Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 1. Pazar Günü – B

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

18/02/2024 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ – 1. Pazar – B 

1. Okuma Yar. 9,8-15 Mezmur 24 2.Okuma 1Pet. 3,18-22 İncil Mk. 1,12-15

Aziz Petrus, Hristiyan cemaatlerine yazarken evrensel tufanın suyundan, kurtarıcı bir su diye bahsetmektedir. Gerçekten de o su, tüm dünyaya yıkım ve ölüm getirirken, Nuh’u ve ailesini yok olmaktan ve ölümden kurtarıyordu: Bu adam, herkesin hor görmesinden ve alay etmesinden acı çekmesine rağmen Allah’ın Sözünü dinleyip itaat etmişti.

Briton Rivière (1840–1920), The Temptation in the Wilderness - Rivière
Briton Rivière (1840–1920), The Temptation in the Wilderness – Rivière

Aynı su, itaatsiz yeryüzünün kötülüğünü yok edip arındırırken itaatkar ve uysal adam için kurtuluş aracı oluyordu. O, Allah’ın dostluğundan faydalandı, hatta günümüze kadar tüm insanlar onun itaati sayesinde Allah’ın ona verdiği kutsama sözüne güvenebilmektedirler.

Aziz Petrus, İsa’nın ölümden sonra ölüler diyarına inişinin ve Nuh zamanında iman etmeyi reddeden günahkarlara gelişinin müjdesini vermesini anlatırken, yine aynı suya değiniyor. Onlar; hem diğer dinlerin takipçilerini hem de vaftiz olmadan önce ölen kişileri, yani Baba’nın sevgisinin müjdesini hiç alamayan tüm insanları temsil ediyorlar. Allah günahkarlara merhamet edip onları kurtarırsa, bunu Mesih İsa’nın kurban oluşu ve kendini sunması sayesinde kurtaracaktır. Yeni hayatı, İsa’nın haçta yaşayıp kendi dirilişindeki esintiyi yaydığı ilahi sevginin o yeni hayatını armağan olarak almak için, bir annenin rahmini gibi kabul ettiği Vaftizin suyunun sayesinde kurtarılacaklar.

Allah’a itaat yolunu, Adem’in ve Havva’nın yılanın çekiciliğini dinleyince terk ettikleri o yolunu yeniden kat etmeye başlayan O, İsa’dır.

İsa, Şeytan tarafından denenmiş olarak kırk gün çölde sebat etti: Şeytan, Allah ile karşılaşma yerinden- o Allah ki yüreğine konuşmak üzere O’nu oraya çekmişti- çıkması için O’nu teşvik ediyordu. Ayartıcı O’nu, insanlar arasında şan ve güç elde etmeye, kendi faydası için yeryüzünün nimetlerinden faydalanmaya, hatta sihirli güçleri kullanmaya teşvik ediyordu. Fakat İsa çölde kaldı; Musa gibi Allah’ı, O’nun Sözünü ve İlyas gibi O’nun gücünü aramakta sebat etti.

Düşmanın teklif ettiği itaatsizlikler, Rab tarafından yenilmektedirler. O, Ürdün Nehrinde vaftiz olunca insanların kötülüklerinin mezarı olan suya girerek, o suyu kutsadı ve Allah’ın evlatlarının yaşam kaynağı olmasını sağladı.

İsa, bizim için savaşmak üzere çölde kalmaktadır, vahşi hayvanların düşmanlığın ve tekliğin simgelediği zorluklarda sebat etmekte, Şeytanın yalancılığını ve ayartmalarını yenmektedir. O, Baba’ya dönen yolu kat etmeye başlıyor ve bizim için çoban ve rehber oluyor öyle ki bizler de bu dönüş yoluna katılabilelim.

Bize doğru yolu gösterebilecek güvenli tek kişi O’dur. Bu sebepten O, davranışımızı değiştirip Allah’ın insanlar için hazırladığı Hükümranlığa varabilmemiz için, Sözüne iman etmemiz gerektiğini hem alçakgönüllülükle hem de otorite ve açıklıkla bildirebilir. İncil’e iman etmek yeni bir içsel boyuta girmektir: Kurtuluşumuzu gücümüzle ve kendi teşebbüsümüzle kazanmayacağız, onu yol, hakikat ve yaşam olarak Baba’nın gönderdiği İsa’yı kabul ederek Baba’nın bedava armağanı olarak kabulleneceğiz!

İsa tarafından yönlendirilmiş olarak Allah’ın Sözünü dinleyerek ve ona oruç ve tapma duasıyla cevap vererek Paskalya’ya Hazırlık Devresini uysallık ve kararlılıkla yaşayacağız. 

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 6. Pazar Günü – B

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

11/02/2024 – OLAĞAN DEVRE 6. Pazar Günü – B –

1.Okuma Lev. 13,1-2.45-46 Mezmur 31 2.Okuma 1Kor. 10,31 – 11,1 İncil Mar. 1,40-45

Ne mutlu o kimseye ki, günahı bağışlanmıştır ve kusuru örtülmüştür!”. Bu sözler, okumalar arsındaki Mezmur’un sözleridir. Allah’ın Sözünün, “ne mutlu günahı olmayan insan” dememesi ne güzel: Bağışlanan insana, ne mutlu; denmektedir.

Gesù guarisce il lebbroso (Mc 1,40-45)
Gesù guarisce il lebbroso (Mc 1,40-45)

Rab, hepimizin günahkar olduğunu, Adem’in yolundan yürüdüğümüzü, bu yolun bizi Allah’a itaatsizliğe götüren gururla işaretlendiğini bilmektedir. Günahımız, Kuzu’nun kanıyla kaldırılınca ya da örtülünce biz mutlu olabiliriz.

Günahkarız ve maalesef günah yaşamımızda kötü sonuçlar doğurmaktadır. Günahın sonucu; kötülük, hastalık ve ölümdür. Kötülüğün her varlığı, günahın dünyaya girişinin ispatıdır. Hastalık da aynen öyledir: Hastalandığımızda elbette büyücüler gibi kabahatliyi aramaya çıkmayız. Bizler günahın şeytanın kıskançlığı yüzünden dünyaya girdiğini biliyoruz: Her kötülüğün, hastalığın dahil, tek kabahatlisi odur. Hastalar bizden daha günahkar değildirler, bu sebepten herhangi birini hastalığı için suçlamak, hatalıdır. Yapmamız gereken tek şey, dünyada günaha hiçbir yer vermemeye ve onu, İsa ile birlikte, yok etmeye çalışmaktır. 

