Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 5. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

07/05/2023 – PASKALYA DEVRESİ – 5. Pazar Günü – Aª

1.Okuma Hav. Kit. 6,1-7 Mezmur 32 2.Okuma 1 Petrus 2,4-9 İncil Yh 14,1-12

Havarilerinin soruları, İsa’ya aramızdaki mevcudiyetinin harikulade yönlerini anlatması için sebep olmaktadır. Şüpheci havari Tomas, İsa’nın kat etmesi gereken yolu sormakta, Filipus ise Baba’yı görebilmeyi dilemektedir! Rab da akıllarımızda damgalı kalan şu cümleyle cevap verir: “Ben yol, hakikat ve yaşamım”! Bu; derin düşünmeye, İsa’nın hayatının anlarını ve O’nun öğretilerini, aynı zamanda da O’nunla olan her karşılaşmamızı ve O’na verdiğimiz her itaati hatırlamaya bizi mecbur kılan bir cümledir.

Cristo Pantocratore
Cristo Pantocratore

İsa sabırla ve ayrıntılarıyla açıklamaktadır. O, “yoldur”: O’nunla ve O’nun sayesinde Baba’ya güvenle varabiliriz! O, Baba’yı tanımakta, bu sebepten saf sevginin, tam güvenin ve canlı imanın bazen zor yollarında bizi elden tutarak yöneltebilir. Allah’ın baba ve anne olan kollarına kendimizi teslim ederek huzuru tatmamızı da sağlayabilir. Kim Allah’a doğru İsa’sız, O’nun yüreğine dalmamış olarak yürümek isterse, Baba olan, bize yaşamı veren ve sevgiyle büyümemiz için bizimle ilgilenen tek Allah’a asla ulaşamaz. İnsanların keşfettiği veya icat ettiği dinlerden hiçbiri, Allah’ı bizi seven, sevgiyle bizi kabul eden, kaybolan oğul meselindeki baba gibi daima affetmeye hazır bir baba olarak göstermez.

İsa, “hakikattır”. O, gözlerimizde saklı Olan’ın görülmesidir: Gerçekten de hiçbirimiz Allah’ı görmedi, çünkü hiç kimse sevginin derinliklerini görmedi, yaratılışı O’nun gördüğü gibi görmedi. İsa’ya bakarak gerçek sevgiyi görürüz, Baba’nın babalığının en güzel ve ebedi yönlerini görürüz. Ayrıca, kaç şey bizim bakışlarımızdan saklıdır! Bizler yaptıklarımızın ve düşündüklerimizin derin anlamını ve sonuçlarını göremeyiz. Etrafımızdaki insanları yargılayabileceğimizi düşünürüz, ama hangimiz onların yüreğini görebilir? Kim onların geçmişini veya geleceğini görebilir? Kim onların yüreklerinde atalarının günahlarının, hatta bizim günahlarımızın da yükünün ne kadar ağır geldiğini bilebilir? Gerçekleşen olaylarda hangimiz saklı sevgiyi görebilir?

İsa, “hakikattır”, sadece O hakikattır: O bizi seven ve bizden nefret eden insanlar için, Baba’nın sevgisidir, O, sevgi için ve sevgi ile yaratılmış her şey için de sevgiyi gerçekleştirir. En parlak hakikat O’nun haçı ile belirir. O’nu görerek yürüyüşümüzün varış noktasını görürüz, yaşamımızın maksimum gerçekleşmesi için nasıl olmamız gerektiğini görüyoruz. Kim Allah’ı ve insanları haça gerilmiş İsa’nın ışığıyla görmüyorsa, aldanır, boş ve zararlı yalanda kalır!

İsa, yaşamdır”: Bu söylemekle anlatılamaz, denenmesi gerekir. Ben İsa’ya bağlı kaldığımda, O’nu sevdiğimde, her şeyi O’nun için yaptığımda, O bende olduğunda yaşamın ne olduğunu bilirim, o zaman yaşam bendedir, o zaman dünyada olmaktan mutlu olurum, o zaman her şey güzel ve anlam dolu olur ve her insanı benim parçam olarak görürüm, çünkü o, O’nun tarafından sevilendir!

Petrus bize bunu boşuna söylememekte. “İnsanlar tarafından reddedilmiş, ama Allah tarafından seçilmiş ve onurlandırılmış olan diri Taş’a, Rabbe gelin. Sizler de diri taşlar gibi ruhsal konutu oluşturun”. Yaşamımız, İsa ile birlik içinde oldukça değerlidir, çünkü o zamanlarda kardeşlerle birlikte aileyi, birliği, Kilise’yi gerçekleştirmek için onlarla birlik içinde yaşamayı beceririm.

İlk Hristiyan cemaati de zorlukta ve ağır acılarda da olsa İncil’i, yani İsa’nın “yol, gerçek ve yaşam” olduğunu yaymakta sevinçli idi. Bunu özellikle kardeşlik sevgisi ile gerçekleştirmekte idi, bir sevgi ki insanları sorumlu ve sebatkar bir hizmete bağlıyordu: Yedi kişi aralarında en fakirlere yardım etmek için seçildi. Böylece havarilere dua etmek ve Sözü yaymak için daha çok zaman veriliyordu: Bu en çok önem verilmesi gereken iştir. İsa herkes için “yol, gerçek ve yaşam” olarak parlamalıdır! Bilinçsizce olsa da fakirlerden beklenilen şey ilahi sevgidir: İsa ile karşılaşınca hayatları kendilerini destekleyen, sevindiren, gerçekten zengin kılan yemekle beslenir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 5. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

26/03/2023 –PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ 5. Pazar Günü A

1. Okuma Hez 37,12-14 Mezmur 129 2.Okuma Rom 8,8-11 İncil Yh 11,1-45

Paskalya’ya Hazırlık Devresi Pazar günlerinde Kilise, katekümenleri vaftize hazırlar, daha önce vaftiz olanları da vaftiz lütfunu ve bilgilerini derinleştirmelerine yardım eder.

Léon Bonnat (1833–1922), The Resurrection of Lazarus
Léon Bonnat (1833–1922), The Resurrection of Lazarus

Bugünkü Söz bu yolda devam eder ve bizleri açıkağızla bırakarak bu konuyu tamamlar. Geçen Pazar günlerinde İsa bizlere, denenmeleri yenerek Allah’ın Oğlu şeklinde yaşayan olarak, yaşamını sunarak Baba’nın hoşuna giden olarak, insanlara en derin susuzluklarını giderebilen suyu veren olarak, insanlara gerçek ışığı vererek gerçek hürriyetini veren olarak tanıtıldı. Bugünkü olay bizi hayrete düşürür: İsa bize, insanın hastalık, korku ve ölüme maruz kalmasına rağmen, onu yaşatabilen olarak Kendini gösterir.

