2nd Sunday of Lent – A
2ª Domenica di Quaresima – A
2ème Dimanche de Carême – A
CET - Katolik Ruhani Reisler Kurulu
Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu -|- Թուրքիոյ Կաթողիկէ Եպիսկոպոսներու Համաժողով -|- Conférence Episcopale de Turquie -|- Conference of Catholic Bishops in Turkey -|- Conferenza Episcopale Turchia -|- مؤتمر الأساقفة الكاثوليك في تركيا
2nd Sunday of Lent – A
2ª Domenica di Quaresima – A
2ème Dimanche de Carême – A
1st Sunday of Lent – A
1ª Domenica di Quaresima – A
1er Dimanche de Carême – A
Kutsal Kitab’ın Okunması
26/02/2023 – ORUÇ DEVRESİ – 1. Pazar Günü – A
1.Okuma Yar. 2,7-9;3,1-7 Mezmur 50 2.Okuma Rom. 5,12-19 İncil Mt. 4,1-11
Niçin Paskalya’ya Hazırlık (Oruç) devresi gibi bir tövbe zamanı kutluyoruz? Bugünkü okumalar, her birimizin günahkar olduğunu, günahın yaşamlarımızı ve aramızdaki ilişkileri bozduğunu hatırlatmaktadırlar. Eğer günahın işine devam etmesine izin verirsek o, insanları bozmaya ve acı çektirmeye devam edecektir. Günahla kaybettiğimiz yeteneklere ve güçlerimize tekrar kavuşmaya, onun bozduğu yüreği ve aklı iyileştirmeye ihtiyacımız var.
Fakat günah nedir? Bu sözcüğü artık kullanmayan, hatta inkar eden bu dünyada, günahtan konuşmanın anlamı var mıdır? Doğru, artık günahtan açıkça konuşulmaz, bunun sebebi de artık insanın kendini Allah önünde sorumlu olarak görmemesidir. Gerçekten de günah bizim Allah ile ilişkimizle ilgilidir; bir yaratığının, bir evladının, O’na inanan birinin; O’na olan bir güvensizlik eylemidir. Aslında günah sözcüğünü sadece Allah’a iman edenler kullanırlar.
Allah’a iman eden kişi, denenir; bazen Allah’ın onu unuttuğu, kendisi ile ilgilenmediği fikrine kapılabilir, hatta Allah’ın var olmadığını düşünebilir. Gelebilecek başka kötü fikirler; Allah’ın Söz’ünün ciddi bir şey olmadığını, herkesin istediği gibi davranması gerektiğini, Allah’ın bize ilettiğine göre değil de kendi isteğimize göre davranmak iyi olduğunu insana söyleyebilirler. Bu düşünceler insanı Allah’ın sevgisinden uzaklaştırır, Allah’ı insana yabancı kılar. Bu düşüncelerle insan kibirlenir, egoist olur, kendini her şeyin merkezinde sanır. İşte dünyada yayılmış günah budur: Değişik görüntüler alabilir: Ekonomik işlerde, cinsel boyutta, şahsi veya sosyal ilişkilerde yerleşmesine göre.
İlk okuma bize Adem ve Havva’nın günahını anlatır; bu günah, her erkek ve her kadının günahının simgesidir: Bu, ‘asli’ günahtır; diğer tüm günahlar ondan gelirler: Kibir günahı! Adem ve Havva Allah’ın kendilerini aldattığını sanırlar, Allah’ın onların hürriyetlerini kıskandığını fikrine kapılırlar. Böylece yalnız kalırlar: Allah’tan uzak olunca kendilerinden utanır ve birbirlerini suçlamaya başlarlar. Artık karşılıklı güven kalmamıştır, huzur kaçmıştır. Günümüzde sosyal yaşamda var olan güvensizlik, acaba herkesin hayatında kabul edilen bu tür bir günahın sonucu değil midir?
İncil bize herkesin denendiğini söyler, hatta Allah’ın Oğlu bile denendi. İsa Kendini; düşüncelere, ayartmalara karşı koyuyor, dua ve oruç ile onlarla savaşıyor.
Karşısına çıktıklarında Allah’ın Söz’ünü tekrarlayıp Kendini Söz’e teslim ederek onları yeniyor. Bu Söz, İsa’nın güvenidir. O, Baba’dan ve sevgisinden şüphe etmeyi kabul etmiyor! Bu sebepten hiçbir denenme yüreğini Allah’tan uzaklaştırmaya beceremiyor! Ayartıcı; İsa’nın imanını, ümidini ve sevgisini yanlış bir şekilde kullanması için O’nu deniyor: İmanını açlığı gidermek amacıyla mucizeler yapmasını, ümidini Allah’ın olağanüstü eylemleri yapması için O’nu zorlamasını, sevgiyi Şeytan’ın verdiği güçlerle kullanmasını istiyor.
