Olağan devre – 5. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

05/02/2023 – OLAĞAN DEVRE – 5. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş. 58,7-10 Mezmur 111 2.Okuma 1Kor. 2,1-5 İncil Mt. 5,13-16

Geçen Pazar günü İsa’nın, gerçek mutlulukları ilan etmesini, yani, O’nun öğrencilerinin ve tabii ki, tüm insanların yaşamlarının teselli ve iyilik dolu olması için onları nasıl gördüğünü, dinledik. Gerçekten de bu bilgeliğe göre yetişen ve eğitilen kişilerin olduğu yerde, huzur, sevinç, neşe ve barış vardır.

Thomas Gainsborough (1727-1788), Charity relieving Distress
Thomas Gainsborough (1727-1788), Charity relieving Distress

Bu bilgeliğin yayılması için bunu bazılarının kararlılıkla yaşaması ve eksiksiz ilan etmesi gerekmektedir. Bunu sadece yüreğinde İsa’yı kabul etmiş olan yapabilir. Kim İsa’yı kabul edip O’nunla birlikte yaşıyorsa, o kişi İsa’nın öğrencisidir, etrafındaki dünya için teselli kaynağı ve yaşam “eğitmeni” oluyor. İsa bunun farkındadır, bu sebepten bugün bize bu çok güzel sözü söylemektedir: “Siz dünyanın tuzusunuz” ve “Siz dünyanın ışığısınız”.

Kim O’nunla yaşayıp O’na itaat ediyorsa, dünya için çok değerli ve gerekli olmaktadır. Bunlar boş sözler değildir: Etrafımıza baktığımızda ne kadar gerçek olduklarını anlayabiliriz. İsa’nın öğrencilerinin olduğu bir ortamda af imkanı vardır ve sevgi, merhamet yayılmaktadır, özellikle de birilerine güven duyabilirsin. İsa’nın olmadığı ortamlarda ve milletlerde kimseye güvenemezsin, kimseyle dertleşemezsin, ne de, kendin için veya başkaları için, acıma bulabilirsin. İsa öğrencilerinin kendilerini beğenmiş olmalarını istememektedir, bu sebepten onları uyarıyor: Tuz, yararlı olmak için, tuzlu olmalıdır; tatsız bir tuz kimsenin işine yaramaz ve atılır. Aynen ışık da parlamalıdır: Saklı olan bir şamdan kimseye yaramaz. Bu basit sözlerle İsa öğrencilere Kendisini, içlerinde taşımaları gerektiğini söylemektedir, yoksa tatsız olurlar. Saklanmadan ve kendilerini kamufle etmeden, içlerinde taşıdıkları İsa’yı yansıtmaları gerekmektedir, yoksa yararsız olurlar. Tat O’dur, sadece O’nda olan sevginin tamlığıdır. Işığın kaynağı O’dur ve herkesin görebileceği bir yere konmalıdır, yoksa kimseyi aydınlatamayacaktır.

Biz zavallı, hatta günahkar insanlar olduğumuzun farkındayız. Nasıl olabilir ki dünyaya faydalı olalım ve sayemizde, varlığımızla ona barış ve bilgelik kazandıralım? Elbette bizler zayıf ve güçsüz olduğumuzu biliyoruz: Zenginlik biz değiliz, ama içimizdeki İsa’dır; toprak vazolara konmuş bir hazine gibi! Vazo zayıf ve kırılgan, ama içerisinde olandan dolayı değerlidir! İşte aziz Pavlus ikinci okumada tam bunları söylemektedir. Pavlus, Korintos cemaati huzuruna çıktığı zaman, zayıf olduğunun bilincindeydi, ama içinde İsa’nın varlığının zenginliğini taşıdığını da bilmekteydi: O İsa ki, sevgi için, haça girilmiş oldu! Haçta ölen bir insan güçsüzdür, ama severek öldüğü için, en büyük güçsüzlüğü yaşadığı anda, bize sevgisinin büyüklüğünü ve gücünü gösterip bağışlamaktadır. Bu sebepten bizler güçsüzlük ve sefaletimizden utanmıyoruz, ama sadece ve sadece yüreğimizde ve aklımızda taşıdığımız, O’nun arzuladığı ve bilgeliğini gösteren eylemlerde ispatladığımız Rab’bimizle övünüyoruz.

İlk okumada Allah’ın gerçeğini gösteren bazı sosyal eylemler tavsiye ediliyor, bunlar acıları ve fakirliği azaltmaktadırlar: Onlar aracılığıyla Allah’ın sevgi ve merhamet dolu yüreğini gösteririz. Eğer boyunduruğa, kaba işaretler yapmaya, kötücül konuşmalara son verirseniz, açlar uğruna kendinizi feda eder, yoksulların gereksinimini karşılarsanız, ışığınız karanlıkta parlayacak.

İsa anlattığı meselleri sonlandırırken Baba’nın içimize ektiği sevgiyi herkese göstermemizi tavsiye etmektedir, böylece O, aracılığımızla Kendini gösterebilecek, bu sayede başka insanlar da O’nunla karşılaşabilecek ve O’nu tanıyabileceklerdir. Kim Baba ile karşılaşırsa artık dünyada yalnız olmadığını keşfeder ve kurtuluşu tecrübe etmeye başlar. Kim Baba ile karşılaşırsa şimdiden cennettin sevincini tadar!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 4. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

29/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 4. Pazar Günü – A

I. Okuma Sof. 2,3;3,2-13 Mezmur 145 2. Okuma 1Kor.1,26-31 İncil Mt.5,1-12

Peygamber Sefenya Allah’ın adına konuşarak şöyle diyor: “Aranızda, geriye kalanlardan ancak yoksul ve alçakgönüllü bir halk bırakacağım”. Böylece Allah’ın kime karşı sempati duyduğunu söylemektedir! Yüreği daima alçakgönüllülere doğru, fakirlere ve acı çekenlere doğru eğilir!

Henrik Olrik (1830-1890), Sermon on the Mount - detail
Henrik Olrik (1830-1890), Sermon on the Mount – detail

Allah’ın lütfünde olmak istiyor musun? “Doğruluğu arayın; alçakgönüllülüğü arayın. Rabbin öfkesinin gününde bir sığınak bulacaksınız”. İnsanlar arasında büyük sayılmak isteyen halk, kilbirli bir yüreği kabullenen kişiler, hiçbir zaman Allah’a hoş görünmezler, çünkü Kendisi alçakgönüllüdür. Allah’ın alçakgönüllülüğünü İsa’yı bize yollamış olmasından görüyoruz; İsa, O’nu tanımamız ve iyiliğini göstermek için geldi: Tüm hayatı, fakirlik ve alçakgönüllülük bir tanıklıktır. doğumundan ölümüne kadar!

O halde Havari Pavlus’un bizleri teselli etmek için şöyle demesine şaşırmıyoruz: “Allah, bilgeleri utandırmak için dünyanın cahil saydıklarını seçti; güçlüleri utandırmak için, güçsüz olanları seçti. Allah dünyanın önemli gördüklerini hiçe saymak için, dünyanın önemsiz, soysuz ve değersiz gördüklerini seçti. Öyle ki, Allah’ın önünde hiç kimse övünemesin”. Bizler zayıflığımızın ve cahilliğimizin farkındayız, özellikle de dünyanın bizleri imanımız için cahil gördüğünün ve haça gerilmiş bir adamı sevdiğimiz için hor gördüğünün farkındayız, fakat biz Allah’ın bu şekilde davranmasından mutluyuz. Yaşadığımız dünyada değerli görülmememiz, yüzümüzü kızartmamaktadır; hor görüldüğümüzde korkuya kapılmıyoruz, yana atılmaktan şaşırmıyoruz, tersine tüm bunların gerçekleşmesini bekliyoruz ve normal görüyoruz.

Aziz Pavlus, İsa’nın sözlerini dinlediği için bu şekilde konuştu! İsa, gerçekten de insanlara, öğrencilerine ve kalabalığa meşhur olan bu sözleriyle konuşmaya başladı: “Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara! Çünkü Göklerin Hükümranlığı onlarındır”. Bugün bu sözlerini mutlulukla tekrar dinlemekteyiz, aynı zamanda onları biraz daha iyi anlamak istiyoruz ve İsa’nın “yüreği zenginliğe bağlı olmayan”, “yüreği temiz olan”, “doğruluk uğruna zulüm gören” olarak tanıdığı kişilerin arasında bulunmayı arzuluyoruz.

Birçok Hristiyan, “yüreği zenginliğe bağlı olmayanlar” deyimin, yani bu “ruhsal fakirliğin” ne olduğunu merak etti. Ben bu cümleyi şöyle telaffuz edenler tarafından yardım gördüm: “Fakir olmaya karar verenlere; Allah’ın sevgisi uğruna, hayatlarında O, gerçek ve tek zenginlik, sevinç ve sevgi kaynağı olarak görülsün diye fakirlikte yaşamayı seçenlere, ne mutlu!”.

İsa bu öğretisiyle daha önce peygamberlerin söylediği ile tam bir uyum içerisindedir, ayrıca Kendi hayat tarzını anlamamıza ve görmemize yardımcı olmaktadır. Böylece bizler de fakirlik kararımızda teselli buluyoruz ve kuvvetleniyoruz. Biz; fakirleri sevdiğimiz için değil, Allah sevgisi için yoksul olmayı seçiyoruz; böylece O, içimizde güzelliğini ve büyüklüğünü gösterecektir; aynı zamanda bunu İsa sevgisi için yapıyoruz, çünkü O, “O’nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu” (2 Kor. 8,9).

Allah için fakir olmayı seçmek, bizleri içsel olarak zenginleştirir, başkalarına hizmet etmeye açık, kardeşlerimize karşı sevgi ve anlayış dolu olmamızı sağlar, sade, sevinçli, alçakgönüllü, yaşam zengini kılar!

İsa bizlere “Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara” demeye devam etmektedir ve bu mutluluğu anlamaya ve sevmeye yardım etmek için bize diğer mutlulukları da söylemektedir. Bizler arzularımızı değiştirmek için yüreklerimizi açıyoruz; geçici, aldatıcı şeylerden içsel, görünmez ve ebedi olan değerlere doğru yöneliyoruz: Onlar bizleri “Göklerin Hükümranlığına” layık kılacaklardır! Mutlu, yani Baba’ya yakın, hatta O’nun yüreğine dalmış olacağız!

Bu gerçekleşsin diye, fakirliği ve saflığı, merhameti ve mütevazılığı seviyoruz. Bu şekilde nihayet barışın, Allah’ın zenginliklerinden bizleri paydaş kılan o gerçek barışın inşaatçıları olacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 3. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

22/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 3. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş. 8,23 – 9,2 Mezmur 26 2.Okuma 1 Kor. 1,10-13.17 İncil Mt. 4,12-23

Hristiyanların birliği için dua haftası sona ermektedir, ama yaşadığımız ortamda bu birliğin gerçekleşmesi için çalışmamız sona ermeyecektir. Aziz Pavlus birliğimizle daima İsa’nın tanıkları olmamıza teşvik ediyor. Hiç kimse; bütün diğer insanlar gibi Hristiyan cemaatlerin kardeşlerinin de egoizm ve kibirle denenmelerinden şaşmamalıdır. Aramızdaki duygusal farklılıklara, Kilise’de rehberlik ya da başka hizmetleri edenlere karşı doğabilecek az çok ilgiye de şaşırmıyoruz. Fakat duygusal farklılıkların bölünmelere sebep olmasına izin vermemeliyiz.

Artist Unknown, Jesus Christ Light of the World, Rio Calle
Artist Unknown, Jesus Christ Light of the World, Rio Calle

İsa tektir ve bizler, zor olduğunda ve hatta O bize haç ile gösterildiğinde de, O’nu takip edeceğiz. Bugün O, bizleri tövbe etmeye çağırmaktadır. “Tövbe edin, çünkü Göklerin Hükümranlığı yaklaştı”. Tövbeye davet; değişmeye çağrıdır, düşüncelerimizi ve arzularımızı aşarak Allah’ınkilerine katılmaya çağrıdır. İsa bunu her karşılaştığı kişiye söylüyor, çünkü herkes Adem’in evladıdır, yani Baba’dan uzaklaşan yolun üzerindedir.

Tövbe edin, yön değiştirin: Tutkularınızı, arzularınızı gerçekleştirmeyi düşünmeyin, Baba’nın istediğine bakıp onu gerçekleştirmeye çalışın, çünkü bu size yaşam ve barış verecektir!

İsa, insanların tövbe etmesinin bir anlık bir şey olmadığını ve tüm zamanların tüm insanlarını tövbe etmeye çağırmak gerektiğini bilmektedir. Bu sebepten hemen Kendisine yardım edecek, bu hizmeti dünyanın her köşesinde, bütün zamanlardaki insanlık için yaymak üzere birilerini çağırmaktadır. O biliyor ki çağırdıkları diğerleri gibidir, yani günahkar ve tövbeye muhtaç, ama cesaretini kaybetmiyor. Onları Kendi eğitecek, sabırla, devamlılıkla, kararlılıkla gerçek bir tövbe tecrübe etmelerine sebep olacaktır.

Bugün İsa’nın çağırdığını ve nasıl çağırdığını görmekteyiz. O, normal insanları, iş sorumlulukları ve sosyal yaşamda olan insanları çağırıyor. Bu kişilerin, Kendisi ile kalmak için her şeyden: İnsanlardan, özellikle de kendi kendilerinden, kendi alışkanlıklarından, güvencelerinden kopmaları gerekiyor. Bu ne anlama gelir?

İsa bizim için ve tüm dünya için hür insanları, Baba’ya itaat eden sevgisini öğrenmek için her türlü bağlardan hür insanları hazırlamak istiyor: Bunlar, Söz’ünü müjdeleyecek ve dünyaya Allah’ın sevgisini yayacaklar. İsa ilk çağırdığı dört kişiye Kendisi’nin “Göklerin Hükümranlığının güzel müjdesini” bildirmek için nasıl çalıştığını, insanların hastalıklarına karşı ilgisini de hemen göstermeye başlamaktadır. Bu dört kişi, daha önce birbirlerini sevmeye ve iş birliği etmeye alışmış, ikiye iki kardeşlerdir. Onların yanına gelecek olan herkes; kardeşlik, karşılıklı sevginin bir yaşama biçimini öğrenecekler.

Dünyada “karanlıkta… ve ölüm gölgesinde yaşayan” birçok insan ve halklar hala var: Onlar İsa’yı beklemekte ve İsa, Kilise’nin Söz’ü ve kardeş sevgisiyle onların yanlarına gelmektedir. Kilise tarihi, yaşamını günahkarlara ve engellilere, fiziksel ve ruhsal hastalara adamış adamlar ve kadınlarla doludur. Onlar bu kişilerin ruhani ve fiziki iyilikleri için yaşamlarını harcamışlardır. Biz bu Kilise’nin üyeleri olmaktan gurur duyuyoruz, daha doğrusu, misyonuna devam etmek ve her insana konuşan, yaralarına eğilen sevgisini somutlaştırmak için kararlılıkla kendimizi Rab’be sunuyoruz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 2. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

15/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 2. Pazar Günü – A –

1.Okuma Yeş. 49,3.5-6 Mezmur 39 2.Okuma 1 Kor. 1,1-3 İncil Yh. 1,29-34

 

Bugünkü litürji İsa’ya ve Yahya üzerine yansıttığı ışığa bakmaya devam etmemizi öneriyor. Yahya öğrencilerine ve kalabalığa herkesin beklediği ve kendisinin gördüğü, tanıdığı kişi hakkında konuşuyor, O Kişi’ye herkesin ihtiyacı var: O; “dünyanın günahlarını kaldıran Allah’ın kurbanıdır”, O’nun “üzerine Kutsal Ruh bir güvercin şeklinde indi”. O, “Kutsal Ruh” ile vaftiz ediyor, O’nun adı “Allah’ın Oğlu’dur”! İsa’yı tarif eden tüm bu sıfatlar daha derinlemesine açıklama gerektiriyor. Fakat bu sıfatları İbraniler elbette iyi anlıyordu. Çünkü onların her biri Kutsal Kitap’ta yazılı olan halkın yaşadığı olayları hatırlıyor, Allah’ın mevcudiyeti ile dolu ve kurtuluş sözünü yansıtıyorlar.

