Papa Emeritus Benedikt XVI vefat etti

Papa Emeritus Benedikt XVI, bu sabah dokuz buçukta, gençliğinden bu yana özveri ve sadakale hizmet ettiği Kutsal Pederimizin evine döndü. Teolojik bilgisi ve güçlü duruşuyla tüm kiliseye örnek oldu ve sekiz yıl boyunca Aziz Petrus’un makamına, nice çalkantıların ve zorlukların ortasında, ileri yaşına rağmen dirayet ve cesaretle vekâlet etti. Bugün dualarımızda hatırladığımız “Babamız,” Yüce Allah’ın huzurunda bizler için dua etsin.

Allah’ın Annesi Olan Meryem’in Bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

01/01/2023 – Meryem, Allah’ın Annesi

1. Okuma Say. 6,22-27 Mezmur 66 2. Okuma Gal. 4,4-7 İncil Luka 2,16-21

Bugün, mesaj dolu bir gündür! Bugün birbirimize yeni yıl için dileklerimizi sunuyoruz, daha da iyisi yeni yılın her birimiz için sevinç ve huzur devresi olması için kutsama istiyoruz. Bu sebepten tam da bugünde Dünya Barış Günü kutlanır: Bugün konuşma yapan devlet başkanları veya din adamları hep bu konu hakkında konuşurlar, tüm dünyaya da savaş sebeplerinden uzaklaşmak ve anlaşmazlıkları önlemek için tavsiyelerde bulunurlar. Çünkü maalesef savaşlar ailelere, ülkelere, halklara ve kıtalara acı vermeye devam etmektedirler.

Ayrıca bugün Kilise Ayininde, bu devrede yaşadığı gizemin sonucu ve tamamlanması açısından bir bayram daha kutlar. Allah’ın Oğlu insan oldu ve aramızda yaşamaktadır. O’nu bize bir Anne göstermektedir! Bizi kurtaran Anne değildir, ama bize Kurtarıcıyı sunan odur. Allah, bize İsa’yı bağışlamak için onu kullandı ve halen kullanmaktadır! O bir raftan mal alıp bize satan bir satıcı değildir, o bir Annedir! Allah onun bunu yapmaya hazır olduğunu sormak için alçaldı ve onun içine bizim için Yaşam, Yol ve Gerçek olan yeni yaşamı koydu. O, Yaşam, Yol ve Gerçeğin Annesidir: Niçin ona Allah’ın Annesi demeyelim? Ondan doğana “En Yücenin Oğlu” deniyor ve O Kendine Allah’ın adı olan “Ben’im” diyecektir, bu sebepten Meryem doğru olarak Allah’ın Annesi diye çağrılmaktadır! Bu unvanı onun için böbürlenme sebebi değildir, çünkü kendisine Oğlunun tam ve gerçek olarak tanınmasının uğruna verilmektedir!

Meryem anneliğini sessizlikte yaşamaktadır. İncil bize onu böyle göstermektedir. Onun sessizliği, kollarında taşıdığını ve meleğin onu ziyaret ettiğinde yaşamında gerçekleşen, yaşamını dolduran, değiştiren ve tüm dünya için değerli kılan Sözü sevinçle dinlemektir. “Meryem ise, bu olaylar üzerinde derin derin düşünerek, onları kalbinde saklıyordu”: Meryem’in sessizliği zengin ve tamdır, gizemdir.

Meryem’in tüm dinledikleri ve gördükleri Oğlu ile ilgiliydi, O’nun Allah’ın Oğlu olduğunu biliyordu! Meryem için her şey dua etme ve Allah’ı övme sebebiydi!

Bizler de Meryem’in duasında vardık: o, bizleri düşündüğü için değil – çünkü o anda kafası tamamıyla onun gözlerine, ellerine ve kulaklarına ihtiyacı olan Oğlundaydı – ama anneliğinin şimdi de bizim üzerimizde etkisi olduğu için.

Biz onun anneliğinden mutluyuz, onun bizi sardığını ve zenginleştirdiğini hissediyoruz. Tüm yalnızlıklarımızı şefkatiyle o teselli etmekte, aynen İsa’nın yalnızlığı gibi! Her kuşkumuz tatlılığı ile huzura dönüşür, aynen Yusuf’un kuşkuları gibi! Her sorumuz emin bakışlarıyla cevap bulur, aynen çobanların soruları gibi.

Meryem’in dudakları İsa adını telaffuz eder, çünkü melek ona şöyle demişti: “O’na İsa adını vereceksin!”. Elbette de kimse onun İsa’yı bu isimle çağırmasını dinlemekten yorulmazdı, ne çobanlar, ne Yusuf, ne de çocuğa dikkat eden melekler, çünkü gök yeryüzüne tamamıyla inmişti!

Yeni yıla başlarken Meryem’in ağzından bebeğin adını dinleyerek girelim ve bugün birçok kere onun sesine bizimkini de ekleyelim. İsa, İsa, İsa! Yaşamımızın bu bölümüne başlamak için güçlü ve güzel bir yöntemdir: İsa adını söyleyerek, överek, severek, taparak ve dinleyerek. Bu adı söyledikten sonra eskisi gibi olamayız çünkü bu ad, Allah’ın gücünü, Allah’ın sevgisinin o gücünü kapsar.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Türkiye Ermeni Katolik Başepiskoposluğu 2022 Noel Takvimi

24 ARALIK 2022 CUMARTESİ

Taksim Surp Hovhan Vosgeperan Ermeni Katolik Kilisesi

Saat 16.45 Kutsal Okumalar

Saat 18.00 Pek Muhterem Başepiskopos Levon Zekiyan tarafından sunulacak olan Kutsal Ayin

Pangaltı Anarad Hığutyun Ermeni Katolik Kilisesi

Saat 18.00 Kutsal Ayin

Kadıköy Surp Levon Ermeni Katolik Kilisesi

Saat 19.00 Kutsal Ayin

25 ARALIK 2022 PAZAR

Beyoğlu Surp Asdvadzazin Ermeni Katolik Kilisesi

Saat 10.30 Pek Muhterem Başepiskopos Levon Zekiyan tarafından sunulacak olan Kutsal Ayin

Pangaltı Anarad Hığutyun Ermeni Katolik Kilisesi

Saat 11.00 Kutsal Ayin

Kadıköy Surp Levon Ermeni Katolik Kilisesi

Saat 11.30 Kutsal Ayin

İzmir Metropolitliği Noel Ayin Programı

İzmir Kiliselerinde Noel Ayin Programı aşağıdaki gibidir:

Cathédrale St-Jean/Aziz Yuhanna Katedrali : 21h30

Eglise St-Antoine/Aziz Antuan Kilisesi, Bayraklı : 17h00

Eglise du Saint Nom de Marie/Meriem’in Kutsal Adı Kilisesi, Bornova : 17h00

Eglise Sainte-Hélène/Azize Helena, Karşıyaka : 20h00

Eglise Sainte-Marie/Santa Maria Kilisesi, Konak : concert 23h15, sainte messe : 23h45

Eglise Notre-Dame de Lourdes/Notre-Dame de Lourdes Kilisesi, Göztepe : 22h00

Eglise St-Jean Baptiste/Aziz Vaftizci Yuhanna Kilisesi, Buca : 21h30

Eglise Notre-Dame du Rosaire/Rosario Kilisesi, Alsancak : 19h00

CARITAS TÜRKİYE’DEN NOEL MESAJI

Dear Partners and friends,
in gratitude to continue our service together, we send you in attached our Christmas greetings.
Best wishes

Nadir Nadhim 
Caritas Turkey National Director

İnönü, Harbiyeçayırı Sok.66
Tel: +90 212 23 44 564     

Noel Bayramı – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

Noel günü aydınlık bir gündür, ama, kim bilir niye, bu günde konuşmaya başlamaktan çekiniyorum. Bir çok düşünceler var, Kutsal Kitap metinleri güzel ve zengin, etraf Bebek İsa’nın mevcudiyetinin verdiği hislerle tatlı ve duygulu! Ne diyebilirim? Konuşma dinlemek isteyen birileri var mı, yoksa herkes sessizlik mi arzuluyor?

Caravaggio, Natività con i santi Lorenzo e Francesco d’Assisi (Oratorio di San Lorenzo, Palermo, 1600)
Caravaggio, Natività con i santi Lorenzo e Francesco d’Assisi (Oratorio di San Lorenzo, Palermo, 1600)

Bugün Allah’ın Sözü somut, görülür, tutulabilir oluyor. Onu kabul etmek için kulaklar yetmiyor, eller yetmiyor, gözler yetmiyor, yürek bile yetmiyor. Bu Sözü kabul etmek ve dolayısıyla Allah’ı dinlemek için bunların hepsi gerekli ama yine de yeterli değil! Bu sebepten benim sözlerim belki engel olabilir, Sözün yerini işgal edebilir! Eğer sessizliğini yaşamaya başladıysan, bu satırları bırak ve sessizlikte dinlemeyi, tapınmanı sürdür!