Hezekiel peygamber’in bir bölümüyle litürji, bizleri İsa’nın Lazar’ın mezarının önünde söylediği sözleri dinlemeye hazırlar. Hezekiel şöyle müjdeler: “Mezarlarınızı açacağım; sizleri oradan çıkarıp İsrail topraklarına yeniden getireceğim”: Elbette bu Söz, peygamberlik şeklinde ve ruhani olarak anlaşılmalıdır, ama bugün İsa, Lazar’ı yaşama çağırırken Sözün ciddiye alınması gerektiğini ve söylediğini gerçekten gerçekleştirdiğini göstermektedir. Diriltmenin anlamını anlamamız için şöyle diyor: Diriliş; ebedi hayatı, Peder’in ve sevilen Oğlu’nun o hayatını bize yaşatan Kutsal Ruh’u kabul etmekten ibaret olmaktadır.

Birçok insan dünyevi şeylere bağımlı olarak yaşarlar, insana yük olan ve diğerleriyle, Allah ile bile diyalog, birlik kurmasını, sevinçli bir ilişkiye girmesini engelleyen, yüreğini ve aklını hapseden şeyler için koşar ve yorulur. İsa gerçekten mezarı açtırıyor ve ölünün bandajlarını söktürüyor. Ölü yaşamaya başlıyor, kız kardeşleri İsa’nın gerçekten Allah’ın Oğlu” olduğunu, “diriliş ve yaşam” olduğunu anlıyorlar. Öldürülmek için arandığı Kudüs’e doğru İsa’yı izlemekten korkan öğrencileri de şaşırıyorlar. Hiçbir zaman bir ölünün O’nun sesini dinleyeceğini, sözünün gömülmüş ve koca bir taşla önü örtülmüş olan birini yaşama döndüreceğini, tahmin etmiyorlardı.

Böylece İsa’nın öğrencileri ve arkadaşları, Lazar’ınkinden çok değişik olan O’nun dirilişine inanmaya yardım ediliyorlar. Onlar aynı zamanda tekrarlayacakları İsa’nın Sözünün, birlik kurmayı ve iman etmeyi bilmeyen Yahudiler’e ve putperestlere, Rabler’inden ve Öğretmenler’inden aldıkları hayatı verebileceğini ummaya hazırlanmaktadırlar.

Marta’dan İsa’ya olan imanımızı ifade etmeyi öğreneceğiz. Belki onun imanı henüz tam değil, hala sabit değil, hala yeterli olarak aydınlanmış değil, fakat bizler imanımızı emin bir şekilde ve sevgi ile telaffuz ediyoruz: Marta bilerek ya da bilmeyerek kendi söylediğini söylüyordu. Anlamlarını tam olarak anlamayarak da olsa gerçek sözleri telaffuz ediyordu. Tıpkı bizlerin de olduğu gibi: Birçok defa imanımızı ifade ettiğimiz sözlerin sadece bir kısmını anlamaktayız. Ne olursa olsun, Kutsal Ruh’un bizi aydınlatacağından, O’nun sözlere anlayışı da katacağından ve her takdirde sözlerin verdikleri meyvelerle bizi zenginleştireceğinden emin olarak, biz yine imanımızı bildiriyoruz.

Bizler de Lazar’ın mezardan çıktığını gördüğümüzde, kaybolmuş, Rab İsa ile birliğinden ve kurtuluştan sonsuza dek dışlanmış olarak düşündüğümüz birçok kişinin, O’na imana açılabileceklerini ümit ediyoruz. Yeter ki birisi mezarlarının önünde Rab’bin Sözünü güçle bildirsin, yeter ki birisi iman ve cesaretle kulaklarına İncil’i bildirsin!

Böylece Aziz Pavlus’un yazdığı gerçekleşecektir: “Mesih’i ölüler arasından dirilten O, sizde bulunan Ruh’uyla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir”.

Bu iman bizde olsun ve ilk olarak bizler kurtaran ve yaşam veren Sözü kabul edelim: O zaman onu başkalarına da götürmeye hazır olacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 4. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/03/2023 -PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ 4. Pazar Günü A

1.Okuma 1Sam 16,1.4. 6-7.10-13 Mezmur 22 2.Okuma Ef 5,8-14 İncil Yh 9,1-41

İnsanlar görünüşe bakarlar, Rab ise yüreğe bakar”. Bu sözlerle Allah peygambere değerlendirme hatalarının nedenini gösteriyor. Biz bu hataları her gün yaparız. Bu sebepten hiçbir zaman kimseyi yargılamamalıyız, kötülük yaptıklarını gördüğümüz zaman bile. Gerçek iyiyi ve kötüyü ayırma kabiliyeti, kimseyi yargılamamız için sebep olmamalı; sadece kötülükten sakınmamız için ve olsa olsa kardeşlerimize denenmelerini yenmeleri için yardımcı olmamıza yaramalıdır.

James Tissot (1836–1902), The Blind Man Washes in the Pool of Siloam (Le aveugle-né se lave à la piscine de Siloë)
James Tissot (1836–1902), The Blind Man Washes in the Pool of Siloam (Le aveugle-né se lave à la piscine de Siloë)

Rab yüreğe bakar! Sadece Rab, kişileri ve şeyleri doğru ışıkta, yani her şeyi aldatmacasız gösteren ışıkta, görür. Biz gerçekten birçok kez körüz! Dünyayı Allah’ın gördüğü gibi görmüyorsak, körüz. İsa’nın Yeruşalim’de gerçekleştirdiği mucize bizi buna inandırır: O gözümüzü açıp, O’na, mevcudiyetine ve yeniliğine bakmamız sağlamıyorsa, biz körüz!

İsa’nın karşılaştığı, doğuştan kör adam hepimizi temsil edebilir. Kör doğdu: Bunun anlamı nedir? Kör doğan, kimsenin yüzünü tanımaz, rahatça yürüyemez, çünkü ne yolu ne de engelleri görür, neyin temiz neyin kirli olduğunu bilemez, dolayısıyla da tuttuğunu kirlettiğinin farkında olmaz, farkına varmadan zehir yiyip içebilir, farkında olmasa da daima tehlikededir. Onun başkalarının yardımına hep ihtiyacı vardır, kendisini seven ve yardımcı olacak birisine.

