Paskalya’ya Hazırlık Devresi 1. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/03/2022 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ – 1. Pazar Günü – C

Iª Okuma: Yasa’nın Tekrarı 26, 4-10 Mezmur: 90 IIª Okuma: Rom 10, 8-13 İncil Lk 4, 1-13

“Her kim Rab’bin adını yardıma çağırsa, kurtulacaktır””: Bu sözlerle havari Pavlus ümidimizi canlı tutup huzurumuzu koruyor. “Rab’bin adını yardıma çağırmak” ne demek? Bu; bekleyişimizi insanlara, önemli kişilere veya dünyevi şeylere, kendi becerilerimize bağlamamaktır. Rab’bin adını yardıma çağırmak, geleceğimizin garantörü olarak, en derin arzularımızın amacı olarak sadece O’nu aramaktır. Bundan önce aziz Pavlus şöyle yazıyordu: “İnsan yürekten iman etmekle aklanır, imanını ağzıyla açıklamakla da kurtulur” .

JESUS MAFA, Jesus is Tempted (Cameroon 1973)
JESUS MAFA, Jesus is Tempted (Cameroon 1973)

Kurtuluş armağan ve lütuftur: Armağan olması otomatik olarak gerçekleştiği anlamına gelmez. Kurtuluş herkes için değil, ama inanan ve imanını belirten herkes içindir. İman etmek, İsa vasıtasıyla tanıdığımız Baba’ya güvenme yeri olan yürekte gerçekleşir. İman eden, yaşamını Baba’ya teslim etmek için İsa’ya güven veren “aklanır”, yani doğru yerde, Baba Allah için evladın yerinde bulunur. Yüreğinde imanı saklı tutan kişi evet aklanır, fakat dünyevi ayartmalardan uzak ve kendi insani zayıflıklarından, düşmanın etkilerinden muaf değildir. Bunun için havari bize bir adım daha önermekte. Kurtuluşu tatmak için bulunduğumuz durumu çekinmeden belirtmemiz de gerekiyor: “imanını ağzıyla açıklamakla kurtulur”. İmanımızı başkalarının önünde belirttiğimizde kendimizi güçlü hissederiz, ayartmalardan korunmuş oluruz ve ayrıca İsa’nın bizden utanmamasını, Baba’nın önünde bizim için tanıklık yapmasını sağlarız. İsa şöyle dedi: “Kim insanların önünde beni tanırsa, ben de onu Göklerdeki Baba’mın önünde tanıyacağım”! Kurtuluşun gerçekten çifte bir gelişmesi vardır: Göklerde ve yeryüzünde!

Bugünkü İncil denenmelerden kurtulmaktan bahsediyor: İsa açıklıkla Allah’ın Sözünü hatırlatıyor ve böylece ayartıcı O’ndan uzaklaşıyor. Ayartıcı, İsa’nın Söze uyma ve Baba’ya itaat kararlılığı karşısında gösterdiği alçakgönüllülüğe dayanamıyor. Elbette bu Sözler Allah’ın Oğlu olan kendisinden çok daha önemsiz kişiler tarafından yazıldı, ama O, yine de kıskançlık veya üstünlük hissetmeden o sözleri kabul ediyor. Denenmeler anlatımında şu göze çarpar: İsa alçakgönüllüdür! Tersine ayartıcının sözleri, Şeytandan gelen her şeyin öz kibrini, ‘kendin yap’ deyiminde ve davranışında saklayan, asiliğe iten o kibrin sızmasına izin vermektedirler. “Allah’ın Oğlu isen” kendin karar ver!”. İsa ise şöyle cevap veriyor gibidir: Oğul isem, Babamın karar vermesini istiyorum, O’na güveniyorum. O konuşuyor ve ben O’nun Sözü sayesinde yaşamaktayım: Bu Söz, benim için ekmektir ve kesindir. Çöldeki ‘man’ gibi her zaman bol ve hazır besindir.

İsa; bu dünyada hacı olan, kendini verdiği sözü tutan, hayal kırıklığına uğratmayan Allah’a emanet ederek İbrahim’in kat ettiği yola devam ediyor ve mükemmelleştiriyor.

Bizler Rab’bimiz İsa’yı yardıma çağıracağız, ve ayartıcı bizden uzaklaşacaktır. İsa’ya olan imanımızı belirteceğiz ve kurtuluşu, tüm açılarıyla, tatmaya başlayacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 8. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

1.okuma Sirak 27,4-7; Mezmur 91; 2.okuma 1.Kor 15,54-58; İncil Lk 6,39-45

Birinci okumanın sözleri kolay ve inandırıcıdır. Yazar ayırt etmede bize yardım etmek için kolay örnekleri kullanıyor. İçimizdeki ve çevremizdeki her şey Baba’ın armağanı değil: Gördüğümüz ve duyduğumuz şeyleri Rab’bin Sözünün ışığında ayırt etmeliyiz yoksa aldatmalara ve denemelere düşebiliriz.

Pieter Bruegel the Elder, The Blind Leading the Blind (1568)
Pieter Bruegel the Elder, The Blind Leading the Blind (1568)

İsa aynı örnekleri öğrencileri için kullanıyor: Bir kör başka bir köre rehberlik yapar, hiç görmeyen biri az ve kusurlu gören başkasını düzeltmek ister, bir kötü adam iyiliği öğretmek ister; bunlar bir çocuk için bile çok inandırıcı konulardır.

Kim kördür? Allah’ı görmeyen, İsa’yı Allah’ın Oğlu olarak kabul etmeyen, Rab’bin okulunda öğrenmediğinden Rab’bin isteğini tanımayan kördür. İsa’nın öğrencisi Rab’bin okulunda hazırlanmış olanın yardımını aramalıdır. Öğretmen olmak için öğretme isteği yetmez. Önce hazırlanmak lazım. Her öğreteni dinlememeye dikkat et! İsa’nın okulundan bir insanın gelip gelmediğini ayırt et!

Peder’in gözleriyle, doğru bir biçimde olayları görmek için hepimizde engeller var. Bu engeller, Allah’ın Sözü’nü bilmemektir, önyargılardır, üstünlük duygularıdır, kızgınlık, gururdur…

Eğer kendi gözlerinde bir çöp var olduğundan dolayı bir kardeşimiz ağlarsa, ona yardım etmeden önce kendi kendimize bu soruyu soralım: “Ben iyi görüyor müyüm? Gözlerimde engeller var mı?”, yoksa ona daha çok zarar vereceğiz. Biz de daha iyi görmek için iyi görenlerden, yani Rab’bin okulundan gelenlerden, orada olgunlaşanlardan, alçakgönüllü olanlardan, İncil’den öğrenenlerden, İncil’i yaşamaya bizi götürmek isteyenlerden yardım dilemeliyiz.

İsa’ya bizi yaklaştıran ve O’ndan bizi uzaklaştıran insanlar var. Hangilerini dinleyeceğiz? Hangilerinden gerçekten yardım göreceğiz? Kesinlikle İsa’nın yanında olanları dinleyeceğiz! Onların sözü bizim için de gerçek bir yardım olacak. Rab’den uzak olan kişi bize kurtuluşu veremez. Çünkü Peder’den verilmiş tek Kurtarıcı İsa’dır. Böylece ayırt edersek, dış görünüşler bizi aldatamayacak. İyi meyve yalnız iyi insanlardan gelir. İyi insanlar İsa’ya ait olanlar ve O’nun öğrettiği gibi yaşayanlardır. Biz de başkalarına yardım etmek için İsa’ya imanımızı güçlendireceğiz ve O’nun Sözünde kendi kendimizi eğiteceğiz.

Bu ayırt etmeyi tersine çevirmeyi deneyelim mi? Ben de kör oluncaya dek kendimi kimseye rehber

etmemeye dikkat edeceğim. Allah Baba’nın yüzünü görmeyinceye, İsa’yı tanımayıncaya dek ben hiç kimseye rehberlik edemeyeceğim; aksi takdirde herkesi bir çukura götürecektim! Eğer önceden benim bakma şeklimin Allah’ın gerçeğinde görsün diye düzeltilmesine izin vermezsem, başkalarının gördüklerini ve onların tarih hakkındaki düşüncelerde küçük hatalarını düzeltemeyeceğim. Eğer iyi ağaç olmazsam, yani eğer iyi meyve olarak tek olan İsa’ya doğru dönük kalmazsam, kimseye iyi bir şeyi sunamayacağım: Aksi takdirde beni dinleyenleri zehirleme riskine girecektim!

