Selçuk – İzmir’de düzenlenen 2. Ulusal Yetişkinler için Katekizm Sempozyumu koordinatörü Mariagrazia Zambon’a bazı sorular yönelttik.
- İkinci kez düzenlenen Katekizm Sempozyumunun konusu ve amacı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Geçen yıl düzenlenen ilk sempozyumun ardından, tüm katılımcılardan bu değerli yıllık etkinliğin devam etmesi yönünde bir talep doğmuştu. Belirli bir tema üzerinde atölye çalışmalarıyla birlikte formasyon verilmesi yanında; tanışma, paylaşma, tartışma ve dua anlarının da yaşanacağı daha uzun bir zamana yayılmış bir sempozyum düzenlenmesi yönünde yoğun bir istek vardı. PUM ve CET’in desteği sayesinde, bu yıl da dolu dolu 3 gün boyunca Selçuk’ta kalarak bu sempozyumu düzenleyebildik. Katekistler, belirli bir tema üzerinde teolojik, İncil’e dayalı, ruhani ve pedagojik düzeyde bir eğitim kursu alma fırsatı buldular. Bu yıl, konu olarak Allah’ın Sevgisi’nin somut bir işareti ve O’nunla ve kardeşlerimizle bir araya gelmenin tükenmez bir kaynağı olan Efkaristiya’yı ele aldık.
Eylül ayında Ekvador’un başkenti Quito’da “Dünyaya şifa vermek için kardeşlik” temasıyla düzenlenecek olan 53. Uluslararası Efkaristiya Kongresi kutlamalarına denk gelen bu dönemde, Türkiye’deki Kilisemiz de 2023 yılı Aralık ayında, Advent döneminin ilk Pazar gününden itibaren bir yıllık dönemi Ulusal Efkaristiya Yılı ilan ederek bu girişime katılmış bulunuyor.
Tüm cemaatlerimizde Efkaristiya’yı artan bir şekilde merkeze yerleştirebilmek ve ondan hareketle yeni birlik bağları kurabilmek, Hristiyan yaşamını ve pastoral eylemleri yenileyebilmek üzere özel bir zaman ayırmak isteyen Katekizm Komisyonu olarak bizler de Efkaristiya Yılı’nın, İsa’nın Son Akşam Yemeği’nde Fısıh Bayramı’nın bir anısı ve inananlar için ruhani bir besin, bir birlik işareti ve ilahi sevginin bağı olarak tesis ettiği bu büyük ve derin sakrament hakkındaki anlayışımızı derinleştirmek için değerli bir fırsat olmasını sağlamak amacıyla bu temayı seçtik.
- Sempozyum teması olarak “onlara siz yiyecek verin” cümlesi seçildi. Neden bu cümleyi seçtiniz?
Sempozyumun “sloganı” olarak İsa tarafından söylenen bu cümleyi seçtik, çünkü bu cümle, Hoca’nın bize öğrettiği gibi Sözün ve Efkaristiya’nın Ekmeğini kırarak somut ve etkili bir şekilde Müjdesini iletmeye çağrılanlara yönelttiği en güzel davet olarak göründü. İsa, aç ve yorgun kalabalığın önünde, Havarilerden ellerindeki çok az olan yiyeceği Kendisine vermeye davet eder, çünkü bizim vereceğimiz birazcık şey, O’nun ellerinde herkes için bir mucizeye dönüşür. Havariler İsa’nın yaptığı gibi vermeye, hatta daha da fazlasını vermeye çağrılırlar: yoksulluğumuz, sahip olduğumuz az şey, Rab’bin ellerinden geçerek herkes için bir berekete dönüşür. Ayrıca, Peder Alessandro Amprino’nun çok iyi açıkladığı gibi: bu Efkaristiya’dır. İsa’nın Bedeni olan ekmeğin kırılmasıyla Birlik yeniden keşfedilir.
- Sempozyuma sadece din adamları ve adanmışlar mı katıldı?
Hayır, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sempozyum yetişkinlerin katekezi (Hristiyanlığa giriş eğitimi) için çalışan herkese yönelikti. Bu Sempozyum Türkiye’deki Katolik Kilisesi için de bir peygamberlik ve bir işarettir, çünkü Episkoposlar, rahipler, kutsanmış erkekler ve kadınlar ve laik kişiler, ortak bir Kardeşlik içinde bir araya geldik.
- Türkiye’de böyle bir sempozyum düzenlemenin önemi nedir?
En önemli şey, kateşist olmanın bir vazife değil, Hıristiyan toplumu içinde değerli ve karşılık beklemeden yerine getirilen, bir kişinin tüm kimliğini ve varlığını içeren bir hizmet olduğunu anlamaktı.
Bu bağlamda, Mons. Antuan Ilgıt’ın bu dini hizmetin özelliklerini göstermek için seçtiği üç İncil figürü çok güzeldir. İncil’deki ilk kateşist, öğrencilerini kendine saklamayan, ancak onlara Mesih’i işaret eden ve böylece tereddüt etmeden İsa’ya yönlendirebilen Vaftizci Yahya’dır. İkinci kateşist, Son Akşam Yemeği sırasında İsa’nın göğsüne eğilen ve Hoca’nın kalbini dinleyen, onun sevgi dolu kalp atışlarına uyum sağlayan ve adıyla çağırdığı kişileri ona emanet eden ‘sevilen öğrenci’ İncilci Yuhanna’dır. Son olarak, en mükemmel figür, Oğlu’nu en başından beri nasıl karşılayacağını bilen ve ona çarmıhın dibine kadar eşlik eden, beden almış Allah’ın Sözü’nün sessiz ve özenli taşıyıcısı olan Anne Meryem’dir.
Maciej daha sonra, kateşistin nasıl olması gerektiğini örnek vererek anlattı. Emmaus yolundaki iki öğrencisinin hikayesinde okuduğumuz gibi, yolda bir yol arkadaşı ve bir pedagog olan İsa’nın kendisine atıfta bulundu.
Konuşmacılar, fikir alışverişi ve dua anları sayesinde, kateşistin görevinin sadece haftada bir ders vermek değil, öncelikle Mesih’le ve daha sonra kendisine emanet edilenlerle bir ilişkiye tamamen dahil olmak, yolun bir parçasını onlarla birlikte yapmak olduğu konusunu vurguladı.
- Bu sempozyumdan beklentileriniz nelerdir?
Dileğimiz, bu yıllık toplantıları sürdürebilmek, ama aynı zamanda yıl içinde başka eğitsel ve ruhsal paylaşım zamanları oluşturarak katekistlerin birbirleriyle korkusuzca yüzleşebilmelerine yardım etmek ve kimsenin muaf olmadığı yorgunlukların, sevinçlerin, başarısızlıkların, korkuların, şüphelerin de yaşandığı bu hassas hizmette onlara destek verip yoldaş olmaktır.
Röportaj: Mariagrazia Zambon, Ordo Virginum
Sorular ve Çeviri: Şule Rogenbuke
Foto: Fr. Jawahar Cutinho