Olağan devre – 22. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

03/09/2023 – OLAĞAN DEVRE – 22. Pazar Günü – A

1.Okuma Yer. 20,7-9 Mezmur 62 2.Okuma Rom 12,1-2 İncil Mt 16,21-27

İsa’nın bugünkü açıklamaları Petrus’un hoşuna gitmemektedir, çünkü kendi düşünce tarzından çok değişik, arzularından çok uzaktır. İsa, yaşamında Allah’ın Hizmetkarı hakkındaki peygamberliklerin gerçekleşeceklerini açıklamakta. Bu peygamberlikler acı çekeceğini, halkın başkanları tarafından ret edileceğini, öldürüleceği ve dirileceğini söylüyordu.

James Tissot (1836–1902), Get Thee Behind Me Satan (Rétire-toi Satan)
James Tissot (1836–1902), Get Thee Behind Me Satan (Rétire-toi Satan)

Diriliş konusunu Petrus duymamış gibidir: Son zamanlara bırakılacak bir fikirdir, en sonlara. Onun dikkati acı çekmek ve ölüm üzerinde kalıyor. Birçok kişiyi iyileştiren, her çeşit sınıfa ait olan insanlara mucizeler yapan, Allah’ı Baba gibi sevmeyi öğreten bir insanın tam da halkın başkanları tarafından ret edilmesi mümkün mü? Ölümden bile dirilten bir kişinin öldürülmesi mümkün mü? Petrus bunu düşünemiyor, anlayamıyor. Gerçekten sanki Petrus’un Kutsal Yazılar hakkında çok bilgisi yoktur veya Kutsal Yazıların kim bilir ne zaman gerçekleşeceklerini düşünüyor! Böylece itiraz etmek doğru, hatta kendi vazifesi olduğunu düşünüyor: Ona göre İsa o şekilde konuşmamalı.

Bu sebepten Petrus İsa’yı kenara çekiyor. İsa da körü veya sağır dilsizi iyileştirmek üzere onlara aynı şekilde davranmıştı. Öğrenci, Rab’be öğretmenlik yapmak istiyor, İsa o kör gibiymişçesine O’na öğretmek istiyor! Petrus, kendini Allah’ın yerine koymak isteyen ve Lucifer’e (Şeytan) dönüşen meleğe benziyor!

Rab ne yapmalıdır? Vazgeçmeli mi? Mesele o kadar ciddi ki vazgeçemez. Bu sebepten İsa, güçlü ve kararlı bir sevgi eylemiyle Petrus’a, çölde onu deneyen şeytana davrandığı gibi davranıyor. Nitekim şimdi burada da orada olan yine tekrarlanıyor: Petrus, itirazı ile kolay bir Mesihliği, insanların takdiri toplayacak ve kendini dünyanın kurtuluşu için sunmayacak bir Mesihliği yaşamak için İsa’yı Baba’nın arzusunu gerçekleştirmekten vazgeçtirmek istiyor. İsa bu yanlış fikri uzaklaştırmalıdır, bunu görünür ve herkesin anlayacağı şekilde yapmak için bu fikri ileten Petrus’u Kendinden uzaklaştırıyor.

Sonra İsa tüm öğrencilere yollarının Kendisininkinden uzaklaşmaması gerektiğini de eklemelidir: “Kim ardımdan gelmek isterse, nefsini yensin, haçını yüklensin ve yolumdan yürüsün”. Kim İsa’nın yanında kalmak istiyorsa kendini düşünmemeli, kendi zevkini, arzusunu aramamalı, kendini tanımaya veya tatmin etmeye çalışmamalı, tersine İsa’yı tanımalı ve kriter olarak İsa’nın Sözünü seçmeli, bu acılı yollardan geçilecek olsa bile.

Haç kötü bir şey değildir, hatta Mesih İsa’ya benzemenin yoludur. Aziz Pavlus şuna teşvik ediyor: “kendinizi (bedenlerinizi) diri, kutsal ve O’nu hoşnut eden bir kurban olarak sunun”. Bedenlerimizi sunmamız, arzularımızı ve zevklerimizi tatmin etmememizdir, İsa gibi ve İsa’nın bize öğrettiği gibi olmaya çalışmaktır.

