Mesih İsa’nın nurlu görünüşü

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/08/2023 – MESİH İSA’NIN NURLU GÖRÜNÜŞÜ – A

1.Okuma Daniel 7,9-10.13-14 * Mez 97/96 * 2.Okuma 2Petrus 1,16-19 * İncil Mt 17,1-9

Bugün neredeyse gizemli bir olayı kutlamaktayız: Üç tanık onu kardeşlerine ve dostlarına açıklamadan önce üç ay, belki de üç sene saklı tuttular. İsa’nın Kendisi buyurmuştu: «İnsanoğlu ölümden dirilmeden önce, gördüklerinizi kimseye söylemeyin». Hayatımızın, daha iyisi imanımızın bazı olayları saklı, sadece içimizde mevcut olmalıdırlar.

Onları başkalarına açıklamak; onların değerlerini küçültmek, ayrıca bizim onları anlamamızı ve onların meyve vermelerini engellemek olacaktı. Olaya, Rab’bin Kendisi tarafından ”görünüş” denildi, çünkü üç havari, Petrus, Yakup ve Yuhanna, gözleri ile normal olarak görülmeyen gerçekleri gördüler.

Onlar İsa ile, İbrahim gibi, Musa gibi, İlyas gibi, yüksek bir dağa” çıkmıştılar. Bu çıkışı istemiş olan, İsa idi. O’nun bir kenara çıktığında, bunu dua için yaptığını bilmekteyiz. Ve ne oldu? Üç havari İsa’yı farklı gördüler, O’nun yüzü, dağdan inen Musa’nınkinden daha ışıklı, elbiseleri bembeyaz oldular. Tamamen farklı bir İsa’yı gördüler. Yeniden bu şekilde O’nu görmek için, O’nun dirilişini, O’nun artık bu dünyada değilkenki zamanı beklemeleri gerekecektir.

Üç havari; İsa’nın dua ederken, Baba’nın ışığına ve O’nun hayatına dalmış nasıl olduğunu gördüler. Allah’ın nurunun birazcığını gördüler! Bunu anlatmak imkansız olacaktı! Hiç kimse anlamayacaktı, onların kendileri de bunu nasıl söyleyebileceklerini bilmeyecektiler.

Ve gördükleri şeyin tamamen yeni, fakat gerçek olduğuna dair onlara güven vermek için, işte iki tanık, Musa ve İlyas! Bunlar, halka olan Allah’ın sevgisinin temsilci tanıklarıdır. Hayatları, görevleri ile birlikte, gelmesi gerekli Olanın, vaat edilmiş Mesih’in peygamberliği idi.

Onlar konuşmakta, İsa ile sohbet etmektedirler. O’na yaşıt olmaya dönüşmektedirler. Aynı ilgileri, aynı görevleri, aynı kaderleri vardır. Musa, halkın rehberidir, İlyas, ruhsal rehberidir ve İsa, Musa gibi, kalabalıklar tarafından izlenmektedir ve onların imanlarını yenilemektedir. İsa onların izlerini takip edecektir: Onlar Kendisi için peygamberlerdir. Onlar hemen hemen öldürülmeye kadar acı çektiler, İsa gerçekten öldürülecektir. Ve tıpkı İlyas’ın bedeninin gömüldüğü yerin bilinmemesi ile aynı şekilde İsa’nın bedenini de hiç kimse bulmayacaktır. Ve İlyas’ın Elişa’nın gördüğü ateşten arabası üzerinde göğe alındığı gibi, aynı şekilde İsa da bütün öğrencilerin gözleri önünde göğe çıkmak üzere ölümden koparıldı.

