20ème dimanche du Temps Ordinaire – C
20th Sunday of Ordinary Time – C
20ª Domenica del Tempo Ordinario – C
CET - Katolik Ruhani Reisler Kurulu
Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu -|- Թուրքիոյ Կաթողիկէ Եպիսկոպոսներու Համաժողով -|- Conférence Episcopale de Turquie -|- Conference of Catholic Bishops in Turkey -|- Conferenza Episcopale Turchia -|- مؤتمر الأساقفة الكاثوليك في تركيا
20ème dimanche du Temps Ordinaire – C
20th Sunday of Ordinary Time – C
20ª Domenica del Tempo Ordinario – C
Kutsal Kitab’ın Okunması
14/08/2022 – OLAĞAN DEVRE – 20. Pazar Günü – C
1.Okuma Yer. 38,4-6.8-10 Mezmur 39 2.Okuma İbr. 12,1-4 İncil Lk. 12,49-57
“Gözümüzü, imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa’ya dikelim”! Bugün bize yöneltilen tavsiye budur. Yürüyüşümüze devam ederken bakışlarımızı İsa’ya çevrili tutalım; yürüyüşümüz yorucu, çünkü bizim, kardeşlerimizin ve tüm dünyanın günahları tarafından ağırlaştı. Her gün işimizle, başkalarıyla olan ilişkilerimizle, sağlık sorunlarımızla, değişik sorunlarla meşgulüz ve bütün bunlar dikkatimizi dağıtır. Sakin zamanlarda aklımıza gelen sorulara açıklıkla cevap vermekte zorlanıyoruz: Niçin buradayım? Koşuşumun anlamı nedir? Nereye varacağım? “Gözümüzü, imanımızın öncüsü ve tamamlayıcısı İsa’ya dikelim”! Bu bakış sayesinde sabitliği ve tüm sorularımızın cevaplarını bulacağız. İsa, “imanımızın kaynağı ve tamamlayıcısıdır”: Hayatımız tam olması için gereken armağan imandır ve imanımızın daima İsa’ya ihtiyacı vardır. Bakışımızı O’na yönelik tutarsak, özellikle O’nun, şikayet etmeden hatta arzulayarak, yaşadığı acılar dikkatimizi çeker. İsa acıları bir iyilikmiş gibi arzulamadı, fakat Baba’ya itaatin bu yoldan geçmesi gerektiğini biliyordu. O, Kendisinin tüm peygamberlikleri gerçekleştirmesi gerektiğini biliyordu.
Biz özellikle Yeşaya peygamberin, günahlarımız için ölen Allah’ın Hizmetkarı’nın acılarını bildirdiğini biliyoruz. Yeremya ise değişik zamanlarda kendi yaşadığı acılarla peygamberlik yaptı. İlk okuma onun zulüm edildiği anlardan birini anlatır. Onun bildirmesi gereken Allah’ın Sözü, Kudüs şehrinin büyüklerinin, ekonomik ve diplomatik inanışlarına ters düşüyordu. Bu sebepten hapse düştü ve kralın bir hizmetkarı aracı olmasaydı, orada açlık ve yokluktan ölecekti.
İsa bu peygamberlikleri tanıyor ve Kendisinin onları gerçekleştirmesi gerektiğinin bilincindedir. Bu sebepten şöyle diyor: “Katlanmam gereken bir vaftiz var. Bu vaftiz gerçekleşinceye kadar nasıl bir sıkıntı çekiyorum”. İsa vaftizi, ret edilmenin ve şiddetli bir ölümün korkunç acısından geçmek olarak düşünüyor. O, bunun olması gerektiğini biliyor ve beklemek onu neredeyse sabırsızlandırıyor. O an, zor bir zaman olacak, arındırıcı bir ateş gibi. Dünyanın yargısı O’nun ölümü olacak: Ateşe benzetilen bir yargı. O’nunla birlikte olan, ışığı, sevinci ve barışı görecek, aynen iyi haydut gibi; O’ndan utanan veya O’nu hor gören, İsa’nın bir benzetmede anlattığı zengin adam ile birlikte alevler arasında bulunacak.
İsa’yı kurtarıcı olarak kabullenen kurtulacak, kim ise kendi kendini dini uygulamalar veya varsayılan kendi şahsi iyiliği ile kurtarmak istiyorsa, kurtulmamış halde, dünyanınki ile aynı halde kalacak. Herkes İsa’nın karşısında durumunu belirlemeli: Bu hiçbir zaman kolay olmayacak, çünkü kendi evinde bile anlayışsızlık ve düşmanlık olacak.