Bir hasta ile karşılaştığımızda veya kendimiz hastalandığımızda İsa gibi yapalım: Bizde ve kardeşimizde imanı daha güçlü kılmaya çalışacağız. İman, yani sevgi ve güvenle Baba’ya yeniden yönelmek; insanı gerçek bir insan, kendisine yaklaşan herkes için bir armağan yapan o barış ve merhamet ile dolu kılmaktadır. Aynen iman sayesinde hastalık durumunu, kendimizi Allah’a sunma, sevgi ve kutsama sebebi olmaktadır. Yine iman; bedenin üyelerinin iyileşmesine yardım edebilen içsel bir durumdur.

İsa cüzamlı ile karşılaşınca onun için acıma hissediyor. Çünkü cüzamlı iyileşmesi için günahlarından arındırılması için O’na yalvarıyor. Kendisini insanlardan uzaklaştıran, birliği ve barışı yıkan, diyaloğu ve paylaşmayı engelleyen cüzam hastalığı, ancak ve ancak günahın mevcut olup korkunç meyvesinin insanın hayatını mahvetmekte olduğunun işaretidir. İsa, insanı günahtan arındırıyor, böylece insan yine fedakarlığını sunup tekrar Baba’nın evladı olduğu için kardeşlik içerisinde yaşayabiliyor.

Aziz Pavlus, yaşamımızın daima imanda olması için ve dünyadaki günahın etkilerinden iyileşmemiz için bize reçeteyi veriyor: Her ne yaparsanız, küçük şeyler de olsalar, yemek ve içmek gibi normal şeyler de olsalar, hepsini Allah’ın şanı için yapınız. Ne yapılırsa yapılsın, hiç kimsenin İsa’ya gitmesini, Baba’ya ulaşmasını, O’na güvenmesini engellemeyeceğiz. Tüm meşgalelerimizin, düşüncelerimizin ve eylemlerimizin amacı, başkalarını ve kendimizi İsa’ya yöneltmek olacaktır. 

Havari kendisini bize yaşam örneği olarak sunuyor ve bizler, ondan örnek alarak, aynen kardeşlerimiz için iman örneği olacağız. Günahlarına ve dünyadaki günahın yayılmasına sebep olduk, şimdi iyileşmeleri için çaba göstereceğiz. Her nefes alışımız Baba’ya şükran, her eylemimiz İsa’ya övgü, her karşılaşmamız Kutsal Ruh’un yeryüzünü değiştirmesi için imkan olacaktır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 5. Pazar Günü – B

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

04/02/2024 OLAĞAN DEVRE 5. Pazar Günü – B –

1.Okuma Eyüp 7,1-4.6-7 Mezmur 146 2.Okuma 1 Kor. 9,16-19.22-23 İncil Mk. 1,29-39

İsa dünyaya geldiğinde sanki O’nu bekleyen birçok sorun var! O’nun önüne hastalar getiriliyor, gelebilen hastalar O’na koşuyorlar. Erkek-kadın, hasta-iyi, herkes O’nun gelişini beklemekte, mevcudiyetini hissetmeyi, sözlerinden birini duymayı, bir dokunuşunu arzulamakta. 

Meister des Hitda-Evangeliars (circa 1020), Christ Healing Peter's Mother-in-Law
Meister des Hitda-Evangeliars (circa 1020), Christ Healing Peter’s Mother-in-Law

Hastalar arasında birçoğu şeytana kapılmış; bu ne demek? Bu kişiler, ruhlarında Kutsal Ruh ve O’nun meyveleri ve armağanları olmayan kişilerdir: Onlarda sabırsızlık, ahlaksızlık, gurur, şikayet, gelecek veya geçmiş korkusu, Allah veya insan korkusu, kendini beğenmişlik, şüphecilik, başka insanlara duyulan kıskançlık ve onların iyiliklerini çekememezlik, ve de kendileri ve başkaları için endişe ve acıyı doğuran başka ruhlar da hüküm sürmektedirler. 

Tüm bunlar, şeytanın varlığının işaretleridir; şeytan ki, insanları mahvetmek, onların Allah’a benzemelerini, onların yaratılış sebebine varmalarını engellemek istemektedir. 

Eyüp sözleriyle dünyada ne kadar acılar olduğunu anlamamıza yardımcıdır: “Tüm günleri, bir amele gibi çalışarak geçirmektedir. Aylarca boşuna çabaladım. Gecelerimi sıkıntılar içinde geçirdim”. “Günlerim, dokumacının mekiğinden daha çabuk ümitsizce tükendi. Rabbim, unutma, yaşamım bir nefes, bir soluktur”. İçlerinde bu tür kötü ruhları barındıran kişiler ve onların yakınları da bir kurtarıcı beklemektedirler. İşte, Allah onu yolladı!

İsa, havradan çıkmaktadır; orada asi ve şiddetli bir ruhu barındıran bir adamı kurtarmıştı. Bu ruh, İsa’nın kutsallığını tanıyordu ama O’nu kabul edip sevemedi, hatta dua için gelmiş olanların O’nu değerlendirip dinlemelerini engellemek istiyordu. Rab’bin bu adamı kötü ruhtan nasıl hür kıldığını gören öğrencileri O’na güvenmeye başlamakta ve O’nu Simon’un kayınvalidesinin evine getirmektedirler: Kadın ateşler içerisindedir, bunun için de günlük hizmeti verememektedir. İsa, hastaya dokunmaktan murdar kılınmasından korkmadan kadına dokunuyor. O’nun eli kutsaldır ve onun dokunması murdarlığın sebebini yok etmektedir, hastalığı yok etmektedir.

Kadın kendini iyileşmiş değil, hizmet etmeye hazır hissetmektedir. Gerçekten de insanın sağlığı; hizmet etmeye, özellikle de İsa’ya hizmet etmeye kabiliyetli olmaktır! Bunu görünce, tüm şehir bütün acılarını getirerek İsa’ya koşmakta: O, kimseyi hayal kırıklığına uğratmıyor.

Ama İsa sadece hastalıkları iyileştirmeye mi geldi? O, geceleri Babasını dinlemeye konuluyor: Hayatı O’dur. Eğer Kendisi için Baba hayat ise, bütün insanlar için de hayat Baba olacaktır. Duada Baba ile kalarak İsa, insanlığın hastalıklardan ve kötü ruhlardan kurtulmaktan başka, daha acil bir ihtiyacının olduğunu keşfetmektedir. İnsanlar ümitsizdir, çünkü Allah’ın Hükümranlığının başladığını, Kendisinin onlara rehber olabilen Kral’ın, beklenen Hükümranlığının Kralı olduğunu bilmemektedirler. İsa’nın Kendisini tanıtması gereklidir, böylece herkes Hükümranlığın kralını görecek ve O’nu izleyip O’ndan sevmeyi bilen hayatı öğrenebilecektir. Hastalıklardan ve ruhlardan kurtulan kişi, sevmeyi bilecektir bunun için kendini İsa’nın öğrencisi yapacaktır.

