Paskalya Devresi – 4. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

08/05/2022 – Paskalya Devresi – 4. Pazar Günü – C

Çağrı için dua günü

1. Oku. Hav.İş. 13, 14. 43-52 Mez 99 2. Oku Vahiy 7,9.14-17 İncil Yh. 10, 27-30

“Allah’ın sözünü ilk önce size bildirmek gerekiyordu. Mademki siz onu reddediyorsunuz ve kendinizi ebedi hayata layık görmüyorsunuz, biz şimdi putperest milletlere gidiyoruz”. Bu sözlerle Pavlus ve Barnabas Antakya’daki (Yalvaç) Yahudileri azarlıyorlar. Bunlar, ağır sözlerdir, ama Allah’ın Sözünü dinlememenin, Mesih İsa’nın ve İncil’inin bildirimini ciddiye almamanın da ne kadar kötü olduğunu göstermektedirler. Bu ilgisizlik veya ret, ebedi yaşamdan, Allah ile birliktelikten vazgeçme, O’nun şimdiden verilen armağanlarından yararlanmama anlamını taşır; bugünkü İncil metnini okuduktan sonra, İyi Çoban’ın yönlendirmesinden veya otlatmasından vaz geçmek, O’ndan gelen yaşamı ve kurtuluşu kabul etmemek olduğunu söyleyebiliriz.

The Good Shepherd, Mosaic in the Mausoleum of Galla Placidia, Ravenna, Italy, c. 425
The Good Shepherd, Mosaic in the Mausoleum of Galla Placidia, Ravenna, Italy, c. 425

Biz elbette Vahiy Kitabının bahsettiği iyiliklerden mahrum olmak istemiyoruz: “Artık onlar acıkmayacak, artık onlar susamayacaklar. Ne güneş, ne de kavurucu bir sıcaklık onları çarpacak. Tahtın ortasında bulunan Kuzu, onları güdecek ve yaşam sularının kaynaklarına götürecektir. Allah onların gözlerinden bütün gözyaşlarını silecektir”. Ebedi teselliden faydalananlar, sadakatleri için acı çeken kişilerdir: “Bunlar büyük sınavdan geçip gelmişler” ama İsa’nın kanına yani O’nun kurbanına ve Baba’ya itaatine tamamen güvendiler. İsa’ya güvenmeleri onları güçlü, O’na sadık kalmak için acı çekmeye kabiliyetli kıldı. Bu dünyada şimdiden büyük bir huzur ve güç ile mükafatlandırıldılar ve öteki dünyada tahta oturan kuzu olan Allah’ın Oğlu’nun şanını tatmaktadırlar.

Kuzu ve çoban Rabbimiz İsa’dır. O, hayatını sunmuş kuzudur ve Allah, O’nu iyiliğini tüm insanlara gösteren ve ileten çoban kıldı.

Peygamberler Allah’ı çoban gibi tarif ettiler: Mezmur şöyle der: “Rab çobanımdır” ve Peygamber Hezekyel: “Kuzularımı ben otlatacağım ve ben dinlendireceğim. Kaybolan kuzuyu arayacağım ve ağıla geri getireceğim; yaralı olanı saracağım, hasta olanını tedavi edeceğim; şişman ve güçlü olanı yönelteceğim, adaletle onları güdeceğim”. İşte İsa’nın görevi şudur: Baba’nın bize olan sevgisini ve şefkatini somutlaştırarak Baba’ya hizmet etmek! O, Baba’yı severek bizi sevmektedir. Bu aynı göreve İsa’nın adı ile vaftiz olan tüm Hristiyanlar da çağrılmaktadırlar.

Bunun için ‘çağrılar’dan bahsetmekteyiz: Çoban İsa’nın cemaat içerisinde vekilliğini yapmaya, O’nun kuzulara ve koyunlara olan sevgisinin tüm yüzlerini somut kılmaya olan çağrılar. Bunlar, rahipliğe ve Adanmış Yaşama yani rahibeliğe, keşişliğe ve tarikat kardeşliğine olan çağrılardır: Kutsayan ve dua eden, İncil’i duyuran, acı çekenleri, hastaları ve küçükleri kabul eden İsa’nın sevgisini canlı göstermek için; Allah’a adanmış bir hayata olan çağrılardır: Tek ve bölünmemiş, insani hayatın bütün ihtiyaçlarını tatmin eden Allah’ın sevgisini göstermek için; tam ve devamlı bir birliği gerçekleştirerek, sadakatsiz olmaya hiç bir zaman, öteki eş sadakatsiz olduğunda dahil izin verilmediği – çünkü kendisinin Allah’ı gösteren bir sevgi olduğunu bilmektedir-, sevginin hayat verdiği, Hristiyan bir aileyi kurmaya olan çağrılar.

