OLAĞAN DEVRE VI. CUMA

Markos 8, 34-39

Öğrencileriyle birlikte halkı da yanına çağırıp şöyle konuştu: “Ardımdan gelmek isteyen kendini inkâr etsin, çarmıhını yüklenip beni izlesin. Canını kurtarmak isteyen onu yitirecek, canını benim ve Müjde’nin uğruna yitiren ise onu kurtaracaktır. İnsan bütün dünyayı kazanıp da canından olursa, bunun kendisine ne yararı olur? İnsan kendi canına karşılık ne verebilir?

Bu vefasız ve günahkâr kuşağın ortasında, kim benden ve benim sözlerimden utanırsa, İnsanoğlu da, Babası’nın görkemi içinde kutsal meleklerle birlikte geldiğinde o kişiden utanacaktır.”

OLAĞAN DEVRE VI. PERŞEMBE

İncil: Markos 8, 27-33

İsa, öğrencileriyle birlikte Filipus Sezariyesi’ne bağlı köylere gitti. Yolda öğrencilerine, “Halk benim kim olduğumu söylüyor?” diye sordu. Öğrencileri O’na şu karşılığı verdiler: “Vaftizci Yahya diyorlar. Ama kimi İlyas, kimi de peygamberlerden biri olduğunu söylüyor.”

O da onlara, “Siz ne dersiniz, sizce ben kimim?” diye sordu.

Petrus, “Sen Mesih’sin” yanıtını verdi.

Bunun üzerine İsa bu konuda kimseye bir şey söylememeleri için onları uyardı.

OLAĞAN DEVRE VI. ÇARŞAMBA

İncil: Markos, 8, 22-26

İsa ile öğrencileri Beytsayda’ya geldiler. Orada bazı kişiler İsa’ya kör bir adam getirip ona dokunması için yalvardılar. İsa körün elinden tutarak onu köyün dışına çıkardı. Gözlerine tükürüp ellerini üzerine koydu ve, “Bir şey görüyor musun?” diye sordu.

Adam başını kaldırıp, “İnsanlar görüyorum” dedi, “Ağaçlara benziyorlar, ama yürüyorlar.”

Sonra İsa ellerini yeniden adamın gözleri üzerine koydu. Adam gözlerini açtı, baktı; iyileşmiş ve her şeyi açık seçik görmeye başlamıştı. İsa, “Köye bile girme!” diyerek onu evine gönderdi.

OLAĞAN DEVRE VI. SALI

İncil: Markos 8, 14-21

Öğrenciler ekmek almayı unutmuşlardı. Teknede, yanlarında yalnız bir ekmek vardı.

İsa onlara şu uyarıda bulundu: “Dikkatli olun, Ferisiler’in mayasından ve Hirodes’in mayasından sakının!”

Onlar ise kendi aralarında, “Ekmeğimiz olmadığı için böyle diyor” şeklinde tartıştılar.

Bunun farkında olan İsa, “Ekmeğiniz yok diye niçin tartışıyorsunuz?” dedi. “Hâlâ akıl erdiremiyor, anlamıyor musunuz? Zihniniz köreldi mi?

Gözleriniz olduğu halde görmüyor musunuz? Kulaklarınız olduğu halde işitmiyor musunuz? Hatırlamıyor musunuz, beş ekmeği beş bin kişiye bölüştürdüğümde kaç sepet dolusu yemek fazlası topladınız?” “On iki” dediler.

“Yedi ekmeği dört bin kişiye bölüştürdüğümde kaç küfe dolusu yemek fazlası topladınız?” “Yedi” dediler.

İsa onlara, “Hâlâ anlamıyor musunuz?” dedi.

OLAĞAN DEVRE VI. PAZARTESİ

İncil: Markos 8, 11-13

Ferisiler gelip İsa’yla tartışmaya başladılar. O’nu denemek amacıyla gökten bir belirti göstermesini istediler.  İsa içten bir ah çekerek, “Bu kuşak neden bir belirti istiyor?” dedi. “Size doğrusunu söyleyeyim, bu kuşağa hiçbir belirti gösterilmeyecek.” Sonra onları orada bırakıp yine tekneye bindi ve karşı yakaya yöneldi.