John the Baptist Identifies Jesus as the Lamb of God (Relief sculpture in Cathédrale d'Amiens, 1508-1519)
John the Baptist Identifies Jesus as the Lamb of God (Relief sculpture in Cathédrale d’Amiens, 1508-1519)

Allah’ın Kurbanı, Paskalya Kurbanıdır: Kanı sayesinde Mısır’da olan halkı, ilk doğanları öldüren ölüm meleğinden kurtarmıştı. Aynı zamanda her sene halkın tüm günahlarının yüklendiği ve çöle ölüme yollanan kuzu idi. Yine sunak masasında her şahsın günahının silinmesi için kurban edilen kuzuydu. Daima halkın ölümden kurtarıcısı ve onun arındırıcısı oldu. Ölümüyle kuzu herkes için değerli oluyor. Yahya, İsa’yı “Allah’ın kurbanı” diye çağırarak öldürüleceğini bize söylüyor ve ölümüyle bizim için çok önemli olacağını da belirtiyor.

Üzerine Kutsal Ruh’un güvercin şeklinde indiğini söylerken dünyanın yaratılışını hatırlatıyor: Ruh’un sular üzerinde yüzdüğü ve baştaki karışıklığı düzene soktuğu zamanı! İsa, vaftiz olduğu Ürdün nehrinden çıkarken, dünyaya Allah’ın istediği gibi bir başlangıç veriyor. Yeni bir dünya olacak, orada artık insan Allah’tan kaçmayacak tersine O’nu arayacak, sevecek ve itaat edecektir, O’na güven verecektir.

Yahya bize İsa’nın “Kutsal Ruh’ta vaftiz eden” olduğunu söylerken peygamber Hezekiyel’in de peygamberliğini gerçekleştirdiğini söylüyor: Bu peygamber, Allah tarafından yeni bir yaşam, yeni bir yürek sözü veriyor, bu da içimize yerleştirilen Allah’ın Ruh’u aracılığıyla gerçekleşecektir: Vaftiz, arınma gerçekleştirmekte ve yaşamı değiştirmekte. İsa içimizi temizliyor ve Allah’ın yüreğini hareket ettiren aynı Ruh’u içimize veriyor. İsa’nın insan için gerçekleştirdiği eylem tamamen yenidir, çünkü bizlerin ilahi yaşama katılmasını sağlıyor!

İsa’nın Allah’ın Oğlu olduğunu söylerken Yahya, ikinci Mezmur’u düşünmemizi sağlamaktadır. O Mezmur Allah’ın Oğlu’na tüm insanların üzerine hükmetmeye izin verildiğini söylemektedir; O, Davut’a bildirildiği ve Daniel’in haber verdiği Allah’ın hükümranlığını gerçekleştirir. O halde İsa kraldır, Allah’ın dünyada gerçekleştirmeye söz verdiği hükümranlığın kralıdır: O; insanları çobanın kuzularını sevdiği gibi sevecek, özellikle hasta ve yaralanmış olanlara bakacak, dağıldıkları yerlerden onları toplayacaktır. Allah’ın Oğlu unvanı, O’na bakarak Allah’ı görebileceğimizi aklımıza getiriyor, çünkü her oğul babasının doğasındadır.

Yahya’nın tanıklığını kabul edelim ve onunla bakışlarımızı İsa’ya doğru çevirelim, böylece O’nu seveceğiz, özellikle de O’nunla karşılaşmak ve O’nu tüm sevgimizle takip etmek için koşacağız. Bu arzu Havarinin ve peygamberin de arzusudur, onlar bugün bize Baba’nın yolladığını kabul etmemiz için bize yardım etmektedirler.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

İSA’NIN VAFTİZİ – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

08/01/2023 – İSA’NIN VAFTİZİ – A –

1.Okuma Yeş. 42,1-4.6-7 Mezmur 28 2.Okuma Elç. 10,34-38 İncil Mt. 3,13-17

Noel devresini Rab’bin başka bir gösterilmesi olan İsa’nın Vaftizi Bayramını kutlayarak bitiriyoruz: Vaftizci Yahya’nın müjdelediğini doğrulamak için Allah’ın Kendisi sesini duyurtuyor. Bu görkemli doğrulama İsa’nın herkesin önünde alçakgönüllülüğü yaşadığı anda gerçekleşiyor. O, tüm günahkarların yaptığını yaptı. Onlarla günahlarından, yani kendilerini Allah’a karşı tutan davranışlardan ve eylemlerden arınmak için girdikleri suya girdi. O; günahsızdı, çünkü hiçbir zaman Baba’ya karşı gelmedi, O’ndan hiç şüphe etmedi, daima O’nun arzusunu gerçekleştirmek istedi.

Nelkenmeister, Berner. John the Baptist in the Wilderness
Nelkenmeister, Berner. John the Baptist in the Wilderness

İsa’nın Kendisini diğer günahkarlarla birlikte göstermek istemesine, Yahya itiraz etti: Bunun abartılı olduğunu düşünüyordu. Ama İsa şöyle diyor: “Şimdi izin ver bana, çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir”. Bu cümleyi anlamamız zor. Anlayabilmek için peygamberlerin dediklerine danışmalıyız. İsa, Allah’ın isteğinin “dürüst kuluna” haydut gibi davranılması olduğunu biliyordu. Yeşaya gerçekten de şöyle diyor: “Başkaldıranlarla bir sayıldı. Pek çoklarının günahlarını O üzerine aldı. Başkaldıranlar için yalvardı” ( Yeşaya 53,11-12).

İsa doğru olan her şeyi yerine getirmek istiyor, yani bütün insanları, günahkar olan bütün insanları kurtarabilmek için Allah’ın bu Söz’ünü de gerçekleştirmek istiyor. Yukarıdan duyulan Söz, İsa’nın bu davranışının onaylanmasıdır, peygamber de şöyle onaylamıştı: “Kulum başarılı olacak; üstün olacak, el üstünde tutulup alabildiğine yüceltilecek ( Yeşaya 52,13)Gerçekten de Allah O’nu, “Sevgili Oğlum” diye çağırarak O’nu yüceltmektedir. İbraniler’e Mektup, hiçbir meleğe böyle güzel bir söz söylenmediğini söylüyor.

En Sevgili Oğlum” bize İsa’nın büyüklüğünü anlamamıza yardımcı olan çifte bir deyimdir. Oğlum, tüm halklar üzerinde gücü olan kral için ikinci Mezmur’da kullanılan bir sözdü. “En sevgili oğul” ise; Allah’ın verdiği söz ve katkısı sayesinde doğmuş, kalabalık bir neslin atası ve tüm halklar için bir lütuf kaynağı olacak İbrahim’in oğludur. “Ondan hoşnudum”: Üçüncü bir tasvir şekli; bunun sayesinde tüm vaatleri gerçekleşen Allah’ın Kul’unu tanıyabilmekteyiz.

İsa’nın üzerinde bir güvercin uçarken gökten gelen Söz, üç kere O’nu Mesih, dünyayı günahlardan kurtarmak ve insanlara umut vermek için gönderilen Allah’ın kutsanmış kişisi olarak ilan eden Söz’dür. Bugünkü okumada Yeşaya O’nun hakkında şunu da söylemekte: “İşte seçtiğim benim kulum, onu destekledim. İşte sevdiğim benim kulum! Milletlere adaleti versin diye ona Ruh’umu verdim”. Yahya’nın gördüğü olay, bu peygamberliğin de gerçekleşmesidir.

Şimdi İsa’ya yanılmaktan korkmadan, O’na tam bir güvenle bakabiliriz: O, Allah’ın güvenine sahiptir, O gerçekten her doğru olanı gerçekleştirmektedir. Üzerine tüm günahkarların bıraktıkları günahları alarak bizleri dürüst, Allah’ın hoşuna giden, hak ettiğimiz cezaları alma korkusundan hür kişileri yapıyor.

Aziz Petrus, Kornelius’un ailesinin önünde yaptığı konuşmasında Allah’ın kutsanmış, O’nu bütün insanlara gösterebilme şeklinde yaşamış olan İsa’ya doğru bakışlarımızı çevirebilmemize yardım ediyor. İsa geçerken, Allah’ın sevgisi somut olarak görülebilmekte ve tutulabilmekte idi.

İsa’yı içimize kabul edelim öyle ki O, iyilik etmeye ve kutsallaştırmaya, hayat vermeye ve hayata anlam vermeye devam edebilsin. İsa’ya bakarak Baba Allah’ın sevincine katılmaktayız! Gerçekten de İsa, insanları sevgi içinde yeniden sabit koymakta, onları yeniden Allah’ın evlatları kılmaktadır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

EPİFANYA BAYRAMI – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/01/2023 – EPİFANYA BAYRAMI

1. Okuma Yeş. 60,1-6 Mezmur 71 2.Okuma Ef. 3,2-3.5-6 İncil Mt. 2,1-12

Bugün dikkatimizi çeken olay, Allah’ın sevgisinin gizeminin tüm insanlara yönelmiş olması. Başta sadece Yahudiler Allah’ı tanıyordu, bunu Mezmurdan anlıyoruz ve aynısını İsa da Samiriyeli kadınla konuşurken belirtmişti. Fakat bütün diğer halklara da Allah’ı tanıtsınlar diye, onların tanımaları lütfedildi. Baba Allah tüm insanları, onları terk etmek için değil, yanında olsunlar diye yarattı. İşte, bugün bu gizem, İsa’nın tüm halkların temsilcilerine gösterilmesiyle açıklanıyor.

Fra Angelico and Filippo Lippi, Adoration of the Magi

Fırsat bilginlerin araştırmasından geliyor. Onlar, pagan halkların temsilcileridir; bunlar, emin oldukları bir bilim aracılığıyla hayatlarına yön verirler, fakat girişimleri değerli bir sonuca varamıyorlar. Görüyoruz ki yıldızların hareketlerini okumak onları doğru yola götürüyor ama ulaşmaları gereken yere varmalarını sağlamıyor. Hatta onlar en yanlış kişiye, dürüstlüğün ve her gerçeğin, aradıkları kişinin düşmanı, Herodes’e varıyorlar.

Burada, Herodes’in evinde, İsrail’in bilginleri yabancılara varmak istedikleri yere ulaşmaları için yardım ediyorlar, ama onlarla yola çıkmıyorlar! Uzaktan gelenler, insanlığın hazinesini buluyorlar, bilgeler ise korku içinde, yaşamlarını sarsabilecek olası bir değişiklikten korkarak uzakta kalmaktadırlar. Daima oluşan tekrar gerçekleşiyor: Yakındakiler uzaklaşıyor, uzaktakiler yakınlaşıyorlar. İsa bunu sık sık tekrarlayacaktır. Havarilerin de tecrübeleri bu olacaktır: İncil’i paganlara bildireceklerdir, çünkü İsrailliler onu ret edeceklerdir.

Kutsal Yazıları dinledikten sonra daha ışıklı olmuş yıldızın onlara gösterdiği evde gelişen olay, herkes için bir örnektir: Bilginler Annenin kollarında olan Bebeğin önünde hazinelerini açarlar: İçlerinden sembolizmle yüklü armağanlar çıkar. Altın, İsa’nın krallığını, buhur ilahiliğini, mür ise ölümsüzlüğünü belirtir. İnsanlar sembolleriyle İsa’nın Allah’ın hükümranlığının kralı ve Allah’ın Kendisi olduğunu, Kendisinin insanın düşmanı olan ölümü yendiğini belirtirler. Bu semboller Çocuğa sunulmaktadırlar, bunun için daha da açıkça konuşurlar: Sadece O; hükmetmeye, insanların saygısını almaya ve ebediyen yaşamaya layıktır. İsa’ya yaklaşan, hazinelerini O’nun ellerine boşaltan hikmetli bilginler, O’nun adına seçilmiş fakirliğin güzelliğini keşfederler, çünkü zenginlik sadece O’nun ellerinde ise değerlidir; itaat etmenin ve alçakgönüllülüğün güzelliğini öğreniyorlar, çünkü sadece İsa insanı hürriyetinden mahrum etmeden “emredebilir”; uysallığın ve bekaretin değerini anlıyorlar, çünkü dünyanın geleceği için sadece İsa’nın varlığı gereklidir.

Bilginler İsa’ya varabilmek için Herodes’e ihtiyaç duydular, fakat şimdi ülkelerine dönmek için kimsenin yardımına gerek duymuyorlar. Şimdi İsa’nın Kendisi onların rehberidir. Artık yıldızlara ihtiyaçları yok, artık gece karanlığında göğe bakmıyorlar. Şimdi Güneş yollarını hep aydınlatmaktadır!

Şimdi tüm çocuklara dikkatle bakacaklardır. Çünkü her çocukta o Çocuğun yansıması var. Şimdi her insanın çehresine de dikkatle bakacaklar, çünkü her insan Allah için Beytlehem’de tapınılan o Çocuğun görüntüsünü taşımaktadır!

İsa ile karşılaşarak ne kadar çok değişiklik meydana geliyor! İsa konuşmasa da O’nun varlığı Söz’dür!

İsa’nın varlığı bizim için devamlıdır ve bize birçok yolla sunulur: Özellikle de litürjik yılın yani Kilise takviminin kutlanmasıyla. Bugün Kilise, bu takviminin anlamını ve en önemli duraklarını bildirmektedir:

Sevgili kardeşlerim, Rabbin şanı kendini gösterdi ve dönüşüne kadar hep aramızda olacaktır. Zamanın olaylarında ve duraklarında kurtuluşun gizemlerini hatırlamakta ve yaşamaktayız:

Tüm litürjik takvimin merkezi; ıstırap çeken, haça gerilen ve dirilen Rab’bin üç günüdür, bu günler, Paskalya Bayramı pazarı ile (9 Nisan) en önemli noktasına ulaşacaktır.

Haftalık Paskalya olan her pazar gününde Kilise günahı ve ölümü yenen Mesih’i kutlayıp lütfunu canlı kılmaktadır.

İsa’nın Dirilişi tarafından tüm diğer kutsal günler anlam kazanmaktadır. Paskalya Bayramının tarihi diğer bayramların tarihlerini kararlaştırmaktadır.

Paskalya’ya Hazırlık Devresinin başlangıcı olan Kül Çarşambası 22 Şubat günüdür.

Rab’bin Göğe Çıkışı 21Mayıs günüdür.

Pentekost Bayramı 28 Mayıs günüdür.

Noel Bayramına hazırlanış devresinin ilk pazarı 3 Aralık’tır.

Allah’ın Annesi Meryem’in, Havarilerin ve Azizlerin bayramlarında, Ölüleri Anma gününde de, dünyada hacı olan Kilise, Rab’binin Paskalyasını bildirmektedir.