İşte, biz de aynen böyle, körüz. Başkalarını aldatmadan tanıtacak birine bizim çok ihtiyacımız var: Bize yol gösterecek, ellerimizin ne zaman kirli olduğunu söyleyecek, yüreğimiz ve aklımız için sağlıklı gıda yerine zehir içiyorsak, bizi uyaracak birine çok ihtiyacımız var.

İsa; karşılaştığı köre onu çamur ile kirleterek parmağı ile dokundu; kör ona hemen itaat etti: Gönderilmiş Olan’ın (Siloha) havuzunda yıkanmaya hemen gitti. Döndüğünde gözleri görüyordu! Yani kendisine konuşanları, eşlik edenleri tanıyıp, tek başına yönünü bulabiliyor, kendini koruyabiliyordu, başkalarına yardımcı olabiliyordu bile.

Sadece biraz toprağı temizleyen değil de gözlerin körlüğünü açabilen, hangi sudur? Biz bunu kolayca anlayabiliriz: Vaftiz suyu bu mucizeyi gerçekleştiriyor. Baba’ya olan sevgisini yaşamak, dünyaya Kutsal Ruh’unu getirmek için İsa ile birleşen kişi, işte o, ışığa sahiptir: Başkalarını sevmesi gereken kişiler olarak görür, dünyada nasıl davranması gerektiğini görür, neyin iyi neyin kötü olduğunu anlar, çünkü Allah’ın Oğlu’nun ölçütlerini, kendine mal eder.

Aziz Pavlus bize şöyle diyor: “Uyan, ey uyuyan sen! Kalk ölüler arasından! Mesih de senin ışığın olacaktır”. Havari şunu söylemekten mutlu: “Bir zamanlar karanlıklarda idiniz, ama şimdi Rab’de ışıksınız”. Ayrıca şunu tembihler: “Işık çocukları gibi yaşayınız. Işık her tür iyilik, doğruluk ve gerçek meydana getirir. Rabbi neyin hoşnut ettiğini öğrenmeye çalışın. Karanlığın meyvesiz işlerine katılmayın. Tam tersine bunları kınayın”.

İsa’nın ışığıyla aydınlanmış olarak, dünyanın Baba’ya doğru yönelmesi ve gerçek barış ve sevgi eylemleri gerçekleştirmesi için, O’nunla iş birliği yapabiliriz. Bizler de kör gibi ret edilip kovulursak, yine de Allah’ın Ruh’unu taşıdığımızdan sevineceğiz, mutlu olacağız!

İsa’nın ışığıyla aydınlanmış olarak artık iyi-kötü ayrımı yapma hatalarını işlemeyeceğiz. Kardeşlerle karşılaştığımızda onları ne dış gösterişe ne de toplumsal seviyeye ne kültüre ne de işe göre, sadece Allah Baba’nın onların üzerine döktüğü sevgiye göre onları değerlendireceğiz. İsa gerçek ışıktır: O’nu sürekli, aralıksız görebilmemiz için gözlerimizi tedavi edeceğiz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 3. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

12/03/2023 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ –

3. Pazar Günü – A

1.Okuma Çık 17,3-7 Mezmur 94 2.Okuma Rom 5,1-2. 5-8 İncil Yh 4,5-42

Su, bugünkü ilk okumada ve İncil’de sıklıkla bahsedilen konudur. Su, yaşam kaynağı ve insanın yaşaması için gereken elementtir! Halk çölde su arıyordu, İsa da öğle saatlerinde Sikar’da su arıyordu. İnsanın suya ihtiyacı vardır, sadece susuzluğunu gidermek için değil, özellikle içsel yaşamı için gereklidir. İçsel yaşamın suyu nedir?

James Tissot (1836–1902), The Woman of Samaria at the Well (La Samaritaine à la fontaine)
James Tissot (1836–1902), The Woman of Samaria at the Well (La Samaritaine à la fontaine)

İnsana tam bir ruhani doyum verebilecek, yeryüzündeki yürüyüşünde onu doyuracak bir şey var mı? Bu susuzluğumuzu kim giderebilir?

Halk çölde Musa’ya karşı homurdanıyor: Musa; ne yapacağını, onlara nasıl cevap vereceğini bilmiyor. Tüm halk ve hayvanları için yeterli su nerede bulunabilir? Musa’nın tek çıkar yolu Allah’ıdır. Allah da onu hayal kırıklığına uğratmıyor. Allah duayı dinliyor, ama karşılığında bir itaat, hatta katı bir itaat istiyor. Musa, Allah’ın Kendisi tarafından verilmesinden başka hiçbir özelliği olmayan asayı alıp onunla kayaya vurması gerekiyor. Elbette kayayı kıracak olan, asa değildir, kaya da su olmayacaktır, ama Allah, Musa’nın duasını tüm halk önünde gerçekleştirmek istiyor: Halkın liderleri bunun tanıkları olacaklar.

İşte su, kayadan bereketli bir şekilde akıyor. Allah, Musa’nın şikayet eden ve güvenemeyen halk için yaptığı duasını dinledi.

Tüm bunlar bir işarettir. İnsanın gerçek susuzluğunu gidermek için gerçek suyu veren İsa’dır. Sikar’da İsa; susamış ve barış, sevinç, yaşam kaynağını bulmaktan aciz insanlığa rastlamaktadır. İnsanlar geçici, yüzeysel, bir anlık tatminler peşindeler; bunlar sadece bir an sürmektedir, sonra insanların yeniden aramaları gerekmektedir, onlar hayal ile hayal kırıklığı arasında koşturmaktadırlar. Bir anlık tatminler peşinde koşarlarken insanlar; aralarında bağ kurup bu bağı koparmaktalar ve karşılıklı güvensizlik ve belirsizlik yaratmaktadırlar.

Beş kocaya vardın. Şimdi birlikte yaşadığın adamsa kocan değil!”: İsa, insanın mutluluğa doğru koşmasını böyle özetlemektedir.

İnsan ilişki aramakta, çünkü onlardan sevinç beklemekte, ama insanlar arasındaki ilişkiler, Allah’ın sabitliğine ve ebediyetine dayanmamakta ise, hayal kırıklığına uğratmaktadırlar. İşte bu sebepten İsa, en derin arzularımızı gerçekleştirebilecek kişi olarak Kendini önerir. Allah tarafından yollandığı için, hayal kırıklığına uğratmayan bir adamın geleceğini bilen Samiriyeli kadına, İsa: “Seninle konuşan ben, O’yum!” diyor.

