Efkaristiya Bayramı – A

11/06/2023 – Rabbimiz Mesih İsa’nın Bedeni ve Kanı olan Kutsal Efkaristiya Görkemli Bayramı – A

1.Okuma Yas 8,2-3.14-16 Mezmur 147 2.Okuma 1 Kor 10,16-17 İncil Yh 6,51-58

Bugün Allah’ın Sözü bize üçlü bir davet teklif ediyor: Her şeyden önce Allah’ın eserini hatırlamaya, Allah’ın evlatlarının yaşamlarına uygun beslenmeye ve bunu bizleri İsa ile birliğe ulaştıran, ekmek ve şarap ile yapmaya çağırıyor.

Unknown, from the Maciejowski Bible circa 1250, Manna reigning from heaven on the Israelites
Unknown, from the Maciejowski Bible circa 1250, Manna reigning from heaven on the Israelites

Musa, halka, çölde Allah’ın onlara kat etmeye çağırdığı ruhani yürüyüşü hatırlatıyor. Ruhani yürüyüş yüreğin gerçek alçakgönüllülüğüne doğru bir yürüyüş oldu, böyle bir alçakgönüllülük kendini Allah’ın önüne koyarak O’ndan bizim hoşumuza gideni değil, O’nun yaşamımız için gerekli gördüğünü istemektir. Allah, halkı bu alçakgönüllülüğe vardırmak için onu değişik acılar, açlık, susuzluk ve yılanların zehri ile denemeliydi. Her seferinde de halkı kurtaran O idi: Manna, et, kayadan fışkıran su, tunç yılan; alçakgönüllülüklerinin faydasını gösteren Allah’ın sevgisinin mucizevi işaretleriydi. Manna ve kuş eti Musa’nın alçakgönüllü duasından sonra, kayadan fışkıran su ise onun itaati sayesinde geldi; yılanların zehrinden kurtarılmaları değnek üzerindeki yılana bakan her bir kişiye alçakgönüllülüğünün mükafatı olarak verildi. Böylece, yaşamımız için gerekli olanı O’ndan alabilmek için, herkes Allah’a yönelmenin gereğini anlayacaktı. Herkes Allah’ın Sözünün bizler için yaşam, zaruri besin olduğunun garantisini aldı. Bu Söz olmadan bizler Mısır’daki millet gibi köle veya çöldeki halk gibi ölümün pençesi altında olacaktık.

Allah’ın bize verdiği besin, İsa’nın bize söylediği “gökten inen canlı ekmektir”. Bu ekmek, O’dur, kendisidir. Allah’ın ağzından çıkan Söz, hayatımıza sonsuz anlamı ve yetkiyi kazandıran Armağan; O’dur. İsa’nın bedenini yiyen ve kanını içen, yani kim kendinde O’nu kabul ederse hayat denebilen, “ebedi” niteliği taşıyan bir hayatı tatmaktadır. Bu, Adem’in aradığı hayattır. Bu hayat, ancak ve ancak Allah’tan gelebilen doluluk, barış ve sevinçtir; bunları bulmak için tüm servetimizi de harcasak, tek başımıza elde edemeyiz, uzaklara da gitsek bulamayız. Bir genç tanıdım, barış ve mutluluk, gerçek hayat arıyordu. Dünyanın birçok yerini dolaştı ve Hindistan’a kadar vardı. Kim bilir Hindu ve Budist mabetlerinin gölgesinde neler bulmayı umut ediyordu! Bana aradığını gerçekten bulduğunu anlatıyordu, fakat bunu bazı rahibelerin çadırının altında bulmuş. Bu rahibeler, İsa’nın sevgisiyle, kimsesiz çocuklara bakıyorlardı. Onların yardımıyla İsa’yı buldu, yaşamının geri kalan zamanı için İsa onun yaşam ekmeği oldu. Halen bugün o, İsa ile yaşıyor, hayatını O’na emanet ve teslim etti.