Ebediyen var olmuş, var olan ve gelecek olan, tarihin ve zamanın Rab’bine Mesih’e, yüzyıllar boyunca sonsuz övgüler olsun. AMİN”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Papa Emeritus Benedikt XVI vefat etti

Papa Emeritus Benedikt XVI, bu sabah dokuz buçukta, gençliğinden bu yana özveri ve sadakale hizmet ettiği Kutsal Pederimizin evine döndü. Teolojik bilgisi ve güçlü duruşuyla tüm kiliseye örnek oldu ve sekiz yıl boyunca Aziz Petrus’un makamına, nice çalkantıların ve zorlukların ortasında, ileri yaşına rağmen dirayet ve cesaretle vekâlet etti. Bugün dualarımızda hatırladığımız “Babamız,” Yüce Allah’ın huzurunda bizler için dua etsin.

Allah’ın Annesi Olan Meryem’in Bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

01/01/2023 – Meryem, Allah’ın Annesi

1. Okuma Say. 6,22-27 Mezmur 66 2. Okuma Gal. 4,4-7 İncil Luka 2,16-21

Bugün, mesaj dolu bir gündür! Bugün birbirimize yeni yıl için dileklerimizi sunuyoruz, daha da iyisi yeni yılın her birimiz için sevinç ve huzur devresi olması için kutsama istiyoruz. Bu sebepten tam da bugünde Dünya Barış Günü kutlanır: Bugün konuşma yapan devlet başkanları veya din adamları hep bu konu hakkında konuşurlar, tüm dünyaya da savaş sebeplerinden uzaklaşmak ve anlaşmazlıkları önlemek için tavsiyelerde bulunurlar. Çünkü maalesef savaşlar ailelere, ülkelere, halklara ve kıtalara acı vermeye devam etmektedirler.

Ayrıca bugün Kilise Ayininde, bu devrede yaşadığı gizemin sonucu ve tamamlanması açısından bir bayram daha kutlar. Allah’ın Oğlu insan oldu ve aramızda yaşamaktadır. O’nu bize bir Anne göstermektedir! Bizi kurtaran Anne değildir, ama bize Kurtarıcıyı sunan odur. Allah, bize İsa’yı bağışlamak için onu kullandı ve halen kullanmaktadır! O bir raftan mal alıp bize satan bir satıcı değildir, o bir Annedir! Allah onun bunu yapmaya hazır olduğunu sormak için alçaldı ve onun içine bizim için Yaşam, Yol ve Gerçek olan yeni yaşamı koydu. O, Yaşam, Yol ve Gerçeğin Annesidir: Niçin ona Allah’ın Annesi demeyelim? Ondan doğana “En Yücenin Oğlu” deniyor ve O Kendine Allah’ın adı olan “Ben’im” diyecektir, bu sebepten Meryem doğru olarak Allah’ın Annesi diye çağrılmaktadır! Bu unvanı onun için böbürlenme sebebi değildir, çünkü kendisine Oğlunun tam ve gerçek olarak tanınmasının uğruna verilmektedir!

Meryem anneliğini sessizlikte yaşamaktadır. İncil bize onu böyle göstermektedir. Onun sessizliği, kollarında taşıdığını ve meleğin onu ziyaret ettiğinde yaşamında gerçekleşen, yaşamını dolduran, değiştiren ve tüm dünya için değerli kılan Sözü sevinçle dinlemektir. “Meryem ise, bu olaylar üzerinde derin derin düşünerek, onları kalbinde saklıyordu”: Meryem’in sessizliği zengin ve tamdır, gizemdir.

Meryem’in tüm dinledikleri ve gördükleri Oğlu ile ilgiliydi, O’nun Allah’ın Oğlu olduğunu biliyordu! Meryem için her şey dua etme ve Allah’ı övme sebebiydi!

Bizler de Meryem’in duasında vardık: o, bizleri düşündüğü için değil – çünkü o anda kafası tamamıyla onun gözlerine, ellerine ve kulaklarına ihtiyacı olan Oğlundaydı – ama anneliğinin şimdi de bizim üzerimizde etkisi olduğu için.

Biz onun anneliğinden mutluyuz, onun bizi sardığını ve zenginleştirdiğini hissediyoruz. Tüm yalnızlıklarımızı şefkatiyle o teselli etmekte, aynen İsa’nın yalnızlığı gibi! Her kuşkumuz tatlılığı ile huzura dönüşür, aynen Yusuf’un kuşkuları gibi! Her sorumuz emin bakışlarıyla cevap bulur, aynen çobanların soruları gibi.

Meryem’in dudakları İsa adını telaffuz eder, çünkü melek ona şöyle demişti: “O’na İsa adını vereceksin!”. Elbette de kimse onun İsa’yı bu isimle çağırmasını dinlemekten yorulmazdı, ne çobanlar, ne Yusuf, ne de çocuğa dikkat eden melekler, çünkü gök yeryüzüne tamamıyla inmişti!

Yeni yıla başlarken Meryem’in ağzından bebeğin adını dinleyerek girelim ve bugün birçok kere onun sesine bizimkini de ekleyelim. İsa, İsa, İsa! Yaşamımızın bu bölümüne başlamak için güçlü ve güzel bir yöntemdir: İsa adını söyleyerek, överek, severek, taparak ve dinleyerek. Bu adı söyledikten sonra eskisi gibi olamayız çünkü bu ad, Allah’ın gücünü, Allah’ın sevgisinin o gücünü kapsar.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel Bayramı – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

Noel günü aydınlık bir gündür, ama, kim bilir niye, bu günde konuşmaya başlamaktan çekiniyorum. Bir çok düşünceler var, Kutsal Kitap metinleri güzel ve zengin, etraf Bebek İsa’nın mevcudiyetinin verdiği hislerle tatlı ve duygulu! Ne diyebilirim? Konuşma dinlemek isteyen birileri var mı, yoksa herkes sessizlik mi arzuluyor?

Caravaggio, Natività con i santi Lorenzo e Francesco d’Assisi (Oratorio di San Lorenzo, Palermo, 1600)
Caravaggio, Natività con i santi Lorenzo e Francesco d’Assisi (Oratorio di San Lorenzo, Palermo, 1600)

Bugün Allah’ın Sözü somut, görülür, tutulabilir oluyor. Onu kabul etmek için kulaklar yetmiyor, eller yetmiyor, gözler yetmiyor, yürek bile yetmiyor. Bu Sözü kabul etmek ve dolayısıyla Allah’ı dinlemek için bunların hepsi gerekli ama yine de yeterli değil! Bu sebepten benim sözlerim belki engel olabilir, Sözün yerini işgal edebilir! Eğer sessizliğini yaşamaya başladıysan, bu satırları bırak ve sessizlikte dinlemeyi, tapınmanı sürdür!

Söz, beden oldu ve aramıza çadırını kurdu: Eğer Sözü, yani Allah’ın Sözünü arıyorsam uzağa gitmemeliyim, çünkü O aramızdadır! Allah burada, yeryüzünde arzularını gösteriyor, isteklerini ve tesellilerini veriyor. Etrafıma bakıyorum, birçok insanın çehresini görüyorum. Allah bana ne diyor? Şöyle diyor: Ben onlarla birlikte ve onlar için buradayım, onları sevmek için. İnsanların sadece sevgiye ihtiyaçları olan kişiler olduğunu görmüyor musun? Sadece eve, kıyafete veya ekmeğe ihtiyaçları yok. Etrafında, yüreklerinde kimsecikleri olmayanlar var: Bunu soğuk ve boş bakışlarından, gürültülü ortam arayışlarından, boş konuşmalarından, sadece bir sigaraya veya kahveye sarılmaya alışmış ellerinden, hareket ve değişiklik arayışlarından görürsün. Etrafında ne kadar çok susuz ve aç kişi var! Onlar İsa’ya aç ve susuz: Bunu bilmiyorlar, bu sebepten bugün Noel ismini de kullanarak kendilerini biraz daha aldatıyorlar. Sen Noel deme, İsa’nın Noel’i veya İsa’nın Doğumu de! Dudaklarında ve bakışlarında O canlanmalıdır, böylece bugün seninle karşılaşan bir kişi İsa’yı düşünebilir! Bebek İsa’yı Annesinin ellerinden al: Anne sana O’nu yürekten verecektir. Sen O’nu tutmaya layık değilsin, biliyoruz, ama Anne sana O’nu yine de veriyor. Seni korkutmayan o Bebeğe bak, günahkar olmana rağmen O sana yine de değer veriyor, Bebek senden bir şey istemiyor, O’na sadece bak. Şimdi O’nu sevmen kolay, çünkü senden bir şey istemiyor. O’na bir şeyler verirsen, mesela biraz dikkat, biraz sessizlik… bunlar da, ta baştan sana Allah’ın armağan ettiği ve halen içinde olan bir parça iyiliktendir. Bebeği sev, O’na şefkat ver. Şimdi bebek olarak O’nu sevmek için biraz gayret ediyorsan, konuşmaya başlayacağı zaman, kulaklarının dinlemeye alışık olmadığı şeyleri söylediğinde, O’nu dinlemen daha kolay olacaktır. O’nu şimdi sev, sana “Ne mutlu ruhta fakir olanlara” dediğinde O’nu yemlikte iken hatırlayacaksın, annesinin fakirliğini, babasının huzurunu ve O’na fakirlikten; besinin, oyuncakların, elbiselerin fakirliğinden başka verecekleri bir şeyleri olmadığını anımsayacaksın. O, kabul edildiği fakirlikten utanmıyor, çünkü o fakirlikte sevgi buluyor ve sevmeyi öğreniyor. O’nu şimdi sev, yanağına yaklaş ve öp, böylece O’nu, “Ne mutlu acı çekenlere” dediğinde de, sevebileceksin: Haçını huzurla ve cesaretle taşıyabileceksin.

O’nu şimdi sev, böylece sana “Ne mutlu yürekleri saf olanlara” dediğinde O’nu ciddiye alabileceksin: O zamanlarda içgüdülerine hakim olmaktan mutlu olacaksın, kendi sevgi arzularını takip etmemekten, herhangi bir kişi tarafından okşanma isteğini izlememekten mutlu olacaksın.

O’nu şimdi, çocukken sev, böylece sana “öteki yanağını da uzat” dediğinde bu sözü acayibine gitmeyecektir; aynen sana “yorulmadan dua et” dediğinde sözünü dinleyeceksin ve “fakirleri, körleri, topal ve sakatları davet et, çünkü onlar bu davetini iade edemeyecekler” diyerek herkesi şaşırttığında sen söylenenleri anlayacaksın! Şimdi O’nu kucağına al, böylece O’nu dikenli tacı ile haçta gördüğünde kaçmayacaksın! Annesi Meryem’e de şefkatle bak. Genç çehresi Ondan gelen ışıkla aydınlanıyor, bu aynı ışık dünyaya ümit vermek için senin gözlerinde de parlayacaktır. Karanlıklarının açılmasına izin ver: Utancını ve korkunu yenerek O’nun adını söyleyeceksin. Bu Bebeğin adı, korkuları yönelten ve yüreklerin kapanıp yaşamlarını kaybetmelerini ve ölmelerini sağlayan ölümü, yenecektir! Benimle birlikte Bebeğin adını tekrarla: İsa! Hoş geldin, İsa! İşte, ben senin için buradayım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel’e Hazırlık Devresi 4. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

18/12/2022 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ – 4.Pazar – A

1. Okuma Yeş. 7,10-14 Mezmur 23 2. Okuma Rom. 1,1-7 İncil Mat. 1,18-24

Bugün İsa’ya bakmamız için bize Meryem ve Yusuf yardım ediyor. İkisi, tamda oğulları olarak çağrılacak Olanın doğumu için büyük sıkıntılar yaşadılar.

Angel Appears to Joseph (Oak woodcarving in the choirstall area of the Cathedral of Amiens, 1508-1519)
Angel Appears to Joseph (Oak woodcarving in the choirstall area of the Cathedral of Amiens, 1508-1519)

Meryem, Allah’a “evet” dedi, Yusuf da Meryem’e söylendiği gibi aynı peygamberin sözünü hatırlatan rüya hakkında derin düşündükten sonra “evet”ini verdi. Allah’a “evet” cevabını vermek kolay değildi, çünkü herkes tarafından anlayışsızlıklarla karşılaşacaklardı. Ama Yusuf ve Meryem insanların davranışlarına ve yargılarına önem vermeden, bakışlarını Allah’a sabitlikle çevrili tuttular.

Bu yönden de onlar bizim için harikulade öğretmenlerdir. Ben her gün insanların ne düşüneceğinden etkilenmemek için savaşmak zorundayım. Tamamen Baba’nın arzusuna yönelmiş olsam, insanlar tarafından hor görülebilirdim, ama Rab tam olarak güvencem olurdu. Meryem ve Yusuf İsa’nın doğumunu büyük bir sevinçle beklemektedirler, ama çevrelerindeki ortam sevinçlerini tasvip etmediğinden acı, merak, belirsizlik de yaşıyorlardı. İsa daha doğmadan önce O’nun Kendisi onlar için çelişki işareti idi.

Onlar için Allah’ın Sözü; yürüyüşleri, saflıkları, gelecekleri için garanti ve emniyetti: Bu aynı Sözü peygamber kendine çok güvenen ve Allah’ın işaretlerini göremeyen bir krala söylemişti. Hakikaten Yeşaya’nın zamanında kral Akab, ilahi söze güvenmeyip barışta yaşamak için savaş planlarından vazgeçmek istemiyordu. Bu sebepten yukarıdan bir işaret almak istemedi. Fakat işaret ona değil, tüm halka verilecek: Peygamberin “barış prensi” diye adlandırdığı, çocuk doğacak; parsla oğlak, inekle ayı, kurtla kuzunun birlikte olmasını sağlayacaktı.

Meryem ile Yusuf, Allah’ın planlarının gerçekleşmesine yardım etmek için acı çekmeye hazırlar. Acı çekiyorlar ama şüphenin ve insanların yaşamlarını dolduran çekingenliğin kendilerini yenmesine izin vermiyorlar. Allah’a cevapları; bir iman eylemidir, sevinçten önce zorluğu tecrübe eden bir itaattir.

Aziz Pavlus da yaşamına İsa’yı kabul ederek Allah’a itaat etmeye çağrıldığını bilmektedir. Bunu yaparak da böyle bir itaatin lütuf olduğunu, büyük armağan, yeni ve gerçek yaşam olduğunu tecrübe etti. İncil içimizde gerçek insanlığı, sevinç ve barış tamlığını büyütür. İnsanların arasındaki birliği kurar ve başka türlü tanımayacakları bir güç ve bir sevinç tecrübe ettirir. Bu sebepten aziz Pavlus, herkese İsa’ya imanı, hatta imana itaati bildirmeye kararlılıkla kendini adıyor: Bunu kabul edenlerin kendisine şükran duyacaklarından, Allah’ın da kendisini mükafatlandıracağından emindir! Çünkü her kim Rab İsa’yı kabul ederse Baba’nın şanı olur! Gerçekten de kim İsa’yı kabul ediyorsa, Kutsal Ruh’un aracılığıyla Allah’ın mabedi, barış ve af kaynağı, insanların karşılaşacağı yer olur!