Böylece Hristiyan kişi, İsa’nın acı çekmesi ve ölmesiyle dünyayı kurtarma misyonuna katılır ve İsa’nın yeryüzünde yaktığı ateşten geçer. İsa bizi uyanık olmaya, yaşadığımız zamanları ayırt etmeye çağırır. Bizim zamanımız da O’nun ateşi ve vaftizi zamanlarıdır. İmanımız açıkça hor görülmekte ve imanlıların kendilerini İsa’nın öğrencisi olarak göstermeleri, engellenmektedir. Eğer yaparlarsa Yeremya’nın ve Rab’bin durumunu hemen anlıyorlar.İmanımız için acı çekmeye hazırlanmaktayız, bunu kardeşlerimizle birliği yaşayarak, duayı ve Allah’ın Sözünü paylaşarak, bakışlarımızı daima İsa’ya çevrili tutarak yapacağız!
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
Kutsal Kitab’ın Okunması
07/08/2022 – OLAĞAN DEVRE – 19.Pazar Günü – C
1.Okuma Bilg. 18,6-9 Mezmur 32 2.Okuma İbr. 11,1-2.8-19 İncil Lk. 12,32-48
İbrani halkı, Allah’larına ve Rab’lerine tapınmak üzere hürriyete doğru yürüyüşlerinde onları aydınlatan ateş sütununu unutamamaktadır. O halk tanımadığı tehlikelerle dolu çölü aşması gerektiğinde Allah’ın elini, onları karanlıklarda yönelten, ateş sütununda tanıdılar. O zamandan beri halk, Allah’ın yardımını hem düşmanlardan korunmak hem de hayatı neşelendirmek için değişik şekillerde tanıdı. Sevgi ile dolu, devamlılıkla yanımızda olan bu ilahi varlık, hayat kaynağıdır! Kim onu tecrübe ettiyse, artık şüphe edemez, onu inkar edemez, yoksa bizzat hayatı hor görmüş olacaktı.
İman, Allah’ın var olduğuna tam, devamlı ve samimiyetle dolu bir bağ olarak gösterilmektedir: Bize yakın, bizimle birlikte yürüyen, gecelerimizi aydınlatan, zorluklarda bize yardımcı olan, varış noktasında bizi bekleyen bir Allah’a güvenmektir. İbrahim gerçek imanlının en klasik örneğidir. İbraniler’e Mektup bize onu şöyle tanıtır: Her adımı bir iman adımıdır. İman için itaat etti…acı çekti… oturdu…tek oğlu İshak’ı sundu. İbrahim’in tüm yaşamı ve tüm seçimleri iman doludur ve imanla kaplıdır. İbrahim’i bir an bile Allah’tan ayrı düşünemeyiz. İbrahim’e bakıyorsun ve Allah’ın planlarının gerçekleştiğini görüyorsun. İman, İbrahim’in yaşadığı ortamdır, o kadar ki onunla birlikte yaşayanlar da bundan etkilenmektedirler. Başlangıçta zorluklar geçtiği rağmen Sara da imanını paylaşıyor. Ve Allah’ın somut, gizli, devamlı ve her şey ile önceden ilgilenen varlığının hissedildiği bu iman ortamında oğlu doğdu.
İsa öğrencileri için de, yani, Sözü’nden ve Ruhu’ndan doğacak yeni halkı olan Kilise için de aynı şeyin gerçekleşmesini isterdi. O, Kilise’sine sevgi ile her ihtiyaçları ile ilgilenen Baba’yı gösterecek şekilde yaşamayı öğütlüyor, hatta emrediyor. İsa’nın öğrencisi bu dünyanın zenginliklerini biriktirerek geleceğini garanti altına almaya çalışmayacaktır: Yapmayacaktır çünkü bugünkü ve yarınki tüm tarihi elinde tutan bir Baba’ya sahip olduğunu bilmektedir! Onun dikkati, Allah’ın yüreğinde hazineler biriktirmek olacaktır. Allah’ın yüreğindeki hazinelerimiz, fakirlere yaptığımız cömertliklerdir: Bunlar İbrahim’in olduğu yere vardıklarında acılarında onlara yardım etmiş olanlar için şefaatte bulunacaklardır.