Musa, gök gürültüsü ve borazan sesleri ile kendisine konuşan Allah’ı dinliyordu ve İlyas O’nu hafif esen rüzgarın sessizliğinde duyuyordu, İsa’da ise üç havari, Allah’ı dinlerken O’nu dinliyordu: «Sevgili Oğlum budur, O’ndan hoşnudum. O’nu dinleyin!». Gizemli buluttan çıkan sözler, bir babanın sözleridir. Bunlar, daha önce duyulmuş sözlerdir: Mezmurlar, İshak’ın babası İbrahim’in hayatı ve peygamberlerin açıklamaları çok sevinçli ve güven verici bu cümleden özetlenmektedirler. Son söz, öğrenciler içindir: «O’nu dinleyin!». İşte, Allah’ın hoşuna gitmeleri için yapmaları gereken tek şey.

Musa’nın yazıları ve İlyas’ın sözleri aralıksızca Allah’ı dinlemeye çağırmakta idiler. Allah sürekli, «Dinle, ey İsrail!», «Eğer beni dinleseydin»,«Beni dilemediniz’» diye söylüyordu. Şimdi Allah’ın Kendisi, «O’nu dinleyin!» diyor, yani O’nu, Oğlu, Sevileni dinleyin! Şimdi öğrenciler, İsa’nın önüne O’nun Sözünün Allah’ın Sözü olduğundan emin olarak kendilerini koymaları gereklidir. Buna özel bir dikkat göstereceklerdir ve bundan sonraki öğrencilere örnek vermeleri gerekecektir.

Kendi kendimize şunu da sormaktayız: Ne için İsa dağa Kendisi ile birlikte sadece üç öğrenciyi aldı? Ya öteki dokuzu? Ne için onları tek başına bıraktı? Bazı güç tecrübelerin sadece az kişilere ayrıldıklarını düşünebiliriz; bu kişiler bu tecrübeleri sonra başkalarına iletecekler. Ayrıca havariler şunu öğrenecekler: Onların arasından bazılarına farklı görevler verilecekler, farklı tecrübeleri yapacaklar ve herkes birbirine güvenmeye hazırlanacaktır. Herkes Rab’lerinin Sözünü bir başkasından alacaktır!

Daniel Kitabından alınan birinci okuma, rahiplik kıyafetleri giyinmiş, Kendisini kral olarak, hatta tamamen ilahi özellikleri ile gösteren İsa’ya hayranlık içinde bakmaya bizi hazırladı. Ve de Aziz Petrus, ikinci mektubunda, kendisini çok etkileyen dağdaki görümü anlatmaktadır: Petrus için o an çok önemli idi ve havarisel ödevi için, bize emin bir şekilde İsa hakkında konuşması için ve şüphe etmeden peygamberlerin ve ataların tanıklıklarına dayanması için kendisine cesaret vermeye devam etmektedir. İsa’nın yanında Musa’yı ve İlyas’ı görmesi, sonra da onların İsa’yı tamamen tek başına bırakmalarını görmek de Petrus için önemlidir. Şimdi yüreğinde, bizim yüreğimizde de, «İsa’dan başka kimse» yok!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 17. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

30/07/2023 – OLAĞAN DEVRE – 17 Pazar Günü – A

1.Okuma 1 Kr. 3,5.7-12 Mezmur 118 2.Okuma Rom. 8,28-30 İncil Mat. 13,44-52

Süleyman’ın duası Allah’ın hoşuna gitmektedir. O kendisi için hiçbir şey istememekte, ne sağlık, ne zenginlik ne de düşmanlarına karşı zafer; sadece yönetmek için hikmet arzulamaktadır. Bununla halkı için Allah’ın bir işareti ve armağanı olacaktır.

Malnazar (1637-1638), Solomon writing
Malnazar (1637-1638), Solomon writing

Yani Süleyman, sevgi için araç olmak istemektedir: Bu arzu, Allah’ın yüreği ile karşılaşabilen tek arzudur. Allah sevgidir ve insanlar için sevgi aracı olmak istediğimizde O, gerçekten evlatları olduğumuzu bilip duamızı dinler ve gerçekleştirir!

