Présence

Türkiye’deki Katolik Kilisesi’nin Aylık Kültür ve Haber Dergisi

“Présence” dergisi Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu’nun resmi organıdır. Ana dili Fransızca’dır, ancak İtalyanca ve Türkçe makaleler de okuyabilirsiniz. Bu nedenle Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu üyelerinden duyurular, görüşler ve düşünceler içerir. Başyazı şu anda İzmir Piskoposu olan Mgr Mgr Martin Kmetec tarafından sağlanmaktadır.
Evrensel Kilise’ye açılan ve Türkiye’deki Hıristiyan Katoliklerin eğitimi ile ilgili olarak, Vatikan’dan aylık resmi metinler veya bu metinler hakkında yayın kurulu tarafından seçilen tema ile ilgili yorumlar sunulmaktadır. Çift sayfalı bu alan temayla ilgili tanıklık için ayrılmıştır. Her şeyden önce Türkiye’deki Katolik Kilisesi’nin yaşamını yansıtması amaçlanmıştır ve farklı Episkoposlukların ana olayları ve vurguları arasındaki ilişkiyi içermektedir. Ekümenik ve dinler arası ilişkiler de önemlidir, bu da Doğu Kiliseleri ve İslam’la olan ilişkileri ayrıcalıklı kılar. Son olarak, okuyucularına bu ülkenin Hıristiyan geçmişinin zenginliğini göstermeyi ve bu yerlerin tarihini belirleyen olayların ve kişilerin anılarına katılmalarını istemektedir.

Yazı işleri müdürü:
Nathalie Ritzmann


Geçmiş yıllara ait yayınlar

Olağan Devre 2. Pazar Günü – C Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yeş. 62,1-5 Mezmur 95

İlk Okuma 1Kor. 12,4-11 İncil Yh. 2,1-12

Çünkü Rab sevincini sende bulacak, ülken de “gelinim” olacaktır”. Bu sözler yenilik ve sevinç peygamberlikleridir. Acı çeken halk teselli olacak, yenilenecek: Allah’ın onu sevdiğinden emin olacak, kanıtı olacak ve yaşamının her şeklinde kutsanacak. Bu peygamberlik Mesih’in gelişiyle gerçekleşir. O, vaat edilen “güveydir”, Allah’ın halkının mutluluklarını gerçekleştirecektir, sevinç ve barış çağı başlatacaktır. İşte bugünkü İncil bize bu sevinç döneminden konuşmaktadır.

Fırsat bir düğün ile çıkar. İsa’nın da annesiyle ve O’nun etrafında toplanmaya başlayan ilk öğrencileri ile davetli olduğu bu düğünde evliler nerdeyse ikinci plandadır. Onların kutlaması İsa’nın kendisini Yeşaya’nın peygamberliğini gerçekleştiren Mesih, halkın gerçek ve tek Güvey’i olarak göstermesi için iyi bir fırsattır. Gerçekten tüm Kana köyünün, hatta tüm dünyanın sevindiği gerçek Güvey, Allah’ın Oğlu ve Mesih, O’dur. Sadece Annesi bunu bilmekte ve O’nu tanımaktadır. Öğrencileri bile O’nun en gerçek ve en derin kimliğinden haberdar değiller! 

Kutsal Yazılarda Allah’ın gelini olarak daima İsrail halkı gösterilmektedir. Fakat o halk; Allah’tan korkan bir halktır, O’na sevgiyle hizmet etmez, varlığından zevk almaz, sözlerini hazine gibi saklamaz ve nerdeyse O’nu unutmuştur. Halkın Allah’a davranma şekli, sadakatsiz bir eşin davranışına benzer, bir eş ki başka yerde zevk arar ve okşamalarını başkalarına verir. Halkta var olan ümitsizliğin ve üzüntünün kaynağı budur: Halk üzgün, mutsuz, çünkü sevildiğinin farkında değil ve sevgisini veremez durumdadır!

Kana düğününde ilk söylenen söz annenin, Meryem’indir. O misafirlerin masasında şarabın bittiğini fark etmektedir. 

