PASKALYA DEVRESİ III. CUMARTESİ

İncil: Yuhanna 6, 60- 69

 Öğrencilerinin birçoğu bunu işitince, “Bu söz çok çetin, kim kabul edebilir?” dediler.

Öğrencilerinin buna karşı söylendiğini anlayan İsa, “Bu sizi şaşırtıyor mu?” dedi. “Ya İnsanoğlu’nun önceden bulunduğu yere yükseldiğini görürseniz? Yaşam veren Ruh’tur. Beden bir yarar sağlamaz. Sizlere söylediğim sözler ruhtur, yaşamdır. Yine de aranızda iman etmeyenler var.” İsa iman etmeyenlerin ve kendisine ihanet edecek kişinin kim olduğunu baştan beri biliyordu. “Sizlere, ‘Baba’nın bana yöneltmediği hiç kimse bana gelemez’ dememin nedeni budur” dedi. Bunun üzerine öğrencilerinin birçoğu geri döndüler, artık O’nunla dolaşmaz oldular. İsa o zaman Onikiler’e, “Siz de mi ayrılmak istiyorsunuz?” diye sordu.

Simun Petrus şu yanıtı verdi: “Rab, biz kime gidelim? Sonsuz yaşamın sözleri sendedir. İman ediyor ve biliyoruz ki, sen Allah’ın Kutsalı’sın.”

PASKALYA DEVRESİ III. CUMA

İncil: Yuhanna 6, 52-59

Bunun üzerine Yahudiler, “Bu adam yememiz için bedenini bize nasıl verebilir?” diyerek birbirleriyle çekişmeye başladılar. İsa onlara şöyle dedi: “Size doğrusunu söyleyeyim, İnsanoğlu’nun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde yaşam olmaz. Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz yaşamı vardır ve ben onu son günde dirilteceğim. Çünkü bedenim gerçek yiyecek, kanım gerçek içecektir. Bedenimi yiyip kanımı içen bende yaşar, ben de onda.

Yaşayan Baba beni gönderdiği ve ben Baba’nın aracılığıyla yaşadığım gibi, bedenimi yiyen de benim aracılığımla yaşayacak. İşte gökten inmiş olan ekmek budur. Atalarınızın yedikleri man gibi değildir. Atalarınız öldüler. Oysa bu ekmeği yiyen sonsuza dek yaşar.”

İsa bu sözleri Kefarnahum’da havrada öğretirken söyledi.

PASKALYA DEVRESİ III. PERŞEMBE

İncil: Yuhanna 6, 44-51

“Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmedikçe, o kimse bana gelemez. Bana geleni de son günde dirilteceğim. Peygamberlerin yazdığı gibi, ‘Allah onların hepsine kendi yollarını

öğretecektir.’ Baba’yı işiten ve O’ndan öğrenen herkes bana gelir. Bu, bir kimsenin Baba’yı gördüğü anlamına gelmez. Baba’yı sadece Allah’tan gelen görmüştür. Size doğrusunu söyleyeyim, iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Yaşam ekmeği Ben’im.

Atalarınız çölde man yediler, yine de öldüler. Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek. Gökten inmiş olan diri ekmek Ben’im. Bu ekmekten yiyen sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim ekmek de benim bedenimdir.”

PASKALYA DEVRESİ III. ÇARŞAMBA

İncil: Yuhanna 6, 35-40

İsa, “Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz” dedi.

“Ama ben size dedim ki, ‘Beni gördünüz, yine de iman etmiyorsunuz.’ Baba’nın bana verdiklerinin hepsi bana gelecek ve bana geleni asla kovmam. Çünkü kendi isteğimi değil, beni gönderenin isteğini yerine getirmek için gökten indim. Beni gönderenin isteği, bana verdiklerinden hiçbirini yitirmemem, son gün hepsini diriltmemdir. Çünkü Babam’ın isteği, Oğul’u gören ve O’na iman eden herkesin sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde dirilteceğim.”

PASKALYA DEVRESİ III. SALI

İncil: Yuhanna 6, 30-35

Bunun üzerine, “Görüp sana iman etmemiz için nasıl bir belirti gerçekleştireceksin? Ne yapacaksın?” dediler. “Atalarımız çölde man yediler. Yazılmış olduğu gibi, ‘Yemeleri için

onlara gökten ekmek verdi.'” İsa onlara dedi ki, “Size doğrusunu söyleyeyim, gökten ekmeği size Musa vermedi, gökten size gerçek ekmeği Babam verir. Çünkü Allah’ın ekmeği, gökten inen ve dünyaya yaşam verendir.” Onlar da, “Efendimiz, bizlere her zaman bu ekmeği ver!” dediler. İsa, “Yaşam ekmeği Ben’im. Bana gelen asla acıkmaz, bana iman eden

hiçbir zaman susamaz” dedi.

3 MAYIS AZİZ HAVARİLER FİLİPUS VE YAKUP BAYRAMI

İncil:  Yuhanna 14, 6-14

İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez. 7Beni tanısaydınız, Babam’ı da tanırdınız. Artık O’nu tanıyorsunuz, O’nu gördünüz.” 

Filipus, “Ya Rab, bize Baba’yı göster, bu bize yeter” dedi. 

9İsa, “Filipus” dedi, “Bunca zamandır sizinle birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan, Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, ‘Bize Baba’yı göster’ diyorsun?Benim Baba’da, Baba’nın da bende olduğuna inanmıyor musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor. Bana iman edin; ben Baba’dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden dolayı iman edin. Size doğrusunu söyleyeyim, benim yaptığım işleri, bana iman eden de yapacak; hatta daha büyüklerini yapacaktır. Çünkü ben Baba’ya gidiyorum. Baba Oğul’da yüceltilsin diye, benim adımla dilediğiniz her şeyi yapacağım. Benim adımla benden ne dilerseniz yapacağım.”

PASKALYA DEVRESİ III. PAZARTESİ

İncil: Yuhanna 6, 22-29

Ertesi gün, gölün karşı yakasında kalan halk, önceden orada sadece bir tek tekne bulunduğunu, İsa’nın kendi öğrencileriyle birlikte bu tekneye binmediğini, öğrencilerinin yalnız gittiklerini anladı. Rab’bin şükretmesinden sonra halkın ekmek yediği yerin yakınına

Taberiye’den başka tekneler geldi. Halk, İsa’nın ve öğrencilerinin orada olmadığını görünce teknelere binerek Kefarnahum’a, İsa’yı aramaya gitti.

