şekilde kullanması için O’nu deniyor: İmanını açlığı gidermek amacıyla mucizeler yapmasını, ümidini Allah’ın olağanüstü eylemleri yapması için O’nu zorlamasını, sevgiyi Şeytan’ın verdiği güçlerle kullanmasını istiyor.

İsa itaat ile denenmeyi aşıyor: Kutsal Yazılar’a sık sık bağlı kalarak yeni bir insanlık başlatıyor, Baba’ya itaat etmekte Kendisi ile birleşecek olan öğrencilerin o yeni insanlığı. Bu insanlık, Adem’in neslinden gelen ve vaftiz aracılığıyla arınılmış ve yenilenmiş insanlıktır. Bu insanlık İsa sayesinde doğrulanıyor ve kutsallaştırılıyor. İsa bu zaferi kırk gün çölde kalarak başlattı ve Zeytinlik Bahçesi’nde ve haçta Kendini denenmeye gelen Şeytan’ı yenerek elde etti.

Şeytan’ın karşısında zayıf olan bizler, şimdi İsa’nın zaferi ile güçlenmiş olmaktayız. Bu Paskalya’ya Hazırlık için kırk gün boyunca O’nunla birlik içinde kalıp düşüncelerimizi O’nun düşünceleri ile değiştirmek için pratik yapacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 7. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/02/2023 – Olağan Devre – 7. Pazar Günü- A –

1.Okuma Lev 19,1-2.17-18 Mezmur 102 2.Okuma 1Kor 3,16-23 İncil Mt 5,38-48

Allah, Musa’yı halka daha önce kimsenin söylemeyi düşünmeyeceği bir söz söylemekle görevlendiriyor. Allah, emirleri itaat edilmek veya İbrahim halkı üzerinde bir otorite göstermek için değil, ama ilk olarak bu halka, sonra da, bu halk aracılığıyla, yeryüzündeki diğer tüm halklara Kendini tanıtmak için verdi. Allah’a itaat eden, O’na benzer, yani O’nun gibi sevmeye ve sevgiyi yaymaya kabiliyetli olur. Bu sebepten tüm emirleri özetleyen emir şudur: “Kutsal olun, çünkü ben, Allah’ınız olan Rab, kutsalım”. 

Jan Brueghel the Elder (1568–1625), The Sermon on the Mount
Jan Brueghel the Elder (1568–1625), The Sermon on the Mount

Sonra da bu kutsallığın nasıl geliştiğini anlatmaktadır: Yüreğimizde ne kine ne öce, ne de kırgınlığa yer bırakacağız, “ama yanındakileri kendin gibi seveceksin”. Yakınındakini sevmek, kin duyabilen yakınındakini bile sevmek; kutsallığın, bize rehberlik eden Allah’ın kutsallığının göstermesidir.

İsa, Levililer Kitabında ele alınan bu öğretiyi, üç tane örnek vererek, geliştiriyor. Tokat, hırsızlık ve iddia örneklerini sunuyor. Sana vuran olabilir, kanunları kullanarak seni soymak isteyen olabilir, iddia ederek senden bedava yorulmanı isteyenler de olabilir. Bu hareketler genelde ağır tepkiler uyandırıyorlar.

Öğrencinin yüreğinde ise neler oluyor? O, Allah’ın sevgisini göstermek, yani O’nun kutsallığını her yere taşımak istiyor, bu sebepten yüreğinin değişmesine izin vermiyor, bu kötülüklerin kendisini etkilemesine izin vermiyor. Şeytan senin de onun gibi kötü olmanı ister, fakat Rab, bu durumları kullanarak, O’nun kutsallığını göstermeni arzu ediyor. Bu durumlar, Allah’ın iyiliğine tanıklık etmen için kullanabileceğin değerli fırsatlardır. Bu şekilde seni görenler Baba’nın bilgeliğinin ve karşılık beklemeyen sevgisinin bir yüzünü görmüş olacaktır.

İsa başka tavsiyeler de vermektedir: “Size zulmedenler için dua edin”. Oğul’un yüreği Baba gibi sever. Baba; iyileri de kötüleri de sever, onları, yüreklerini Kendisine çekmek ve değiştirmek için sever. Bu şekilde bizden de, sevilmeden ve değerlendirilmeden bile, sevmemiz istenmektedir; bu bir lütuftur ve bize de verilmektedir! Biz sevgiye cevap vermek için değil de, Allah’ın evlatları olduğumuz için sevmeliyiz!

Aziz Pavlus’un da teşvikleri bu öğretilerin doğrultusundadır: Bizler Allah’ın tapınaklarıyız ve içimizde O’nun Ruh’u yaşar. Her eylemimiz bu gerçeği sayıp gösterecektir. Biz dünya gibi düşünemeyiz; dünya ayaklarımızın ezilmemesi için kurnaz olmak gerekir, diyor. Bizim kurnazlığımız, dünyada kendimizi yüceltmemiz değildir, tersine kuzu gibi uysal ve her durumda iyi olmamızdır. Hatta kuzular olarak, kurtların arasında bulunduğumuzda bile! Biz iki sandalye üzerinde oturmayacağız: Ya dünya gibi oluruz ve onunla çekişiriz ya da Allah’ın yüreğini ve sevgisinin güzelliğini gösterme görevini yaparız, insanlardan gelecek haça katlanarak bile.

Bu günkü duayı hep beraber tekrar edelim: o, gerçekten “yeni” kişiler olmayı arzuladığımızı belirtmektedir: “Allah’ım, sen ki Oğlu’nun haçta soyulması ve alçaltılması ile sevginin gücünü gösterdin, yüreğimizi Ruh’un armağanına aç ve şiddetin ve kinin zincirlerini kır, öyle ki, kötülüğü iyilikle yenerek, senin barış İncil’ine tanıklık edelim”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it