Gerçekten de insanın ve tüm insanlığın ihtiyacı olan su kaynağı, İsa’dır. O’nunla karşılaşanlar ve O’nu dinleyenler, O’nun tarafından sevilmeyi kabul edenler bunun farkına varıyorlar.

İki gün için O’nu misafir eden Samiriyeliler, O’nun dünyanın kurtarıcısı, hayattan mahrum dünyaya hayat veren O’nun olduğunu bilmektedirler. İsa Allah’ı tanıyor, insanı da tanıyor, Allah’ın insana yaşamını sevinçle doldurması için gerekeni verebileceğini, onu kurtarabileceğini, biliyor. İnsanı dolduran, Kutsal Ruh’tan başka ne olabilir ki? Bu da, aziz Pavlus’un dediği gibi, bize İsa tarafından verilir. “Bize verilmiş olan Kutsal Ruh aracılığıyla Allah’ın sevgisi yüreklerimize yerleşmiştir. Evet, biz daha çaresizken Mesih, belirlenmiş zamanda biz suçlular için öldü… Biz daha günahkarken Mesih bizim için öldü”.

İsa, insanlığın susuzluğunu gideren canlı su kuyusudur. O, bize Kutsal Ruh’u, O’nun aracılığıyla hayatın tamlığını da vermek için ölmektedir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 2. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

05/03/2023 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ -2. Pazar Günü -A

1. Okuma Yar 12,1-4 Mezmur 32 2.Okuma 2 Tim 1,8-10 İncil Mt 17,1-9

“ Allah’tan gelen güçle Sevindirici Haber yararına benimle birlikte sıkıntılara katlan”: Bu sözlerle aziz Pavlus öğrencisine cesaret vermektedir, aynen biz de İncil’i yayma arzumuzu çoğaltmaya çağrılmaktayız. İncil’i yaymak, İsa vasıtasıyla bize ulaşan Baba’nın sevgisini müjdelemek demektir. Bu bize biraz yorgunluk ve acı verse de!

Giovanni Bellini (circa 1430–1516), The Transfiguration of Christ
Giovanni Bellini (circa 1430–1516), The Transfiguration of Christ

Baba’nın sevgisi olan İsa, O’nun ulaştığı kişilerin vaftize hazırlandıkları Paskalya’ya Hazırlık Devresi’nin merkezindedir. Peki, ya önceden vaftiz olanlar? Onların da imanlarına güç kazandırmaya, kendileriyle karşılaşanları ilahi bir şekilde sevebilmek için İsa’ya olan sevgilerini yenilemeye ihtiyaçları var. Bizler vaftizliyiz, ama vaftiz lütfunu her gün yeniden kabul etmeliyiz, yüreğimizde ve günlerimizde yeni sevme fırsatları yaratmalıyız: Tek kelimeyle, tövbe etmeye devam edeceğiz. Şimdi kendilerini vaftize hazırlayanlar, bize örnek ve yardımcı olmaktadırlar. Biz onlara yürüyüşlerinde yardımcı oluyoruz, onlar bize yeni bir imanın hevesini iletiyorlar.

Onlar İbrahim’in imanının attığı adımı yaşıyorlar, çünkü onlar da İbrahim gibi, her şeyi bırakıp Allah’ın davetini kabul ediyorlar. İbrahim, Allah’ın kutsamasından emin olarak bilmediği bir yola çıkmak üzere kendini O’nun görünmeyen rehberliğine emanet etti. Onu kutsayan Allah’a güveniyordu ve verdiği sözlerden hiç şüphe etmiyordu. Yüreğinin sevincine kesinlikte vaat edilenlerin hiçbirini görmemesinden gelen acı eşlik ediyordu. Ben de İbrahim’in ki gibi bir imanı yaşamak istiyorum: Bu, vaftiz edileceklerin ve İsa’yı takip ederek ebedi memlekete doğru bütün yürüyenlerin imanıdır.

Bugün İsa’yı dağa çıkarken takip ediyoruz: O oraya dua etmeye gidiyor. İsa’nın duası nasıl? Bu metinde İncil yazarı bize bunu söylemiyor, ama biz biliyoruz, çünkü tüm İncil’i okuduk ve İsa’nın Baba’ya yönelttiği duayı duyduk: “Baba, benim değil, senin isteğin olsun!”. Bu dua İsa’yı değiştiriyor, yüzünü nurlu kılıyor, onu Allah’ın şanıyla parlatıyor. İsa’nın duası; gerçek duadır, en güzel, Baba’nın en çok hoşuna giden ve bizi gerçek evlatları, ilahi evlatları kılan diyalogdur.

İsa ile birlikte olan üç öğrenci İsa’nın yüzünün nurunu görünce şaşırıyorlar: Sanki başka bir dünyadaymış gibi hissediyorlar. Onlar bu değişik dünyaya alışmadılar, bu yüzden bu dünyaya özgü korku ile, yüzeysellik ve uyuşukluk ile tepki gösteriyorlar.

Bulutun gözükmesi ve buluttan duyulan ses, Celile dağının tepesinde olmalarına rağmen, Allah’ın huzurunda olduklarını ve Allah’ın tüm sevgisini Öğretmenleri İsa’ya emanet ettiğini anlamalarını sağlıyor. İsa, Baba’nın isteği hakkında İsrail tarihinin büyükleri olan Musa ve İlyas ile – onlar, büyüklerdir çünkü Allah’ın onlara yönelttiği her söze itaat ettiler! – konuşuyor. O, onların görevini ve itaatini tam olarak yerine getirecektir!

O, Oğul’dur, gerçek itaatkar oğuldur; bu sebepten Baba O’na tam güveniyor ve üç öğrencinin dikkatini şöyle uyandırıyor: “O’nu dinleyiniz”. Allah, insanların İsa’yı dinlemelerini istiyor. Ben de O’nu daha çok dikkatle dinleyeceğim, o zaman Allah’ın sevgisinin her boyutunu, Sevindirici Haber’in, yani İncil’in değerini anlayacağım ve ben de İsa gibi şöyle tekrar edeceğim: “Benim isteğim değil, senin isteğin olsun, Baba’m!”.

