Olağan devre – 19. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/08/2023 – OLAĞAN DEVRE – 19. Pazar Günü – A

1.Okuma 1Kr 19,9.11-13 Mezmur 84 2.Okuma Rom 9,1-5 İncil Mt 14,22-33

Aziz Pavlus acısını anlatmak için çok önemli bir açıklama yapmaktadır. Özellikle vaaz verip kabul edilmediği yerlerde çektiği acıyı veya uzun yolculukları sırasında yaşadığı zorlukları ya da birçok şehirde zulüm görmesinin sonundaki acılarını ve hapisteki küçük düşürülmelerini dinlemeyi bekliyoruz. Hayır, en büyük acısı kendi soydaşlarının, yani İsraillilerin Allah tarafından seçilmiş olmalarına rağmen ve onların Allah’ın vaatlerinden faydalanmalarına rağmen, İncil’i kabul etmemelerinden kaynaklanıyor.

Ilyas Basim Khuri Bazzi Rahib, Jesus Walks on Water - adapted from a folio dated 1684
Ilyas Basim Khuri Bazzi Rahib, Jesus Walks on Water – adapted from a folio dated 1684

İsa o halktan geliyor, ama onlar İsa’yı Mesih olarak, Allah’ın Oğlu olarak, Baba’nın vaatlerinin gerçekleştiricisi olarak kabul etmediler. Pavlus bunun için acı çekiyor, ama kimseyi suçlamıyor, çünkü kendisi de İsa’yı ve Kilise’sine zulmetmişti, kendisi de İsa vasıtasıyla bize ulaşan Allah’ın bedava sevgisini kabul etmekte zorlandı; fakat bu iyi müjdeyi kabul ettikten sonra, O’nun lütfuna kavuştu.

İsa’yı kabul etmek hep bir iman eylemidir, büyük bir imandır ve sadece alçakgönüllü ve zenginliğe bağlı olmayan insanlara mümkündür. Bugünkü İncil, Petrus ve Onikilerin, Rab’bin ilahi tabiatını tanıyabilmelerine yardım eden bir anı anlatmaktadır. Onlara ekmeklerin ve balıkların çoğaldığını görmek yetmemişti. O mucizenin sonucunda hevesli kalabalığın etkisi altında kalmamaları için İsa neredeyse havarileri tek başlarına kayığa yollamaya mecbur olmuştu, yoksa onlar İsa’yı kolay bir Mesih, insani şan kaynağı olarak göreceklerdi.

İsa ise kalabalığı bırakıp tepede tek başına dua etmeye çıkıyor. Bu sırada öğrenciler rüzgar yüzünden gölde zorluklar çekmektedirler. İsa onları tek başına bırakmıyor ve onlara yardımcı olmak için su üstünde yürüyerek yanlarına gidiyor. Onlar onu tanımakta zorlanıyorlar: Su üzerinde yürümek fazla garip bir olaydır, bir insan için imkansızdır. Korkuyorlar, İsa’nın var olduğunu hiç düşünmüyorlar: Onlara göre bir hayalettir ve de onun ne yapabileceği belli değildir.

İsa bunu fark ediyor ve Kendisini Allah’ın adı ile tanıtıyor: ”Ben’im!” Bu, yeterli olmayacaktı, çünkü artık onlar bu adını tanıyıp Mezmurlar’ın söyledikleri gibi Allah’ın su üzerinde yürüyebilmesini bilmektedirler Ayrıca O, Allah’a özgü sözü de ekliyor: ”Korkmayın!”

Biraz rahatlatılmışlar fakat Petrus emin olmak için aynı şeyi yapmak, Öğretmeni gibi su üstünde yürümek istiyor. O’ndan buyruğu almayı diliyor, çünkü Rab’bine itaat etmeyi istiyor. Ve İsa kabul ediyor!

Bu raddede ilk olarak Petrus ve sonra diğerleri, iman etmenin ne kadar zor olduğunu fark ediyorlar. Petrus su üzerinde birkaç adım atıyorfakat biraz rüzgar, Petrus’un yüreğindeki imanı yok etmek için yeterlidir. Hemen İsa’yı unutuyor, bakışını O’nun üzerinde sabit tutmuyor. İman olmayınca Petrus tek bir adım bile atamaz, hemen batmaya başlıyor. İsa’ya iman yaşamın güvenliğidir, ayaklar altındaki sağlam topraktır.

İman olmayınca sadece öğrencinin yaşamı değil, tüm sosyal ilişkileri de tehlikededir, tüm toplum yaşayamıyor, üyelerine yardımcı olamıyor; İsa’ya iman yok olunca tüm güvenceler yıkılır, kimseye güvenilemez, iyiyi ve kötüyü ayırt etmek için hiçbir kaynak kalmaz. Bu, dünyamızın şu anki durumudur. Hatta, Kilise’nin bir çok üyesinin de durumudur.

Rab ile tekrar karşılaşmak için uygun zaman ve yerlere ihtiyacımız vardır, aynen İlyas’ın dağa çıkışı gibi. Yüreğimize girecek, onu değiştirecek, korku, imansızlık rüzgarları esince güçlü ve sabit bir imana kabiliyetli kılacak, Allah’ın sesini duyabilmek için sessiz yerlere ve zamana ihtiyaç vardır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Mesih İsa’nın nurlu görünüşü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/08/2023 – MESİH İSA’NIN NURLU GÖRÜNÜŞÜ – A

1.Okuma Daniel 7,9-10.13-14 * Mez 97/96 * 2.Okuma 2Petrus 1,16-19 * İncil Mt 17,1-9

Bugün neredeyse gizemli bir olayı kutlamaktayız: Üç tanık onu kardeşlerine ve dostlarına açıklamadan önce üç ay, belki de üç sene saklı tuttular. İsa’nın Kendisi buyurmuştu: «İnsanoğlu ölümden dirilmeden önce, gördüklerinizi kimseye söylemeyin». Hayatımızın, daha iyisi imanımızın bazı olayları saklı, sadece içimizde mevcut olmalıdırlar.

Onları başkalarına açıklamak; onların değerlerini küçültmek, ayrıca bizim onları anlamamızı ve onların meyve vermelerini engellemek olacaktı. Olaya, Rab’bin Kendisi tarafından ”görünüş” denildi, çünkü üç havari, Petrus, Yakup ve Yuhanna, gözleri ile normal olarak görülmeyen gerçekleri gördüler.

Onlar İsa ile, İbrahim gibi, Musa gibi, İlyas gibi, yüksek bir dağa” çıkmıştılar. Bu çıkışı istemiş olan, İsa idi. O’nun bir kenara çıktığında, bunu dua için yaptığını bilmekteyiz. Ve ne oldu? Üç havari İsa’yı farklı gördüler, O’nun yüzü, dağdan inen Musa’nınkinden daha ışıklı, elbiseleri bembeyaz oldular. Tamamen farklı bir İsa’yı gördüler. Yeniden bu şekilde O’nu görmek için, O’nun dirilişini, O’nun artık bu dünyada değilkenki zamanı beklemeleri gerekecektir.

Üç havari; İsa’nın dua ederken, Baba’nın ışığına ve O’nun hayatına dalmış nasıl olduğunu gördüler. Allah’ın nurunun birazcığını gördüler! Bunu anlatmak imkansız olacaktı! Hiç kimse anlamayacaktı, onların kendileri de bunu nasıl söyleyebileceklerini bilmeyecektiler.

Ve gördükleri şeyin tamamen yeni, fakat gerçek olduğuna dair onlara güven vermek için, işte iki tanık, Musa ve İlyas! Bunlar, halka olan Allah’ın sevgisinin temsilci tanıklarıdır. Hayatları, görevleri ile birlikte, gelmesi gerekli Olanın, vaat edilmiş Mesih’in peygamberliği idi.

Onlar konuşmakta, İsa ile sohbet etmektedirler. O’na yaşıt olmaya dönüşmektedirler. Aynı ilgileri, aynı görevleri, aynı kaderleri vardır. Musa, halkın rehberidir, İlyas, ruhsal rehberidir ve İsa, Musa gibi, kalabalıklar tarafından izlenmektedir ve onların imanlarını yenilemektedir. İsa onların izlerini takip edecektir: Onlar Kendisi için peygamberlerdir. Onlar hemen hemen öldürülmeye kadar acı çektiler, İsa gerçekten öldürülecektir. Ve tıpkı İlyas’ın bedeninin gömüldüğü yerin bilinmemesi ile aynı şekilde İsa’nın bedenini de hiç kimse bulmayacaktır. Ve İlyas’ın Elişa’nın gördüğü ateşten arabası üzerinde göğe alındığı gibi, aynı şekilde İsa da bütün öğrencilerin gözleri önünde göğe çıkmak üzere ölümden koparıldı.

Musa, gök gürültüsü ve borazan sesleri ile kendisine konuşan Allah’ı dinliyordu ve İlyas O’nu hafif esen rüzgarın sessizliğinde duyuyordu, İsa’da ise üç havari, Allah’ı dinlerken O’nu dinliyordu: «Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum. O’nu dinleyin!». Gizemli buluttan çıkan sözler, bir babanın sözleridir. Bunlar, daha önce duyulmuş sözlerdir: Mezmurlar, İshak’ın babası İbrahim’in hayatı ve peygamberlerin açıklamaları çok sevinçli ve güven verici bu cümleden özetlenmektedirler. Son söz, öğrenciler içindir: «O’nu dinleyin!». İşte, Allah’ın hoşuna gitmeleri için yapmaları gereken tek şey.

Musa’nın yazıları ve İlyas’ın sözleri aralıksızca Allah’ı dinlemeye çağırmakta idiler. Allah sürekli, «Dinle, ey İsrail!», «Eğer beni dinleseydin»,«Beni dilemediniz’» diye söylüyordu. Şimdi Allah’ın Kendisi, «O’nu dinleyin!» diyor, yani O’nu, Oğlu, Sevileni dinleyin! Şimdi öğrenciler, İsa’nın önüne O’nun Sözünün Allah’ın Sözü olduğundan emin olarak kendilerini koymaları gereklidir. Buna özel bir dikkat göstereceklerdir ve bundan sonraki öğrencilere örnek vermeleri gerekecektir.

Kendi kendimize şunu da sormaktayız: Ne için İsa dağa Kendisi ile birlikte sadece üç öğrenciyi aldı? Ya öteki dokuzu? Ne için onları tek başına bıraktı? Bazı güç tecrübelerin sadece az kişilere ayrıldıklarını düşünebiliriz; bu kişiler bu tecrübeleri sonra başkalarına iletecekler. Ayrıca havariler şunu öğrenecekler: Onların arasından bazılarına farklı görevler verilecekler, farklı tecrübeleri yapacaklar ve herkes birbirine güvenmeye hazırlanacaktır. Herkes Rab’lerinin Sözünü bir başkasından alacaktır!

Daniel Kitabından alınan birinci okuma, rahiplik kıyafetleri giyinmiş, Kendisini kral olarak, hatta tamamen ilahi özellikleri ile gösteren İsa’ya hayranlık içinde bakmaya bizi hazırladı. Ve de Aziz Petrus, ikinci mektubunda, kendisini çok etkileyen dağdaki görümü anlatmaktadır: Petrus için o an çok önemli idi ve havarisel ödevi için, bize emin bir şekilde İsa hakkında konuşması için ve şüphe etmeden peygamberlerin ve ataların tanıklıklarına dayanması için kendisine cesaret vermeye devam etmektedir. İsa’nın yanında Musa’yı ve İlyas’ı görmesi, sonra da onların İsa’yı tamamen tek başına bırakmalarını görmek de Petrus için önemlidir. Şimdi yüreğinde, bizim yüreğimizde de, «İsa’dan başka kimse» yok!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 17. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

30/07/2023 – OLAĞAN DEVRE – 17 Pazar Günü – A

1.Okuma 1 Kr. 3,5.7-12 Mezmur 118 2.Okuma Rom. 8,28-30 İncil Mat. 13,44-52

Süleyman’ın duası Allah’ın hoşuna gitmektedir. O kendisi için hiçbir şey istememekte, ne sağlık, ne zenginlik ne de düşmanlarına karşı zafer; sadece yönetmek için hikmet arzulamaktadır. Bununla halkı için Allah’ın bir işareti ve armağanı olacaktır.

Malnazar (1637-1638), Solomon writing
Malnazar (1637-1638), Solomon writing

Yani Süleyman, sevgi için araç olmak istemektedir: Bu arzu, Allah’ın yüreği ile karşılaşabilen tek arzudur. Allah sevgidir ve insanlar için sevgi aracı olmak istediğimizde O, gerçekten evlatları olduğumuzu bilip duamızı dinler ve gerçekleştirir!

Aziz Pavlus da aynı şeyleri başka sözlerle tekrar eder: “Allah’ı sevenlere… her şeyin iyilik için yöneltildiğini biliriz”. Bu cümleyi okurken birçok anlam çıkarabiliriz: İlk önce Allah Kendisini sevenlere özel bir ilgiyle bakar. Ayrıca her şey, her olay, hatta her terslik bile Allah tarafından bizim iyiliğimiz için kullanılmaktadır. Allah’ın Sözü olduğu için bu cümleyi ciddiye alanların – aralarında biz de olalım! – kızmak için ya da huzuru kaybetmek için sebepleri olmayacaktır. Tersine Allah’ın Oğluna “benzer” olacağız: Davranışlarımızla Peder’in aynı sevgisini yaşayan İsa’ya benzerliğimiz gözükecektir! Bizim bu benzerliğe ulaşmamız yaşamımızın tam olarak gerçekleşmesidir. Bunu İsa da bu günkü hikayeleriyle bize öğretmektedir.

Tarlada saklanmış hazineyi ve değerli inciyi arayan kimdir? İsa’yı arayıp yaşamının merkezi olarak yapandır, çünkü O’nda Allah’ın sevgisinin tamlığını bulur. Saklı hazineyi ve değerli inciyi bulan, başkalarının o tarla hakkında veya inci hakkında düşündüğüne bakmaz. O, Rab’bin mevcudiyetinin büyük değerini tanımakta ve artık onu kaybetmek istememektedir. Rab İsa her seçimi ve her kararı için bir kıstas olmaktadır: Ağıyla kıyıya her çeşit balık çeken, hepsini evine götürmez, aralarından sadece “iyi” olanları seçer! İyiyi ve kötüyü ayırt etmek için güvenli bir kıstası vardır! Bizim güvenli kıstasımız İsa ile karşılaştırmadır, O tek hazinedir; yüreğimiz ve zamanımızı meşgul etmeye layık tek değerli inci.