Aziz Pavlus da aynı şeyleri başka sözlerle tekrar eder: “Allah’ı sevenlere… her şeyin iyilik için yöneltildiğini biliriz”. Bu cümleyi okurken birçok anlam çıkarabiliriz: İlk önce Allah Kendisini sevenlere özel bir ilgiyle bakar. Ayrıca her şey, her olay, hatta her terslik bile Allah tarafından bizim iyiliğimiz için kullanılmaktadır. Allah’ın Sözü olduğu için bu cümleyi ciddiye alanların – aralarında biz de olalım! – kızmak için ya da huzuru kaybetmek için sebepleri olmayacaktır. Tersine Allah’ın Oğluna “benzer” olacağız: Davranışlarımızla Peder’in aynı sevgisini yaşayan İsa’ya benzerliğimiz gözükecektir! Bizim bu benzerliğe ulaşmamız yaşamımızın tam olarak gerçekleşmesidir. Bunu İsa da bu günkü hikayeleriyle bize öğretmektedir.

Tarlada saklanmış hazineyi ve değerli inciyi arayan kimdir? İsa’yı arayıp yaşamının merkezi olarak yapandır, çünkü O’nda Allah’ın sevgisinin tamlığını bulur. Saklı hazineyi ve değerli inciyi bulan, başkalarının o tarla hakkında veya inci hakkında düşündüğüne bakmaz. O, Rab’bin mevcudiyetinin büyük değerini tanımakta ve artık onu kaybetmek istememektedir. Rab İsa her seçimi ve her kararı için bir kıstas olmaktadır: Ağıyla kıyıya her çeşit balık çeken, hepsini evine götürmez, aralarından sadece “iyi” olanları seçer! İyiyi ve kötüyü ayırt etmek için güvenli bir kıstası vardır! Bizim güvenli kıstasımız İsa ile karşılaştırmadır, O tek hazinedir; yüreğimiz ve zamanımızı meşgul etmeye layık tek değerli inci.

Ara sıra kendi kendime şunu soruyorum: Dağılmış ve zarar görmüş bir dünyada yaşayan bir Hristiyan nasıl güvenli kıstaslara sahip olabilir, nasıl incilerin değerini bilebilir ve değersiz tarlalarda saklı hazineyi nasıl bulabilir?

Yüreğimden gelen cevap budur: Alçakgönüllülüğe ve kendilerini Allah’ın Sözü ile karşılaştırmaya alışan Hristiyanlar güvenli kıstaslara sahipler, bu sebepten dıştan gelen etkenlerden etkilenmezler. En güzel ve güvenli alışkanlıksa sık sık ve düzenli olarak Tövbe Gizemine yaklaşmaktır. Moda akımlarından ve zamanın düşüncelerinden etkilenmeyen ailelerde, düzenli olarak Tövbe Gizemine yaklaşanların olduğuna dikkat ettim. Aynı zamanda bu gizeme sadık olanlar depresyona daha zor girerler. Tövbe Gizemine sadık olanlar Mesih İsa’ya yönelirler ve içsel bir huzura, bir barışa ulaşırlar; bundan sevgi ve sevinç alırlar.

İsa gerçek bir hazinedir, gerçek bir incidir: O’nu bulmak ve O’na bağlı kalmak için gösterdiğimiz küçük çabanın karşılığı bereketlidir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 16. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

23/07/2023 – OLAĞAN DEVRE – 16 Pazar Günü – A

1.Okuma Bil. 12,13.16-19 Mezmur 85 2.Okuma Rom. 8,26-27 İncil Mt. 13,24-43

Bugünkü Söz, Allah’ın her gün bize karşı kullandığı sabrını görmemizi sağlar. Elbette sabırlı bir Allah’a bakarak biz de O’na benzeyeceğiz. Bilgelik Kitabı Allah’ın sabrının “kör” olmadığını ve bizleri gururumuzun etkisi altında bırakmadığına dikkatimizi çeker. O bizi yargılamaktan vazgeçmiyor, fakat ”Ama büyük gücüne karşın, yargılarında yumuşaksın” ve ”çocuklarına güzel bir umut verdin, günahtan sonra tövbeyi kabul edeceğini bildirdin”.