Baba’nın isteğini gerçekleştirmek bana acı verecek mi? Pavlus ile ve benden önce bütün diğer itaat etmiş olanlarla birlikte İsa ile birleşerek bu acıyı Baba’ya sunacağım. İsa’nın çehresinin nuru benim yüzümü de aydınlatacak ve O’nun tanığı olacağım.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 1. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

26/02/2023 – ORUÇ DEVRESİ – 1. Pazar Günü – A

1.Okuma Yar. 2,7-9;3,1-7 Mezmur 50 2.Okuma Rom. 5,12-19 İncil Mt. 4,1-11

Niçin Paskalya’ya Hazırlık (Oruç) devresi gibi bir tövbe zamanı kutluyoruz? Bugünkü okumalar, her birimizin günahkar olduğunu, günahın yaşamlarımızı ve aramızdaki ilişkileri bozduğunu hatırlatmaktadırlar. Eğer günahın işine devam etmesine izin verirsek o, insanları bozmaya ve acı çektirmeye devam edecektir. Günahla kaybettiğimiz yeteneklere ve güçlerimize tekrar kavuşmaya, onun bozduğu yüreği ve aklı iyileştirmeye ihtiyacımız var.

Ivan Nikolaevich Kramskoĭ (1837-1887), Christ in the Wilderness

Fakat günah nedir? Bu sözcüğü artık kullanmayan, hatta inkar eden bu dünyada, günahtan konuşmanın anlamı var mıdır? Doğru, artık günahtan açıkça konuşulmaz, bunun sebebi de artık insanın kendini Allah önünde sorumlu olarak görmemesidir. Gerçekten de günah bizim Allah ile ilişkimizle ilgilidir; bir yaratığının, bir evladının, O’na inanan birinin; O’na olan bir güvensizlik eylemidir. Aslında günah sözcüğünü sadece Allah’a iman edenler kullanırlar.

Allah’a iman eden kişi, denenir; bazen Allah’ın onu unuttuğu, kendisi ile ilgilenmediği fikrine kapılabilir, hatta Allah’ın var olmadığını düşünebilir. Gelebilecek başka kötü fikirler; Allah’ın Söz’ünün ciddi bir şey olmadığını, herkesin istediği gibi davranması gerektiğini, Allah’ın bize ilettiğine göre değil de kendi isteğimize göre davranmak iyi olduğunu insana söyleyebilirler. Bu düşünceler insanı Allah’ın sevgisinden uzaklaştırır, Allah’ı insana yabancı kılar. Bu düşüncelerle insan kibirlenir, egoist olur, kendini her şeyin merkezinde sanır. İşte dünyada yayılmış günah budur: Değişik görüntüler alabilir: Ekonomik işlerde, cinsel boyutta, şahsi veya sosyal ilişkilerde yerleşmesine göre.

İlk okuma bize Adem ve Havva’nın günahını anlatır; bu günah, her erkek ve her kadının günahının simgesidir: Bu, ‘asli’ günahtır; diğer tüm günahlar ondan gelirler: Kibir günahı! Adem ve Havva Allah’ın kendilerini aldattığını sanırlar, Allah’ın onların hürriyetlerini kıskandığını fikrine kapılırlar. Böylece yalnız kalırlar: Allah’tan uzak olunca kendilerinden utanır ve birbirlerini suçlamaya başlarlar. Artık karşılıklı güven kalmamıştır, huzur kaçmıştır. Günümüzde sosyal yaşamda var olan güvensizlik, acaba herkesin hayatında kabul edilen bu tür bir günahın sonucu değil midir?

İncil bize herkesin denendiğini söyler, hatta Allah’ın Oğlu bile denendi. İsa Kendini; düşüncelere, ayartmalara karşı koyuyor, dua ve oruç ile onlarla savaşıyor.

Karşısına çıktıklarında Allah’ın Söz’ünü tekrarlayıp Kendini Söz’e teslim ederek onları yeniyor. Bu Söz, İsa’nın güvenidir. O, Baba’dan ve sevgisinden şüphe etmeyi kabul etmiyor! Bu sebepten hiçbir denenme yüreğini Allah’tan uzaklaştırmaya beceremiyor! Ayartıcı; İsa’nın imanını, ümidini ve sevgisini yanlış bir şekilde kullanması için O’nu deniyor: İmanını açlığı gidermek amacıyla mucizeler yapmasını, ümidini Allah’ın olağanüstü eylemleri yapması için O’nu zorlamasını, sevgiyi Şeytan’ın verdiği güçlerle kullanmasını istiyor.

İsa itaat ile denenmeyi aşıyor: Kutsal Yazılar’a sık sık bağlı kalarak yeni bir insanlık başlatıyor, Baba’ya itaat etmekte Kendisi ile birleşecek olan öğrencilerin o yeni insanlığı. Bu insanlık, Adem’in neslinden gelen ve vaftiz aracılığıyla arınılmış ve yenilenmiş insanlıktır. Bu insanlık İsa sayesinde doğrulanıyor ve kutsallaştırılıyor. İsa bu zaferi kırk gün çölde kalarak başlattı ve Zeytinlik Bahçesi’nde ve haçta Kendini denenmeye gelen Şeytan’ı yenerek elde etti.

Şeytan’ın karşısında zayıf olan bizler, şimdi İsa’nın zaferi ile güçlenmiş olmaktayız. Bu Paskalya’ya Hazırlık için kırk gün boyunca O’nunla birlik içinde kalıp düşüncelerimizi O’nun düşünceleri ile değiştirmek için pratik yapacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 7. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/02/2023 – Olağan Devre – 7. Pazar Günü- A –

1.Okuma Lev 19,1-2.17-18 Mezmur 102 2.Okuma 1Kor 3,16-23 İncil Mt 5,38-48

Allah, Musa’yı halka daha önce kimsenin söylemeyi düşünmeyeceği bir söz söylemekle görevlendiriyor. Allah, emirleri itaat edilmek veya İbrahim halkı üzerinde bir otorite göstermek için değil, ama ilk olarak bu halka, sonra da, bu halk aracılığıyla, yeryüzündeki diğer tüm halklara Kendini tanıtmak için verdi. Allah’a itaat eden, O’na benzer, yani O’nun gibi sevmeye ve sevgiyi yaymaya kabiliyetli olur. Bu sebepten tüm emirleri özetleyen emir şudur: “Kutsal olun, çünkü ben, Allah’ınız olan Rab, kutsalım”. 

Jan Brueghel the Elder (1568–1625), The Sermon on the Mount
Jan Brueghel the Elder (1568–1625), The Sermon on the Mount

Sonra da bu kutsallığın nasıl geliştiğini anlatmaktadır: Yüreğimizde ne kine ne öce, ne de kırgınlığa yer bırakacağız, “ama yanındakileri kendin gibi seveceksin”. Yakınındakini sevmek, kin duyabilen yakınındakini bile sevmek; kutsallığın, bize rehberlik eden Allah’ın kutsallığının göstermesidir.