Bugün Kilise içindeki bütün çağrılar için dua etmekteyiz: Allah’ın sevgisinin değişik yüzlerini, ailede, dünyada veya cemaatte göstermek için daima kendini Allah’a sunan kişilerin olması için dua etmekteyiz. Ve dua ederek kendimizi sunmaktayız: Her birimiz her zaman Peder, Oğul ve Kutsal Ruh’un arasındaki birliği göstermek için çağrıldığımızı bilmekteyiz. O halde önümüzde sadık ve emin bir çoban gibi yürüyen İsa’dan bakışlarımızı ayırmayacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya Devresi – 3. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması
  1. Ok Hav. Kit. 5,27-32.40 Mez 30 (29) 2. Ok Vahiy 5,11-14 İncil Yh. 21,1-19

“O, kurban edilmiş Kuzudur, gücü ve zenginliği, hikmeti ve kudreti, yüceliği ve övgüyü almaya layıktır!”. Bu sözlerle tüm yaratıklar Rabbimiz ve Kurtarıcımız İsa’ya taparlar. Biz bu şanlı ilahiye katılarak sadece tüm insanlarla birlik olmakla kalmıyoruz, tüm yaşayanlarla birlikte kurban edilmiş Kuzu’nun kardeşlerle ve tüm dünya ile olabilecek birliğin yaşam ve sevinç kaynağı olduğunu kabulleniyoruz. İsa’nın kendini Allah’a kurban olarak sunduğu ölüm, harikulade diriliş ışığını hazırlayan gecedir. Mesih İsa canlıdır ve Allah’ın yanında oturmakta, O’nunla birlikte sevgiyle hükmetmektedir ve bunun için biz O’nu överiz, durmadan yüceltiriz ve yorulmadan yaşamımızı, düşüncelerimizi, arzularımızı, arkadaşlıklarımızı, projelerimizi ve küçük, büyük seçimlerimizi yönlendirmesini isteriz!

ἰχθύς, ichthýs

Petrus ve havariler çektikleri acılara, iftira ve cezalara sevinçle katlandılar, çünkü Rab’lerine yücelik ve övgü vermek istiyorlardı, insanların tehditlerine kanmayarak sevinçle tanıklıklarını vermeye devam ettiler. Onlar bizim için örnek teşkil etmektedirler: İsa’ya iman etmeye karşı çok sık rastlanan düşmanlığı ve karşıtlığı gördüğümüzde onların örneği gözümüzün önüne gelmeli.

Havariler Rab’leri için acı çekmekten mutlu idiler; bu güç ve bu alçakgönüllülük, kulaklarında devamlı olarak yankılanan “Beni seviyor musun?” diye İsa’nın sorusuna Petrus’un cevabına kendilerini bağlı hissetmelerinden geliyordu. Bu soruya tek bir cevap mümkündür, ancak soru tekrar tekrar sorulduğunda bizi düşündürmeye başlar: ‘Evet’ demenin gereksinmelerini kabul eder miyiz? Sevgimiz gerçekten gerçek midir? Soru üçüncü kez sorulduğunda daha önce ne oldu, sevgisiz bir şey mi yaptık, Rab’bin sevgisine karşı mı geldik diye düşünürüz.

İsa mutlaka sorusunu sormaya devam etmekte; biz cevap vermek için bekliyoruz: Önce niyetlerimizi yokluyoruz, yönelme noktasını değiştiriyoruz, farkına bile varmadan bize hükmeden egoizmimizi yok etmeye çalışıyoruz, sonra da sevinçle şöyle söyleyeceğiz: “Evet, İsa, seni seviyorum”. O’na bunu söyleyebiliriz, ama daima alçakgönüllülükle, sevgide büyümeye ve olgunlaşmaya ihtiyacı olduğunu, yöneltilmeye ve eğitilmeye ihtiyacı olduğunu bilen birinin alçakgönüllülüğü ile bunu söyleyeceğiz. “Evet, İsa, seni seviyorum. Ama, lütfen, sadece sözlerle değil, eylemlerimle de nasıl seni sevebileceğimi, göster bana! Sen duygularımı düzelt ki dünyanın boş şeylerine, gurura, birinci olmak isteme arzusuna sürüklenmeyeyim. Rab’bim İsa, seni seviyorum, ama sen de sevgimi gözleme ki o azalmasın, zayıflamasın ve tam ve devamlı olduğu kanısına kapılmayayım”.