İsa, Allah’ın bize vermeyi düşündüğü ekmektir. O, O’na ve sadece O’na, ihtiyacımızın var olduğunu biliyordu. Ben kalıcı sevinci sadece O’nun huzurunda bulurum. İçimde O’nsuz hiçbir şey yok. Ne zaman ki mutsuz bir kişi ile karşılaşıyorum, bu da sıkça oluyor, yüreğimde İsa olmasa o üzüntüden etkilenirdim, o kişinin sıkıntılarını dinledikten sonra, onu hiç teselli edemeyip, ona hiç yardımcı olamazdım. İsa’nın “bedenini” yiyerek, ve mümkün olan her yolla O’nunla birlik içinde kalarak, (yani Sözü, Efkaristiya, dua ile…), benimle karşılaşacaklara yardımcı olabiliyorum: Onlar göksel mutlulukları biraz tadabileceklerdir.

Aziz Pavlus Allah’ın armağanının bir üçüncü yönünü hatırlatmakta: Komünyon! Birlik! Bize onu bölüştüğümüz kupa ve ekmek aracılığıyla verir, Mesih’in kanının kupası ve anısına böldüğümüz ekmek aracılığıyla! Bu armağanlar, bizleri Mesih İsa ile birlik içinde kılarak, bizleri tek bir beden yapar. Onun sayesinde artık, birbirimize yabancı olmayız ve kendimizi kardeş hissederiz.

Bu gerçekleri her Pazar, hatta her gün, her Efkaristiya’ya katıldığımızda yaşarız. Bugün ise bu duyguları özellikle hissediyoruz, çünkü bugün tüm Kilise bu konuyu düşünüyor, tüm Kilise bu kutsal gizeme tapıyor ve mümkün olduğu yerlerde de, kiliselerden dışarı çıkarak, İsa’ya sevgisini ve Baba’ya minnettarlığını, ilahiler söyleyerek dünyaya tanıklığını yapıyor. Herkese, iman etmeyenlere bile, bizim göklerden, yani Allah’ın sevgisinden gelen o Ekmek sayesinde, yani Allah’ın sevgisi sayesinde yaşadığımızı söyleriz. İlahiler söyleyerek yollarda bizimle birlikte o Ekmeği taşıyarak dünyaya barış ve birlik arzumuzu gösteririz ve barış, birlik ve kardeşliğin sadece İsa’dan, Allah’ın bizi sevmesi için yolladığı Oğul’dan gelebilecek olduğunun eminliğini bildiriyoruz.

Kutsal Üçlü – Birlik bayramı – A

04/06/2023 – KUTSAL ÜÇLÜ-BİRLİK BAYRAMI – A –

1.Okuma Çık. 34,4-6.8-9 Ezgi Dan. 3 2.Okuma 2Kor. 13,11-13 İncil Yh 3,16-18

Musa’nın Allah’a söylediği sözler bizlere cesaret ve sevinç veriyolar: “Eğer senin gözünde lütuf bulduysam, ey Rab’bim, bizimle beraber yürü; çünkü bu halk, dik kafalı bir halktır. Sen günahlarımızı ve suçlarımızı bağışla. Bizi kendi mirasın olarak kabul et”. “Ey Rab’bim, bizimle beraber yürü”: Rab, kutsallığı ve büyüklüğüyle günahkar, kibirli, cahil olan bizlerle birlikte! Gerçekten de Musa’nın dileği, cesaretli bir arzudur! Öyle ki Allah bu arzuyu gerçekleştirirse, bizler dünyanın en mutlu ve en şanslı milleti oluruz. Elbette, Allah bu arzuyu gerçekleştirirse bizleri günahlarımızdan arındırmalıdır, devamlı günah işlememizi sağlayan kibirden kurtarmalıdır, yürüdüğümüz yolun yönünü düzeltmelidir. Musa’nın dileği gerçekten cesurdur, ama Allah’ın hoşuna gitti, hatta O, ciddiye alarak devamlı olarak bunu gerçekleştirmeye karar verdi. Mademki günahlarımız her nesilde, daha doğrusu her gün tekrarlanıyor, Allah’ın eylemi de devamlı olacaktır! Allah, İsa’yı bizi affetmesi için yolladı ve İsa alçakgönüllü ve Allah’ın lütfuna açık olmamız için de Kutsal Ruh’u yolluyor.