Genelde bizim de olan, dünyevi düşünce tarzı bizi Allah’tan uzaklaştırır ve dolayısıyla bizi en gerçek ve derin sevinçten yoksun kılıyor. Bu sebepten dünyevi düşünce tarzlarını, alışkanlıklarını ve herhangi yerden gelen teklifleri, takip etmeyeceğiz. Biz İsa’yı izlemek ve Söz’ünü kabul etmek istiyoruz, bu bizler için yeni bir yaşam şekli için ışık ve kuvvet olacaktır. Bunu sevinçle ve inanarak yaparız. Bu olmadan artık yaşayamayız çünkü, Yeremya peygamberin dediği gibi, Rab’bimiz bizi Kendisine çekti. Sevgisiyle bizleri hemen hemen Kendisi gibi düşünmeye mecbur kılıyor çünkü yaşamın gerçeğinin ve güzelliğinin bunda olduğunu fark ettik.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 21. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

27/08/2023 – OLAĞAN DEVRE – 21. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş. 22,19-23 Mezmur 137 2.Okuma Rom 11,33-36 İncil Mt 16,13-20

Aziz Pavlus, Allah’ın planları karşısında şaşkınlığını bize göstermekte. O, İbranilerin başkanları tarafından ölüme mahkum edilen İsa’nın kurbanının nasıl pagan milletler için kurtuluş ve kutsama olduğunu gördü ve hatta bu olayın İbranilerin üzerine ceza çekmemekle birlikte, onlar için de kurtuluş kaynağı olduğunu görmekte! Allah’ın bilgeliği ve bilgisi gerçekten derindir ve biz hiçbir şekilde O’na tavsiye verebileceğimizi zannedemeyiz.

O bir geçiş gerçekleştirdi: İbrani halkının kutsamasını, İsa’yı kabul eden paganlara geçirdi. Yeşaya’nın anlattığı olay bunun peygamberliğidir. Rab, sarayın görevlisini makamından alarak daha çok güvendiği bir kişiye yetkiyi verir. Bu yetkiyi vermesini şöyle anlatır: “Davut evinin anahtarlarını onun omuzlarına koyacağım. O açınca, kimse kapamayacak; O kapayınca, kimse açamayacak”.

İsa’nın, Petrus ile konuşması bu sözlere benzer: İsa, yakında öleceğinin bilincindeydi ve Baba’nın arzularını yerine getirmeye dikkatliydi, havarilerin başına kimi getireceğini seçmek için Baba’dan işaret bekliyordu. Şimdi, Baba’nın Petrus’a, kendisinin gerçek kimliğini açıkladığını anlıyor. Gerçekten de Petrus şu soruya cevap verdi: “Ya siz ben kimim dersiniz?”. Verdiği cevap zeka ürünü değil, Allah tarafından esinlendi. Bu sebepten İsa ona “göklerin hükümranlığının anahtarlarını” vereceğine söz veriyor, görevi kapılarını açıp, kapamak olacaktır. Bu görevi elbette kaprislerine göre değil, Baba’dan alacağı bilgelik ve sevgiyle yerine getirecektir.

Biz İsa’nın bu sözlerinin geçmeyen sözler olduklarını biliyoruz, yani zamanla değerlerini kaybetmiyorlar, bu sebepten öğrencilerin başına geçen Petrus’un vekiline de dikkat etmekteyiz. Elbette bizler de İsa’nın sorusuna cevap vermeye çalışıyoruz: Biz de Baba’yı aynen Petrus gibi dinleyerek ve O’nun bizim uğrumuza yüreğimizde yaptığına bakarak cevap veriyoruz. Petrus’la birlikte “Sen, var olan Allah’ın Oğlu Mesih’sin” diyoruz! Bunu sevgi ile ama aynı zamanda alçakgönüllülükle söylüyoruz, çünkü bu sözleri söyleyebilmenin bizim kendi başarımız olmadığını, bunları söyleyebilmenin Allah’ın armağanı olduğunu biliyoruz.

İsa daha önce havarilerine şu soruyu da sormuştu: “Halkın söylediğine göre, İnsanoğlu kimdir?”. Havariler Rab’lerinin önünde, diğer insanlardan başka bir mertebede bulunduklarını biliyorlar. Onların arasında kendilerinin tanık olmaları gerekecek! Bu sebepten de halkın İsa’yı nasıl gördüğünü bilmeleri önemli. Bu; insanları tanımanın, nasıl bir dünyada yaşadığımızın farkına varmanın ve kime güvenebileceğimizi de bilmenin tek yoludur.