Şarap bu kadar önemli mi? Düğünde şarap; sevincin, eşlerin yaşamları için kutsamanın işareti ve kaynağıdır. Şarabın olmadığını söyleyerek Meryem, sevincin olmadığını söylemek istedi. O; gerçek şarabın, Allah’ın ve insanların sevincinin İsa olduğunu anladı. O var olmakta, fakat ne bilinmiş ne de tanınmıştır. Biz Anne’nin dikkatini anlamaktayız. Tüm halkın sevincinin eksiği var, tam da çünkü Allah ile ilişkisi sevgisizdir; bu, İsa’dan verilecektir. Mutlaka Meryem bu yöne daha çok önem vermektedir. Oğul bunu anladı.

Saatim daha gelmedi” söyleyerek “gelin” için, yani halk için yaşamını verme zamanının gelmediğini söylemekte. Şimdi kendi düğününün “saati” değil; o saat, acılarının ve ölümünün saati olacaktır. Küplerde yıkanmak ve temizlenmek için toplanan sudan yapılan yeni şarabı sunarak İsa, Allah ile ilişkimizin yüzeysel değil, içsel olması gerektiğini anlatmaktadır: O zaman ilişki bize sevinç, birlik ve neşe verecektir!

İsa; seven ve gerçek sevinç kaynağı olan Baba’ya karşı gerçek sevgiyi doğuran, gerçek güveydir. Biz de öğrencileriyle birlik olup O’na iman ediyoruz, O’nun üzerine sevgi Allah’ına imanımızı inşa ediyoruz. Sevgi olan Allah, ikinci okumada okuduğumuz gibi, gelinini güzelleştiren ve çekici kılan mücevherler gibi armağanlar ve erdemlerle kuşatır. Ve Gelin herkesi kendine çekerek onları İsa’ya getirir, barış ve birlik Gizem olur. Ve İsa yüreğin sevinci ve tesellisi olan gerçek şarabı vermeye devam ediyor. 

Böylece İsa Allah’ın Kendisini göstermesini, yani Allah’ın tüm dünyaya beslediği sevgisini göstermeyi tamamlamaktadır: Bu gösterme, önce çobanlar, sonra yıldız bilimciler, sonra da Ürdün nehrinden çıkan günahkarlar için gerçekleşti!

Kana’da gösterilen sevinç, Allah’ın sevinci, peygamber tarafından ilan edilmiş sevinçtir: “Güvey gelinle nasıl sevinirse, Allah’ın da seninle öyle sevinecek”.

P. Vigilio Covi

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

İsa’nın Vaftizi Bayramı – C Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yeş. 40,1-5.9-11 Mezmur 103

İkinci Okuma Titus 2,11-14; 3,4-7 İncil Lk. 3,15-16.21-22

Yeşaya halkın köleliğinin sona erdiğini ilan etmektedir; bu, yüksek yerlerden bağırılması gereken bir haberdir: Allah kendi gelmekte, ödülü getirerek sürüsüne özen gösteren bir çoban gibi gelmekte! Bu, Yahudi halkının teselli edilmesi için gereken sözdür, tarihin her çağında her halkın duymaya ihtiyaç duyduğu teselli sözüdür. Bizim de bugün ihtiyacımız olan sözdür. 

Kaç kişi bağımlı yaşamakta, çeşitli efendiler tarafından yaşamak istediklerinden başka şekilde yaşamaya zorlanmaktalar! Buyurmak isteyen efendiler; modalardır, ideolojilerdir, televizyonlardaki terbiyesiz konuşmalardır, komşuların, iş arkadaşlarının ilgisiz, meraklı, yüzeysel bakışlarıdır ve bunlardan da kötüsü, egoizmle beslediğimiz arzularımızdır. Bu efendilerin hükmü altında, özgürce seçilmiş bu kölelikte ne kadar acı ve hüzün var! 

Müjde getiren sen, sesini yükselt!”. Maalesef Rabbimiz İsa’nın yaşamımıza girdiğinin, günahlarımızdan kurtardığının, gözlerimizi açarak herkesle barış ve birlik yolunu gösterdiğinin iyi haberini hafif sesle söylemeye, hatta söylememeye bile alışığız. ”Sesini güçle yükselt” diyor bize Yeşaya. Bunu Vaftizci Yahya gerçekleştirdi.