Bunu, dirilmiş İsa ile karşılaştıktan sonra aziz Pavlus da anladı. Bugün havari güçle İncil’i yayma arzusunu anlatmaktadır: İncil’i, yani Allah’ın Hükümranlığının başladığının, Kral burada ve O’na hizmet edebildiğimizin müthiş haberini! Aziz Pavlus için İncil’i vaaz etmek yaşamdır, nefes almak kadar önemlidir. O, bunu yaşamının anlamı yaptı, bunu minnettarlıkla yaşamakta ve her yerde her zaman karşılaştığı kişilere bu iyi müjdeyi vermenin getirdiği yorgunluğu mükafat olarak görmektedir.

Keşke ben de İncil’i yaşamımın amacı yapabilsem! O zaman Eyüp’ün dile getirdiği inlemeler için, ümitsizlik ve üzüntü için yer olmayacaktır.

İncil, müjdelediğimizde bizler İsa’nın bugünkü varlığının tanıkları, ölümün üzerindeki zaferi taşıyıcı oluyoruz! “Tüm bunları ben, İncil’in vaatlerinde payım olsun diye İncil’in uğruna yapıyorum”! Herkesten önce ben kendim sevinç içinde olacağım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 4. Pazar Günü – B

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

28/01/2024 – OLAĞAN DEVRE – 4. Pazar Günü – B

1.Okuma Say. 18, 15-20 Mezmur 94 2.Okuma 1 Kor. 7, 32-35 İncil Mk 1, 21-28

Söz ne kadar önemlidir! O, yaşamamıza yardım edebilir, yaşamımızın büyük veya küçük seçimlerinde bizi aydınlatabilir, bizi huzurlu ve mutlu ilişkileri yaşatabilir, bize bölümleri ve anlaşmazlıkları yok etmeye yardım verebilir, ama acı ve hayal kırıklarının sebebi de olabilir.

Maurycy Gottlieb (1856–1879), Christ Preaching at Capernaum
Maurycy Gottlieb (1856–1879), Christ Preaching at Capernaum

Musa, halka Allah’ın başka bir peygamber yollamaya yönelik niyetini açıklıyor. Bu kişi halktan olacak ve görevi onlara Sözü nakletmek olacaktır. Herkes bu Sözü dinleyecek ve ne kadar sevildiklerini anlayacaklardır, O’nun bilgeliğinin araçları olmaları için de nasıl davranmaları gerektiğini bileceklerdir. 

İnsan, hiç bir insan hiçbir zaman kendisine güvenmemelidir, her insanın gerçek iyiliğini isteyip bilen, aynı zamanda insanın tüm halk için kutsama olmasını sağlayabilen Allah’ın niyetlerini ve çarelerini dinlemek için daima ona yardım edecek birine ihtiyacı olacaktır. Gerçekten Allah’a itaat edecek, kimseyi aldatmayacak bir peygamber gelecek. Kim O’na karşı gelirse, kim değişik şeyler öğretirse, o ölümün hizmetkarı olacaktır: Dinlenmemelidir.

Musa’nın açıklaması Kefernahum sinagogunda konuşan kişide gerçekleşiyor. Herkes, O’nun gerçek otoriteye sahip biri gibi konuşmasını fark etmektedir: O, İsa’dır! Herkes sözünün insan sözü olmadığını anlıyor: Sözü derinlemesine etkiliyor, sevinç ve birlik yaratıyor! Herkes bunun farkında, ama herkes bu Sözü ve bu Sözü sunan kişiyi kabul etmeye hazır değil: Bazıları reddediyor, çünkü gerçeği ve yaşamı, ışığı ve birliği reddediyorlar. 

Sinagogdaki insanların arasında yukarıdan gelen Söz’e karşı gelen bir kişi var: O, bu sözün açıklanmasına ve kabul edilmesine karşıdır. Aslında reddeden insan değil de, ona hakim olan ruhtur. İsa bunun farkında. O’nun Sözünü dinlemek ve kabul etmek, insan için faydadır. İnsan bunu yapmayıp da ret ediyorsa, demek ki içinde kabul etmesini engelleyen bir ruh var. İsa otoritesi ile bu ruhu susturuyor ve gitmesini de emrediyor. 

Nihayet hür kalan insan İsa’nın varlığından ve Allah’ın sevgisini, iyiliğini taşıyan Sözünden faydalanıyor ve mutlu oluyor.

Kaç kişi İsa’yı susturmak, Söz’ünün iletilmesini ve kabul edilmesini engellemek ister! Biz o kişileri de seviyoruz ve İsa’nın, onları hapiste olanların, acı çektiren ve küçük-büyük birçok kişi için ölüm aracı olmalarının sebebi olan ruhtan kurtarması için dua ediyoruz. Biz İsa’ya karşı bağıranlardan korkmuyoruz, hatta gazete ve televizyonda da bunu yapanlardan, buna alet olan meşhurlardan, etkilenmiyoruz. 

İsa dirildi ve Kilise’sinde yaşıyor; burada insanın sevinci, halkların barışı için konuşmaya ve öğretilerini vermeye devam etmektedir. 

Aziz Pavlus, Korintoslulara mektup yazarken kendisinin sadece geçmişte yaşamış değil de, halen yüzyıllar boyunca Kilise’sinin başında olan İsa’nın Söz’ünü iletmesinin farkındadır. Havari öyle bir söz diyor ki dinleyicileri dikkatle dinliyor: Hristiyan sadece Rab’bin hoşuna giden şeyler hakkında endişelenecek şekilde, O’nun hoşuna gelen şeyleri yaparak yaşayabilir. 

İşte birçok kadın ve erkek bu sözü dinlediler ve yaşamlarının amacı haline getirdiler: Allah’a bekarlıkta ve fakirlikte adanmış olarak Allah’ın canlı Söz’ü, Kilise ve dünya için kutsama olmuşlardır. Onlar aracılığıyla İsa konuşmaya devam etmekte: Sevgisinin, insan yüreğini doldurabildiğini ve haçı taşıma zamanından sonra da süren mutluluğu ve yaşamı bağışlayabildiğini ilan etmektedir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 3. Pazar Günü – B

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

21/01/2024 – OLAĞAN DEVRE – 3. Pazar Günü – B

1.Okuma Yunus 3,1-5.10 Mezmur 24 2.Okuma 1Kor. 7,29-31 İncil Mk. 1,14-20

Allah’ın Söz’ünün Günü – Hristiyanların Birliği için Dua Haftası

Bugün tövbe etmeye üç davet dinliyoruz. İlki ne sempatik ne de alçakgönüllü olan Yunus peygamberden geliyor. Bu peygamber, Allah’ın ilk çağrısına itaat etmedi: Ninova halkına tövbe etmeyi, vaaz edeceğine kaçtı. İkinci çağrıya, duyduğumuz gibi, itaat etti. Fakat Ninova kentinin kurtulacağını bekleyeceğine yıkılmasını arzu ediyordu. Halbuki Ninova halkı peygamberin sözlerine inandı, tövbe etti ve hak ettikleri cezayı çekmedi.