Söz, beden oldu ve aramıza çadırını kurdu: Eğer Sözü, yani Allah’ın Sözünü arıyorsam uzağa gitmemeliyim, çünkü O aramızdadır! Allah burada, yeryüzünde arzularını gösteriyor, isteklerini ve tesellilerini veriyor. Etrafıma bakıyorum, birçok insanın çehresini görüyorum. Allah bana ne diyor? Şöyle diyor: Ben onlarla birlikte ve onlar için buradayım, onları sevmek için. İnsanların sadece sevgiye ihtiyaçları olan kişiler olduğunu görmüyor musun? Sadece eve, kıyafete veya ekmeğe ihtiyaçları yok. Etrafında, yüreklerinde kimsecikleri olmayanlar var: Bunu soğuk ve boş bakışlarından, gürültülü ortam arayışlarından, boş konuşmalarından, sadece bir sigaraya veya kahveye sarılmaya alışmış ellerinden, hareket ve değişiklik arayışlarından görürsün. Etrafında ne kadar çok susuz ve aç kişi var! Onlar İsa’ya aç ve susuz: Bunu bilmiyorlar, bu sebepten bugün Noel ismini de kullanarak kendilerini biraz daha aldatıyorlar. Sen Noel deme, İsa’nın Noel’i veya İsa’nın Doğumu de! Dudaklarında ve bakışlarında O canlanmalıdır, böylece bugün seninle karşılaşan bir kişi İsa’yı düşünebilir! Bebek İsa’yı Annesinin ellerinden al: Anne sana O’nu yürekten verecektir. Sen O’nu tutmaya layık değilsin, biliyoruz, ama Anne sana O’nu yine de veriyor. Seni korkutmayan o Bebeğe bak, günahkar olmana rağmen O sana yine de değer veriyor, Bebek senden bir şey istemiyor, O’na sadece bak. Şimdi O’nu sevmen kolay, çünkü senden bir şey istemiyor. O’na bir şeyler verirsen, mesela biraz dikkat, biraz sessizlik… bunlar da, ta baştan sana Allah’ın armağan ettiği ve halen içinde olan bir parça iyiliktendir. Bebeği sev, O’na şefkat ver. Şimdi bebek olarak O’nu sevmek için biraz gayret ediyorsan, konuşmaya başlayacağı zaman, kulaklarının dinlemeye alışık olmadığı şeyleri söylediğinde, O’nu dinlemen daha kolay olacaktır. O’nu şimdi sev, sana “Ne mutlu ruhta fakir olanlara” dediğinde O’nu yemlikte iken hatırlayacaksın, annesinin fakirliğini, babasının huzurunu ve O’na fakirlikten; besinin, oyuncakların, elbiselerin fakirliğinden başka verecekleri bir şeyleri olmadığını anımsayacaksın. O, kabul edildiği fakirlikten utanmıyor, çünkü o fakirlikte sevgi buluyor ve sevmeyi öğreniyor. O’nu şimdi sev, yanağına yaklaş ve öp, böylece O’nu, “Ne mutlu acı çekenlere” dediğinde de, sevebileceksin: Haçını huzurla ve cesaretle taşıyabileceksin.

O’nu şimdi sev, böylece sana “Ne mutlu yürekleri saf olanlara” dediğinde O’nu ciddiye alabileceksin: O zamanlarda içgüdülerine hakim olmaktan mutlu olacaksın, kendi sevgi arzularını takip etmemekten, herhangi bir kişi tarafından okşanma isteğini izlememekten mutlu olacaksın.

O’nu şimdi, çocukken sev, böylece sana “öteki yanağını da uzat” dediğinde bu sözü acayibine gitmeyecektir; aynen sana “yorulmadan dua et” dediğinde sözünü dinleyeceksin ve “fakirleri, körleri, topal ve sakatları davet et, çünkü onlar bu davetini iade edemeyecekler” diyerek herkesi şaşırttığında sen söylenenleri anlayacaksın! Şimdi O’nu kucağına al, böylece O’nu dikenli tacı ile haçta gördüğünde kaçmayacaksın! Annesi Meryem’e de şefkatle bak. Genç çehresi Ondan gelen ışıkla aydınlanıyor, bu aynı ışık dünyaya ümit vermek için senin gözlerinde de parlayacaktır. Karanlıklarının açılmasına izin ver: Utancını ve korkunu yenerek O’nun adını söyleyeceksin. Bu Bebeğin adı, korkuları yönelten ve yüreklerin kapanıp yaşamlarını kaybetmelerini ve ölmelerini sağlayan ölümü, yenecektir! Benimle birlikte Bebeğin adını tekrarla: İsa! Hoş geldin, İsa! İşte, ben senin için buradayım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Samsun (Türkiye) Mater Dolorosa Kilisesi Başrahibi Fra. Marcelo Antonio Cisneros OFM, 14 Aralık 2022 tarihinde vefat etti.

Samsun (Türkiye) Mater Dolorosa Kilisesi Başrahibi, Kardeşimiz Fra. Marcelo Antonio Cisneros OFM, 14 Aralık 2022tarihinde abdominal aort anevrizması yüzünden 64 yaşında vefat etti.

Cenaze Merasimi için ayin, 20 Aralık Salı günü saat 18.00’de İstanbul St. Maria Draperis Kilisesi’nde yapılacaktır.

Noel’e Hazırlık Devresi 4. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

18/12/2022 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ – 4.Pazar – A

1. Okuma Yeş. 7,10-14 Mezmur 23 2. Okuma Rom. 1,1-7 İncil Mat. 1,18-24

Bugün İsa’ya bakmamız için bize Meryem ve Yusuf yardım ediyor. İkisi, tamda oğulları olarak çağrılacak Olanın doğumu için büyük sıkıntılar yaşadılar.

Angel Appears to Joseph (Oak woodcarving in the choirstall area of the Cathedral of Amiens, 1508-1519)
Angel Appears to Joseph (Oak woodcarving in the choirstall area of the Cathedral of Amiens, 1508-1519)

Meryem, Allah’a “evet” dedi, Yusuf da Meryem’e söylendiği gibi aynı peygamberin sözünü hatırlatan rüya hakkında derin düşündükten sonra “evet”ini verdi. Allah’a “evet” cevabını vermek kolay değildi, çünkü herkes tarafından anlayışsızlıklarla karşılaşacaklardı. Ama Yusuf ve Meryem insanların davranışlarına ve yargılarına önem vermeden, bakışlarını Allah’a sabitlikle çevrili tuttular.

Bu yönden de onlar bizim için harikulade öğretmenlerdir. Ben her gün insanların ne düşüneceğinden etkilenmemek için savaşmak zorundayım. Tamamen Baba’nın arzusuna yönelmiş olsam, insanlar tarafından hor görülebilirdim, ama Rab tam olarak güvencem olurdu. Meryem ve Yusuf İsa’nın doğumunu büyük bir sevinçle beklemektedirler, ama çevrelerindeki ortam sevinçlerini tasvip etmediğinden acı, merak, belirsizlik de yaşıyorlardı. İsa daha doğmadan önce O’nun Kendisi onlar için çelişki işareti idi.

Onlar için Allah’ın Sözü; yürüyüşleri, saflıkları, gelecekleri için garanti ve emniyetti: Bu aynı Sözü peygamber kendine çok güvenen ve Allah’ın işaretlerini göremeyen bir krala söylemişti. Hakikaten Yeşaya’nın zamanında kral Akab, ilahi söze güvenmeyip barışta yaşamak için savaş planlarından vazgeçmek istemiyordu. Bu sebepten yukarıdan bir işaret almak istemedi. Fakat işaret ona değil, tüm halka verilecek: Peygamberin “barış prensi” diye adlandırdığı, çocuk doğacak; parsla oğlak, inekle ayı, kurtla kuzunun birlikte olmasını sağlayacaktı.

Meryem ile Yusuf, Allah’ın planlarının gerçekleşmesine yardım etmek için acı çekmeye hazırlar. Acı çekiyorlar ama şüphenin ve insanların yaşamlarını dolduran çekingenliğin kendilerini yenmesine izin vermiyorlar. Allah’a cevapları; bir iman eylemidir, sevinçten önce zorluğu tecrübe eden bir itaattir.