O’nu gölün karşı yakasında buldukları zaman, “Rabbî, buraya ne zaman geldin?” diye sordular.

İsa şöyle yanıt verdi: “Size doğrusunu söyleyeyim, doğaüstü belirtiler gördüğünüz için değil, ekmeklerden yiyip doyduğunuz için beni arıyorsunuz. Geçici yiyecek için değil, sonsuz yaşam boyunca kalıcı yiyecek için çalışın. Bunu size İnsanoğlu verecek. Çünkü Baba Allah O’na bu onayı vermiştir.”

Onlar da şunu sordular: “Allah’ın istediği işleri yapmak için ne yapmalıyız?”

İsa, “Allah’ın işi O’nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye yanıt verdi.

PASKALYA DEVRESİ III. PAZAR

İncil: Luka 24, 35-48

Kendileri de (Emaus yolundan geri dönen iki öğrenci) yolda olup bitenleri ve ekmeği böldüğü zaman İsa’yı nasıl tanıdıklarını anlattılar.

Bunları anlatırlarken İsa gelip aralarında durdu. Onlara, “Size esenlik olsun!” dedi. İsa onlara, “Neden telaşlanıyorsunuz? Neden kuşkular doğuyor içinizde?” dedi. “Ellerime, ayaklarıma bakın; işte benim! Dokunun da görün. Hayaletin eti kemiği olmaz, ama görüyorsunuz, benim var.” Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve ayaklarını gösterdi. Sevinçten hâlâ inanamayan, şaşkınlık içindeki öğrencilerine, “Sizde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Kendisine bir parça kızarmış balık verdiler.

İsa onu alıp gözlerinin önünde yedi. Sonra onlara şöyle dedi: “Daha sizlerle birlikteyken, ‘Musa’nın Yasası’nda, peygamberlerin yazılarında ve Mezmurlar’da benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir’ demiştim.”

Bundan sonra Kutsal Yazılar’ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı. Onlara dedi ki, “Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim’den başlayarak bütün uluslara O’nun adıyla duyurulacak. Sizler bu olayların tanıklarısınız. Ben de Babam’ın vaat ettiğini size göndereceğim. Ama siz, yücelerden

gelecek güçle kuşanıncaya dek kentte kalın.”

PASKALYA DEVRESİ II. CUMARTESİ

İncil: Yuhanna 6, 16-21

Akşam olunca öğrencileri göle indiler. Bir tekneye binerek gölün karşı yakasındaki Kefarnahum’a doğru yol aldılar. Karanlık basmış, İsa henüz yanlarına gelmemişti.

Güçlü bir rüzgar estiğinden göl kabarmaya başladı. Öğrenciler üç mil kadar kürek çektikten sonra, İsa’nın gölün üstünde yürüyerek tekneye yaklaştığını görünce korktular. Ama İsa, “Korkmayın, benim!” dedi. Bunun üzerine O’nu tekneye almak istediler. O anda tekne gidecekleri kıyıya ulaştı.

Türkiye Ermeni Katolik Başepiskoposluğundan Duyuru

29.04.2022 Cuma, Saat 18.00’de IBB Atatürk Kitapligi’nda Pek Muhterem Basepiskopos Levon Zekiyan tarafindan;

“Istanbul’da Tarih, Inanc, Ritüel: Osmanli Imparatorlugu’nda Ermeni Katolik Milleti’nin Olusumu ve Gelisimi” konulu konferans verilecektir. 

Katiılımınızı bekleriz. 

Gümüssuyu, Miralay Sefik Bey Sok. Taksim

İSTANBUL LATİN KATOLİK EPİSKOPOSLUĞUNDAN DUYURU

İstanbul Latin Katolik Episkoposluğumuz tarafından her hafta Avrupa ve Anadolu yakasında Efkaristiya tapınma düzenlenmektedir.


Avrupa yakasında oturanlar için kutsal Ruh (Saint Esprit) Katedrali’nde  her Cuma akşamı, Saat 18:00’da ki Kutsal Ayinden hemen sonra Türkçe ve İngilizce Efkaristiya Tapınma yapılmaktadır.


Anadolu yakasında oturanlar için her Salı akşamı Fenerbahçe Aziz Agustinus Kilisesin’de Saat 20:00’da Söz Ayini ve EfkaristiyaTapınma yapılmaktadır.Ayrıca Salı günleri saat 19:15’den itibaren günah itirafları için bir peder hazır bulunmaktadır.

Kutsal Efkaristiya’da Mesih İsa’nın önünde olmak için davetlisiniz. 

PASKALYA DEVRESİ II. CUMA

İncil: Matta 11, 25-30

İsa bundan sonra şöyle dedi: “Baba, yerin ve göğün Rabbi! Bu gerçekleri bilge ve akıllı kişilerden gizleyip küçük çocuklara açtığın için sana şükrederim. Evet Baba, senin isteğin buydu. Babam her şeyi bana teslim etti. Oğul’u, Baba’dan başka kimse tanımaz. Baba’yı da Oğul’dan ve Oğul’un O’nu tanıtmak istediği kişilerden başkası tanımaz. Ey bütün yorgunlar ve yükü ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm. Boyunduruğumu yüklenin, benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu, alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahata kavuşur. Boyunduruğumu taşımak kolay, yüküm hafiftir.”

PASKALYA II. PERŞEMBE

İncil: Yuhanna 3, 31-36

Yukarıdan gelen, herkesten üstündür. Dünyadan olan dünyaya aittir ve dünyadan söz eder. Gökten gelen ise, herkesten üstündür. Ne görmüş ne işitmişse ona tanıklık eder, ama tanıklığını kimse kabul etmez. O’nun tanıklığını kabul eden, Allah’ın gerçek olduğuna mührünü basmıştır. Allah’ın gönderdiği kişi Allah’ın sözlerini söyler. Çünkü Allah, Ruh’u ölçüyle vermez. Baba Oğul’u sever; her şeyi O’na teslim etmiştir. Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Ama Oğul’un sözünü dinlemeyen yaşamı görmeyecektir. Allah’ın gazabı böylesinin üzerinde kalır.