Ara sıra kendi kendime şunu soruyorum: Dağılmış ve zarar görmüş bir dünyada yaşayan bir Hristiyan nasıl güvenli kıstaslara sahip olabilir, nasıl incilerin değerini bilebilir ve değersiz tarlalarda saklı hazineyi nasıl bulabilir?

Yüreğimden gelen cevap budur: Alçakgönüllülüğe ve kendilerini Allah’ın Sözü ile karşılaştırmaya alışan Hristiyanlar güvenli kıstaslara sahipler, bu sebepten dıştan gelen etkenlerden etkilenmezler. En güzel ve güvenli alışkanlıksa sık sık ve düzenli olarak Tövbe Gizemine yaklaşmaktır. Moda akımlarından ve zamanın düşüncelerinden etkilenmeyen ailelerde, düzenli olarak Tövbe Gizemine yaklaşanların olduğuna dikkat ettim. Aynı zamanda bu gizeme sadık olanlar depresyona daha zor girerler. Tövbe Gizemine sadık olanlar Mesih İsa’ya yönelirler ve içsel bir huzura, bir barışa ulaşırlar; bundan sevgi ve sevinç alırlar.

İsa gerçek bir hazinedir, gerçek bir incidir: O’nu bulmak ve O’na bağlı kalmak için gösterdiğimiz küçük çabanın karşılığı bereketlidir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 16. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

23/07/2023 – OLAĞAN DEVRE – 16 Pazar Günü – A

1.Okuma Bil. 12,13.16-19 Mezmur 85 2.Okuma Rom. 8,26-27 İncil Mt. 13,24-43

Bugünkü Söz, Allah’ın her gün bize karşı kullandığı sabrını görmemizi sağlar. Elbette sabırlı bir Allah’a bakarak biz de O’na benzeyeceğiz. Bilgelik Kitabı Allah’ın sabrının “kör” olmadığını ve bizleri gururumuzun etkisi altında bırakmadığına dikkatimizi çeker. O bizi yargılamaktan vazgeçmiyor, fakat ”Ama büyük gücüne karşın, yargılarında yumuşaksın” ve ”çocuklarına güzel bir umut verdin, günahtan sonra tövbeyi kabul edeceğini bildirdin”.

Heinrich Füllmaurer (1526–1546), The Enemy Sowing Weeds
Heinrich Füllmaurer (1526–1546), The Enemy Sowing Weeds

İsa bu öğretiyi kolay anlamamızı sağlamak için bir hikaye anlatıyor. Bu hikaye “kötü ot (delice otu)” hikayesidir. Bir çiftçi tarlasına güçlükle ve meyve toplanabilme ümidi ile ektiği buğdayın arasında kötü otun da yetiştiğini görür. Bunu kim ekti? Kesinlikle kötülüğümüzü isteyen biri, bir düşman, iyi olmamızı kıskanan ve sevincimizi engellemek isteyen biri!

Bu otu hemen, daha ufakken sökmek isteyenler var. Ama tarlanın sahibi iyi buğday yetişmesine çok önem verdiği için bir tane küçük buğday bitkisi bile kaybetmek istemez. Bu sebepten yapılacak tek şey vardır, o da beklemek! Beklerken ne olacaktır?

İyi buğdayın Allah’ın yüreğimize ektiği Söz olduğunu, kötü otun ise Kötünün denenmeleri olduğunu kavradıktan sonra, bu hikayenin ruhani anlamını anlıyoruz. Elbette küçük bitkilerin doğası değişmiyor. Fakat bize zaman bağışlanmaktadır. Bu zaman boyunca itaatimizi değiştirebiliriz: Egoizmi ve gururu takip edeceğimize İsa’ya itaat etmeye başlayabiliriz, O’nunla kalıp O’nun gibi uysal ve alçakgönüllü olmayı öğrenebiliriz. Allah’ın sabrı bize zaman bağışlamaktadır, çünkü Allah kaybolmamızı istemez. O bize kendimizi düzeltmemiz, iyiliğini ve sabrını öğrenmemiz için fırsatlar verir.

Biz uyanık olacağız, çünkü şeytan kötü otunu ekmeye devam etmektedir, bizim iyi eylemlerimizde ve iyi kararlarımızda denenmeleri yaratmaktadır. Uyanık olmazsak tüm iyi niyetlerimizi büyüklük, kendini beğenmişlik, gurur ve yüzeysellikle karıştıracaktır. Kardeşlerimizden yardım dileyeceğiz, onlar da bizim davranışlarımıza dikkat edecekler ve bizler de onları dinleyeceğiz.

İsa, küçüklüğe ve saklı kalmaya değer vermemiz için iki hikaye daha anlatır. Gerçekten de Allah’ın sabırlı sevgisini tatmak için alçakgönüllü olmalı ve yüzeysel olmamalıyız. Allah’ın hükümranlığı, içimizde ve etrafımızı saran dünyada varlığını sürdürmeye neredeyse görülemez bir şekilde başlar. Bu görülemez şekil, aynı tarlaya atılan bir hardal tohumu kadar küçüktür. Aynen ekmek yapmak için kullanılan maya gibi de çok azdır. Ama zaman ve sabırla küçücük tohum, göğün kuşlarının barındığı kocaman bir ağaca dönüşür- kuşlar, Yahudiler için yeryüzündeki tüm milletlerin sembolü idi-. Az maya da, unu insanlar için güzel tatlı bir ekmeğe dönüştürür. Alçakgönüllülük ve sabır, hükümranlığın kralı olan İsa’yı kabul etmeye yardım edecektir: O herkes için güzel ve lezzetli tat dolu meyve veren tohumdur.

Aziz Pavlus, alçakgönüllülüğün ve sabrın duamızı da tatlandırması gerektiğini söyler. Biz bildiğimizi zannediyoruz ama gerçekte bize faydalı olanın ne olduğunu, dolayısıyla Babamız olan Allah’tan neyi dilememiz gerektiğini de bilmiyoruz. Bizim için dua eden, Kutsal Ruh’tur: Biz O’nu yüreğimizde ve aklımızda misafir edeceğiz. Böylece O, içimizde bizim için Baba’ya yalvarabilecektir. İçimizde sadece iyi ve sade, Allah’a layık, arzular yetişecekler. O zaman O’nun sabrı bizim kurtuluşumuz için meyve verebilecektir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 15. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

16/07/2008 OLAĞAN DEVRE – 15. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş 55,10-11 Mezmur 64 2.Okuma Rom 8,18-23 İncil Mt 13,1-23

Yeşaya peygamber yukarıdan inen yağmuru inceledi ve tarlalarda büyüyen buğdayı, insanların yaşamaları için kullanılan o buğdayı gördü. Fakat aklı, Allah’ın ona yönelttiği ve tüm İsrail halkına duyurmakla görevlendirildiği Sözdeydi. O Söz de yukarıdan geliyor, o da boşuna gelmiyor, o da meyve vermeye, Allah’ın arzularını ve projelerini gerçekleştirmeye gelmektedir!

The Sower went out to Sow (From a mural in Brasov, Romania - original artist unknown)
The Sower went out to Sow (From a mural in Brasov, Romania – original artist unknown)

İsa bugün Yeşaya’nın bu düşüncelerinden yola çıkarak bizi düşünmeye çağırır. Tohum yukarıdan tarlaya iner. O cömertlikle ve güvenle eken bir çiftçinin sayesinde iner. Tarla homojen değildir: Onda küçük yollar ve taşlar var, bazen dikenler yetişir. Toplanacak meyve sadece iyi topraktan gelecektir. İsa’yı dinleyen kişi maddi incelemeyi ruhani yaşama çevirmeye alışık değildir. Bu sebepten İsa’nın kendisi yardımcı olur. Bazen insanlar anlamak istemez, çünkü Allah’ı dinlemek istemez çünkü O elbette yaşama ve düşünme şekillerinde değişiklikler teklif eder. Kim Allah’ı sevmek için kendini O’na sunmak istiyorsa eken çiftçinin işi, İsa’nın işi olduğunu anlasın. Herkese, günahkarlara ve kanunlara itaat edemeyenlere bile, toprağa değil, tohuma güvenerek Sözü dağıtan O’dur. İsa, insanın iyiliğine değil, Sözün gücüne güvenir. O, insanın Allah’a sevinç ve teselli veremeyeceğini bilir; bunu, sadece insanın yüreğinde canlı kalan Söz gerçekleştirecektir!

İsa ekiyor, herkese konuşuyor. Daha sonra iyi toprağın hangisi olduğu belli olacaktır. Bu önceden görülemez. Gerçekten bazen iyi gördüğün insanlar İsa’nın Sözünü dinlemez, çünkü başka türlü düşüncelere güvenirler; halbuki kötü ve beceriksiz gibi gördüğün kişilerse İsa’nın Sözüne beklenmedik bir itaat gösterirler; bu itaat, yaşamlarını değiştirerek, onları Allah’ın ruhani binasının canlı taşlarına çevirir.

Anlatılan masalın merkezi İsa’dır: O kendini bize tanıtmak istiyor, kendini göstermek ve özellikle de bizim O’nu tanıyarak O’na güvenmemizi ve Sözünü ciddiye almamızı istiyor, hatta kendisini yüreklerimize ekilmiş Babanın Sözü olarak tanımamızı istiyor. Ve iyi toprağa düşen tohum kaybolmanın karşılığını verir.

Ekici her yerde eker. Dikenler ve taşların arasında da biraz iyi toprak bulunabilir! Bu sadece sonra görünecektir. O güvenle doludur ve engellerden korkmaz. Aç olanlar ve ekmek bekleyenler çok. Ve iyi toprağa düşen tohum, kaybolmanın karşılığını verir.

Tohumun meyve vermek için sadece toprağa ihtiyacı yoktur, aynı anda uzun bir zamana, bekleyiş zamanına ihtiyacı vardır. İsa’nın Sözü de böyledir: Sözün meyvesini bekleme zamanı, acı ve inleme zamanıdır. Bunu bize aziz Pavlus söyler. “ilk nimetlerine kavuşmuş olan bizler de evlatlığa alınmayı ve bedenimizin kurtulmasını özlemle bekleyerek içimizden inliyoruz”. Bu bekleyiş esnasında köleliğin ağırlığını hissediyoruz. Kendimizi Allah’ın evlatları olarak hissetmemizi ve bilmemizi sağlayan sevinci kaybetmemize sebep olan günahın köleliği! Bu kölelik bizleri korkuya ve güvensizliğe itti. Fakat Baba’nın, Oğlu İsa’ya itaatimizi meyve verici kıldığını fark ettiğimizde bekleyişimizin karşılığı çok büyük olacaktır.

Bizim yüreklerimize ve eylemlerimize kabul ettiğimiz İsa’dan gelen Söz, Kendisi ile birlikte evlatlar olduğumuzun, Baba tarafından sevildiğimizin ve Hükümranlığında faydalı olduğumuzun tadına varmamızı sağlayacak. Bugün yaşadığımız ve her gün bize eşlik eden acı, kesinlikle bir gün yok olacaktır, çünkü ilahi sevginin yaşamımızda gözükeceğini göreceğiz: Bizde Allah’ın şanı belirecektir!

İçimize ekilen Sözün, yani, içimizde yaşayan İsa’nın meyve vereceğinden emin olmamız bizi teselli eder, bekleyiş ağırlığını, günahlı olmamızdan gelen acının ağırlığını taşımakta iken de bize ümit ve sevinç verir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 14. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

09/07/2023 – OLAĞAN DEVRE – 14. Pazar Günü – A

1.Okuma Zek 9,9-10 Mezmur 144 2.Okuma Rom 8,9.11-13 İncil Mt 11,25-30

Aziz Pavlus, bize de verilen, Allah’ın Ruh’unun eserini övmeye, yüceltmeye devam ediyor. Bizler Ruh sayesinde eskisi gibi değiliz, artık “bedenin etkisi altında değiliz”, sadece maddi şeylerle ilgilenmiyoruz, çünkü dikkatimiz sadece geçici, kendine çekip hayal kırıklarına sebep olan gerçeklere yönelmemektedir. İmana ulaşmadan önceki gibi davransak kaderimiz sadece ölüm, bunun için ölümden korkmak da olacaktı. Ama Ruh sayesinde önümüzde yaşam, dolu ve ebedi yaşam geleceği var!

Beato Angelico, Cappella Niccolina (1447/1449)
Beato Angelico, Cappella Niccolina (1447/1449)

”Bedenin kötü işlerini Ruh’la öldürürseniz, yaşayacaksınız”: Havarinin tavsiyesi, Ruh tarafından yardım edilmeyi kabul ederek, gerçekten yaşamak için bedenin kötü işlerini yok etmektir! Bedenimizden yok etmemiz gereken işler egoizmimizden kaynaklanan bütün işlerdir: Gurur, kendini beğenmişlik, şehvet, paraya düşkünlük, kötülük, kavgacı olmadır. Ruhun yardımı olmadan Allah’ın evlatları gerçeğini göstermemize ve kutsal olmaya doğru yürümemize izin vermeyen bu davranışları yok edemeyiz.

Gerçekten de Allah’ımız, büyüklüğünde, uysal ve iyi, saf ve alçakgönüllüdür. İsa bize O’nu tanıtmış olmasaydı, O’nun hakkında hiç bir şeyi söyleyemezdik. İsa bize O’nu gösterir ve bizler, madem ki küçük ve fakir, sade ve alçakgönüllüyüz, O’nun açıklamasını kabul edebiliriz. Gururlu ve sahte bir bilgelik ile davranırsak Allah’ın tanınması, özellikle de O’nunla olan iletişim bize kapalı olacaktı! İsa’nın bize söylemek istediği, işte budur. İsa’nın kendisi peygamberin dediği gibi uysal, alçakgönüllüdür, basit ve alçakgönüllü, yorulmayı bilen ve başkalarından hiçbir şey talep etmeyen kişilerin kullandıkları hayvan üstünde bize geldi.