Yahya gerçeği söyleyerek kendisinin sadece herkesin yüreğinde beklediği kişinin gelişini hazırlayan biri olduğunu bildirir: İçimize gelerek sevinç ve sevgi ateşi yakacak Kutsal Ruh’u bize verebilecek tek kişi İsa’dır. 

İşte İsa! O’nun Kendisi gelmekte! O da Yahya’yı dinleyip vaftiz oluyor. Biz O’nun, günah, kibir, şiddet, cinsel sapkınlıklar, hırsızlıklar, cinayetler, küfür, sihir ve kandırmalarla dolu insanların indikleri suya inişinde büyük bir alçakgönüllülük görüyoruz. 

“Sen, İsa, o suda ne yapıyorsun? Sen bizim kibirimizle ve egoizmimizle lekelenmedin, sen hiçbir zaman bizim işlediğimiz günahları işlemedin, yıkanmaya ihtiyacın yok. Yahya’nın elinin altında ne yapıyorsun? Niçin bizim kirlettiğimiz suya giriyorsun?”

İsa sessiz; üzerine bir yığın kötülük, acı, intihar, cimrilik, haksızlık, aldatma, yalan, zina ve cinsel sapkınlık, kibir ve kendini beğenmişlik saklayan iyi eylemleri de yüklenmektedir. O bize cevap vermemekte: Çok ağır bir haç taşımaya başlamakta, her birimizin taşıması gereken haçı o taşımakta!

Bize cevap veren, Baba’dır: Göklerden, sessizliğinden… O, ilk önce göğü yararak bize cevap vermektedir. Bunu “Keşke gökleri yarsan da insen!” diyen bütün halkın haykırışı diliyordu. Sonra da İsa’nın üzerine güvercin şeklinde, Kutsal Ruh’u yollamaktadır. Bu güvercin, Nuh’unkindeki gibi, Allah’ın dünyaya verdiği hayatın nerede bulunduğunu gösteriyor: İnsanlar için hayat İsa’dır. Baba İsa’dan hoşnut, çünkü O bu anda her insanın işlediği ve kimsenin onarmadığı günahların yükünü üzerine almakta. 

O suya inerek İsa o kadar büyük bir sevgi eyleminde bulunmakta ki, Baba’nın Kendisi bundan duygulanmakta. Gerçekten İsa o eylemi gerçekleştirerek sanki şunu söylemiş gibi: “İman ve sevgi nehrinin suyunu bulandıran günahların hak ettikleri cezaları bana ver, Baba! Kendimi sana sunarak ben onları onaracağım”. İşte, her insanın kurtulmasını isteyen Baba İsa’da kendi sevgisinin büyüklüğünü ve tamlığını görüp şöyle demekte: “Sen gerçekten benim Oğlumsun, Bana benzemektesin, senin sevgin, benim sevgimdir!”.

P.Vigilio Covi

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Epifanya Bayramı – C Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yeş. 60, 1-6 Mezmur 71

İkinci Okuma Ef. 3, 2-3. 5-6 İncil Mt. 2, 1-12

Bugün kutladığımız gizem; Rabbin Kendisini göstermesidir, yani O’nu Allah’ın Oğlu olarak ve Peygamberlerin vaat ettikleri Mesih olarak gösteren bir olaydır. İncil metni insanların O’nu iki şekilde aradığını gösterir. Ayrıca aynı sayfayı okuyarak, O’nu arayışta başarılı olabilmemiz sadece O’nun bizi karşılamaya gelmesiyle mümkün olabileceğini anlarız. 

Uzaktan, dolayısıyla putperest ülkelerden gelen yıldızbilimciler O’nu aramaktadır. Onların metotlarının kökleri, astrolojiden bile yararlanmaktadır. Yani imana tamamen yabancı düşüncelerden. Ama onlar başka şey yapamıyorlar. Metotlarının acayip, aradıkları kişiye yabancı olmalarına rağmen, arayışları gerçektir. İyi bir noktaya varmakadırlar, fakat sadece Yahudi halkının bilginlerinin yardımı sayesinde, bunun için sadece Kutsal Yazılar sayesinde arayışlarına devam edebilmektedirler. 