Siyasi düşünceleri bilmek önemli değildir, sosyal veya sıhhi durumlar da önemli değil, hatta insanların en yatkın oldukları günahları da bilmek önemli değil. İsa’nın tanığı olan Hristiyan; herkese, dürüst veya dürüst olmayanlara, sözlerle veya sözsüz olarak, herkese İsa sayesinde bize ulaşan Baba’nın sevgisini bildirmek istiyor. Kim müjdeyi kabul ederse Kutsal Ruh’u alır ve Kutsal Ruh’la birlikte kardeşlerle yaşayabilmek için birlik ruhu alır. İsa insanların yüreğinde ve aile ilişkilerinde varken, cemaatte, ailede ve sosyal toplumda o zaman yaşamak güzel ve hoş olur!

“Ya siz ben kimim dersiniz?”. İsa, sen cehennemimizi cennete çevirebilecek tek kişisin; eşler arasında, evlatlar ve ebeveynler arasında, zenginlik yüzünden uyuşmazlıkta yaşayan kardeşler arasında birliği tekrar kurabilecek tek kişisin. İsa, Baba Allah’ın hepimizi evlatlarına dönüşmemiz için yolladığı tek kişi, Sensin!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 20. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

20/08/2023 – OLAĞAN DEVRE – 20. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş 56,1.6-7 Mezmur 66 2.Okuma Rom 11,13-15.29-32 İncil Mt 15,21-28

Bugün Rab bize şunu söylemek istiyor: O sadece kendi milletini değil, tüm milletleri düşünüyor. O tüm insanları seviyor: Hepsinin sevinç içinde olduklarını görmek istiyor. Allah, tüm halkları, kendisini sevmeye hazırlamak için İsrail halkını kendi halkı olarak seçti.

Ilyas Basim Khuri Bazzi Rahib, The Canaanite Woman asks for healing for her daughter (1684)
Ilyas Basim Khuri Bazzi Rahib, The Canaanite Woman asks for healing for her daughter (1684)

Allah’ın bu küçük milleti tüm insanlık için büyük bir hizmet yapıyor: Tüm insanların Kurtarıcısı için yol hazırlayacak ve herkesin karşılaşacağı “evi” hazırlayacak: “Evim tüm milletler için dua evi sayılacaktır”!

Aziz Pavlus’un söylediği gibi, maalesef İsrail halkı Kurtarıcıyı ret etti: Bu şekilde İsa’nın ölümüne sebep oldu, fakat bu ölüm tüm dünya için merhamet kaynağı oldu. Pavlus İsrail’in pişman olacağını ümit ediyor: Madem ki Allah, İsa’nın kurbanı sayesinde herkesi sevmekte, belki İsrail de Rab’bi ve Kurtarıcı’yı kabul etmeye başlar. O zaman Allah’ın merhameti gerçekten tüm insanları sarabilecektir!

Allah’ın tüm insanları, tüm milletleri kurtarmak istediğini İsa da Kenanlı kadınla karşılaşmasıyla açıkça anlatıyor. İsa, Filistin’in dışındaki putperest şehirleri olan Sur ve Sayda bölgesinde bulunmakta idi. Oralara, mucizeleri için O’nu arayan kalabalıktan uzaklaşıp, öğrencileriyle yalnız kalabilmek için gitmişti. Fakat ünü buralara kadar yayılmıştı ve bu sebepten bir kadın yüksek sesle isteklerini bağırdı. Bu, üzüntülü, hatta neredeyse ümitsiz bir istek: Çünkü kimse kızını ele geçirmiş olan şeytanın kötü gücünü yenecek kapasiteye sahip değil.

Şeytan kimseden izin istemiyor ve ne zaman ki bir insanı kendine bağlayabiliyor, bunu yapıyor: Maalesef daha önce büyük suçlar işlemiş, dua etmeyen ve Allah’a güvenmeyen, ruhani olarak korumasız kişiler ve aileler vardır. Öyle insanlar var ki, ebeveynlerinin veya atalarının, Şeytana itaat ederek, yaptıkları seçimlerin sonucuyla yaşamakta ya da dürüst olmayan yollarla elde edilmiş paralarla yaşamaktadırlar. O mallar ve seçimlerin üstünde insanın düşmanı olan şeytan hakları kazandı.