Allah’ın gerçek çehresini göstermek için, işte böyle geldi. Biz bu Allah ile gururlanıyoruz, mutluyuz, O bizi korkutan bir Allah değil, O’na evlatları olarak benzeyebiliriz ve benzemek isteriz; O’nun kendisi bizi sevilen evlatlar olarak sayar. İsa bize şöyle diyebilir: “Ey bütün yorgun olan ve yük altında ezilen hepiniz! Bana gelin, ben sizi rahatlatırım”.

Dünyanın günahı ve kendi günahımızla yorulan ve acı çeken bizler, O’nunla karşılaşmaya sevinçle gidiyoruz. O kraldır, çünkü tüm güvenimize layıktır, fakat O, dost bir kraldır, sadece sevincimizin tam olmasını isteyen bir kraldır. Peygamber O’nu kral diye çağırıyor, ama O kendini yumuşak ve iyi huylu olarak tanıtıyor.

Biz sevinçle O’na boyun eğiyoruz: O’nun yükü hafif ve kolaydır. Sen de zor anlarda, ne yapacağını bilmediğin zamanlarda, acıda ve zorlukta, benim de yaptığım gibi ve İsa’nın istediği gibi O’na yaklaşmayı, O’nu çağırmayı denedin. O da bize gerçekten huzur ve barış verdi.

O’na yaklaşmaya devam edeceğim, benden yardım dilediğinde veya acıda olduğunu gördüğümde, O’na doğru sana da eşlik edeceğim. O’ndan başka kimse yüreğimize yaşam ve barış veremez!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre 13. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

02/07/2023 OLAĞAN DEVRE – 13. PAZAR – A YILI

1. Okuma 2.Krallar Kit. 4,8-10;14-16 Mezmur 89 2. Okuma Rom 6-3-11 İncil Mt 10,37-42

İlk okumada okuduğumuz olay duygulandırıcıdır. Peygamber Elişa bir evli çiftin konuğu olur ve oradan her geçtiğinde yemek yemek için gelmeye davet edilir. Ayrıca Allah’ın adamı olduğu için, kadının cömertliği ve nazikliği göze çarpar: Kocasından onun için bir oda hazırlamasını ister, böylece adam oralarda olunca kalacak bir yeri de olacaktır.

Gerbrand van den Eeckhout (1621–1674), Elisha and the Shunammite woman
Gerbrand van den Eeckhout (1621–1674), Elisha and the Shunammite woman

O kadın bütün bunları karşılıksız yapıyor, Allah’ın bir peygamberine hizmet etmekten mutludur! Allah da onun en büyük arzusunu gerçekleştirerek, mükafatlandırır. Peygamber ilahi düşünceleri söyler ve kadının bir oğul doğuracağını müjdeler.

Bu cömertlik örneği İsa’nın sözlerini dinlerken aklımıza gelir; havarilerini eğitirken belki O’nun da aklında bu örnek vardı: “Bir peygamberi, peygamber olduğu için kabul eden, peygambere yaraşan bir karşılık alacak. Doğru bir adamı, doğru olduğu için kabul eden, doğru adama yaraşan bir karşılık alacaktır”.

Bu sözler Allah’ın adamlarını ciddiye almamız için bize güç verirler ve yardım ederler, çünkü Allah Kendisini bize somut kişiler vasıtasıyla gösterir ve karşılaştırır. Böylece bu sözler kalbimizi, İsa’ya açmamıza hazırlar: İsa; Peder’in yolladığı, Mesih, Allah’ın Oğlu, insani bedeninde ilahiyi getirendir. İsa havarilerine ödüllendirme prensibini uygular: Kim onları kabul ederse, onları yollayanı, yani Kendisini kabul etmiş olur. Bu şekilde öğrenciler kendileri Allah’ın koruması altında hissederler ve O’nun iyiliğinden yardım görerek görevleri için cesaret alırlar. Ama onlar gerçek öğrenciler olmalıdırlar. Gerçek öğrenci olmak nedir?

Kim İsa’nın gerçek öğrencisidir? Rab’bin öğretisi yarım terimlerle veya yarım ölçülerle değildir. Biz öğretisini tatlılaştırmak, kolaylaştırarak açıklamak isteriz, ama O ilk bakışta cesaret kıracak kelimeler kullanmaktan korkmuyor! Kim annesini ve babasını benden çok seviyorsa bana layık değildir!

Allah’ın Oğlu yanımızda iken kutsal bağların önemi azdır. En büyük sevgimiz genelde anne ve babamız veya çocuklarımız içindir. Bu sevgiyi herkes bilir. İsa bir anne, bir baba, bir evlat gibi sevilebilir, hatta onlardan daha çok tercih edilebilir ve edilmelidir. Herkes İsa’yı diğer tüm büyük sevgilerin önüne koymayı anlamaz ve kabul etmez. Fakat Hristiyan ebeveynler, çocuklarında İsa sevgisi görmedikleri zaman üzülürler: Aralarında gerçek bir birlik olmadığını da fark ederler!

İsa’yı kendi yaşamımızdan da çok sevmeliyiz. Bunu havariler ve din şehitleri anlamışlardır ve bize bunun örneğini vermişlerdir. Biz de İsa’ya olan sevgimizden dolayı fedakarlıklar yapmazsak veya O’nun adına hor görülmeye veya alay edilmeye katlanmazsak, imanımız kaybolabilir ve yaşamımız en güzel ve en gerçek anlamını kaybeder! İsa, insan kalbinin hazinesidir. İsa içimizde ise, biz daha olgun, daha cömert, sevmeye ve yaşamaya, küçük veya büyük haçlar taşımaya hazır oluruz. Eğer bizde İsa varsa, bizim aynı sevgimizi paylaşan birçok kişi ile kendimizi birlik içinde hissederiz. Bu birlik gerçekten büyüktür, kalbimizi ve yaşamımızı dolduran bir mutluluğu paylaşmaktır!

İkinci okumada Aziz Pavlus bize İsa ile bağlı yaşamdan bahseder! Kim Mesih İsa’da vaftiz edildi ise, bu dünyaya, gereksiz şeylerine ve yalancı güvenliklerine ölmüş gibidir. Kim İsa’nın ölümünü reddetmeden O’nunla birleşmişse, O’nunla yaşıyor, Allah için yaşıyor, artık yaşayan Allah’ınkine bağlı olduğu için ebedi diyebileceğimiz yeni bir yaşam yaşıyor. Biz de yeni bir yaşamda yaşayabiliriz”. Kim İsa’yı bulursa, en güzel ve en gerçek hayatı bulur! Ben de bunu söylüyorum, fakat İsa’yı ebeveynlerimden çok, dostlarımdan çok, kendimden çok, zenginlikten ve onurlardan çok sevmeye başladığım zaman bunu anladım.

Sana da yeni bir yaşama başlamayı bağışlaması için Rab’be dua ediyorum. O zaman sadece anlamakla kalmayacaksın, en güzel ve en kalıcı mutlulukları da tadacaksın!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE 12. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

25/06/2023 – OLAĞAN DEVRE 12. Pazar Günü – A

Birinci okuma Yer 20,10-13 Mezmur 68 İkinci okuma Rom 5,12-15 İncil Mt 10,26-33

Ara sıra, zulüm gören Hristiyanların haberi bize ulaşır. Birçok kardeşimiz sadece Hristiyan oldukları için zulme maruz kalırlar veya dışlanırlar. Bu genelde yurttaşların çoğunluğunun Hristiyan olmadığı yerlerde olur. Ancak aynı durum “Hristiyan” denilen ülkelerde de olabilir, çünkü Hristiyan olduğunu bildirmesi halinde hor görülebilir, susturulabilir.

Giovanni da Udine (1487-1564), Study of a Flying Sparrow
Giovanni da Udine (1487-1564), Study of a Flying Sparrow

Mutlaka sen de İsa’ya iman ettiğin için bazen alay edildin veya seninle dost olmak istemeyen oldu. Belki bazı durumlarda sen sadece Rab’bine olan sevgiyi yaşamak ve çevrendekileri O’nun meyveleriyle zenginleştirmek isteyecektin, fakat fanatik, yobaz, geri sayılmamak için sustun ve gerçek kimliğini sakladın… Evet, bu durumlara hiç şaşmamaktayız. Zaten Rab’bin Kendisi bize haber vermişti. O, Kutsal Yazılardan doğru kişinin, davranışından ötürü azarlanmış hisseden insanlar tarafından haksızca suçlandığını ve denendiğini biliyordu. Bunu bugünkü ilk okuma da söylemekte ve aynen kurtuluş tarihinin birçok olayı bunu göstermekte.

Habil; Allah’ın dostu olduğu için ağabeyi tarafından kıskanıldı, reddedildi ve öldürüldü. Yakup’un oğulları da küçük kardeşleri Yusuf’u kıskandılar ve babalarının çekeceği acıyı hiç düşünmeden onu sattılar. Saul, Davut’tan iyilik görmüş olmasına ve onun Allah’ın ayrıcalığına sahip olduğunu bilmesine rağmen onu öldürmeye çalışıyordu.

Allah’a sadık olan kişi, insanların kendisine karşı yapabileceklerinden korkmamalıdır. O, sadakatli olmaya devam etmelidir, çünkü bu herkesin faydası içindir. Aynen kardeşleri tarafından satılan Yusuf’un Allah’a gösterdiği sadakatin sonucunda, onların ve birçoklarının kurtuluşunun gerçekleştirmesi, gibi.

Zulme maruz kalınca sadakatli olmak kolay değildir, hiç kolay değildir! Bu sebepten İsa bu konu hakkında açıkça ve kararlılıkla konuşur. Zulüm görme ve reddedilme kendini hep takip eder: Bize de öyle davranılıyorsa sebep İsa’dır, O’ndan aldığımız o hayat ve kutsallıktır.

İsa, Baba’nın sevgisine güvenimizi kuvvetlendirdikten sonra korkmamamızın gerektiğini söylüyor. Çünkü kuşları bile unutmayan Baba’mız, evlatlarını unutamaz, hatta önemsiz olan saçımızın her teline karşı bile dikkatlidir. Bizi zulüm edenler bedenimizi öldürse de ruhumuza sahip olamazlar ve onu öldüremezler.

Sevgimiz ölümden güçlüdür, İsa’ya gösterdiğimiz bağlılık da öyle! İsa’yı kurtarıcımız olarak kabul edersek ve bunu insanların önünde yaparsak, yani açıkça kabullenirsek, kurtuluşumuz garantidir. O’nun tanıkları olmamız, O’nun hayatının zenginliğini ve mevcudiyetinin hikmetini saklamamız önemlidir. O herkese ilan edilmelidir, çünkü O, Baba’nın bütün dünyaya olan sevgisidir!

İsa sayesinde Allah’ın lütfu, Adem’in itaatsizliğinin yolunda doğmuş olduklarından dolayı günahkar olan bütün insanlara yayılır. O olmadan kimse günahtan ve günahın sonucundan olan ölümden kurtulamaz. Bu sebepten sevinçle dünyanın Rab’bi ve Kurtarıcı’sı İsa’yı müjdeliyoruz: Bu, haksızlık ve üzüntü sebebi olacaksa da, ilan ediyoruz; bu, hayatımızı tamlıkla gerçekleştirmenin, dünyaya sevgimizi göstermenin de tek yoludur!

Birinci okuma, Yeremya’nın bu daveti ile sona eriyor: ”Ezgiler okuyun RAB’be! Övün RAB’bi! Çünkü yoksulun canını kötülerin elinden O kurtardı”. Biz kendimiz bu kurtuluşun tanıklarıyız. Rab’bimiz İsa’nın dirilişi sayesinde ölüm korkusundan kurtulduk. İsa’nın övgüsü ile dolu sözlerimizi dinleyenler ve sevincimizi gören birçok kardeşlerimiz için kurtuluş araçları da oluruz. Yeremya’yı dinleyenler, imanı ve Allah’a olan itaatinden dolayı onun ne kadar acı çektiğini bilmekte idiler. Yeremya; Rab’be sevinçle ilahi söylemiş, O’na övgüyü sunmuş ise de daha ne kadar çok ben de hepimizle birlikte bunu yapacağız! Çünkü insanların hakaretlerine katlanarak zaferimizden eminiz. Sabrımız sayesinde bu insanlar da kendilerini düzeltebilecek ve kardeşlerimize dönebileceklerdir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE – 11. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

18/06/2023 – OLAĞAN DEVRE – 11. Pazar Günü – A

1.Okuma Çıkş. 19,2-6 Mezmur 99 2.Okuma Rom. 5,6-11 İncil Mt 9,36-10,8

Caravaggio (1573–1610), St Matthew and the Angel
Caravaggio (1573–1610), St Matthew and the Angel

Allah halka Musa aracılığıyla konuşmaya devam ediyor. Dağa çıkan Musa’dır, Allah’ın Sözünü dinleyip halka anlatan da o’dur. Allah, Musa’nın ağzından, zekasından, iyiyi ve kötüyü ayırt etme kabiliyetinden faydalanıyor. Musa da, Allah’ın emirlerini halka anlatmak için uygun sözleri, zamanı ve yeri seçmelidir. Musa’nın sözlerine itaat edenler Allah’a itaat etmiş olacaktır, mükafat olarak da Allah’ın mirası olacaklardır, yani diğer milletler için Allah’ın varlığının ve sevgisinin belirtisi olacaklardır.

İsa geldiği zaman, büyük vaatleri alan halkın bulunduğu zayıflığın farkına varıyor. Halk, önderleri yüzünden artık Allah’ın Sözünü dinlemiyor ve dolayısıyla Baba’nın sevgisini gösteremiyor! İsa gördüklerini öğrencilerine söylüyor: Çobanlarını kaybetmiş kuzular gibi yolu şaşırmış insanlar, rehberleri yok, gıdaları yok, huzurları yok. Bu durumda İsa ne yapabilir?