Meister Konrad von Friesach (year 1458 A.D.), Jesus Casts Out the Unclean Spirit - Friesach (Section of painting scenes on the abstinence cloth in the Cathedral of Gurk, Carinthia, Austria)
Meister Konrad von Friesach (year 1458 A.D.), Jesus Casts Out the Unclean Spirit – Friesach (Section of painting scenes on the abstinence cloth in the Cathedral of Gurk, Carinthia, Austria)

İsa da tövbeye çağırıyor. Fakat Yunus ile İsa arasında ne büyük fark var! Yunus putperest şehrin pişman oluşuna sevinmedi, İsa ise vaazının meyvelerini toplamaktadır: Simon, Andreas, Yakup ve Yuhanna her şeylerini bırakarak Kendisinin ardından gitmeye başlayıp Kendisine yaşamlarını değiştirmesine izin vermektedirler. Onlar gerçekten tövbe ettiler, hayatlarını değiştirdiler, yani mevcut olan Allah’ın hükümranlığının müjdesini kabul edip Allah’ın bizleri sevdiği ve sevgisinin İsa olduğu haberine inandılar. 

Tövbe etmek ne demektir? İncil yazarının kullandığı söz; kendi düşüncelerinin, normal olarak görülenlerin, yeryüzünde arzu ettiklerimizin ve normal olarak yüreğimizi dolduranın ötesine çevirmek demektir. Tövbe eden, sonsuz denilen hayatı, yani Allah ile yaşanan, O’nun insanlığa olan sevgisinde ve sadakatinde daldırılmış o hayatı düşünmeye ve arzu etmeye başlamaktadır.

Tövbe eden, başlamakta olduğu yeni yürüyüşünde kendisinin elini tutacak birini aramaktadır, aynen Celileli dört balıkçının yaptığı gibi. Onlar; İsa’nın adımlarını izlediler, İsa’nın bakışından ve sözünden tamamen yöneltilmiş yeni bir yaşamda O’na rehber olmaya izin verdiler.

Üçüncü davet bize Aziz Pavlus’tan geliyor. O, tövbe yürüyüşümüzde bize yardım etmek istiyor. O, her şeyden önce bizi yaşadığımız zamana, bitebilecek bir gerçek olarak bakmaya götürüyor: Yeryüzünde yaşamak için kalan günlerimizin ötesine bakabilmeliyiz. Kalan yıllarımızı, insanlarla, sahip olduğumuz şeylerle ve kendimizle ilişkilerin merkezine Rab İsa’yı koyarak yaşayacağız. Sevdiğimiz insanlarla ilişkilerimiz, evlilik kutsal bağı bile, İsa’ya olan sevgimizi aşmamalıdır: Yaşam O’ndan gelip tüm sevgimizi dolduran, tamamlayan O’dur. 

Acı ve sevinç duyguları bizlere hükmetmemelidir: Yüreğimiz daima Allah’ın Oğlu’na ait olacaktır, O’nun varlığı sevinç, O’nun yokluğu gerçek acı sebebi olacaktır. 

Dünyevi şeylerle ilişkimiz geçicidir, bunu da göz önünde tutacağız. Her şey ve tüm zenginlikler; herkesin Baba’sı olan Allah’tan sadece bizlere değil, yaşamak için ihtiyacı olanlara da yönlendirilmektedirler. 

Her gerçekten, insanlardan ve kendimizden öteye giderek Baba’nın yüreğine vardığımızda tövbe etmemiz tamamlanmış olacaktır. 

Tövbe; birbirimizi Allah’ın evlatları olarak tanımak ve sevmek için, aramızdaki birlik için temeldir.

Tövbe, İsa’nın öğrencileri için Baba’dan dilediği birliğinin gerçek ve görülebilen olması için dua etmekte olan bütün Hristiyan cemaatler için gereklidir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 2. Pazar Günü – B

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

14/01/2024 – OLAĞAN DEVRE – 2. Pazar Günü – B

1.Okuma 1Sam. 3,3-10.19 Mezmur 39 2.Okuma 1Kor. 6,13-15.17-20 İncil Yh. 1,35-42

Bugün Samuel’in çağrısını dinleyip onun cevap vermeye nasıl hazır olduğunu görüyoruz. Cömertliği neredeyse İsa’yı izlemeye hazır olan Vaftizci Yahya’nın iki öğrencisinin bir peygamberliği gibidir. Bunlar öğretmenleri olan Yahya’dan şunu duydular: “İşte Allah’ın Kurbanı!”; böylece İsa’nın beklenen Mesih olduğunu anladılar.

Icon of the Apostle Peter
Icon of the Apostle Peter

O; Allah’ın İbrahim’e oğlu İşhak yerine kurban etmesi için verdiği kuzu, kanı Mısır’da ölüm meleğinden halkı kurtaran kuzu, her sene halkın günahlarını yüklenip çöle ölüme gönderilen kuzu, Paskalya’da Allah ile antlaşmayı kutlayan her aileyi beslediği kuzudur. Bu sebeplerden iki öğrenci İsa’yı izliyor, amaçları; O’ndan bir şeyler elde etmek değil, O’nunla birlikte olmak, O’na hizmet etmek ve O’ndan Baba’nın planlarına uygun yaşamayı öğrenmektir!

Gece Allah’ın Sözü’ne itaat ederek yatağından fırlamaya, onu yatağına geri gönderen rahip Eli’nin de emrine itaat etmeye hazır küçük delikanlı Samuel, İsa’yı izleyenler için daim kalan örnektir. Onlar daima İsa ile kalıp sevdiklerini O’na çekmeye başlamaktadırlar. En güzel sevgi tam da İsa’yı tanımayı öğrenmeye yardım etmektir. İki öğrenciden biri olan Andreas kardeşini de İsa’ya götürüyor ve Rab onu da çağırıyor. Ona İsa yeni bir isim veriyor, bu da o andan yaşamının değiştiğini, onun yepyeni olduğunu gösteriyor. Simon’un adı artık Petrus olacaktır, bir balıkçı adı değil de, İsa’da güven, yaşam, tamlık bulan bir öğrencinin adı!

