OLAĞAN DEVRE VII. CUMA

İncil: Markos 10, 1-12

İsa oradan ayrılıp Yahudiye’nin Şeria Irmağı’nın karşı yakasındaki topraklarına geçti. Çevresinde yine kalabalıklar toplanmıştı; her zamanki gibi onlara öğretiyordu. Yanına gelen bazı Ferisiler O’nu denemek amacıyla, “Bir erkeğin, karısını boşaması Kutsal Yasa’ya uygun mudur?” diye sordular. İsa karşılık olarak, “Musa size ne buyurdu?” dedi.

Onlar, “Musa, erkeğin bir boşanma belgesi yazarak karısını boşamasına izin vermiştir” dediler. İsa onlara, “İnatçı olduğunuz için Musa bu buyruğu yazdı” dedi.

“Tanrı, yaratılışın başlangıcından ‘İnsanları erkek ve dişi olarak yarattı.’ O halde Tanrı’nın birleştirdiğini insan ayırmasın.”

Öğrencileri evde O’na yine bu konuyla ilgili bazı sorular sordular. İsa onlara, “Karısını boşayıp başkasıyla evlenen, karısına karşı zina etmiş olur” dedi. “Kocasını boşayıp başkasıyla evlenen kadın da zina etmiş olur.”

OLAĞAN DEVRE VII. PERŞEMBE

İncil: Markos 9, 41-50

Size doğrusunu söyleyeyim, Mesih’e ait olduğunuz için sizlere bir bardak su veren ödülsüz kalmayacaktır.”

“Kim bana iman eden bu küçüklerden birini günaha düşürürse,  boynuna kocamanbir değirmen taşı geçirilip denize atılması kendisi için daha iyi olur. Eğer elin günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek elle yaşama kavuşman, iki elle sönmez ateşe, cehenneme gitmenden iyidir. Eğer ayağın günah işlemene neden olursa, onu kes. Tek ayakla yaşama kavuşman, iki ayakla cehenneme atılmandan iyidir. Eğer gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Tanrı’nın Egemenliği’ne tek gözle girmen, iki gözle cehenneme atılmandan iyidir.

‘Oradakileri kemiren kurt ölmez,

Yakan ateş sönmez.’

Çünkü herkes ateşle tuzlanacaktır. Tuz yararlıdır. Ama tuz tuzluluğunu yitirirse, bir daha ona nasıl tat verebilirsiniz? İçinizde tuz olsun ve birbirinizle barış içinde yaşayın!”

OLAĞAN DEVRE VII. ÇARŞAMBA

İncil: Markos, 9, 38-40

Yuhanna O’na, “Öğretmenim” dedi, “Senin adınla cin kovan birini gördük, ama bizi izleyenlerden olmadığı için ona engel olmaya çalıştık.”

“Ona engel olmayın!” dedi İsa. “Çünkü benim adımla mucize yapıp da ardından beni kötüleyecek kimse yoktur. Bize karşı olmayan, bizden yanadır.”

22 ŞUBAT AZİZ PETRUS’UN KÜRSÜSÜ BAYRAM

İncil: Matta 16, 13-19

Bunlar geri dönüp öbürlerine haber verdiler, ama öbürleri bunlara da inanmadılar. İsa daha sonra, sofrada otururlarken Onbirler’e göründü. Onları imansızlıklarından ve yüreklerinin duygusuzluğundan ötürü azarladı. Çünkü kendisini diri görenlere inanmamışlardı.

İsa onlara şöyle buyurdu: “Dünyanın her yanına gidin, Müjde’yi bütün yaratılışa duyurun.

İman edip vaftiz olan kurtulacak, iman etmeyen ise hüküm giyecek. İman edenlerle birlikte görülecek belirtiler şunlardır: Benim adımla cinleri kovacaklar, yeni dillerle konuşacaklar, yılanları elleriyle tutacaklar. Öldürücü bir zehir içseler bile, zarar görmeyecekler. Ellerini hastaların üzerine koyacaklar ve hastalar iyileşecek.” Rab İsa, onlara bu sözleri söyledikten sonra göğe alındı ve Tanrı’nın sağında oturdu.