Kutsal Yazılara sahip olan Yahudi halkın başrahipleri ve yazıcıları O’nu aramaktadırlar. Buna Herodes tarafından zorlanıyorlar ve Kutsal Yazılarda cevapları buluyorlar da, ama O’nunla karşılaşma arzuları yok: Beytlehem’e doğru yürüyebilmek üzere somut adımları atmak için gerekli arzuları yoktur.

Yahudiler, gerçeğe sahip olduklarından emin olarak O’nu sevgisiz bir şekilde aramaktadırlar, O’nun, günlük yaşamlarında bir şeyler değiştirmesinden endişe duymaktadırlar.

Putperestler ise, hatalı olmalarına rağmen, sevgi ile, O’nsuz yaşayamayacaklarının bilinci ile, O’nunla karşılaşarak yaşamlarında büyük bir değişiklik olacağının umudu ile hareket etmektedirler. 

Birileri de, ötekileri de kapıya varıyor, arzularının “amacına” çok yaklaşıyorlar. Ama onlardan hiç biri yukarıdan gelen ışık olmadan etkin karşılaşmaya ulaşamazdı.

Bugünkü duamız, Allah’ın ışığını bize göndermeye devam etmesidir, böylece yakın olanlar ve uzaktan gelenler… İsa’yı bulabilsinler!

Bugün çok kişi uzaktan gelmektedir. Uzaktan gelenler arasında, sadece Betlehem’deki Bebeğin adını duymayanlar değil, kendilerini Hristiyan zannedip o Bebek hakkında sadece O’nu sevmeyenlerden, yaşamlarına Bebeği kabul etmek istemeyenlerden aldıkları haberlerle yetinenler de vardır. 

Ve bizler İsa’yı Annesinin kollarında karşılamış olmaktan şükran duyarak dua ediyoruz. O’na, O’nun varlığından emin olma güvenini, O’na hizmet etme lütfunu da kaybedebilmekten kaygılı olarak şükrediyoruz. Bunun için teşekkürümüz yakarışa dönüşüyor: Allah’tan Herodes’in o Bebeğe karşı olan nefretini hissettiğimizde de O’na alçakgönüllülükle sadık kalma lütfunu da insanlardan ve onlar tarafından ret edilmeyi korkmama gücünü de diliyoruz. Aynı zamanda duamızda, bir taraftan bizim de Yazıları anlayan bilginler gibi olup, Allah’ın Oğlu ile nerede karşılaşabileceklerini soran kardeşlerimize yardım edebilmeyi, öte taraftan aydınlık içersinde olup, kelimelere bile ihtiyaç olmadan yaşamımızla O’nu işaret edebilmeyi de istiyoruz.

Allah’sız bir dünyada ya da hakikatle Kendisini tanıtan Allah’ı kabul etmeyen, tersine kendi fikrine göre yaratılmış bir ‘allah’a hizmet eden bir dünyada yaşıyorsak da, cesaretimizi kaybetmeyelim: Allah’ın Kendisi, tüm insanların gözünde anlamlı bir ışık parlatabilir. Müslümanlar arasında birilerinin İsa’yı samimiyetle aramaya başlayabildikleri gibi, aynen, yolunu şaşırmış, gözü kör gençlerimiz arasından bazılarına da İsa’ya yöneltecek yıldız gözükebilir. Yaşamı isteyen herkes, yürekleri için ekmek ve su isteyen, gerçeği arayan herkes O’na ulaşmalı: Bu, kesin bir gerçektir!

Gerçek kardeşlikte evlatları toplayan tek Oğul, tüm insanları doyuran tek Ekmek, yüreklerin bekleyişlerine cevap veren tek Gerçek; O’dur. Alçakgönüllü olan O’nu bulur, çünkü alçakgönüllü olan O’nun işaretlerini anlar, O’nun Yazılarını açıklayanların sözlerini kabul eder. Allah’ın Oğlunun tahtının fakir, duacı, sessiz bir Annenin kolları olduğunu tanır!

Sen de O’nda Allah’ını görebil! Baba bizi bunun için İsa’nın yanına çağırır. O biliyor ki bizler, bu Bebeği sevip kabul edersek, bu Bebek tarafından mükemmel, dolu yaşamına, çok kardeşle birliği olan o yaşamına girmeye yöneltilebileceğiz.

P.Vigilio Covi

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it