İzmir Metropolit Başepiskoposu Monsenyör Martin Kmetec’in Çobanlık Simgesi – Pallium – Giyme Töreni Aziz Yuhanna Katedrali’nde yapıldı

23 Nisan günü, Saat 16.00’da İzmir Metropolit Başepiskoposu Monsenyör Martin Kmetec’in Çobanlık Simgesi – Latince ismi Pallium – Giyme Töreni Aziz Yuhanna Katedrali’nde yapıldı. İstanbul Latin Katolik Ruhani Reisi Monsenyör Massimiliano Palinuro ve Türkiye Ermeni Katolik Başepiskoposu Monsenyör Levon Zekiyan da törene iştirak ettiler. Ozan Karagöz’ün yönetimindeki Katedral’in korosu, orgu çalan Şerkan Şahin ve Katedral’in görevlisi Mesut Kalaycı bu görkemli törene uygun ilahilerle eşlik ederken giriş alayı gerçekleşti. Vatikan’ın Türkiye Büyükelçisi ilk bölüme başkanlık etti.

Açılış konuşmasında, Monsenyör Marek ilk olarak Palyum’un anlamını açıkladı: “Palyum, 4. yüzyıla tarihlenen ve nihayetinde Episkoposlar ile ilişkilendirilen bir litürjik giysidir… Bu, dünyanın dört bir yanından yeni atanan Başepiskoposların Roma’ya seyahat ederek Papa’dan palyum’u alacakları yıllık bir kutlamaya dönüştü. 2015 yılında Papa Francis’in aldığı karardan dolayı, Episkoposlar 29 Haziran’da kutlanan Aziz Petrus ve Pavlus Bayramı için Roma’ya seyahat ediyor, Papa bu Ayin’de bir gece boyunca Aziz Petrus Bazilikası sunağının altındaki Aziz Petrus’un mezarında bırakılmış olan Palyumları kutsuyor ve onları her yeni Metropolit Episkoposa özel olarak sunuyor… Özel bir Ayin ile Vatikan Büyükelçisi Episkoposlara Palyum’u resmen bahşeder. Bu, yerel Episkoposluğun önemini vurgular ve Episkopos’un sürüsündekilerin de kutlamaya katılmasına olanak sağlar.

Palyum anlam bakımından oldukça zengindir: Her şeyden önce, palyum, Roma’da 21 Ocak tarihinde kutlanan ve adı Latince kuzu anlamına gelen ‘agnus’ kelimesiyle ilişkilendirilen Azize Agnes gününde sunulan kuzuların yününden yapılır.  O gün iki kuzu geleneksel olarak papa tarafından kutsanır ve daha sonra Kutsal Perşembe günü bu koyunların yünü kırılır. Yün daha sonra yaklaşık beş santimetre kalınlığında düz bir kuşak haline getirilir, merkezinde kavislenerek omuzların üzerinde durabilir hale getirilir ve iki siyah kanat önden ve arkadan düşer.  Her iki ucunda birer ve kıvrımda dört adet olmak üzere siyah ipek ile altı haç işlenir ve ön ve arkası, altın ve mücevherlerden yapılan ve asikül adı verilen üç iğne ile süslenir”  şeklinde anlattı.

Açıklamaların ardından, Monsenyör Martin, Vatikan Büyükelçisi huzurunda diz çöktü ve Havarisel İman İkrarını söyledikten sonra Mons. Marek Palyum’a dair özel bir dua formülü söyleyerek onu Başepiskopos’un omzuna koydu. 

Alkışlardan sonra törene her zamanki Ayin usulünde devam edildi. Peder İreneusz tarafından Aziz Yuhanna tarafından yazılan Mesih İsa’nın İncil’inden Sözler okunduktan sonra, İzmir Başepiskoposu verdiği vaazında: “Görmeden iman edenlere ne mutlu.” Bu söz hepimize yöneliktir. İman artık ispata değil, görenlerin tanıklığına bağlıdır; biz de bu tanıklığa iman ederek Mesih’e inanabilir ve O’nunla tanışabiliriz. Havariler, bizim için görgü tanıklarıdır. Onların tanıklığı aracılığıyla Mesih’e inanıyoruz. Hristiyanlık tarihi boyunca tanıkların iman tecrübeleri aracılığıyla Mesih’e inanıyoruz. Yaşayan Mesih’le karşılaştıklarını söyleyen iman şehitlerinin tanıklığı aracılığıyla Mesih’e inanıyoruz. Mesih hayatımızda mevcuttur. Hayatlarımızı değiştiren, kalplerimizi yumuşatan, bize tanık olmamız için güç veren Mesih ile karşılaştık. O’nunla tanıştık” dedi. (SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie Ritzmann)

İzmir Başepiskoposluğunda Sinod’un Birinci Aşaması sona erdi.

Açılış duasının ardından İzmir Başepiskoposu Monsenyör Martin’in hoşgeldiniz konuşması ve giriş sözlerinden sonra, Anadolu Ruhani Reisliğinin Özel Kalem Müdürü P. Antuan Ilgıt’a söz verildi. 

Anadolu Ruhani Reisliğinin Özel Kalem Müdürü P. Antuan Ilgıt

Bu Cizvit Rahibi sinod kelimesini – Yunanca syn (birlikte) ve odos (yürüyüş) parçacıklarından oluşan sinodos’tan türemiştir  – açıklamasından sonra, “Fakat bu birlikte yürümek kesinlikle cümbür cemaat, bir sürü olarak yürümek şeklinde anlaşılmamalıdır. Burada kastedilen, birlikte  hissederek…” dedi. Hem “sinodal yol”, hem de “sinodal yolda muhakeme etme” konuları irdelendi. “…muhakeme etme sinodal yol maneviyatının temelini teşkil etmektedir. Matta İncili’nde Rabbimiz Mesih İsa’nın bizzat kendisi ‘Bırakın [deliceler ve buğday] hasat vaktine dek birlikte büyüsünler’ demek suretiyle iyi buğdayın arasına ‘düşman’ tarafından zararlı deliceler bitkisinin ekildiği gerçeğini teyit etmiştir. Hemen ardından ise şöyle der: ‘Hasat vakti  orakçılara, önce deliceleri toplayın diyeceğim, yakmak için demet yapın. Buğdayı ise toplayıp ambarıma koyun’… Şimdi sinodal yürüyüşün son kilometrelerindesiniz, dolayısıyla sizler için hasat vakti, yani deliceleri ve buğdayı ayırt etme vakti geldi çattı. Bunun için de Kilise olarak, Episkoposunuzun himayesinde beraber muhakeme etme  durumundasınız” şeklinde açıkladı.