Andreĭ Rublev (d. ca. 1430), Holy Trinity
Andreĭ Rublev (d. ca. 1430), Holy Trinity

Bu, İsa’nın gece Kendisi ile tek başına karşılaşmak isteyen, Büyük Kurul üyesi olan Nikodemus’a yaptığı açıklamadır: “Allah dünyayı o kadar sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. Öyle ki, her kimse O’na iman ederse mahvolmasın, ebedi hayata kavuşsun”. İşte Allah, hizmetkarı Musa’yı böyle dinledi. Allah, Oğlu’nu, Sözü’nü, sevgisinin armağanını gerçekten aramızda yürümesi için yolladı. O bizim gibi ise, biz O’nu görebilir ve kabul edebiliriz. Bu sebepten O, insan oldu, bizim gibi. Kendini alçalttı, küçük yaptı: Böylece bizleri Kendisine benzer olmamız için yükseltti!

Bugün bizlere bu güzel haber, Baba’nın ve Oğlu’nun bizleri sevmekte olduğuna güven veren haber verilmektedir. İsa bizleri yargılamak için değil, kurtarmak için geldi, bunu bize O’nun Kendisi söylüyor. Herkes günahkar olduğumuzu ve bu sebepten mahkum da olduğumuzu biliyor: Kurtarılmaya ve Oğlu vasıtasıyla Allah’ın bizi kurtarmak istediğini bilmeye ihtiyacımız var. Bu sebepten Allah bize yanaşmakta ve “hayatını” tanıtmaktadır. Böylece bizlere Allah’ın hayatının ilişki olduğunu, mükemmel ve ebedi sevgi ilişkisi olduğunu göstermektedir. Baba sevgidir ve Kendini sunarak mükemmel sevgiyi doğurur; hayatı vererek, yani bize somut bir şekilde Baba’nın sevgisini getirerek ölen o sevgiyi (Oğul’u) doğurur. Baba ve Oğul birbirlerini severek bizlere sevgilerinin ışığı ve gücünü, Kutsal diye adlandırdığımız Ruh’u, yansıtırlar. Allah’ın hayatı; Üçlü-Birliktir; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh arasındaki tam ve ebedi sevginin hareketidir!

Bugün Allah’ın Söz’ü Allah’ın gizemini incelememize yardım etti. Bizler bu gizemi her gün haç işaretini yaparken, ‘Peder’e, Oğul’a ve Kutsal Ruh’a şan ve şeref olsun!’ duasını söylerken, Allah’ın Oğlu İsa’yı Ruh’u gönderen olarak düşünürken onurlandırırız. Fakat Allah’ın üçlü sevgisini onurlandırmanın en güzel yolu; birbirimizi sevmektir, birbirimizi affetmektir, birbirimiz için dua ederek İsa’yı sevmek ve Baba’ya şükretmek için yardımlaşmaktır.

Bugün Kilise bizleri, Tek ve Üçlü Allah’ın gizemine sevgi ile bakmaya çağırıyor, çünkü bizler de devamlı ve canlandırıcı sevgisine dalmalıyız. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz edildik, bu sebepten aramızda yaşamımızı bir bayrama çevirebilen, göktekiyle aynı mutluluğu tatmayı sağlayan kutsal ve güzel bir birliği kurma imkanımız var.

”Hoşça kalın, kardeşlerim; sevinin, yetkin bir yaşama erişmeye çalışın, birbirinizi uyarıp cesur olun, düşüncelerinizde birlik olun, esenlik içinde yaşayın. Böylece sevgi ve esenlik kaynağı olan Allah sizinle birlikte olacaktır” diyen havarinin sözleri, bu sevinci yaşayıp göstermeye teşvik etmektedir. Bu; bizi sevip dünyada sevgisini yaşamamız için onunla bizi dolduran tek ve üçlü Allah’a tanıklığımızdır.

Pentekost Bayramı – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

28/05/2023 – PENTEKOST BAYRAMI – A

1.OKuma Hav. İşl. 2,1-11 Mezmur 103 2.Okuma 1Kor 12,3b-7.12-13 İncil Yh 20,19-23

İsa; birçok defa, özellikle de Son Yemek esnasında ve ölümden dirildiği zaman son gözüktüğünde öğrencilerine ümit verdiği vaatleri gerçekleştiriyor. Kutsal Ruh’u göndereceğine söz vermişti; O’na birçok isim takmıştı: Teselli Edici, Gerçeğin Ruh’u, Tanıklık Ruh’u, Yukarıdan Gelen Güç. Her sıfat; hem Kilise’nin hem de İsa’ya iman eden herkesin ruhunda canlı ve etkili bu ilahi Varlığın, değişik niteliğini ve değişik görevlerini göstermektedir.