İsa o kadına cevap vermiyor. Havariler ise yalvarmasını duymaktan bezdikleri için Rab’lerinden arzularını gerçekleştirmesini istiyorlar. İsa, kendisine Allah’ın gönderdiği kurtarıcı olarak inanmayan ve sadece bir ihtiyaç için yönelen bu kadının istediklerini yapmayı doğru olarak görmemektedir. Fakat kadın İsa’ya yaklaşınca O, arzusunun büyük bir alçakgönüllülükle yapıldığını görmekte. Çünkü kadın, İsa’nın ekmeğin köpekler için değil, çocuklar için armağan olduğunu söylemesinden alınmamakta. İsa, özellikle paganlar için kullanılan bu terimi mahsus kullandı. Ama kadın kırılmadı, hatta konuyu derinleştiriyor: Köpeklerin nasıl sahipleri varsa ve sahipleri onlara bakarsa, o da İbranilerin Allah’ın yüreğinde öncelikli olmalarını kabul ediyor. Ama aynı zamanda öncelikli olduklarını söylese de, herkesin Allah’ın kalbinde yeri olduğuna inanıyor ve bundan emindir! Köpekler de sahiplerinin evlatlarının masalarından düşen kırıntılardan faydalanırlar. İsa bu alçakgönüllülükten kadının imanının büyüklüğünü anlıyor. Ve şeytan kızını bırakmaya mecbur kalıyor. Çünkü şeytan alçakgönüllülüğe dayanamıyor, o ki daima kibirlidir!

Alçakgönüllülük Allah’ın hoşuna gitmektedir çünkü bu, Allah’ın Oğlu’nun özelliğidir. Gerçekten İsa iman ve sevgi bakımından değil, mütevazilik ve alçakgönüllülük bakımından Kendisini örnek olarak almamızı istiyor.

Böylece peygamberlik gerçekleşiyor: “Rabbin hizmetinde bulunmak ve onun adını yüceltmek için, kul olarak Rabbe bağlanmış olan yabancıları… dua evimde sevindirip mutlu kılacağım”. Rab’bin kulu gibi davranan bu kadın, İsa’nın Söz’ü ve bundan kaynaklayan kurtuluş meyvesi sayesinde sevince boğulmaktadır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Meryem’in Göğe Alınması Bayramı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

15/08/2023- MERYEM’İN GÖĞE ALINMASI BAYRAMI

1.Okuma Vahiy 12,1-6.10; Mezmur 44; 2.Okuma 1Kor 15,20-26; İncil Lk 1,39-56

Her şeye kadir ve ebedi Allah, Oğlunun Annesi, günahsız doğmuş Bakire Meryem’i bedeni ve ruhuyla birlikte göklerin şanına kavuşturdun. Onun mutluluğunu paylaşabilmemiz için, bu dünyada devamlı olarak gökteki nimetlere bağlı kalmamızı sağla”. Bugünkü Kutsal Ayinin bu duası bizleri Sözü dinlemeye ve bugün kutladığımız olayı anmamıza yöneltiyor.

Assunzione della Vergine (Tiziano Vecellio, 1535)
Duomo (Verona) – Assunzione della Vergine (Tiziano Vecellio, 1535)

Allah’ın yaptıklarını izleyelim, bunun sonuçlarını düşünerek, yaşamımıza yön verelim ve ümidimizi besleyelim! Allah, Mesih İsa’nın bakire annesi Meryem’i göklerin şanına yükseltti. Göklerin şanı nedir? Meryem bunu nasıl hak etti? Göklerin şanına yükseltilmek demektir ki, Meryem’de ve Meryem aracılığıyla Allah’ın sevgisinin ve bilgeliğinin güzelliği belirir. Meryem bu şanı hak etmedi, çünkü bu, Baba’nın bedava armağanıdır: Baba, Meryem aracılığıyla sadık ve kutsal sevgisinin bedava olduğunu göstermek istedi.

Vahiy kitabı göklerde beliren görkemli belirtiden bahseder. Bu belirti, güneşle kuşanmış, ayakları altında ay ve başında on iki yıldızdan oluşmuş bir tacı olan bir Kadındır. Belki de kitabın yazarı Meryem’den değil, Kilise’den bahsetmektedir. Ama niçin Kilise’yi bir oğlan doğuran kadına benzetmektedir? Mutlaka Kilise’den bahsetmek için İsa’nın annesinin imgesini kullanmaktadır.