Kim İsa’yı kabul ediyorsa, Meryem ve Yusuf gibi insanlığın yeni nesli olur. O, her şeyin kolay olacağının sözünü almaz, tersine ret edilmenin acısını, psikolojik ve ahlaki sıkıntısını, ekonomik zorluğunu çekecektir, ama tüm bunları ebedi yaşam ve karşılıksız sevgi kaynağı olan İsa’ya tanıklık olarak yaşayacaktır. Sevincini kimse yok edemeyecektir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel’e Hazırlık Devresi 3. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

11/12/2022 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ -3. Pazar Günü – A

1. Okuma Yeşaya 35,1-6.8.10 Mezmur 145 2. Okuma Yakup 5,7-10 İncil Mt 11,2-11

İsa’nın kendisinden önce gelen için, Yahya için, söylediği söz, dikkatimizi çekiyor: “Kadından doğanlar arasında, Vaftizci Yahya’dan üstün olanı ortaya çıkmamıştır, ama bununla birlikte Göklerin Ülkesinde en küçük olan, ondan üstündür”. Yahya’ya yöneltilen övgü, bir insan için söylenebilecek en üstün övgüdür: Kimse ondan büyük olamaz, insanların “Büyük” diye hitap ettikleri kişiler bile. Fakat normal gördüklerimizle karşılaştıramayacağımız değerler vardır: Bunlar, Göklerin Ülkesindeki büyüklüklerdir! İsa acaba neyi düşünüyordu?

Giovanni di Paolo (1403–1482), Saint John the Baptist in Prison Visited by Two Disciples
Giovanni di Paolo (1403–1482), Saint John the Baptist in Prison Visited by Two Disciples

Vaftiz olan, ilahi yaşama bürünür, Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adına batırılır. Vaftiz olan, İsa’nın Kendisinin ölümünün ve dirilişinin gizemine daldırılmıştır: Bu, yeni ve bu dünyanın insanları için tanınmayan bir büyüklüktür, Allah’ın büyüklüğüdür! Yahya, İsa’nın kral olduğu göklerin hükümranlığına insanları hazırlamak için bir tövbe vaftizi ediyordu. Fakat o, bu hükümranlığa giremedi, İsa’nın öğrencileri tarafından Paskalya gizemine katılmak için vaftiz edilemedi, Mesih’in Bedeni ve Kanı ile beslenemedi. Bu sözlerle İsa, kesinlikle Yahya’yı küçük düşürmek istemedi, o mutlaka göklerdeki azizlerin arasındadır; sadece öğrencileri olma arzusunu bizde uyandırmak istedi.

Yahya hapistedir; bunun sebebi, herkese, güçlüler dahil, Allah’ın Sözünü hatırlatmak istemesiydi. O, Mesih’i müjdelediğini biliyordu, ama O’nda Kendisinden beklenen işaretleri göremiyordu. Bu sebepten emin olmak isteyerek öğrencilerini İsa’ya yolladı.

İsa’nın cevabı çok güzeldir. O ne evet ne de hayır diyor: Gözlerinle bak ve göreceksin; yaptıklarıma bak ve peygamberlerin müjdeledikleriyle karşılaştır. O zaman kendin benim kim olduğumu söyleyebileceksin. Yahya peygamberlerin sözlerini biliyordu, Allah’ın Hizmetkarının körlerin gözlerini açacağını, dilsizleri konuşturacağını biliyordu; onun günlerinde topalın koşacağını ve felçlinin ayağa kalkacağını da biliyordu. Peygamberler bu hayret edici şeyleri bildirmişlerdi ve işte, şimdi bunlar İsa vasıtasıyla gerçekleşiyor. O’nun kimliğini tanımak zor değil!

Yazılar ve eylemler çakışıyorlar; bu, tüm olayları ve zamanları doğru bir şekilde anlamak için yardımcı olur. Bununla İsa’nın Kutsal Yazıları tanımaya verdiği önemi anlıyoruz. Onlara karşı büyük bir sevgi beslersek, Allah’a ve O’nun Oğlu’na beslenen aynı sevgiyi, gerçekleşen olayları daha kolaylıkla anlayabileceğiz ve dünyadaki hizmetimiz daha verimli olacak!

Aziz Yakup mektubunda bize seçmeyi bilme örneğini vermektedir: Allah’ın Sözlerinin gerçekleşmesi gecikmektedir, insan Oğlu’nun gelmesi gecikmektedir. Ne yapalım? Peygamberlere bakalım: Onlar, “sabır ve dayanma örneğidirler”, bu sebepten biz de sabrımızı canlandıralım. Doğada gerçekleşenlerden bile örnek alabiliriz: Çiftçi, ektiği andan ekin zamanına kadar uzun zaman için sabrediyor. Sözünü ekip yaşamımızı dualarla donatan bizler de, aynen sabırlı olalım, birbirimizden şikayet ederek Rab’bin hükmünden önce gelmeyelim! Sevinci uyanık tutalım, çünkü Allah’ın Sözleri gerçekleşecektir: “Cesaret! Korkmayın, işte Allah’ınız… O sizi kurtarmaya gelmektedir”.

Vaftizci Yahya’nın yorgunluğu ödüllendirilecektir, şüphesi artık çözüldü: İsa, Gelmesi Gereken, Gelen ve Gelecek Olan’dır! Artık beklemek gerekmiyor: Başka kimsenin gelmesi gerekmiyor. O’nun Hükümranlığını inşa etmek, bununla dünyayı cennete değiştirmek üzere O’na katılalım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel’e Hazırlık Devresi 2. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

04/12/2022 – NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ –

2. Pazar Günü – A

1. Okuma Yeşaya 11,1-10 Mezmur 72 (71) 2. Okuma Rom. 15,4-9 İncil Mt. 3,1-12

Yahya’nın sözleri, peygamber Yeşaya’nın en güzel ve ümit dolu sayfalarından birinin bugün okuduğumuz sözleriyle aydınlanıp tamamlanıyorlar. O, Rab’bin Ruh’uyla yaşayacak ve o Ruhu dünyaya getirerek verimli olması ve yenilenmesini sağlayacak Olanın gelişini müjdeliyor.

Pieter Brueghel the Younger (1564–1638), Saint John the Baptist Preaching to the Masses in the Wilderness
Pieter Brueghel the Younger (1564–1638), Saint John the Baptist Preaching to the Masses in the Wilderness

Biz öğrenmek, tavsiye ve yaşam örneği almak için O’na bakacağız. O’nun hükümleri güvenli ve sabittir, bu sebepten O’ndan iyiyi ve kötüyü ayırmayı öğreneceğiz. Sözü, emindir. Onu saklayanları koruyor. O, dinlenip itaat edildiğinde tüm insanların rüyalarını gerçekleşecektir, barış, birlik, paylaşma rüyalarını!

Peygamber bunu çok anlamlı tasvirlerle söylemekte: Vahşi hayvanlar artık kimseyi korkutmayacak, aralarında anlaşacaklardır: Kurt ve kuzu, inek ve ayı, yılan ve bebek, panter ve keçi tehlike ve düşmanlık, korku ve ölüm anlamına gelmeyecektir. Müjdelenen, bizimle birlikte olunca her şey değişecektir. Şimdi şiddetli, kavgacı olanlar, kandıranlar, yalancılar acı çektiriyorlar ve insanın uyanık olmasına, şüphe etmesine, huzursuz ve korkulu olmasına sebep olmaktadırlar, ama O, Rab, gelince, tüm bu durumlar değişecektir. O zaman düşmanlıktan işgal edilen yüreklere barış ve antlaşma arzusu gelecektir, bu da herkes için sevinç ve teselli sebebi olacaktır.

Yapılan peygamberlik doğrudur; o halde Rab’bin Ruh’unu getireni karşılamaya hazırlanmak gerekiyor! Vaftizci Yahya bu hazırlığı başlatmakta. O bir peygamber gibi giyinip sadece ihtiyaç için besleniyor ve bununla insanların dikkatini çekiyor. Yolculuk edenler çölden geçiyorlar ve onlarla karşılaşmak için Yahya çöle gidiyor, bu şekilde sözlerinin ve çağrılarının çok yere ve şehre ulaşmasını sağlıyor. Onun yorgunluğu Allah’a itaat olduğu için karşılığını alıyor: Büyük bir kalabalık mesajını kabul etmek ve yüreklerinde tövbe etmek için geliyor. Tövbe günahlarını itiraf ettiklerinde gerçekleşiyor: Kendi egoizmlerimizi ve itaatsizliklerimizi doğrulamaya devam ederek Allah tarafından Gönderilmiş Olan’ı kabul edemeyiz. Yüreğimiz ve aklımız hür, bedenimiz ölçülülük ve ılımlılık ile hazır olmalıdırlar. Gelecek Olan haçımızı taşımamızı bizden dileyecektir: Acı çekmeye de hazır olmamız gerekecektir.

Kendisine sadece merak için gelenlere, düşüncelerini değiştirme, Allah’ın antlaşmasına karşı yaptıkları sadakatsizlikleri tanıma arzusu olmayanlara, Yahya şöyle diyor: “Engerek soyu!”.

Kim tövbeye, Allah’ın Göndermiş olduğu Kişi’ye ihtiyaç duymuyorsa; kim başkalarını yargılayabileceğini düşünüyorsa, tehlikeli kişidir. Bu insanlardan kaçınmak gerekmektedir, çünkü onlara yılanlara güvenemediğin gibi güvenemezsin.

Bu davranışları başkalarında aramayacağız, sadece onların içimizde olmamalarına dikkat edeceğiz! Rab İsa’dan O’nun duygularını, iyilik, hoşgörü, sadakat, merhamet ve Allah’a övgü olan o duygularını öğrenmeye çalışacağız.

Havari Pavlus da, Romalılara yazarak bize bunu tavsiye ediyor. Ayrıca o, Allah’ın büyük armağanları olan Kutsal Yazıların değerini anlamamıza yardımcı oluyor. Kutsal Yazıları okuyarak Rab’bimizi tanıyoruz, bilgelikte büyüyoruz, teselli edilerek imanda güçleniyoruz. Kutsal Yazılarla beslenerek ümidimizi ve sevgimizi besleriz, çünkü bunlarsız yaşam tadını kaybediyor, arzu yok oluyor, irade zayıflıyor. Kutsal Yazıları sevelim, devamlılıkla onları arayalım!

Kutsal Yazılar sayesinde ”aynı düşüncede” olmamız için ve Mesih’in bizi kabul ettiği gibi, Allah’ın yüceliği için bizim de birbirimizi kabul edebilmemiz için güç bulacağız. Çünkü diyorum ki Mesih, Allah’ın güvenilir olduğunu göstermek için Yahudilerin hizmetkarı oldu. Öyleyse İsa şanınıyla gelince, hazır olacağız! O, Kendisine ait kişiler olarak bizi tanıyacaktır. Fakat İsa’nın gelişini çok uzakta olacakmış gibi beklemeyelim! Bu seneki Noel, şimdiden İsa’nın tekrar gelmesinin işareti ve gizemidir. Hemen Yahya’ya itaat etmeye, yeni duyguları, bu dünyadan değil, sadece Kurtarıcımıza olan samimiyetten gelen o duyguları beslemeye başlayalım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Noel’e Hazırlık Devresi – 1. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

27/11/2022-NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ 1. Pazar Günü – A –

1.Okuma: Yeşaya 2,1-5 Mezmur 121/122 2.Okuma: Romalılara 13,11-14 İncil: Matta 24,37-44

Gelin, Rabbin dağına çıkalım, Yakup’un Allah’ının mabedine gidelim, çünkü izinde yürümemiz için bize yollarını gösterecektir”. Yeni bir litürjik yıla, yani Kilise yılına başlamak, Rab’bin dağına çıkmaya başlamak gibidir: İnsanların yaşamında daha önce gösterilmiş olan Allah ile karşılaşılabilecek o dağa. Gerçekten de O, Yakup’la yaptığı gibi, Kendini insanlara, Baba ve dost, koruyucu ve eğitmen olarak tanıtmak için antlaşmalar yaptı. Biz O’nunla karşılaşmak ve öğretilerini kabullenmek için yola çıkıyoruz.

Evgeniy Viktorovich Vuchetich (1908-1974), Let Us Beat Our Swords into Plowshares
Evgeniy Viktorovich Vuchetich (1908-1974), Let Us Beat Our Swords into Plowshares

O’nu bulacağımızdan emin olduğumuz o yollara çıkıyoruz, yani Kendisinin peygamberler aracılığıyla, özellikle de İsa aracılığıyla gösterdiği o yollara çıkıyoruz. Eminiz ki Allah’ın yolları güvenlidir ve en iyileridir, orada insanlığımız şahsen ve ulusça tam olarak gerçekleşir. Her sene baştan başladığımız bu yolda, bekleyişin, dinlemenin, O’nu tanımanın ve sevgisine dalarak O’nu kabul etmenin ve O’nu sunmanın değişik duraklarını yaşayacağız! Bunlar, Noel Bayramına Hazırlık, Noel, Paskalya’ya Hazırlık, Paskalya ve Pentekost durakları ve misyonumuzu gerçekleştirmek için armağan olarak aldığımız kalan zamanlardır. Bu durakları yeni bir şekilde, yaşamımızı etkileyen yeni tecrübelerle zenginleşmiş olarak yaşayacağız.

Allah bizi dünyaya, onu değiştirmek için yolladı. Dünyayı daima savaşlar ve çatışmalarla dolu görüyoruz, bunlar onu korkutucu, acılı ve ölümlü bir şekle sokuyorlar. Allah onu yaratırken amacı bu değildi, bu sebepten işte görevimiz budur: “kılıçlarından sabanlar, mızraklarından oraklar” yapmaktır öyle ki yeryüzü barış ile kaplansın.

Rab’bin yolunu kat etme arzusundayız, ama bu kendi huzurumuzu bulmak için değil, dünyayı Baba’nın sevgisine ve Oğlu’nun itaatine daldırmak için olsun. Biz dünyayı kısa veya uzun zamanda değiştirebileceğimize dair kendimizi kandırmayalım. Bizzat bizler, bize kılıçla davrananlar için gücenmeleri iyi düşüncelere, kutsama arzularına ve duaya değiştirmek için çokça zorlanıyoruz. Allah’a olan sevgimiz ve imanlı itaatimizle birkaç kişinin aynı ışığa ve sevgiye kapılmasına yardım edebiliyoruz.

İnsanların dikkatleri kendi işleri ve maddi ihtiyaçlarından bozuluyor, onlar bir gün bu dünyayı bırakacaklarını düşünmüyorlar. Bu unutkanlıkları onları yüzeysel ve zayıf, daha da kötüsü zamanları ayırt edemez kılıyor. Aynen dün, bana bir metre toprağını aldıkları için hissettiği kini anlatan doksan yaşındaki adam gibi. O kişi hissettiği kinin elinde kalan arsadan zevk almasını önlediğini görmüyor ve her şeyini bırakıp öldüğünde Allah’ın hizmetkarlarının mutluluğuna erişmesini engellediğini anlamıyor!

Aziz Pavlus bunun için uykudan uyanmamızı tavsiye ediyor: Bu uyku, güzel ve acı olayları ve şeyleri, Allah’ın ışığında görmemizi önleyen, O’na giden yolda yürümemizi engellen bir uykudur. Bu sebepten havari, “Çılgınca eğlencelere ve sarhoşluğa, ahlaksızlığa ve sefahate, çekişmeye ve kıskançlığa kapılmamamızı” tavsiye ediyor! İsa, tüm hayatımızı emanet etmemiz gereken kıyafettir: O’nun sözü ve sevgisi, dünyanın bize güzel ve geçerli gösterdiği tüm eğlencelerden daha güvenli hayattır. Dünyevi arzular kıskançlık ve anlaşmazlık yaratıyorlar, Rab’bin Sözü ise ahenk, düzen ve kardeşlik birliği sağlar.