Giotto, Pentecoste (dalle Sette tavolette con storie di Gesù)
Giotto, Pentecoste (dalle Sette tavolette con storie di Gesù)

Aziz Luka yeni gelişini anlamlı ve basit sembollerle tasvir etmektedir. Kutsal Ruh her havarinin üzerine ateşten bir dilmiş gibi konuyor, yakmayan bir ateş gibi, aynen Musa’nın gördüğü ve hayranlığı karşısında çarıklarını çıkarttığı ve yüzünü örttüğü yanan çalı gibi. İsa’nın her havarisi bu ilahi ateşin taşıyıcısı olur ve O’nun tarafından değiştirilir. Kutsak Ruh’un gelişiyle peygamber Hezekyel’in peygamberlikleri gerçekleşir: “Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım” (36,27s).

Havariler Ruh’un gerçekleştirdiği değişikliği hemen fark ettiler. İçlerindeki korku hemen yok oldu, kalabalık içerisinde İsa hakkında konuşma, hatta ölümünü dilemiş olanlara İsa’nın, Rab olduğunu ilan etme cesaretini buldular. Havarileri dinleyenler değişik ülkelerden ve kültürlerden gelmekte idiler, fakat herkes bildirilen mesajın onlar için de geçerli olduğunu, müjdelenen Kişi’nin kendileri için de gerekli olan Tek Kişi olarak kabul edilebildiğini anladılar. Gerçekten Kutsal Ruh İsa’a tanıklık yapıp Kendisini alanları İsa’nın tanıklarına dönüştürmektedir.

Kutsal Ruh davranış şeklini değiştirmedi. O, bugün de İsa’nın tanığı olmak istiyor ve Kendisini kabul eden yürekleri İsa’nın hakkında konuşmaya, O’nu her felsefi düşünce, her çeşit gelenek, her ilginin üzerine koymaya itiyor. Günümüzde İsa’dan açıkça konuşma korkusunun oluşu, Kutsal Ruh eksikliğindendir! Biz Hristiyanların, yeni bir Pentekost’a, her birimizin ve tüm Kilise’nin üzerine Kutsal Ruh’un tekrar gelmesine ihtiyacımız vardır. Maalesef, Kilise içerisinde bile cesaret ve sevinçle konuşmaktan çekinen, İsa adını telaffuz etmekten korkan “Hristiyanları” bulmak kolaydır. Kutsal Ruh’un bize bağışlanması için ne yapmalıyız? Havariler dokuz gün boyunca devamlılıkla dua etmek üzere ıssız bir yere çekildiler.

Kutsal Ruh’un gelişi tek değildir: O; kademeli olarak veya her defa çeşitli armağanları vermek için ya da öğrencileri değişik hizmetlere uygun kılmak için birçok defalar da gelebilir. Bugünkü İncil metni, İsa’nın Havarilere Kutsal Ruh’u üflemesini anlatmaktadır. Bu; Son Yemeğin yapıldığı odada, dirilişinden sonraki ilk gelişinde oldu. Havariler halen korku içerisinde idiler ve bu korku İsa’nın bu gelişiyle yok olmadı. Fakat bu gelişiyle Havariler, imanlıların günahlarını affedebilmeye kabiliyetli kılındılar.

Günahları affedebilme Allah’a mahsus bir niteliktir! İsa bunu birçok kere yaptı, bununla Allah’ın insan olan Kendisine tüm sevgisini ve otoritesini verdiğini gösterdi. Şimdi İsa, havarilere içlerindeki Kutsal Ruh sayesinde bu otoritesini veriyor. İsa’nın onlara verdiği bu armağan hakkında düşünmek ve emin olmak için biraz zamana ihtiyaçları olacak. Pentekost Günü Ruh üzerlerine değişik ve herkese açık bir şekilde tekrar indiğinde onlar kalabalığa da, günahlarından af edilebilecekleri fırsattan ve gereklilikten bahsedeceklerdir.