İsa, mükemmel olmasalar da cevaplarımızdan mutlu oluyor. Onu sevdiğimizi söylediğimiz her defasında bize inanmakta ve Kilise içinde bize bir görev vermekte. Kilise içinde kimse seyirci kalamaz. Kilise içerisinde seyirci olarak kalan, kardeşlerinin kusurlarına bakar, tembel olur, kimseyi, hatta İsa’yı sevmeyen birine dönüşür. İsa, Petrus’a kuzularını gütme görevini verdi, yani onları yöneltme, besleme, tehlike karşısında uyarma ve koruma, birlik içerisinde tutma ve diğer kuzularla dinlendirme görevini verdi. Bize de onunla işbirliği yapma görevinden başka ne görev verebilir ki? Sen de İsa’nın seni yöneltmek için görevlendirdiği kişileri dinlemekle başla ve Rab’bin sesi, senin de enerjini Hükümdarlığı ve kutsal Kilise’si yararına harcaman için, sana da ulaşacaktır! Ve boğazlanmış Kuzu’ya övgü ilahisi git gide artıp bütün dünyayı saracaktır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya Devresi – 2. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

Merhametli İsa Pazarı

1.Okuma Hav. Kit. 5, 12-16 Mez. 117 2.Oku. Vahiy 1, 9-11.12-13.17.19 İncil Yh. 19-31

Bugün İsa’nın dirilişinin sekizinci günüdür! O, Kendisini havarilerine ikinci bir defa göstermek için bu günü bekledi. Böylece havariler Pazar toplanma ritmine başladılar. Ve bizler halen her pazar günü toplanarak buna devam etmekteyiz.

The Incredulity of Saint Thomas by Caravaggio
Michelangelo Merisi da Caravaggio (1571-1610)

Dirilmiş İsa’nın korkulu ve zayıf imanlı havarileriyle ilk karşılaşması, “Esenlik sizinle olsun” selamı ile simgelendi. Bu selam ile İsa, Kendisinin Babasından aldığı armağanı bizimle paylaşmak istemekte: Bu armağan, şanlı hayattır ve bundan önce dünyaya gelip onu kurtarmak ve değiştirmek görevidir. Gerçekten de İsa, “Baba’nın beni gönderdiği gibi, ben de sizleri gönderiyorum” diyerek ikinci selamını tamamlamaktadır. Baba, İsa’yı Allah’ın iyiliğini ve merhametini her insana göstermesi için yolladı, böylece her birimiz çok büyük, mükemmel, şefkatli, eşsiz, sadık bir sevgi ile sevildiğimizi bilelim. Bunu bilen gerçek sevinci tadacak ve herkes için birlik ve barış aracı olabilecektir. Sonra İsa havarilerinin üzerine Kutsal Ruh’u üfledi. Bunu yapmakla onların aynı gücüne ve aynı yaşamına katılmalarını sağladı. Böylece de dediklerinin bir rüya olarak kalmayıp her gün gerçekleşmesini sağladı.

Sekizinci gün İsa “Esenlik sizinle olsun” selamını yenilemekte. Sanki bize dirilişinin hatırasını kutladığımız her defa aynı sözleri ve aynı hareketleri kullanabileceğimizi göstermek istiyor. Ama bu sefer İsa özellikle Tomas’ın varlığını fark ediyor. Fark etmesinin sebebi de, bu havarinin üzüntülü, yüzünün koyu olmasıdır, bu da diğer havarilere inanmamaya karar verdiği içindir. Her şeyden önce İsa onu iman ve birliğe kazandırmak istiyor. Bizler de fark etmekteyiz ki, eğer Efkaristiya cemaatinde biri iman etmiyorsa veya birlik içinde değilse, İsa’nın varlığından faydalanamaz ve O’nu sevinçle dinleyemez. Belki de bunun için cemaatlerimiz hevessiz, sevinçsiz, imanımızın güzelliğini göstermek için güçsüz… Acaba bunun için mi birçok kişi Pazar Ayini’nde saatine bakmakta ve İsa’nın varlığını tatmamakta? Belki de bunun için vaaz veren birçok rahip kendilerini frenlenmiş gibi hissediyorlar ve Allah’ın gizemlerinin güzelliğinden açıkça konuşamayacak durumdalar?