Aziz Pavlus da yaşamına İsa’yı kabul ederek Allah’a itaat etmeye çağrıldığını bilmektedir. Bunu yaparak da böyle bir itaatin lütuf olduğunu, büyük armağan, yeni ve gerçek yaşam olduğunu tecrübe etti. İncil içimizde gerçek insanlığı, sevinç ve barış tamlığını büyütür. İnsanların arasındaki birliği kurar ve başka türlü tanımayacakları bir güç ve bir sevinç tecrübe ettirir. Bu sebepten aziz Pavlus, herkese İsa’ya imanı, hatta imana itaati bildirmeye kararlılıkla kendini adıyor: Bunu kabul edenlerin kendisine şükran duyacaklarından, Allah’ın da kendisini mükafatlandıracağından emindir! Çünkü her kim Rab İsa’yı kabul ederse Baba’nın şanı olur! Gerçekten de kim İsa’yı kabul ediyorsa, Kutsal Ruh’un aracılığıyla Allah’ın mabedi, barış ve af kaynağı, insanların karşılaşacağı yer olur!

Kim İsa’yı kabul ediyorsa, Meryem ve Yusuf gibi insanlığın yeni nesli olur. O, her şeyin kolay olacağının sözünü almaz, tersine ret edilmenin acısını, psikolojik ve ahlaki sıkıntısını, ekonomik zorluğunu çekecektir, ama tüm bunları ebedi yaşam ve karşılıksız sevgi kaynağı olan İsa’ya tanıklık olarak yaşayacaktır. Sevincini kimse yok edemeyecektir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel’e Hazırlık Devresi 3. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

11/12/2022 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ -3. Pazar Günü – A

1. Okuma Yeşaya 35,1-6.8.10 Mezmur 145 2. Okuma Yakup 5,7-10 İncil Mt 11,2-11

İsa’nın kendisinden önce gelen için, Yahya için, söylediği söz, dikkatimizi çekiyor: “Kadından doğanlar arasında, Vaftizci Yahya’dan üstün olanı ortaya çıkmamıştır, ama bununla birlikte Göklerin Ülkesinde en küçük olan, ondan üstündür”. Yahya’ya yöneltilen övgü, bir insan için söylenebilecek en üstün övgüdür: Kimse ondan büyük olamaz, insanların “Büyük” diye hitap ettikleri kişiler bile. Fakat normal gördüklerimizle karşılaştıramayacağımız değerler vardır: Bunlar, Göklerin Ülkesindeki büyüklüklerdir! İsa acaba neyi düşünüyordu?

Giovanni di Paolo (1403–1482), Saint John the Baptist in Prison Visited by Two Disciples
Giovanni di Paolo (1403–1482), Saint John the Baptist in Prison Visited by Two Disciples

Vaftiz olan, ilahi yaşama bürünür, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adına batırılır. Vaftiz olan, İsa’nın Kendisinin ölümünün ve dirilişinin gizemine daldırılmıştır: Bu, yeni ve bu dünyanın insanları için tanınmayan bir büyüklüktür, Allah’ın büyüklüğüdür! Yahya, İsa’nın kral olduğu göklerin hükümranlığına insanları hazırlamak için bir tövbe vaftizi ediyordu. Fakat o, bu hükümranlığa giremedi, İsa’nın öğrencileri tarafından Paskalya gizemine katılmak için vaftiz edilemedi, Mesih’in Bedeni ve Kanı ile beslenemedi. Bu sözlerle İsa, kesinlikle Yahya’yı küçük düşürmek istemedi, o mutlaka göklerdeki azizlerin arasındadır; sadece öğrencileri olma arzusunu bizde uyandırmak istedi.

Yahya hapistedir; bunun sebebi, herkese, güçlüler dahil, Allah’ın Sözünü hatırlatmak istemesiydi. O, Mesih’i müjdelediğini biliyordu, ama O’nda Kendisinden beklenen işaretleri göremiyordu. Bu sebepten emin olmak isteyerek öğrencilerini İsa’ya yolladı.

İsa’nın cevabı çok güzeldir. O ne evet ne de hayır diyor: Gözlerinle bak ve göreceksin; yaptıklarıma bak ve peygamberlerin müjdeledikleriyle karşılaştır. O zaman kendin benim kim olduğumu söyleyebileceksin. Yahya peygamberlerin sözlerini biliyordu, Allah’ın Hizmetkarının körlerin gözlerini açacağını, dilsizleri konuşturacağını biliyordu; onun günlerinde topalın koşacağını ve felçlinin ayağa kalkacağını da biliyordu. Peygamberler bu hayret edici şeyleri bildirmişlerdi ve işte, şimdi bunlar İsa vasıtasıyla gerçekleşiyor. O’nun kimliğini tanımak zor değil!

Yazılar ve eylemler çakışıyorlar; bu, tüm olayları ve zamanları doğru bir şekilde anlamak için yardımcı olur. Bununla İsa’nın Kutsal Yazıları tanımaya verdiği önemi anlıyoruz. Onlara karşı büyük bir sevgi beslersek, Allah’a ve O’nun Oğlu’na beslenen aynı sevgiyi, gerçekleşen olayları daha kolaylıkla anlayabileceğiz ve dünyadaki hizmetimiz daha verimli olacak!

Aziz Yakup mektubunda bize seçmeyi bilme örneğini vermektedir: Allah’ın Sözlerinin gerçekleşmesi gecikmektedir, insan Oğlu’nun gelmesi gecikmektedir. Ne yapalım? Peygamberlere bakalım: Onlar, “sabır ve dayanma örneğidirler”, bu sebepten biz de sabrımızı canlandıralım. Doğada gerçekleşenlerden bile örnek alabiliriz: Çiftçi, ektiği andan ekin zamanına kadar uzun zaman için sabrediyor. Sözünü ekip yaşamımızı dualarla donatan bizler de, aynen sabırlı olalım, birbirimizden şikayet ederek Rab’bin hükmünden önce gelmeyelim! Sevinci uyanık tutalım, çünkü Allah’ın Sözleri gerçekleşecektir: “Cesaret! Korkmayın, işte Allah’ınız… O sizi kurtarmaya gelmektedir”.

Vaftizci Yahya’nın yorgunluğu ödüllendirilecektir, şüphesi artık çözüldü: İsa, Gelmesi Gereken, Gelen ve Gelecek Olan’dır! Artık beklemek gerekmiyor: Başka kimsenin gelmesi gerekmiyor. O’nun Hükümranlığını inşa etmek, bununla dünyayı cennete değiştirmek üzere O’na katılalım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

S. e. Mons. Massimiliano PALINURO’NUN episkoposluk takdisinin I. yıldönümü 7 Aralık 2022, saat 18.00’de St. Esprit Katedrali’nde Şükran Ayini ile kutlanacak.

Geçen yıl, Meryem’in Lekesiz Var Oluşu Yortusu’nun arifesi olan 7 Aralık 2021 akşamı, Episkoposumuz, İstanbul Havarisel Vekili Mgr. Massimiliano PALINURO’nun episkoposluk takdisi gerçekleşti.
Episkopos PALINURO, bu akşam, 7 Aralık 2022, saat 18:00’de, episkoposluk takdisinin birinci yıldönümü vesilesiyle Saint-Esprit Katedrali’nde düzenlenecek olan Kutsal Şükran Ayinine riyaset edecektir. Şükran duasında ona katılmaya davet ediliyoruz. Rab, Lekesiz Meryem Ana’nın şefaati aracılığıyla ona lütuf ve sağlık versin ve kendisine emanet edilen imanlılara rehberlik ederek hizmetinde uzun süre kalmasını sağlasın.

Noel’e Hazırlık Devresi 2. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

04/12/2022 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ –

2. Pazar Günü – A

1. Okuma Yeşaya 11,1-10 Mezmur 72 (71) 2. Okuma Rom. 15,4-9 İncil Mt. 3,1-12

Yahya’nın sözleri, peygamber Yeşaya’nın en güzel ve ümit dolu sayfalarından birinin bugün okuduğumuz sözleriyle aydınlanıp tamamlanıyorlar. O, Rab’bin Ruh’uyla yaşayacak ve o Ruhu dünyaya getirerek verimli olması ve yenilenmesini sağlayacak Olanın gelişini müjdeliyor.

Pieter Brueghel the Younger (1564–1638), Saint John the Baptist Preaching to the Masses in the Wilderness
Pieter Brueghel the Younger (1564–1638), Saint John the Baptist Preaching to the Masses in the Wilderness

Biz öğrenmek, tavsiye ve yaşam örneği almak için O’na bakacağız. O’nun hükümleri güvenli ve sabittir, bu sebepten O’ndan iyiyi ve kötüyü ayırmayı öğreneceğiz. Sözü, emindir. Onu saklayanları koruyor. O, dinlenip itaat edildiğinde tüm insanların rüyalarını gerçekleşecektir, barış, birlik, paylaşma rüyalarını!