İsa’nın öğrencileri dünya insanlarından farklıdırlar, çünkü hep gelecek olan Birini beklemektedirler ve tüm yaptıkları bu gelecek Olanın iyi karşılanması ve sevilmesi içindir. Onlar birbirlerine hizmet etmeyi emreden bir “sahibin” hizmetkarlarıdır. O gelince sadece şunu soracak: Hayatlarını birlik bayramına çeviren bu görevlerine sadık kaldılar mı? O’nun Kendisi onların hizmetkarı olacaktır: Önlüğü takıp onlara hizmet edecektir!
İsa’nın öğrencisinin, her insanın da gerçek büyüklüğü, hiç bırakılmayan o önlükten gelir. Bizler sadece hizmetkar olursak ve hiç emretmeyi düşünmezsek, bu dünyanın insanları gibi büyük olmak istemiyorsak, Allah’ın evlatları ve gerçek dini insanlar olacağız. Biz dünyaya şu yeniliği getirmekle yükümlüyüz: Hizmet eden büyüktür, daima hizmet eden daha büyüktür, hizmet etmekten vazgeçmeyen, Allah’a yakındır. Hizmette sadık olan daha da ağır görevler alacaktır, daha çok sorumluluk, daha çok yorgunluk gerektiren görevler alacaktır! Bunu İsa, insanlar arasında büyüklük gösterecek bir görev hayal eden Petrus’a söylemektedir. İnsanlar, İsa’nın öğrencilerinin hizmet eden sevgilerinde Allah’ın mevcudiyetini bulacaklar. Bu yaşanılan sevgi sayesinde Allah insanları kurtuluşa yönlendirmeye devam edecek: İsa’nın öğrencileri hizmet ederek herkese imanın ışığını, yani Allah’ın onları sevdiğine, onların yanında olduğuna ve onları beklediğine dair emin olmalarını sağlayacaktır.
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
19ème dimanche du Temps Ordinaire – C
19th Sunday of Ordinary Time – C
19ª Domenica del Tempo Ordinario – C
Kutsal Kitab’ın Okunması
31/07/2022 – OLAĞAN DEVRE – 18. Pazar Günü – C
1.Okuma Vaiz 1,2; 2,21-23 Mez. 94 2.Okuma Kol. 3,1-5. 9-11 İncil Lk. 12,13-21
Aziz Pavlus Koloslu Cemaatin imanlıları ile büyük sevgi ve hikmetle ilgilenir. İsa’nın adına vaftiz olanların hepsi; imanın hayatına yürekle ve akılla bağlı olmaları ve imanın sonuçlarını iyi anlamış olmaları gerekiyor, fakat bazıları anlamamışlar. Bazıları yalan, hırsızlık, ahlaksızlık, pis konuşma, dedikodu ve başka kötü alışkanlıklarla devam edebileceklerini zannetmektedirler. Ama Havari, hayır demekte: Şimdi Mesih İsa’yla yaşamaya niyetlendiysen, hayatınla O’na tanıklık etmeye, O’nun kutsallığını göstermeye çalışacaksın.
O seni afetti, O senin için öldü, sen ise putperestken yaptığın gibi, hiçbir şey değişmemiş gibi mi yaşamaya devam edeceksin? Bu seni onurlandırmıyor, hatta Rab’binin hor görülmesine sebep oluyor! Konuşma şeklinizden, cinsel yaşamınızdan, dünyevi şeyleri ve zenginlikleri görme şeklinizden, arzularınızdan bu dünyaya ait olmadığınız, İsa’ya ait olduğunuz anlaşılmalı. Davranışınızdan herkesin, O’nu tanımayanların dahil Baba’ları olan Allah’ın iyiliği tahmin edilmeli.
Hristiyan saf bir hayat, zenginliklerden özgür, acı çekme pahasıyla da başkalarını suçlamak veya yargılamak istemeyen bir hayat yaşamaktadır: Hristiyan, Allah’ın insanları sevdiğini göstermek ister, İsa’nın onlar için öldüğünü ve dirilişinde herkesi beklediğine tanıklık yapar. Hristiyan; Allah’ın kutsallığına tanıklık yapar; o, insanlara, kardeşlerine ve Allah hakkında yalan, yanlış bilgilere sahip olanlara gerçek Allah’ı gösterendir. Yaşamımızı Allah’ın bir şanı olarak görmeye alışmalıyız, aksi halde her şeyi bir zorlama olarak yaparız, yorgunluğumuz çok olur, bazen da dayanılmaz. Birçok kişi niçin iffetli, dürüst olmamız gerektiğini anlayamaz. Hristiyan oluşumuzu dinlerden birine mensupmuşuz gibi görürsek veya emirlere uymak için bir şekil olarak görüyorsak İncil’den hiçbir şey anlamadık demektir. Böyle ise, “kendisi için mal biriktiren, ama Allah’ın katında zengin olmayana” benzemekteyiz.