Tüm Hristiyanlara sık sık günahlarını itiraf etmeleri tavsiye etmek iyidir, böylece cemaatin Pazar kutlamasından büyük bir yük kalkabilir ve onların kutlamaları etkili olabilir! İsa dirilmiş olarak havarilerine gözükünce tam bunu yaptı: Havarilerine kardeşleri affedebilme yetkisini verdi. Bu sebepten bellidir ki, İsa’nın arzusu ve ümidi Hristiyanların bundan faydalanmalarıdır!

Dirilmiş İsa’ya iman, imanlıların yaşamını değiştirmekte. Onlar artık sadece birçok problem ve dünyevi sorunların içerisinde gömülü değil, daha üstün, yeni, güzel ve kutsal bir boyutta yaşamaktadırlar. İlk Okuma bize Petrus’u tanıtmakta: Petrus’un tek sorunu ve ilgisi İncil’i bildirmek ve İsa’yı tanıtmaktı, çünkü insan için İsa’dan başka hayat yoktur. Tıpkı İsa’nın huzurunda olduğu gibi, Petrus’un huzurunda da mucizeler gerçekleşmektedirler: Hatta, Rab’bin vaat ettiği gibi, daha fazlaca! İlk havarinin gölgesi bile olağanüstü şeyler ve iyileştirmeler yapmaktadır. Tabii ki bu, gölgenin yeteneği değil de, insanların imanı Baba’nın yüreğini duygulandırmak ve el atması üzerine O’nu ikna etmek için gölgeden de faydalanmaktadır.

Vahiy Kitabından alınan ikinci okuma ise bize Yuhanna’nın görümlerini anlatır. Yuhanna zindanda olmasının verdiği acıya rağmen Rab İsa’ya tapmaya, itaat etmeye devam etmekte ve bundan mutlu olmakta. Ve tam da bir pazar gününde, o zamandan beri “Rabbin günü” olarak adlandırılan bir pazar gününde İsa, Yuhanna’yı ziyaret etti. Biz de bu değerli günü, pazar gününü, Rab’bimizi sevmeye, O’na hizmet etmeye, O’nu dinlemeye adamak istiyoruz, tıpkı havarinin çevresinde toplanmış ilk cemaatin olduğu gibi. Böylece sevinçle dolu kılan işaretleri ve mucizeleri görme lütfu bize de verilecektir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya Bayramı – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

17/04/2022 – Paskalya Bayramı – C

İlk okuma Hav. İş. 10,34. 37-43 Mezmur 117 İkinci okuma Kol 3, 1-4 İncil Yh. 20, 1-9

Bugün her okumada sevinçten konuşulur. Öyle bir sevinç ki sadece birkaç tatmini değil, tüm dünyanın dahil olduğu ve yaşamı etkileyen, beklenmeyen bir yeniliği ifade etmektedir. Gerçekten de bugün her gerçeğe anlam ve değer veren o olayı kutlamaktayız. İsa dirilmemiş olsa dünya ne olurdu? Sadece kocaman bir mezarlık olmaz mıydı? Güçlü insanların bencilliklerinin karşılaştığı ve herkesin kötü güçlerin etkisinde olduğu, merhametsizce gelen ölüm korkusunun tehdit ettiği bir yer olmaz mıydı? Her insanın yaşamı değersiz ve ümitsiz bir karınca gibi olmaz mıydı? Acılarımız ve sıkıntılarımız ne anlam taşırdı? Bizlerin barış ve birlik arzuları dinlenmezdi, düşünecek cesaretimiz olmayacak ütopyalar olurdu.