Vaftizci Yahya güçlü ve emin şekilde herkese yeni bir hayat yönelmesini teklif ediyor. Bunu özellikle kendi vicdan ve Allah’ın önünde dürüst sayan kişilere teklif ediyor. Fakat Allah’ın önünde kim dürüst çıkabilir? Düşündüğümüz değil, İsa’nın gösterdiği, Sevgi olan o Allah’ın önünde hiç bir zaman dürüst çıkamıyoruz. Acı çeken insanlara ulaşmak için, zayıflıkları ve yoksullukları kaldırmak için, sevgi daima gerçekleştirmek gereken yeni adımları bulmaktadır. Ve de Aziz Yuhanna şöyle diyor: ”Göklerin hükümranlığı yakındır”. Buçekici bir haberdir: Bu Hükümranlığı gerçekleştirmek için, gökten gelen Kral’ı izlemek için, yeni bir yaşama şeklini sahipleneceğiz. Bu Kralı karşılamak isteyip yüreğimizi hazırlıyoruz!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 34. Pazar Günü, Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

20/11/2022 – Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C

1. Okuma 2 Sam. 5,1-3 Mezmur 121 2.Okuma Kol. 1,12-20 İncil Luka 23, 35-43

Bugünkü okumalar, “hükümranlık” sözcüğünü öne çıkartmaktadır. Davut’un hükümranlığını incelemeye başlıyoruz, sonradan da Mesih’in ve Allah’ın hükümranlığına dikkatimiz çekiliyor. Davut, “Rab’bin önünde” kral olarak meshediliyor. Kral olarak halk için Allah’ın hizmetinde olduğunu hiç unutmamalı: O halde ne kendi faydası ne de zenginleri ve günahkarları sevindirmek için kanunlar yapamayacaktır.

Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief
Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief

Allah’ın hizmetinde olan kral, daima O’nun emirlerini gözünün önünde tutacak, aksi halde halkı karışıklığa, düzensizliğe, bozguna uğratacaktır. İnsanın hükümranlığı, Allah’ın hükümranlığının yansıması olmalıdır: İnsanların itaat etmesi gereken sadece O’dur. Zaten Davut ve onu meshedenler bu iyi niyetle başlıyorlar. Ama Davut bir insandır ve insan ayartılabilir: Bu denenmeyi atlatabilecek mi? Maalesef, ‘hayır’ dememiz gerekiyor.

Bütün ayartmaların üstesinden ancak ve ancak ilahi sözü gerçekleştiren, ebediyen kalacak hükümranlığa sahip, Oğul olarak çağrılacak Olan’dır. Evet, İsa denenmeleri yenecek, ilk önce çöldeki ıssızlıkta ve çeşitli zor dorumlarda, sonra da kesin bir şekilde haçta denenmeyi yenecektir!

O’nunla alay eden askerler şöyle diyorlardı: “Sen Yahudilerin kralı isen, kendini kurtar!” “Kendini kurtar!”; bunu O’na herkes söylüyor: Başkanlar, askerler, diğer mahkumlar… Bu egoizmlerini gösteren tüm insanların davranışıdır: Kendilerini kurtarmak! İnsanlar kendilerini kurtarmak için başkalarına acı çektirmeye, hatta şeytana itaat etmeye bile hazır olabilirler. Bu, insanların kral hakkındaki düşünceleridir: Kral, kendini kurtaran biridir. Gerçekten biz de hükmedenlerin ve güçlü pozisyonda olanların her şeyden önce kendilerini düşündüğünü görürüz.

Haçta acı çeken İsa, gelen teklifleri küfür gibi duymakta. O, başkalarını kurtarmak için, bizleri egoizmden ve meyvelerinden kurtarmak için haça gerildi. Bu sebepten biz O’nu Kral olarak çağırmaktan mutluyuz, O’na sevinçle ve sevgiyle itaat ederiz.

Bizler haça İsa ile gerilen iyi hayduda katılıyoruz. O, İsa’nın mucizelerini görmemiş olmasına rağmen, İsa’nın sessizlikte kendini kurtarma denemesini reddetmekte olan İsa’yı sevmeye başladı.

Bizler de haydut gibi İsa’ya şöyle diyoruz: “İsa, hükümranlığına kavuşunca beni hatırla!”. Biz O’nun krallığından şüphe etmiyoruz: O, aramızda, Allah’ın otoritesini temsil ediyor, çünkü Allah’ın sevgisiyle hepimize ulaşıyor. Haç üzerinde insani ve geçici bir hükümranlığın şanını görmüyoruz, fakat çehresinde hiçbir zaman görmediğimiz ama hep hayal ettiğimiz sevgiyi görebiliyoruz.

O, haydut gibi ayartmalar tarafından yenilmiş bizleri hatırlamaktadır. O haydut İsa’ya şöyle diyemezdi: Beni hatırla, çünkü seni takip ettim, çünkü seni dinledim ve itaat ettim. İsa’ya sadece şöyle diyebilirdi: Beni hatırla, çünkü muhtacım, gerçekten sevmeyi hiçbir zaman becermedim, başkalarına acı çektirme pahasına daima istediklerimi elde etmeye ve kendimi kurtarmaya çalıştım. Beni kimsenin beklemediği ebediyete yanımda getirecek hiçbir şeyim yok, ama sen beni hatırla. Ellerim boş, yüreğimde sadece kötü hatıraları saklayan beni hatırla.

Peki ya İsa? İsa gerçek bir kral gibi dinliyor. Bir kral gibi en güzel şeyleri vereceğine söz veriyor. İsa bu vaat sayesinde güzel olmaktadır: “Gerçekten sana söylüyorum, bugün benimle birlikte cennette olacaksın!”.

İsa kendini kurtarmıyor, düşüncemizden öte bir ümit vererek bizleri kurtarıyor. Ve çehresi en güzel çehre oluyor. Bu anda İsa’dan daha sevimli, daha ‘kral’ biri olamaz. Tacı kanlı ve dikenli olsa da! Bu anda İsa, göğün kapısıdır; en güzel ve en sürekli hükümranlığı bize açıyor: Allah’ımızın ve Baba’mızın hükümranlığını! Teşekkürler, Rab’bimiz İsa!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 34. Pazar Günü, Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C


Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief
Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief

34th Sunday of Ordinary Time, Solemnity of our Lord Jesus Christ King of the Universe – C

34ème Dimanche du Temps Ordinaire, Notre Seigneur Jésus Christ Roi de l’Univers – C

34ª Domenica del Tempo Ordinario, Nostro Signore Gesù Cristo Rica ederim dell’Universo – C


Meditasyon


Olağan devre – 33. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/11/2022 – OLAĞAN DEVRE – 33. Pazar Günü – C

1.Okuma Mal. 3,19-20 Mezmur 97 2.Okuma 2 Sel. 3,7-12 İncil Luka 21,5-19

Bu Pazar Günü Kilise takviminin son pazarından önceki haftadır: Bu sebepten zamanların sonundan, her şeyin, yaşamımızın da sona ermesinden bahseden metinler okunur. Hakikaten de her şeyin geçici olduğunun farkındayız: Hastalıklar ve kazalar sebebiyle devamlı olarak tehlikede yaşadığımızı görürüz. İsa bu gerçeklerden konuşur, bunları saklamaz veya konuşulmaması gereken bir konu olarak görmez.

James Tissot (1836–1902), The Prophecy of the Destruction of the Temple
James Tissot (1836–1902), The Prophecy of the Destruction of the Temple

O’nun sözleri yüzeysellik içerisinde yaşamamak için, uyanık olmaya ve dünyanın güzel şeylerini birer ilaha çevirmemek için yardımdır. Bizler insanların, kendi yaptıkları şeyleri ilahlara çevirmelerinin ne kadar kolay olduğunu görürüz. Bu şeylerin güzel, çekici, faydalı olduklarını gördüğümüzde onları yapanları beğeniriz, onlara anıtlar, meydanlar ithaf ederek şan veririz. Elbette insanın bunu yapması için ona zekayı ve kabiliyeti vereni unuturuz.

Bugün İsa öğrencileri ile Yeruşalim tapınağının sanatsal güzelliğinden bahsediyor. Gerçekten öğrenciler bu güzellikten dolayı hayret içinde kalmaktaydılar. İsa ise insana, özellikle de Allah’a bakmakta: Eğer insan Allah’a itaat etmezse, eserleri tuzak oluyorlar. Tapınağın zenginliği yağmacıları çekecektir; bunlar için sanatsal güzellik hiç önemli değil ve altın alabilmek için her şeyi yok edecekler!

Taş üstünde taş kalmayacak”! Gerçekten Yeruşalim tapınağı için bu sözler bir peygamberlik oldu: Kırk sene sonra böyle oldu. Fakat sadece Yeruşalim için değil de, tarih boyunca insanlar tarafından, Hristiyanlar tarafından da, sayısız eserler için, harika kiliseler için de bu sözler geçerli oldu. Bu sözler, geçmeyecek sözler; bizim muhteşem kiliselerimiz, kurduğumuz çeşitli sosyal ve yardım kurumları da sona erecekler. Bunu unutmamalıyız, öyle ki ruhsal yaşamımızı, Rab ile olan birliğimizi ve O’nun projelerini küçümsemeyelim.

Dünyada hiçbir şey sabit değildir, hiçbir şey kalıcı değildir. Halklar hareket ediyor, beraberlerinde kendi egoizmlerini, zorbalıklarını sürüklüyorlar, ellerindeki yıkıcı güçle günahlarını kabul ettiriyorlar. İsa’yı dinleyen kişi; bu olaylara, putperestliğin ve ateizmin sunabileceği çekicilikten korunmaya, insanın tek Kurtarıcısına tanıklık etmeye hazır olmalıdır. İsa’yı seven kişi, insani güvene sahip değildir: Gerçekten de insani güvene dayanmak, tehlikelidir. Böyle yapanlar, akrabalar veya sevdiklerini söyleyenlerden bile kin görecek ve kandırılacaktır. Deprem ve hastalıklardan değil de, imanımızın zayıflığından, tanıklık verme yeteneğinden yoksun olmamızdan korkmalıyız.

Gelecekte kim olduğumuzu, daha doğrusu bizi yaşatanın ve sevinç, sevgi verenin, güvenli rehberlik ve yaşamımıza anlam verenin kim olduğunu göstermek için fırsatımız olacaktır. Birçok kişiye İsa’nın kurtuluşuna katılabilme imkanını verebilme, sevincimiz olacaktır. Fakat uyanık olmamız gerekecektir öyle ki neyin Allah’a ait olduğunu, O’nunmuş gibi gözükenden ayırabilelim.

Hiçbir zaman her şeyin sona erdiğini unutmamalıyız. Bu şekilde kalıcı gerçeğe, daha doğrusu kalıcı Olan Kişiye bağlı kalacağız: O bizi gerçekten sever ve yüzyıllar boyunca yüceltilmeye layıktır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 32. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/11/2022 – OLAĞAN DEVRE – 32. Pazar Günü – C

1.Okuma 2 Mak. 7,1-2.9-14 Mezmur 16 2.Okuma 2Sel. 2,16 – 3,5 İncil Luka 20,27-38

Bu günkü Rab’bin Sözünün ana fikri dirilişe imandır. Biz Allah’ın Allah olduğuna, ölüm dahil hiçbir şeyin O’nun üstünde olmadığına inanıyoruz. Allah insanı ölmesi için değil, yaşaması için yaratıyor! Ve O’nun yarattığı tüm insanlar O’nun sayesinde yaşıyor! İsa, bu konu hakkında O’nu zor duruma düşürmek isteyen Sadukilere, aynen böyle cevap verir.

Wojciech Stattler (1800–1875), Maccabees - Woman with seven sons
Wojciech Stattler (1800–1875), Maccabees – Woman with seven sons

Kutsal Kitabın sadece ilk beş kitabının Allah’ın Sözü olduğunu söyleyen Kudüs zenginleri olan Sadukiler, günümüzdeki bazı kişiler gibi düşünüyorlardı. Bunlar ne diyordu? “Ölüleri görmüyoruz, o halde ölüm ile her şey biter”.

Bu aynı zamanda zenginlerin ve zengin olmak isteyenlerin de düşünme şeklidir, böylece cimriliklerini, fakirleri görmeme körlüklerini, açık hırsızlıklarını, temize çıkarmalıdırlar. “Mademki ölümle her şey sona eriyor, mümkün oldukça rahat yaşayalım”. Bu “rahat” sözü de eğlence ve zevki kapsayan her türlü egoizmi ima ediyor. O zamanda bunu düşünen Sadukilerdi, şimdi genç ve yaşlı arkadaşlarımızlardır, hatta kendimizi imanlı sayan, fakat ölümü başa gelebilecek en kötü olay gibi gören, cehennem sanki yokmuş gibi düşünen bizler de öyleyiz.

İsa, İbrahim, İshak ve Yakup’tan canlı kişiler gibi bahsediyor, sebebi de Kutsal Yazıların da onlardan böyle konuşmasıdır. Allah halkını İbrahim’e olan sevgisinden dolayı kurtardı, ona ebediyen sürecek sözler verdi. İbrahim artık olmasa, Allah’ın sözlerinin de bir değeri kalmazdı! Hatta Allah’ın insanların arasında belirtilmeyi istediği ad, Eski Atalara, onların hayatlarına, onların itaatlerine ima etmektedir. Allah Musa’ya şöyle dedi: ”İsrailler’e de ki, ‘Beni size atalarınızın Allah’ı, İbrahim’in Allah’ı, İshak’ın Allah’ı ve Yakup’un Allah’ı gönderdi. Sonsuza dek adım bu olacak’.”

Yaşamımızın ölümle sonuçlanacağını nasıl düşünebiliriz? Allah ölümü yenemez mi? Öyle olmasa ölüm tanrımız olurdu, ölüm korkusu da rehberimiz. Ölümü maaş olarak kullanan Şeytan sahibimiz olmak istiyor, ölüme tapıyorsak istediğine ulaşıyor. O, Allah’ın düşmanıdır, bizi mecbur etmek için, kendisine itaatimizi kazanmak için, korkuyu, ölüm korkusunu kullanıyor. Ama biz, yaşamımızın Allah’ın elinde olduğunu bildiğimizden dolayı ebediyen yaşayacağımızdan emin olarak, bizi korkutmasına izin vermiyoruz.

Biz çocuklarına Allah’a olan sevgiyi öğretmeyi bilen sadakatli ve cesur yedi çocuk annesi gibiyiz ve olacağız. Bu çocuklar yaşamın Allah’tan kaynaklandığını bildikleri için ölümden veya acılardan korkmadılar. Yaşam Allah’ını terk etmemek için ölümü kabullendiler.

Biz İsa’nın öğretileriyle, hatta O’nunla yaşıyoruz. O, dünyada hep zülüm görüyor ve biz O’nunla kalıyoruz. O, kendini akıllı zannedenler tarafından reddediliyor, fakat biz O’nunla yaşarız. O, yöneticiler tarafından hor görülüyor ve biz O’nunla yaşıyoruz. O, karar verenler tarafından yokmuş gibi görülüyor ve biz O’nunla yaşıyoruz. O, ünlü yazarlar tarafından veya herkesin önünde konuşanlar tarafından bahsedilmiyor ve biz O’nunla yaşıyoruz. O haçta öldü ve biz O’nunla yaşıyoruz, çünkü ebediyen O’nunla yaşayabileceğimizi, hiçbir tehdit, hiçbir haksızlık Allah’ın bize, bu yaşamdan sonra vereceği yaşamı elimizden alamayacağını biliyoruz.