Peygamber bunu çok anlamlı tasvirlerle söylemekte: Vahşi hayvanlar artık kimseyi korkutmayacak, aralarında anlaşacaklardır: Kurt ve kuzu, inek ve ayı, yılan ve bebek, panter ve keçi tehlike ve düşmanlık, korku ve ölüm anlamına gelmeyecektir. Müjdelenen, bizimle birlikte olunca her şey değişecektir. Şimdi şiddetli, kavgacı olanlar, kandıranlar, yalancılar acı çektiriyorlar ve insanın uyanık olmasına, şüphe etmesine, huzursuz ve korkulu olmasına sebep olmaktadırlar, ama O, Rab, gelince, tüm bu durumlar değişecektir. O zaman düşmanlıktan işgal edilen yüreklere barış ve antlaşma arzusu gelecektir, bu da herkes için sevinç ve teselli sebebi olacaktır.

Yapılan peygamberlik doğrudur; o halde Rab’bin Ruh’unu getireni karşılamaya hazırlanmak gerekiyor! Vaftizci Yahya bu hazırlığı başlatmakta. O bir peygamber gibi giyinip sadece ihtiyaç için besleniyor ve bununla insanların dikkatini çekiyor. Yolculuk edenler çölden geçiyorlar ve onlarla karşılaşmak için Yahya çöle gidiyor, bu şekilde sözlerinin ve çağrılarının çok yere ve şehre ulaşmasını sağlıyor. Onun yorgunluğu Allah’a itaat olduğu için karşılığını alıyor: Büyük bir kalabalık mesajını kabul etmek ve yüreklerinde tövbe etmek için geliyor. Tövbe günahlarını itiraf ettiklerinde gerçekleşiyor: Kendi egoizmlerimizi ve itaatsizliklerimizi doğrulamaya devam ederek Allah tarafından Gönderilmiş Olan’ı kabul edemeyiz. Yüreğimiz ve aklımız hür, bedenimiz ölçülülük ve ılımlılık ile hazır olmalıdırlar. Gelecek Olan haçımızı taşımamızı bizden dileyecektir: Acı çekmeye de hazır olmamız gerekecektir.

Kendisine sadece merak için gelenlere, düşüncelerini değiştirme, Allah’ın antlaşmasına karşı yaptıkları sadakatsizlikleri tanıma arzusu olmayanlara, Yahya şöyle diyor: “Engerek soyu!”.

Kim tövbeye, Allah’ın Göndermiş olduğu Kişi’ye ihtiyaç duymuyorsa; kim başkalarını yargılayabileceğini düşünüyorsa, tehlikeli kişidir. Bu insanlardan kaçınmak gerekmektedir, çünkü onlara yılanlara güvenemediğin gibi güvenemezsin.

Bu davranışları başkalarında aramayacağız, sadece onların içimizde olmamalarına dikkat edeceğiz! Rab İsa’dan O’nun duygularını, iyilik, hoşgörü, sadakat, merhamet ve Allah’a övgü olan o duygularını öğrenmeye çalışacağız.

Havari Pavlus da, Romalılara yazarak bize bunu tavsiye ediyor. Ayrıca o, Allah’ın büyük armağanları olan Kutsal Yazıların değerini anlamamıza yardımcı oluyor. Kutsal Yazıları okuyarak Rab’bimizi tanıyoruz, bilgelikte büyüyoruz, teselli edilerek imanda güçleniyoruz. Kutsal Yazılarla beslenerek ümidimizi ve sevgimizi besleriz, çünkü bunlarsız yaşam tadını kaybediyor, arzu yok oluyor, irade zayıflıyor. Kutsal Yazıları sevelim, devamlılıkla onları arayalım!

Kutsal Yazılar sayesinde ”aynı düşüncede” olmamız için ve Mesih’in bizi kabul ettiği gibi, Allah’ın yüceliği için bizim de birbirimizi kabul edebilmemiz için güç bulacağız. Çünkü diyorum ki Mesih, Allah’ın güvenilir olduğunu göstermek için Yahudilerin hizmetkarı oldu. Öyleyse İsa şanınıyla gelince, hazır olacağız! O, Kendisine ait kişiler olarak bizi tanıyacaktır. Fakat İsa’nın gelişini çok uzakta olacakmış gibi beklemeyelim! Bu seneki Noel, şimdiden İsa’nın tekrar gelmesinin işareti ve gizemidir. Hemen Yahya’ya itaat etmeye, yeni duyguları, bu dünyadan değil, sadece Kurtarıcımıza olan samimiyetten gelen o duyguları beslemeye başlayalım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE XXXIV. CUMARTESİ

İncil: Luka 21,34-36

“Kendinize dikkat edin! Yürekleriniz sefahat, sarhoşluk ve bu yaşamın kaygılarıyla ağırlaşmasın. O gün, üzerinize bir tuzak gibi aniden inmesin. Çünkü o gün bütün yeryüzünde yaşayan herkesin üzerine gelecektir. Her an uyanık kalın, gerçekleşmek üzere olan bütün bu olaylardan kurtulabilmek ve İnsanoğlu’nun önünde durabilmek için dua edin.”

Noel’e Hazırlık Devresi – 1. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

27/11/2022-NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ 1. Pazar Günü – A –

1.Okuma: Yeşaya 2,1-5 Mezmur 121/122 2.Okuma: Romalılara 13,11-14 İncil: Matta 24,37-44

Gelin, Rabbin dağına çıkalım, Yakup’un Allah’ının mabedine gidelim, çünkü izinde yürümemiz için bize yollarını gösterecektir”. Yeni bir litürjik yıla, yani Kilise yılına başlamak, Rab’bin dağına çıkmaya başlamak gibidir: İnsanların yaşamında daha önce gösterilmiş olan Allah ile karşılaşılabilecek o dağa. Gerçekten de O, Yakup’la yaptığı gibi, Kendini insanlara, Baba ve dost, koruyucu ve eğitmen olarak tanıtmak için antlaşmalar yaptı. Biz O’nunla karşılaşmak ve öğretilerini kabullenmek için yola çıkıyoruz.

Evgeniy Viktorovich Vuchetich (1908-1974), Let Us Beat Our Swords into Plowshares
Evgeniy Viktorovich Vuchetich (1908-1974), Let Us Beat Our Swords into Plowshares

O’nu bulacağımızdan emin olduğumuz o yollara çıkıyoruz, yani Kendisinin peygamberler aracılığıyla, özellikle de İsa aracılığıyla gösterdiği o yollara çıkıyoruz. Eminiz ki Allah’ın yolları güvenlidir ve en iyileridir, orada insanlığımız şahsen ve ulusça tam olarak gerçekleşir. Her sene baştan başladığımız bu yolda, bekleyişin, dinlemenin, O’nu tanımanın ve sevgisine dalarak O’nu kabul etmenin ve O’nu sunmanın değişik duraklarını yaşayacağız! Bunlar, Noel Bayramına Hazırlık, Noel, Paskalya’ya Hazırlık, Paskalya ve Pentekost durakları ve misyonumuzu gerçekleştirmek için armağan olarak aldığımız kalan zamanlardır. Bu durakları yeni bir şekilde, yaşamımızı etkileyen yeni tecrübelerle zenginleşmiş olarak yaşayacağız.

Allah bizi dünyaya, onu değiştirmek için yolladı. Dünyayı daima savaşlar ve çatışmalarla dolu görüyoruz, bunlar onu korkutucu, acılı ve ölümlü bir şekle sokuyorlar. Allah onu yaratırken amacı bu değildi, bu sebepten işte görevimiz budur: “kılıçlarından sabanlar, mızraklarından oraklar” yapmaktır öyle ki yeryüzü barış ile kaplansın.

Rab’bin yolunu kat etme arzusundayız, ama bu kendi huzurumuzu bulmak için değil, dünyayı Baba’nın sevgisine ve Oğlu’nun itaatine daldırmak için olsun. Biz dünyayı kısa veya uzun zamanda değiştirebileceğimize dair kendimizi kandırmayalım. Bizzat bizler, bize kılıçla davrananlar için gücenmeleri iyi düşüncelere, kutsama arzularına ve duaya değiştirmek için çokça zorlanıyoruz. Allah’a olan sevgimiz ve imanlı itaatimizle birkaç kişinin aynı ışığa ve sevgiye kapılmasına yardım edebiliyoruz.

İnsanların dikkatleri kendi işleri ve maddi ihtiyaçlarından bozuluyor, onlar bir gün bu dünyayı bırakacaklarını düşünmüyorlar. Bu unutkanlıkları onları yüzeysel ve zayıf, daha da kötüsü zamanları ayırt edemez kılıyor. Aynen dün, bana bir metre toprağını aldıkları için hissettiği kini anlatan doksan yaşındaki adam gibi. O kişi hissettiği kinin elinde kalan arsadan zevk almasını önlediğini görmüyor ve her şeyini bırakıp öldüğünde Allah’ın hizmetkarlarının mutluluğuna erişmesini engellediğini anlamıyor!