Icon of Women at the grave (Anonymous - 17th century)
Icon of Women at the grave (Anonymous – 17th century)

Bugün sevinç ilahisini, sonsuz Alleluya’yı söylemekteyiz: Güçlülerin ölmesini istedikleri kişi dirildi, anlamsız bir köyden gelen O kişi dirildi, sadece basit marangozluk işini yapmayı bilen O dirildi. Ölüm O’nu durduramadı; O’nu yutan ölüm, O’nu tutamadı, O’nu tekrar dünyaya iade etmek zorunda idi. Ve de O, dünyaya döndü, ama artık dünya O’nu etkileyemeyecek durumdadır! Ağır mezar taşı yana atıldı, insanların koyduğu damgalar, O’nun için düşünülmüş tedbirler boşuna. Artık kokular gereksiz, mezar gereksiz… Artık mezar sadece ölümün yenildiğinin, yeni bir dönemin başlangıcının tanığı olarak kalabilmektedir. Şimdi insan düşleyebilir, en güzel şeyleri arzulayabilir, korkuyu kendinden uzaklaştırabilir. Allah hakkında; Baba, sevgi dolu olan o Allah hakkında konuşmayı tek beceren İsa, daima canlıdır. Sözü yankılanmaya, çehresi ümit vermeye, elleri bizim hasta, boş ve okşamayı bilmeyen ellerimize dokunmaya devam edecektir.

Bizler “yukarıdaki şeyleri” düşünmeye başlamaktayız. Çünkü bunlar, tek gerçek, tek insana layık şeylerdir. Kendimizi yeni, Allah’ın sevgisi ile başlayıp son olarak şanına kavuşan yeni bir yaşama sahip olarak hissediyoruz. Bu yaşam Allah’ın sevgisi ile başlar ve son olarak şanına kavuşur. Şimdi artık yaşamımız bir karıncanınki gibi değildir, çünkü içimizde Allah’ın Oğlu’nun yaşamını taşımaktayız: O; bizim için gıda oluyor, böylece değerimizi gösteriyor, yaşamımızın her saatine anlam kazandırıyor.

Şimdiye kadar işlediğimiz günahlar ne olacak? Seyirci olarak kalmadığımız, ortak olduğumuz tüm kötülükler, Allah’ın ve insanların düşmanı şeytana uyarak ektiğimiz kötülük ne olacak? İşte, havari Petrus bizi emin kılıyor: Dirilen, canlıların ve ölülerin yargıcıdır! O, Kendisine iman eden herkese günahların affını bağışlıyor. Mademki O bugün diriliyor, biz de “O’na” iman edebiliriz!

Bugün Allah’a olan imanımızı, severek ölen ve sonsuzca sevmeye devam etmek üzere dirilen İsa’yı göz önünde tutarak belirtiyoruz. Bugün Allah’a imanımız yeni bir temele kavuşuyor: Artık bizden üstün ve her şeye kadir, korkutucu bir dünyanın yaratıcısı olan bir Allah’a inanmıyoruz, sevildiğimize, istenildiğimize, çok değerli olduğumuza bizi bilinçli kılmak için dünyaya Oğlu’nu yollayan bir Allah’a inanıyoruz.

Bugün Petrus ile Yuhanna’nın İsa’yı saran bantları gördüklerinde, yüreklerinde doğan köklü değişikliğe katılıyoruz. Hayal kırıklığı ve acıyla, üzüntülü ve korku içinde önce sessiz ve düşünceli kaldılar, sonra sevinç dolu ve hiçbir şeyden korkmayan, bu nur gününde dünyada göründüğü yeni yaşamın cesaretli tanıkları oldular! Alleluya!

İlahimiz, tüm insanların ve tüm yaratılışın ilahisidir. Nihayet bugün dünyamız Allah’ın dünyası, ölüm korkusunun hükmetmediği, günahın artık insanın yüreğini tek yöneten olmadığı yeni bir dünya oluyor. Yeni bir ümit; kendini güvenli ellerden ve şefkatli bir yürekten sevildiğini bilen bir çocuğun sevinci ve huzuru ile hayatı yaşamamızı sağlamaktadır.

Alleluya!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Zeytin Dalı Pazarı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

10/04/2022 – Zeytin Dalı Pazarı -C –

(Lk. 19,28-40) 

1.Okuma Yeş. 50,4-7 Mez. 21/22  II. Okuma Fil. 2,6-11 İncil Lk. 22,14 – 23,56

Pietro Lorenzetti (c. 1280 – 1348), Jesus enters Jerusalem and the crowds welcome him, (Assisi, Lower Basilica, San Francesco, southern transept)
Pietro Lorenzetti (c. 1280 – 1348), Jesus enters Jerusalem and the crowds welcome him, (Assisi, Lower Basilica, San Francesco, southern transept)

Bugün İsa’nın öğrencileriyle birlikte, Küdüs’e beklenen Mesih Kral gibi girdiğini hatırlıyoruz: öğrenciler İsa’yı bir kral gibi bildiriyor, sevinçlerini haykırıyorlar, çünkü nihayet Allah’ın Hükümralığını başlatacağından eminler. Fakat Allah’ın Hükümranlığının nasıl olduğunu bilmemektedirler: Onu hala dünyevi egemenliklere benzer olarak hayal etmektedirler!