İsa ile yaşam gerçekten yenidir: Aziz Pavlus, Korintlilerin çocuklar gibi ellerinden tutma mecburiyeti hissediyor. Rab’be ait olmaktan gelen yeni ışıkta görebilmelerini sağlayarak onları eğitiyor. İsa’ya ait olan kişi; Kutsal Ruh’un mabedi olmuştur. Bu; güzel ve teselli edici, aynı zamanda tamamen somuttur, bu yüzden yeni bir yaşam tarzı doğuran bir gerçektir.

Kim kendi içgüdülerini özellikle de cinsel yönden takip etmeye alışıksa çevre için bunların normal gözükmesi sebebinden kendini aklanmış hissetmemeli: Eğer İsa’ya ait isen bedenin de İsa’ya aittir ve O’nun onu da hükümdarlığı için kullanabilmesi gerekiyor. Eğer bedenini kendi hırslarını susturmak için kullanıyorsan İsa’ya haksızlık yapıyorsun çünkü O, Allah’ın şanı için seni ölümüyle uzvu olarak elde etti!

Ahlaksızlıklardan uzak durun” diyor Havari. Onun yaşadığı ortamda da cinsel ahlaksızlıklar moda idi. Hatta ilahlara adanmış mabetlerde de yapılıyordu.

Bedenimizden Allah’ın ışığının saflığı ve İsa’nın dirilişinin yeniliği parlamalıdır. Bedenin tutkularını tatmin ederek herkesin yaptığını yapamayız: Öyle yaparsak ciddi skandallara ortak oluruz, eşler karşılıklı sadakatte dayanmaya ve karşılarına çıkabilecek haçı birlikte taşımaya değil, birbirlerinden uzaklaşmaya destek bulacaklar.

İsa’ya ‘evet’imiz tam olmalıdır, bu hem şahsi hayatımız hem de Kilise yaşamımız için: Kilise Mesih’in Bedenidir ve hiçbir üyesi Başının istemediğini yapmamalıdır.

Bu günlerde her Hristiyan’ın daima ve sadece İsa’yı izleme çağrısına hep cevap verebilmesi için dua edelim. Allah’ın bize verdiği birlik Ruh’unu değil, sadece kendi düşüncelerini izleyenlerin doğru yola dönmeleri için de dua edelim!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

İsa’nın Vaftizi – B

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

07/01/2024 – İsa’nın Vaftizi – B Yılı

Birinci okuma Yeş 55,1-11 Mezmur 12 İkinci okuma 1Yuh. 5,1-9 İncil Mk 1,7-11

Bugün, Rab’bin Vaftizi bayramında, Yeşaya peygamber neşeli bir daveti bize sunmaktadır. Davet Allah’ın kendisi tarafından gelmektedir: O, yüreğimizdeki açlığı ve susuzluğu görmektedir ve bizleri doyurmak ve susuzluğumuzu gidermek için kendisini bize sunmaktadır, bizleri karşılıksız ve cömert sevgisiyle kaplamaktadır. O’na doğru koşmak için arzularımızı ve düşüncelerimizi değiştirmeliyiz.

Gérard David (ca. 1460-1523), Baptism of Christ
Gérard David (ca. 1460-1523), Baptism of Christ

Bizimkiler Allah’ınkilerden değişik, bu sebepten de acı ve ölümü tecrübe etmekteyiz. Sözünü kabul ederek gerçek ve güvenli yaşamı yaşayacağız. Tıpkı yağmurdan sonra ürün ve üründen sonra ekmeğin geldiği gibi, aynı şekilde kuşkusuzca yeni bir yaşamı tecrübe edeceğiz. 

Vaftizci Yahya, Ürdün nehrinin kenarında herkesi tövbe etmeye çağırdığında, Yeşaya’nın sözleri yıllardan beri ilan ediliyorlardı. Yahya arzuları ve düşünceleri değiştirme zamanının sonunda geldiğini söylüyordu, çünkü dünyanın günahı omuzlarının üstüne aldıktan sonra bedava olarak yaşam suyunu ve ekmeğini Veren gelip, artık mevcut oldu. 

Yahya bizleri sevgisini göstermek için günahkarların arasında saklanan Olana bakmaya, O’nu kabul etmeye çağırıyor. İsa, gerçek sevgisini göstermek için günahkarların arasında saklanıyor. O, günahkarlara yanaşmaktan korkmuyor, onların günahlarını silen aynı suya giriyor. O su, O’nu kirletmeyi beceremeyecektir, bunun yerinde O, kutsallığı ile suyu ve suya girmiş olanları temizleyecektir. O, günah işlemeden, Baba’dan uzaklaşmadan kendini ‘günahkar’ yapıyor. Baba da O’nu, yardığı göklerden gelen güçlü ve güzel sesiyle sevgili Oğlu diye tanıtıyor. Hatta bir güvercin bile O’nun üzerine iniyor, herkes bu Güvercin’de Allah’ın Ruh’unun görüntüsünü gördü, tüm insanlara sevgisiyle ulaşmak isteyen Allah’ın Ruh’unu! Kendisi konabilecek toprağı, Nuh’un gemisine tekrar dönmesi gerekmeden daima yaşanabilecek yeri bulan güvercindir. 

Görülen ve duyulan olağandışıdır, çünkü Allah’ın peygamberler aracılığıyla vaat ettiklerini düşündürüyor. Zamanın tamlığına ulaştık, bekleyiş zamanı sona erdi. 

Yahya artık sadece yok olmak istiyor, kendisinden sonra Gelene ve “daha güçlü Olana” kölelerin yaptığını bile yapmaya layık hissetmiyor. Yahya’nın gücü fiziksel bir güç değil, silahların gücü de değil; onları Allah’a emniyetle götürmek için herkesi çeken güçtür! Ama İsa daha güçlüdür, çünkü O, herkesi kendine çekecektir! Hiç kimse, kendisi, yani Yuhanna’nın kendisi O’nun yani Güvey’in yerini almaya layıktır: Gelin olan halkı sonsuza dek seven Güvey, ona Allah’ın güçlü ve sabit sevgisini bağışlayabilen Güvey! Bizler de O’na gidelim, böylece Allah’tan yeni bir hayat kabul edebileceğiz, içimizde Baba’nın aynı sevgisi olacaktır.

Havari Yuhanna mektubunda bu gerçek hakkında ısrar ediyor: İsa’nın Mesih olduğuna, yani O’nun, ilahi hayatını bize bağışlamak için Allah tarafından meshedilmiş olduğuna inanan bizler, Allah aracılığıyla yeni yaşama doğduk. Bu, Allah’ın evlatları, ailesi, işbirlikçileri olmamız demektir. Bu sebepten, diyor Yuhanna, kim Allah’ın evlatlarını seviyorsa gerçekten Allah’ı da sever. 