Bu olay, yani günahların affedilebilmesi, insanlar için en güzel varış noktasıdır. İsa, Son Yemekte, kanını içecek olarak sunduğunda bunun hakkında konuştu ve haçta ölümünün, yaşamını sunmasının sebebinin bu olduğunu belirtti. Şimdi bu affın herkese varabilmesi için Ruh’u bağışlıyor. Herkes bu affı tadabilir, ama otomatik bir şekilde değil! Ruh’un Kendisi Havarilere Baba ile kimin barışabilip, kimin barışamayacağını gösterecektir. Bu ayırım; havarilerin düşüncelerine değil, İncil’e uygun yaşanıp yaşamamaya, Baba’nın bizi kurtarmak için yolladığı Oğlu İsa’yı kabul edip etmememize bağlı olacaktır.

Kurtuluş daima günahtan kurtulma anlamına gelmektedir. Peygamberler onu bu şekilde müjdelemişlerdi, o kadar ki Zekeriya, oğlu Yahya’nın doğumunda görevini, “günahlarının bağışlanmasıyla kurtulacaklarını” sağlayan Rab’bin yolunu hazırlayan kişi olarak tanıttı. Günahlar; barışa ve sevince, insanların birliğine ve mutluluğuna engeldir. Baba’nın sevgisi, sadece günahtan kurtulduğumuzda amacına ulaşır; İsa bu sebepten dünyaya geliyor ve ölüyor, bize Allah ile ve aramızda birliği tattıran Ruh’u vermek için diriliyor.

Gel, Kutsal Ruh, gel!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Ekselansları Sabri ANAR, Keldanî (Türkiye), Diyarbakır (Amed) Başepiskoposu olarak atandı

Bağdad Keldani Kilisesi Sinodu, halen Fransa Arnouville’deki Keldani Cemaati rahibi olan Mons. Sabri Anar’i Türkiye Kaldenilerin Diyarbakır (Amed) Başepiskoposu Papa Hazretleri Fransiskus onay ile seçmiş bulunmaktadır.. Sabri Anar, 1 Ocak 1966’da Uludere, Türkiye’de doğdu. İstanbul’da Fransisken Frer Minör Seminerinde okudu ve ardından 1985’te Bağdat’ta Keldani Patrikhane Seminerine girdi. 10 Kasım 1990’da Île de France bölgesindeki Keldani topluluğu için pastoral hizmetine başladığı Paris’te rahip olarak atandı.

Curriculum vitae

Mons. Sabri Anar, 1 Ocak 1966’da Uludere, Türkiye’de doğdu. İstanbul’da Fransisken Frer Minör Seminerinde okudu ve ardından 1985’te Bağdat’ta Keldani Patrikhane Seminerine girdi. 10 Kasım 1990’da Île de France bölgesindeki Keldani topluluğu için pastoral hizmetine başladığı Paris’te rahip olarak atandı.

1990’dan 2006’ya kadar Sarcelles’teki St. Thomas Apôtre Kilisesinin başrahip yardımcısı ve ardından da başrahibi olarak görevine devam etti.

2016’dan bu yana Arnouville’deki St. Jean Apôtre Kilisesinde Sorumlu’dur.

2017 yılında Keldani Kilisesi’ne Korepiskopos olarak atandı. Eğitimini Institut Catholique de Paris fakültesinde Katekizm alanında yüksek lisans derecesi ile tamamladı.

Ekselansları Sabri Anar, Keldani (Türkiye), Diyarbakır (Amed) Başepiskoposu Olarak Atandı

Bağdad Keldani Kilisesi Sinodu, halen Fransa Arnouville’deki Keldani Cemaati rahibi olan Ekselansları Sabri Anar’ı Papa Hazretlerinin de onayı ile Keldani (Türkiye) Diyarbakır (Amed) Başepiskoposu olarak seçmiş bulunmaktadır.

Mgr. Sabri Anar, 1 Ocak 1966’da Uludere, Türkiye’de doğdu. İstanbul’da Minör Fransisken Seminerinde okudu ve ardından 1985’te Bağdat’ta Keldani Patrikhane Seminerine girdi. 10 Kasım 1990’da Île de France bölgesindeki Keldani topluluğu için pastoral hizmetine başladığı Paris’te rahip olarak atandı.

1990’dan 2006’ya kadar Sarcelles’teki St. Thomas Apôtre Kilisesinin başrahip yardımcısı ve ardından da başrahibi olarak görevine devam etti.

2016’dan bu yana Arnouville’deki St. Jean Apôtre Kilisesinde Sorumlu’dur.

2017 yılında Keldani Kilisesi’ne Korepiskopos olarak atandı. Paris’te Institute Catholique’de Kateketik Master derecesi aldı.