İncil’i biraz anlayabilmek ve Allah’ın hikmetine göre yaşamaya başlayabilmek için bugünkü zengin adamın hikayesinde anlatılan İsa’nın düşüncesini tamamıyla benimseyeceğiz. Bu adam geçmişte yaşamış bir adam değil, o her birimizi temsil eden biridir. O adam gibi, bizler de daima daha fazla imkan, daha fazla iş, daha güçlü ekonomik şartlar, eğlence, geziler isteyenleriz. İsa, o adamın akılsız olduğunu söylüyor. Allah’ın babamız olduğunu, O’nun var olduğunu hesaplamadığımızda bizler de akılsızız. Dünyevi malların bizi hiçbir zaman mutlu etmeyeceklerini ve son yargılamada bize tanıklık yapmayacaklarını unuttuğumuzda da akılsızız. Zenginliklerin bize dünyaya cömert sevgiyi göstermek, fakirlerin acılarını azaltmak, ellerinde hiçbir şeyleri olmayanlara Allah’ın sevgi olduğunu göstermek için verildiğini unuttuğumuzda da akılsızız. Ellerimizden geçenlere sahip değil, sadece yöneticiler olduğumuzu anlamadığımızda da akılsızız: Yarın halen burada olup olmayacağımızı bile bilmiyoruz!
Vaiz Kitabının yazarı, her şeyin boş, her şeyin geçici olduğunu söylediğinde haklı. Tek gerçek Allah’tır, bu yüzden yaşamımızın tek amacı da O’nun yaşamına katılmaktır. Aziz Pavlus’un özendirmesine daha çok dikkat edeceğiz: Dünyevi şeylerden etkilenmeyerek bakışlarımızı daima yukarı doğru çevireceğiz. Bu şekilde tüm hayatımız aydınlık olacaktır, bizler yalancı ve kardeşleri aldatıcı insanlar olmayacağız, bunun yerine herkesin Baba’nın sevgisinin gerçeğini tatmasına yardımcı olacağız.
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
18ème dimanche du Temps Ordinaire – C
18th Sunday of Ordinary Time – C
18ª Domenica del Tempo Ordinario – C
17ème dimanche du Temps Ordinaire – C
17th Sunday of Ordinary Time – C
17ª Domenica del Tempo Ordinario – C
Kutsal Kitab’ın Okunması
24/07/2022 – OLAĞAN DEVRE – 17. Pazar Günü – C
İbrahim’in Allah ile diyaloğunu anlatan Yaratılış Kitabı’nın sayfası Kutsal Kitab’ın en güzellerinden biridir! İbrahim Allah ile konuşarak samimiyet ve cesaret gösterir, O’na merhametli teklifler de yapar: İbrahim bize çok benziyor, bizler de Allah’a tavsiyeler verebileceğimizi düşünürüz! Açıkça söylemesek de kendimizi Allah’tan daha iyi ve hikmetli sanırız! İbrahim de Allah’a tavsiyeler vermesi, yani Allah’a sevgisinin ve sabrının nereye kadar ulaşması gerektiğini söylemesi gerektiğini sanmakta idi.
Allah tavsiyeleri dinliyor, insani tavsiyeleri kabul ediyor, fakat İbrahim’in cömertliğini çok aşıyor. Hayret edici! İbrahim, ve onun gibi her insan, bir noktada duruyor, kendisinden teklif edilen daha büyük bir sabır ve merhametin olabileceğini düşünemiyor! Halbuki Allah insanı gerçek ve cömert bir şekilde seven olarak Kendini gösteriyor.
Allah on kişinin sadakati sayesinde tüm bir halkı affetmeye hazırdır, fakat bundan daha büyük, İbrahim’in o anda henüz anlayamadığı bir planı var. Bizler ise bu planı bilmekteyiz: Allah tek bir insanı, günahsız bir insanı yollayacak; bu insan hayatını sadece bir şehir için değil, tüm dünya için sunacaktır. Bu insan, Oğul’dur, İsa’dır: Bugün aziz Pavlus O’nun hakkında konuşmaktadır.