İsa, Levililer Kitabında ele alınan bu öğretiyi, üç tane örnek vererek, geliştiriyor. Tokat, hırsızlık ve iddia örneklerini sunuyor. Sana vuran olabilir, kanunları kullanarak seni soymak isteyen olabilir, iddia ederek senden bedava yorulmanı isteyenler de olabilir. Bu hareketler genelde ağır tepkiler uyandırıyorlar.

Öğrencinin yüreğinde ise neler oluyor? O, Allah’ın sevgisini göstermek, yani O’nun kutsallığını her yere taşımak istiyor, bu sebepten yüreğinin değişmesine izin vermiyor, bu kötülüklerin kendisini etkilemesine izin vermiyor. Şeytan senin de onun gibi kötü olmanı ister, fakat Rab, bu durumları kullanarak, O’nun kutsallığını göstermeni arzu ediyor. Bu durumlar, Allah’ın iyiliğine tanıklık etmen için kullanabileceğin değerli fırsatlardır. Bu şekilde seni görenler Baba’nın bilgeliğinin ve karşılık beklemeyen sevgisinin bir yüzünü görmüş olacaktır.

İsa başka tavsiyeler de vermektedir: “Size zulmedenler için dua edin”. Oğul’un yüreği Baba gibi sever. Baba; iyileri de kötüleri de sever, onları, yüreklerini Kendisine çekmek ve değiştirmek için sever. Bu şekilde bizden de, sevilmeden ve değerlendirilmeden bile, sevmemiz istenmektedir; bu bir lütuftur ve bize de verilmektedir! Biz sevgiye cevap vermek için değil de, Allah’ın evlatları olduğumuz için sevmeliyiz!

Aziz Pavlus’un da teşvikleri bu öğretilerin doğrultusundadır: Bizler Allah’ın tapınaklarıyız ve içimizde O’nun Ruh’u yaşar. Her eylemimiz bu gerçeği sayıp gösterecektir. Biz dünya gibi düşünemeyiz; dünya ayaklarımızın ezilmemesi için kurnaz olmak gerekir, diyor. Bizim kurnazlığımız, dünyada kendimizi yüceltmemiz değildir, tersine kuzu gibi uysal ve her durumda iyi olmamızdır. Hatta kuzular olarak, kurtların arasında bulunduğumuzda bile! Biz iki sandalye üzerinde oturmayacağız: Ya dünya gibi oluruz ve onunla çekişiriz ya da Allah’ın yüreğini ve sevgisinin güzelliğini gösterme görevini yaparız, insanlardan gelecek haça katlanarak bile.

Bu günkü duayı hep beraber tekrar edelim: o, gerçekten “yeni” kişiler olmayı arzuladığımızı belirtmektedir: “Allah’ım, sen ki Oğlu’nun haçta soyulması ve alçaltılması ile sevginin gücünü gösterdin, yüreğimizi Ruh’un armağanına aç ve şiddetin ve kinin zincirlerini kır, öyle ki, kötülüğü iyilikle yenerek, senin barış İncil’ine tanıklık edelim”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 6. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/02/2023 – Olağan Devre 6. pazar Günü – A –

1.Okuma Sir 15,15-20 Mezmur 118,2 Okuma 1Kor. 2,6-10 İncil Mt 5,17-37

Sırlar ve gizemler! Allah’ın gizemi saklıydı ve şimdi açıklanmaktadır. Aziz Pavlus işte bunu söylemektedir. Bu dünyada hiç kimse, güçlü veya bilge olsun, Allah’ın gizemlerini keşfedemedi, anlayamadı. Sadece O’nu sevenler bir şeyler bilebilirler ve haça Gerileni kabul edenler Allah’ı gerçekten sevmektedirler. Bunların aralarında bizler de varız: Bununla övünebiliriz, ama büyük bir alçakgönüllülükle, çünkü alçakgönüllü değilsek, Allah bize Kendini göstermez: Gerçekten de Kendini gösteren O’dur, O’nun yüreğinin sırlarını keşfeden biz değiliz. O, yüreğini sadece küçüklere ve alçakgönüllülere açar.

Holy Wisdom (16th cent), Vologda museum
Holy Wisdom (16th cent), Vologda museum

Bugün İsa Allah’ın emirlerini nasıl okuyor açıklamaktadır. İsa bunları köle olarak değil, evlat olarak okumaktadır! Köleler Allah’a O’nu sevmeden itaat eder, her şeye harfi harfine uymaya çalışırlar, hatta bunu korku ile de yaparlar: Bir mükafat bekler ve cezadan korkarlar. İsa ise bize bir evladın, babasını seven ve onunla iş birliği yapmak isteyen bir evladın, nasıl itaat ettiğini iletmektedir. Bir evlat, Baba Allah’ın sevdiğini bilir ve bu sebepten emirleri bir sevgi armağanı olarak alır. Böylece İsa Allah’ın yüreğine girişimizi sağlar ve içsel güzelliğini, sevgisinin güzelliğini ve derinliğini gösterir. Devam emekte olduğumuz dağdaki konuşmasında İsa bizlere emirleri bazı okuma örneklerini vermektedir.

Allah insanlara niçin “Öldürmeyeceksin” dedi? Allah yaratıkları olan tüm insanları sevdiği için bu emri verdi. Onlara olan sevgisi derin ve devamlıdır. Bir evlat; cinayetten kaçınmakla kalmaz, Baba’nın sevgisini örnek alarak herkesi sevmeye çalışır. Bir evlat; insanların büyümesine yardımcı olacaktır, sevme kapasitelerinin artması için elinden geleni yapacaktır. Öldürmek yaşamı esirgemektir ve insanların yaşamlarını esirgemek için birçok yöntem vardır: Kırıcı bir söz veya bir alay, bir kişinin gününü bozabilir, onun büyümesini engelleyebilir. Bir kişi ile herhangi bir çıkarın için kavga ettiğinde o kişiye huzursuzluk yaratıyorsun ve uykusunu kaçırıyorsun. Kim Allah’ı O’nun evladı gibi seviyorsa kavga etmez ve kimseyi kırmaz.