İzmir Başpiskoposluk Sinod Koordinatörü Fransisken Rahibi Peder Felianus Dogon

Aziz Polikarp Kilisesi bahçesinde öğle yemeği ve zengin sohbetlerin ardından öğleden sonra birkaç kişi söz alıp kendi inançlarını ve bağlılıklarını derinleştirmeye kaynaklık eden etkenleri ve ilgi alanlarını içeren iman ve yaşamları hakkındaki deneyimlerini paylaştı, ayrıca Caritas konulu bir sunum da salonda bulunan kişilere aktarıldı.

İzmir Başepiskoposu Monsenyör Martin Kmetec

Oturumun kapanış “Sinod Kilisesi:toplum, katılım ve görev” sentezinde, “Bu amaçla 17 Ekim 2021 tarihinde İzmir Başepiskoposluğu’nda Başepiskopos Martin tarafından bugünkü tarihi buluşma ile son bulan çok anlamlı ve verimli bir süreç başlatılmıştır. Bu süre zarfında, Başepiskoposluğun tüm cemaatlerinde ve topluluklarında “imanlıları dinleme” istişare toplantısı düzenlendi. Bu değerli çalışmanın meyveleri bugünkü buluşmada paylaşıldı… Birbirimizden ‘öğrenmeye’ ve birlikte büyümeye, teşvik etmeye ve İsa’nın görevine katılmaya çağrıldık” ifadeleriyle dile getirildi. (SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie Ritzmann)

PASKALYA DEVRESİ II. ÇARŞAMBA

İncil: Yuhanna 3, 16-21

Çünkü Allah dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu’nu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. Allah, Oğlu’nu dünyayı yargılamak için göndermedi, dünya O’nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi.

O’na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Çünkü Allah’ın biricik Oğlu’nun adına iman etmemiştir. Yargı da şudur: Dünyaya ışık geldi, ama insanlar ışık yerine karanlığı sevdiler. Çünkü yaptıkları işler kötüydü. Kötülük yapan herkes ışıktan nefret eder ve yaptıkları açığa çıkmasın diye ışığa yaklaşmaz. Ama gerçeği uygulayan kişi yaptıklarını, Allah’a dayanarak yaptığını göstermek için ışığa gelir.

PASKALYA DEVRESİ II. SALI

İncil: Yuhanna 3, 7-15

 Sana, ‘Yeniden doğmalısınız’ dediğime şaşma. Yel dilediği yerde eser; sesini işitirsin, ama nereden gelip nereye gittiğini bilemezsin. Ruh’tan doğan herkes böyledir.” Nikodim İsa’ya, “Bunlar nasıl olabilir?” diye sordu.

İsa ona şöyle yanıt verdi: “Sen İsrail’in öğretmeni olduğun halde bunları anlamıyor musun?

Sana doğrusunu söyleyeyim, biz bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze tanıklık ediyoruz. Sizler ise bizim tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz. Sizlere yeryüzüyle ilgili şeyleri söylediğim zaman inanmazsanız, gökle ilgili şeyleri söylediğimde nasıl inanacaksınız? Gökten inmiş olan İnsanoğlu’ndan başka hiç kimse göğe çıkmamıştır. Musa çölde yılanı nasıl yukarı kaldırdıysa, İnsanoğlu’nun da öylece yukarı kaldırılması gerekir. Öyle ki, O’na iman eden herkes sonsuz yaşama kavuşsun.

İzmir Başepiskoposluğu’nda İki Önemli Etkinlik

Bu sene 23 Nisan Cumartesi günü, İzmir Başepiskoposluğu’nda özel ve yoğun bir gün gerçekleştirildi. İlk olarak sabah saat 10.00’da İzmir Başepiskoposluğu Sinodu’nun ilk aşamasının kapanış oturumu, Vatikan’ın Türkiye Büyükelçisi Monsenyör Marek Solczyński katılımıyla Aziz Polikarp Kilisesi’nde başladı.

Oturumun kapanış “Sinod Kilisesi:toplum, katılım ve görev” sentezinde, “Bu amaçla 17 Ekim 2021 tarihinde İzmir Başepiskoposluğu’nda Başepiskopos Martin tarafından bugünkü tarihi buluşma ile son bulan çok anlamlı ve verimli bir süreç başlatılmıştır. Bu süre zarfında, Başepiskoposluğun tüm cemaatlerinde ve topluluklarında “imanlıları dinleme” istişare toplantısı düzenlendi. Bu değerli çalışmanın meyveleri bugünkü buluşmada paylaşıldı… Birbirimizden ‘öğrenmeye’ ve birlikte büyümeye, teşvik etmeye ve İsa’nın görevine katılmaya çağrıldık” ifadeleriyle dile getirildi.
Saat 16.00’da tüm katılımcılar İzmir Metropolit Başepiskoposu Monsenyör Martin Kmetec’in Çobanlık Simgesi – Latince ismi Pallium – Giyme Töreni için Aziz Yuhanna Katedrali’ne gittiler. İstanbul Latin Katolik Ruhani Reisi Monsenyör Massimiliano Palinuro ve Türkiye Ermeni Katolik Başepiskoposu Monsenyör Levon Zekiyan da törene iştirak ettiler.