Dünyada doğru kimse yoktur, hepimiz günahkarız. İsa, bizim tüm günahlarımızı affetti: O’nu kabul eden herkes Allah’ın gözünde doğru olur. Bu yüzden O’nun sayesinde dünyada birçok doğru insan var, her şehirde ve her ülkede! O halde O’nun sayesinde Allah dünyayı kurtarmaktadır. Biz açıkça dünyada ne kadar günahkarların, ne kadar Allah’a karşı itaatsiz insanların olduklarını görmekteyiz; günahlarımız çok büyük ve şehirlerimiz, ülkelerimiz cinsel sapıklıklarla Sodom’a çok benzemekte. Buna üzülüp cesaretimizi kaybetmeyelim: Allah’ın sevgisi daima hazır, İsa’da ve Kilise’sinde daima somuttur. Kilise, günahla etkilenmiş her kişiye kurtuluşu teminat etmek için İsa’yla birlikte haçını taşımaya devam etmektedir.
Elbette insan, İbrahim gibi Allah’a duayı sunmalıdır. Fakat insanın şimdi sunduğu dua, İbrahim’in birçok kere çıkarı ile hareket eden kendi aklı ve arzularıyla sunduğu dua değildir. Biz Baba’ya İsa’nın duasını, yüreğimize ve dudaklarımıza İsa’nın koyduğu duayı sunarız. Bu dua ile Baba’nın yüreğini değil, kendi yüreğimizi değiştirmeye çalışıyoruz!
İsa’nın öğrencileri, iyi birer Yahudi gibi dua etmeyi biliyorlardı. Fakat İsa’nın dua etme şeklini görerek O’nun duasının değişik olduğunu anladılar ve O’ndan dua etmeyi öğrenmek istediler. O zaman İsa, onlara Kendini Allah’ın önüne nasıl koyduğunu gösterdi. O; Kendini bir evlat gibi, babasının büyüklüğünü ve hikmetinden sevinen itaatkar bir evlat gibi göstererek dua ediyor.
İsa, Baba’nın arzuları ve istekleriyle, O’nun için önemli olanla ilgileniyor, Baba’nın her insan için ve tüm dünya için olan projesini benimsiyor.
O, Baba’dan ekmeği diliyor: Bizi tek bir yürek ve tek bir ruh kılan, içimize Kutsal Ruh’u getiren Efkaristiya ekmeğini diliyor.
Aynı zamanda, bizim kurtarılmaya ihtiyacımız olduğunu bilerek, bizim için affı da diliyor.
Ayrıca bizi daima tehdit eden ayartmaları reddedebilmemiz için, Baba’nın gücünü ve bizi korumasını da diliyor. En büyük denenmeler, kendi köşemize çekilmemiz, cemaatten uzaklaşmamız, Allah’a ve vekillerine itaatsizlik etmemizdir: O zamanlarda ayrılık egemen olmaktadır, bu durum da insanın ve Allah’ın düşmanı için çok faydalıdır. Allah bir Baba’dır, bizi seven ve yaşamımız için gerekli olanı vermeyi ret etmeyen, biz evlatlarına derin sevinç ve barış, hayat ve birlik kaynağı Kutsal Ruh’unu vermekten sakınmayan bir Baba’dır!
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
Papa Hazretleri, Vatikan’ın Ankara Büyükelçiği’nde Müsteşar olarak görev yapan Walter Erbì’yi Nepi Başepiskoposu ünvanı ile Başepiskoposluk mertebesine yükseltip Liberia Büyükelçisi olarak atamıştır.
Özgeçmişi
Ekselans Monsenyör Walter Erbì, İtalya’nın Torino şehrinde 8 Ocak 1968’de doğdu. 10 Mayıs 1992 tarihinde Iglesias Diosezi’nde pederlik resametini aldı.
Kanonik Hukuk alanında tahsilini tamamladı.
1 Temmuz 2001’de Vatikan’ın diplomatik hizmetine girdi ve Filipinler’deki Vatikan Büyükelçiliği’nde, Vatikan Dış İşleri Genel Hizmetler Bölümü’nde, İtalya’daki Papalık Temsilcilik Birimlerinde, Amerika Birleşik Devletleri’nde ve Türkiye’de görev aldı.
İspanyolca, İngilizce ve Fransızca bilmektedir.