Zina etme” diyen emri Peder niçin verdi? Eğer bir evlat olarak O’nu dinlersen evlilik hakkındaki niyetlerini anlarsın. Eğer O, bir erkek ile bir kadın arasındaki birliği kutsadıysa, sen uzaktan bile bunu bozmayı düşünemezsin. Bu, Allah’a karşı yapılan bir hakaret olur, o erkek ve o kadın da zarar verir. O kadının veya o erkeğin “kendi kadınından” veya “erkeğinden” daha çok hoşuna gitmesi, bunu onun da istemesi, hiç önemli değildir. Sen insanlara değil, Allah’a itaat etmelisin. Eğer eşini aldatan biriyle birlikte olursan, sen Allah tarafından kutsanan bir bağı koparmaya yardımcı oluyorsun: Allah’ın önünde sen de suçlusun!

Allah’a yapılan her itaatsizlik insana karşı da sevgi değildir. Baba’ya itaatsizlik olan bir eyleme sevgi diyemezsin.

İsa’nın bize verdiği diğer bir itaat örneği yeminle ilgilidir. Bu da ciddi bir şeydir, çünkü bununla Allah’ı seni doğrulaması için tanık olarak çağırmaktasın. Bu sebepten “yalan yere tanıklık yapma” emri bu şekilde konuşmamanı önermektedir, yani kendi fikirlerini savunmak için hiçbir zaman yemin etme. Eğer daima doğruyu söylemeye alışırsan yemin etmeye ihtiyacın olmayacaktır. Sen Allah’ın evladısın: Her dediğin doğru ve ölçülü olacaktır, yoksa yalancı olan şeytana yer vermiş olursun ve Kötü’nün avı olarak davranıyorsun.

Tüm emirler hayat içindir: “Eğer emirlere uyarsan, onlar seni koruyacaklardır; O’na güveniyorsan, sen de yaşayacaksın”. Allah’ı dinlemeden O’ndan mutluluk ve iyilik istemek aptallıktır: Zaten artık O emirleriyle bize sevinç ve barış yolunu gösterdi. Allah’ın ağzından çıkan her sözü ciddiye almak bilgeliktir ve tabii ki beden alan Sözü sevmek en büyük bilgeliktir! İsa’yı kabul etmek; Allah’ı gerçekten dinlemenin işaretidir, en faydalı bilgeliktir, gerçek hayat yoludur!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 5. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

05/02/2023 – OLAĞAN DEVRE – 5. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş. 58,7-10 Mezmur 111 2.Okuma 1Kor. 2,1-5 İncil Mt. 5,13-16

Geçen Pazar günü İsa’nın, gerçek mutlulukları ilan etmesini, yani, O’nun öğrencilerinin ve tabii ki, tüm insanların yaşamlarının teselli ve iyilik dolu olması için onları nasıl gördüğünü, dinledik. Gerçekten de bu bilgeliğe göre yetişen ve eğitilen kişilerin olduğu yerde, huzur, sevinç, neşe ve barış vardır.

Thomas Gainsborough (1727-1788), Charity relieving Distress
Thomas Gainsborough (1727-1788), Charity relieving Distress

Bu bilgeliğin yayılması için bunu bazılarının kararlılıkla yaşaması ve eksiksiz ilan etmesi gerekmektedir. Bunu sadece yüreğinde İsa’yı kabul etmiş olan yapabilir. Kim İsa’yı kabul edip O’nunla birlikte yaşıyorsa, o kişi İsa’nın öğrencisidir, etrafındaki dünya için teselli kaynağı ve yaşam “eğitmeni” oluyor. İsa bunun farkındadır, bu sebepten bugün bize bu çok güzel sözü söylemektedir: “Siz dünyanın tuzusunuz” ve “Siz dünyanın ışığısınız”.

Kim O’nunla yaşayıp O’na itaat ediyorsa, dünya için çok değerli ve gerekli olmaktadır. Bunlar boş sözler değildir: Etrafımıza baktığımızda ne kadar gerçek olduklarını anlayabiliriz. İsa’nın öğrencilerinin olduğu bir ortamda af imkanı vardır ve sevgi, merhamet yayılmaktadır, özellikle de birilerine güven duyabilirsin. İsa’nın olmadığı ortamlarda ve milletlerde kimseye güvenemezsin, kimseyle dertleşemezsin, ne de, kendin için veya başkaları için, acıma bulabilirsin. İsa öğrencilerinin kendilerini beğenmiş olmalarını istememektedir, bu sebepten onları uyarıyor: Tuz, yararlı olmak için, tuzlu olmalıdır; tatsız bir tuz kimsenin işine yaramaz ve atılır. Aynen ışık da parlamalıdır: Saklı olan bir şamdan kimseye yaramaz. Bu basit sözlerle İsa öğrencilere Kendisini, içlerinde taşımaları gerektiğini söylemektedir, yoksa tatsız olurlar. Saklanmadan ve kendilerini kamufle etmeden, içlerinde taşıdıkları İsa’yı yansıtmaları gerekmektedir, yoksa yararsız olurlar. Tat O’dur, sadece O’nda olan sevginin tamlığıdır. Işığın kaynağı O’dur ve herkesin görebileceği bir yere konmalıdır, yoksa kimseyi aydınlatamayacaktır.

Biz zavallı, hatta günahkar insanlar olduğumuzun farkındayız. Nasıl olabilir ki dünyaya faydalı olalım ve sayemizde, varlığımızla ona barış ve bilgelik kazandıralım? Elbette bizler zayıf ve güçsüz olduğumuzu biliyoruz: Zenginlik biz değiliz, ama içimizdeki İsa’dır; toprak vazolara konmuş bir hazine gibi! Vazo zayıf ve kırılgan, ama içerisinde olandan dolayı değerlidir! İşte aziz Pavlus ikinci okumada tam bunları söylemektedir. Pavlus, Korintos cemaati huzuruna çıktığı zaman, zayıf olduğunun bilincindeydi, ama içinde İsa’nın varlığının zenginliğini taşıdığını da bilmekteydi: O İsa ki, sevgi için, haça girilmiş oldu! Haçta ölen bir insan güçsüzdür, ama severek öldüğü için, en büyük güçsüzlüğü yaşadığı anda, bize sevgisinin büyüklüğünü ve gücünü gösterip bağışlamaktadır. Bu sebepten bizler güçsüzlük ve sefaletimizden utanmıyoruz, ama sadece ve sadece yüreğimizde ve aklımızda taşıdığımız, O’nun arzuladığı ve bilgeliğini gösteren eylemlerde ispatladığımız Rab’bimizle övünüyoruz.