Heinrich Füllmaurer (1526–1546), The Enemy Sowing Weeds
Heinrich Füllmaurer (1526–1546), The Enemy Sowing Weeds

İsa bu öğretiyi kolay anlamamızı sağlamak için bir hikaye anlatıyor. Bu hikaye “kötü ot (delice otu)” hikayesidir. Bir çiftçi tarlasına güçlükle ve meyve toplanabilme ümidi ile ektiği buğdayın arasında kötü otun da yetiştiğini görür. Bunu kim ekti? Kesinlikle kötülüğümüzü isteyen biri, bir düşman, iyi olmamızı kıskanan ve sevincimizi engellemek isteyen biri!

Bu otu hemen, daha ufakken sökmek isteyenler var. Ama tarlanın sahibi iyi buğday yetişmesine çok önem verdiği için bir tane küçük buğday bitkisi bile kaybetmek istemez. Bu sebepten yapılacak tek şey vardır, o da beklemek! Beklerken ne olacaktır?

İyi buğdayın Allah’ın yüreğimize ektiği Söz olduğunu, kötü otun ise Kötünün denenmeleri olduğunu kavradıktan sonra, bu hikayenin ruhani anlamını anlıyoruz. Elbette küçük bitkilerin doğası değişmiyor. Fakat bize zaman bağışlanmaktadır. Bu zaman boyunca itaatimizi değiştirebiliriz: Egoizmi ve gururu takip edeceğimize İsa’ya itaat etmeye başlayabiliriz, O’nunla kalıp O’nun gibi uysal ve alçakgönüllü olmayı öğrenebiliriz. Allah’ın sabrı bize zaman bağışlamaktadır, çünkü Allah kaybolmamızı istemez. O bize kendimizi düzeltmemiz, iyiliğini ve sabrını öğrenmemiz için fırsatlar verir.

Biz uyanık olacağız, çünkü şeytan kötü otunu ekmeye devam etmektedir, bizim iyi eylemlerimizde ve iyi kararlarımızda denenmeleri yaratmaktadır. Uyanık olmazsak tüm iyi niyetlerimizi büyüklük, kendini beğenmişlik, gurur ve yüzeysellikle karıştıracaktır. Kardeşlerimizden yardım dileyeceğiz, onlar da bizim davranışlarımıza dikkat edecekler ve bizler de onları dinleyeceğiz.

İsa, küçüklüğe ve saklı kalmaya değer vermemiz için iki hikaye daha anlatır. Gerçekten de Allah’ın sabırlı sevgisini tatmak için alçakgönüllü olmalı ve yüzeysel olmamalıyız. Allah’ın hükümranlığı, içimizde ve etrafımızı saran dünyada varlığını sürdürmeye neredeyse görülemez bir şekilde başlar. Bu görülemez şekil, aynı tarlaya atılan bir hardal tohumu kadar küçüktür. Aynen ekmek yapmak için kullanılan maya gibi de çok azdır. Ama zaman ve sabırla küçücük tohum, göğün kuşlarının barındığı kocaman bir ağaca dönüşür- kuşlar, Yahudiler için yeryüzündeki tüm milletlerin sembolü idi-. Az maya da, unu insanlar için güzel tatlı bir ekmeğe dönüştürür. Alçakgönüllülük ve sabır, hükümranlığın kralı olan İsa’yı kabul etmeye yardım edecektir: O herkes için güzel ve lezzetli tat dolu meyve veren tohumdur.