OLAĞAN DEVRE VII. SALI

İncil: Markos 9, 30-37

Oradan ayrılmış, Celile bölgesinden geçiyorlardı. İsa hiç kimsenin bunu bilmesini istemiyordu. Öğrencilerine öğretirken şöyle diyordu: “İnsanoğlu, insanların eline

teslim edilecek ve öldürülecek, ama öldürüldükten üç gün sonra dirilecek.”

Onlar bu sözleri anlamıyor, İsa’ya soru sormaktan da korkuyorlardı. Kefarnahum’a vardılar. Eve girdikten sonra İsa onlara, “Yolda neyi tartışıyordunuz?” diye sordu.

Hiç birinden ses çıkmadı. Çünkü yolda aralarında kimin en büyük olduğunu tartışmışlardı.

İsa oturup Onikiler’i yanına çağırdı. Onlara şöyle dedi: “Birinci olmak isteyen en sonuncu olsun, herkesin hizmetkârı olsun.”

Küçük bir çocuğu alıp orta yere dikti, sonra onu kucağına alarak onlara şöyle dedi: “Böyle bir çocuğu benim adım uğruna kabul eden, beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni değil, beni göndereni kabul etmiş olur.”

OLAĞAN DEVRE VII. PAZARTESİ

İncil: Markos, 7, 14-29

Yeruşalim’den gelen din bilginleri ise, “Baalzevul O’nun içine girmiş” ve “Cinleri, cinlerin önderinin gücüyle kovuyor” diyorlardı.

Bunun üzerine İsa din bilginlerini yanına çağırıp onlara benzetmelerle seslendi. “Şeytan, Şeytan’ı nasıl kovabilir?” dedi.

“Bir ülke kendi içinde bölünmüşse, ayakta kalamaz. Bir ev kendi içinde bölünmüşse, ayakta kalamaz. Şeytan da kendine karşı gelip kendi içinde bölünmüşse, artık ayakta kalamaz; sonu gelmiş demektir. Hiç kimse güçlü adamın evine girip malını çalamaz. Ancak onu bağladıktan sonra evini soyabilir. Size doğrusunu söyleyeyim, insanların işlediği her günah, ettiği her küfür bağışlanacak, ama Kutsal Ruh’a küfreden asla bağışlanmayacak. Bunu yapan, asla silinmeyecek bir günah işlemiş olur.” İsa bu sözleri, “O’nda kötü ruh var” dedikleri için söyledi.

OLAĞAN DEVRE VII. PAZAR

C Yılı: Luka 6, 27-38

“Ama beni dinleyen sizlere şunu söylüyorum: Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik yapın, size lanet edenler için iyilik dileyin, size hakaret edenler için dua edin. Bir yanağınıza vurana öbür yanağınızı da çevirin. Abanızı alandan mintanınızı da esirgemeyin.

Sizden bir şey dileyen herkese verin, malınızı alandan onu geri istemeyin. İnsanların size nasıl davranmasını istiyorsanız, siz de onlara öyle davranın.

“Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile kendilerini sevenleri sever. Size iyilik yapanlara iyilik yaparsanız, bu size ne övgü kazandırır?

Günahkârlar bile böyle yapar. Geri alacağınızı umduğunuz kişilere ödünç verirseniz, bu size ne övgü kazandırır? Günahkârlar bile verdiklerini geri almak koşuluyla günahkârlara ödünç

verirler. Ama siz düşmanlarınızı sevin, iyilik yapın, hiçbir karşılık beklemeden ödünç verin. Alacağınız ödül büyük olacak, Yüceler Yücesi’nin oğulları olacaksınız. Çünkü O, nankör ve kötü kişilere karşı iyi yüreklidir. Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun.”