Her şeyden önce öğrencileri duaya çağırıyor: Onlar; birilerinin, halka ebedi yaşam için gerekli ruhani gıdayı vermek için, Allah’ın hizmetine girmelerini sağlamak için dua etmeliler! Dua etmek; kendilerinde büyük bir arzunun olmasıdır ve bu arzunun gerçekleşmesi için kendini hür olarak ve sevgi ile sunmaktır. On ikilerin yüreklerini böyle hazırladıktan sonra, İsa onları rehber, çoban olmaya çağırıyor. Onlar halka gerçek Allah’ı tanıtacak ve O’nun yakın olduğunu belirtecekler. Bu on iki kişiyi İsa, tek tek olarak, adlarıyla çağırıyor ve onlara vereceği vazife için gereken yetenekleri de veriyor. Onlara “kötü ruhları kovma ve her çeşit hastalığı iyileştirme” gücünü veriyor. Bu şekilde dünyaya girmiş olan kötülüğü, hem bedenin hem de ruhun kötülüğünü yenmiş olacaklardır. İnsanların acı çekmesine sebep olan kötülük, daima düşman şeytan tarafından gelmektedir. O, insanların yüreklerini Allah’tan uzakta tutarak onları mutsuz, memnuniyetsiz kılar, yüreklerini egoist, yalancı, aldatıcı duygularla doldurur ve kendini kötü hissetmeye ve hastalıklara sebep olur. Hükümranlığın “işçileri” bu kötülükle kökünden savaşmaları gerekir ve bu sebepten insan yüreğinden kötü ruhları kovacaklardır. Onlar İsa’yı müjdeleyerek insanlara gururdan, kıskançlıktan, ahlaksızlıklardan, zenginliğe bağlılıktan, başkalarından üstün olma arzusundan, kendini beğenmişlikten, aile ve iş hayatındaki sadakatsizliklerden, yalancı dindarlıktan, yüzeysellikten, Allah’ın arzusunun dışında alınan kararlardan kurtulmak için yardımcı olacaklardır. İsa onlara bu ruhları yenecek gücü veriyor, onların varlığını ve tehlikesini anlama, dolayısıyla yüreklerden kendi adına, Baba’nın her birimize ve hepimize olan sevgisi ile dolu kendi adına onları uzaklaştırma kabiliyetini veriyor. Baba’nın sevgisinin bildirilmesiyle ne kadar çok psikolojik ve dolayısıyla psikosomatik hastalık iyileşecektir!

Öğrenciler sadece Rabbin onlara dediklerini yapmaları gerekecek: Onlar sadece “İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına” gideceklerdir. Şimdilik onların çalışma alanı sınırlıdır, fakat daha sonra genişleyecektir.

Her şeyden önce Allah’ı tanıyan halkı iyileştirmeye çalışacaklardır, İsa dünya için yaşamını verdikten sonra onları bütün halklara yollayacak. Gidecekleri her yerde Allah’ın hükümranlığını vaaz edeceklerdir, yani sevgisini ve İsa’nın kendisi olan Kral’ın varlığını bildirecekler! Bu iyileştirici, yaşam veren ve şeytandan, yani Allah ile ve insanlar ile olan birliği engelleyen davranışlar ve hislerden hür kılan sevginin meyvelerini verecekler, Allah ve insanlar ile birliği engelleyen davranışları yok edecekler.

Öğrenciler, kendilerinin kimsenin kurtarıcısı olmadıklarının bilincinde olacaklar, çünkü tek kurtarıcı daima ve yalnız İsa’dır. Aziz Pavlus’un söylediği gibi, “biz daha günahkarken”, bize Baba’nın sevgisini vermeye gelen, O’dur.

Düşmandık, bizleri Kedisi ile barıştırdı. O halde bizler Allah ve Oğlu ile gururlanıyoruz, çünkü O yaşamımızı ilahi kata yükselterek bizleri kendisi ile beraber tüm dünyanın kurtuluşu için işbirlikçi yapar.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Efkaristiya Bayramı – A

11/06/2023 – Rabbimiz Mesih İsa’nın Bedeni ve Kanı olan Kutsal Efkaristiya Görkemli Bayramı – A

1.Okuma Yas 8,2-3.14-16 Mezmur 147 2.Okuma 1 Kor 10,16-17 İncil Yh 6,51-58

Bugün Allah’ın Sözü bize üçlü bir davet teklif ediyor: Her şeyden önce Allah’ın eserini hatırlamaya, Allah’ın evlatlarının yaşamlarına uygun beslenmeye ve bunu bizleri İsa ile birliğe ulaştıran, ekmek ve şarap ile yapmaya çağırıyor.

Unknown, from the Maciejowski Bible circa 1250, Manna reigning from heaven on the Israelites
Unknown, from the Maciejowski Bible circa 1250, Manna reigning from heaven on the Israelites

Musa, halka, çölde Allah’ın onlara kat etmeye çağırdığı ruhani yürüyüşü hatırlatıyor. Ruhani yürüyüş yüreğin gerçek alçakgönüllülüğüne doğru bir yürüyüş oldu, böyle bir alçakgönüllülük kendini Allah’ın önüne koyarak O’ndan bizim hoşumuza gideni değil, O’nun yaşamımız için gerekli gördüğünü istemektir. Allah, halkı bu alçakgönüllülüğe vardırmak için onu değişik acılar, açlık, susuzluk ve yılanların zehri ile denemeliydi. Her seferinde de halkı kurtaran O idi: Manna, et, kayadan fışkıran su, tunç yılan; alçakgönüllülüklerinin faydasını gösteren Allah’ın sevgisinin mucizevi işaretleriydi. Manna ve kuş eti Musa’nın alçakgönüllü duasından sonra, kayadan fışkıran su ise onun itaati sayesinde geldi; yılanların zehrinden kurtarılmaları değnek üzerindeki yılana bakan her bir kişiye alçakgönüllülüğünün mükafatı olarak verildi. Böylece, yaşamımız için gerekli olanı O’ndan alabilmek için, herkes Allah’a yönelmenin gereğini anlayacaktı. Herkes Allah’ın Sözünün bizler için yaşam, zaruri besin olduğunun garantisini aldı. Bu Söz olmadan bizler Mısır’daki millet gibi köle veya çöldeki halk gibi ölümün pençesi altında olacaktık.

Allah’ın bize verdiği besin, İsa’nın bize söylediği “gökten inen canlı ekmektir”. Bu ekmek, O’dur, kendisidir. Allah’ın ağzından çıkan Söz, hayatımıza sonsuz anlamı ve yetkiyi kazandıran Armağan; O’dur. İsa’nın bedenini yiyen ve kanını içen, yani kim kendinde O’nu kabul ederse hayat denebilen, “ebedi” niteliği taşıyan bir hayatı tatmaktadır. Bu, Adem’in aradığı hayattır. Bu hayat, ancak ve ancak Allah’tan gelebilen doluluk, barış ve sevinçtir; bunları bulmak için tüm servetimizi de harcasak, tek başımıza elde edemeyiz, uzaklara da gitsek bulamayız. Bir genç tanıdım, barış ve mutluluk, gerçek hayat arıyordu. Dünyanın birçok yerini dolaştı ve Hindistan’a kadar vardı. Kim bilir Hindu ve Budist mabetlerinin gölgesinde neler bulmayı umut ediyordu! Bana aradığını gerçekten bulduğunu anlatıyordu, fakat bunu bazı rahibelerin çadırının altında bulmuş. Bu rahibeler, İsa’nın sevgisiyle, kimsesiz çocuklara bakıyorlardı. Onların yardımıyla İsa’yı buldu, yaşamının geri kalan zamanı için İsa onun yaşam ekmeği oldu. Halen bugün o, İsa ile yaşıyor, hayatını O’na emanet ve teslim etti.

İsa, Allah’ın bize vermeyi düşündüğü ekmektir. O, O’na ve sadece O’na, ihtiyacımızın var olduğunu biliyordu. Ben kalıcı sevinci sadece O’nun huzurunda bulurum. İçimde O’nsuz hiçbir şey yok. Ne zaman ki mutsuz bir kişi ile karşılaşıyorum, bu da sıkça oluyor, yüreğimde İsa olmasa o üzüntüden etkilenirdim, o kişinin sıkıntılarını dinledikten sonra, onu hiç teselli edemeyip, ona hiç yardımcı olamazdım. İsa’nın “bedenini” yiyerek, ve mümkün olan her yolla O’nunla birlik içinde kalarak, (yani Sözü, Efkaristiya, dua ile…), benimle karşılaşacaklara yardımcı olabiliyorum: Onlar göksel mutlulukları biraz tadabileceklerdir.

Aziz Pavlus Allah’ın armağanının bir üçüncü yönünü hatırlatmakta: Komünyon! Birlik! Bize onu bölüştüğümüz kupa ve ekmek aracılığıyla verir, Mesih’in kanının kupası ve anısına böldüğümüz ekmek aracılığıyla! Bu armağanlar, bizleri Mesih İsa ile birlik içinde kılarak, bizleri tek bir beden yapar. Onun sayesinde artık, birbirimize yabancı olmayız ve kendimizi kardeş hissederiz.

Bu gerçekleri her Pazar, hatta her gün, her Efkaristiya’ya katıldığımızda yaşarız. Bugün ise bu duyguları özellikle hissediyoruz, çünkü bugün tüm Kilise bu konuyu düşünüyor, tüm Kilise bu kutsal gizeme tapıyor ve mümkün olduğu yerlerde de, kiliselerden dışarı çıkarak, İsa’ya sevgisini ve Baba’ya minnettarlığını, ilahiler söyleyerek dünyaya tanıklığını yapıyor. Herkese, iman etmeyenlere bile, bizim göklerden, yani Allah’ın sevgisinden gelen o Ekmek sayesinde, yani Allah’ın sevgisi sayesinde yaşadığımızı söyleriz. İlahiler söyleyerek yollarda bizimle birlikte o Ekmeği taşıyarak dünyaya barış ve birlik arzumuzu gösteririz ve barış, birlik ve kardeşliğin sadece İsa’dan, Allah’ın bizi sevmesi için yolladığı Oğul’dan gelebilecek olduğunun eminliğini bildiriyoruz.

Kutsal Üçlü – Birlik bayramı – A

04/06/2023 – KUTSAL ÜÇLÜ-BİRLİK BAYRAMI – A –

1.Okuma Çık. 34,4-6.8-9 Ezgi Dan. 3 2.Okuma 2Kor. 13,11-13 İncil Yh 3,16-18

Musa’nın Allah’a söylediği sözler bizlere cesaret ve sevinç veriyolar: “Eğer senin gözünde lütuf bulduysam, ey Rab’bim, bizimle beraber yürü; çünkü bu halk, dik kafalı bir halktır. Sen günahlarımızı ve suçlarımızı bağışla. Bizi kendi mirasın olarak kabul et”. “Ey Rab’bim, bizimle beraber yürü”: Rab, kutsallığı ve büyüklüğüyle günahkar, kibirli, cahil olan bizlerle birlikte! Gerçekten de Musa’nın dileği, cesaretli bir arzudur! Öyle ki Allah bu arzuyu gerçekleştirirse, bizler dünyanın en mutlu ve en şanslı milleti oluruz. Elbette, Allah bu arzuyu gerçekleştirirse bizleri günahlarımızdan arındırmalıdır, devamlı günah işlememizi sağlayan kibirden kurtarmalıdır, yürüdüğümüz yolun yönünü düzeltmelidir. Musa’nın dileği gerçekten cesurdur, ama Allah’ın hoşuna gitti, hatta O, ciddiye alarak devamlı olarak bunu gerçekleştirmeye karar verdi. Mademki günahlarımız her nesilde, daha doğrusu her gün tekrarlanıyor, Allah’ın eylemi de devamlı olacaktır! Allah, İsa’yı bizi affetmesi için yolladı ve İsa alçakgönüllü ve Allah’ın lütfuna açık olmamız için de Kutsal Ruh’u yolluyor.

Andreĭ Rublev (d. ca. 1430), Holy Trinity
Andreĭ Rublev (d. ca. 1430), Holy Trinity

Bu, İsa’nın gece Kendisi ile tek başına karşılaşmak isteyen, Büyük Kurul üyesi olan Nikodemus’a yaptığı açıklamadır: “Allah dünyayı o kadar sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. Öyle ki, her kimse O’na iman ederse mahvolmasın, ebedi hayata kavuşsun”. İşte Allah, hizmetkarı Musa’yı böyle dinledi. Allah, Oğlu’nu, Sözü’nü, sevgisinin armağanını gerçekten aramızda yürümesi için yolladı. O bizim gibi ise, biz O’nu görebilir ve kabul edebiliriz. Bu sebepten O, insan oldu, bizim gibi. Kendini alçalttı, küçük yaptı: Böylece bizleri Kendisine benzer olmamız için yükseltti!

Bugün bizlere bu güzel haber, Baba’nın ve Oğlu’nun bizleri sevmekte olduğuna güven veren haber verilmektedir. İsa bizleri yargılamak için değil, kurtarmak için geldi, bunu bize O’nun Kendisi söylüyor. Herkes günahkar olduğumuzu ve bu sebepten mahkum da olduğumuzu biliyor: Kurtarılmaya ve Oğlu vasıtasıyla Allah’ın bizi kurtarmak istediğini bilmeye ihtiyacımız var. Bu sebepten Allah bize yanaşmakta ve “hayatını” tanıtmaktadır. Böylece bizlere Allah’ın hayatının ilişki olduğunu, mükemmel ve ebedi sevgi ilişkisi olduğunu göstermektedir. Baba sevgidir ve Kendini sunarak mükemmel sevgiyi doğurur; hayatı vererek, yani bize somut bir şekilde Baba’nın sevgisini getirerek ölen o sevgiyi (Oğul’u) doğurur. Baba ve Oğul birbirlerini severek bizlere sevgilerinin ışığı ve gücünü, Kutsal diye adlandırdığımız Ruh’u, yansıtırlar. Allah’ın hayatı; Üçlü-Birliktir; Baba, Oğul ve Kutsal Ruh arasındaki tam ve ebedi sevginin hareketidir!

Bugün Allah’ın Söz’ü Allah’ın gizemini incelememize yardım etti. Bizler bu gizemi her gün haç işaretini yaparken, ‘Peder’e, Oğul’a ve Kutsal Ruh’a şan ve şeref olsun!’ duasını söylerken, Allah’ın Oğlu İsa’yı Ruh’u gönderen olarak düşünürken onurlandırırız. Fakat Allah’ın üçlü sevgisini onurlandırmanın en güzel yolu; birbirimizi sevmektir, birbirimizi affetmektir, birbirimiz için dua ederek İsa’yı sevmek ve Baba’ya şükretmek için yardımlaşmaktır.