Aziz Pavlus, alçakgönüllülüğün ve sabrın duamızı da tatlandırması gerektiğini söyler. Biz bildiğimizi zannediyoruz ama gerçekte bize faydalı olanın ne olduğunu, dolayısıyla Babamız olan Allah’tan neyi dilememiz gerektiğini de bilmiyoruz. Bizim için dua eden, Kutsal Ruh’tur: Biz O’nu yüreğimizde ve aklımızda misafir edeceğiz. Böylece O, içimizde bizim için Baba’ya yalvarabilecektir. İçimizde sadece iyi ve sade, Allah’a layık, arzular yetişecekler. O zaman O’nun sabrı bizim kurtuluşumuz için meyve verebilecektir!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 15. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

16/07/2008 OLAĞAN DEVRE – 15. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş 55,10-11 Mezmur 64 2.Okuma Rom 8,18-23 İncil Mt 13,1-23

Yeşaya peygamber yukarıdan inen yağmuru inceledi ve tarlalarda büyüyen buğdayı, insanların yaşamaları için kullanılan o buğdayı gördü. Fakat aklı, Allah’ın ona yönelttiği ve tüm İsrail halkına duyurmakla görevlendirildiği Sözdeydi. O Söz de yukarıdan geliyor, o da boşuna gelmiyor, o da meyve vermeye, Allah’ın arzularını ve projelerini gerçekleştirmeye gelmektedir!

The Sower went out to Sow (From a mural in Brasov, Romania - original artist unknown)
The Sower went out to Sow (From a mural in Brasov, Romania – original artist unknown)

İsa bugün Yeşaya’nın bu düşüncelerinden yola çıkarak bizi düşünmeye çağırır. Tohum yukarıdan tarlaya iner. O cömertlikle ve güvenle eken bir çiftçinin sayesinde iner. Tarla homojen değildir: Onda küçük yollar ve taşlar var, bazen dikenler yetişir. Toplanacak meyve sadece iyi topraktan gelecektir. İsa’yı dinleyen kişi maddi incelemeyi ruhani yaşama çevirmeye alışık değildir. Bu sebepten İsa’nın kendisi yardımcı olur. Bazen insanlar anlamak istemez, çünkü Allah’ı dinlemek istemez çünkü O elbette yaşama ve düşünme şekillerinde değişiklikler teklif eder. Kim Allah’ı sevmek için kendini O’na sunmak istiyorsa eken çiftçinin işi, İsa’nın işi olduğunu anlasın. Herkese, günahkarlara ve kanunlara itaat edemeyenlere bile, toprağa değil, tohuma güvenerek Sözü dağıtan O’dur. İsa, insanın iyiliğine değil, Sözün gücüne güvenir. O, insanın Allah’a sevinç ve teselli veremeyeceğini bilir; bunu, sadece insanın yüreğinde canlı kalan Söz gerçekleştirecektir!

İsa ekiyor, herkese konuşuyor. Daha sonra iyi toprağın hangisi olduğu belli olacaktır. Bu önceden görülemez. Gerçekten bazen iyi gördüğün insanlar İsa’nın Sözünü dinlemez, çünkü başka türlü düşüncelere güvenirler; halbuki kötü ve beceriksiz gibi gördüğün kişilerse İsa’nın Sözüne beklenmedik bir itaat gösterirler; bu itaat, yaşamlarını değiştirerek, onları Allah’ın ruhani binasının canlı taşlarına çevirir.

Anlatılan masalın merkezi İsa’dır: O kendini bize tanıtmak istiyor, kendini göstermek ve özellikle de bizim O’nu tanıyarak O’na güvenmemizi ve Sözünü ciddiye almamızı istiyor, hatta kendisini yüreklerimize ekilmiş Babanın Sözü olarak tanımamızı istiyor. Ve iyi toprağa düşen tohum kaybolmanın karşılığını verir.

Ekici her yerde eker. Dikenler ve taşların arasında da biraz iyi toprak bulunabilir! Bu sadece sonra görünecektir. O güvenle doludur ve engellerden korkmaz. Aç olanlar ve ekmek bekleyenler çok. Ve iyi toprağa düşen tohum, kaybolmanın karşılığını verir.