“Başkasını yargılamayın, siz de yargılanmazsınız. Suçlu çıkarmayın, siz de suçlu  ıkarılmazsınız. Başkasını bağışlayın, siz de bağışlanırsınız. Verin, size verilecektir. İyice bastırılmış, silkelenmiş ve taşmış, dolu bir ölçekle kucağınıza boşaltılacak. Hangi ölçekle verirseniz, aynı ölçekle  alacaksınız.”

OLAĞAN DEVRE VI. CUMARTESİ

İncil: Markos 9, 1-12

İsa, “Size doğrusunu söyleyeyim” diye devam etti, “Burada bulunanlar arasında, Tanrı Egemenliği’nin güçlü biçimde gerçekleştiğini görmeden ölümü tatmayacak olanlar var.”

 Altı gün sonra İsa, yanına yalnız Petrus, Yakup ve Yuhanna’yı alarak yüksek bir dağa çıktı. Onların gözü önünde İsa’nın görünümü değişti. Giysileri göz kamaştırıcı bir beyazlığa büründü; yeryüzünde hiçbir çamaşırcının erişemeyeceği bir beyazlıktı bu.

O anda Musa’yla İlyas öğrencilere göründü. İsa’yla konuşuyorlardı. Petrus İsa’ya, “Rabbî, burada bulunmamız ne iyi oldu! Üç çardak kuralım: Biri sana, biri Musa’ya, biri de İlyas’a” dedi. Ne söyleyeceğini bilmiyordu. Çünkü çok korkmuşlardı.

Bu sırada bir bulut gelip onlara gölge saldı. Buluttan gelen bir ses, “Sevgili Oğlum budur, O’nu dinleyin!” dedi.

Öğrenciler birden çevrelerine baktılar, ama bu kez yanlarında İsa’dan başka kimseyi göremediler. Dağdan inerlerken İsa, İnsanoğlu ölümden dirilmeden orada gördüklerini hiç kimseye söylememeleri için onları uyardı. Bu uyarıya uymakla birlikte kendi aralarında, “Ölümden dirilmek ne demek?” diye tartışıp durdular.

İsa’ya, “Din bilginleri neden önce İlyas’ın gelmesi gerektiğini söylüyorlar?” diye sordular.

O da onlara şöyle dedi: “Gerçekten de önce İlyas gelir ve her şeyi yeniden düzene koyar. Ama nasıl oluyor da İnsanoğlu’nun çok acı çekeceği ve hiçe sayılacağı yazılmıştır?

Olağan devre – 7. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

20/02/2022 – OLAĞAN DEVRE – 7. Pazar Günü – C

İlk Okuma 1Sam 26,2.7-9.12-13.22-23 Mezmur 102

İkinci Okuma 1Kor. 15,45-49 İncil Lk. 6,27-38

Kral Saul’un Davud’a karşı olan düşmanlığı, açıklanamaz bir kıskançlıktan kaynaklanıyordu ve gerçekten kötü bir duruma gelmişti. Bu durumda Saul’un yardımcılarının bile onun düşmanlığını kabul etmeleri gerekiyordu, yoksa krallarının öfkesine maruz kalabilirlerdi. Davud, kralı için dev Golyat ile savaşarak yaşamını tehlikeye atmıştı, arp ile müzik yaparak Saul’u kötü bir ruhtan kurtarmıştı. Buna rağmen hep tehlikede olduğunun bilincindeydi. Bugün Samuel’in kitabından okuduğumuz olay bizi hayrete düşürmekte.