Bugün Kilise bizleri, Tek ve Üçlü Allah’ın gizemine sevgi ile bakmaya çağırıyor, çünkü bizler de devamlı ve canlandırıcı sevgisine dalmalıyız. Baba, Oğul ve Kutsal Ruh adına vaftiz edildik, bu sebepten aramızda yaşamımızı bir bayrama çevirebilen, göktekiyle aynı mutluluğu tatmayı sağlayan kutsal ve güzel bir birliği kurma imkanımız var.

”Hoşça kalın, kardeşlerim; sevinin, yetkin bir yaşama erişmeye çalışın, birbirinizi uyarıp cesur olun, düşüncelerinizde birlik olun, esenlik içinde yaşayın. Böylece sevgi ve esenlik kaynağı olan Allah sizinle birlikte olacaktır” diyen havarinin sözleri, bu sevinci yaşayıp göstermeye teşvik etmektedir. Bu; bizi sevip dünyada sevgisini yaşamamız için onunla bizi dolduran tek ve üçlü Allah’a tanıklığımızdır.

Pentekost Bayramı – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

28/05/2023 – PENTEKOST BAYRAMI – A

1.OKuma Hav. İşl. 2,1-11 Mezmur 103 2.Okuma 1Kor 12,3b-7.12-13 İncil Yh 20,19-23

İsa; birçok defa, özellikle de Son Yemek esnasında ve ölümden dirildiği zaman son gözüktüğünde öğrencilerine ümit verdiği vaatleri gerçekleştiriyor. Kutsal Ruh’u göndereceğine söz vermişti; O’na birçok isim takmıştı: Teselli Edici, Gerçeğin Ruh’u, Tanıklık Ruh’u, Yukarıdan Gelen Güç. Her sıfat; hem Kilise’nin hem de İsa’ya iman eden herkesin ruhunda canlı ve etkili bu ilahi Varlığın, değişik niteliğini ve değişik görevlerini göstermektedir.

Giotto, Pentecoste (dalle Sette tavolette con storie di Gesù)
Giotto, Pentecoste (dalle Sette tavolette con storie di Gesù)

Aziz Luka yeni gelişini anlamlı ve basit sembollerle tasvir etmektedir. Kutsal Ruh her havarinin üzerine ateşten bir dilmiş gibi konuyor, yakmayan bir ateş gibi, aynen Musa’nın gördüğü ve hayranlığı karşısında çarıklarını çıkarttığı ve yüzünü örttüğü yanan çalı gibi. İsa’nın her havarisi bu ilahi ateşin taşıyıcısı olur ve O’nun tarafından değiştirilir. Kutsak Ruh’un gelişiyle peygamber Hezekyel’in peygamberlikleri gerçekleşir: “Size yeni bir yürek verecek, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Ruhumu içinize koyacağım; kurallarımı izlemenizi, buyruklarıma uyup onları uygulamanızı sağlayacağım” (36,27s).

Havariler Ruh’un gerçekleştirdiği değişikliği hemen fark ettiler. İçlerindeki korku hemen yok oldu, kalabalık içerisinde İsa hakkında konuşma, hatta ölümünü dilemiş olanlara İsa’nın, Rab olduğunu ilan etme cesaretini buldular. Havarileri dinleyenler değişik ülkelerden ve kültürlerden gelmekte idiler, fakat herkes bildirilen mesajın onlar için de geçerli olduğunu, müjdelenen Kişi’nin kendileri için de gerekli olan Tek Kişi olarak kabul edilebildiğini anladılar. Gerçekten Kutsal Ruh İsa’a tanıklık yapıp Kendisini alanları İsa’nın tanıklarına dönüştürmektedir.

Kutsal Ruh davranış şeklini değiştirmedi. O, bugün de İsa’nın tanığı olmak istiyor ve Kendisini kabul eden yürekleri İsa’nın hakkında konuşmaya, O’nu her felsefi düşünce, her çeşit gelenek, her ilginin üzerine koymaya itiyor. Günümüzde İsa’dan açıkça konuşma korkusunun oluşu, Kutsal Ruh eksikliğindendir! Biz Hristiyanların, yeni bir Pentekost’a, her birimizin ve tüm Kilise’nin üzerine Kutsal Ruh’un tekrar gelmesine ihtiyacımız vardır. Maalesef, Kilise içerisinde bile cesaret ve sevinçle konuşmaktan çekinen, İsa adını telaffuz etmekten korkan “Hristiyanları” bulmak kolaydır. Kutsal Ruh’un bize bağışlanması için ne yapmalıyız? Havariler dokuz gün boyunca devamlılıkla dua etmek üzere ıssız bir yere çekildiler.

Kutsal Ruh’un gelişi tek değildir: O; kademeli olarak veya her defa çeşitli armağanları vermek için ya da öğrencileri değişik hizmetlere uygun kılmak için birçok defalar da gelebilir. Bugünkü İncil metni, İsa’nın Havarilere Kutsal Ruh’u üflemesini anlatmaktadır. Bu; Son Yemeğin yapıldığı odada, dirilişinden sonraki ilk gelişinde oldu. Havariler halen korku içerisinde idiler ve bu korku İsa’nın bu gelişiyle yok olmadı. Fakat bu gelişiyle Havariler, imanlıların günahlarını affedebilmeye kabiliyetli kılındılar.

Günahları affedebilme Allah’a mahsus bir niteliktir! İsa bunu birçok kere yaptı, bununla Allah’ın insan olan Kendisine tüm sevgisini ve otoritesini verdiğini gösterdi. Şimdi İsa, havarilere içlerindeki Kutsal Ruh sayesinde bu otoritesini veriyor. İsa’nın onlara verdiği bu armağan hakkında düşünmek ve emin olmak için biraz zamana ihtiyaçları olacak. Pentekost Günü Ruh üzerlerine değişik ve herkese açık bir şekilde tekrar indiğinde onlar kalabalığa da, günahlarından af edilebilecekleri fırsattan ve gereklilikten bahsedeceklerdir.

Bu olay, yani günahların affedilebilmesi, insanlar için en güzel varış noktasıdır. İsa, Son Yemekte, kanını içecek olarak sunduğunda bunun hakkında konuştu ve haçta ölümünün, yaşamını sunmasının sebebinin bu olduğunu belirtti. Şimdi bu affın herkese varabilmesi için Ruh’u bağışlıyor. Herkes bu affı tadabilir, ama otomatik bir şekilde değil! Ruh’un Kendisi Havarilere Baba ile kimin barışabilip, kimin barışamayacağını gösterecektir. Bu ayırım; havarilerin düşüncelerine değil, İncil’e uygun yaşanıp yaşamamaya, Baba’nın bizi kurtarmak için yolladığı Oğlu İsa’yı kabul edip etmememize bağlı olacaktır.

Kurtuluş daima günahtan kurtulma anlamına gelmektedir. Peygamberler onu bu şekilde müjdelemişlerdi, o kadar ki Zekeriya, oğlu Yahya’nın doğumunda görevini, “günahlarının bağışlanmasıyla kurtulacaklarını” sağlayan Rab’bin yolunu hazırlayan kişi olarak tanıttı. Günahlar; barışa ve sevince, insanların birliğine ve mutluluğuna engeldir. Baba’nın sevgisi, sadece günahtan kurtulduğumuzda amacına ulaşır; İsa bu sebepten dünyaya geliyor ve ölüyor, bize Allah ile ve aramızda birliği tattıran Ruh’u vermek için diriliyor.

Gel, Kutsal Ruh, gel!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Rabbin göğe çıkşı – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

RABBİN GÖĞE ÇIKIŞI – A

1.Okuma Hav. İşl. 1,1-11 Mezmur 46 2.Okuma Ef 1,17-23 İncil Mt 28,16-20

“Ey Celileliler, neden böyle göğe bakıyorsunuz? Sizlerin arasından göğe yükselmiş olan bu İsa, göğe çıktığını nasıl gördüğünüzse, aynı şekilde yine gelecektir”. İsa’nın Göğe Çıkışı büyük bir gizemdir, yani Babanın insanlara olan sevgisini gösteren, aynı zamanda saklı bir olaydır. Saklıdır, çünkü ilk bakışta bu olayı anlayamıyoruz: Gözlerini göğe kaldırarak bulutlara ve mavi göğe bakan havariler gibiyiz, Allah’ın bize konuşmak için kullandığı maddi yöne bakmaktayız. Ama imanımızla ilgili, ruhani derinliği olduğunu anladığımızda bize olayı belirtmektedir.

Andrea Mantegna (1431-1506), Ascension of Christ
Andrea Mantegna (1431-1506), Ascension of Christ

Melekler bu olay hakkında bir peygamberlik diye konuşuyor, döneceğinin işaretini görüyorlar: Bulutlar üzerinde dönecektir! Bu detayla şunu da anlıyoruz: İsa, Peygamber Daniel’in bahsettiği “İnsan Oğludur” (7,13-14): “Gece görümlerimde göğün bulutlarıyla insan oğlu’na benzer birinin geldiğini gördüm. Eskiden beri var olanın yanına doğru ilerledi, onun önüne getirildi. Ona egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden insan ona tapındı. Egemenliği hiç bitmeyecek sonsuz bir egemenlik, krallığı hiç yıkılmayacak bir krallıktır”.

Bu şekilde İsa’nın Göğe Çıkışı olayı, bize İsa’nın kişiliğini ve Allah’ın planlarındaki yerini gösteriyor. Gerçekten de yanımızda Öğretmen ve dost olarak gördüğümüz İsa, halkların yargıcı, tüm dünyanın karşılaşmaşı gerekendir. Bu sebepten O’nu tanımış, dinlemiş ve sevmiş olmaktan her an daha da minnettarız, Söz’ünün ebedi değerinden, dolayısıyla da doğru ve gerçek yolda, bizlerin tam gerçekleşmesine götüren o yolda olmamızdan eminiz.

İsa’nın Göğe Çıkması, Allah’ın O’na verdiği değerin artı bir kanıtıdır. İsa, daima Baba’nın yanında olacaktır, kimse O’nun yerini alamayacaktır: O’ndan sonra gelecek olan, kendilerine bilge diyen bütün insanlar; kendilerini beden almış Allah gösterenler veya O’nun tarafından yollandıklarını söyleyenler, yalancıdırlar ve kandırmaya çalışmaktadırlar. Her çağın kendine has dolandırıcıları var. İsa her zaman için Allah’ın sağındadır. Bu tahtından yeryüzündeki zor yürüyüşümüzde bize yardımcı ve destek, Kilise için koruma ve ışık olarak Ruh’unu yolluyor. İsa’nın Kendisi; Kilise’nin, insanların yanında olması için, onları birlik içerisinde toplayarak Baba’ya götürmesi için daima canlı olarak var olmasını istedi.

O’nun yollayacağı Kutsal Ruh, zayıf ve korkak insanlar olan bizleri güçlü ve cesaretli kılacak, O’nun güzelliğinin ve gerçeğinin, herkesin ebedi kurtuluşunun sadece Kendisi olduğunun tanıkları olmalarını sağlayacaktır.

Bu konu hakkında aziz Pavlus da, özellikle de havarilerini tüm dünyaya yollayan İsa konuşuyor. Onların görevi tüm halklar için, eski dinleri takip etmekten gururlananlar için de gereklidir. Bu dinler; insanların yeryüzündeki yaşamlarını daha iyi kılmamakta, onları acı çekenlerin kardeşi olmaya hazırlamamakta, onların birlik ve barış inşa etmelerini sağlamamakta, onlara kurtuluş vermemektedir. Baba’nın sağında oturan İsa, herkes için gerçek armağandır, yeryüzündeki tüm halkları aydınlatabilecek ve ısıtabilecek güneştir, hangi ırktan olursa olsun her insanın yüreğindeki iyilik tohumlarını yeşertebilecek güçtedir.

Göğe Çıkmış İsa, teşekkürler: Seni bekliyoruz ve Söz’üne itaat ederek senin gelişini hazırlıyoruz!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 6. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

14/05/2008 – PASKALYA DEVRESİ – 6. Pazar Günü – Aª

1.Okuma Hav. İşl. 8,5-8.14-17 Mezmur 65 2.Okuma 1Petrus 3,15-18 İncil Yh 14,15-21

İlk okuma bizlere Filipus’un İncil’i yayma eylemini anlatmakta. O, İsa’yı bir zamanlar kabul etmek istemeyen Samiriyelilere, İsa’yı bildiriyor. Şimdi onlar Havarinin müjdesini dinlemektedir. Havari İsa’nın sadece adını belirtmekle kalmıyor, hastalara ve şeytana kapılmış olanlara ilgi göstererek İsa’nın sevgisini göstermekte. Bunlar Rab İsa’nın adının söylenmesiyle iyileşiyorlar.

Rembrandt (1606–1669), The Baptism of the Eunuch Carried out by Philip, preaching in Samaria
Rembrandt (1606–1669), The Baptism of the Eunuch Carried out by Philip, preaching in Samaria

Filipus’un yaptıklarını dinlemiş Yeruşalim Kilisesi, Filipus’a yardım etmek için, özellikle de onun ilk bildirisini tamamlamak için Kutsal Ruh’u çağırmak için hareket ediyor. Çünkü imanlılar, dirilmiş İsa’nın iman tanıklığına devam edebilmek için Kutsal Ruh’tan güç almalılar. Bunun için Petrus ve Yuhanna Samiriye’ye gidiyorlar, fakat kendileri istedikleri için değil de, tüm cemaat onları yolladığı için. Bu olayla Rab’bin, Kilise’sinin birlikte ettiği duayı kabul ettiğini görüyoruz: İsa, imanlıların birlik içinde olmalarından ve sevgisiyle birbirlerine bağlı olmalarından çok mutludur ve mucizeler yaparak, özellikle de onlara Kutsal Ruh’unu vererek, ilahi mevcudiyetinin işaretleri ile onları mükafatlandırmaktadır.

Kutsal Ruh, İsa’nın Son Yemekte söz verdiği armağandır. O’nu, Kendisine sevgi verenlere Teselli Edici olarak söz veriyor. Bu, bugünkü İncil’in bildirisidir.