Güneşle kuşanmış Kilise’dir, çünkü Kutsal Ruh’un lütfuyla parlamaktadır, İncil’in ışığıyla parlamaktadır ve “yükseklerden doğan güneşin”, yani İsa’nın mevcudiyetinden parlamaktadır. Fakat Kilise’de Meryem’in yeri çok özeldir, çünkü Meryem havarilerin ilk birlik ve dua tecrübelerinde onlara yardımcı oldu. İlahi ışık tüm gücüyle Meryem’de parlar, çünkü Meryem Allah’tan hiç uzaklaşmadı! Bizlerde ise ilahi ışık, günahın ve egoizmin lekelerini gün ışığına çıkarır.

Ay ise, gururla şişmiş olan zenginler ve güçlüler tarafından hükmedilen insanlığın uğradığı değişiklikleri göstermek için konmuştur. İşte, ay Kadın’ın ayaklarının altındadır! Bu kadın Kilise’dir ve Kilise aziz Meryem’in mevcudiyetiyle, onun kutsallığıyla, gururu ve gücü reddeden ilahisiyle gururlanabilir.

Yıldızlı taç Kilise’nin krallığını gösterir. Meryem bu krallığı tam olarak yaşadı, çünkü o, İsa’nın gerçek hizmetkarı oldu. O kadar hizmetkar oldu ki, vaatlere göre İsa’yla birlikte hükmedebiliyor!

Meryem ve Kilise, Kilise ve Meryem karşılıklı olarak birbirlerini desteklemektedirler ve birbirlerinin niteliklerini göstermektedirler. İkisinin de aynı amacı ve aynı varış noktası var. Meryem bizlerin, İsa’ya itaat ettiğini görmek ister, Kilise itaat eder ve üyelerinin itaat etmesine yardım eder. Meryem, İsa’nın bulunduğu yere varmaktadır, Kilise de bu varış noktasına ulaşmak için, Meryem’den öğrendiği ilahiyle Allah’ın büyüklüğünü överek, oraya doğru yürümektedir. Meryem, tüm Kilise’nin kabul edileceği yere kabul edildi. Orada ebedi nimetlere kavuşacak ve İsa’nın şanını paylaşabilecek, yani Allah’ın sevgisinin büyüklüğünü ve güzelliğini gösterebilecek.

Bu dünyada devamlı olarak ebedi nimetlere bağlı olarak yaşamaktayız: Bugünkü bayramla Meryem bize bunda yardımcı olur. Şimdi yaz mevsimindeyiz ve yüzeyselliğe kolayca düşebiliriz. Sadece eğlenceyi ve kendimizi tatmin etmeyi aramayalım! Yaşamın kutsal ve derin amaçlarını unutmayalım! Allah’n ışığını yansıtan Meryem’e bakarak gerçekten gerekli ve önemli olan ebedi yaşama, sevginin Allah’ının yaşadığı o yaşama ulaşmak için birbirimize destek olalım ve yürümeye devam edelim.

Bugün Meryem’in kabul edildiği göğe bakarak, bu dünyada kutsal bir yaşama şekline, yani içsel huzura ve insanlar arasındaki ahenkli ilişkiye, mal mülkten hür olmaya, Allah’ın içimizdeki ve aramızdaki mevcudiyetine dikkat etmeyi öğrenelim!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 19. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/08/2023 – OLAĞAN DEVRE – 19. Pazar Günü – A

1.Okuma 1Kr 19,9.11-13 Mezmur 84 2.Okuma Rom 9,1-5 İncil Mt 14,22-33

Aziz Pavlus acısını anlatmak için çok önemli bir açıklama yapmaktadır. Özellikle vaaz verip kabul edilmediği yerlerde çektiği acıyı veya uzun yolculukları sırasında yaşadığı zorlukları ya da birçok şehirde zulüm görmesinin sonundaki acılarını ve hapisteki küçük düşürülmelerini dinlemeyi bekliyoruz. Hayır, en büyük acısı kendi soydaşlarının, yani İsraillilerin Allah tarafından seçilmiş olmalarına rağmen ve onların Allah’ın vaatlerinden faydalanmalarına rağmen, İncil’i kabul etmemelerinden kaynaklanıyor.