Aziz Pavlus bunun için uykudan uyanmamızı tavsiye ediyor: Bu uyku, güzel ve acı olayları ve şeyleri, Allah’ın ışığında görmemizi önleyen, O’na giden yolda yürümemizi engellen bir uykudur. Bu sebepten havari, “Çılgınca eğlencelere ve sarhoşluğa, ahlaksızlığa ve sefahate, çekişmeye ve kıskançlığa kapılmamamızı” tavsiye ediyor! İsa, tüm hayatımızı emanet etmemiz gereken kıyafettir: O’nun sözü ve sevgisi, dünyanın bize güzel ve geçerli gösterdiği tüm eğlencelerden daha güvenli hayattır. Dünyevi arzular kıskançlık ve anlaşmazlık yaratıyorlar, Rab’bin Sözü ise ahenk, düzen ve kardeşlik birliği sağlar.

Vaftizci Yahya güçlü ve emin şekilde herkese yeni bir hayat yönelmesini teklif ediyor. Bunu özellikle kendi vicdan ve Allah’ın önünde dürüst sayan kişilere teklif ediyor. Fakat Allah’ın önünde kim dürüst çıkabilir? Düşündüğümüz değil, İsa’nın gösterdiği, Sevgi olan o Allah’ın önünde hiç bir zaman dürüst çıkamıyoruz. Acı çeken insanlara ulaşmak için, zayıflıkları ve yoksullukları kaldırmak için, sevgi daima gerçekleştirmek gereken yeni adımları bulmaktadır. Ve de Aziz Yuhanna şöyle diyor: ”Göklerin hükümranlığı yakındır”. Buçekici bir haberdir: Bu Hükümranlığı gerçekleştirmek için, gökten gelen Kral’ı izlemek için, yeni bir yaşama şeklini sahipleneceğiz. Bu Kralı karşılamak isteyip yüreğimizi hazırlıyoruz!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE XXXIV. CUMA

İncil: Luka 21, 29-33

İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: “İncir ağacına ya da herhangi bir ağaca bakın. Bunların yapraklandığını gördüğünüz zaman yaz mevsiminin yakın olduğunu kendiliğinizden anlarsınız. Aynı şekilde, bu olayların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, Allah’ın Egemenliği yakındır. Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan, bu kuşak ortadan kalkmayacak. Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.

OLAĞAN DEVRE XXXIV. PERŞEMBE

İncil: Luka 21,  20-28

“Yeruşalim’in ordular tarafından kuşatıldığını görünce bilin ki, kentin yıkılacağı zaman yaklaşmıştır. O zaman Yahudiye’de bulunanlar dağlara kaçsın, kentte olanlar dışarı çıksın, kırdakiler kente dönmesin. Çünkü o günler, yazılmış olanların tümünün gerçekleşeceği ceza günleridir. O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline! Çünkü ülke büyük sıkıntıya düşecek ve bu halk gazaba uğrayacaktır. Kılıçtan geçirilecek, tutsak olarak bütün uluslar arasına sürülecekler. Yeruşalim, öteki ulusların dönemleri tamamlanıncaya dek onların ayakları altında çiğnenecektir.

“Güneşte, ayda ve yıldızlarda belirtiler görülecek. Yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler. Dünyanın üzerine gelecek felaketleri bekleyen insanlar korkudan bayılacak. Çünkü göksel güçler sarsılacak. O zaman İnsanoğlu’nun bulut içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. Bu olaylar gerçekleşmeye başlayınca doğrulun ve başlarınızı kaldırın. Çünkü kurtuluşunuz yakın demektir.”

OLAĞAN DEVRE XXXIV. ÇARŞAMBA

İncil: Luka, 21, 12-19

“Ama bütün bu olaylardan önce sizi yakalayıp zulmedecekler. Sizi havralara teslim edecek, zindanlara atacaklar. Benim adımdan ötürü kralların, valilerin önüne çıkarılacaksınız. Buna göre kendinizi nasıl savunacağınızı önceden düşünmemekte kararlı olun. Çünkü ben size öyle bir konuşma yeteneği, öyle bir bilgelik vereceğim ki, size karşı çıkanların hiçbiri buna karşı direnemeyecek, bir şey diyemeyecek. Anne babanız, kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele verecek ve bazılarınızı öldürtecekler. Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ne var ki, başınızdaki saçlardan bir tel bile yok olmayacaktır Dayanmakla canlarınızı kazanacaksınız.

OLAĞAN DEVRE XXXIV. SALI

İncil: Luka 21, 5-11

Bazı kişiler tapınağın nasıl güzel taşlar ve adaklarla süslenmiş olduğundan söz edince İsa, “Burada gördüklerinize gelince, öyle günler gelecek ki, taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!” dedi. Onlar da, “Peki, öğretmenimiz, bu dediklerin ne zaman olacak? Bunların

gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?” diye sordular.

İsa, “Sakın sizi saptırmasınlar” dedi. “Birçokları, ‘Ben O’yum’ ve ‘Zaman yaklaştı’ diyerek benim adımla gelecekler. Onların ardından gitmeyin. Savaş ve isyan haberleri duyunca telaşlanmayın. Önce bunların olması gerek, ama son hemen gelmeyecek.”

Sonra onlara şöyle dedi: “Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak. Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.”

OLAĞAN DEVRE XXXIV. PAZARTESİ

İncil: Luka 21, 1-4

İsa başını kaldırdı ve bağış toplanan yerde bağışlarını bırakan zenginleri gördü. Yoksul bir dul kadının oraya iki bakır para attığını görünce, “Size gerçeği söyleyeyim” dedi, “Bu yoksul dul kadın herkesten daha çok verdi. Çünkü bunların hepsi kutuya, zenginliklerinden artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna karşın, geçinmek için elinde ne varsa hepsini verdi.”

KRAL OLAN MESİH’İN BAYRAMI OLAĞAN DEVRE XXXIV. PAZAR

C Yılı: Luka 23, 35-43

Halk orada durmuş, olanları seyrediyordu. Yöneticiler İsa’yla alay ederek, “Başkalarını kurtardı; eğer Allah’ın Mesihi, Allah’ın seçtiği O ise, kendini de kurtarsın” diyorlardı.

Askerler de yaklaşıp İsa’yla eğlendiler. O’na ekşi şarap sunarak, “Sen Yahudiler’in Kralı’ysan, kurtar kendini!” dediler. Başının üzerinde şu yafta vardı:

YAHUDİLER’İN KRALI BUDUR

Çarmıha asılan suçlulardan biri, “Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!” diye küfür etti. Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. “Sende Allah korkusu da mı yok?” diye karşılık verdi. “Sen de aynı cezayı çekiyorsun. Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı.”

Sonra, “Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an” dedi.

İsa ona, “Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın” dedi.

OLAĞAN DEVRE XXXIII. CUMARTESİ

İncil: Luka 20, 27-40

Ölümden sonra dirilişi yadsıyan Sadukiler’den bazıları İsa’ya gelip şunu sordular: “Öğretmenimiz, Musa yazılarında bize şöyle buyurmuştur: ‘Eğer bir adamın evli kardeşi çocuksuz ölürse, adam ölenin karısını alıp soyunu sürdürsün.’ Yedi kardeş vardı. Birincisi kendine bir eş aldı, ama çocuksuz öldü. İkincisi de, üçüncüsü de kadını aldı; böylece kardeşlerin yedisi de çocuk bırakmadan öldü. Son olarak kadın da öldü.

Buna göre, diriliş günü kadın bunlardan hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onunla evlendi.”

İsa onlara şöyle dedi: “Bu çağın insanları evlenip evlendirilirler. Ama gelecek çağa ve ölülerin dirilişine erişmeye layık görülenler ne evlenir, ne evlendirilir. Bir daha ölmeleri de söz konusu değildir. Çünkü meleklere benzerler ve dirilişin çocukları olarak Allah’ın çocuklarıdırlar.

Musa bile alevlenen çalıyla ilgili bölümde Rab için, ‘İbrahim’in Allah’ı, İshak’ın Allah’ı ve Yakup’un Allah’ı’ deyimini kullanarak ölülerin dirileceğine işaret etmişti. Allah ölülerin değil, dirilerin Allah’ı’dır. Çünkü O’na göre bütün insanlar yaşamaktadır.” Artık O’na başka soru sormaya cesaret edemeyen din bilginlerinden bazıları, “Öğretmenimiz, güzel konuştun” dediler.

Olağan devre – 34. Pazar Günü, Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

20/11/2022 – Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C

1. Okuma 2 Sam. 5,1-3 Mezmur 121 2.Okuma Kol. 1,12-20 İncil Luka 23, 35-43

Bugünkü okumalar, “hükümranlık” sözcüğünü öne çıkartmaktadır. Davut’un hükümranlığını incelemeye başlıyoruz, sonradan da Mesih’in ve Allah’ın hükümranlığına dikkatimiz çekiliyor. Davut, “Rab’bin önünde” kral olarak meshediliyor. Kral olarak halk için Allah’ın hizmetinde olduğunu hiç unutmamalı: O halde ne kendi faydası ne de zenginleri ve günahkarları sevindirmek için kanunlar yapamayacaktır.

Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief
Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief

Allah’ın hizmetinde olan kral, daima O’nun emirlerini gözünün önünde tutacak, aksi halde halkı karışıklığa, düzensizliğe, bozguna uğratacaktır. İnsanın hükümranlığı, Allah’ın hükümranlığının yansıması olmalıdır: İnsanların itaat etmesi gereken sadece O’dur. Zaten Davut ve onu meshedenler bu iyi niyetle başlıyorlar. Ama Davut bir insandır ve insan ayartılabilir: Bu denenmeyi atlatabilecek mi? Maalesef, ‘hayır’ dememiz gerekiyor.

Bütün ayartmaların üstesinden ancak ve ancak ilahi sözü gerçekleştiren, ebediyen kalacak hükümranlığa sahip, Oğul olarak çağrılacak Olan’dır. Evet, İsa denenmeleri yenecek, ilk önce çöldeki ıssızlıkta ve çeşitli zor dorumlarda, sonra da kesin bir şekilde haçta denenmeyi yenecektir!

O’nunla alay eden askerler şöyle diyorlardı: “Sen Yahudilerin kralı isen, kendini kurtar!” “Kendini kurtar!”; bunu O’na herkes söylüyor: Başkanlar, askerler, diğer mahkumlar… Bu egoizmlerini gösteren tüm insanların davranışıdır: Kendilerini kurtarmak! İnsanlar kendilerini kurtarmak için başkalarına acı çektirmeye, hatta şeytana itaat etmeye bile hazır olabilirler. Bu, insanların kral hakkındaki düşünceleridir: Kral, kendini kurtaran biridir. Gerçekten biz de hükmedenlerin ve güçlü pozisyonda olanların her şeyden önce kendilerini düşündüğünü görürüz.

Haçta acı çeken İsa, gelen teklifleri küfür gibi duymakta. O, başkalarını kurtarmak için, bizleri egoizmden ve meyvelerinden kurtarmak için haça gerildi. Bu sebepten biz O’nu Kral olarak çağırmaktan mutluyuz, O’na sevinçle ve sevgiyle itaat ederiz.

Bizler haça İsa ile gerilen iyi hayduda katılıyoruz. O, İsa’nın mucizelerini görmemiş olmasına rağmen, İsa’nın sessizlikte kendini kurtarma denemesini reddetmekte olan İsa’yı sevmeye başladı.

Bizler de haydut gibi İsa’ya şöyle diyoruz: “İsa, hükümranlığına kavuşunca beni hatırla!”. Biz O’nun krallığından şüphe etmiyoruz: O, aramızda, Allah’ın otoritesini temsil ediyor, çünkü Allah’ın sevgisiyle hepimize ulaşıyor. Haç üzerinde insani ve geçici bir hükümranlığın şanını görmüyoruz, fakat çehresinde hiçbir zaman görmediğimiz ama hep hayal ettiğimiz sevgiyi görebiliyoruz.

O, haydut gibi ayartmalar tarafından yenilmiş bizleri hatırlamaktadır. O haydut İsa’ya şöyle diyemezdi: Beni hatırla, çünkü seni takip ettim, çünkü seni dinledim ve itaat ettim. İsa’ya sadece şöyle diyebilirdi: Beni hatırla, çünkü muhtacım, gerçekten sevmeyi hiçbir zaman becermedim, başkalarına acı çektirme pahasına daima istediklerimi elde etmeye ve kendimi kurtarmaya çalıştım. Beni kimsenin beklemediği ebediyete yanımda getirecek hiçbir şeyim yok, ama sen beni hatırla. Ellerim boş, yüreğimde sadece kötü hatıraları saklayan beni hatırla.

Peki ya İsa? İsa gerçek bir kral gibi dinliyor. Bir kral gibi en güzel şeyleri vereceğine söz veriyor. İsa bu vaat sayesinde güzel olmaktadır: “Gerçekten sana söylüyorum, bugün benimle birlikte cennette olacaksın!”.

İsa kendini kurtarmıyor, düşüncemizden öte bir ümit vererek bizleri kurtarıyor. Ve çehresi en güzel çehre oluyor. Bu anda İsa’dan daha sevimli, daha ‘kral’ biri olamaz. Tacı kanlı ve dikenli olsa da! Bu anda İsa, göğün kapısıdır; en güzel ve en sürekli hükümranlığı bize açıyor: Allah’ımızın ve Baba’mızın hükümranlığını! Teşekkürler, Rab’bimiz İsa!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 34. Pazar Günü, Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C


Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief
Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief

34th Sunday of Ordinary Time, Solemnity of our Lord Jesus Christ King of the Universe – C

34ème Dimanche du Temps Ordinaire, Notre Seigneur Jésus Christ Roi de l’Univers – C

34ª Domenica del Tempo Ordinario, Nostro Signore Gesù Cristo Rica ederim dell’Universo – C


Meditasyon


CET BAŞKANI S.E. MONS. MARTIN KMETEC OFMConv. 13 KASIM TERÖR SALDIRISI NEDENİYLE TAZİYE DİLEDİ

Mons. Kmetec, taziye mesajında “13 Kasım 2022 Pazar günü İstanbul İstiklal Caddesi’nde meydana gelen ve en az altı kişinin hayatını kaybettiği, 81 kişinin de yaralandığı bombalı saldırının dehşet verici haberi tüm halkımızı derinden üzdü. Tüm Türkiye Episkoposları ve Hıristiyan Cemaati adına değerli canların kaybından dolayı kederli ailelere en derinden başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz” dedi.

Monsenyör Kmetec, “Allah, yolundan sapmış, başkalarına acı ve ıstırap veren herkesin kalplerini değiştirsin, barış için yaşamalarını ve çalışmalarını sağlasın” dileklerini ifade etti.

OLAĞAN DEVRE XXXIII. CUMA

İncil: Luka 19, 45-48

Sonra İsa tapınağın avlusuna girerek satıcıları dışarı kovmaya başladı. Onlara, “‘Evim dua evi olacak’ diye yazılmıştır. Ama siz onu haydut inine çevirdiniz” dedi. İsa her gün tapınakta öğretiyordu. Başkâhinler, din bilginleri ve halkın ileri gelenleri ise O’nu yok etmek istiyor, ama bunu nasıl yapacaklarını bilemiyorlardı. Çünkü bütün halk O’nu can kulağıyla dinliyordu.

OLAĞAN DEVRE XXXIII. PERŞEMBE

İncil: Luka 19, 41-44

İsa Yeruşalim’e yaklaşıp kenti görünce ağladı.

“Keşke bugün sen de esenliğe giden yolu bilseydin” dedi. “Ama şimdilik bu senin gözlerinden gizlendi. Senin için öyle günler gelecek ki, düşmanların seni setlerle çevirecek, kuşatıp her yandan sıkıştıracaklar. Seni de, bağrındaki çocukları da yere çalacaklar. Sende taş üstünde taş bırakmayacaklar. Çünkü Allah’ın senin yardımına geldiği zamanı fark etmedin.”

OLAĞAM DEVRE XXXIII. ÇARŞAMBA

İncil: Luka 19, 11-28

Oradakiler bu sözleri dinlerken İsa konuşmasını bir benzetmeyle sürdürdü. Çünkü Yeruşalim’e yaklaşmıştı ve onlar, Allah’ın Egemenliği’nin hemen ortaya çıkacağını sanıyorlardı. Bu nedenle İsa şöyle dedi: “Soylu bir adam, kral atanıp dönmek üzere uzak bir ülkeye gitti. Gitmeden önce kölelerinden onunu çağırıp onlara birer mina verdi. ‘Ben dönünceye dek bu paraları işletin’ dedi.

“Ne var ki, ülkesinin halkı adamdan nefret ediyordu. Arkasından temsilciler göndererek, ‘Bu adamın üzerimize kral olmasını istemiyoruz’ diye haber ilettiler.

“Adam kral atanmış olarak geri döndüğünde, parayı vermiş olduğu köleleri çağırtıp ne kazandıklarını öğrenmek istedi. Birincisi geldi, ‘Efendimiz’ dedi, ‘Senin bir minan on mina daha kazandı.’

“Efendisi ona, ‘Aferin, iyi köle!’ dedi. ‘En küçük işte güvenilir olduğunu gösterdiğin için on kent üzerinde yetkili olacaksın

 “İkincisi gelip, ‘Efendimiz, senin bir minan beş mina daha kazandı’ dedi.

“Efendisi ona da, ‘Sen beş kent üzerinde yetkili olacaksın’ dedi.

“Başka biri geldi, ‘Efendimiz’ dedi, ‘İşte senin minan! Onu bir mendile sarıp sakladım. Çünkü senden korktum, sert adamsın; kendinden koymadığını alır, ekmediğini biçersin.’