Tohumun meyve vermek için sadece toprağa ihtiyacı yoktur, aynı anda uzun bir zamana, bekleyiş zamanına ihtiyacı vardır. İsa’nın Sözü de böyledir: Sözün meyvesini bekleme zamanı, acı ve inleme zamanıdır. Bunu bize aziz Pavlus söyler. “ilk nimetlerine kavuşmuş olan bizler de evlatlığa alınmayı ve bedenimizin kurtulmasını özlemle bekleyerek içimizden inliyoruz”. Bu bekleyiş esnasında köleliğin ağırlığını hissediyoruz. Kendimizi Allah’ın evlatları olarak hissetmemizi ve bilmemizi sağlayan sevinci kaybetmemize sebep olan günahın köleliği! Bu kölelik bizleri korkuya ve güvensizliğe itti. Fakat Baba’nın, Oğlu İsa’ya itaatimizi meyve verici kıldığını fark ettiğimizde bekleyişimizin karşılığı çok büyük olacaktır.

Bizim yüreklerimize ve eylemlerimize kabul ettiğimiz İsa’dan gelen Söz, Kendisi ile birlikte evlatlar olduğumuzun, Baba tarafından sevildiğimizin ve Hükümranlığında faydalı olduğumuzun tadına varmamızı sağlayacak. Bugün yaşadığımız ve her gün bize eşlik eden acı, kesinlikle bir gün yok olacaktır, çünkü ilahi sevginin yaşamımızda gözükeceğini göreceğiz: Bizde Allah’ın şanı belirecektir!

İçimize ekilen Sözün, yani, içimizde yaşayan İsa’nın meyve vereceğinden emin olmamız bizi teselli eder, bekleyiş ağırlığını, günahlı olmamızdan gelen acının ağırlığını taşımakta iken de bize ümit ve sevinç verir.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 14. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

09/07/2023 – OLAĞAN DEVRE – 14. Pazar Günü – A

1.Okuma Zek 9,9-10 Mezmur 144 2.Okuma Rom 8,9.11-13 İncil Mt 11,25-30

Aziz Pavlus, bize de verilen, Allah’ın Ruh’unun eserini övmeye, yüceltmeye devam ediyor. Bizler Ruh sayesinde eskisi gibi değiliz, artık “bedenin etkisi altında değiliz”, sadece maddi şeylerle ilgilenmiyoruz, çünkü dikkatimiz sadece geçici, kendine çekip hayal kırıklarına sebep olan gerçeklere yönelmemektedir. İmana ulaşmadan önceki gibi davransak kaderimiz sadece ölüm, bunun için ölümden korkmak da olacaktı. Ama Ruh sayesinde önümüzde yaşam, dolu ve ebedi yaşam geleceği var!

Beato Angelico, Cappella Niccolina (1447/1449)
Beato Angelico, Cappella Niccolina (1447/1449)

”Bedenin kötü işlerini Ruh’la öldürürseniz, yaşayacaksınız”: Havarinin tavsiyesi, Ruh tarafından yardım edilmeyi kabul ederek, gerçekten yaşamak için bedenin kötü işlerini yok etmektir! Bedenimizden yok etmemiz gereken işler egoizmimizden kaynaklanan bütün işlerdir: Gurur, kendini beğenmişlik, şehvet, paraya düşkünlük, kötülük, kavgacı olmadır. Ruhun yardımı olmadan Allah’ın evlatları gerçeğini göstermemize ve kutsal olmaya doğru yürümemize izin vermeyen bu davranışları yok edemeyiz.