Allah’a doğru rehber, O’nun ışığı, gerçek gıdaya ihtiyacı olan insanlar için iyi meyve olmak, mümkün mü? Aziz Pavlus emin bir şekilde şöyle yazdı: ”Yüce Allah’a şükürler olsun! Çünkü Rab’bimiz Mesih İsa sayesinde bize zafer kazandırdı”. Peder’den ve İsa’dan uzaklık olan günah aracılığıyla öldüren ölümden bile korkmayacağız. Çünkü İsa kendi dirilişi aracılığıyla ölümü zararsız kıldı. Bu yüzden zor olsa da Dirilen İsa’nın yanında dayanalım, sarsılmayalım! Alleluya!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 7. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

20/02/2022 – OLAĞAN DEVRE – 7. Pazar Günü – C

İlk Okuma 1Sam 26,2.7-9.12-13.22-23 Mezmur 102

İkinci Okuma 1Kor. 15,45-49 İncil Lk. 6,27-38

Kral Saul’un Davud’a karşı olan düşmanlığı, açıklanamaz bir kıskançlıktan kaynaklanıyordu ve gerçekten kötü bir duruma gelmişti. Bu durumda Saul’un yardımcılarının bile onun düşmanlığını kabul etmeleri gerekiyordu, yoksa krallarının öfkesine maruz kalabilirlerdi. Davud, kralı için dev Golyat ile savaşarak yaşamını tehlikeye atmıştı, arp ile müzik yaparak Saul’u kötü bir ruhtan kurtarmıştı. Buna rağmen hep tehlikede olduğunun bilincindeydi. Bugün Samuel’in kitabından okuduğumuz olay bizi hayrete düşürmekte.

Simone Martini (1283-1344), St. Martin and the Beggar
Simone Martini (1283-1344), St. Martin and the Beggar

Davud, Saul’e karşı kin beslemiyor, onun gösterdiği minnettarsızlık ve kendini öldürme niyeti için gücenmiyor. Kendini koruma ve öç alma imkanı olmasına rağmen bunu yapmıyor. İman onu yöneltiyor, imanı kendi doğal duygularından güçlüdür. O, düşmanına saygı duyuyor ve onu koruyor, çünkü kötülüğe boyun eğmiş olmasına rağmen, o, Allah’ın kutsadığı kişidir. Bu sebepten onu yaralamak veya incitmek istemiyor, düşmanlığının yersiz olduğunu göstermeye çalışıyor. Bu sayfayı okumak çoğumuza faydalı olurdu ve onu devamlı gözümüzün önünde tutmak bize iyi gelirdi. Bu okuma bizleri, İsa’nın eğitimini kabul etmemize hazırlamaktadır.

İyilik yapın, kutsayın, dua edin!” Bunlar kutsal sözler, tüm iyi insanlardan beklediğimiz tavsiyelerdir. Ama kime iyilik yapalım? Kimi kutsayalım, kimin için dua edelim? İsa yeni bir yaşam şekli başlatmakta, bu bizi hayrete düşürmekte: O’ndan düşünemediğimiz sözler dinliyoruz.

Bizden nefret edenlere mi iyilik yapmalı? Bizi kötüleyenleri mi kutsamalı? Bize kötü davrananlar için mi dua etmeli? Kötülüğe iyilikle cevap vermek: Bu konuşmanın özü; bize gelen ve bize acı çektiren kötülüğe karşı sevgi, iyilik ve kutsama, yani normal olarak yüreğimizde taşıdığımız duygular ile cevap vermek! Başkalarının kötülüğü içimizde taşıdığımız iyiliği bozmamalıdır. Bunu yapabilir miyiz? Eğer bize yapılan kötülüğe bakıyorsak, bu mümkün olmaz. Doğal reaksiyonlarımız başka yöne gider. Rab’bimizin yöneltmelerini takip edebilmemiz için Baba Allah’ın arzularını gözümüzün önünde tutmalıyız. Baba herkesi, Kendisine acı veren çocuklarını da sever.

Bize acı çektirenler sadece bize acı çektirmekle kalmıyor, ilk önce Baba’nın yüreğine acı verirler. O, ilk önce çocuklarının yüreğinden kötülüğü söküp atmak ister. Kim kötülük yapıyorsa Düşman, Kötünün emri altındadır; onun kuludur, özgürlükten yoksun. Söven ve lanetleyen, düşman Şeytan’ı takip etmektedir ve ona yakalandığı için acı içindedir. O kişinin, kardeşler tarafından daha çok zarar görmeye değil, kurtarılmaya ihtiyacı vardır. Ayrıca, kötülük yapan kişiye kötülükle cevap vereceğime, kötülüğünü takip etme içgüdülerini değil, onu kurtarma arzusunu benimseyerek Baba’nın acısını dindiririm.

Aziz Pavlus, bizim sadece yeryüzü varlıkları, Adem’in evlatları olmadığımızı, yaşam veren yeni Adem’in hayatına katıldığımızı söylediğinde bize yardımcı olmaktadır. Eğer Allah gerçekten içimizde ise bizler de kardeşlerimize yaşam veririz: Günahkar olduklarından dolayı onların daima Baba’dan gelen sevgiye, saf olan, yukarıdan gelen, yaşam veren o sevgiye ihtiyaçları vardır. Bu, bizi Allah’ın çocukları yapan, O’nun gibi daima ve her zaman sevdiğimiz için O’na benzer kılan merhametli sevgidir. “Babanız merhametli olduğu gibi, siz de merhametli olun!”.

Rab’bimiz İsa’ya şükürler olsun! O, bizim duygularımızı tatmin etmek değil, onları değiştirmek istiyor, öyle ki bütün kardeşlerimize, O’nu hala tanımamış, hala iyiliğini ve doluluğunu tatmamış olanlara dahil Baba’nın yüzünü gösterebilsinler.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 6. Pazar Günü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/02/2022 – OLAĞAN DEVRE – 6. Pazar Günü – C

İlk Okuma Yeremya 17,5-8; Mezmur 1; İkinci Okuma 1Kor. 15,12.16-20; İncil Lk. 6,17.20-26

İlk okumanın başlangıcı korkutabilir: “İnsana güvenen, ölümlü yaratıklara sığınan ve yüreği Allah’tan uzaklaşan insan lanetlenir”. Lanetlenir, sözcüğünün kullanılabileceğini hiç beklemezdik. Elbette Rab’bimiz, bu sözüyle kimseyi lanetlemek istemez ama dikkatimizi özel bir şekilde çekmek istemektedir. Kim Allah’a güvenmiyorsa ve tersine insana güveniyorsa, kendini hayal yoluna ve acı hayal kırıklıklarına doğru yöneltmektedir. Hiçbir insan, yaşadığı müddetçe tamamıyla güvenilir olamaz: Bedensel bir hastalığa kapılabileceği gibi, ayartmalara da düşebilir. Maalesef bu; tarihte, hatta Kilise tarihinde de birçok defa gerçekleşti. Bunun için bizler ancak ve ancak Rab’bimize güvenmeliyiz. Elbette seçimlerimiz için bazı kişilere danışabiliriz, onların hikmetine güvenebiliriz, ama bunu sadece onların da Allah’ın Sözü’ne sıkıca bağlı oldukları için yapabiliriz.

Jesus Mafa, The Sermon on the Mount – Matthew 5-7

Peygamber şöyle devam eder: “Ne mutlu Rab’be güvenen insana, Rab onun güvencesidir”. Böyle bir insana rastladığımızda sevinebiliriz; o bizim için de Rab’bin bir armağanı olacaktır, onu dinleyip yaşamımız için fikir danışabiliriz; fakat bunu, daima Allah’a güvenerek yapmaya dikkat edeceğiz. Biz birinin sözüne ve tavsiyesine ihtiyaç duyacak şekilde yaratıldık. Birçok kişinin, kimseyi bulamadıklarından çok paralar vererek onları dinlemeleri için psikoloji okumuş kişilere başvurduklarını görürüz. Bunun faydasını görebiliyorlar mı? Bazen evet, yüreklerini açtıkları kişi Rab’be güvenen birisi ise!

Bugün duyduğumuz ve İsa’nın ağzından çıkan sözler peygamberin öğretisini başka görüntülerle tekrar ediyorlar. Ne mutlu beklentilerini ve ümitlerini zenginliklere değil de, Allah’a bağlayanlara! Aynı zamanda bu dünyanın şeylerinden mahrum olan ve insanların şefkatinden yoksun olanlara, mutluluklarını Allah’ın iyiliğine bağlayanlara ne mutlu! Ne mutlu Baba’ya itaat eden ve Oğul’u seven insana, zulüm edilse de, alay edilse de! Kim Allah’a devamlılıkla bağlı ise yüreği barış içerisindedir, etrafındakiler için de barış kaynağı olur. O, dünya için bir kutsama olmaktadır. Dünya; kendilerini Allah’a sunanlar, Allah’ı dinleyenler ve acılar pahasına olsa da O’na tanıklık yapanlar sayesinde yaşar.