Kutsal Kitab’ın Okunması
17/07/2022 – OLAĞAN DEVRE – 16. Pazar Günü – C
1.Okuma Yar. 18, 1-10 Mezmur 14 2.Okuma Kol. 1,24-28 İncil Lk. 10,38-42
İlk okuma bizlere İbrahim’in hayatının en ilginç ve önemli anlarından birini anlatır. O, tek ve her şeye kadir Allah ile daha önce karşılaşmış, bir antlaşma yapmıştı. O karşılaşmasında Allah, İbrahim’in, başka halkların putlarının etkisi altında olmadan, tamamen O’na iman etmesi için, İbrahim’den sosyal ve ekonomik güvencelerinden uzaklaşmasını istemişti, karşılığında da ona güvenli bir gelecek ve kalabalık bir soy verecekti! Şimdi, bu aynı Allah, ona evlat vermeyerek imanını yıllarca denedikten sonra karşısına bir hacı gibi çıkar.
İlk bakışta acayip gibi gelen bir özellik: İbrahim, çadırının yanında duran üç kişi görür, sonra onlarla tek bir kişiymiş gibi konuşur ve onlara “Efendim!” der. Cömert bir misafirperverlik gösterir: Karısını ve hizmetkarlarını onlara iyi bir şekilde ağırlamak için çalıştırır. Herkes hacı olarak gelen Rab’bi ağırlamak için çalışmaktadır! Allah, bu dikkati hoş karşılar, kabul eder. Fakat isteği, Kendisini verdiği vaatleri tutan sadık Allah olarak göstermektir. Verdiği vaatleri tam da insanlara, İbrahim’e ve Sara’ya imkansız olarak göründüğü anda gerçekleştirmek ister. Sara, İbrahim’in eşi, Allah’ın verdiği sözü gerçekleştirme kararını vermesine, güler. Sara’nın gülmesi bizim Rab’be yönelttiğimiz tüm azar ve şüphelerimizi – sanki O sadece bizlerin gücümüzle ve zekâmızla yapabileceğimiz şeyleri gerçekleştirebilme durumundaymış gibi! – çok iyi tasvir eder.
İbrahim’in ve Sara’nın misafirperverliğinin değişik bir şekli İncil metninde gözümüze ilişir. İki kız kardeş olan Marta ve Meryem de insanları Baba ile barıştırma vaadini gerçekleştirmek için yolculukta olan İsa’yı kabul ederler. Marta maddi bir karşılamayı, Meryem ise daha içsel bir karşılaşmayı gösterir. İsa her ikisini de beğenir, ama birinin ötekini yargılamasını beğenmez. Marta, Meryem’den şikayet edince ve Kendisini eleştirince İsa işe karışmak zorundadır. Marta, gerçek kız kardeş olarak, onu Allah’ın armağanı olarak kabul ederek ondan öğrenmeyecekti.
Marta’nın sözleri, Sara’nın gülmesine benzer: Ona göre kendi işi ve yeteneği gerekli, Rab’bin Söz’ünden daha önemlidir. Kardeşinin İsa’ya gösterdiği tam güveni eleştirir. İsa iki kız kardeşin davranışının arasında farklılığı gözetmektedir: «Marta, Marta, sen çok şey için kaygılanıp telaşlanıyorsun», Meryem ise en önemli şeyi, ebedi yaşama hazırlayan ve onu tattıran şeyi yapmaktadır.
Aziz Pavlus hem Sara’ya hem de Marta’ya verilen dersi öğrendi. O; İncil’i bildirmek için, Allah’ın Sözünü gerçekleştirmek için ve hem sözlerle hem de hayatı ile onu sunmak için kendini sunmaktadır! Tanıklığının sadakatli, Kilise’ye faydalı olması için o “Mesih’in, kendi bedeni olan Kilise uğruna çektiği sıkıntılardan, eksik kalanları kendi bedeninde tamamlıyor”. Havari acı çekmeye üzülmüyor, hatta Rab için çektiği, O’na sunduğu acılarla gururlanıyor. O’nun insanlara göstermiş olduğu en büyük sevgi; kendisine emanet edilen Söz’ü bildirmektir. Pavlus bu Söz’ü, hayat veren bu Söz’ü sevdi ve ona davranışları ile tanıklığı verebilmek için onu dikkatle dinledi. Pavlus’un hayatı, o Söz’le değiştirilmiş, ona bu Söz’den güç ve sadakat verilmişti.
Alllah, yemek yemek için değil, İbrahim’in kendisini dinlemesi için ziyaretine gitmişti. Aynen İsa Marta’nın evine, beslenmek için değil, dinlenmek için girdi. Yemek ikram etmek önemlidir, ama gerçek iman ile kendi hayatının değiştirilmesine izin vermek için Söz’ü kabul etmek daha önemlidir!
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it