Bugün elimizde taşıdığımız zeytin veya başka ağaç dalları bizim de onların haykırışına katıldığımızı belirtmekte. Bugün hepimiz kardeşler olacağımız Hükümranlığına girmemiz için Baba’nın yolladığı Rab Mesih’e imanımızı belirtiyoruz. Yahudiler’in O’na buz gibi davranmaları bizi kederli olayları ve ölümünün metnini dinlemeye hazırlar. Peygamber Yeşaya ve 22. Mezmur da buna yardım etmekte: Böylece İsa’nın yargılanmasının devrelerini, işkence edilişini, bir düşüşün sonucu olarak değil de, Baba’nın tüm insanlık için planladığı kurtuluşun, kötülerin eli ile gizemli bir şekilde gerçekleşmesi olarak görürüz.

Havari Pavlus, İsa’nın haçta ölümünü bir alçaltma olarak görmeyip büyük alçakgönüllülük gerektiren olsa da, istenilen bir sevgi eylemi olarak görmemize yardım etmekte. Mükemmel bir sevgi olduğu için bize sevginin Allah’ının güzelliğini ve büyüklüğünü göstermekte. İsa’nın haçta ölümünden itibaren O’nun yüceltilmesi başlıyor; bizler de buna adını saygıyla telaffuz etmekle, özellikle de O’na taparak ve O’nu dinleyip itaat etme arzusuyla katılırız. Bu şekilde zeytin dalları evimizde İsa’nın büyüklüğünün işaretleri olarak kalacaklar. Ayrıca O’nu kabul etme arzumuzu da hatırlatacaklar. Bütün yaşamımızla O’nu Rab olarak ilan etmeye devam edeceğiz!

Aziz Luka’nın kederli olayları anlatışı Son Akşam Yemeği ile başlıyor: Rab’bin mayasız ekmek ve kupa üzerine söylediği sözler dikkatimizi çekmektedirler. İsa Baba’ya o ekmek ve o şarap için şükrederken onlar için “benim bedenim” ve “benim kanım” diyor. Böylece İsa Babası’na ölüm aracılığıyla gerçekleşen hayatını sunuşu için şükretmektedir: Bu sunuş sayesinde Kendisi imanlıların besini ve desteği, aralarında birliğin kurulması, en büyük kötülük olan günahtan kurtulmaları oluyor. Bizler İsa’nın tüm öğretilerine, yanındaki iki haydut dahil, herkesi kapsayan duasına ve sevgisine, gücenmeye, gurura, düşmanlığa yer vermeyen ölümüne dikkat edeceğiz.  Özellikle Mesih’in Bedenini daha dikkatli bir yürekle, Allah’ın planlarını her gün gerçekleştirmek üzere kendisini sunan biri olarak alacağız. 

Becerirsek, önümüzdeki haftayı özel bir Hafta olması için programlayalım öyle ki bu haftanın her gününde hem şahsi bir dua veya bir meditasyon için hem de cemaatçe yapılan bir dua veya bir tören için yer bulabilelim. Tüm Kilise İsa’nın ıstıraplarında yaşadığı sevgiye katılarak kutsallaşır. Buna tüm Kilise’nin ihtiyacı vardır: Böylece, benden başlayarak, tüm Kilise Mesih’in Bedeni oluşunu gerçekleştirmektedir. 

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Paskalya’ya Hazırlık Devresi – 5. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

03/04/2022–PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ–5. Pazar C

1.Okuma Yeşaya 43, 16-21 Mez. 125 2. Okuma Filip. 3, 8-14 İncil Yh 8, 1-11

Paskalya’ya hazırlık devresinin bu Pazar gününde çok narin ve teselli edici bir mesajla kuvvetleniyoruz. Biz günahkarız, gerçekten öyleyiz, ama Allah sadece günahı görmez, O başka şeye de bakar ve dikkat eder. O, günahtan nefret eder, ama günahkar insanı kurtarmak ister. O, bizim geleceğimizi göz önünde tutmamızı ister öyle ki geçmiş bizi, Allah’a itaatsizlik yapmaya itip iyilik yapmamızı engelleyerek bizi etkilemesin. Birinci okumada peygamber aracılığıyla Allah’ın Kendisi bize şöyle diyor: Düşünmeyin eski olayları. Bakın, yeni bir şey yapıyorum! Olmaya başladı bile, fark etmiyor musunuz?”.