Etrafımızı saran ve bizi elde etmek isteyen tüm kötülüğe rağmen, Rab’be güvenmemiz için gücü ve imanı nerede buluruz? Hristiyan’ın imanında sağlam kalabilmesi için sebepleri nereden kaynaklanır? Bunun cevabını bize Havari Pavlus verir: “Oysa Mesih ölmüş olanların ilk örneği olarak dirilmiştir”. Bu; bizi emin, güçlü, sabit kılan gerçektir. Bu; bizi dünyaya geri getirmek isteyen tüm ayartmalara karşı zaferdir. Mesih İsa, ölüme kadar Rab’be güvenen insan, tüm ümidini Baba’ya bağlayandır; O gerçek yoksuldur, O ağlayan zavallıdır, O, Allah’ın isteğine açlık çekendir, herkes için yaşamını feda etmesine rağmen, herkes tarafından aşağılanır. Evet, O öldü, fakat Baba O’nu ölülerden diriltti böylece bizlere yolunun, Allah’ın yolu, yaşam yolu olduğunun ve bizi de dirilişin beklediğinin garantisini verir. Bu emin oluş, imanımıza ve Rab’be güvenimize değer ve emniyet verir.

Onlarla aynı imanı ve ümidi paylaşmak için, dünyaya hükmeden inançsızlığın ve maddiyatçılığın bizi etkilemesine izin vermemek için, yalnızlık ve acıda yardım bulmak için etrafımızda diriliş gerçeğine bizimkiyle aynı emin olma duygusunu yaşayan kişiler arayacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE – 5. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yeş. 6,1-2.3-8; Mezmur 137; İkinci Okuma 1Kor. 15,1-11; İncil Lk. 5,1-11

“Rabbim, sevgin ve sadakatin için bütün kalbimle sana şükrederim”! Okuma metinleri arasındaki mezmur aynen bunu söylemektedir. Zaten bugünkü tüm okumalar Rab’bin merhametiyle karşılaşmamıza yardım etmektedirler.

Duccio di Buoninsegna, La pesca miracolosa (1308-1311), Museo dell’Opera Metropolitana del Duomo, Siena
Duccio di Buoninsegna, La pesca miracolosa (1308-1311), Museo dell’Opera Metropolitana del Duomo, Siena

Yeşaya, Allah’ın şanını gördüğü için korku içindedir: Ölmekten korkuyor, çünkü günahkar olduğunu ve günahkar bir milletin evladı olduğunu bilmektedir. O, Allah’ın saflığının ve kutsallığının insanın günahı ile uyuşmayacağını biliyor. Kendi günahı onu göreve çağıran Allah’a cömertlikle cevap vermesini de engellemektedir. Bu alçakgönüllü pişmanlık durumunda Allah ona arınma tecrübesini yaşatmaktadır. Bir melek, imansız sözlerle günahın görünmesine sebep olan dudaklarını, yakıyor. Bu şekilde peygamber bizlerin tek başımıza arınma imkanımız olmadığını, Allah’ın müdahalesine ihtiyacımız olduğunu da anlamaktadır. Allah da bunu yapıyor! Allah, kutsallığını kendine saklamıyor, bizim de buna katılmamızı istiyor. Ateşiyle arınınca, insanların ve halkların çok ihtiyaç duyduğu, Sözü’nü müjdelemek için kendimizi O’nun hizmetine adayabiliriz!

Simon’un tecrübesi de aynıdır. O da kendi günahını düşünmemektedir, ama yeryüzünün ve denizlerin Rab’bi olan İsa’nın varlığını yanında hissedince kendine geliyor, O’ndan çok uzak olduğunu yani günahını tanıyor. Petrus bunu nasıl anladı? Bunu bir itaat eylemi aracılığıyla anladı. “Senin sözüne güveniyorum, ağları atacağım”. Petrus bütün gece uğraşmıştı ve hiçbir balık yakalayamamıştı. Sonra İsa’nın öğretisini herkese ulaştırması için kayığını O’nun hizmetine adamıştı, sonunda da O’na güvenmişti. Düşünüyorum ki, Petrus’a ağları tekrar atmak, üstelikte balık avlanamayacağını bildiği bir saatte, hem de bir gölü daha önce görmemiş olan Nasıralı birinin sözüne güvenerek, zor geldi. Bunu “O’nun Sözüne’ güvendiği için yaptı.

Bu bir yeniliktir. İsa’nın Sözü insan sözü değildir. İsa’nın Sözü, güvenli bir temeldir, araştırılması gerekmeyen hakikattir, kesindir. İsa’nın Sözü’ne itaat etmenin meyvesi nedir? Balık dolu bir, hatta iki ağ mıdır? Hayır. Söze itaat etmenin meyvesi, Simon’un kendini İsa’nın ayaklarına atması ve günahkar olduğunu tanımasıdır. Mucize budur: İnsanın İsa’yı Allah’ın yolladığını tanımasıdır, O’nun önünde alçalması, günahkar durumunu itiraf etmesi, ayaklarına kapanması ve Sözünü beklemesidir. İşte, İncil’in bu sayfasında karşılaştığımız mucize budur, bugün de Sözü’n yüreğimizde ve cemaatimizde gerçekleştirdiği mucize, budur.

Bu mucizenin aynısı Pavlus’un yüreğinde de gerçekleşti: Pavlus, İncil için birçok zorluğa katlanmasına rağmen kendini herkesten daha küçük ve en büyük günahkar olarak sayıyordu. Bu şekilde o, kendimizi günahkar kabul etmenin bir felaket değil, tersine Baba’nın merhametini tecrübe etmek için bir başlangıç noktası olduğunu gösteriyor. Pavlus Kilise’ye zulmetti: Her bir günahım Kilise’ye zulmetmek oluyor! Ağzımdan imansız sözler çıkınca, adımlarım Allah’ın bulunduğu yönün tersine gidince, düşüncelerim boş, yüzeysel olduğunda, zamanımı kimsenin kurtuluşuna yararlı olmadan geçirdiğimde, eylemlerimi Baba’ya sunmadığımda, O’nun tasdik etmediği şeyleri yaptığımda, ben Kilise’ye zulmediyorum. İsa’nın sevgisinin karşısında günahkar olduğumu kabul edeceğim ve Kilise’den, İsa’nın ona emanet ettiği affı vermesini dileyeceğim!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
konya@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE – 4. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yer. 1,4-5.17-19 Mezmur 70

İkinci Okuma 1 Kor. 12,31-13,13 İncil Lk. 4,21-30

Bugün aziz Pavlus’un sözleri mutlaka ilgimizi çekmektedir. O; Baba ile karşılaşmaya doğru bize rehberlik eden İsa’yı izlemek için bize en güzel yolu göstermek istiyor. Bu yol, sevgi yoludur, ama konuştuğu sevgi, özel bir sevgidir. Bu sevgiden tüm insanlar faydalanmaktadırlar, ama Allah’tan gelir ve O’na doğru dönük kalır.

Michelangelo (1475–1564), The Prophet Jeremiah
Michelangelo (1475–1564), The Prophet Jeremiah

Sevgi kelimesi, etimolojik olarak da aldığımız ve almaya devam ettiğimiz bir sevgi demektir: İçimizde doğuştan var olan bir erdem değildir, bizim çabalarımız sonucunda elde ettiğimiz veya hak ettiğimiz bir meyve değildir. Sevgi karşısında yeryüzünün tüm güzel ve arzulanır şeyleri önemlerini kaybederler. Ülkelerin dillerini bilmek, geleceği tahmin etmek veya bilmek, ilahi güçten mucizeler elde eden iman, başkaları için kendini ateşe atma gücü: Bunların hepsi geçici şeylerdir ve değerleri de geçicidir, hiç biri sevgi ile yarışamaz. Allah’tan gelen sevgi zaman mevhumunu da geçer: Ebediyen kalır, zayıf olduğumuzda veya yaşamımızın basit veya tamamıyla normal zamanlarında da üzerimizde parlar.