Gerçekten de Allah’ımız, büyüklüğünde, uysal ve iyi, saf ve alçakgönüllüdür. İsa bize O’nu tanıtmış olmasaydı, O’nun hakkında hiç bir şeyi söyleyemezdik. İsa bize O’nu gösterir ve bizler, madem ki küçük ve fakir, sade ve alçakgönüllüyüz, O’nun açıklamasını kabul edebiliriz. Gururlu ve sahte bir bilgelik ile davranırsak Allah’ın tanınması, özellikle de O’nunla olan iletişim bize kapalı olacaktı! İsa’nın bize söylemek istediği, işte budur. İsa’nın kendisi peygamberin dediği gibi uysal, alçakgönüllüdür, basit ve alçakgönüllü, yorulmayı bilen ve başkalarından hiçbir şey talep etmeyen kişilerin kullandıkları hayvan üstünde bize geldi.

Allah’ın gerçek çehresini göstermek için, işte böyle geldi. Biz bu Allah ile gururlanıyoruz, mutluyuz, O bizi korkutan bir Allah değil, O’na evlatları olarak benzeyebiliriz ve benzemek isteriz; O’nun kendisi bizi sevilen evlatlar olarak sayar. İsa bize şöyle diyebilir: “Ey bütün yorgun olan ve yük altında ezilen hepiniz! Bana gelin, ben sizi rahatlatırım”.

Dünyanın günahı ve kendi günahımızla yorulan ve acı çeken bizler, O’nunla karşılaşmaya sevinçle gidiyoruz. O kraldır, çünkü tüm güvenimize layıktır, fakat O, dost bir kraldır, sadece sevincimizin tam olmasını isteyen bir kraldır. Peygamber O’nu kral diye çağırıyor, ama O kendini yumuşak ve iyi huylu olarak tanıtıyor.

Biz sevinçle O’na boyun eğiyoruz: O’nun yükü hafif ve kolaydır. Sen de zor anlarda, ne yapacağını bilmediğin zamanlarda, acıda ve zorlukta, benim de yaptığım gibi ve İsa’nın istediği gibi O’na yaklaşmayı, O’nu çağırmayı denedin. O da bize gerçekten huzur ve barış verdi.

O’na yaklaşmaya devam edeceğim, benden yardım dilediğinde veya acıda olduğunu gördüğümde, O’na doğru sana da eşlik edeceğim. O’ndan başka kimse yüreğimize yaşam ve barış veremez!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre 13. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

02/07/2023 OLAĞAN DEVRE – 13. PAZAR – A YILI

1. Okuma 2.Krallar Kit. 4,8-10;14-16 Mezmur 89 2. Okuma Rom 6-3-11 İncil Mt 10,37-42

İlk okumada okuduğumuz olay duygulandırıcıdır. Peygamber Elişa bir evli çiftin konuğu olur ve oradan her geçtiğinde yemek yemek için gelmeye davet edilir. Ayrıca Allah’ın adamı olduğu için, kadının cömertliği ve nazikliği göze çarpar: Kocasından onun için bir oda hazırlamasını ister, böylece adam oralarda olunca kalacak bir yeri de olacaktır.

Gerbrand van den Eeckhout (1621–1674), Elisha and the Shunammite woman
Gerbrand van den Eeckhout (1621–1674), Elisha and the Shunammite woman

O kadın bütün bunları karşılıksız yapıyor, Allah’ın bir peygamberine hizmet etmekten mutludur! Allah da onun en büyük arzusunu gerçekleştirerek, mükafatlandırır. Peygamber ilahi düşünceleri söyler ve kadının bir oğul doğuracağını müjdeler.

Bu cömertlik örneği İsa’nın sözlerini dinlerken aklımıza gelir; havarilerini eğitirken belki O’nun da aklında bu örnek vardı: “Bir peygamberi, peygamber olduğu için kabul eden, peygambere yaraşan bir karşılık alacak. Doğru bir adamı, doğru olduğu için kabul eden, doğru adama yaraşan bir karşılık alacaktır”.