Ruh’ta, imanlılara her durumda destek olma ödevi olacaktır: O; acıda, şüphede, zayıflıkta, zorlukta yardımcı olacaktır. Gerçekten İsa’ya iman edenlerin yaşamı daima kolay olmayacaktır: Onlar birçok kez deneneceklerdir, çünkü O’nun tanıklığını yapmaları gerekecek. Baba’nın sevgisine ve İsa’dan gelen kurtuluşa tanıklık; denenmelerde, zor zamanlarda ve acıda daha güçlü ve inandırıcıdır. Bunun için öğrencilerin Ruh’a ihtiyaçları vardır, O’nun sayesinde yaşamda, sağlık veya maddi rahatlık değil de, İsa ile birlik içinde olmanın en önemli şey olduğunu hatırlayacaklar. İsa ile birlik içinde olmak, Baba’nın iyiliğinin ve kurtuluşun garantisidir.

Kutsal Ruh’un mevcudiyeti ve eylemi, öğrenciler için İsa’nın yanlarında Rab, Öğretmen, dost ve kardeş olarak var olmaya devam ettiğinin kanıtıdır. Tüm yaşamımız Kutsal Ruh’un içinde, ışığında ve barışının ısısında gerçekleşecektir.

Günahlarımızla ve itaatsizliklerimizle, gururumuzla, başkalarını küçümsemeyle, iddialarla ve kıskançlıklarla Ruh’u üzmemeye dikkat edeceğiz. Aziz Petrus’un bizi yapmaya davet ettiği gibi, Mesih İsa’ya yüreğimizde taparak, O’nun Ruh’una yer açmaya dikkat edeceğiz.

Her gün besleyeceğimiz içsel yaşamla, kardeşlerimizi sevebileceğiz ve anlamayanlara tatlılık ve saygıyla cevap vermeye kabiliyetli olacağız. Esasında onlar imanımızı tanımak istemektedirler, çünkü onun barış, huzur, yaşam, içsel zenginliğin meyvelerini verdiğini görmektedirler. Bu şekilde Kutsal Ruh yüreğimizdeki yerinden etrafımıza Allah’ın ışığını ve sıcaklığını verebilir, kurtuluşa başkalarını da çekebilir.

İsa’nın kurtuluşuna herkesin ihtiyacı vardır! Kutsal Ruh tüm halkların tüm insanlarını sevmemiz için bize sevgi vermektedir. Herkese İsa’nın kutsal ve sevimli adı ve bununla birlikte gerçek barış ve gerçeğin ışığı ulaşsın diye, kendimizi sunmamız için bize cesaret ve cömertlik vermektedir. Kutsal Ruh’u çağırmaya başlayalım, içimize gelsin ve tüm Kilise’yi sarsın ki o, dünyadaki hizmetini gerçekleştirebilsin.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 5. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

07/05/2023 – PASKALYA DEVRESİ – 5. Pazar Günü – Aª

1.Okuma Hav. Kit. 6,1-7 Mezmur 32 2.Okuma 1 Petrus 2,4-9 İncil Yh 14,1-12

Havarilerinin soruları, İsa’ya aramızdaki mevcudiyetinin harikulade yönlerini anlatması için sebep olmaktadır. Şüpheci havari Tomas, İsa’nın kat etmesi gereken yolu sormakta, Filipus ise Baba’yı görebilmeyi dilemektedir! Rab da akıllarımızda damgalı kalan şu cümleyle cevap verir: “Ben yol, hakikat ve yaşamım”! Bu; derin düşünmeye, İsa’nın hayatının anlarını ve O’nun öğretilerini, aynı zamanda da O’nunla olan her karşılaşmamızı ve O’na verdiğimiz her itaati hatırlamaya bizi mecbur kılan bir cümledir.

Cristo Pantocratore
Cristo Pantocratore

İsa sabırla ve ayrıntılarıyla açıklamaktadır. O, “yoldur”: O’nunla ve O’nun sayesinde Baba’ya güvenle varabiliriz! O, Baba’yı tanımakta, bu sebepten saf sevginin, tam güvenin ve canlı imanın bazen zor yollarında bizi elden tutarak yöneltebilir. Allah’ın baba ve anne olan kollarına kendimizi teslim ederek huzuru tatmamızı da sağlayabilir. Kim Allah’a doğru İsa’sız, O’nun yüreğine dalmamış olarak yürümek isterse, Baba olan, bize yaşamı veren ve sevgiyle büyümemiz için bizimle ilgilenen tek Allah’a asla ulaşamaz. İnsanların keşfettiği veya icat ettiği dinlerden hiçbiri, Allah’ı bizi seven, sevgiyle bizi kabul eden, kaybolan oğul meselindeki baba gibi daima affetmeye hazır bir baba olarak göstermez.

İsa, “hakikattır”. O, gözlerimizde saklı Olan’ın görülmesidir: Gerçekten de hiçbirimiz Allah’ı görmedi, çünkü hiç kimse sevginin derinliklerini görmedi, yaratılışı O’nun gördüğü gibi görmedi. İsa’ya bakarak gerçek sevgiyi görürüz, Baba’nın babalığının en güzel ve ebedi yönlerini görürüz. Ayrıca, kaç şey bizim bakışlarımızdan saklıdır! Bizler yaptıklarımızın ve düşündüklerimizin derin anlamını ve sonuçlarını göremeyiz. Etrafımızdaki insanları yargılayabileceğimizi düşünürüz, ama hangimiz onların yüreğini görebilir? Kim onların geçmişini veya geleceğini görebilir? Kim onların yüreklerinde atalarının günahlarının, hatta bizim günahlarımızın da yükünün ne kadar ağır geldiğini bilebilir? Gerçekleşen olaylarda hangimiz saklı sevgiyi görebilir?

İsa, “hakikattır”, sadece O hakikattır: O bizi seven ve bizden nefret eden insanlar için, Baba’nın sevgisidir, O, sevgi için ve sevgi ile yaratılmış her şey için de sevgiyi gerçekleştirir. En parlak hakikat O’nun haçı ile belirir. O’nu görerek yürüyüşümüzün varış noktasını görürüz, yaşamımızın maksimum gerçekleşmesi için nasıl olmamız gerektiğini görüyoruz. Kim Allah’ı ve insanları haça gerilmiş İsa’nın ışığıyla görmüyorsa, aldanır, boş ve zararlı yalanda kalır!

İsa, yaşamdır”: Bu söylemekle anlatılamaz, denenmesi gerekir. Ben İsa’ya bağlı kaldığımda, O’nu sevdiğimde, her şeyi O’nun için yaptığımda, O bende olduğunda yaşamın ne olduğunu bilirim, o zaman yaşam bendedir, o zaman dünyada olmaktan mutlu olurum, o zaman her şey güzel ve anlam dolu olur ve her insanı benim parçam olarak görürüm, çünkü o, O’nun tarafından sevilendir!

Petrus bize bunu boşuna söylememekte. “İnsanlar tarafından reddedilmiş, ama Allah tarafından seçilmiş ve onurlandırılmış olan diri Taş’a, Rabbe gelin. Sizler de diri taşlar gibi ruhsal konutu oluşturun”. Yaşamımız, İsa ile birlik içinde oldukça değerlidir, çünkü o zamanlarda kardeşlerle birlikte aileyi, birliği, Kilise’yi gerçekleştirmek için onlarla birlik içinde yaşamayı beceririm.

İlk Hristiyan cemaati de zorlukta ve ağır acılarda da olsa İncil’i, yani İsa’nın “yol, gerçek ve yaşam” olduğunu yaymakta sevinçli idi. Bunu özellikle kardeşlik sevgisi ile gerçekleştirmekte idi, bir sevgi ki insanları sorumlu ve sebatkar bir hizmete bağlıyordu: Yedi kişi aralarında en fakirlere yardım etmek için seçildi. Böylece havarilere dua etmek ve Sözü yaymak için daha çok zaman veriliyordu: Bu en çok önem verilmesi gereken iştir. İsa herkes için “yol, gerçek ve yaşam” olarak parlamalıdır! Bilinçsizce olsa da fakirlerden beklenilen şey ilahi sevgidir: İsa ile karşılaşınca hayatları kendilerini destekleyen, sevindiren, gerçekten zengin kılan yemekle beslenir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 5. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

26/03/2023 –PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ 5. Pazar Günü A

1. Okuma Hez 37,12-14 Mezmur 129 2.Okuma Rom 8,8-11 İncil Yh 11,1-45

Paskalya’ya Hazırlık Devresi Pazar günlerinde Kilise, katekümenleri vaftize hazırlar, daha önce vaftiz olanları da vaftiz lütfunu ve bilgilerini derinleştirmelerine yardım eder.

Léon Bonnat (1833–1922), The Resurrection of Lazarus
Léon Bonnat (1833–1922), The Resurrection of Lazarus

Bugünkü Söz bu yolda devam eder ve bizleri açıkağızla bırakarak bu konuyu tamamlar. Geçen Pazar günlerinde İsa bizlere, denenmeleri yenerek Allah’ın Oğlu şeklinde yaşayan olarak, yaşamını sunarak Baba’nın hoşuna giden olarak, insanlara en derin susuzluklarını giderebilen suyu veren olarak, insanlara gerçek ışığı vererek gerçek hürriyetini veren olarak tanıtıldı. Bugünkü olay bizi hayrete düşürür: İsa bize, insanın hastalık, korku ve ölüme maruz kalmasına rağmen, onu yaşatabilen olarak Kendini gösterir.

Hezekiel peygamber’in bir bölümüyle litürji, bizleri İsa’nın Lazar’ın mezarının önünde söylediği sözleri dinlemeye hazırlar. Hezekiel şöyle müjdeler: “Mezarlarınızı açacağım; sizleri oradan çıkarıp İsrail topraklarına yeniden getireceğim”: Elbette bu Söz, peygamberlik şeklinde ve ruhani olarak anlaşılmalıdır, ama bugün İsa, Lazar’ı yaşama çağırırken Sözün ciddiye alınması gerektiğini ve söylediğini gerçekten gerçekleştirdiğini göstermektedir. Diriltmenin anlamını anlamamız için şöyle diyor: Diriliş; ebedi hayatı, Peder’in ve sevilen Oğlu’nun o hayatını bize yaşatan Kutsal Ruh’u kabul etmekten ibaret olmaktadır.

Birçok insan dünyevi şeylere bağımlı olarak yaşarlar, insana yük olan ve diğerleriyle, Allah ile bile diyalog, birlik kurmasını, sevinçli bir ilişkiye girmesini engelleyen, yüreğini ve aklını hapseden şeyler için koşar ve yorulur. İsa gerçekten mezarı açtırıyor ve ölünün bandajlarını söktürüyor. Ölü yaşamaya başlıyor, kız kardeşleri İsa’nın gerçekten Allah’ın Oğlu” olduğunu, “diriliş ve yaşam” olduğunu anlıyorlar. Öldürülmek için arandığı Kudüs’e doğru İsa’yı izlemekten korkan öğrencileri de şaşırıyorlar. Hiçbir zaman bir ölünün O’nun sesini dinleyeceğini, sözünün gömülmüş ve koca bir taşla önü örtülmüş olan birini yaşama döndüreceğini, tahmin etmiyorlardı.

Böylece İsa’nın öğrencileri ve arkadaşları, Lazar’ınkinden çok değişik olan O’nun dirilişine inanmaya yardım ediliyorlar. Onlar aynı zamanda tekrarlayacakları İsa’nın Sözünün, birlik kurmayı ve iman etmeyi bilmeyen Yahudiler’e ve putperestlere, Rabler’inden ve Öğretmenler’inden aldıkları hayatı verebileceğini ummaya hazırlanmaktadırlar.

Marta’dan İsa’ya olan imanımızı ifade etmeyi öğreneceğiz. Belki onun imanı henüz tam değil, hala sabit değil, hala yeterli olarak aydınlanmış değil, fakat bizler imanımızı emin bir şekilde ve sevgi ile telaffuz ediyoruz: Marta bilerek ya da bilmeyerek kendi söylediğini söylüyordu. Anlamlarını tam olarak anlamayarak da olsa gerçek sözleri telaffuz ediyordu. Tıpkı bizlerin de olduğu gibi: Birçok defa imanımızı ifade ettiğimiz sözlerin sadece bir kısmını anlamaktayız. Ne olursa olsun, Kutsal Ruh’un bizi aydınlatacağından, O’nun sözlere anlayışı da katacağından ve her takdirde sözlerin verdikleri meyvelerle bizi zenginleştireceğinden emin olarak, biz yine imanımızı bildiriyoruz.

Bizler de Lazar’ın mezardan çıktığını gördüğümüzde, kaybolmuş, Rab İsa ile birliğinden ve kurtuluştan sonsuza dek dışlanmış olarak düşündüğümüz birçok kişinin, O’na imana açılabileceklerini ümit ediyoruz. Yeter ki birisi mezarlarının önünde Rab’bin Sözünü güçle bildirsin, yeter ki birisi iman ve cesaretle kulaklarına İncil’i bildirsin!

Böylece Aziz Pavlus’un yazdığı gerçekleşecektir: “Mesih’i ölüler arasından dirilten O, sizde bulunan Ruh’uyla ölümlü bedenlerinize de yaşam verecektir”.

Bu iman bizde olsun ve ilk olarak bizler kurtaran ve yaşam veren Sözü kabul edelim: O zaman onu başkalarına da götürmeye hazır olacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 4. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/03/2023 -PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ 4. Pazar Günü A

1.Okuma 1Sam 16,1.4. 6-7.10-13 Mezmur 22 2.Okuma Ef 5,8-14 İncil Yh 9,1-41

İnsanlar görünüşe bakarlar, Rab ise yüreğe bakar”. Bu sözlerle Allah peygambere değerlendirme hatalarının nedenini gösteriyor. Biz bu hataları her gün yaparız. Bu sebepten hiçbir zaman kimseyi yargılamamalıyız, kötülük yaptıklarını gördüğümüz zaman bile. Gerçek iyiyi ve kötüyü ayırma kabiliyeti, kimseyi yargılamamız için sebep olmamalı; sadece kötülükten sakınmamız için ve olsa olsa kardeşlerimize denenmelerini yenmeleri için yardımcı olmamıza yaramalıdır.