AZİZLER KİRİLLOS VE METODİOS BAYRAMI

14 ŞUBAT

İncil: Markos 16, 15-20

İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek. İman edenlerle birlikte görülecek belirtiler şunlardır: Benim adımla cinleri kovacaklar, yeni dillerle konuşacaklar, yılanları elleriyle tutacaklar. Öldürücü bir zehir içseler bile, zarar görmeyecekler. Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek.”

 Rab İsa, onlara bu sözleri söyledikten sonra göğe alındı ve Tanrı’nın sağında oturdu. Öğrencileri de gidip Tanrı sözünü her yere yaydılar. Rab onlarla birlikte çalışıyor, görülen belirtilerle sözünü doğruluyordu.

OLAĞAN DEVRE VI. HAFTA PAZAR

İncil:

Luka 6, 17. 20-26

İsa bunlarla birlikte aşağı inip düzlük bir yerde durdu. Öğrencilerinden büyük bir kalabalık ve bütün Yahudiye’den, Yeruşalim’den, Sur’la Sayda yakınlarındaki kıyı bölgesinden gelen büyük bir halk topluluğu da oradaydı. İsa, gözlerini öğrencilerine çevirerek şöyle dedi:

“Ne mutlu size, ey yoksullar!

Çünkü Tanrı’nın Egemenliği sizindir.

Ne mutlu size, şimdi açlık çekenler!

Çünkü doyurulacaksınız.

Ne mutlu size, şimdi ağlayanlar!

Çünkü güleceksiniz.

İnsanoğlu’na bağlılığınız yüzünden

İnsanlar sizden nefret ettikleri,

Sizi toplum dışı edip aşağıladıkları

Ve adınızı kötüleyip sizi reddettikleri zaman Ne mutlu size! O gün sevinin, coşkuyla zıplayın!

Çünkü gökteki ödülünüz büyüktür. Nitekim onların ataları da Peygamberlere böyle davrandılar.

Ama vay halinize, ey zenginler,

Çünkü tesellinizi almış bulunuyorsunuz!

Vay halinize, şimdi karnı tok olan sizler,

Çünkü açlık çekeceksiniz!

Vay halinize, ey şimdi gülenler,

Çünkü yas tutup ağlayacaksınız!

Bütün insanlar sizin için iyi sözler söyledikleri zaman,

Vay halinize!

Çünkü onların ataları da

Sahte peygamberlere böyle davrandılar.”

Olağan devre – 6. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/02/2022 – OLAĞAN DEVRE – 6. Pazar Günü – C

İlk Okuma Yeremya 17,5-8; Mezmur 1; İkinci Okuma 1Kor. 15,12.16-20; İncil Lk. 6,17.20-26

İlk okumanın başlangıcı korkutabilir: “İnsana güvenen, ölümlü yaratıklara sığınan ve yüreği Allah’tan uzaklaşan insan lanetlenir”. Lanetlenir, sözcüğünün kullanılabileceğini hiç beklemezdik. Elbette Rab’bimiz, bu sözüyle kimseyi lanetlemek istemez ama dikkatimizi özel bir şekilde çekmek istemektedir. Kim Allah’a güvenmiyorsa ve tersine insana güveniyorsa, kendini hayal yoluna ve acı hayal kırıklıklarına doğru yöneltmektedir. Hiçbir insan, yaşadığı müddetçe tamamıyla güvenilir olamaz: Bedensel bir hastalığa kapılabileceği gibi, ayartmalara da düşebilir. Maalesef bu; tarihte, hatta Kilise tarihinde de birçok defa gerçekleşti. Bunun için bizler ancak ve ancak Rab’bimize güvenmeliyiz. Elbette seçimlerimiz için bazı kişilere danışabiliriz, onların hikmetine güvenebiliriz, ama bunu sadece onların da Allah’ın Sözü’ne sıkıca bağlı oldukları için yapabiliriz.