İsa itaat ile denenmeyi aşıyor: Kutsal Yazılar’a sık sık bağlı kalarak yeni bir insanlık başlatıyor, Baba’ya itaat etmekte Kendisi ile birleşecek olan öğrencilerin o yeni insanlığı. Bu insanlık, Adem’in neslinden gelen ve vaftiz aracılığıyla arınılmış ve yenilenmiş insanlıktır. Bu insanlık İsa sayesinde doğrulanıyor ve kutsallaştırılıyor. İsa bu zaferi kırk gün çölde kalarak başlattı ve Zeytinlik Bahçesi’nde ve haçta Kendini denenmeye gelen Şeytan’ı yenerek elde etti.
Şeytan’ın karşısında zayıf olan bizler, şimdi İsa’nın zaferi ile güçlenmiş olmaktayız. Bu Paskalya’ya Hazırlık için kırk gün boyunca O’nunla birlik içinde kalıp düşüncelerimizi O’nun düşünceleri ile değiştirmek için pratik yapacağız!
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
Kutsal Kitab’ın Okunması
19/02/2023 – Olağan Devre – 7. Pazar Günü- A –
1.Okuma Lev 19,1-2.17-18 Mezmur 102 2.Okuma 1Kor 3,16-23 İncil Mt 5,38-48
Allah, Musa’yı halka daha önce kimsenin söylemeyi düşünmeyeceği bir söz söylemekle görevlendiriyor. Allah, emirleri itaat edilmek veya İbrahim halkı üzerinde bir otorite göstermek için değil, ama ilk olarak bu halka, sonra da, bu halk aracılığıyla, yeryüzündeki diğer tüm halklara Kendini tanıtmak için verdi. Allah’a itaat eden, O’na benzer, yani O’nun gibi sevmeye ve sevgiyi yaymaya kabiliyetli olur. Bu sebepten tüm emirleri özetleyen emir şudur: “Kutsal olun, çünkü ben, Allah’ınız olan Rab, kutsalım”.
Sonra da bu kutsallığın nasıl geliştiğini anlatmaktadır: Yüreğimizde ne kine ne öce, ne de kırgınlığa yer bırakacağız, “ama yanındakileri kendin gibi seveceksin”. Yakınındakini sevmek, kin duyabilen yakınındakini bile sevmek; kutsallığın, bize rehberlik eden Allah’ın kutsallığının göstermesidir.
İsa, Levililer Kitabında ele alınan bu öğretiyi, üç tane örnek vererek, geliştiriyor. Tokat, hırsızlık ve iddia örneklerini sunuyor. Sana vuran olabilir, kanunları kullanarak seni soymak isteyen olabilir, iddia ederek senden bedava yorulmanı isteyenler de olabilir. Bu hareketler genelde ağır tepkiler uyandırıyorlar.
Öğrencinin yüreğinde ise neler oluyor? O, Allah’ın sevgisini göstermek, yani O’nun kutsallığını her yere taşımak istiyor, bu sebepten yüreğinin değişmesine izin vermiyor, bu kötülüklerin kendisini etkilemesine izin vermiyor. Şeytan senin de onun gibi kötü olmanı ister, fakat Rab, bu durumları kullanarak, O’nun kutsallığını göstermeni arzu ediyor. Bu durumlar, Allah’ın iyiliğine tanıklık etmen için kullanabileceğin değerli fırsatlardır. Bu şekilde seni görenler Baba’nın bilgeliğinin ve karşılık beklemeyen sevgisinin bir yüzünü görmüş olacaktır.
İsa başka tavsiyeler de vermektedir: “Size zulmedenler için dua edin”. Oğul’un yüreği Baba gibi sever. Baba; iyileri de kötüleri de sever, onları, yüreklerini Kendisine çekmek ve değiştirmek için sever. Bu şekilde bizden de, sevilmeden ve değerlendirilmeden bile, sevmemiz istenmektedir; bu bir lütuftur ve bize de verilmektedir! Biz sevgiye cevap vermek için değil de, Allah’ın evlatları olduğumuz için sevmeliyiz!