Simone Martini (1283-1344), St. Martin and the Beggar
Simone Martini (1283-1344), St. Martin and the Beggar

Davud, Saul’e karşı kin beslemiyor, onun gösterdiği minnettarsızlık ve kendini öldürme niyeti için gücenmiyor. Kendini koruma ve öç alma imkanı olmasına rağmen bunu yapmıyor. İman onu yöneltiyor, imanı kendi doğal duygularından güçlüdür. O, düşmanına saygı duyuyor ve onu koruyor, çünkü kötülüğe boyun eğmiş olmasına rağmen, o, Allah’ın kutsadığı kişidir. Bu sebepten onu yaralamak veya incitmek istemiyor, düşmanlığının yersiz olduğunu göstermeye çalışıyor. Bu sayfayı okumak çoğumuza faydalı olurdu ve onu devamlı gözümüzün önünde tutmak bize iyi gelirdi. Bu okuma bizleri, İsa’nın eğitimini kabul etmemize hazırlamaktadır.

İyilik yapın, kutsayın, dua edin!” Bunlar kutsal sözler, tüm iyi insanlardan beklediğimiz tavsiyelerdir. Ama kime iyilik yapalım? Kimi kutsayalım, kimin için dua edelim? İsa yeni bir yaşam şekli başlatmakta, bu bizi hayrete düşürmekte: O’ndan düşünemediğimiz sözler dinliyoruz.

Bizden nefret edenlere mi iyilik yapmalı? Bizi kötüleyenleri mi kutsamalı? Bize kötü davrananlar için mi dua etmeli? Kötülüğe iyilikle cevap vermek: Bu konuşmanın özü; bize gelen ve bize acı çektiren kötülüğe karşı sevgi, iyilik ve kutsama, yani normal olarak yüreğimizde taşıdığımız duygular ile cevap vermek! Başkalarının kötülüğü içimizde taşıdığımız iyiliği bozmamalıdır. Bunu yapabilir miyiz? Eğer bize yapılan kötülüğe bakıyorsak, bu mümkün olmaz. Doğal reaksiyonlarımız başka yöne gider. Rab’bimizin yöneltmelerini takip edebilmemiz için Baba Allah’ın arzularını gözümüzün önünde tutmalıyız. Baba herkesi, Kendisine acı veren çocuklarını da sever.

Bize acı çektirenler sadece bize acı çektirmekle kalmıyor, ilk önce Baba’nın yüreğine acı verirler. O, ilk önce çocuklarının yüreğinden kötülüğü söküp atmak ister. Kim kötülük yapıyorsa Düşman, Kötünün emri altındadır; onun kuludur, özgürlükten yoksun. Söven ve lanetleyen, düşman Şeytan’ı takip etmektedir ve ona yakalandığı için acı içindedir. O kişinin, kardeşler tarafından daha çok zarar görmeye değil, kurtarılmaya ihtiyacı vardır. Ayrıca, kötülük yapan kişiye kötülükle cevap vereceğime, kötülüğünü takip etme içgüdülerini değil, onu kurtarma arzusunu benimseyerek Baba’nın acısını dindiririm.

Aziz Pavlus, bizim sadece yeryüzü varlıkları, Adem’in evlatları olmadığımızı, yaşam veren yeni Adem’in hayatına katıldığımızı söylediğinde bize yardımcı olmaktadır. Eğer Allah gerçekten içimizde ise bizler de kardeşlerimize yaşam veririz: Günahkar olduklarından dolayı onların daima Baba’dan gelen sevgiye, saf olan, yukarıdan gelen, yaşam veren o sevgiye ihtiyaçları vardır. Bu, bizi Allah’ın çocukları yapan, O’nun gibi daima ve her zaman sevdiğimiz için O’na benzer kılan merhametli sevgidir. “Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun!”.

Rab’bimiz İsa’ya şükürler olsun! O, bizim duygularımızı tatmin etmek değil, onları değiştirmek istiyor, öyle ki bütün kardeşlerimize, O’nu hala tanımamış, hala iyiliğini ve doluluğunu tatmamış olanlara dahil Baba’nın yüzünü gösterebilsinler.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it