Ozan Karagöz’ün yönetimindeki Katedral’in korosu, orgu çalan Şerkan Şahin ve Katedral’in görevlisi Mesut Kalaycı bu görkemli törene uygun ilahilerle eşlik ederken giriş alayı gerçekleşti. Vatikan’ın Türkiye Büyükelçisi ilk bölüme başkanlık etti.
Açılış konuşmasında, Monsenyör Marek ilk olarak Palyum’un anlamını açıkladı: “Palyum, 4. yüzyıla tarihlenen ve nihayetinde Episkoposlar ile ilişkilendirilen bir litürjik giysidir… Bu, dünyanın dört bir yanından yeni atanan Başepiskoposların Roma’ya seyahat ederek Papa’dan palyum’u alacakları yıllık bir kutlamaya dönüştü. 2015 yılında Papa Francis’in aldığı karardan dolayı, Episkoposlar 29 Haziran’da kutlanan Aziz Petrus ve Pavlus Bayramı için Roma’ya seyahat ediyor, Papa bu Ayin’de bir gece boyunca Aziz Petrus Bazilikası sunağının altındaki Aziz Petrus’un mezarında bırakılmış olan Palyumları kutsuyor ve onları her yeni Metropolit Episkoposa özel olarak sunuyor… Özel bir Ayin ile Vatikan Büyükelçisi Episkoposlara Palyum’u resmen bahşeder. Bu, yerel Episkoposluğun önemini vurgular ve Episkopos’un sürüsündekilerin de kutlamaya katılmasına olanak sağlar.

Palyum anlam bakımından oldukça zengindir: Her şeyden önce, palyum, Roma’da 21 Ocak tarihinde kutlanan ve adı Latince kuzu anlamına gelen ‘agnus’ kelimesiyle ilişkilendirilen Azize Agnes gününde sunulan kuzuların yününden yapılır.  O gün iki kuzu geleneksel olarak papa tarafından kutsanır ve daha sonra Kutsal Perşembe günü bu koyunların yünü kırılır. Yün daha sonra yaklaşık beş santimetre kalınlığında düz bir kuşak haline getirilir, merkezinde kavislenerek omuzların üzerinde durabilir hale getirilir ve iki siyah kanat önden ve arkadan düşer.  Her iki ucunda birer ve kıvrımda dört adet olmak üzere siyah ipek ile altı haç işlenir ve ön ve arkası, altın ve mücevherlerden yapılan ve asikül adı verilen üç iğne ile süslenir”  şeklinde anlattı.
Açıklamaların ardından, Monsenyör Martin, Vatikan Büyükelçisi huzurunda diz çöktü ve Havarisel İman İkrarını söyledikten sonra Mons. Marek Palyum’a dair özel bir dua formülü söyleyerek onu Başepiskopos’un omzuna koydu. 
İzmir Metropolit Başepiskoposu Mons. Martin Kmetec’in Çobanlık Simgesi – Latince ismi Pallium – Giyme Töreni
Alkışlardan sonra törene her zamanki Ayin usulünde devam edildi. Peder İreneusz tarafından Aziz Yuhanna tarafından yazılan Mesih İsa’nın İncil’inden Sözler okunduktan sonra, İzmir Başepiskoposu verdiği vaazında: “Görmeden iman edenlere ne mutlu.” Bu söz hepimize yöneliktir. İman artık ispata değil, görenlerin tanıklığına bağlıdır; biz de bu tanıklığa iman ederek Mesih’e inanabilir ve O’nunla tanışabiliriz. Havariler, bizim için görgü tanıklarıdır. Onların tanıklığı aracılığıyla Mesih’e inanıyoruz. Hristiyanlık tarihi boyunca tanıkların iman tecrübeleri aracılığıyla Mesih’e inanıyoruz. Yaşayan Mesih’le karşılaştıklarını söyleyen iman şehitlerinin tanıklığı aracılığıyla Mesih’e inanıyoruz. Mesih hayatımızda mevcuttur. Hayatlarımızı değiştiren, kalplerimizi yumuşatan, bize tanık olmamız için güç veren Mesih ile karşılaştık. O’nunla tanıştık” dedi. (SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie Ritzmann)

PASKALYA DEVRESİ II. PAZARTESİ

İncil: Yuhanna 3, 1-8

Yahudiler’in Nikodim adlı bir önderi vardı. Ferisiler’den olan bu adam bir gece İsa’ya gelerek, “Rabbî, senin Tanrı’dan gelmiş bir öğretmen olduğunu biliyoruz. Çünkü Tanrı kendisiyle olmadıkça kimse senin yaptığın bu mucizeleri yapamaz” dedi.

İsa ona şu karşılığı verdi: “Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden doğmadıkça Tanrı’nın Egemenliği’ni göremez.”

Nikodim, “Yaşlanmış bir adam nasıl doğabilir? Annesinin rahmine ikinci kez girip doğabilir mi?” diye sordu.

İsa şöyle yanıt verdi: “Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve Ruh’tan doğmadıkça Tanrı’nın Egemenliği’ne giremez. Bedenden doğan bedendir, Ruh’tan doğan ruhtur. Sana, ‘Yeniden doğmalısınız’ dediğime şaşma. Yel dilediği yerde eser; sesini işitirsin, ama nereden gelip nereye gittiğini bilemezsin. Ruh’tan doğan herkes böyledir.”

PASKALYA’NIN 8. GÜNÜ

İncil: Yuhanna 20, 19-31

Haftanın o ilk günü akşam olunca, öğrencilerin Yahudi yetkililerden korkusu nedeniyle bulundukları yerin kapıları kapalıyken İsa geldi, ortalarında durup, “Size esenlik olsun!” dedi. Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve böğrünü gösterdi. Öğrenciler Rab’bi görünce sevindiler. İsa yine onlara, “Size esenlik olsun!” dedi. “Baba beni gönderdiği gibi, ben de sizi gönderiyorum.” Bunu söyledikten sonra onların üzerine üfleyerek, “Kutsal Ruh’u alın!”

dedi. “Kimin günahlarını bağışlarsanız, bağışlanmış olur; kimin günahlarını bağışlamazsanız, bağışlanmamış kalır.” Onikiler’den biri, “İkiz” diye anılan Tomas, İsa geldiğinde onlarla birlikte değildi. Öbür öğrenciler ona, “Biz Rab’bi gördük!” dediler. Tomas ise, “O’nun ellerinde çivilerin izini görmedikçe, çivilerin izine parmağımla dokunmadıkça ve elimi böğrüne sokmadıkça inanmam” dedi. Sekiz gün sonra İsa’nın öğrencileri yine evdeydiler. Tomas da onlarla birlikteydi. Kapılar kapalıyken İsa gelip ortalarında durdu, “Size esenlik olsun!” dedi. Sonra Tomas’a, “Parmağını uzat” dedi, “Ellerime bak, elini uzat, böğrüme koy. İmansız olma, imanlı ol!” Tomas O’na, “Rabbim ve Tanrım!” diye yanıtladı. İsa, “Beni gördüğün için mi iman ettin?” dedi. “Görmeden iman edenlere ne mutlu!”