Belki bütün bu durumlarda İsa ile birlik içerisinde olduğumuz tamamen gerçek değildir, ama arzumuzun ve duamızın böyle olmasını istiyoruz. Gerçekten de Baba’ya bize azmi ve sebatı vermesi için dua ediyoruz ve Baba bize bunu verecektir, çünkü Kendisi, hayat kaynağı olan yüreğinden gelen gerçek hayat olan Oğluyla birlik olmamızı istiyor. Allah’ın Oğlu olan Hayat, meleklerin bile tanımadığı bir hayattır ve bize miras olacaktır.

Bu hayatı sevdiğimiz kişilerin de kuşandığını gördüğümüzde en büyük sevincimiz bu olacaktır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 31. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

30/10/2022 – OLAĞAN DEVRE – 31. Pazar Günü – C

1.Okuma Bilgelik 11,22 – 12,2 Mezmur 144 2.Okuma 2Sel. 1,11 – 2,2 İncil Luk. 19,1-10

Bilgelik Kitabı Allah’ın niyetleri hakkında bize iyi bir öğreti vermektedir: Bizler günahkarız, ama O bizi hor görmez, tersine bizleri günahtan uzaklaştırmak ve günahımızı sökmek için uğraşmaktadır. “Günah işleyenleri yavaş yavaş uyarırsın, kötülükten vazgeçsin ve sana iman etsinler diye, onlara öğüt verirsin ve işledikleri günahları hatırlatırsın”.

Story of Zacchaeus (Approximately 1275 - Mural in Keldby Kirchem Vordingborg Kommune, Denmark)
Story of Zacchaeus (Approximately 1275 – Mural in Keldby Kirchem Vordingborg Kommune, Denmark)

Birçok defa O’ndan uzaklaşmış, Sözünü, mevcudiyetini hor görmüş olmamızın farkına varmamıza rağmen, Allah’ın iyiliğini ve O’nun her yaratığa olan sevgisini bildiğimiz için kurtulacağımızı ümit edebiliriz. Günahımızı tanıyarak yeniden iman edebiliriz, yani yeniden kendimizi Baba’nın sevgisine teslim edebiliriz. Böylece suçlardan hür ve kurtulmuş olacağız.

Allah günahın yükünden ve zararından kurtarmak için nasıl bizi karşılar?

Cevabı bize bugünkü İncil’in sayfası veriyor.

Bir kişi işlediği günahlardan huzursuz yaşamaktadır. İsa’yı görme imkanı olduğundan bu karşılaşmayı gerçekleştirmek için tüm fırsatları değerlendirir. Herkesin gözü önünde kendisini komik duruma düşürme pahasına bile bir şey yapar: İsa onun için her şeyden önemlidir. İsa da “saf” anlamına gelen – ilginç değil mi? – Zakay adındaki bu kişinin davranışını beğenir. Günahkar olan o, “saf” adını taşımaktadır: İşte, şimdi adı gerçek olmaktadır! İsa ile karşılaşınca olması gerektiği gibi olur.

İsa’yı kabul edip O’na bağlanan kişi, Baba’nın sevgisinin armağanını kabul etmektedir, bunun için Baba ondan hoşnuttur, bu kişi de yeniden gerçek hayat ve huzur bulmaktadır. İşte, İsa; Allah’ın günahımıza verdiği cevaptır. Sen itaatsizlik durumun için çare aramaktasın, Allah seni İsa ile karşılaştırıyor, çünkü İsa gerçekten İmmanuel’dir, yani “bizimle birlikte olan Allah’tır, O’nun bakışı seni temizliyor, iyileştiriyor, seni yeniliyor!

Aziz Luka bize bir günahkar ile İsa’nın karşılaşmasını anlatıyor çünkü bu karşılaşma Hristiyan cemaatlerinde devamlılıkla tekrarlanacaktır. Dürüst olmadıkları için hor görülen insanlar, İsa ile karşılaşarak hayat değiştirirler, devamlı olarak emirlere uymuş olan Hristiyanlara bile örnek, bazen de azarlama olacak kişilere dönüşürler. Zakay bunun bir örneğidir, sadece kandırdığı kişilere aldığını iade ettiği veya mal varlıklarının yarısını dağıttığı için değil, ama çünkü İsa’yı ciddiye aldı, Ruh’u tarafından etkilenmeyi kabul etti, Allah’ın bilgeliğinin kendi dünyevi işlerine karışmasına izin verdi. Bu karşılaşmanın önemi işte budur: İsa ile yaşamak hayatı değiştirir, yeniler.

Nasıl? Önce bunu bilmiyoruz, hayatımız nasıl değişecek bilmiyoruz: Her birimize yaşamımızı değiştirerek İsa’ya nasıl şan verebileceğimizi tavsiye eden Kutsal Ruh’tur.

Her gün İsa ile karşılaşalım, O’nu yaşamımıza kabul edelim, evimizin kapısını O’na açalım, olduğumuzu ve elimizdekini O’na verelim: O’nun zamanımızı, paramızı, yüreğimizin sevgi duygularımızı, niteliklerimizi ve kapasitelerimizi kullanıp değerlendirmesine izin verelim!

Zakay, İsa’yı kabul ederek ‘saf’ oldu. Günahkar olan ben de, İsa ile karşılaşınca ve O’nu kabullenince olabildiğimin en iyisi oluyorum! O gerçekten Allah’ın dünyada acı çeken günahkarlara sevgisi ve merhametidir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 30. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

23/10/2022 – OLAĞAN DEVRE – 30. Pazar Günü – C

1.Okuma Sirak 35,12-14.16-18 Mezmur 33 2. Okuma 2Tim. 4,6-8.16-18 İncil Luka 18,9-14

Alçakgönüllünün duası bulutları aşar”! Birçok acı sebebiyle moralimiz bozulsa, gücümüz azalsa bile bu sözler iman yürüyüşümüze devam etmemiz için bizleri cesaretlendirmektedir. Acılar her zaman vardır, Sirak’ın Kitabı’nda anlatılanlar var, Aziz Pavlus’un katlandıkları var, sonra anlatılmayacak kadar çok olan başka acılar var.

Jesus MAFA project, The Pharisee and the Publican
Jesus MAFA project, The Pharisee and the Publican

Havari, dünyevi yaşama dönmeyi tercih eden ve imanını reddeden bazı öğrencileri tarafından terk edildi. Tamamıyla hayatını İsa’ya yönlendirerek yaşayan için bundan daha büyük acı olamaz. Pavlus birçok yorgunluğunun boşa gittiğini ve ümitlerinin boşa çıktığını gördü. Biri imanı terk ettiğinde ölüyormuş gibidir: Artık onunla samimi olamazsın, ondan destek ve teselli, ruhani ya da maddi bir yardım bekleyemezsin. Ona tamamen güvenemezsin.

Bu doğrudur, çünkü İsa’yı terk eden ve Kilise’sinden uzaklaşan artık Kutsal Ruh’a, birbirimizi kardeş kılan birlik Ruh’una sahip değildir. Havarinin bu acısını günümüzde birçok rahip, belki de daha derin olarak anne babalar veya dedeler yaşar. Ne yapabiliriz? Alçakgönüllülükle dua etmeliyiz. Bunu bugün bize Rab değişik şekillerde söylemektedir. Devamlılıkla dua edeceğiz ve bakışlarımızı daima Baba’ya yönelteceğiz, çünkü O’nun kötü projeleri yoktur, tersine! Aziz Pavlus da hapiste iken, artık sadece birkaç imanlıdan destek alarak tanıklığını vermeye devam edebilmek için duadan güç almaktadır.

Dua nasıl olmalı? İsa bize dua etmeyi öğretmeyi hiç bırakmıyor çünkü bizler hiç bir zaman Allah’a ulaşmış değiliz. Bugün dua etme dersi önemli bir özellikle zenginleşiyor. Bazen Allah’ın bizi dinleyebilmesi için günahsız olmamız gerektiğini düşünürüz ve madem ki günahkarız Onun bizim duamızı dinleyemediğini düşünürüz! İsa şöyle diyor: Baba Allah, önünde günahkarları görmekten mutludur, onlar merhamete ihtiyaç duyduklarını anladıklarında onları doğru kılar. Bunu anlayabilmemiz için bugün bize dua eden iki kişiyi göstermektedir. Düşüncesini kolayca anlıyoruz: Allah’a güzel laflar sıralamak yeterli değildir, önemli olan yüreğimizdir; Allah insanın yüreğini gözlemeye devam etmekte. Eğer yürekte başkalarına karşı suçlama ve yargılama varsa, o yürekten çıkan dua, dua değildir, sadece Allah’ın yüreğini yaralayan gururdur, aynen bir küfür gibi. Eğer yüreğimizde kendimizle övünme isteğimiz varsa, Allah’ın hoşuna kesinlikle gitmemekteyiz. Dua ederken yüreğimize dikkat edeceğiz: Baba’nın arzuladığını arzuluyor muyuz? Baba bizlerde başkalarına karşı Kendininki ile aynı sevgiyi görmek istiyor, acıyan ve merhametli bir sevgiyi.

Gerçek bir şekilde dua ederken her şeyden önce halen Allah’tan uzak olduğumuzu görürüz, bu sebepten Kendi affı ile bize yaklaşmasını dileriz. Aynı şeyi kardeşlerimiz için, Allah’ın emirlerine uymayan ve Allah’ın halkının birliğine katılmayan kardeşler için de dileyebiliriz,

Eğer duamız bizlerin alçakgönüllülükte büyümemizi sağlamıyorsa duamızın zaman kaybı olduğunu söyleyerek bizleri çekiştirenler haklıdır. Dua zamanları, günahkar olduğumuzun bilincinin ve tüm insanlara karşı merhametimizin arttığının fırsattı olacaktır. O zaman duamız; değişimimiz, Baba ve Oğul ile birliğimiz olan amacına ulaşmaktadır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 29. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

16/10/2022 – OLAĞAN DEVRE – 29. Pazar Günü – C

1.Okuma Çıkış 17,8-13 Mez 120 2.Okuma 2Tim. 3,14 – 4,2 İncil Luka 18,1-8

Kutsal Kitap bilgelik kaynağıdır, imanlı için devamlı bir eğitimdir. Aziz Pavlus da bize şunu söylemekte: “Kutsal Yazıların tümü Allah esinidir. Bunlar, eğitmek, kötülüğü belirlemek, doğru yola getirmek ve doğruluk içinde yetiştirmek için yararlıdır. Allah’a yakın olan adam, bunlar sayesinde iyice donanmış olacak ve iyi işler için gereken şeye sahip bulunacaktır”. 

John Everett Millais (1829–1896), Moses holding up his arms during the battle, assisted by Aaron and Hur
John Everett Millais (1829–1896), Moses holding up his arms during the battle, assisted by Aaron and Hur

Bu sebepten Kutsal Yazıları dinlemekten, okumaktan, düşünmekten ve etkilenmekten hiçbir zaman yorulmamalıyız. Kutsal Yazılar sayesinde tek kurtarıcı, insan yaşamını güzel ve yaşanır kılan sevginin kaynağı Mesih İsa’ya imanda sabit kalırız. Hristiyan’ın Kutsal Yazılara devamlı olarak bağlı olmadan yaşaması imkansızdır.

Örneğin Musa’yı taşa dayanarak ve halkın en önemli adamlarından iki kişinin ellerinin yardımı ile göğe kaldırılmasıyla dua etmesini anlatan sayfa bizim için ne kadar değerli! Halk zor bir devre yaşamakta, kuvvetli düşmanlarla savaşmaktadır. Musa kılıç alıp halkı ile birlikte savaşacağına Allah’a itaat ettiğinin ve Allah’ın kendisine verdiği yetkinin sembolü olan değneği kaldırıyor. O, bütün gün dağın üzerinde ellerini göğe kaldırmış halde kalmaktadır. Musa’nın bu davranışı halk için her şeyin, herkesin çabalarının sonucunun da, Allah’ın elinde olduğunun bir göstergesidir.

Bizler bu olaydan etkileniyoruz: Şefaat eden ve dua eden biri yoksa, her şeyin Baba Allah’ın sevgisine bağlı olduğunu hatırlatan biri yoksa, uğraşmamız, herhangi bir kötülüğe karşı savaşmamız ne sonuç verebilir ki?

Düşmanımız o kadar güçlüdür ki, her an bizleri yenebilir. Allah’a iman ederek O’na itaat eden ve bizler için dua eden kişiler desteğimizdir, zayıflığımıza rağmen kazanabileceğimizin güvencesidir. Şimdi İsa’dan dua etmeyi öğrendik, dağın üzerinde, ellerimiz göğe kaldırmış halinde dua etme sırası bizde. Duamız ve Allah’a itaatimiz, tehlikede olan dünyaya destek olmaktadır.

Bugünkü İncil’de anlatılan hikaye ile İsa’nın Kendisi, Kendisine yakarışlarımızı yükseltmekten yorulmamamızı tavsiye etmektedir. Bizim ısrarımız; Allah’ın zayıflığının işareti değil, O’ndan başkasına güvenemeyeceğimizin işaretidir. Aynı zamanda imanımızın güven anlamına geldiğini de gösterir. Duamız Allah’ın dünyanın her köşesinde var olmasını istediği imanın göstergesi ve açıklamasıdır.

İnsanoğlu geldiği zaman, yeryüzünde iman bulacak mı?” Biz güzel bir “evet” ile cevap verebiliriz: Evet, iman olacak, çünkü ben inanıyorum, iman etmeye ve dua etmeye devam edeceğim. Kardeşlerimin yardımıyla ellerimi göğe doğru kaldırmaya devam edeceğim, böylece insanların düşmanı, Kilise’yi yenemeyecektir. Ben kardeşlerimin göğe kalkmış ellerini destekleyeceğim ve birlikte dünyayı destekleyeceğiz.

Kutsal Yazıları dinlemek ve dua etmek: İşte bunlar dünyanın dayanaklarıdır. Rab’bin Sözünü dinleyen ve dua eden kişiler oldukça hiçbir şeyden korkamayız ve korkmamalıyız. Birilerinin dinlediğini ve dua ettiğini bilmekle yetinmeyeceğim, ben de Kutsal Yazıları korumak ve okumak istiyorum, aynen dua, sevginin kokusunu hissettiren o duayı edeceğim.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 28. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

09/10/2022 – OLAĞAN DEVRE – 28. Pazar Günü – C

1.Okuma 2 Kr. 5,14-17 Mez. 97 2.Okuma 2 Tim. 2,8-13 İncil Luka 17,11-19

İlk bakışta, bugünkü okumaların ana teması minnettarlık gibi gözüküyor. Cüzamdan iyileşen Naaman, Ürdün’de yedi kez yıkanması için çağıran peygambere minnettardır! İsa tarafından diğer dokuz Yahudi cüzamlı ile iyileştirilen yabancı cüzamlı, teşekkür etmek için geri geliyor. Her iki durumda da minnettarlık, cüzamla simgelenen ölüme mahkumiyeti yok edecek güçte olan merhametli Allah’ı tanımaya dönüşüyor.

Saint Francis and the leper (Artist unknown. From the Basílica de São Francisco das Chagas)
Saint Francis and the leper
(Artist unknown. From the Basílica de São Francisco das Chagas)

Naaman, putperest olan kendi yaşadığı yere dönerken, kendini iyileştiren peygamberin üzerinde dua ederek Allah’ına yeni imanı göstermek için yanına İsrail toprağı taşımaktadır. Samiriyeli yüksek sesle Allah’ı övmek için İsa’ya dönmektedir; Allah, İsa’nın verdiği şifada Kendini gösterdi. Her iki durumda da iman övülmektedir ve o imanlı Yahudiler için bile örnek olarak gösterilmektedir. Gerçek imana sahip olan halka ait olmak yeterli değildir: İyilik gösteren Allah’a tanıklık edebilmek için, bu imanın her imanlının yaşamının merkezi olması gerekir!