İlk okumada Allah’ın gerçeğini gösteren bazı sosyal eylemler tavsiye ediliyor, bunlar acıları ve fakirliği azaltmaktadırlar: Onlar aracılığıyla Allah’ın sevgi ve merhamet dolu yüreğini gösteririz. Eğer boyunduruğa, kaba işaretler yapmaya, kötücül konuşmalara son verirseniz, açlar uğruna kendinizi feda eder, yoksulların gereksinimini karşılarsanız, ışığınız karanlıkta parlayacak.

İsa anlattığı meselleri sonlandırırken Baba’nın içimize ektiği sevgiyi herkese göstermemizi tavsiye etmektedir, böylece O, aracılığımızla Kendini gösterebilecek, bu sayede başka insanlar da O’nunla karşılaşabilecek ve O’nu tanıyabileceklerdir. Kim Baba ile karşılaşırsa artık dünyada yalnız olmadığını keşfeder ve kurtuluşu tecrübe etmeye başlar. Kim Baba ile karşılaşırsa şimdiden cennettin sevincini tadar!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 4. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

29/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 4. Pazar Günü – A

I. Okuma Sof. 2,3;3,2-13 Mezmur 145 2. Okuma 1Kor.1,26-31 İncil Mt.5,1-12

Peygamber Sefenya Allah’ın adına konuşarak şöyle diyor: “Aranızda, geriye kalanlardan ancak yoksul ve alçakgönüllü bir halk bırakacağım”. Böylece Allah’ın kime karşı sempati duyduğunu söylemektedir! Yüreği daima alçakgönüllülere doğru, fakirlere ve acı çekenlere doğru eğilir!

Henrik Olrik (1830-1890), Sermon on the Mount - detail
Henrik Olrik (1830-1890), Sermon on the Mount – detail

Allah’ın lütfünde olmak istiyor musun? “Doğruluğu arayın; alçakgönüllülüğü arayın. Rabbin öfkesinin gününde bir sığınak bulacaksınız”. İnsanlar arasında büyük sayılmak isteyen halk, kilbirli bir yüreği kabullenen kişiler, hiçbir zaman Allah’a hoş görünmezler, çünkü Kendisi alçakgönüllüdür. Allah’ın alçakgönüllülüğünü İsa’yı bize yollamış olmasından görüyoruz; İsa, O’nu tanımamız ve iyiliğini göstermek için geldi: Tüm hayatı, fakirlik ve alçakgönüllülük bir tanıklıktır. doğumundan ölümüne kadar!

O halde Havari Pavlus’un bizleri teselli etmek için şöyle demesine şaşırmıyoruz: “Allah, bilgeleri utandırmak için dünyanın cahil saydıklarını seçti; güçlüleri utandırmak için, güçsüz olanları seçti. Allah dünyanın önemli gördüklerini hiçe saymak için, dünyanın önemsiz, soysuz ve değersiz gördüklerini seçti. Öyle ki, Allah’ın önünde hiç kimse övünemesin”. Bizler zayıflığımızın ve cahilliğimizin farkındayız, özellikle de dünyanın bizleri imanımız için cahil gördüğünün ve haça gerilmiş bir adamı sevdiğimiz için hor gördüğünün farkındayız, fakat biz Allah’ın bu şekilde davranmasından mutluyuz. Yaşadığımız dünyada değerli görülmememiz, yüzümüzü kızartmamaktadır; hor görüldüğümüzde korkuya kapılmıyoruz, yana atılmaktan şaşırmıyoruz, tersine tüm bunların gerçekleşmesini bekliyoruz ve normal görüyoruz.

Aziz Pavlus, İsa’nın sözlerini dinlediği için bu şekilde konuştu! İsa, gerçekten de insanlara, öğrencilerine ve kalabalığa meşhur olan bu sözleriyle konuşmaya başladı: “Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara! Çünkü Göklerin Hükümranlığı onlarındır”. Bugün bu sözlerini mutlulukla tekrar dinlemekteyiz, aynı zamanda onları biraz daha iyi anlamak istiyoruz ve İsa’nın “yüreği zenginliğe bağlı olmayan”, “yüreği temiz olan”, “doğruluk uğruna zulüm gören” olarak tanıdığı kişilerin arasında bulunmayı arzuluyoruz.

Birçok Hristiyan, “yüreği zenginliğe bağlı olmayanlar” deyimin, yani bu “ruhsal fakirliğin” ne olduğunu merak etti. Ben bu cümleyi şöyle telaffuz edenler tarafından yardım gördüm: “Fakir olmaya karar verenlere; Allah’ın sevgisi uğruna, hayatlarında O, gerçek ve tek zenginlik, sevinç ve sevgi kaynağı olarak görülsün diye fakirlikte yaşamayı seçenlere, ne mutlu!”.

İsa bu öğretisiyle daha önce peygamberlerin söylediği ile tam bir uyum içerisindedir, ayrıca Kendi hayat tarzını anlamamıza ve görmemize yardımcı olmaktadır. Böylece bizler de fakirlik kararımızda teselli buluyoruz ve kuvvetleniyoruz. Biz; fakirleri sevdiğimiz için değil, Allah sevgisi için yoksul olmayı seçiyoruz; böylece O, içimizde güzelliğini ve büyüklüğünü gösterecektir; aynı zamanda bunu İsa sevgisi için yapıyoruz, çünkü O, “O’nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu” (2 Kor. 8,9).

Allah için fakir olmayı seçmek, bizleri içsel olarak zenginleştirir, başkalarına hizmet etmeye açık, kardeşlerimize karşı sevgi ve anlayış dolu olmamızı sağlar, sade, sevinçli, alçakgönüllü, yaşam zengini kılar!

İsa bizlere “Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara” demeye devam etmektedir ve bu mutluluğu anlamaya ve sevmeye yardım etmek için bize diğer mutlulukları da söylemektedir. Bizler arzularımızı değiştirmek için yüreklerimizi açıyoruz; geçici, aldatıcı şeylerden içsel, görünmez ve ebedi olan değerlere doğru yöneliyoruz: Onlar bizleri “Göklerin Hükümranlığına” layık kılacaklardır! Mutlu, yani Baba’ya yakın, hatta O’nun yüreğine dalmış olacağız!

Bu gerçekleşsin diye, fakirliği ve saflığı, merhameti ve mütevazılığı seviyoruz. Bu şekilde nihayet barışın, Allah’ın zenginliklerinden bizleri paydaş kılan o gerçek barışın inşaatçıları olacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it