Jesus Mafa, The Sermon on the Mount – Matthew 5-7

Peygamber şöyle devam eder: “Ne mutlu Rab’be güvenen insana, Rab onun güvencesidir”. Böyle bir insana rastladığımızda sevinebiliriz; o bizim için de Rab’bin bir armağanı olacaktır, onu dinleyip yaşamımız için fikir danışabiliriz; fakat bunu, daima Allah’a güvenerek yapmaya dikkat edeceğiz. Biz birinin sözüne ve tavsiyesine ihtiyaç duyacak şekilde yaratıldık. Birçok kişinin, kimseyi bulamadıklarından çok paralar vererek onları dinlemeleri için psikoloji okumuş kişilere başvurduklarını görürüz. Bunun faydasını görebiliyorlar mı? Bazen evet, yüreklerini açtıkları kişi Rab’be güvenen birisi ise!

Bugün duyduğumuz ve İsa’nın ağzından çıkan sözler peygamberin öğretisini başka görüntülerle tekrar ediyorlar. Ne mutlu beklentilerini ve ümitlerini zenginliklere değil de, Allah’a bağlayanlara! Aynı zamanda bu dünyanın şeylerinden mahrum olan ve insanların şefkatinden yoksun olanlara, mutluluklarını Allah’ın iyiliğine bağlayanlara ne mutlu! Ne mutlu Baba’ya itaat eden ve Oğul’u seven insana, zulüm edilse de, alay edilse de! Kim Allah’a devamlılıkla bağlı ise yüreği barış içerisindedir, etrafındakiler için de barış kaynağı olur. O, dünya için bir kutsama olmaktadır. Dünya; kendilerini Allah’a sunanlar, Allah’ı dinleyenler ve acılar pahasına olsa da O’na tanıklık yapanlar sayesinde yaşar.

Etrafımızı saran ve bizi elde etmek isteyen tüm kötülüğe rağmen, Rab’be güvenmemiz için gücü ve imanı nerede buluruz? Hristiyan’ın imanında sağlam kalabilmesi için sebepleri nereden kaynaklanır? Bunun cevabını bize Havari Pavlus verir: “Oysa Mesih ölmüş olanların ilk örneği olarak dirilmiştir”. Bu; bizi emin, güçlü, sabit kılan gerçektir. Bu; bizi dünyaya geri getirmek isteyen tüm ayartmalara karşı zaferdir. Mesih İsa, ölüme kadar Rab’be güvenen insan, tüm ümidini Baba’ya bağlayandır; O gerçek yoksuldur, O ağlayan zavallıdır, O, Allah’ın isteğine açlık çekendir, herkes için yaşamını feda etmesine rağmen, herkes tarafından aşağılanır. Evet, O öldü, fakat Baba O’nu ölülerden diriltti böylece bizlere yolunun, Allah’ın yolu, yaşam yolu olduğunun ve bizi de dirilişin beklediğinin garantisini verir. Bu emin oluş, imanımıza ve Rab’be güvenimize değer ve emniyet verir.

Onlarla aynı imanı ve ümidi paylaşmak için, dünyaya hükmeden inançsızlığın ve maddiyatçılığın bizi etkilemesine izin vermemek için, yalnızlık ve acıda yardım bulmak için etrafımızda diriliş gerçeğine bizimkiyle aynı emin olma duygusunu yaşayan kişiler arayacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE V. CUMARTESİ

İncil: Markos, 8, 1-10

O günlerde yine büyük bir kalabalık toplanmıştı. Yiyecek bir şeyleri olmadığı için İsa öğrencilerini yanına çağırıp, “Halka acıyorum” dedi. “Üç gündür yanımdalar, yiyecek hiçbir şeyleri yok. Onları aç aç evlerine gönderirsem, yolda bayılırlar. Hem bazıları uzak yoldan geliyor.” Öğrencileri buna karşılık, “Böyle ıssız bir yerde bu kadar kişiyi doyuracak ekmeği insan nereden bulabilir?” dediler. İsa, “Kaç ekmeğiniz var?” diye sordu.

“Yedi tane” dediler.

Bunun üzerine İsa, halka yere oturmalarını buyurdu. Sonra yedi ekmeği aldı, şükredip bunları böldü, dağıtmaları için öğrencilerine verdi. Onlar da halka dağıttılar. Birkaç küçük balıkları da vardı. İsa şükredip bunları da dağıtmalarını söyledi. Herkes yiyip doydu. Artakalan parçalardan yedi küfe dolusu topladılar. Orada yaklaşık dört bin kişi vardı. İsa onları evlerine gönderdikten sonra öğrencileriyle birlikte hemen tekneye binip Dalmanuta bölgesine geçti.