Aziz Pavlus’un da teşvikleri bu öğretilerin doğrultusundadır: Bizler Allah’ın tapınaklarıyız ve içimizde O’nun Ruh’u yaşar. Her eylemimiz bu gerçeği sayıp gösterecektir. Biz dünya gibi düşünemeyiz; dünya ayaklarımızın ezilmemesi için kurnaz olmak gerekir, diyor. Bizim kurnazlığımız, dünyada kendimizi yüceltmemiz değildir, tersine kuzu gibi uysal ve her durumda iyi olmamızdır. Hatta kuzular olarak, kurtların arasında bulunduğumuzda bile! Biz iki sandalye üzerinde oturmayacağız: Ya dünya gibi oluruz ve onunla çekişiriz ya da Allah’ın yüreğini ve sevgisinin güzelliğini gösterme görevini yaparız, insanlardan gelecek haça katlanarak bile.
Bu günkü duayı hep beraber tekrar edelim: o, gerçekten “yeni” kişiler olmayı arzuladığımızı belirtmektedir: “Allah’ım, sen ki Oğlu’nun haçta soyulması ve alçaltılması ile sevginin gücünü gösterdin, yüreğimizi Ruh’un armağanına aç ve şiddetin ve kinin zincirlerini kır, öyle ki, kötülüğü iyilikle yenerek, senin barış İncil’ine tanıklık edelim”.
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
7ª Domenica del Tempo Ordinario – A
7th Sunday of Ordinary Time – A
7ème Semaine du Temps Ordinaire – A
6ª Domenica del Tempo Ordinario – A
6th Sunday of Ordinary Time – A
6ème Semaine du Temps Ordinaire – A
Kutsal Kitab’ın Okunması
19/02/2023 – Olağan Devre 6. pazar Günü – A –
1.Okuma Sir 15,15-20 Mezmur 118,2 Okuma 1Kor. 2,6-10 İncil Mt 5,17-37
Sırlar ve gizemler! Allah’ın gizemi saklıydı ve şimdi açıklanmaktadır. Aziz Pavlus işte bunu söylemektedir. Bu dünyada hiç kimse, güçlü veya bilge olsun, Allah’ın gizemlerini keşfedemedi, anlayamadı. Sadece O’nu sevenler bir şeyler bilebilirler ve haça Gerileni kabul edenler Allah’ı gerçekten sevmektedirler. Bunların aralarında bizler de varız: Bununla övünebiliriz, ama büyük bir alçakgönüllülükle, çünkü alçakgönüllü değilsek, Allah bize Kendini göstermez: Gerçekten de Kendini gösteren O’dur, O’nun yüreğinin sırlarını keşfeden biz değiliz. O, yüreğini sadece küçüklere ve alçakgönüllülere açar.
Bugün İsa Allah’ın emirlerini nasıl okuyor açıklamaktadır. İsa bunları köle olarak değil, evlat olarak okumaktadır! Köleler Allah’a O’nu sevmeden itaat eder, her şeye harfi harfine uymaya çalışırlar, hatta bunu korku ile de yaparlar: Bir mükafat bekler ve cezadan korkarlar. İsa ise bize bir evladın, babasını seven ve onunla iş birliği yapmak isteyen bir evladın, nasıl itaat ettiğini iletmektedir. Bir evlat, Baba Allah’ın sevdiğini bilir ve bu sebepten emirleri bir sevgi armağanı olarak alır. Böylece İsa Allah’ın yüreğine girişimizi sağlar ve içsel güzelliğini, sevgisinin güzelliğini ve derinliğini gösterir. Devam emekte olduğumuz dağdaki konuşmasında İsa bizlere emirleri bazı okuma örneklerini vermektedir.
Allah insanlara niçin “Öldürmeyeceksin” dedi? Allah yaratıkları olan tüm insanları sevdiği için bu emri verdi. Onlara olan sevgisi derin ve devamlıdır. Bir evlat; cinayetten kaçınmakla kalmaz, Baba’nın sevgisini örnek alarak herkesi sevmeye çalışır. Bir evlat; insanların büyümesine yardımcı olacaktır, sevme kapasitelerinin artması için elinden geleni yapacaktır. Öldürmek yaşamı esirgemektir ve insanların yaşamlarını esirgemek için birçok yöntem vardır: Kırıcı bir söz veya bir alay, bir kişinin gününü bozabilir, onun büyümesini engelleyebilir. Bir kişi ile herhangi bir çıkarın için kavga ettiğinde o kişiye huzursuzluk yaratıyorsun ve uykusunu kaçırıyorsun. Kim Allah’ı O’nun evladı gibi seviyorsa kavga etmez ve kimseyi kırmaz.