İsa, öğrencilerinin önünde, bu kitapta yazılı olmayan başka birçok doğaüstü belirti gerçekleştirdi. Ne var ki yazılanlar, İsa’nın, Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna iman edesiniz ve iman ederek O’nun adıyla yaşama kavuşasınız diye yazılmıştır.

PASKALYA HAFTASI CUMARTESİ GÜNÜ

İncil: Markos 16, 9-15

İsa, haftanın ilk günü sabah erkenden dirildiği zaman önce Mecdelli Meryem’e göründü. Ondan yedi cin kovmuştu. Meryem gitti, İsa’yla bulunmuş olan, şimdiyse yas tutup gözyaşı döken öğrencilerine haberi verdi. Ne var ki onlar, İsa’nın yaşadığını, Meryem’e göründüğünü duyunca inanmadılar.

Bundan sonra İsa kırlara doğru yürümekte olan öğrencilerinden ikisine değişik bir biçimde göründü. Bunlar geri dönüp öbürlerine haber verdiler, ama öbürleri bunlara da inanmadılar.

İsa daha sonra, sofrada otururlarken Onbirler’e göründü. Onları imansızlıklarından ve yüreklerinin duygusuzluğundan ötürü azarladı. Çünkü kendisini diri görenlere inanmamışlardı.

İsa onlara şöyle buyurdu: “Dünyanın her yanına gidin, Müjde’yi bütün yaratılışa duyurun.

İSTANBUL KUTSAL RUH KATEDRALİ’NDE KUTSAL HAFTA VE PASKALYA

Kutsal Ruh Kilisesi’nde Kutsal Hafta boyuncaYağların Takdisi, Kutsal Perşembe ve Kutsal cuma Ayinleri geniş bir cemaat katılımı ile İstanbul Latin Katolik Kilisesi Havarisel Vekili, Episkopos Mons. Massimiliano Palinuro riyasetinde kutlandı.

Monsenyör Massimiliano vaazında şunları söyledi:

“Bu Kutsal Paskalya gecesinde, dünyadaki kötülük ve Mesih karşıtlığının, O’ nun sevgisini yenebilecek kadar güçlü olmadığını sevinçle ilan ediyoruz. Allah’ın Oğlu, insanlığın asli itaatsizliğini kendi itaatiyle yendi. Mesih, bizim yaralarımızı kendi yaralarıyla iyileştirdi, bizim gururumuzu kendi kibarlığıyla nezaketiyle alçak gönüllülüğe çevirdi. Bizim gibi gerçek insan olarak Mesih, Haç üzerindeki fedakarlığıyla, kötülüğün ancak iyilikle yenilebileceğini öğreterek, adaletsizlik ve acımasızlık karşısında sevmeye devam etti; kin ve şiddet karşısında affetmeye devam etti.

O’nun kadar bu büyük eşsiz sevgisini tanıdıktan sonra, Hristiyan olmak, sadece kültürel bir tanımlama veya çeşitli ritüel uygulamaları olarak basite indirgenemez. 

Hristiyan olmak demek İsa gibi yaşamak ve ölmek demektir. Hristiyan olmak bencilliğimiz bizi öfkeye iterken bile sevmeye devam etmek demektir. Hristiyan olmak, amaçsız gibi gözükse bile yaşamı sevmeye devam etmek demektir. Hristiyan olmak, ayartmalar bize başka insanları cinsel obje gibi gösterirken bile temiz olarak kalmaya ve saf ilişkiler kurmaya devam etmek demektir. Hristiyan olmak, İsa ile birlikte dirilmiş, yeni yaratıklar olmak demektir. Hristiyan olmak, İsa dirildiği için yeni insanlık olmayı ve yeni dünyayı inşaa etmeyi yılmadan umut etmek demektir.  Allah’ın yok edilemez hayali işte budur.”

https://haber.sat7turk.com/istanbul-kutsal-ruh-katedral-kilisesinde-yaglarin-takdisi-ayini/

PASKALYA HAFTASI CUMA GÜNÜ

İncil: Yuhanna 21, 1-14

 Bundan sonra İsa Taberiye Gölü’nün kenarında öğrencilerine yine göründü. Bu da şöyle oldu: Simun Petrus, “İkiz” diye anılan Tomas, Celile’nin Kana Köyü’nden Natanel, Zebedi’nin oğulları ve İsa’nın öğrencilerinden iki kişi daha birlikte bulunuyorlardı. Simun Petrus ötekilere, “Ben balık tutmaya gidiyorum” dedi. Onlar, “Biz de seninle geliyoruz” dediler.

Dışarı çıkıp tekneye bindiler. Ama o gece bir şey tutamadılar. Sabah olurken İsa kıyıda duruyordu. Ne var ki öğrenciler, O’nun İsa olduğunu anlamadılar.

İsa, “Çocuklar, balığınız yok mu?” diye sordu.

“Yok” dediler.

İsa, “Ağı teknenin sağ yanına atın, tutarsınız” dedi. Bunun üzerine ağı attılar. O kadar çok balık tuttular ki, artık ağı çekemez olmuşlardı.

İsa’nın sevdiği öğrenci, Petrus’a, “Bu Rab’dir!” dedi.

Simun Petrus O’nun Rab olduğunu işitince üzerinden çıkarmış olduğu üstlüğü giyip göle atladı. Öbür öğrenciler balık dolu ağı çekerek tekneyle geldiler. Çünkü karadan ancak iki yüz arşın kadar uzaktaydılar.

Karaya çıkınca orada yanan bir kömür ateşi, ateşin üzerinde balık ve ekmek gördüler.

İsa onlara, “Şimdi tuttuğunuz balıklardan getirin” dedi. Simun Petrus tekneye atladı ve tam yüz elli üç iri balıkla yüklü ağı karaya çekti. Bu kadar çok balık olduğu halde ağ yırtılmamıştı.