Sevgi, bizi sabırlı ve hoşgörülü, uysal ve küçük şeylere dikkatli, kardeşlerimizin acılarına veya sevinçlerine duyarlı kılar, herkesin, iyi olsun kötü olsun, Baba gibi iyiliğini aramamızı sağlar. Sevgi imandan dayanma gücü alır ve ümitten mükâfatlandırılır. Aynı zamanda imanımızı ve son ödül olan ümidimizi görünür kılar. Sevgi; içimizde insanların arzularını duymaktan değil, Allah’ın kalp atışlarını dinlemekten doğar. O halde, sevgi, Allah’a daima bir “evet” der ve insanların isteklerine bazen “hayır” da demeyi bilir. Bu sevgi sayesinde Allah’ı tüm yüreğimizle, herkesi de kendimiz kadar severiz: Kendimizi bazı şeyleri inkâr etmeye kabiliyetli kılar! Başkalarını gerçekten sevmek için onların arzuladıkları şeylerin, emirlerinde açıkça gösterilen Allah’ın isteğine karşı olmamalarına dikkat edeceğiz. Başkalarına olan gerçek sevgi, Allah’a itaatsizlik etmemi isteyemez!

İsa da tanındığı ve sevildiği köy olan Nasıra’da bir seçim yapmak durumunda kaldı. Orada iken O’ndan mucizeler istendi, ama bunların Kendisi’nin Allah’ın Oğlu ve Mesih olduğunu göstermeleri için değil, sadece birçok kişinin yaşamını kolaylaştırmaları için. Baba’nın O’ndan beklediği bu değildi. Baba O’nu, hükümranlığını müjdelemesi, O’nu sevmemiz ve egoizmin yollarını terk etmemiz için yollamıştı. Gerçek sevgi ve gerçek yaşam yoluna bizi yöneltmek için İsa’nın Kendisi’nin haç yolunu kat etmesi gerekiyordu! O halde İsa’dan her ne pahasına olursa olsun haçı bizden uzak tutmasını isteyemeyiz! Sonra İsa, sadece halkı için değil, herkes için geldi: İlyas İsrail’in sınırlarından çıktı, Elişa bir yabancıyı iyileştirdi, bunun için İsa da, peygamberler gibi, tüm dünyaya, hatta başka dinlere inananlara bile, yüreğini açık tutmalıdır, çünkü O’nun yaşamı baba sevgisini herkese gösteren Allah’ın armağanıdır. Nasıra’da İsa’yı tanıyanların sevgisi kine dönüştü çünkü onların sevgisi, sahte bir sevgiydi, egoizme bürünmüş kıskançlıktı.

Allah’tan gelen sevgide böyle riskler yoktur. Biz İsa’yı, bizi acılardan kurtaran kişi gibi değil, acılarımızı kendisininkilerle birleştiren ve bu yolla da bizde acıları doğurtan günahtan kurtaran olarak tanımak isteriz. İsa’nın sevgi ile taşıdığı acılar, bizi her durumu değerlendireceğimiz bir yola koyar. İsa’dan sadece teselli değil, Kireneli Simon gibi haçını taşımaya yardımcı olmamızı istediğini de kabul edeceğiz. Bu sayede bütün dünya, yani dünyadaki tüm insanlar İsa’yı görerek ve severek kurtulacaklardır.

Yeremya peygamber; kendi hayatı ile İsa’nın sevgisinin, Kendisinden ve insanların iddialarından özgür bir sevginin peygamberliğidir. Bu peygambere Allah şöyle konuştu: “Sana savaş açacaklar, ama seni yenemeyecekler. Çünkü seni kurtarmak için ben seninleyim.” İsa, Nasıra’da bu peygamberliği yaşadı ve bugün uzak ve yakın çeşitli yerlerde birçok Hristiyanlar da aynısını yaşamaktadırlar. Seven kişi, bazen insanlar tarafından sevilmez: Tıpkı İsa’nın olduğu gibi. Fakat seven Hristiyanlar, kendilerine karşı gelinince de, korkunun kendilerini yenmesine izin vermeyecekler, çünkü onların yanında Rab’bin varlığı bir teminat olarak durmaktadır. Rab, bütün düşmanları korkutandır. Dolayısığıyla büyük bir sevinç içinde Allah’ın sevgisini yaşayacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE – 3. Pazar Günü – C

 

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Neh. 8,2-4.5-6.8-10 Mezmur 18

İkinci Okuma 1 Kor. 12,12-31 İncil Lk. 1,1-4; 4,14-21

Hıristiyanların Birliği için Dua Haftası

Hristiyanlar’ın birliği için dua haftasındayız: Bu gerekli bir duadır. Bu dua, her şeyden önce Mesih İsa’ya iman edenlerin arasındaki her bölünmenin bir skandal olduğunun farkına varmamız ve halen inanmayanların imanına bir engel teşkil ettiğini hatırlamamız için gereklidir. İsa biliyor ki imanda ve sevgide birlik içerisinde isek birçok kişi kurtulmak için Kendisine çekilecektir.

James Tissot (1836-1902), Jesus Unrolls the Book in the Synagogue
James Tissot (1836-1902), Jesus Unrolls the Book in the Synagogue

Bunun için aziz Pavlus da, zayıflıklarına ve günahlarına rağmen, kardeşlerimizle birlik içinde kalmaya kararlı olmamız için bize yardım etmek istiyor. Bunu bedenimizin organları arasındaki birliği hatırlatmakla yapmaktadır. Bu, inandırıcı bir örnektir ama her zamanki gibi inandıklarımızı gerçekleştirmemiz için içsel bir güce, İsa’ya ve hükümdarlığına karşı büyük bir sevgiye ihtiyacımız vardır. Bu sevgi kişiliğimize ve şahsi fikirlerimize olan bağlılığımızdan büyük olmalıdır. Kiliseler’de İsa’ya olan sevgi büyüdüğü zaman birliğe doğru adımlar atılacaktır. Biz kendi tarafımızdan İsa’nın uğruna Rab’bin bizi koyduğu cemaatte veya iman grubumuzda birlik için çalışalım. O içsel güce sahip olabilmemiz için Baba’nın yüreğine ‘dalma’ duasını daha canlı ve sürekli tutalım.

İsa’nın Sözü’nü sevmiyorsak, İsa’ya olan sevgimiz içimizde hiçbir meyve veremeyecek, dolayısıyla Kilise’nin birliğini de sağlamayacak. Rab’bin Sözü imanlının yaşamının gıdasıdır, tek tek her imanlı, tüm cemaat ve tüm halk için de gerçek gıdadır. Bugünkü ilk okuma metni dikkatle, alçakgönüllülükle, sevinçle ve aynı zamanda tövbe ederek gözyaşlarıyla Allah’ın Sözü’nü dinleyen bir halkı göstermektedir. Bu halk, tam o anda Babil’deki sürgünden yeni geri dönüp yetmiş sene önce yıkılmış kenti ve tapınağı yeniden inşa etmeye başlamakta idi. Kalıntıların arasında Yasa Kitabı’nda yazılmış Allah’ın Söz’ü bulunmuştu: Olağan üstün bir buluş, kendi kimliğini yeniden bulmakta olan halka Allah’ın hala konuşmak istediğinin işaretidir. Bunun için yazıcı Ezra kitabın okunmasını dinlemek üzere herkesi bir araya toplamaktadır. Gün doğumundan öğleye kadar dinlemek için herkes meydandadır. Sevinç ve gözyaşları birbirlerini izlemekte idi çünkü o okuma herkese kendi günahlarını tanımada yardımcı idi.

O Söz, Allah’ın Sözü, her birimizin yaşamında danışabileceği bir kaynak olacak ve birliğimizi pekiştirerek büyüklere ve küçüklere, zenginlere ve fakirlere, herkese sevinç sağlayacaktır. O Söz, herkesin yaşamında yapması gereken değişiklikler için gerekli talimatları veriyor, böylece herkesin acınacak bir hayatı olması yerine başkalarının dayanağı ve tesellisi oluyor.

İsa da Nasıra’ya varınca Kendi’ni Allah’ın Sözü ile tanıştırıyor. Allah’ın Söz’ü her şeyden önce Baba’nın sevgisinin, düşüncesinin ve isteğinin beden almış Söz olan Kendisi’ni tanımasına yaramaktadır. İsa’nın Yeşaya peygamberin Kitabından önerdiği yazı; Allah’ın Hizmetkarı olan Kendisi’ne uymamız için gözlerimizi ve kalbimizi açmaktadır. İsa, Allah’ın gerçek Hizmetkarı gibi, Kendini bize zorla kabul ettirmek istemez, sadece önerir. Bunun için Eski Ahit’in yazıları önemlidir, daha sonra İsa’nın ağzından çıkacak sözleri kabul etmemiz ve dikkat etmemiz için ilgimizi çekmektedirler.