“Zina etme” diyen emri Peder niçin verdi? Eğer bir evlat olarak O’nu dinlersen evlilik hakkındaki niyetlerini anlarsın. Eğer O, bir erkek ile bir kadın arasındaki birliği kutsadıysa, sen uzaktan bile bunu bozmayı düşünemezsin. Bu, Allah’a karşı yapılan bir hakaret olur, o erkek ve o kadın da zarar verir. O kadının veya o erkeğin “kendi kadınından” veya “erkeğinden” daha çok hoşuna gitmesi, bunu onun da istemesi, hiç önemli değildir. Sen insanlara değil, Allah’a itaat etmelisin. Eğer eşini aldatan biriyle birlikte olursan, sen Allah tarafından kutsanan bir bağı koparmaya yardımcı oluyorsun: Allah’ın önünde sen de suçlusun!
Allah’a yapılan her itaatsizlik insana karşı da sevgi değildir. Baba’ya itaatsizlik olan bir eyleme sevgi diyemezsin.
İsa’nın bize verdiği diğer bir itaat örneği yeminle ilgilidir. Bu da ciddi bir şeydir, çünkü bununla Allah’ı seni doğrulaması için tanık olarak çağırmaktasın. Bu sebepten “yalan yere tanıklık yapma” emri bu şekilde konuşmamanı önermektedir, yani kendi fikirlerini savunmak için hiçbir zaman yemin etme. Eğer daima doğruyu söylemeye alışırsan yemin etmeye ihtiyacın olmayacaktır. Sen Allah’ın evladısın: Her dediğin doğru ve ölçülü olacaktır, yoksa yalancı olan şeytana yer vermiş olursun ve Kötü’nün avı olarak davranıyorsun.
Tüm emirler hayat içindir: “Eğer emirlere uyarsan, onlar seni koruyacaklardır; O’na güveniyorsan, sen de yaşayacaksın”. Allah’ı dinlemeden O’ndan mutluluk ve iyilik istemek aptallıktır: Zaten artık O emirleriyle bize sevinç ve barış yolunu gösterdi. Allah’ın ağzından çıkan her sözü ciddiye almak bilgeliktir ve tabii ki beden alan Sözü sevmek en büyük bilgeliktir! İsa’yı kabul etmek; Allah’ı gerçekten dinlemenin işaretidir, en faydalı bilgeliktir, gerçek hayat yoludur!
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
5ª Domenica del Tempo Ordinario – A
5th Sunday of Ordinary Time – A
5ème Semaine du Temps Ordinaire – A
Kutsal Kitab’ın Okunması
05/02/2023 – OLAĞAN DEVRE – 5. Pazar Günü – A
1.Okuma Yeş. 58,7-10 Mezmur 111 2.Okuma 1Kor. 2,1-5 İncil Mt. 5,13-16
Geçen Pazar günü İsa’nın, gerçek mutlulukları ilan etmesini, yani, O’nun öğrencilerinin ve tabii ki, tüm insanların yaşamlarının teselli ve iyilik dolu olması için onları nasıl gördüğünü, dinledik. Gerçekten de bu bilgeliğe göre yetişen ve eğitilen kişilerin olduğu yerde, huzur, sevinç, neşe ve barış vardır.
Bu bilgeliğin yayılması için bunu bazılarının kararlılıkla yaşaması ve eksiksiz ilan etmesi gerekmektedir. Bunu sadece yüreğinde İsa’yı kabul etmiş olan yapabilir. Kim İsa’yı kabul edip O’nunla birlikte yaşıyorsa, o kişi İsa’nın öğrencisidir, etrafındaki dünya için teselli kaynağı ve yaşam “eğitmeni” oluyor. İsa bunun farkındadır, bu sebepten bugün bize bu çok güzel sözü söylemektedir: “Siz dünyanın tuzusunuz” ve “Siz dünyanın ışığısınız”.