JESUS MAFA. The unfaithful wife, from Art in the Christian Tradition.
JESUS MAFA. The unfaithful wife, from Art in the Christian Tradition.

İncil’de anlatılan olayı okurken Muhammed’in yaşamındaki benzer bir olay aklıma geldi. Bu olayı Muhammed’in takipçileri peygamberlerinin merhametini örnek göstermek için anlatırlar. Ona zina işlemiş bir kadın getirmişler ve onu öldürmeleri gerekiyor mu diye sormuşlar. “Hayır, bebek doğunca dönün” demiş. Dokuz ay sonra, bebek doğduktan sonra dönmüşler, Muhammed yine şöyle demiş: “Bebek anne sütünden kesilince iki yıl sonra dönün” demiş. Böyle büyük bir merhamet daha önce görülmemiş! İki yıl sonra tekrar döndüklerinde, peygamber : “Evet, şimdi öldürün” demiş. Muhammed bebeğe karşı merhametli olmuş, ama günahkar kadına karşı merhametli olmamış. İsa ise günahkar kadına doğru merhametlidir, çünkü O, tam gerçeğe bakar: İnsanların hepsi günahkardır ve dolayısıyla ölümü hak ederler. Onlardan hiç kimsenin başka bir günahkarı yargılama hakkı yoktur: Günahı yargılayabilir, günahkarı değil. Gerçekten de bir günahkar, sevgiyi tecrübe edebilecekse, büyük bir aziz olabilecektir. Allah ölümden zevk almaz, insanın günahkar da olsa yaşamasını ister, bunun için de onu tövbe etmeye, yani hayatını değiştirmeye ve Kendisine dönmeye çağırır.

İsa günahkar kadının önünde iken diğerlerin günahlarını unutmuyor. O herkes için geldi, hatta o kadını yargılayanların da O’na ihtiyaçları var: İsa herkes için geldi. Ama maalesef onlar, günahkar olduklarını kabul etmek mecburiyetinde kalmalarına rağmen, İsa’nın yanında durmuyorlar, Allah’ın af sözünü dinlemeyi de beklemiyorlar. Sadece kadın İsa’nın vereceği doğrulayıcı yargıyı dinlemek için O’nun yanında kalıyor.

Biz de onunla beraber orada durmak istiyoruz. Sadece günahkar olduğumuzu kabullenmekle yetinmiyoruz, ama İsa’nın günahımızı affedebileceğine inanıyoruz, bunun için de yanından uzaklaşmıyoruz. Sadece O’nun ağzından bizi kurtarabilecek Allah’ın merhametli yargısı çıkabilir. Sadece İsa sayesinde tekrar ayağa kalkabilir ve daha önce sözünü dinleyerek kalkmış ve “bir daha günah işlemeyeceklerine söz vermiş” insanlarla birliği tekrar kurabiliriz.

Bunun için İsa tek gerçek hazinemizdir: İkinci okumada yazıldığı gibi, O’nun karşısında, bizim değer kazanmayı umut edeceğimiz her iyi niteliği de, “bir kayıp ve süprüntü” sayabiliriz. O’nu tanımak yaşamımızın gerçek zenginliğidir. İlk önce O’nu “O’nun acılarını paylaşarak” tanıyabiliriz: Paskalya’ya Hazırlık Devresinde yaptığımız fedakarlıkların amacı budur; sonra onlar bizleri “dirilişinin gücünü” tanımaya götürürler.

Aziz Pavlus’un mektubunda bize gösterdiği örnek gibi İsa’yı tanımamız daima alçakgönüllülüğün rengi olacaktır. Kimseyi yargılamayarak, mahkum etmeyerek, O’na doğru koşalım; hatta elimizden geldiği kadar İsa’ya doğru koşumuzun sevincine herkesi katmaya çalışalım. O, Baba’nın merhametli gözleriyle bize bakan tek olandır, bizleri Baba’ya Kendi kurbanı ile zenginleştirmiş olarak götüren de O’dur. Hayatımızla yeni bir şey yapan O’dur: Geçmişe bakmak için durmayalım, bunun yerine O’nunla birlikte ileriye bakalım.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it