İsa cüzamlıların yakarmalarını duyunca, onları iyileştirince ve onları tapınaktaki kahinlerin yanına yollayınca, sadece acı çekenlere karşı merhamet göstermiş olmuyor, ayrıca Kendisinin, Allah’ın kurtuluşa muhtaç dünyaya armağanı olduğunun işareti, yani Kendisinin Baba tarafından yollandığının tanınması için bir işaret vermiş oluyordu.

Kim İsa’yı Allah’ın armağanı ve yaşamımız olarak kabul etmiyorsa, vücudu sağlıklı olsa da, mutsuzdur, duygusuzdur, derin sevgiden ve yaşamın gerçek manasından yoksun kalır. İsa on cüzamlıdan sadece birinin dönüp O’nu tanıyıp kabul etmesine şaşırıyor: Diğer dokuz kişi de faydalanmış olup açık bir işaret görmelerine rağmen Allah’ı övme sevincine katılmadan yollarına devam ediyorlar! Onlarda İsa’nın gerçekleştirdiği ve ümit ettiği sonucu görmüyor, çünkü bedensel iyileşmeleri onlara yeterli geldi ve kendi yaşamlarının karanlıkta, dünyayı boş ve ağır darbeler veren egoizme dalmış olduklarının farkında değiller.

Aziz Pavlus İsa’da ve O’nun için yaşamayı öğrendi. O, Rab ve Kurtarıcı ile bir bütün olmadıkça insanın hayatın ne olduğuna dair bir bilgisi olmadığını bilmektedir. Bu yüzden, bugün Timoteus’a mektupta yazdığı gibi, öğrencilere durmaksızın sadece sözle değil, ama aynı zamanda kendi zorluklarıyla O’nun ölümüne katılarak İsa’ya imanda sebat ile kalmaya tavsiye vermektedir. Pavlus’un kendisi, İncil için hapishanede olması ile bu durumun örneğidir. Öğrenci, Pavlus’un çektiği acıları düşündükçe – biz de birçok kardeşimizin imanları yüzünden zulüm görmelerinden gelen acıları düşündükçe – bütün dünya ona karşı olsa da, imanda sabit kalmak için güç alıyoruz.

Bugünkü Efkaristiya, bize verilmiş olan İsa için Allah’a bir teşekkür olsun! İsa’nın hayat ve kurtuluş olduğunun işareti ve tanığı olmamız için kalbimizdeki bu teşekkür ile sevmeye devam edeceğiz!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 27. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

02/10/2022 – OLAĞAN DEVRE – 27. Pazar Günü – C

  1. Okuma Hab. 1,2-3; 2,2-4 Mezmur 94 2.Okuma 2 Tim. 1,6-8.13-14 İncil Luka 17,5-10

Az önce İsa öğrencilerine affı arzulayan kardeşlere bunu hemen vermelerini tavsiye etmişti. Onlar bunu becerebilmeleri için çok büyük ve derin, kendilerinde hala olmayan bir imana ihtiyaçları olduğunun farkındalar. Bunun için İsa’dan şunu diliyorlar: “İmanımızı çoğalt!”.

Circle of Juan de la Corte, Burning of Jerusalem by Nebuchadnezzar’s Army, 1580-1663
Circle of Juan de la Corte, Burning of Jerusalem by Nebuchadnezzar’s Army, 1580-1663

Gerçekten de birçok kez günah işleyenleri affedebilmek için imana gerek vardır: Eğer Allah’a doğru dönüksen ve O’nun seni yönlendirmesine izin verirsen, affedebilirsin ve bunu tekrar tekrar yapabilirsin, çünkü o zaman gözlerin günahkar kardeşini görmeyip merhametli Allah’ı görmektesin! Sana karşı ve herkese karşı Allah’ın merhametli bakışlarını görürsün! Acayip gibi gözükebilir, ama İsa imanımızı arttıracağını söylememekte: Şimdiden yeterince imanımızın var olduğunu söylemekte! İmanın yeterli ölçüsü; hardal tanesidir, bilinen en ufak tohumdur. Fakat meyve veren fidan olacak tohumdur. Herkeste bu kadarcık iman vardır. İsa’yı kabuk ettiğimizde bize verilen iman yeterlidir, hatta tamdır. Başka bir şey eklemeye gerek yok, daha iyi bir iman mümkün değil!

Gerekli olan gururu uzak tutmamızdır yoksa iman bozulur ve ilişkilerimiz, Allah ile ve insanlar ile ilişkilerimiz de bozulur. Bunun için İsa, öğrencilerinin huzurlu ve samimi bir alçakgönüllülük beslemelerine yardımcı olmak istiyor. Bu sebepten onlara sonucu bizi hayrete düşüren şu hikayeyi anlatıyor: “Size emredilen her şeyi yaptıktan sonra, şöyle deyiniz ‘Bizler işe yaramaz hizmetkarlarız!’”.

İtaat ettikten sonra, bunu yaptığımız için gururlanamayız. Yine alçakgönüllü olup tekrar hizmete hazır olmalıyız. Gururlanabileceğimiz tek şey hizmetkar olmamızdır. Sevgiyle hizmet etmekte olan kişi, Allah’ın Oğlu’nun hayatını yaşamaktadır! O, Baba’ya hizmet etmek için geldi ve insanlara hizmet ederek Baba’nın sevgisine hizmet etti. O şöyle demedi mi: “İnsan Oğlu hizmet edilmek için değil, tersine hizmet etmek için geldi”? Ben kardeşlerime hizmet ederek İsa’ya bağlı ve benzer oluyorum. Bu sebepten bir hizmeti tamamladığımda hemen başka birine başlamaya hazırım, çünkü daima hizmet etmek üzere gelmiş olan Allah’ın Oğlu İsa’ya bağlı olmadan yaşayamam!

Böylece imanımız yaşamımız oluyor, aynen peygamber Habakkuk’un dediği gibi: “Doğru insan, imanı sayesinde yaşayacaktır”. İman sayesinde affederiz ve af dileriz, bu da Baba’nın hoşuna giden hayata doğru, evlat hayatına, kendi sevgini olgunlaştırmak için hizmet eden evlat hayatına doğru ilerlemenin başlangıcıdır. Bu, Rab’bimiz Mesih İsa için yapabileceğimiz en güzel tanıklıktır! O’nun mevcudiyetini ve sevgisinin zenginliğini göstermemizi, hak ediyor. Bunu sevinçli, karşılıksız ve hür bir hizmet ile yapıyoruz.

Aziz Pavlus Timoteus’a söylediği sözlerle bize yardımcı olmaktadır: “Allah bize korkaklık ruhu değil, ama güç, sevgi ve sağduyu ruhu vermiştir. Rab’bimize tanıklık etmekten çekinme”.

İsa’nın tanıkları olduğumuzu düşünmek, sevgi dolu hizmetimizle O’nun Kurtarıcı olduğunu ve hepimiz için geldiğini gösterebilmek, güzeldir. Alçakgönüllü ve sessiz hizmetimin – onu kimse görmese, kimse övmese de – İsa’ya şan verdiğinden, Ruh’un mevcutini canlı ve faal kıldığından emin olmak, bana birçok kez cesaret verdi. Ayrıca İsa’ya şan vermeye harcadığımız dikkat, birçok değişik durumda doğru yolu seçmemize çok yardımcı oluyor.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 26. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

25/09/2022 – OLAĞAN DEVRE – 26. Pazar Günü – C

İlk Okuma Amos 6,1.4-7 Mezmur 145 İkinci Okuma 1Tim. 6,11-16 İncil Luka 16,19-31

İsa öğrencileri ile birlikte zenginliğin insan kalbinde yapabileceği etki üzerinde düşünmeye devam etmektedir. O’nun düşünceleri bugün de peygamber Amos’un düşüncesiyle paralel gittiği gözlenmektedir: Sadece kendisini düşünen, güzel kokular sürmeye özen gösteren, müzik dinleyen, yemek yiyip içen ama halkını biraz olsun hiç düşünmeyen insanlar var! Günümüzün durumunun gerçek bir fotoğrafıdır bu.

Meister des Codex Aureus Epternacensis, Lazarus and Dives. Illumination from the Codex Aureus of Echternach
Meister des Codex Aureus Epternacensis, Lazarus and Dives. Illumination from the Codex Aureus of Echternach

Yarını kim düşünüyor? Tek çocuk isteyen ebeveynler, gelecekte çocuklarının yalnız, akrabasız kalacağını düşünüyorlar mı? İlerideki toplum, günümüz toplumundan daha bencil olacak, bunun için zengin insanların etkisi altında kalacaktır.

Amos şöyle diyor: “Bu yüzden şimdi bunlar sürgüne gideceklerin başını çekecekler; sona erecek sedire serilenlerin cümbüşü”. İsa’nın söyledikleri faydalı uyarılardır. O bir hikaye anlatarak birçok konuda eğitmektedir.

Allah’ın armağanı olmalarına rağmen eğer onlara kalpten bağlanırsak zenginlikler aldatıcı olabilirler. Kim zenginliği hırs ile ararsa, ne fakirlerin farkına varır ne de onların kardeşi olduğunun farkına varır. Her şeyden önce Allah’ın sözlerine dikkat etmeyenler, zenginlikleri, büyük adaletsizlik yaparak, sadece kendileri için kullanırlar. Gerçekten Allah bize armağanlarını, Kendi çocukları gibi, etrafımızdakileri sevmemiz için vermektedir. Eğer bunu yapmıyorsak, kendimize çok kötü ve ümitsiz bir gelecek hazırlamaktayız.

Cehennemin çıkışı yoktur, orada birlik ve paylaşma olmadığı için korkunç acı vardır. Modern düşünürler ne derlerse desinler, cehennem bir gerçektir. İbrahim ve Lazar mutluluk ve barış içindeler ve de bu, imanları ve Allah’a olan itaatleri sayesindedir. İbrahim’in Allah’a olan imanını ve merhametini paylaşmayı reddeden, nerede bulunmaktadır ve nerede bulunacaktır?

Biz bu dünyada geleceğimizi hazırlamaktayız: Belirleyici olan faktör bizim Allah’a olan itaatimizdir. Bu itaat, diğerlerini fark etmek ve acılarını hafifletmektir. Maalesef sadece köpekler zavallı Lazar’a yakınlaşmaktadırlar. Biliyoruz ki İsa’nın zamanında köpek sözcüğü sadece hayvanları değil, ayrıca paganları, Allah’a inanmayanları da kapsıyordu. Merhametli olmadan sırf Allah’ın halkından olduğu için kurtulacağını zannedenleri putperestler geçecektir!

Bencil zenginlerin, mahveden kendi durumları karşısında gözlerini açmaları için ne yapılabilir? Onları sarsacak mucizeler gerekli der sağduyumuz! İsa der ki, mucizeler insanı şaşırtır ama tövbe ettirmez. “Ölüler arasından biri dirilse bile ikna olmazlar”. Yahudi başkanlarının, İsa’nın hayret edici dirilişi karşısında nasıl olur da inanmadıklarını merak eden Havarilere, İsa işte böyle cevap vermektedir. Söze inanmayan, mucizelere de inanmaz. Vaazlarla tövbe etmeyenler, mucize de görseler tövbe etmezler.

Mucize arama, onları yaptığını söyleyenleri bile arama, onun yerine Allah’ın Sözünü ara ve ona itaat etmeye çalış. İşte, aziz Pavlus’un, öğrencisi Timoteus’a yaptığı acil uyarı budur. Allah’ın Söz’üne itaat yorucu olabilir ve beraberinde zorluk ve zulümler getirebilir, ama bizi, Pilatus ve tüm halk önünde, görünmez Allah’ın ışığının tanığı olan İsa’ya şimdi ve gelecekte bağlayan tek şey budur.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 25. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

18/09/2022 – OLAĞAN DEVRE – 25. Pazar Günü – C

İlk Okuma Amos 8,4-7 Mezmur 112 İkinci okuma 2Tim. 2,1-8 İncil Luka 16,1-13

Aziz Pavlus sadık öğrencisi Timoteus’a mektubunda Hristiyanların dua etmesinin çok gerekli olduğunu ısrarla yazmaktadır. Onlar “nerede olurlarsa olsunlar” onların “her çeşit dua, yakarış ve şükran dualarıyla” dua etmeleri gerekmekte olduğunu söylemektedir. Onlar özellikle “krallar ve gücü elinde olanlar için” dua etmeliler, çünkü halkların huzuru ve barışı onlardan kaynaklanmaktadır.

Marinus van Reymerswaele, The parable of the unjust steward, 1540
Marinus van Reymerswaele, The parable of the unjust steward, 1540

Ayrıca bu, imanlıların dünyadaki İncil’i yayma görevlerini devam ettirebilmeleri için de önemlidir. Dünyanın buna ihtiyacı vardır: Çünkü İncil geldiği zaman insanlar gerçek bir barış, destek, birlik, paylaşma yürüyüşüne başlarlar ve de bu herkesin gelişiminde önemlidir. Dua her iyi ve faydalı işin temelidir: Gerçekten de varlığımızı ve işimizi faydalı kılacak alçakgönüllülük, uysallık ve bilgelik Ruh’unu sadece Rab’bimizden alabiliriz.

Dünyevi şeylere bağlı olmamak, hatta onları Göklerin Hükümranlığı yararına kullanmak için gereken ışığı ve bilgeliği de Rab’bin Ruh’undan alırız. Bunu İsa bize hikayesi ile anlatır. O daha önce öğrencileri ve kalabalıkla zenginliklerin imana engel olabileceği ve ayartma olabilecek tehlikeleri ve dolayısıyla insanın yaşam ciddiyeti ve sevincini engelleyebileceği üzerinde konuşmuştu. Bu anlaşılması güç olan bir konudur, özellikle zenginlikleri arttırmayı Allah’ın bir lütfu olarak gören çevrelerin düşünce tarzı için! O zamanlarda Yahudiler’in düşünce tarzı, günümüzünkinden çok farklı değildir! İsa bunu bilmekte, bu sebepten birçok defa bu konuya değinmektedir.

Bazıları İsa’nın dürüst olmayan kahya hikayesiyle kurnazlığı ve dürüst olmamayı övdüğünü zanneder. Fakat hikayenin sonucuna dikkat edersek İsa’nın öğrencilerinden dünyevi zenginlikleri ruhani bir kurnazlıkla kullanmalarını istediğini anlıyoruz. Gereken kurnazlık, bitecek bir rahatlık için zenginlik toplamak değildir, ölümden sonraki yaşamı garantilemektir. Bizim maddi rahatımız için zenginlikleri kullandığımızda bu zenginlikleri haksız, dürüst olmayan şekilde kullanmış oluruz. Bu zenginlikler aldatıcıdır, çünkü yaşamımızdan sonra yanımızda olmayacaklardır. Bu sebepten zenginlikleri öyle bir şekilde kullanmalıyız ki daha sonra işimize yarasınlar. Eğer fakirlere, muhtaç olanlara yardım edersek ve zenginliklerden faydalanmalarını sağlarsak Göklerin Hükümranlığında onlar bizim tanıklığımızı yapacaklardır. Bizden yardım gören fakirler ebedi konutlarımızda bizlere eşlik edecek gerçek zenginliklerdir! Ayrıca, dünyevi zenginlikleri kullanmakta Allah’a sadıksak yani onları zayıflara sevgisinin bir işareti olarak kullanırsak, o zaman Allah bize hükümranlığı için önemli hizmetler verebilecektir. Biz de Kilise’de fakirliği seçmiş olan kişilere değer veriyoruz, onların söylediklerini dikkatle dinliyoruz. Peygamber Amos’un duyarlılığı gerçekten de bizim ki gibidir.