Aziz Luka, İncil’inin önsözünde göründüğü gibi, Allah’ın gerçek Sözü olan İsa’nın yaşamının önemini anladı. Bunun için Luka, “özenle” araştırdı ve Kutsal Ruh’un, kendi tüm zekasını ve yazarlık marifetlerini kullanmasına izin vererek, imanımızı, sevgimizi ve Kilise’nin birliğini ve büyümesini arttırmak, desteklemek için Rab’bin yaptıklarının ve söylediklerinin detaylı bir anlatımını yaptı. İncil yazarının yardımıyla aramıza Allah’ın Ruhu’nun ışığını ve sevincini veren İsa’nın varlığından mutlu olmaktayız. O’nun kişiliğini kabul edip her hareketinin ve sözünün değerine önem verelim. O zaman Hristiyan yaşamımız çok daha bilinçli ve sevinçli olacaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE –2. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yeş. 62,1-5 Mezmur 95

İkinci Okuma 1Kor. 12,4-11 İncil Yh. 2,1-12

Çünkü Rab sevincini sende bulacak, ülken de “gelinim” olacaktır”. Yeşaya’nın bu sözleri, yenilik ve sevinç peygamberliğidir. Acı çeken halk teselli olacak, yenilenecek: Allah’ın onu sevdiğinden emin olacak, kanıtı olacak ve yaşamının her şeklinde kutsanacak. Bu peygamberlik Mesih’in gelişiyle gerçekleşir. O, vaat edilen “damattır”, Allah’ın halkının mutluluklarını gerçekleştirecektir, sevinç ve barış çağı başlatacaktır. İşte bugünkü İncil bize bu sevinç döneminden konuşmaktadır.

Fırsat bir düğün ile çıkar. İsa’nın da Annesiyle ve O’nun etrafında toplanmaya başlayan ilk öğrencileri ile davetli olduğu bu düğünde evliler ikinci plandadır. Onların kutlaması İsa’nın kendisini Yeşaya’nın peygamberliğini gerçekleştiren Mesih olarak göstermesi için iyi bir fırsattır. Tüm Kana köyünün hatta tüm dünyanın sevindiği gerçek damat, Allah’ın Oğlu ve Mesih, O’dur. Sadece Annesi bunu bilmektedir ve O’nu tanımaktadır. Öğrencileri bile O’nun en gerçek ve en derin kimliğinden haberdar değiller! Kutsal Yazılar’da Allah’ın gelini olarak daima İsrail halkı gösterilmektedir. Fakat o halk Allah’tan korkan bir halktır, O’na sevgiyle hizmet etmez, varlığından sevinç almaz, sözlerini hazine gibi saklamaz ve neredeyse O’nu unutmuştur. Halkın Allah’a davranma şekli, sadakatsiz, başka yerde sevinç arayan, okşamalarını başkalarına veren bir eşin davranışına benziyor. Halkta var olan ümitsizliğin ve üzüntünün kaynağı budur; halk üzgün, mutsuz, çünkü sevildiğinin farkında değil ve sevgisini veremez durumda!

Kana düğününde ilk söylenen söz Annenin, Meryem’indir. O misafirlerin masasında şarabın bittiğini fark etti. Şarap bu kadar önemli mi? Şarabın olmadığını söyleyerek Meryem, sevincin olmadığını söylemek istedi. Biz Annenin bu sözlerini daha geniş anlamda yorumluyoruz. Tüm halk mutsuzdur çünkü Allah ile ilişkisi sevgisizdir. Mutlaka Meryem de bu yöne daha çok önem vermektedir. İsa bunu anlıyor. “Saatinin gelmediğini” söyleyerek “gelin” için, yani halk için yaşamını verme zamanının gelmediğini söylemekte. Şimdi kendi düğününün “saati” değil, o saat, ıstıraplarının ve ölümünün saati olacaktır. Küplerde yıkanmak ve temizlenmek için toplanan sudan yapılan yeni şarap ile İsa, Allah ile ilişkimizin yüzeysel değil, içsel olması gerektiğini anlatmaktadır: O zaman bize sevinç, birlik ve sürekli gerçek bayram verecektir!

İsa, gerçek sevinç kaynağı Baba’ya karşı gerçek sevgiyi doğuran ve veren, gerçek damattır. Biz de öğrencileriyle birlik olup O’na iman ediyoruz, O’nun üzerine sevgi Allah’ına imanımızı inşa ediyoruz. Sevgi olan Allah, ikinci okumada okuduğumuz gibi, gelinini güzelleştiren ve çekici kılan mücevherler gibi armağanlar ve erdemlerle kuşatır. Ve Gelin herkesi kendine çekerek onları yüreğin sevinci ve tesellisi olan gerçek şarabı vermeye devam eden İsa’ya getirir.

Bugün İsa, Allah’ın belirtisini, yani Allah’ın tüm dünyaya beslediği sevgisinin belirtisini tamamlamaktadır: Bunu, önce çobanlara gözükerek göstermeye başladı, sonra da Ürdün Nehri’nden çıkarak günahkarlara gösterdi ve şimdi düğünde göstermektedir! Ve gerçek Damat İsa’ya katılan her kişi de, Baba’nın sevgisini gösterecek: Bu kendi ilk görevi olacaktır, Aziz Pavlus’un söylediği gibi: “Herkesin ortak yararı için herkese Ruh’u belli eden bir yetenek veriliyor”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Epifanya Bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/01/2022 – Epifanya Bayramı – C

İlk Okuma Yeş. 60, 1-6 Mezmur 71

İkinci Okuma Ef. 3, 2-3. 5-6 İncil Mt. 2, 1-12

Bugün kutladığımız gizem Rab’bin kendini göstermesidir, yani kendini Allah’ın Oğlu olarak ve Peygamberlerin vaat ettikleri Mesih olarak gösteren bir olaydır. İncil metni insanların O’nu iki şekilde arayabileceklerini gösterir: Sevgi ile ya da egoizmden gelen merak ile. Ayrıca aynı sayfayı okuyarak, O’nu arayışta başarılı olabilmemiz, O’nun bizi karşılamaya gelmesiyle mümkün olabileceğini anlarız. Uzaktan, putperest ülkelerden gelen bilginler O’nu aramaktadır. Onların metotlarının kökleri sihirden, imana tamamen yabancı düşüncelerden almaktadır. Ama onlar başka türlü davranmayı bilemiyorlar. Metotlarının acayip, aradıkları kişiye yabancı olmalarına rağmen, arayışları gerçektir. Ve başarılı olacaklar, fakat sonunda Yahudi halkının bilginlerine ve Kutsal Yazılar’a danışmaları gerekli oldu.

Giotto, Cappella degli Scrovegni, Adoration of the Magi (1303-1305)

Kutsal Yazılar’a sahip olan, Yahudi halkının başrahipleri ve yazıcıları da O’nu aramaktadırlar. Ama buna Hirodes’e olan korkuları tarafından zorlanıyorlar. Kutsal Yazılar’da cevapları buluyorlar ama O’nunla karşılaşma arzuları yok, Beytlehem’e doğru yürüyebilmek için gerekli somut adımları atacak arzuları yok.

Yahudiler’in önderleri, gerçeğe sahip olduklarından emin olarak, O’nu sevgisiz bir şekilde O’nun, günlük yaşamlarında bir şey değiştirmesinden endişe duyarak aramaktadırlar.

Putperestler ise, hatada olmalarına rağmen sevgi ile hareket etmektedirler, O’nsuz yaşayamayacaklarının bilincindeler, O’nunla karşılaşarak yaşamlarında büyük bir değişiklik olacağını umut etmektedirler.

Hem Yahudiler hem de putperestler kapıya varıyor, arzularının “amacına” çok yaklaşıyorlar. Ama hiç biri yukarıdan olmadan etkin karşılaşmaya ulaşamaz.

Bugünkü duamız Allah’ın ışığını bize göndermeye devam etmesidir, öyle ki bizimle beraber uzaktan gelenler bulabilsinler, … İsa’yı bulabilsinler.

Bugün çok kişi uzaktan gelmektedir. Onların gelenler arasında, sadece Beytlehem’deki Bebeğin adını duymayanlar değil, kendilerini Hristiyan zannedip o Bebek hakkında sadece O’nu sevmeyenlerden, yaşamlarına Bebeği kabul etmek istemeyenler tarafından yüzeysel bilgileri olanlar da var.

Duamız, İsa’yı Annesinin kollarında karşılamış olmaktan şükrandır. O’na şükredelim ve aynı zamanda O’nun varlığından emin olma güvenini kaybetmemeye, O’na hizmet etme lütfunu kaybetmemeye dikkat gösterelim. Bunun için de teşekkürümüz yakarışa dönüşecektir: Allah’tan O’na alçakgönüllülükle sadık kalma lütfunu dileyelim, Hirodes’in o Bebeğe karşı olan nefretini hissettiğimizde, insanlardan ve onlar tarafından reddedilmekten korkmama gücünü isteyelim. Özellikle duamız, bir taraftan bizim de Yazıları anlayan bilginler gibi olup, Allah’ın Oğlu ile nerede karşılaşabileceklerini soran kardeşlerimize yardım edebilmemiz için, öte taraftan aydınlık içerisinde olup kelimelere bile ihtiyaç olmadan yaşamımızla O’nu işaret edebilmemiz için olsun.