James Tissot (1836–1902), The Blind Man Washes in the Pool of Siloam (Le aveugle-né se lave à la piscine de Siloë)
James Tissot (1836–1902), The Blind Man Washes in the Pool of Siloam (Le aveugle-né se lave à la piscine de Siloë)

Rab yüreğe bakar! Sadece Rab, kişileri ve şeyleri doğru ışıkta, yani her şeyi aldatmacasız gösteren ışıkta, görür. Biz gerçekten birçok kez körüz! Dünyayı Allah’ın gördüğü gibi görmüyorsak, körüz. İsa’nın Yeruşalim’de gerçekleştirdiği mucize bizi buna inandırır: O gözümüzü açıp, O’na, mevcudiyetine ve yeniliğine bakmamız sağlamıyorsa, biz körüz!

İsa’nın karşılaştığı, doğuştan kör adam hepimizi temsil edebilir. Kör doğdu: Bunun anlamı nedir? Kör doğan, kimsenin yüzünü tanımaz, rahatça yürüyemez, çünkü ne yolu ne de engelleri görür, neyin temiz neyin kirli olduğunu bilemez, dolayısıyla da tuttuğunu kirlettiğinin farkında olmaz, farkına varmadan zehir yiyip içebilir, farkında olmasa da daima tehlikededir. Onun başkalarının yardımına hep ihtiyacı vardır, kendisini seven ve yardımcı olacak birisine.

İşte, biz de aynen böyle, körüz. Başkalarını aldatmadan tanıtacak birine bizim çok ihtiyacımız var: Bize yol gösterecek, ellerimizin ne zaman kirli olduğunu söyleyecek, yüreğimiz ve aklımız için sağlıklı gıda yerine zehir içiyorsak, bizi uyaracak birine çok ihtiyacımız var.

İsa; karşılaştığı köre onu çamur ile kirleterek parmağı ile dokundu; kör ona hemen itaat etti: Gönderilmiş Olan’ın (Siloha) havuzunda yıkanmaya hemen gitti. Döndüğünde gözleri görüyordu! Yani kendisine konuşanları, eşlik edenleri tanıyıp, tek başına yönünü bulabiliyor, kendini koruyabiliyordu, başkalarına yardımcı olabiliyordu bile.

Sadece biraz toprağı temizleyen değil de gözlerin körlüğünü açabilen, hangi sudur? Biz bunu kolayca anlayabiliriz: Vaftiz suyu bu mucizeyi gerçekleştiriyor. Baba’ya olan sevgisini yaşamak, dünyaya Kutsal Ruh’unu getirmek için İsa ile birleşen kişi, işte o, ışığa sahiptir: Başkalarını sevmesi gereken kişiler olarak görür, dünyada nasıl davranması gerektiğini görür, neyin iyi neyin kötü olduğunu anlar, çünkü Allah’ın Oğlu’nun ölçütlerini, kendine mal eder.

Aziz Pavlus bize şöyle diyor: “Uyan, ey uyuyan sen! Kalk ölüler arasından! Mesih de senin ışığın olacaktır”. Havari şunu söylemekten mutlu: “Bir zamanlar karanlıklarda idiniz, ama şimdi Rab’de ışıksınız”. Ayrıca şunu tembihler: “Işık çocukları gibi yaşayınız. Işık her tür iyilik, doğruluk ve gerçek meydana getirir. Rabbi neyin hoşnut ettiğini öğrenmeye çalışın. Karanlığın meyvesiz işlerine katılmayın. Tam tersine bunları kınayın”.

İsa’nın ışığıyla aydınlanmış olarak, dünyanın Baba’ya doğru yönelmesi ve gerçek barış ve sevgi eylemleri gerçekleştirmesi için, O’nunla iş birliği yapabiliriz. Bizler de kör gibi ret edilip kovulursak, yine de Allah’ın Ruh’unu taşıdığımızdan sevineceğiz, mutlu olacağız!

İsa’nın ışığıyla aydınlanmış olarak artık iyi-kötü ayrımı yapma hatalarını işlemeyeceğiz. Kardeşlerle karşılaştığımızda onları ne dış gösterişe ne de toplumsal seviyeye ne kültüre ne de işe göre, sadece Allah Baba’nın onların üzerine döktüğü sevgiye göre onları değerlendireceğiz. İsa gerçek ışıktır: O’nu sürekli, aralıksız görebilmemiz için gözlerimizi tedavi edeceğiz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 3. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

12/03/2023 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ –

3. Pazar Günü – A

1.Okuma Çık 17,3-7 Mezmur 94 2.Okuma Rom 5,1-2. 5-8 İncil Yh 4,5-42

Su, bugünkü ilk okumada ve İncil’de sıklıkla bahsedilen konudur. Su, yaşam kaynağı ve insanın yaşaması için gereken elementtir! Halk çölde su arıyordu, İsa da öğle saatlerinde Sikar’da su arıyordu. İnsanın suya ihtiyacı vardır, sadece susuzluğunu gidermek için değil, özellikle içsel yaşamı için gereklidir. İçsel yaşamın suyu nedir?

James Tissot (1836–1902), The Woman of Samaria at the Well (La Samaritaine à la fontaine)
James Tissot (1836–1902), The Woman of Samaria at the Well (La Samaritaine à la fontaine)

İnsana tam bir ruhani doyum verebilecek, yeryüzündeki yürüyüşünde onu doyuracak bir şey var mı? Bu susuzluğumuzu kim giderebilir?

Halk çölde Musa’ya karşı homurdanıyor: Musa; ne yapacağını, onlara nasıl cevap vereceğini bilmiyor. Tüm halk ve hayvanları için yeterli su nerede bulunabilir? Musa’nın tek çıkar yolu Allah’ıdır. Allah da onu hayal kırıklığına uğratmıyor. Allah duayı dinliyor, ama karşılığında bir itaat, hatta katı bir itaat istiyor. Musa, Allah’ın Kendisi tarafından verilmesinden başka hiçbir özelliği olmayan asayı alıp onunla kayaya vurması gerekiyor. Elbette kayayı kıracak olan, asa değildir, kaya da su olmayacaktır, ama Allah, Musa’nın duasını tüm halk önünde gerçekleştirmek istiyor: Halkın liderleri bunun tanıkları olacaklar.

İşte su, kayadan bereketli bir şekilde akıyor. Allah, Musa’nın şikayet eden ve güvenemeyen halk için yaptığı duasını dinledi.

Tüm bunlar bir işarettir. İnsanın gerçek susuzluğunu gidermek için gerçek suyu veren İsa’dır. Sikar’da İsa; susamış ve barış, sevinç, yaşam kaynağını bulmaktan aciz insanlığa rastlamaktadır. İnsanlar geçici, yüzeysel, bir anlık tatminler peşindeler; bunlar sadece bir an sürmektedir, sonra insanların yeniden aramaları gerekmektedir, onlar hayal ile hayal kırıklığı arasında koşturmaktadırlar. Bir anlık tatminler peşinde koşarlarken insanlar; aralarında bağ kurup bu bağı koparmaktalar ve karşılıklı güvensizlik ve belirsizlik yaratmaktadırlar.

Beş kocaya vardın. Şimdi birlikte yaşadığın adamsa kocan değil!”: İsa, insanın mutluluğa doğru koşmasını böyle özetlemektedir.

İnsan ilişki aramakta, çünkü onlardan sevinç beklemekte, ama insanlar arasındaki ilişkiler, Allah’ın sabitliğine ve ebediyetine dayanmamakta ise, hayal kırıklığına uğratmaktadırlar. İşte bu sebepten İsa, en derin arzularımızı gerçekleştirebilecek kişi olarak Kendini önerir. Allah tarafından yollandığı için, hayal kırıklığına uğratmayan bir adamın geleceğini bilen Samiriyeli kadına, İsa: “Seninle konuşan ben, O’yum!” diyor.

Gerçekten de insanın ve tüm insanlığın ihtiyacı olan su kaynağı, İsa’dır. O’nunla karşılaşanlar ve O’nu dinleyenler, O’nun tarafından sevilmeyi kabul edenler bunun farkına varıyorlar.

İki gün için O’nu misafir eden Samiriyeliler, O’nun dünyanın kurtarıcısı, hayattan mahrum dünyaya hayat veren O’nun olduğunu bilmektedirler. İsa Allah’ı tanıyor, insanı da tanıyor, Allah’ın insana yaşamını sevinçle doldurması için gerekeni verebileceğini, onu kurtarabileceğini, biliyor. İnsanı dolduran, Kutsal Ruh’tan başka ne olabilir ki? Bu da, aziz Pavlus’un dediği gibi, bize İsa tarafından verilir. “Bize verilmiş olan Kutsal Ruh aracılığıyla Allah’ın sevgisi yüreklerimize yerleşmiştir. Evet, biz daha çaresizken Mesih, belirlenmiş zamanda biz suçlular için öldü… Biz daha günahkarken Mesih bizim için öldü”.

İsa, insanlığın susuzluğunu gideren canlı su kuyusudur. O, bize Kutsal Ruh’u, O’nun aracılığıyla hayatın tamlığını da vermek için ölmektedir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 2. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

05/03/2023 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ -2. Pazar Günü -A

1. Okuma Yar 12,1-4 Mezmur 32 2.Okuma 2 Tim 1,8-10 İncil Mt 17,1-9

“ Allah’tan gelen güçle Sevindirici Haber yararına benimle birlikte sıkıntılara katlan”: Bu sözlerle aziz Pavlus öğrencisine cesaret vermektedir, aynen biz de İncil’i yayma arzumuzu çoğaltmaya çağrılmaktayız. İncil’i yaymak, İsa vasıtasıyla bize ulaşan Baba’nın sevgisini müjdelemek demektir. Bu bize biraz yorgunluk ve acı verse de!

Giovanni Bellini (circa 1430–1516), The Transfiguration of Christ
Giovanni Bellini (circa 1430–1516), The Transfiguration of Christ

Baba’nın sevgisi olan İsa, O’nun ulaştığı kişilerin vaftize hazırlandıkları Paskalya’ya Hazırlık Devresi’nin merkezindedir. Peki, ya önceden vaftiz olanlar? Onların da imanlarına güç kazandırmaya, kendileriyle karşılaşanları ilahi bir şekilde sevebilmek için İsa’ya olan sevgilerini yenilemeye ihtiyaçları var. Bizler vaftizliyiz, ama vaftiz lütfunu her gün yeniden kabul etmeliyiz, yüreğimizde ve günlerimizde yeni sevme fırsatları yaratmalıyız: Tek kelimeyle, tövbe etmeye devam edeceğiz. Şimdi kendilerini vaftize hazırlayanlar, bize örnek ve yardımcı olmaktadırlar. Biz onlara yürüyüşlerinde yardımcı oluyoruz, onlar bize yeni bir imanın hevesini iletiyorlar.

Onlar İbrahim’in imanının attığı adımı yaşıyorlar, çünkü onlar da İbrahim gibi, her şeyi bırakıp Allah’ın davetini kabul ediyorlar. İbrahim, Allah’ın kutsamasından emin olarak bilmediği bir yola çıkmak üzere kendini O’nun görünmeyen rehberliğine emanet etti. Onu kutsayan Allah’a güveniyordu ve verdiği sözlerden hiç şüphe etmiyordu. Yüreğinin sevincine kesinlikte vaat edilenlerin hiçbirini görmemesinden gelen acı eşlik ediyordu. Ben de İbrahim’in ki gibi bir imanı yaşamak istiyorum: Bu, vaftiz edileceklerin ve İsa’yı takip ederek ebedi memlekete doğru bütün yürüyenlerin imanıdır.

Bugün İsa’yı dağa çıkarken takip ediyoruz: O oraya dua etmeye gidiyor. İsa’nın duası nasıl? Bu metinde İncil yazarı bize bunu söylemiyor, ama biz biliyoruz, çünkü tüm İncil’i okuduk ve İsa’nın Baba’ya yönelttiği duayı duyduk: “Baba, benim değil, senin isteğin olsun!”. Bu dua İsa’yı değiştiriyor, yüzünü nurlu kılıyor, onu Allah’ın şanıyla parlatıyor. İsa’nın duası; gerçek duadır, en güzel, Baba’nın en çok hoşuna giden ve bizi gerçek evlatları, ilahi evlatları kılan diyalogdur.

İsa ile birlikte olan üç öğrenci İsa’nın yüzünün nurunu görünce şaşırıyorlar: Sanki başka bir dünyadaymış gibi hissediyorlar. Onlar bu değişik dünyaya alışmadılar, bu yüzden bu dünyaya özgü korku ile, yüzeysellik ve uyuşukluk ile tepki gösteriyorlar.

Bulutun gözükmesi ve buluttan duyulan ses, Celile dağının tepesinde olmalarına rağmen, Allah’ın huzurunda olduklarını ve Allah’ın tüm sevgisini Öğretmenleri İsa’ya emanet ettiğini anlamalarını sağlıyor. İsa, Baba’nın isteği hakkında İsrail tarihinin büyükleri olan Musa ve İlyas ile – onlar, büyüklerdir çünkü Allah’ın onlara yönelttiği her söze itaat ettiler! – konuşuyor. O, onların görevini ve itaatini tam olarak yerine getirecektir!

O, Oğul’dur, gerçek itaatkar oğuldur; bu sebepten Baba O’na tam güveniyor ve üç öğrencinin dikkatini şöyle uyandırıyor: “O’nu dinleyiniz”. Allah, insanların İsa’yı dinlemelerini istiyor. Ben de O’nu daha çok dikkatle dinleyeceğim, o zaman Allah’ın sevgisinin her boyutunu, Sevindirici Haber’in, yani İncil’in değerini anlayacağım ve ben de İsa gibi şöyle tekrar edeceğim: “Benim isteğim değil, senin isteğin olsun, Baba’m!”.

Baba’nın isteğini gerçekleştirmek bana acı verecek mi? Pavlus ile ve benden önce bütün diğer itaat etmiş olanlarla birlikte İsa ile birleşerek bu acıyı Baba’ya sunacağım. İsa’nın çehresinin nuru benim yüzümü de aydınlatacak ve O’nun tanığı olacağım.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 1. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

26/02/2023 – ORUÇ DEVRESİ – 1. Pazar Günü – A

1.Okuma Yar. 2,7-9;3,1-7 Mezmur 50 2.Okuma Rom. 5,12-19 İncil Mt. 4,1-11

Niçin Paskalya’ya Hazırlık (Oruç) devresi gibi bir tövbe zamanı kutluyoruz? Bugünkü okumalar, her birimizin günahkar olduğunu, günahın yaşamlarımızı ve aramızdaki ilişkileri bozduğunu hatırlatmaktadırlar. Eğer günahın işine devam etmesine izin verirsek o, insanları bozmaya ve acı çektirmeye devam edecektir. Günahla kaybettiğimiz yeteneklere ve güçlerimize tekrar kavuşmaya, onun bozduğu yüreği ve aklı iyileştirmeye ihtiyacımız var.