Azizleri düşündüğümüz zamanlar ilk aklımıza gelenler her şeylerini fakirlere dağıtan ve bu şekilde kendilerini somutça Baba’nın ellerine emanet eden olanlardır! Bu şekilde onlar Allah’ın babalığının, İsa’nın öneminin ve güvenilirliğinin, Kutsal Ruh’un derinliğinin tanıklığını yaparlar.

Krallar ve gücü elinde olanlar için” dua ederken Peder’e hayatımızı ve yorgunluklarımızı sunacağız öyle ki O, onların da hem kendi hem de topluluğun zenginliklerini bilgelikle kullanmalarını sağlasın.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 24. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

11/09/2022 – OLAĞAN DEVRE – 24. Pazar Günü – C

1.Okuma Çıkış 32,7-11.13-14 Mezmur 50 2.Okuma 1Tim. 1,12-17 İncil Lk 15,1-32

Bugünkü okuma metinlerin teması günah gerçeği ve bunun ciddiyetidir. İlk önce İsrail halkının günahı, sonra da Havarinin günahı, sonunda tüm insanların günahları gösterilmektedir. Günah çok ciddi bir gerçektir, ancak çaresiz değildir. İsrail halkı; kendi zevkine uygun, dolayısıyla tek gerçek Allah’ın hikmetli emirlerini terk ederek kolayca takip edilebilen sahte bir tanrı kendine seçti. Bu şekilde halk kendisinin dindar olduğunu zannediyordu, kendisini Mısır’ın köleliğinden kurtaran ve hürriyete kavuşturanı terk etmiş olmasına rağmen…

Lost Coin, from Art in the Christian Tradition, a project of the Vanderbilt Divinity
Lost Coin, from Art in the Christian Tradition.

Bu günah o kadar ciddi idi ki Allah, sadece sadık kalan Musa’yı kurtarmak isteyerek halkı tek başına bırakmaya karar veriyor. Fakat tam da Musa halkın kurtuluşu için aracı oluyor: O, Allah’tan ataları İbrahim, İshak ve Yakup’a verdiği sözü geri çekmemesi için dua ediyor. Bu şekilde Musa, kendisinin Allah’ınınkine benzer bir yüreğe sahip olduğunu ispat diyor. Ve de Allah, Musa’nın duası ve verdiği sözlerin hatırası sayesinde sadakatsiz halkına hala sevgi ile bakmaktadır.

Allah’ın iyiliği beklenmedik ve eş koşulmaz bir şekilde Pavlus’un yaşamında da belirdi. O sadece Allah’ın Oğlu’nu küfrederek inkar etmekle kalmıyor, Kilise’ye de zulüm ediyordu. Fakat Allah ona, dolayısıyla tüm Kilise’sine ve tüm dünyaya da merhamet etti. Gerçekten de Pavlus’a gösterildiği iyilik sayesinde birçok yerde büyük kalabalıklar onun ağzından İncil’i duyabildi. Kilise’ye zulmeden Pavlus, İsa’nın öğrencisi olunca O’nun tarafından, yaşamı ve sözleriyle, İsa’nın, günahkarları kurtarmak için geldiğini müjdelemekle görevlendirildi. Pavlus kendini en kötü günahkar olarak görüp kurtarılmaya en çok ihtiyaç duyan oldu.

Diğer günahkarlar kimlerdir? Gerçekten dünyada hala başka günahkarlar var mı? Allah onlar hakkında ne düşünüp onlara nasıl davranıyor?

İsa bütün bu sorulara meselleri ile cevap veriyor. Tüm insanlar günahkardır. İsa’nın gördüğü de budur. Herkes aynı şekilde günahkar değildir, ama tüm insanlar Baba’ya bakıp bütün insanları yüreğine kabul edebilme arzusunu gerçekleştireceklerine kendi arzularını ve ilgilerini gerçekleştiriyorlar.

Bazı kişiler Allah’tan ve birliğinden isteyerek ayrıldıkları için günahkarlardır, bazıları ise O’nun yanında imiş gibi gözükmelerine rağmen günahkardır.

Herkes vicdan yoklaması yapmalı, herkes Baba’nın sevgisiyle kendini mukayese etmelidir. Ve ben O’nun sevgisini kabul ediyor muyum? O’nun bana olan sevgisine cevap veriyor muyum? O’nun kardeşlerimi sevmesini kabulleniyor muyum? Başkasına verdiği sevgiye katılıyor muyum?

Baba ve iki oğul hikayesi hepimizi kapsar. Hepimizin, sevinçte yaşayabilmek ve sevinç sebebi olabilmek için, Baba’nın evine ve yüreğine dönmeye ihtiyacımız vardır. Herkes günahkardır, ama hiç kimse Allah’a dönemeyecek veya O’nun sevinci olamayacak kadar günahkar değildir!

Ben ve sen günahkarız, ama Baba kaybolan kuzusunu arayan çoban gibi, bizi bayram yapmak için beklemektedir. Fakat bizler içgüdülerimizi takip eden hayvanlar değiliz, bizlerin iradesi vardır ve isteyerek, dönüş yolunu bulmak için, alçalmalıyız. Baba’mızın evinde ekmek ve şefkatin, hürriyet ve birliğin var olduğunu bize hatırlatan hafızamız var. Allah’ın sevgisini terk ettiysek, suçlu olduğumuzu söyleyen bir vicdanımız da var. Baba hürriyetimize saygı göstermekte ve kendi hür kararımızı beklemektedir. Dönmemiz için, bayram yapmaya hazır bir yürekle bizi beklemektedir, elleri uzanmış bizleri kucaklamaya hazırdır.

Ayrıca Baba, bayramından hiç kimseyi dışlamak istememektedir. Maalesef, büyük oğul gibi, Allah’tan verilen sözlerini uygulayanlar, fakat O’ndan merhametli olmayı öğrenmeyenler de var. Allah için bir evlat olmayı isteyen, sadece O’nun için çalışmaya değil, ilk önce O’nun sevme şeklini, O’nun Baba olma şeklini öğrenmeye de çalışacaktır. O’nun yüreğine böylece giren, artık günahkar değildir ve göklerin hükümranlığını inşa etmeye başlamaktadır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 23. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

04/09/2022 – OLAĞAN DEVRE – 23. Pazar Günü – C

1 Okuma Bilgelik 9,13-18 Mezmur 89 2 Okuma Filemon 9-10.12-17 İncil Luka 14, 25-33

Allah bize yaşam doluluğunu vererek mutluluğumuzu ister! Sadece O gerçek mutluluğun yolunu bilir, çünkü bizi O yarattı. Biz O’na hiçbir şey öğretemeyiz, özellikle bize yaşamımız için hikmetini verdiği zaman! Bizler bedenimizin arzularından ve hırslarından ağırlaşıyor ve mantığımız kapanıyor.

Tiziano (1490–1576), Christ (detail)
Tiziano (1490–1576), Christ (detail)

Bunun için sadece Baba’dan gelebilecek hikmete ihtiyacımız var. İlk okuma bu konu üzerinde ısrar eder. Bu da gerçektir: bunu etrafımıza bakarken ve bazı kişilerin tüm yaşamları için sadakat sözü verdikleri eşlerini ne kolaylıkla değiştirdiklerine bakarken, anlıyoruz. Onlar Baba Allah’tan ne tavsiye istiyorlar, ne de Onun verdiği emirleri dikkate alıyorlar. O anki arzularına bakarak, zevkten doğan bir arzuya uyarak kendileri ve başkaları için üzüntülü durumlar yaratıyorlar. Eğer Allah’ın hikmetini arama arzumuz olsa, yaşamımız barışçıl ve huzurlu bir yol kat ederdi. Emniyetli ve düz olan Allah’ın yolu, İsa’dır! Bu sebepten Kendisi’ni izlememizi arzu eder ve Onu ana ve tek yol olarak görmemizi tavsiye eder. “”Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile bana üstün tutarsa, benim şakirdim olamaz”.

Birçok kişi İsa’yı izliyordu, ama O, aralarından bazılarının değişik ilgileri olduğunu ve Onun için acı çekmeye hazır olmadıklarını anlıyordu. Bu sebepten Onu başka bir amaç için izleyenleri vazgeçirmeye çalışmakta idi ve akrabalarını, hatta kendisinden vazgeçmeye hazır olmayanların Onun yanında kalmayı beceremeyeceklerini söylüyordu. Kim İsa’yı ciddiyetle seviyorsa, er geç kendi akrabaları tarafından bile anlayışsızlıkla karşılaşır. Anne, baba, eş, kardeşler, arkadaşlar ona engel koyabilirler: herkes İsa’yı sevenin düşmanı olabilir. İsa’yı seven sevimli olur, ciddi olur, cömert, dürüst, saf, gerçekçi, samimi olur. Fakat bu güzel nitelikler, kendi kötü arzu ve duygularına göre yaşamak isteyenler için veya dürüst olmayan ve mali kazançlarını elde etmek isteyenler için, dayanılmaz ve rahatsız edici olabilirler çünkü kendi kötü davranışlarına karşı sessiz bir yargılama olarak algılanabilirler. İsa ile birlikte olmak isteyenler mucizeler yapmaya devam eden bir kişi ile birlikte olmadıklarını anlamaları gerekiyor, tersine haçta ölecek ve büyükler ve herkes tarafından terk edilen biriyle birlikte olacaklardır. Sen Onun öğrencisi olmak istiyor musun? Hesaplarını iyi yap: seninkilerin şefkatinden mahrum kalmayı bilir misin? Kendi arzularından ve dünyanın zenginliklerinden vazgeçmeye hazır mısın? Hesaplarını inşaata başlayanlar gibi yap veya bir kralın ordusunu düşmana yönlendirmeye hazırlandığı gibi programlan. Düşün: Hangi raddeye kadar yalnızlığa, hor görülmeye ve sevdiklerin tarafından dışlanmaya hazırsın?İsa, yaşamdır, bütünlüktür. Onunla yaşamaya başlayan artık Ondan uzak kalamaz, Onsuz yaşayamaz. İsa ile biraz birlikte kal, Ondan öğren, o zaman da her şeyden ve herkesten mahrum kalmayı öğreneceksin, gerçek sadık bir öğrenci olacaksın. İmanda sağlam olmak için fedakârlıklar şarttır: aziz Pavlus da arkadaşından zor bir karar vermesini ve imanını belirtmesini istedi. İmanlı olmuş kölesini tekrar kabul etmesini, artık köle olarak değil kardeş olarak kabul etmesini istedi. İsa’nın sevgisi bizi değiştirir ve başkalarıyla da ilişkilerimizi değiştirir. Onunla birlikte kalmak için gerçekten Onu her şeyden çok ve her şeyin üzerinde sevmek gerekiyor!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 22. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

28/08/2022 – OLAĞAN DEVRE – 22. Pazar Günü – C

1.Okuma Sirak 3,17-18.20.28-29 Mezmur 67; 2.Okuma İbr. 12,18-19.22-24 İncil Luka 14,1.7-14

İbranilere mektup Eski Ahdin halkı ile Yeni Ahdin halkı arasındaki fark üzerine dikkatimizi çeker. İlk halk Allah’ın huzurunda bulunmaktan korkardı. O’nu tanıdıkları kadarıyla O’ndan çok korkarlardı. Biz ise, elbette İsa vasıtasıyla, Allah’a yaklaşmaktan seviniyoruz: O’nunla meleklerin ve doğru kişilerin, azizlerin ruhlarını bulmamızı, her şeyden önemlisi Ahdin Aracısı, yani Rab’bimiz Mesih İsa ile karşılaşmamızı bilmekteyiz. O bize Allah’ı Baba olarak tanıttı, bize sevgisini anlattı, hatta tatlılığını tattırdı, merhametini, küçük ve büyük, iyi ve kötü, herkese olan sevgisini gösterdi.

The Poor invited to the feast – Luke 14:15-24

Bugün anlatılan olayda da İsa’nın çevresindekilere karşı duyduğu ilgiyi görüyoruz. Gözleri daima açık, sade bakışı ile etrafındaki olayların anlamını görebiliyor. O, yemeye davetli olduğu kişilere de bilgeliğini vermek istiyor, çünkü orada da görgü kurallarının eksiklerinin altında insanın egoizmi ve gururu saklı. Hatta O, herkesi, müjdelemeye geldiği Allah’ın hükümranlığına doğru yöneltmek istiyor. Şöyle derken: “Düğüne davetli olduğunuzda…” O, Allah’ın herkesi sevincine katılmaya davetini düşünmektedir. İsa’nın düşündüğü düğün, kesinlikle yeni halka olan Allah’ın sevgisinin doluluğunun bayramıdır.

Allah seni sofrasına davet ettiğinde, bir şeyler hak ettiğini sanma, başkalarından iyi olduğunu zannetme: Eğer daha iyi isen, O elbette bunu biliyor, bu sebepten en gerideki yere oturmakla hiçbir şey kaybetmezsin! Bu sözler özellikle Ferisililere söylendi, onlar ki Allah’ın önünde birinci sırada olduklarını düşünüp emirler uymaya kendilerini çok hazır görüyorlardı. Bu sebepten kendilerini başkalarından üstün görüyor, diğerlerini hor görüyorlardı. Allah için doğru kişi tüm emirlere uyabilen kişi değildir, ama bizi sevmeye, affetmeye, kurtarmaya yollanan Oğlu’yu sevendir.

O halde İsa’yı seven, kurtuluşunun ve büyüklüğünün sebebinin İsa olduğunu bilmektedir. İsa’yı seven, kendini insanların önünde büyük gösterme ihtiyacını hissetmez, çünkü onun için herkes küçük ve muhtaç. İnsanın gerçek büyüklüğü, daha zayıf, acı çeken, muhtaç kişileri severek Allah ile işbirliği yapmaktır. Bu sebepten sen de bir davet yaptığında, Allah gibi yapacaksın, kimsenin davet etmediklerini çağıracaksın, sana karşılık verecek durumda olmayan kişileri çağıracaksın! Bizzat Allah’ın eli sana karşılık verecek.

İsa’nın sözü Sirak Kitabındaki bilgeliği yansıtıyor ve geliştiriyor, alçakgönüllülüğe bir çağrıdır! Alçakgönüllülük Allah’ın hoşuna gider, çünkü Allah’ın Kendisi alçakgönüllüdür! İsa da bizleri, kendisinden öğrenmeye çağırırken özellikle O’nun alçakgönüllülüğünü öğrenmeye çağırır. Annesi Meryem de Allah tarafından alçakgönüllülüğü için sevildiğini bilir. Alçakgönüllülük kendi saygınlığını hor görerek alçalmak değildir, elimizdeki tüm iyiliklerin Allah’tan geldiğini tanımaktır. Her şeyi O’ndan aldığını bilen bu alçakgönüllülük, minnettarlık ve O’nun gibi davranma arzusuna dönüşür. Biz, bize karşı cömert olan gibi olmak istiyoruz, bu sebepten karşılığını almayacağımızı bildiğimiz kişilere cömertlikle sevgi işaretleri vermeye çalışacağız. Bedava vereceğimiz sevgi eylemleri, karşılıksız vereceğimiz zaman ve enerjiden derin ve huzurlu bir sevinç kazanacağız, çünkü bedava vermek bizlere Allah’ın karşılıksız sevgisine katılmaya mümkün kılar!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it