Hakikatle Kendisini tanıtan Allah’ı kabul etmeyen, tersine kendi fikrine göre yaratılmış bir ‘tanrıya’ hizmet eden bir dünyada yaşıyorsak da, cesaretimizi kaybetmeyelim: Allah, tüm insanların gözünde anlamlı bir ışık parlatabilir. Müslümanlar arasında birilerinin İsa’yı samimiyetle aramaya başlayabildikleri gibi, aynen, yolunu şaşırmış, gözü kör gençlerimiz arasından bazılarına İsa’ya yöneltecek yıldız gözükebilir. Yaşamı isteyen herkes, yürekleri için ekmek ve su isteyen, gerçeği arayan herkes O’na ulaşmalı: Bu, kesin bir gerçektir!

Gerçek kardeşlikte evlatları toplayan tek Oğul O’dur, tüm insanları doyuran tek Ekmek O’dur, yüreklerin bekleyişlerine cevap veren tek Gerçek O’dur. O’nu alçakgönüllü olan bulur, anlayabilecek işaretleri izleyebilecek kadar alçakgönüllü, Kutsal Yazılar’ı bilenlerin bildirmelerini kabul edecek kadar alçakgönüllü, fakir, duacı ve sessiz bir Anne’nin kollarını Kral’ın, Allah’ın Oğlu’nun tahtı olarak tanıyacak kadar alçakgönüllü.

Sen de onda Allah’ını görebilesin! Baba bizi bunun için İsa’nın yanına çekiyor. O biliyor ki, bizler, bu Bebeği sevip kabul edersek, bu Bebek bizleri yöneltecek ve mükemmel yaşamına, birçok kardeşle tam ve zengin bir birlik ile zengin bir yaşama girmemizi sağlayacaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Kutsal Aile Bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

26/12/2021 – Kutsal Aile Bayramı – C

İlk Okuma 1 Sam. 1,20-22.24-28 Mezmur 83

İkinci Okuma 1Yh. 3,1-2. 21-24 İncil Lk. 2,41-52

Bugünkü liturjik okumalar bizi İsa’nın ailesine dikkatlice bakmaya çağırır. Dolayısıyla da ailelerimizde nasıl yaşamamız gerektiğini düşünmeye de çağırır. İsa, Meryem ile Yusuf’un kutsal ve iffetli sevgisinde kabul edildi. Allah’ın Sözü onların birbirlerini nasıl sevdiği hakkında hiçbir şey söylememektedir fakat ikisinin de Allah’a ne kadar itaatkar olduklarını belirtir. İki eşte bu arzu olunca karşılıklı ilişkileri hakkında her şey bilinmektedir.

Sisters of the Holy Family
Sisters of the Holy Family

İki eş Antlaşmanın Allah’ına itaat etmek istediklerinde tüm eylemleri ve tüm istekleri ile kendilerini sunmaya hazırdır, kendilerinden vazgeçip mutluluğu ve Allah’ın kutsallığının işaretlerini vermekten mutlu olurlar. Yusuf, Allah’a itaat ederek Meryem’i yanına aldı ve onun kutsallığından, olağanüstü çağrısından şüphe etmedi, Meryem’e ve onun sessizce baktığı Oğlu’na hizmet etmeye kendini adadı.

Biz, İsa’nın bir ahırın fakirliğinde doğduğunu görmeye alışıyız. Allah’a itaatten, sadakatten, yeryüzünün nimetlerinden bağımsızlığından, kendi zevk ve mutluluktan vazgeçmekten, ebedi Söze dikkat etmekten oluşan, Meryem’in ve Yusuf’un İsa’yı kabul ettikleri ruhani ortamı gözlemlemeyi becerecek miyiz?

İki eş, Kutsal Ailenin bu ruhani durumunu görebildiğinde onu taklit etmeyi de becerebilecektir, evlatları da huzurlu, ciddi, neşeli ve hür bir ortamda büyüyeceklerdir.

Herkes, günümüzde bunlar zor, diyecektir. Evet, günümüzde çocuklarımıza bizi aldatan ve putları ile ilişkileri bozan bu dünyanın havasından değişik bir ortam vermek zor. Ancak zor olan bizi korkutmamalı, özellikle de yaşam yolu ise. Kolay yol olan ölüm yolu bizi korkutmalı. Meryem ve Yusuf için de zor oldu. Onlar için de, İsa’yı Allah’a itaat, iman ve Baba’nın özenine güven ile dolu bir ortamda karşılamak akıntıya ters gitmek gibi oldu.

Kendimize bunu soralım: Yaşadığımız bu dünyada, ebeveynler çocuklarını huzur, barış, anlayış, mutluluk içerisinde büyütebilmek için ailelerine gerekli ortamı yaratabilirler mi? Sadakat ve kararlılıkla yaşanan imandan başka yol yoktur. Duygulara önem veren anne ve babalar daima kararsızdır. Allah’a imana önem verenler daima emindir: Onlar da Meryem ve Yusuf gibi acı çekebilirler, ama çocuklarına ve tüm sosyal çevrelerine huzurlu ve istikrarlı bir ortam sunarlar.

Hepimiz dua etmeliyiz, çok dua etmeliyiz, çünkü bu tür aileler sadece dualarla kurulurlar! Bir ailenin duası da herkesin duası ile güç bulur. İyi aileler istiyor musun? Onlarda kutsallığın var olması için çalış! Çevrenizde huzurlu aileler istiyor musun? Başkalarının dua teklif etmelerini bekleme, sen başla!

Her sene Kudüs’e gitmek için yorulan Meryem ve Yusuf’a bak. Onlar Oğullarını devamlılıkla, her cumartesi günü, havraya gitmeye ve her gün sabah ve akşam dua ederek Allah’ı övmeye alıştırıyorlar. Meryem ve Yusuf onları örnek almayan aileler için de şefaatte bulunuyorlar.

Bugünkü İncil’in olayı bize Meryem’in ve Yusuf’un acı çektiklerini açıkça gösteriyor: Onlar, çocuklarının Allah’ın Oğl’u olduğunu anlamaya başladılar, bundan dolayı On’a rehberlik etmek için daima Peder’i dinlemeleri gerektiğini anladılar. Aile içinde Allah’ın var olduğu güvenin, aynı zamanda da özgürlüğün de kaynağıdır, kendimizden, dünyadan, bencilliklerden özgürlüktür. Kutsal Aile’ye bakarak aldığımız esinler için Allah’a şükredelim!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel’e Hazırlık Devresi 4. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/12/2021 – NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ 4.Pazar- C

İlk okuma Mik. 5, 1-4 Mezmur 79

İkinci Okuma İbr. 10, 5-10 İncil Lk. 1, 39-48

Doğurması gereken doğuracaktır!” Bu, Allah’ın evlatlarının gerçek hürriyet anıdır. Çünkü doğacak olan, “başkalarının gücünden” acı çeken halkı kurtaracaktır! Bugün dikkatimizi doğuracak olan kadına çevirelim. Doğurmasını hevesle bekliyoruz, çünkü gerçek hürriyeti ümit ediyoruz. Başkalarının gücü, insani bir güç değil, günahın gücüdür ve bu, her insana, tüm insanlığa acı çektirmeye devam etmektedir. Peygamber, bir anne müjdeliyor. Biz bugün bu annenin dağların arasında, başka bir anne ile buluşmaya koşmasını görüyoruz. İkisi, Allah’ın eli ve lütfu ile ansızın karşılaşarak beklenmedik şekilde anne oldular. İkisi de sevgiyi kabul ettiler ve şimdi onlar da sevmeyi öğreniyorlar, kendilerini sunmayı öğreniyorlar, çünkü içlerinde taşıdıkları yaşam yukarıdan gelen bir armağandır.

Nativity of John Baptist, 15 c, Hermitage/ Рождество Иоанна Предтечи
Nativity of John Baptist, 15 c, Hermitage/ Рождество Иоанна Предтечи

Peygamberlikler gerçekleşmektedir. Halkın yüzyıllarca süren bekleyişi şimdi bu iki annenin sessizliğinde ve sırrında gerçekleşiyor. Elizabet Meryem’i kabul ederken, Yahya İsa’yı kabul ediyor! Elizabet’in Meryem’e söylediği sözler, karnındaki çocuğun kim olduğunu belirtmekte. Bu çocuğun şimdiden büyük, ilahi bir ismi var. Yaşlı annenin çocuğunun hoplamasını sağlayan sevinç, bu ismin anlamını açıklamaktadır: Allah kurtarıyor! Allah sözünü tutuyor, Allah buradadır ve eylemlerine devam etmekte!