Ivan Nikolaevich Kramskoĭ (1837-1887), Christ in the Wilderness

Fakat günah nedir? Bu sözcüğü artık kullanmayan, hatta inkar eden bu dünyada, günahtan konuşmanın anlamı var mıdır? Doğru, artık günahtan açıkça konuşulmaz, bunun sebebi de artık insanın kendini Allah önünde sorumlu olarak görmemesidir. Gerçekten de günah bizim Allah ile ilişkimizle ilgilidir; bir yaratığının, bir evladının, O’na inanan birinin; O’na olan bir güvensizlik eylemidir. Aslında günah sözcüğünü sadece Allah’a iman edenler kullanırlar.

Allah’a iman eden kişi, denenir; bazen Allah’ın onu unuttuğu, kendisi ile ilgilenmediği fikrine kapılabilir, hatta Allah’ın var olmadığını düşünebilir. Gelebilecek başka kötü fikirler; Allah’ın Söz’ünün ciddi bir şey olmadığını, herkesin istediği gibi davranması gerektiğini, Allah’ın bize ilettiğine göre değil de kendi isteğimize göre davranmak iyi olduğunu insana söyleyebilirler. Bu düşünceler insanı Allah’ın sevgisinden uzaklaştırır, Allah’ı insana yabancı kılar. Bu düşüncelerle insan kibirlenir, egoist olur, kendini her şeyin merkezinde sanır. İşte dünyada yayılmış günah budur: Değişik görüntüler alabilir: Ekonomik işlerde, cinsel boyutta, şahsi veya sosyal ilişkilerde yerleşmesine göre.

İlk okuma bize Adem ve Havva’nın günahını anlatır; bu günah, her erkek ve her kadının günahının simgesidir: Bu, ‘asli’ günahtır; diğer tüm günahlar ondan gelirler: Kibir günahı! Adem ve Havva Allah’ın kendilerini aldattığını sanırlar, Allah’ın onların hürriyetlerini kıskandığını fikrine kapılırlar. Böylece yalnız kalırlar: Allah’tan uzak olunca kendilerinden utanır ve birbirlerini suçlamaya başlarlar. Artık karşılıklı güven kalmamıştır, huzur kaçmıştır. Günümüzde sosyal yaşamda var olan güvensizlik, acaba herkesin hayatında kabul edilen bu tür bir günahın sonucu değil midir?

İncil bize herkesin denendiğini söyler, hatta Allah’ın Oğlu bile denendi. İsa Kendini; düşüncelere, ayartmalara karşı koyuyor, dua ve oruç ile onlarla savaşıyor.

Karşısına çıktıklarında Allah’ın Söz’ünü tekrarlayıp Kendini Söz’e teslim ederek onları yeniyor. Bu Söz, İsa’nın güvenidir. O, Baba’dan ve sevgisinden şüphe etmeyi kabul etmiyor! Bu sebepten hiçbir denenme yüreğini Allah’tan uzaklaştırmaya beceremiyor! Ayartıcı; İsa’nın imanını, ümidini ve sevgisini yanlış bir şekilde kullanması için O’nu deniyor: İmanını açlığı gidermek amacıyla mucizeler yapmasını, ümidini Allah’ın olağanüstü eylemleri yapması için O’nu zorlamasını, sevgiyi Şeytan’ın verdiği güçlerle kullanmasını istiyor.

İsa itaat ile denenmeyi aşıyor: Kutsal Yazılar’a sık sık bağlı kalarak yeni bir insanlık başlatıyor, Baba’ya itaat etmekte Kendisi ile birleşecek olan öğrencilerin o yeni insanlığı. Bu insanlık, Adem’in neslinden gelen ve vaftiz aracılığıyla arınılmış ve yenilenmiş insanlıktır. Bu insanlık İsa sayesinde doğrulanıyor ve kutsallaştırılıyor. İsa bu zaferi kırk gün çölde kalarak başlattı ve Zeytinlik Bahçesi’nde ve haçta Kendini denenmeye gelen Şeytan’ı yenerek elde etti.

Şeytan’ın karşısında zayıf olan bizler, şimdi İsa’nın zaferi ile güçlenmiş olmaktayız. Bu Paskalya’ya Hazırlık için kırk gün boyunca O’nunla birlik içinde kalıp düşüncelerimizi O’nun düşünceleri ile değiştirmek için pratik yapacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 7. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/02/2023 – Olağan Devre – 7. Pazar Günü- A –

1.Okuma Lev 19,1-2.17-18 Mezmur 102 2.Okuma 1Kor 3,16-23 İncil Mt 5,38-48

Allah, Musa’yı halka daha önce kimsenin söylemeyi düşünmeyeceği bir söz söylemekle görevlendiriyor. Allah, emirleri itaat edilmek veya İbrahim halkı üzerinde bir otorite göstermek için değil, ama ilk olarak bu halka, sonra da, bu halk aracılığıyla, yeryüzündeki diğer tüm halklara Kendini tanıtmak için verdi. Allah’a itaat eden, O’na benzer, yani O’nun gibi sevmeye ve sevgiyi yaymaya kabiliyetli olur. Bu sebepten tüm emirleri özetleyen emir şudur: “Kutsal olun, çünkü ben, Allah’ınız olan Rab, kutsalım”. 

Jan Brueghel the Elder (1568–1625), The Sermon on the Mount
Jan Brueghel the Elder (1568–1625), The Sermon on the Mount

Sonra da bu kutsallığın nasıl geliştiğini anlatmaktadır: Yüreğimizde ne kine ne öce, ne de kırgınlığa yer bırakacağız, “ama yanındakileri kendin gibi seveceksin”. Yakınındakini sevmek, kin duyabilen yakınındakini bile sevmek; kutsallığın, bize rehberlik eden Allah’ın kutsallığının göstermesidir.

İsa, Levililer Kitabında ele alınan bu öğretiyi, üç tane örnek vererek, geliştiriyor. Tokat, hırsızlık ve iddia örneklerini sunuyor. Sana vuran olabilir, kanunları kullanarak seni soymak isteyen olabilir, iddia ederek senden bedava yorulmanı isteyenler de olabilir. Bu hareketler genelde ağır tepkiler uyandırıyorlar.

Öğrencinin yüreğinde ise neler oluyor? O, Allah’ın sevgisini göstermek, yani O’nun kutsallığını her yere taşımak istiyor, bu sebepten yüreğinin değişmesine izin vermiyor, bu kötülüklerin kendisini etkilemesine izin vermiyor. Şeytan senin de onun gibi kötü olmanı ister, fakat Rab, bu durumları kullanarak, O’nun kutsallığını göstermeni arzu ediyor. Bu durumlar, Allah’ın iyiliğine tanıklık etmen için kullanabileceğin değerli fırsatlardır. Bu şekilde seni görenler Baba’nın bilgeliğinin ve karşılık beklemeyen sevgisinin bir yüzünü görmüş olacaktır.

İsa başka tavsiyeler de vermektedir: “Size zulmedenler için dua edin”. Oğul’un yüreği Baba gibi sever. Baba; iyileri de kötüleri de sever, onları, yüreklerini Kendisine çekmek ve değiştirmek için sever. Bu şekilde bizden de, sevilmeden ve değerlendirilmeden bile, sevmemiz istenmektedir; bu bir lütuftur ve bize de verilmektedir! Biz sevgiye cevap vermek için değil de, Allah’ın evlatları olduğumuz için sevmeliyiz!

Aziz Pavlus’un da teşvikleri bu öğretilerin doğrultusundadır: Bizler Allah’ın tapınaklarıyız ve içimizde O’nun Ruh’u yaşar. Her eylemimiz bu gerçeği sayıp gösterecektir. Biz dünya gibi düşünemeyiz; dünya ayaklarımızın ezilmemesi için kurnaz olmak gerekir, diyor. Bizim kurnazlığımız, dünyada kendimizi yüceltmemiz değildir, tersine kuzu gibi uysal ve her durumda iyi olmamızdır. Hatta kuzular olarak, kurtların arasında bulunduğumuzda bile! Biz iki sandalye üzerinde oturmayacağız: Ya dünya gibi oluruz ve onunla çekişiriz ya da Allah’ın yüreğini ve sevgisinin güzelliğini gösterme görevini yaparız, insanlardan gelecek haça katlanarak bile.

Bu günkü duayı hep beraber tekrar edelim: o, gerçekten “yeni” kişiler olmayı arzuladığımızı belirtmektedir: “Allah’ım, sen ki Oğlu’nun haçta soyulması ve alçaltılması ile sevginin gücünü gösterdin, yüreğimizi Ruh’un armağanına aç ve şiddetin ve kinin zincirlerini kır, öyle ki, kötülüğü iyilikle yenerek, senin barış İncil’ine tanıklık edelim”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 6. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

19/02/2023 – Olağan Devre 6. pazar Günü – A –

1.Okuma Sir 15,15-20 Mezmur 118,2 Okuma 1Kor. 2,6-10 İncil Mt 5,17-37

Sırlar ve gizemler! Allah’ın gizemi saklıydı ve şimdi açıklanmaktadır. Aziz Pavlus işte bunu söylemektedir. Bu dünyada hiç kimse, güçlü veya bilge olsun, Allah’ın gizemlerini keşfedemedi, anlayamadı. Sadece O’nu sevenler bir şeyler bilebilirler ve haça Gerileni kabul edenler Allah’ı gerçekten sevmektedirler. Bunların aralarında bizler de varız: Bununla övünebiliriz, ama büyük bir alçakgönüllülükle, çünkü alçakgönüllü değilsek, Allah bize Kendini göstermez: Gerçekten de Kendini gösteren O’dur, O’nun yüreğinin sırlarını keşfeden biz değiliz. O, yüreğini sadece küçüklere ve alçakgönüllülere açar.

Holy Wisdom (16th cent), Vologda museum
Holy Wisdom (16th cent), Vologda museum

Bugün İsa Allah’ın emirlerini nasıl okuyor açıklamaktadır. İsa bunları köle olarak değil, evlat olarak okumaktadır! Köleler Allah’a O’nu sevmeden itaat eder, her şeye harfi harfine uymaya çalışırlar, hatta bunu korku ile de yaparlar: Bir mükafat bekler ve cezadan korkarlar. İsa ise bize bir evladın, babasını seven ve onunla iş birliği yapmak isteyen bir evladın, nasıl itaat ettiğini iletmektedir. Bir evlat, Baba Allah’ın sevdiğini bilir ve bu sebepten emirleri bir sevgi armağanı olarak alır. Böylece İsa Allah’ın yüreğine girişimizi sağlar ve içsel güzelliğini, sevgisinin güzelliğini ve derinliğini gösterir. Devam emekte olduğumuz dağdaki konuşmasında İsa bizlere emirleri bazı okuma örneklerini vermektedir.

Allah insanlara niçin “Öldürmeyeceksin” dedi? Allah yaratıkları olan tüm insanları sevdiği için bu emri verdi. Onlara olan sevgisi derin ve devamlıdır. Bir evlat; cinayetten kaçınmakla kalmaz, Baba’nın sevgisini örnek alarak herkesi sevmeye çalışır. Bir evlat; insanların büyümesine yardımcı olacaktır, sevme kapasitelerinin artması için elinden geleni yapacaktır. Öldürmek yaşamı esirgemektir ve insanların yaşamlarını esirgemek için birçok yöntem vardır: Kırıcı bir söz veya bir alay, bir kişinin gününü bozabilir, onun büyümesini engelleyebilir. Bir kişi ile herhangi bir çıkarın için kavga ettiğinde o kişiye huzursuzluk yaratıyorsun ve uykusunu kaçırıyorsun. Kim Allah’ı O’nun evladı gibi seviyorsa kavga etmez ve kimseyi kırmaz.

Zina etme” diyen emri Peder niçin verdi? Eğer bir evlat olarak O’nu dinlersen evlilik hakkındaki niyetlerini anlarsın. Eğer O, bir erkek ile bir kadın arasındaki birliği kutsadıysa, sen uzaktan bile bunu bozmayı düşünemezsin. Bu, Allah’a karşı yapılan bir hakaret olur, o erkek ve o kadın da zarar verir. O kadının veya o erkeğin “kendi kadınından” veya “erkeğinden” daha çok hoşuna gitmesi, bunu onun da istemesi, hiç önemli değildir. Sen insanlara değil, Allah’a itaat etmelisin. Eğer eşini aldatan biriyle birlikte olursan, sen Allah tarafından kutsanan bir bağı koparmaya yardımcı oluyorsun: Allah’ın önünde sen de suçlusun!

Allah’a yapılan her itaatsizlik insana karşı da sevgi değildir. Baba’ya itaatsizlik olan bir eyleme sevgi diyemezsin.

İsa’nın bize verdiği diğer bir itaat örneği yeminle ilgilidir. Bu da ciddi bir şeydir, çünkü bununla Allah’ı seni doğrulaması için tanık olarak çağırmaktasın. Bu sebepten “yalan yere tanıklık yapma” emri bu şekilde konuşmamanı önermektedir, yani kendi fikirlerini savunmak için hiçbir zaman yemin etme. Eğer daima doğruyu söylemeye alışırsan yemin etmeye ihtiyacın olmayacaktır. Sen Allah’ın evladısın: Her dediğin doğru ve ölçülü olacaktır, yoksa yalancı olan şeytana yer vermiş olursun ve Kötü’nün avı olarak davranıyorsun.

Tüm emirler hayat içindir: “Eğer emirlere uyarsan, onlar seni koruyacaklardır; O’na güveniyorsan, sen de yaşayacaksın”. Allah’ı dinlemeden O’ndan mutluluk ve iyilik istemek aptallıktır: Zaten artık O emirleriyle bize sevinç ve barış yolunu gösterdi. Allah’ın ağzından çıkan her sözü ciddiye almak bilgeliktir ve tabii ki beden alan Sözü sevmek en büyük bilgeliktir! İsa’yı kabul etmek; Allah’ı gerçekten dinlemenin işaretidir, en faydalı bilgeliktir, gerçek hayat yoludur!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it