İsa onlara, “Gelin, yemek yiyin” dedi.

Öğrencilerden hiçbiri O’na, “Sen kimsin?” diye sormaya cesaret edemedi. Çünkü O’nun Rab olduğunu biliyorlardı.

İsa gidip ekmeği aldı, onlara verdi. Aynı şekilde balıkları da verdi. İşte bu, İsa’nın ölümden dirildikten sonra öğrencilere üçüncü görünüşüydü.

PASKALYA DEVRESİ I. PERŞEMBE GÜNLÜK ÖVGÜ DUALARI

İncil:  Luka 24, 35-48

Kendileri de yolda olup bitenleri ve ekmeği böldüğü zaman İsa’yı nasıl tanıdıklarını anlattılar.

Bunları anlatırlarken İsa gelip aralarında durdu. Onlara, “Size esenlik olsun!” dedi. Ürktüler, bir hayalet gördüklerini sanarak korkuya kapıldılar. İsa onlara, “Neden telaşlanıyorsunuz? Neden kuşkular doğuyor içinizde?” dedi.

“Ellerime, ayaklarıma bakın; işte benim! Dokunun da görün. Hayaletin eti kemiği olmaz, ama görüyorsunuz, benim var.”

Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve ayaklarını gösterdi. Sevinçten hâlâ inanamayan, şaşkınlık içindeki öğrencilerine, “Sizde yiyecek bir şey var mı?” diye sordu. Kendisine bir parça kızarmış balık verdiler. İsa onu alıp gözlerinin önünde yedi.

Sonra onlara şöyle dedi: “Daha sizlerle birlikteyken, ‘Musa’nın Yasası’nda, peygamberlerin yazılarında ve Mezmurlar’da benimle ilgili yazılmış olanların tümünün gerçekleşmesi gerektir’ demiştim.”

Bundan sonra Kutsal Yazılar’ı anlayabilmeleri için zihinlerini açtı. Onlara dedi ki, “Şöyle yazılmıştır: Mesih acı çekecek ve üçüncü gün ölümden dirilecek; günahların bağışlanması için tövbe çağrısı da Yeruşalim’den başlayarak bütün uluslara O’nun adıyla duyurulacak. Sizler bu olayların tanıklarısınız.

PASKALYA DEVRESİ I. ÇARŞAMBA ÖVGÜ DUALARI

İncil: Luka 24, 13-35

 Aynı gün öğrencilerden ikisi, Yeruşalim’den altmış ok atımı uzaklıkta bulunan ve Emmaus denilen bir köye gitmekteydiler. Bütün bu olup bitenleri kendi aralarında konuşuyorlardı.

Bunları konuşup tartışırlarken İsa yanlarına geldi ve onlarla birlikte yürümeye başladı.

Ama onların gözleri O’nu tanıma gücünden yoksun bırakılmıştı.

İsa, “Yolda birbirinizle ne tartışıp duruyorsunuz?” dedi.

Üzgün bir halde, oldukları yerde durdular. Bunlardan adı Kleopas olan O’na, “Yeruşalim’de bulunup da bu günlerde orada olup bitenleri bilmeyen tek yabancı sen misin?” diye karşılık verdi.

İsa onlara, “Hangi olup bitenleri?” dedi.

O’na, “Nasıralı İsa’yla ilgili olayları” dediler. “O adam, Allah’ın ve bütün halkın önünde gerek söz, gerek eylemde güçlü bir peygamberdi. Başkâhinlerle yöneticilerimiz O’nu, ölüm cezasına çarptırmak için valiye teslim ederek çarmıha gerdirdiler; oysa biz O’nun, İsrail’i kurtaracak kişi olduğunu ummuştuk. Dahası var, bu olaylar olalı üç gün oldu ve aramızdan bazı kadınlar bizi şaşkına çevirdiler. Bu sabah erkenden mezara gittiklerinde, O’nun cesedini bulamamışlar. Sonra geldiler, bir görümde, İsa’nın yaşamakta olduğunu bildiren melekler gördüklerini söylediler. Bizimle birlikte olanlardan bazıları mezara gitmiş ve durumu, tam

kadınların anlatmış olduğu gibi bulmuşlar. Ama O’nu görmemişler.”

İsa onlara, “Sizi akılsızlar! Peygamberlerin bütün söylediklerine inanmakta ağır davranan kişiler! Mesih’in bu acıları çekmesi ve yüceliğine kavuşması gerekli değil miydi?” dedi.

Sonra Musa’nın ve bütün peygamberlerin yazılarından başlayarak, Kutsal Yazılar’ın hepsinde kendisiyle ilgili olanları onlara açıkladı. Gitmekte oldukları köye yaklaştıkları sırada İsa, yoluna devam edecekmiş gibi davrandı. Ama onlar, “Bizimle kal. Neredeyse akşam olacak, gün batmak üzere” diyerek O’nu zorladılar. Böylece İsa onlarla birlikte kalmak üzere içeri girdi. Onlarla sofrada otururken İsa ekmek aldı, şükretti ve ekmeği bölüp onlara verdi.

O zaman onların gözleri açıldı ve kendisini tanıdılar. İsa ise gözlerinin önünden kayboldu. Onlar birbirine, “Yolda kendisi bizimle konuşurken ve Kutsal Yazılar’ı bize açıklarken yüreklerimiz nasıl da sevinçle çarpıyordu, değil mi?” dediler. Kalkıp hemen Yeruşalim’e döndüler. Onbirler’i ve onlarla birlikte olanları toplanmış buldular.

Bunlar, “Rab gerçekten dirildi, Simun’a görünmüş!” diyorlardı.

Kendileri de yolda olup bitenleri ve ekmeği böldüğü zaman İsa’yı nasıl tanıdıklarını anlattılar.

PASKALYA’DAN SONRA I. SALI

İncil: Matta 28, 8-15

Kadınlar korku ve büyük sevinç içinde hemen mezardan uzaklaştılar; koşarak İsa’nın öğrencilerine haber vermeye gittiler. İsa ansızın karşılarına çıktı, “Selam!” dedi. Yaklaşıp İsa’nın ayaklarına sarılarak O’na tapındılar.