Havari şu sorumuza cevap veriyor: Allah’ı ve evlatlarını nasıl sevebiliriz? “Allah’ı sevmek onun emirlerine uymaktır”. Ve de bu şekilde “dünya kazanılır”, etrafımızı saran dünya ve bizi mahvetmek için içimizde saklanan dünya! Biz, günahkarların girip kirlettikleri suya giren ve üzerine inmiş Ruh’un tanıklığını alan Allah’ın Oğlu’na inanarak dünyayı yeneriz. Günahkarların girdiği suya giren ve üzerine inmiş Ruh’un tanıklığını alan Oğul’a inanırız.

İsa’yı kabul etmek en büyük sorunlarımız için en iyi çaredir: Bu şekilde onları Baba’ya uygun kılarak gerçekten arzularımızı ve düşüncelerimizi değiştireceğiz. Tam da günahkarlar olarak her Sözüne ‘evet’imizi tekrar edelim. Böylece bizler de Allah’ın sevinci, memnuniyetini dayadığı yer olacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Epifanya Bayramı – B

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/01/2024 – EPİFANYA BAYRAMI 

1.Okuma Yeş. 60,1-6 Mezmur 71 2.Okuma Ef. 3,2-3.5-6 İncil Mt. 2,1-12

Dünya Çocuklar Misyon Günü

Yeşaya peygamber ışıktan bahsediyor, dünyanın karanlıklarının arasında parlayan bir ışıktan, Allah’ın güzelliğini ve büyüklüğünü gösteren ve yukarıdan gelen bir ışıktan! Karanlık dünyayı örtüyor ama Rab’bin şanı üzerinde parlıyor! Bu ışık o kadar harikulade ki tüm insanların dikkatini çekmekte, hatta dikkatini çekmekle kalmayıp onların Rab’be yaklaşmalarını ve tapmalarını sağlamakta. Pagan halklar bu ışığın, Allah’ın ışığı olduğunu anlıyorlar ve bu sebepten sunakları ve armağanları olan altın ve buhurla gelmekteler.

Fra Angelico and Filippo Lippi, Adoration of the Magi
Fra Angelico and Filippo Lippi, Adoration of the Magi

Bugünkü İncil metni peygamberin söylediklerinin gerçekleştiğini anlatmaktadır. Işık; insanları Annesinin kollarındaki Çocuğa götüren, Çocuğun evini ve mevcudiyetini aydınlatan yıldızdır. Paganlar, Yıldız Bilimciler tarafından sembolize edilirler. Onlar, ışığıyla onları ümit ve sevinçle dolduran yıldız tarafından yönlendiriliyorlar. Karanlıklar; Herodes’in kini ve korkusudur, kin ve korku ki Herodes’ten Yeruşalim’in halkına da verilmektedir. Yıldız Bilimcilerin armağanları olan halkların altın ve buhuru birçok anlam taşımaktadırlar. İncil yazarı bunları bize açıklamamakta, bizim hayal gücümüz ve sevgimizle onları keşfetmemizi istiyor. Onlar aynı birçok durumda İsa’nın söylediği benzetmeler gibidir: Allah sevgisini bulmak için, sevgimizin nasıl gelişebileceğini görmek için fırsatlar. Yola çıkan bu adamların hazine kutuları altın, mür ve buhur taşımakta. Onlar, bize hatalı gözükebilecek keşiflerini izlediler. Ama niyetleri ciddiydi, arzularını Allah uyandırmıştı ve tam bir katılımları vardı. Allah onları bu yola koymuştu, onlar bu yolda başka bir yol, Kutsal Yazıları okuma yolunu bulacaklardır. Bu yolu da güç arayan ve günahkar bir adam olan Herodes sayesinde buldular.

Bugün okunan İncil metni, hakikaten bizim için ve bizim dünyadaki mevcudiyetimiz için çok çok önemli bir bölümdür. Bugünkü bayramın adı da “Rab’bin açıklanması”dır: İsa, hiçbir şey yapmadan veya söylemeden, uzak ülkelerin halkları tarafından kral olarak tanınır. Onlar, bir yıldızı takip edip onlara ait olmayan Yazıları okuduktan sonra kendilerini alçaltarak bir annenin kollarındaki Bebeğe tapıyorlar. Bu karşılaşmanın sevincinin hemen ardından Bebeğin yaşamının ta başından taşımak zorunda olacağı haçı da hissediyorlar.

Bizim için bunlar ne öğretiyorlar?

Her şeyden önce İsa’nın imkanımız dahilindeki her yolla aranılmaya layık olması! Fakat bunun için başkalarından da yardım dilemeliyiz.

Yaratılış bizi O’na yönlendiriyor fakat O’na sadece Kutsal Yazılar sayesinde varabileceğiz: Onlardan kendimizi esirgemeyeceğiz! Kutsal Yazılar, onları yaşamak istemeyen günahkar insanlar tarafından bildirilse de, Rab’bin Söz’ünün değerini muhafaza etmektedir.

Hazinelerimiz İsa’nın eline bırakıldığında değer kazanmaktadırlar!

Elimizdeki altın, kıskançlık ve kabadayılık, şiddet ve ölümdür; İsa’nın ellerinde ise armağan ve sevgi işaretidir. İnsani şanın ve saygının sembolleri olan buhur ve mür, İsa için kullanıldıklarında tam anlamlarına kavuşmaktadırlar.

İsa ile karşılaşan, O’nu bir kadının, Annesinin kollarında bulabileceğini bilmelidir. Kadının büyüklüğü, adam değil kadın olmasında değildir, onun dünyayı kurtaran Bebeği sunabilmesindedir. 

İsa’ya tapan kişi bu dünyada fayda beklememeli, ne sağlık ne de saygınlık: Bebeğe tapan Onunla birlikte haçı taşımaya hazır olmalı! Kendini dünyanın büyüklerinden ve zenginlerinden saklayacaktır ki, kendisini taptığı Bebeğin düşmanlarının arasında bulmasın!

Aziz Pavlus, Efeslilere yazarken İsa’nın sırrının açıklanmasıyla bize yapılan büyük armağandan bahsediyor: Tek bir beden olup Baba’nın sevgisinden faydalanmamızdan dolayı bizleri birbirimizle birlik içine koyan gizemdir. Hristiyan ortamda doğmuş olmayan kişi, daima Kilise’de yaşayan kişiden bu armağanı daha çok değerlendirebiliyor. Sevgiyi tanımamış olan kişi Baba’nın İsa ile gösterdiği sevgiyi, bunu daima yaşamış olandan daha çok değerlendirebiliyor. İsa’nın sayesinde Baba’nın bizi sevdiğini bilmek ve bunu kuşkusuzca bilmek, bizlerin birbirimizle kardeş ve dost olarak hissetmemizi sağlayan ışık ve güçtür. O zaman Çocuğa doğru koşalım: Bizleri de çeken bir yıldız ve yol gösteren bir Söz vardır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Meryem Allah’ın Annesi Bayramı

01/01/2024 – MERYEM ALLAH’IN ANNESİ BAYRAMI 

1.Okuma Say. 6,22-27 Mezmur 66 2.Okuma Gal. 4,4-7 İncil Luk. 2,16-21

Yeni yılın başlangıcı dolayısıyla burada toplanmış bulunuyoruz. Yeni yılı Baba’nın bir armağanı olarak kabul etmek için gereken ışığı ve gücü bulmak istiyoruz, aynı zamanda bu yeni yılı sorumlulukla yaşamak istiyoruz öyle ki onu sevgi dolu olarak, canlı ve gerçek bir sunuş gibi Allah Baba’ya iade edebileceğiz.