Kim O’nunla yaşayıp O’na itaat ediyorsa, dünya için çok değerli ve gerekli olmaktadır. Bunlar boş sözler değildir: Etrafımıza baktığımızda ne kadar gerçek olduklarını anlayabiliriz. İsa’nın öğrencilerinin olduğu bir ortamda af imkanı vardır ve sevgi, merhamet yayılmaktadır, özellikle de birilerine güven duyabilirsin. İsa’nın olmadığı ortamlarda ve milletlerde kimseye güvenemezsin, kimseyle dertleşemezsin, ne de, kendin için veya başkaları için, acıma bulabilirsin. İsa öğrencilerinin kendilerini beğenmiş olmalarını istememektedir, bu sebepten onları uyarıyor: Tuz, yararlı olmak için, tuzlu olmalıdır; tatsız bir tuz kimsenin işine yaramaz ve atılır. Aynen ışık da parlamalıdır: Saklı olan bir şamdan kimseye yaramaz. Bu basit sözlerle İsa öğrencilere Kendisini, içlerinde taşımaları gerektiğini söylemektedir, yoksa tatsız olurlar. Saklanmadan ve kendilerini kamufle etmeden, içlerinde taşıdıkları İsa’yı yansıtmaları gerekmektedir, yoksa yararsız olurlar. Tat O’dur, sadece O’nda olan sevginin tamlığıdır. Işığın kaynağı O’dur ve herkesin görebileceği bir yere konmalıdır, yoksa kimseyi aydınlatamayacaktır.
Biz zavallı, hatta günahkar insanlar olduğumuzun farkındayız. Nasıl olabilir ki dünyaya faydalı olalım ve sayemizde, varlığımızla ona barış ve bilgelik kazandıralım? Elbette bizler zayıf ve güçsüz olduğumuzu biliyoruz: Zenginlik biz değiliz, ama içimizdeki İsa’dır; toprak vazolara konmuş bir hazine gibi! Vazo zayıf ve kırılgan, ama içerisinde olandan dolayı değerlidir! İşte aziz Pavlus ikinci okumada tam bunları söylemektedir. Pavlus, Korintos cemaati huzuruna çıktığı zaman, zayıf olduğunun bilincindeydi, ama içinde İsa’nın varlığının zenginliğini taşıdığını da bilmekteydi: O İsa ki, sevgi için, haça girilmiş oldu! Haçta ölen bir insan güçsüzdür, ama severek öldüğü için, en büyük güçsüzlüğü yaşadığı anda, bize sevgisinin büyüklüğünü ve gücünü gösterip bağışlamaktadır. Bu sebepten bizler güçsüzlük ve sefaletimizden utanmıyoruz, ama sadece ve sadece yüreğimizde ve aklımızda taşıdığımız, O’nun arzuladığı ve bilgeliğini gösteren eylemlerde ispatladığımız Rab’bimizle övünüyoruz.
İlk okumada Allah’ın gerçeğini gösteren bazı sosyal eylemler tavsiye ediliyor, bunlar acıları ve fakirliği azaltmaktadırlar: Onlar aracılığıyla Allah’ın sevgi ve merhamet dolu yüreğini gösteririz. “Eğer boyunduruğa, kaba işaretler yapmaya, kötücül konuşmalara son verirseniz, açlar uğruna kendinizi feda eder, yoksulların gereksinimini karşılarsanız, ışığınız karanlıkta parlayacak.“
İsa anlattığı meselleri sonlandırırken Baba’nın içimize ektiği sevgiyi herkese göstermemizi tavsiye etmektedir, böylece O, aracılığımızla Kendini gösterebilecek, bu sayede başka insanlar da O’nunla karşılaşabilecek ve O’nu tanıyabileceklerdir. Kim Baba ile karşılaşırsa artık dünyada yalnız olmadığını keşfeder ve kurtuluşu tecrübe etmeye başlar. Kim Baba ile karşılaşırsa şimdiden cennettin sevincini tadar!
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
Kutsal Kitab’ın Okunması
—
29/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 4. Pazar Günü – A
I. Okuma Sof. 2,3;3,2-13 Mezmur 145 2. Okuma 1Kor.1,26-31 İncil Mt.5,1-12
Peygamber Sefenya Allah’ın adına konuşarak şöyle diyor: “Aranızda, geriye kalanlardan ancak yoksul ve alçakgönüllü bir halk bırakacağım”. Böylece Allah’ın kime karşı sempati duyduğunu söylemektedir! Yüreği daima alçakgönüllülere doğru, fakirlere ve acı çekenlere doğru eğilir!