Nihayet Meryem, yeni durumunun yarattığı korkuları bırakabilir, tüm dünyanın tatmak üzere olduğu sevince yer verebilir. Elizabet, Meryem’i suçlamıyor, eleştirmiyor, yargılamıyor, tersine onu anlamakla kalmıyor, onu övüp kutsanmış ve mutlu ilan ediyor. Kurtarıcının annesi Meryem, gerçekten de Allah tarafından kutsanmıştır! Tüm varlığı lütufla doludur! O, sevincini belirtiyor. O sevinç ki, Allah’ın iyiliğine hayretle bakarak büyüyor ve dünyanın durumundan dolayı onun da çekmesi gereken acılar önünde azalmıyor.

Meryem’in sevincini belirttiği ilahi, yüzyıllar boyunca Hristiyanlar tarafından kabul edilip tekrar edildi. İmanlılar, bu ilahi ile her sevgi eyleminin mükafatı olan ve gün boyunca faydalandıkları gerçek güneş olan Peder’e şükrediyorlar. Onlar da her gün zenginlerin ve güçlülerin kibirliliğinden ve sertliğinden acı çekiyorlar ve her gün fakirlerin ve acı çekenlerin, temiz kalplilerin ve merhametlilerin mutluluklarını paylaşıyorlar.

Meryem, tam da Oğlu’nu ve Kurtarıcımızı beklerken tüm Kilise için dua öğretmeni oldu. Gerçekten O, dua ve sevgi öğretmenidir. Dua yüreği cömertliğe açar, yaşanmış sevgi, duayı gerçek ve somut kılar. Meryem’in duası, onun sonsuzluğun sessizliğinde Allah’ın Oğlu’nun yaptığı sunuşunu benimseyip yüksek sesle seslendiğinde başladı: “Allah’ım, işte, isteklerini yerine getirmek için geliyorum”.

Biz de bugün tüm Kilise’yle bu sözleri tekrar ediyoruz; bu sözlerle Oğlu’nun sevgisine, bunun için bütün insanların kurtuluşuna da katılmak için kendimizi sunuyoruz. Baba’nın isteğini kabul ederek bizler de Meryem’in sevincini belirttiği o sözleri tekrarlayabileceğiz: “Canım, Rabbi yüceltir, ruhum, Kurtarıcım Allah sayesinde sevinçle coşar!”

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ – 3. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

12/12/2021 – NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ 3.Pazar- C

İlk Okuma Sefanya 3, 14-18 Mezmur Yeşaya 12, 2-6

İkinci Okuma Fil. 4, 4-7 İncil Luka 3, 10-18

İsa’yı karşılamak için hazırlanmaya devam etmekteyiz. İsa, Allah’a minnettarlık duymayı ve kardeşleriyle birlik içerisinde olmayı beceremeyen ve bundan dolayı mutlu olmayan insanlara Allah’ın söz verip yolladığı Mesih’tir. Sefanya ve Aziz Pavlus’un metinleri sevince davettir, hatta coşkuya çağrıdır. Bugün bu peygamberin söyledikleri ileride Meryem’e yollanan melek Cebrail tarafından özetlenecek.

Pieter Brueghel the Younger (1564–1638), Saint John the Baptist Preaching to the Masses in the Wilderness
Pieter Brueghel the Younger (1564–1638), Saint John the Baptist Preaching to the Masses in the Wilderness

Tüm hayal kırıklıklarından ve ümitsizliklerden kaldırma zamanıdır, çünkü Söz Verilmiş Olan gelmekte. O, “Aramızdaki Rab’dir… güçlü Kurtarıcıdır”. Kurtulmaya ihtiyaç duyan, sevinmeye başlayabilir. Havari de bu daveti yeniliyor. “Her zaman, Rab’de sevinin; yine söylüyorum: Sevinin!”.

Bu sevince ne kadar çok itiraz var! Üzüntüyü, karanlık yüzü ve koyu sesi doğru sayanların ne kadar çok seslerini duyuyorum: Dünyanın tüm kötülüğü buna çalışıyor. Fakat dünyada sadece kötülük yoktur, bizler de sadece dünyanın kötülüklerinin tanıkları olmaya devam edemeyiz.

Dünyaya İsa geldi! O, dünyaya gelmeye devam ediyor; O, dostumuz ve Kurtarıcımız, O, yaşayan Allah’ın Oğlu’dur, her kötülüğün kaynağı ve sebebi olan günahtan kurtarandır. Tüm sorunlarda ve acılarda güvenle yönelebileceğimiz birinin olduğunu biliyoruz. Bunun için yüzümüz sevimli, huzurlu ve minnettar olabilir. Üzüntülü ve hayal kırıklığına uğramış yüzlerle dolu bu dünyada bizler, yeryüzümüzü barış, sevgi yeri yapmak için ve ebedi göğe yürüyüşümüzde bize güvenle rehberlik etmek için gökten Gelenin tanıklarıyız, yani bizler İsa’nın tanıklarıyız!

Yahya da bize yardım ediyor ve bizi rahatlatıyor: Her şeyden önce o, Gelecek Olanı karşılamayı somut olarak hazırlananlara basit ve somut bazı talimatlar vermektedir. İlk olarak Gelen’in arzularını yerine getirmeye davet ediyor, yani yeryüzünün nimetlerini fakirlerle bölüşmek, herkes ile ilgilenmek, azla yetinmek: Bunlar sevgi emrinin adımlarıdır ve İsa bu sevgiyi günahkarlara olan sevgi ile daha da mükemmelleştirecektir.

Yahya bize İsa’yı sevinçle göstermektedir: “Benden daha güçlü olan biri geliyor”. İsa, güçlüdür, herkesten daha güçlüdür: O’nun önünde peygamber de alçakgönüllülükle eğilmektedir. İsa gücünü bizi vaftiz etmek için, yani bizi Kutsal Ruh’a, daha doğrusu Kutsal Ruh’un arındıran, ısıtan ve aydınlatan ateşine daldırmak için kullanacaktır. İsa’nın sözleri, yeryüzündeki fakirler için sevgi dolu sözleri, ebedi ve dayanıklı her yargının temeli olacaktır. Gerçekten de buğdayı çöpten, yani Allah’a layık olanı olmayandan ayıran İsa’dır. İnsanların yargıları önemli değildir, insani adalet, onun haksızlıkları ile birlikte, az dayanacaktır. Kim bu kadar ilahi bir insanı beklemeye hazırlanmıyor?

Biz O’nunla karşılaşma arzumuzu artıralım, bunu sadece O’ndan faydalanmak için değil, kendimizi O’nun emri altına koymak için yapalım. Bu şekilde sevincimiz artacaktır, çünkü yaşamımız dünyanın en değerli şeylerini aşan bir değer ve anlam kazanacaktır. Böylece Allah’ın gerçek hizmetkarları olacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

NOEL BAYRAMINA HAZIRLANIŞ DEVRESİ – 2. Pazar Günü – C

05/12/2021

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Baruk 5,1-9 Mezmur 125/126

İkinci Okuma Filip. 1,4-6.8-11 İncil Lk. 3,1-6

Yeremya’nın sekreteri olan peygamber Baruk’a ait sayılan metin, ümide ve güvene büyük bir davettir. Halka büyük bir acı ve ümitsizlik esnasında verildi. Fakat Allah, halka söz verdikten sonra halkın ümitsizliğe kapılması için artık sebep yoktur: Yapması gereken tek şey, sözün gerçekleşmesini beklemek ve hazırlanmaktır!

Zechariah and John the Baptist (Georgian frescoes and inscriptions from Holy Cross Monastery in Jerusalem)
Zechariah and John the Baptist (Georgian frescoes and inscriptions from Holy Cross Monastery in Jerusalem)

 “Allah’ın adaletiyle örtün, başına Sonsuz’un şan tacını koy…”! İşte verilen Sözün gerçekleşmesi böyle beklenmektedir: Adaletle örtünmek, tüm yaşamı Allah’ın isteğini gerçekleştirmek için yaşamaktan başka ne anlama gelebilir ki? Başına Sonsuz’un şan tacını koymak da tüm varlığınla Allah’ın varlığının işareti olmak, kendi yaşamınla O’na benzer olmak, değil midir? Kurtarıcımız gelince, beklenilmek ister, çünkü sadece O’nu bekliyorsak, O’nu karşılamaya hazır olacağız ve kurtarılmayı kabulleneceğiz. O’nu beklememize yardımcı olmak için, işte şimdi Kurtarıcının gelişini hazırlayan Yahya geliyor. Halkın bekleyişini canlı kılmak için, işte Yahya! O, fakirlerin ve ezilenlerin acı çektiği yerde konuşması için Allah tarafından gönderildi: Onlar durumlarını sadece O’nun değiştirebileceğini biliyorlar. Etraflarında çok güçlü insanlar var ki, kendilerine ve silahlarına çok güveniyor, emretmeye hazır, hizmet etmeyi ise hiç düşünmüyorlar. Luka bunların birkaçının adını bile veriyor; maalesef aralarında dini liderler de var, onlar da Allah’ı tanımayanların yöntemlerini kullanmaktadırlar.