Efes, Meryem Ana Evi
Efes, Meryem Ana Evi

Bu yılın sonuna varabilecek miyiz bilemiyoruz, nasıl olacak ve neler yaşayacağımızı da bilmiyoruz: Kendisi ile işbirliği yapmamız için onu bize bağışlayan Allah Baba’ya güveniyoruz. İleriye dönük tahminler yapmıyoruz: Sihirbaz, müneccimlere, medyumlara koşuşan dinsizler değiliz, şeytanın söyleyeceği yalanları duymak istemiyoruz. Bu ağır günahtan uzağız. Biz Allah’ın armağanının gerçekten Allah’ın armağanı olduğuna inanıyoruz: Bu; bir fayda, bir sorumluluk, bizim için ve O’nun sevgisini verebileceğimiz etrafımızdakiler için bir sevinçtir.

İlk okumada Allah’ın halkını Harun’nun sesi ve açılan kolları vasıtasıyla kutsayan sözlerini dinledik. Bizlere de bugünkü Ayinde bu kutsamanın aynısı verilecektir. Allah, ışığı ve gücü ile bizlere yoldaş olmak istemektedir, bu sebepten yeni yılı güven ve sevinçle karşılayalım: Allah’ın varlığı bizler için güven ve barış olacaktır. Peygamberlerin Meryem’den doğan çocuğa verdikleri isimlerden biri “Allah bizimledir”: Doğumundan sekiz gün sonra O’na verilen isim, Allah’ın bizi kurtardığının garantisini vermektedir (İsa, ‘Allah kurtarır’ demektir). Bu kurtuluştan eminiz tam da çünkü Allah bizimledir. O bizimle birlikte, tahmin edemeyeceğimiz bir şekilde: Meryem’in kollarında taşıdığı Bebek’tedir! 

Bugünkü İncil’in metni Anne’nin yani Meryem’in davranışını göstermekte. Onu sessizlik içerisinde görüyoruz, Oğlu hakkında söylenen sözlerle doldurulmuş bir sessizlikte. Çocuğun hakkında konuşanlar, en basit ve en fakir, cahil ve hor görülen kişilerdir: Onlar gibi kimseden değerlendirilen Meryem bu şeyleri önemsemiyor. O; Allah’ın birçok şekilde, ve de en çok alçakgönüllü şekilleri tercih ettiğini biliyor – İsrail’in kadınlarının arasından O, kendisini tercih etmedi mi?-. Nereden gelirse gelsin, Allah’ın Sözü dinlenilmeli ve yürekte korunmalıdır. Gerçekten de Allah’ın her Söz’ü, Allah bizimle olan O’nun bebeği ile ilişkili. Kendisi O’nun annesidir, Allah’ın Annesi! Bugün tüm Kilise Meryem’i bu unvan ile kutlamaktadır. Bu unvan ona tüm imanlılar ve Efes’te toplanan episkoposlar Konsili tarafından verildi. Meryem’e Allah’ın Annesi diyerek İsa’nın diğerleri gibi bir çocuk olmadığını belirtmiş oluyoruz; bu bebek aziz Pavlus’un yazdığı gibi “bedeninde tüm ilahiliğin tamlığını taşımaktadır”

Yeni Yıl’a Anne’yi kutlayarak başlıyoruz: Mademki o, Allah’ın Annesi, bizler de onu kendi annemiz olarak hissederiz! Sevinçle, Allah’a yöneltilmiş olan için gerçekten büyük sevgisini bizler de hissediyoruz: Bizler ki Allah’ın yaratıkları, bugünden itibaren O’nun evlatları da olmaktayız. İsa’nın Baba diye çağırdığı ve bize O’nu böyle çağırmayı öğrettiği Allah tarafından sevildiğimizi garantileyen Havarinin mesajı işte budur. Bizler Allah’ı Baba diye çağırabilsek bu gerçekten Allah’ın evlatları olduğumuzun ispatıdır. Allah bizi evlatları olarak görüyor. Bu bizim için büyük bir sevinçtir ve tüm insanları, bizi düşman olarak görenleri dahi, kardeşimiz olarak görmemizin sebebidir. Biz, düşmanlarımıza kardeşiz: Dünyada barış olması için temel budur! 

Bugün Hristiyan dünyası barış armağanı hakkında derin düşünmekte! Tüm barışa susamış ama elde etmeyi ve muhafaza etmeyi bilmeyen halklar barışa eğitmeyi istemekteler! Barışın sırrı İsa’dır, O bizlere başkalarını incitmemeyi öğretti, kendimizi incinmiş hissetmememizi de tavsiye etti. Çünkü bizlerin Allah’ın evlatları olduğumuzu söyledi ve birbirimizi kardeşler olarak görmemizi istedi. Bu sebepten kendimizi düşünmeden birbirimizin iyiliğini istiyoruz.

Bugün Meryem Ana’nın mantosunun altında toplanıyoruz, öyle ki o bizleri İsa’ya yaklaştırsın ve biz O’nun barışından ve varlığından faydalanabilelim. Böylece yeni yıla ümit ve güvenle başlayabiliyoruz: her gün İsa ile birlikte ve Baba’nın korumasıyla yaşamımız karşılaşacağımız birçok kişi için kutsama olacaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Kutsal Ailenin Bayramı – B

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

31/12/2023 – KUTSAL AİLENİN BAYRAMI – B Yılı

1.Okuma Yar.15,1-6; 21,1-3 Mezm 104 2.Okuma İbr. 11,8.11-12.17-19 İncil Lk 2,22-40

Bugünkü okuma metinleri özellikle İbrahim’in, Meryem ve Yusuf’un imana itaat etmeleri üzerine dikkatimizi çekmektedirler. İbrahim ve Sara, Allah’tan bir söz almışlardı, daha sonra çok ciddi bir şekilde denendiler. İbrahim, yaşadığı zor durumlar yüzünden, birçok kere Allah’ın Sözünden şüphe etmek üzere oldu ve Allah’a hiçbir şeyin imkansız olmadığının kanıtını yaşadıktan sonra bile, ondan yine anlaşılamaz bir fedakarlık istenmekte. İbrahim, Allah’ın söz verdiği ve yaşlılığında bağışladığı tek oğlunu, Allah’a feda etmesini istediğine inanıyordu ve itaat ederek bu fedakarlığı gerçekleştirmek için gerekenleri adım adım yaptı.