“Efendisi ona, ‘Ey kötü köle, seni kendi ağzından çıkan sözle yargılayacağım’ dedi. ‘Kendinden koymadığını alan, ekmediğini biçen sert bir adam olduğumu bildiğine göre, neden paramı faize vermedin? Ben de geldiğimde onu faiziyle geri alırdım.’

“Sonra çevrede duranlara, ‘Elindeki minayı alın, on minası olana verin’ dedi.

“Ona, ‘Efendimiz’ dediler, ‘Onun zaten on minası var!’

“O da, ‘Size şunu söyleyeyim, kimde varsa ona daha çok verilecek. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak’ dedi. ‘Beni kral olarak istemeyen o düşmanlarıma gelince, onları buraya getirin ve gözümün önünde kılıçtan geçirin!'”

İsa, bu sözleri söyledikten sonra önden yürüyerek Yeruşalim’e doğru ilerledi.

Papa Franciskus, Istiklal Caddesi’nde düzenlenen terörist saldırı için telgraf göndererek taziye diledi.

https://www.vaticannews.va/en/pope/news/2022-11/pope-sends-condolences-to-victims-of-istanbul-explosion.html

Papa Franciskus, İstanbul’un merkezinde Geçtiğimiz Pazar gin patlayan bombalı saldırıda hayatını kaybedenelrin yakınlarına ve yararlananlara taziye mesajı gönderdi.

Vatikan Devlet Sekreteri Kardinal Pietro Parolin imzası ile Türkiye Havarisel Büyükelçisi Başepiskopos Marek Solczyńsk’ye Salı Günü Gönderilen mesajda Papa, İstanbul’daki bombalı saldırıda meydana gelen ölüm ve yaralanamalardan duyduğu derin üzüntüyü ifade etti.

Papa Franciskus, mesajda “ölmüş olanların ailelerine ve yakınlarına taziyelerini gönderdi ve yaralananların ve sevdiklerini yitirenlerin yası için duyduğu üzüntüyü” ifade etti. . 

Papa, “his bir şiddet eyleminin Türk milletinin Kardeşlik, adalet ve barışa dayanan bir toplum inşa etme yolunda cesaretini kırmaması” için dua ettiğini söyledi.

Yerel basında Çıkan haberlere gore İstanbul Ekümenik Patriği Bartholomeos Hazretleri de saldırıyı “sert bir dille kınadı” ve kurbanları anmak için olay yerine gitti.

Terörizm şüphesi

Patlama pazar Günü Öğleden sonra saat 04.20’de, şehrin gözde alışveriş ve buluşma yerlerinden, Avrupa yakasındaki Istiklal Caddesinde gerçekleşti.

Sosyal medyada dolaşan Görüntülerden, patlamanın sadece yaylara açık olan caddenin ortasında, kalabalık insan topluluğu içinde patladığı görülüyor.

Akşam erken saatlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yardımcısı Fuat Oktay tarafından yapılan açıklanada patlamanın bir kadın tarafından gerçeklşetirildiği belirtildi.

Başta canlı bomba saldırısından şüphelenilse de akşam saatlerinde yapılan açıklama bombayı yerleştiren kişinin tutuklandığı açıklandı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, patlamadan 40-45 dakika once bir banka Patlayıcının olduğu bir Çanta bırakıldığını belirtti. Aynı saatlerde şüpheli kadınla birlikte 46 kişi daha tutuklandı. Türkiye Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıklamasına göre saldırı ile ilgili 50 kişi tutuklandı.

OLAĞAN DEVRE XXXIII. SALI

İncil: Luka 19, 1-10

İsa Eriha’ya girdi. Kentin içinden geçiyordu. Orada vergi görevlilerinin başı olan, Zakkay adında zengin bir adam vardı. İsa’nın kim olduğunu görmek istiyor, ama boyu kısa olduğu için kalabalıktan ötürü göremiyordu. İsa’yı görebilmek için önden koşup bir yabanıl incir ağacına tırmandı. Çünkü İsa oradan geçecekti. İsa oraya varınca yukarı bakıp, “Zakkay, çabuk aşağı in!” dedi. “Bugün senin evinde kalmam gerekiyor.” Zakkay hızla aşağı indi ve sevinç içinde İsa’yı evine buyur etti. Bunu görenlerin hepsi söylenmeye başladı: “Gidip günahkâr birine konuk oldu!” dediler. Zakkay ayağa kalkıp Rab’be şöyle dedi: “Ya Rab, işte malımın yarısını

yoksullara veriyorum. Bir kimseden haksızlıkla bir şey aldımsa, dört katını geri vereceğim.”

İsa dedi ki, “Bu ev bugün kurtuluşa kavuştu. Çünkü bu adam da İbrahim’in oğludur. Nitekim İnsanoğlu*, kaybolanı arayıp kurtarmak için geldi.”

OLAĞAN DEVRE XXXIII. PAZARTESİ

İncil: Luka 18, 35-43

İsa Eriha’ya yaklaşırken kör bir adam yol kenarında oturmuş dileniyordu. Adam oradan geçen kalabalığı duyunca, “Ne oluyor?” diye sordu.  Ona, “Nasıralı İsa geçiyor” dediler.  O da, “Ey Davut Oğlu İsa, halime acı!” diye bağırdı.  Önden gidenler onu azarlayarak susturmak istedilerse de o, “Ey Davut Oğlu, halime acı!” diyerek daha çok bağırdı. İsa durup adamın kendisine getirilmesini buyurdu. Adam yaklaşınca İsa, “Senin için ne yapmamı istiyorsun?” diye sordu. O da, “Ya Rab, gözlerim görsün” dedi.

İsa, “Gözlerin görsün” dedi. “İmanın seni kurtardı.” Adam o anda yeniden görmeye başladı ve Allah’ı yücelterek İsa’nın ardından gitti. Bunu gören bütün halk Allah’a övgüler sundu.

OLAĞAN DEVRE XXXIII. PAZAR

C Yılı: Luka 21, 5-19

Bazı kişiler tapınağın nasıl güzel taşlar ve adaklarla süslenmiş olduğundan söz edince İsa, “Burada gördüklerinize gelince, öyle günler gelecek ki, taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!” dedi. Onlar da, “Peki, öğretmenimiz, bu dediklerin ne zaman olacak? Bunların

gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?” diye sordular. İsa, “Sakın sizi saptırmasınlar” dedi. “Birçokları, ‘Ben O’yum’ ve ‘Zaman yaklaştı’ diyerek benim adımla gelecekler. Onların ardından gitmeyin. Savaş ve isyan haberleri duyunca telaşlanmayın. Önce bunların olması gerek, ama son hemen gelmeyecek.”

Sonra onlara şöyle dedi: “Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak. Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.

“Ama bütün bu olaylardan önce sizi yakalayıp zulmedecekler. Sizi havralara teslim edecek, zindanlara atacaklar. Benim adımdan ötürü kralların, valilerin önüne çıkarılacaksınız. Bu size tanıklık etme fırsatı olacak. Buna göre kendinizi nasıl savunacağınızı önceden düşünmemekte kararlı olun. Çünkü ben size öyle bir konuşma yeteneği, öyle bir bilgelik vereceğim ki, size karşı çıkanların hiçbiri buna karşı direnemeyecek, bir şey diyemeyecek. Anne babanız, kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele verecek ve bazılarınızı öldürtecekler.

Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ne var ki, başınızdaki saçlardan bir tel bile

yok olmayacaktır. Dayanmakla canlarınızı kazanacaksınız.”

OLAĞAN DEVRE XXXII. CUMARTESİ

İncil: Luka 18, 1-8

İsa öğrencilerine, hiç usanmadan, her zaman dua etmeleri gerektiğini belirten şu benzetmeyi anlattı: “Kentin birinde Allah’tan korkmayan, insana saygı duymayan bir yargıç vardı. Yine o kentte bir dul kadın vardı. Yargıca sürekli gidip, ‘Davacı olduğum kişiden hakkımı al’ diyordu.

5 “Yargıç bir süre ilgisiz kaldı. Ama sonunda kendi kendine, ‘Ben her ne kadar Allah’tan korkmaz, insana saygı duymazsam da, bu dul kadın beni rahatsız ettiği için hakkını alacağım. Yoksa sürekli gelip beni canımdan bezdirecek’ dedi.”

Rab şöyle devam etti: “Adaletsiz yargıcın ne söylediğini duydunuz. Allah  da, gece gündüz kendisine yakaran seçilmişlerinin hakkını almayacak mı? Onları çok bekletecek mi? Size şunu söyleyeyim, onların hakkını tez alacaktır. Ama İnsanoğlu* geldiği zaman acaba yeryüzünde iman bulacak mı?”