Ilyas Basim Khuri Bazzi Rahib, Jesus Walks on Water - adapted from a folio dated 1684
Ilyas Basim Khuri Bazzi Rahib, Jesus Walks on Water – adapted from a folio dated 1684

İsa o halktan geliyor, ama onlar İsa’yı Mesih olarak, Allah’ın Oğlu olarak, Baba’nın vaatlerinin gerçekleştiricisi olarak kabul etmediler. Pavlus bunun için acı çekiyor, ama kimseyi suçlamıyor, çünkü kendisi de İsa’yı ve Kilise’sine zulmetmişti, kendisi de İsa vasıtasıyla bize ulaşan Allah’ın bedava sevgisini kabul etmekte zorlandı; fakat bu iyi müjdeyi kabul ettikten sonra, O’nun lütfuna kavuştu.

İsa’yı kabul etmek hep bir iman eylemidir, büyük bir imandır ve sadece alçakgönüllü ve zenginliğe bağlı olmayan insanlara mümkündür. Bugünkü İncil, Petrus ve Onikilerin, Rab’bin ilahi tabiatını tanıyabilmelerine yardım eden bir anı anlatmaktadır. Onlara ekmeklerin ve balıkların çoğaldığını görmek yetmemişti. O mucizenin sonucunda hevesli kalabalığın etkisi altında kalmamaları için İsa neredeyse havarileri tek başlarına kayığa yollamaya mecbur olmuştu, yoksa onlar İsa’yı kolay bir Mesih, insani şan kaynağı olarak göreceklerdi.

İsa ise kalabalığı bırakıp tepede tek başına dua etmeye çıkıyor. Bu sırada öğrenciler rüzgar yüzünden gölde zorluklar çekmektedirler. İsa onları tek başına bırakmıyor ve onlara yardımcı olmak için su üstünde yürüyerek yanlarına gidiyor. Onlar onu tanımakta zorlanıyorlar: Su üzerinde yürümek fazla garip bir olaydır, bir insan için imkansızdır. Korkuyorlar, İsa’nın var olduğunu hiç düşünmüyorlar: Onlara göre bir hayalettir ve de onun ne yapabileceği belli değildir.

İsa bunu fark ediyor ve Kendisini Allah’ın adı ile tanıtıyor: ”Ben’im!” Bu, yeterli olmayacaktı, çünkü artık onlar bu adını tanıyıp Mezmurlar’ın söyledikleri gibi Allah’ın su üzerinde yürüyebilmesini bilmektedirler Ayrıca O, Allah’a özgü sözü de ekliyor: ”Korkmayın!”

Biraz rahatlatılmışlar fakat Petrus emin olmak için aynı şeyi yapmak, Öğretmeni gibi su üstünde yürümek istiyor. O’ndan buyruğu almayı diliyor, çünkü Rab’bine itaat etmeyi istiyor. Ve İsa kabul ediyor!

Bu raddede ilk olarak Petrus ve sonra diğerleri, iman etmenin ne kadar zor olduğunu fark ediyorlar. Petrus su üzerinde birkaç adım atıyorfakat biraz rüzgar, Petrus’un yüreğindeki imanı yok etmek için yeterlidir. Hemen İsa’yı unutuyor, bakışını O’nun üzerinde sabit tutmuyor. İman olmayınca Petrus tek bir adım bile atamaz, hemen batmaya başlıyor. İsa’ya iman yaşamın güvenliğidir, ayaklar altındaki sağlam topraktır.

İman olmayınca sadece öğrencinin yaşamı değil, tüm sosyal ilişkileri de tehlikededir, tüm toplum yaşayamıyor, üyelerine yardımcı olamıyor; İsa’ya iman yok olunca tüm güvenceler yıkılır, kimseye güvenilemez, iyiyi ve kötüyü ayırt etmek için hiçbir kaynak kalmaz. Bu, dünyamızın şu anki durumudur. Hatta, Kilise’nin bir çok üyesinin de durumudur.

Rab ile tekrar karşılaşmak için uygun zaman ve yerlere ihtiyacımız vardır, aynen İlyas’ın dağa çıkışı gibi. Yüreğimize girecek, onu değiştirecek, korku, imansızlık rüzgarları esince güçlü ve sabit bir imana kabiliyetli kılacak, Allah’ın sesini duyabilmek için sessiz yerlere ve zamana ihtiyaç vardır.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it