Bu sözler Allah’ın adamlarını ciddiye almamız için bize güç verirler ve yardım ederler, çünkü Allah Kendisini bize somut kişiler vasıtasıyla gösterir ve karşılaştırır. Böylece bu sözler kalbimizi, İsa’ya açmamıza hazırlar: İsa; Peder’in yolladığı, Mesih, Allah’ın Oğlu, insani bedeninde ilahiyi getirendir. İsa havarilerine ödüllendirme prensibini uygular: Kim onları kabul ederse, onları yollayanı, yani Kendisini kabul etmiş olur. Bu şekilde öğrenciler kendileri Allah’ın koruması altında hissederler ve O’nun iyiliğinden yardım görerek görevleri için cesaret alırlar. Ama onlar gerçek öğrenciler olmalıdırlar. Gerçek öğrenci olmak nedir?

Kim İsa’nın gerçek öğrencisidir? Rab’bin öğretisi yarım terimlerle veya yarım ölçülerle değildir. Biz öğretisini tatlılaştırmak, kolaylaştırarak açıklamak isteriz, ama O ilk bakışta cesaret kıracak kelimeler kullanmaktan korkmuyor! Kim annesini ve babasını benden çok seviyorsa bana layık değildir!

Allah’ın Oğlu yanımızda iken kutsal bağların önemi azdır. En büyük sevgimiz genelde anne ve babamız veya çocuklarımız içindir. Bu sevgiyi herkes bilir. İsa bir anne, bir baba, bir evlat gibi sevilebilir, hatta onlardan daha çok tercih edilebilir ve edilmelidir. Herkes İsa’yı diğer tüm büyük sevgilerin önüne koymayı anlamaz ve kabul etmez. Fakat Hristiyan ebeveynler, çocuklarında İsa sevgisi görmedikleri zaman üzülürler: Aralarında gerçek bir birlik olmadığını da fark ederler!

İsa’yı kendi yaşamımızdan da çok sevmeliyiz. Bunu havariler ve din şehitleri anlamışlardır ve bize bunun örneğini vermişlerdir. Biz de İsa’ya olan sevgimizden dolayı fedakarlıklar yapmazsak veya O’nun adına hor görülmeye veya alay edilmeye katlanmazsak, imanımız kaybolabilir ve yaşamımız en güzel ve en gerçek anlamını kaybeder! İsa, insan kalbinin hazinesidir. İsa içimizde ise, biz daha olgun, daha cömert, sevmeye ve yaşamaya, küçük veya büyük haçlar taşımaya hazır oluruz. Eğer bizde İsa varsa, bizim aynı sevgimizi paylaşan birçok kişi ile kendimizi birlik içinde hissederiz. Bu birlik gerçekten büyüktür, kalbimizi ve yaşamımızı dolduran bir mutluluğu paylaşmaktır!

İkinci okumada Aziz Pavlus bize İsa ile bağlı yaşamdan bahseder! Kim Mesih İsa’da vaftiz edildi ise, bu dünyaya, gereksiz şeylerine ve yalancı güvenliklerine ölmüş gibidir. Kim İsa’nın ölümünü reddetmeden O’nunla birleşmişse, O’nunla yaşıyor, Allah için yaşıyor, artık yaşayan Allah’ınkine bağlı olduğu için ebedi diyebileceğimiz yeni bir yaşam yaşıyor. Biz de yeni bir yaşamda yaşayabiliriz”. Kim İsa’yı bulursa, en güzel ve en gerçek hayatı bulur! Ben de bunu söylüyorum, fakat İsa’yı ebeveynlerimden çok, dostlarımdan çok, kendimden çok, zenginlikten ve onurlardan çok sevmeye başladığım zaman bunu anladım.

Sana da yeni bir yaşama başlamayı bağışlaması için Rab’be dua ediyorum. O zaman sadece anlamakla kalmayacaksın, en güzel ve en kalıcı mutlulukları da tadacaksın!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it