Olağan devre – 33. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/11/2022 – OLAĞAN DEVRE – 33. Pazar Günü – C

1.Okuma Mal. 3,19-20 Mezmur 97 2.Okuma 2 Sel. 3,7-12 İncil Luka 21,5-19

Bu Pazar Günü Kilise takviminin son pazarından önceki haftadır: Bu sebepten zamanların sonundan, her şeyin, yaşamımızın da sona ermesinden bahseden metinler okunur. Hakikaten de her şeyin geçici olduğunun farkındayız: Hastalıklar ve kazalar sebebiyle devamlı olarak tehlikede yaşadığımızı görürüz. İsa bu gerçeklerden konuşur, bunları saklamaz veya konuşulmaması gereken bir konu olarak görmez.

James Tissot (1836–1902), The Prophecy of the Destruction of the Temple
James Tissot (1836–1902), The Prophecy of the Destruction of the Temple

O’nun sözleri yüzeysellik içerisinde yaşamamak için, uyanık olmaya ve dünyanın güzel şeylerini birer ilaha çevirmemek için yardımdır. Bizler insanların, kendi yaptıkları şeyleri ilahlara çevirmelerinin ne kadar kolay olduğunu görürüz. Bu şeylerin güzel, çekici, faydalı olduklarını gördüğümüzde onları yapanları beğeniriz, onlara anıtlar, meydanlar ithaf ederek şan veririz. Elbette insanın bunu yapması için ona zekayı ve kabiliyeti vereni unuturuz.

Bugün İsa öğrencileri ile Yeruşalim tapınağının sanatsal güzelliğinden bahsediyor. Gerçekten öğrenciler bu güzellikten dolayı hayret içinde kalmaktaydılar. İsa ise insana, özellikle de Allah’a bakmakta: Eğer insan Allah’a itaat etmezse, eserleri tuzak oluyorlar. Tapınağın zenginliği yağmacıları çekecektir; bunlar için sanatsal güzellik hiç önemli değil ve altın alabilmek için her şeyi yok edecekler!

Taş üstünde taş kalmayacak”! Gerçekten Yeruşalim tapınağı için bu sözler bir peygamberlik oldu: Kırk sene sonra böyle oldu. Fakat sadece Yeruşalim için değil de, tarih boyunca insanlar tarafından, Hristiyanlar tarafından da, sayısız eserler için, harika kiliseler için de bu sözler geçerli oldu. Bu sözler, geçmeyecek sözler; bizim muhteşem kiliselerimiz, kurduğumuz çeşitli sosyal ve yardım kurumları da sona erecekler. Bunu unutmamalıyız, öyle ki ruhsal yaşamımızı, Rab ile olan birliğimizi ve O’nun projelerini küçümsemeyelim.

Dünyada hiçbir şey sabit değildir, hiçbir şey kalıcı değildir. Halklar hareket ediyor, beraberlerinde kendi egoizmlerini, zorbalıklarını sürüklüyorlar, ellerindeki yıkıcı güçle günahlarını kabul ettiriyorlar. İsa’yı dinleyen kişi; bu olaylara, putperestliğin ve ateizmin sunabileceği çekicilikten korunmaya, insanın tek Kurtarıcısına tanıklık etmeye hazır olmalıdır. İsa’yı seven kişi, insani güvene sahip değildir: Gerçekten de insani güvene dayanmak, tehlikelidir. Böyle yapanlar, akrabalar veya sevdiklerini söyleyenlerden bile kin görecek ve kandırılacaktır. Deprem ve hastalıklardan değil de, imanımızın zayıflığından, tanıklık verme yeteneğinden yoksun olmamızdan korkmalıyız.

Gelecekte kim olduğumuzu, daha doğrusu bizi yaşatanın ve sevinç, sevgi verenin, güvenli rehberlik ve yaşamımıza anlam verenin kim olduğunu göstermek için fırsatımız olacaktır. Birçok kişiye İsa’nın kurtuluşuna katılabilme imkanını verebilme, sevincimiz olacaktır. Fakat uyanık olmamız gerekecektir öyle ki neyin Allah’a ait olduğunu, O’nunmuş gibi gözükenden ayırabilelim.

Hiçbir zaman her şeyin sona erdiğini unutmamalıyız. Bu şekilde kalıcı gerçeğe, daha doğrusu kalıcı Olan Kişiye bağlı kalacağız: O bizi gerçekten sever ve yüzyıllar boyunca yüceltilmeye layıktır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE XXXII. CUMA

İncil: Luka 17,26-37

“Nuh’un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu’nun günlerinde de öyle olacak. Nuh’un gemiye bindiği güne dek insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Sonra tufan gelip hepsini yok etti. Lut’un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp satıyor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. Ama Lut’un Sodom’dan ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok etti.

“İnsanoğlu’nun ortaya çıkacağı gün durum aynı olacaktır. O gün damda olan, evdeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. Tarlada olan da geri dönmesin. Lut’un karısını hatırlayın! Canını esirgemek isteyen onu yitirecek. Canını yitiren ise onu yaşatacaktır. Size şunu söyleyeyim, o gece aynı yatakta olan iki kişiden biri alınacak, öbürü bırakılacak. Birlikte buğday öğüten iki kadından biri alınacak, öbürü bırakılacak.”

Onlar İsa’ya, “Bu olaylar nerede olacak, Rab?” diye sordular. O da onlara, “Leş neredeyse, akbabalar da oraya üşüşecek” dedi.

OLAĞAN DEVRE XXXII. PERŞEMBE

İncil: Luka 17, 20-25

Ferisiler İsa’ya, “Allah’ın Egemenliği ne zaman gelecek?” diye sordular. İsa onlara şöyle yanıt verdi: “Allah’ın Egemenliği göze görünür bir şekilde gelmez. İnsanlar da, ‘İşte burada’ ya da, ‘İşte şurada’ demeyecekler. Çünkü Allah’ın Egemenliği içinizdedir.” İsa öğrencilerine şöyle dedi: “Öyle günler gelecek ki, İnsanoğlu’nun günlerinden birini görmeyi özleyeceksiniz, ama görmeyeceksiniz. İnsanlar size, ‘İşte orada’, ‘İşte burada’ diyecekler. Gitmeyin, onların arkasından koşmayın. Şimşek çakıp göğü bir ucundan öbür ucuna dek nasıl aydınlatırsa, İnsanoğlu kendi gününde öyle olacaktır. Ama önce O’nun çok acı çekmesi ve bu kuşak tarafından reddedilmesi gerekir.”

OLAĞAN DEVRE XXXII. ÇARŞAMBA

İncil: Luka 17, 11-19

Yeruşalim’e doğru yoluna devam eden İsa, Samiriye ile Celile arasındaki sınır bölgesinden geçiyordu. Köyün birine girerken O’nu cüzamlı on adam karşıladı. Bunlar uzakta durarak, “İsa, Efendimiz, halimize acı!” diye seslendiler. İsa onları görünce, “Gidin, kâhinlere görünün” dedi. Adamlar yolda giderken cüzamdan temizlendiler. Onlardan biri, iyileştiğini görünce yüksek sesle Allah’ı yücelterek geri döndü, yüzüstü İsa’nın ayaklarına kapanıp O’na teşekkür etti. Bu adam Samiriyeli’ydi.

İsa, “İyileşenler on kişi değil miydi?” diye sordu. “Öbür dokuzu nerede? Allah’ı yüceltmek için bu yabancıdan başka geri dönen olmadı mı?” Sonra adama, “Ayağa kalk, git” dedi. “İmanın seni kurtardı.”

OLAĞAN DEVRE XXXII. SALI

İncil: 17, 7-10

Petrus O’na, “Bak, biz her şeyi bırakıp senin ardından geldik” demeye başladı. “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi İsa, “Benim ve Müjde’nin uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur.

OLAĞAN DEVRE XXXII. PAZARTESİ

İncil: Luka 17, 1-6

İsa öğrencilerine şöyle dedi: “İnsanı günaha düşüren tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline! Böyle bir kişi bu küçüklerden birini günaha düşüreceğine, boynuna bir değirmen taşı geçirilip denize atılsa, kendisi için daha iyi olur.

Yaşantınıza dikkat edin! Kardeşiniz günah işlerse, onu azarlayın; tövbe ederse, bağışlayın.

Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın.”

Elçiler Rab’be, “İmanımızı artır!” dediler. Rab şöyle dedi: “Bir hardal tanesi kadar imanınız olsa, şu dut ağacına, ‘Kökünden sökül ve denizin içine dikil’ dersiniz, o da sözünüzü dinler.

OLAĞAN DEVRE XXXII. PAZAR

C Yılı: Luka 20, 37-38

Musa bile alevlenen çalıyla ilgili bölümde Rab için, ‘İbrahim’in Allah’ı, İshak’ın Allah’ı ve Yakup’un Allah’ı deyimini kullanarak ölülerin dirileceğine işaret etmişti. Allah ölülerin değil, dirilerin Allah’ıdır. Çünkü O’na göre bütün insanlar yaşamaktadır.”