Allah’ın lütfünde olmak istiyor musun? “Doğruluğu arayın; alçakgönüllülüğü arayın. Rabbin öfkesinin gününde bir sığınak bulacaksınız”. İnsanlar arasında büyük sayılmak isteyen halk, kilbirli bir yüreği kabullenen kişiler, hiçbir zaman Allah’a hoş görünmezler, çünkü Kendisi alçakgönüllüdür. Allah’ın alçakgönüllülüğünü İsa’yı bize yollamış olmasından görüyoruz; İsa, O’nu tanımamız ve iyiliğini göstermek için geldi: Tüm hayatı, fakirlik ve alçakgönüllülük bir tanıklıktır. doğumundan ölümüne kadar!
O halde Havari Pavlus’un bizleri teselli etmek için şöyle demesine şaşırmıyoruz: “Allah, bilgeleri utandırmak için dünyanın cahil saydıklarını seçti; güçlüleri utandırmak için, güçsüz olanları seçti. Allah dünyanın önemli gördüklerini hiçe saymak için, dünyanın önemsiz, soysuz ve değersiz gördüklerini seçti. Öyle ki, Allah’ın önünde hiç kimse övünemesin”. Bizler zayıflığımızın ve cahilliğimizin farkındayız, özellikle de dünyanın bizleri imanımız için cahil gördüğünün ve haça gerilmiş bir adamı sevdiğimiz için hor gördüğünün farkındayız, fakat biz Allah’ın bu şekilde davranmasından mutluyuz. Yaşadığımız dünyada değerli görülmememiz, yüzümüzü kızartmamaktadır; hor görüldüğümüzde korkuya kapılmıyoruz, yana atılmaktan şaşırmıyoruz, tersine tüm bunların gerçekleşmesini bekliyoruz ve normal görüyoruz.
Aziz Pavlus, İsa’nın sözlerini dinlediği için bu şekilde konuştu! İsa, gerçekten de insanlara, öğrencilerine ve kalabalığa meşhur olan bu sözleriyle konuşmaya başladı: “Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara! Çünkü Göklerin Hükümranlığı onlarındır”. Bugün bu sözlerini mutlulukla tekrar dinlemekteyiz, aynı zamanda onları biraz daha iyi anlamak istiyoruz ve İsa’nın “yüreği zenginliğe bağlı olmayan”, “yüreği temiz olan”, “doğruluk uğruna zulüm gören” olarak tanıdığı kişilerin arasında bulunmayı arzuluyoruz.
Birçok Hristiyan, “yüreği zenginliğe bağlı olmayanlar” deyimin, yani bu “ruhsal fakirliğin” ne olduğunu merak etti. Ben bu cümleyi şöyle telaffuz edenler tarafından yardım gördüm: “Fakir olmaya karar verenlere; Allah’ın sevgisi uğruna, hayatlarında O, gerçek ve tek zenginlik, sevinç ve sevgi kaynağı olarak görülsün diye fakirlikte yaşamayı seçenlere, ne mutlu!”.
İsa bu öğretisiyle daha önce peygamberlerin söylediği ile tam bir uyum içerisindedir, ayrıca Kendi hayat tarzını anlamamıza ve görmemize yardımcı olmaktadır. Böylece bizler de fakirlik kararımızda teselli buluyoruz ve kuvvetleniyoruz. Biz; fakirleri sevdiğimiz için değil, Allah sevgisi için yoksul olmayı seçiyoruz; böylece O, içimizde güzelliğini ve büyüklüğünü gösterecektir; aynı zamanda bunu İsa sevgisi için yapıyoruz, çünkü O, “O’nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu” (2 Kor. 8,9).
Allah için fakir olmayı seçmek, bizleri içsel olarak zenginleştirir, başkalarına hizmet etmeye açık, kardeşlerimize karşı sevgi ve anlayış dolu olmamızı sağlar, sade, sevinçli, alçakgönüllü, yaşam zengini kılar!
İsa bizlere “Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara” demeye devam etmektedir ve bu mutluluğu anlamaya ve sevmeye yardım etmek için bize diğer mutlulukları da söylemektedir. Bizler arzularımızı değiştirmek için yüreklerimizi açıyoruz; geçici, aldatıcı şeylerden içsel, görünmez ve ebedi olan değerlere doğru yöneliyoruz: Onlar bizleri “Göklerin Hükümranlığına” layık kılacaklardır! Mutlu, yani Baba’ya yakın, hatta O’nun yüreğine dalmış olacağız!
Bu gerçekleşsin diye, fakirliği ve saflığı, merhameti ve mütevazılığı seviyoruz. Bu şekilde nihayet barışın, Allah’ın zenginliklerinden bizleri paydaş kılan o gerçek barışın inşaatçıları olacağız.
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it