Unknown, Purification and the Presentation in the Temple (Miniature extracted from the Book of Hours of the Family Of Ovens. Library and Multimedia Library of Nancy, Ms. 1874 (fol 30v)).
Unknown, Purification and the Presentation in the Temple (Miniature extracted from the Book of Hours of the Family Of Ovens. Library and Multimedia Library of Nancy, Ms. 1874 (fol 30v)).

Kutsal Yazılar niçin bu tür olayları birçok kez anlatıyor? Bu olaylar Allah’a olan imanımızın temelindedir: Allah, Allah’tır, değil mi? O’nun Sözü gerçek mi aldatmaca mı? İbrahim’in davranışı bizlere ebeveynler, çocukların gidip gelmeleri hakkında bir şeyler söylüyor mu? Ve eşlerin ilişkileri hakkında bir şeyler öğretiyor mu?

Yusuf ve Meryem, Musa’nın Yasasına uyarak Yeruşalim’deki tapınağa gidiyorlar. Peki, bu davranışları gelen çocuklarımızı nasıl kabul etmemiz hakkında fikir veriyor mu?

Allah’ın Sözü bizler için düzeltme ve arınma, bilgelik, tavsiye ve yöneltmedir, hatta kurtuluş yoluna ulaşmak için hem her kişi için hem de tüm toplum için esas göstergedir.

Eşler, çocuk bekleyerek karşılıklı sevgilerini gösterirler. Bu bekleyiş yoksa sevgileri tehlikededir, hatta egoisttir, belki de yoktur. Gerçek sevgi; birlikte sevmeye yöneltir, birinin kendini ötekine vermesine değil de, ikisinin tek bir şey olmalarına ve birlikte başkalarını yaşama çağırarak onlara kendilerini vermelerine sebep olmaktadır. 

Eşlerin beklediği çocuk gelmiyorsa, ümitsizliğe mi kapılmalıdırlar? Katiyen hayır, diyor iman dolu İbrahim. Çocuk gelmiyorsa, bakışlarımızın Allah’a doğru çevrili kalması gerektiğidir: Üzerimizde O’nun özel planları olabilir, biz bunları bilemeyiz. Eğer O, bizi bekletiyorsa, O’nun bizi denenmelere karşı güçlü bir imana hazırlamak istediği demektir, öyle ki gelecek evlat alçakgönüllü, sebatkar bir iman dolu bir ortam bulabilsin.

Çocuk gelince o nasıl kabul edilmelidir? İbrahim şöyle diyor: O çocuk Allah’ın merhametinin bir armağanıdır! Bu evlat; çabalarımızın, zekamızın veya kabiliyetimizin meyvesi değildir, bunun bilincinde olmalıyız. O, şükrederek kabul edilmelidir. Onu alçakgönüllülük, minnettarlıkla, Allah’ın Sözünün verdiği güvenle karşılamak gerekiyor. Onu ümitle beslemek ve Allah’ın Sözü ile aydınlatmak lazım.

Eşe nasıl davranılır? Hem İbrahim hem de Yusuf bize şöyle diyorlar: Eşimizi Allah’ın sevgisinin aracı olarak görelim, onda Allah’ın şefkatini, merhametini ve eserini görelim. Sara ve Meryem bize şunu söylüyorlar: Güveyin varlığından ve özellikle, zayıflığımızı güçlendiren imanından mutlu olalım. İbrahim ve Sara, bakışlarını Allah’a sabit tutarak, arzusunu gerçekleştirmek isteyerek birbirlerini seviyorlar. Yusuf ve Meryem, Oğullarını Allah’a tüm kalpleriyle sunarak ve O’nun için yaşayarak birbirlerini seviyorlar.

Onlarla karşılaşan Şimeon, onların sadece Oğul’a bakmalarına, hatta kendilerini düşünmeyip Allah’ın Oğlunun etrafında ekebileceği acıyı paylaşmak için kendilerini sunmalarına yardım ediyor. O Oğulu seven ve O’na değer veren mutlaka olacaktır, ama O’nu reddeden ve kin tutan da, mutlaka olacaktır. Onun acısını ebeveynleri paylaşacaktır, onlar buna da hazır olmaktadırlar!

Biz bugün bakışlarımızı İsa’nın ailesine çevirerek, aile ilişkilerimizde güçlü olalım ve aydınlanalım. Buna çok ihtiyacımız var çünkü her birimizin günahı bu ilişkileri engelliyor. Birçok ailede yaşamak imkansızdır, bazen aile yaşamı otelde yaşamaya, hapiste olmaya, hastanede olmaya dönüşüyor. Böyle oluyor çünkü günah hüküm sürüyor ve kimse günahı kendi yerine atmayı düşünmüyor. Günahın yeri, Allah’ın kuzusu olan İsa’nın omuzlarıdır! Eğer bu yükü, yani günahı biz tutuyorsak ve taşıyorsak, bu yük tüm ailemizi eziyor ve onu acı yeri kılıyor. Şunu hatırlayalım: İsa; yaşadığımız yerlerin, barış, huzur, şefkatli ve güvenli sevgi ortamları olmaları için Barışma Gizemini bağışladı. Aile içerisinde, eşler arasında, evlatlar ile ebeveynler arasında karşılıklı af çok önemlidir, ama unutmayalım ki, yeniden huzur, birlik ve haçımızı taşıyarak sevme kabiliyetimizi bulmak için, en önemlisi ve en ‘verimlisi’ Rab’bin Kilise aracılığıyla verdiği aftır. Birçok kişi psikologların, Barışma Gizeminin hizmetkarları olan rahiplerin yerini alabileceklerini düşünüyorlar: Allah’ın affının yeri, insanın birkaç sözlerinden alınamaz! Bu sebepten her ikisinin meyveleri çok farklıdır.

Bugün Baba Allah’a ailelerimiz için şükredelim: Önümüze koyduğu kutsal örneklere bakarak O’na şükredelim. İmanlıların ailelerine bakalım, örneğin İbrahim ve Sara’nın, ama özellikle Yusuf ve Meryem’in kutsal ailesine bakalım. Bu aile, tüm eylemlerinin, tüm arzularının merkezine İsa’yı koymaktadır. Kutsal Aile’den örnek alarak yaşamımız, bir armağan ve bir kutsama olmak için, çağrıldığımız ortamda sevgi ve hikmet yaymak için de yadım bulacaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it