Yahya otoritelerin, kendisine Allah’tan verilmiş olan sözü dinleyicileri etkileyebilecekleri yerlerde konuşmaktan kaçınıyor. Allah’ın kendisine emanet ettiği sözleri, ıssız yerlerde anlatıyor. Orada insan, kendi ile baş başa, daha doğrusu Allah ile baş başa olmaktadır ve Peder’in Söz’ü güçlü oluyor, çünkü yüreğe seslenen tek Söz olmaktadır. Fakirlerin de tövbe etmesi gerekiyor, onlar da kendilerine üzüntü veren günahlarından, bencilliklerinden dolayı acı çekiyorlar. Onlar da sadece Gelecek Olan’ı karşılamaya hazırlayan Söz’den gerçek ve derin sevinç alacaklar; bu Söz, onları yeryüzünün ve insanların hırslarının kölesi haline getiren kötülükten uzaklaşmaya yardımcı olacaktır.

Noel’e Hazırlık Devresi’nde biz de Allah’ın bize konuşabileceği, birinin bize O’nun Sözü’nü iletebileceği çölü arayabiliriz. Sadece Allah’ın sesini yankılayacak yeteri kadar uzun sessizlik anları bulabilecek miyiz? Belki evimizden çıkmamız gerekecek, belki de sessizliğin hazırlandığı ve muhafaza edildiği bir kiliseye ya da başka bir yere gitmemiz gerekecektir. “Yahya, Allah’ın Sözünü çölde duydu”. Kimsenin dikkatimizi dağıtmayacağı yerde hikmet, muhakeme, nurla aydınlanacağız ve bunun sayesinde yaşamımızın dümenini gerçek barış ve sevince doğru yöneltebileceğiz. Böylece bizler de her yerde hüküm süren günahın durumundan dolayı acı çeken bu dünyada, ümit ve güven dağıtıcıları olacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

NOEL BAYRAMINA HAZIRLANIŞ DEVRESİ – 1. Pazar Günü – C –

28/11/2021

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yer. 33,14-16 Mezmur 24/25

İkinci Okuma 1 Sel. 3,12.13-4,2 İncil Lk. 21,25-28.34-36

Tree of Jesse (Unknown Miniaturist active 1140s)

Yeni litürjik yıla yani Kilise’nin takvimindeki ilk haftaya başlıyoruz: Bu yıl içerisinde Allah’ın Oğlu İsa’nın gelişinden başlayarak, tüm yaşamını ve yaptıklarını, biz günahkarlar için kendini Peder’e sunmasını, anıyoruz. Bu yıl – Noel ve Paskalya’ya Hazırlık Devresi hariç – bize eşlik edecek İncil’in sayfaları, Luka’nın İncil’inden alınacaklar. Allah’ın Sözü bizi isteklendirecektir, böylece tövbe yürüyüşümüz yani Peder’e dönüşümüz, ilerleyecektir. Bu yürüyüşümüz hiçbir zaman sona ermemektedir, tersine biz ilerledikçe O’ndan uzaklığımız daha da belli olmaktadır. Ancak Allah’a ulaşmamız gereken biz değiliz, bizi karşılamaya gelmek isteyen O’dur: Bu, bizim büyük tesellimizdir!

İşte, bugün peygamber Yeremya’nın bize hatırlattığı budur. Allah söz verdi ve verdiği sözü tutmaktadır. O bizi kurtaracağına söz verdi ve bunun için “adalet filizini” yollamaktadır. Bu “adalet filizi” hiçbir insanın görmediği ve tecrübe etmediği bir iyilikle yeryüzünü dolduracaktır. Biz bu filizin hangi adı taşıdığını şimdiden biliyoruz ve O’nu yeniden beklemeye hazırlanıyoruz. O filiz yeşerdi bile, ama mademki bizler egoizm dolu eski yaşam tarzımıza dönmeye devam ediyoruz filiz her sene yeniden filizlenmeye başlamaktadır.

Bize acı çektiren egoist yaşam tarzına değer vermeye alıştık. Sanki bununla mutlu oluyoruz ve bu yaşam tarzını bırakmak istemiyoruz. Gerçekten bizi başkalarına karşı kapalı kılan, yaşamımıza heves ve sevinç verecek olan paylaşımı, birliği engelleyen şey, tam da kendimize yönelik egoist yaşamamızdır.

Allah’ın bize söz verdiğini, adalet filizini kabul etmek için alışık olduğumuz yaşam tarzını, var olma şeklimizi bırakmamız, inkâr etmemiz gerekir. Bu bizi korkutuyor, sanki dünya üzerimize düşecek, sanki güneş ve ay aynı olmayacakmış, onlar artık güvenli değilmiş gibi hissediyoruz.

İsa, öğrencilerine konuşarak bu durumu çok iyi bir enerji ile anlattı ve bize de güçle şöyle tembihlemektedir: “Her an uyanık kalın ve hazır olun”! Mutluluğu istiyor muyuz? Bizim için ve etrafımızdaki insanlar için yeni bir yaşam istiyor muyuz? O zaman bize söz verilen “kurtuluş” arzusunu besleyip onu her gün duamızda ısrarla isteyeceğiz. Bize eşlik edecek dua hangisi olacaktır? Kendimizi Baba tarafından sevilmiş hissettirmek üzere, bizleri O’nun gibi sevmeye kabiliyetli kılmak üzere Baba’nın yüreğine girme isteğini gösteren o dua olacaktır. Baba’nın yüreğini en çok sevindiren dua, O’nun Kurtarıcı olarak gönderdiği İsa’nın adına yakarış olacaktır.

Aziz Pavlus Rab’be dua etmektedir ve aynı zamanda kardeşleri sevmemizi tembihlemektedir, İsa’nın emri de budur: “Birbirinizi sevin”. Bu uyanık kalmanın, yaşamımızı değiştirmeye gelen adalet filizini karşılamanın yoludur.

Bu duygularla, yani İsa’nın varlığını güçle arzulayarak ve kardeşlerimize yenilenmiş bir şekilde dikkat göstererek Noel Bayramına Hazırlık Devresine başlayalım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Vatikan Arşiv Araştırmalarının Türkiye ve Türk Tarihçiliği Açısından Önemi

İstanbul Aydın Üniversitesi Batı (Garbiyat) Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen programlar 2021-2022 döneminde devam etmektedir. İAÜ Batı (Garbiyat) Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde 05.11.2021 tarihinde, saat 15:00 itibariyle Dr. Rinaldo Marmara’nın hazırlamış bulunduğu ve İstanbul Aydın Üniversitesi Yayınlarından neşredilmiş olan Mgr. Angelo Rotta-Papalık İstanbul Gayriresmî Temsilcisi Türkiye-Vatikan [Papalık] Diplomatik İlişkilere Doğru Vatikan Dışişleri Bakanlığı Arşivi: Belgeli Katalog başlıklı eser izleğinde Merkez Müdürümüz Sayın Prof. Dr. Kenan Gürsoy ile Dr. Rinaldo Marmara’nın katılımlarıyla “Vatikan Arşiv Araştırmalarının Türkiye ve Türk Tarihçiliği Açısından Önemi” başlıklı konferans gerçekleştirilecektir.

Hepinizi youtube’da canlı olarak yayınlanacak toplantıya bekliyoruz: https://youtu.be/wk3MKcR9Yyo

Vatikan’ın Türkiye ile diplomatik ilişkilerinin 60. yıl dönümü

İstanbul Aydın Üniversitesi, Rinaldo Marmara’nın, Vatikan Dışişleri Bakanlığı arşivi ışığında kaleme aldığı “Türkiye ile Vatikan Diplomatik İlişkilere Doğru” adlı eserini yayınlayarak tarih araştırmacılarına büyük bir hizmet sunuyor. Eser, Türkiye-Vatikan ilişkilerinin tarihine ait Türkiye’deki ilk belgeli katalog kitap olma özelliğini de taşıyor.