O zaman İsa, “Korkmayın!” dedi. “Gidip kardeşlerime haber verin, Celile’ye gitsinler, beni orada görecekler.”

Kadınlar daha yoldayken nöbetçi askerlerden bazıları kente giderek olup bitenleri başkâhinlere bildirdiler. Başkâhinler ileri gelenlerle birlikte toplanıp birbirlerine  danıştıktan sonra askerlere yüklü para vererek dediler ki, “Siz şöyle diyeceksiniz: ‘Öğrencileri geceleyin geldi, biz uyurken O’nun cesedini çalıp götürdüler.’ Eğer bu haber valinin kulağına gidecek olursa biz onu yatıştırır, size bir zarar gelmesini önleriz.”

Böylece askerler parayı aldılar ve kendilerine söylendiği gibi yaptılar. Bu söylenti Yahudiler arasında bugün de yaygındır.

PASKALYA’DAN SONRA PAZARTESİ

İncil: Matta 28, 8-15

Kadınlar korku ve büyük sevinç içinde hemen mezardan uzaklaştılar; koşarak İsa’nın öğrencilerine haber vermeye gittiler. İsa ansızın karşılarına çıktı, “Selam!” dedi. Yaklaşıp İsa’nın ayaklarına sarılarak O’na tapındılar.

O zaman İsa, “Korkmayın!” dedi. “Gidip kardeşlerime haber verin, Celile’ye gitsinler, beni orada görecekler.”

Kadınlar daha yoldayken nöbetçi askerlerden bazıları kente giderek olup bitenleri başkâhinlere bildirdiler. Başkâhinler ileri gelenlerle birlikte toplanıp birbirlerine  danıştıktan sonra askerlere yüklü para vererek dediler ki, “Siz şöyle diyeceksiniz: ‘Öğrencileri geceleyin geldi, biz uyurken O’nun cesedini çalıp götürdüler.’ Eğer bu haber valinin kulağına gidecek olursa biz onu yatıştırır, size bir zarar gelmesini önleriz.”

Böylece askerler parayı aldılar ve kendilerine söylendiği gibi yaptılar. Bu söylenti Yahudiler arasında bugün de yaygındır.

MESİH İSA’NIN DİRİLİŞİNİN ŞANLI PASKALYA BAYRAMI

Matta İncilinden  28, 1-10

O ölülerden dirildi ve sizi Celile’de bekliyor.

Şabat Günü’nü izleyen haftanın ilk günü, tan yeri ağarırken, Mecdelli Meryem ile öbür Meryem mezarı görmeye gittiler. Ansızın büyük bir deprem oldu. Rab’bin bir meleği gökten indi ve mezara gidip taşı bir yana yuvarlayarak üzerine oturdu. Görünüşü şimşek gibi, giysileri ise kar gibi bembeyazdı. Nöbetçiler korkudan titremeye başladılar, sonra ölü gibi yere yıkıldılar.

Melek kadınlara şöyle seslendi: “Korkmayın! Çarmıha gerilen İsa’yı aradığınızı biliyorum. O burada yok; söylemiş olduğu gibi dirildi. Gelin, O’nun yattığı yeri görün. Çabuk gidin, öğrencilerine şöyle deyin: ‘İsa ölümden dirildi. Sizden önce Celile’ye gidiyor, kendi-sini orada göreceksiniz.’ İşte ben size söylemiş bulunuyorum.”

Kadınlar korku ve büyük sevinç içinde hemen mezardan uzaklaştılar; koşarak İsa’nın öğrencilerine haber vermeye gittiler. İsa ansızın karşılarına çıktı, “Selam!” dedi. Yaklaşıp İsa’nın ayaklarına sarılarak O’na tapındılar. O zaman İsa, “Korkmayın!” dedi. “Gidip kardeşlerime haber verin, Celile’ye gitsinler, beni orada görecekler.”

KUTSAL CUMARTESİ

C Yılı: Luka 24, 1-12

Kadınlar haftanın ilk günü, sabah çok erkenden, hazırlamış oldukları baharatı alıp mezara gittiler. Taşı mezarın girişinden yuvarlanmış buldular. Ama içeri girince Rab İsa’nın cesedini bulamadılar. Onlar bu durum karşısında şaşırıp kalmışken, şimşek gibi parıldayan giysilere bürünmüş iki kişi yanlarında belirdi. Korkuya kapılan kadınlar başlarını yere eğdiler. Adamlar ise onlara, “Diri olanı neden ölüler arasında arıyorsunuz?” dediler. “O burada yok, dirildi. Daha Celile’deyken size söylediğini anımsayın. İnsanoğlu’nun günahlı insanların eline verilmesi, çarmıha gerilmesi ve üçüncü gün dirilmesi gerektiğini bildirmişti.”

O zaman İsa’nın sözlerini anımsadılar. Mezardan dönen kadınlar bütün bunları Onbirler’e ve ötekilerin hepsine bildirdiler.

Bunları elçilere anlatanlar, Mecdelli Meryem, Yohanna, Yakup’un annesi Meryem ve bunlarla birlikte bulunan öbür kadınlardı. Ne var ki, bu sözler elçilere saçma geldi ve kadınlara inanmadılar. Yine de, Petrus kalkıp mezara koştu. Eğilip içeri baktığında keten bezlerden başka bir şey görmedi. Olay karşısında şaşkına dönmüş bir halde oradan uzaklaştı.

MESİH İSA’NIN ISTIRAPLARININ KUTSAL CUMA GÜNÜ

İncil: Yuhanna 18, 1-19. 42

İsa bu sözleri söyledikten sonra öğrencileriyle birlikte dışarı çıkıp Kidron Vadisi’nin ötesine geçti. Orada bir bahçe vardı. İsa’yla öğrencileri bu bahçeye girdiler. O’na ihanet eden Yahuda da burayı biliyordu. Çünkü İsa, öğrencileriyle orada sık sık buluşurdu. Böylece Yahuda yanına bir bölük askerle başkâhinlerin ve Ferisiler’in gönderdiği görevlileri alarak oraya geldi. Onların ellerinde fenerler, meşaleler ve silahlar vardı.

İsa, başına geleceklerin hepsini biliyordu. Öne çıkıp onlara, “Kimi arıyorsunuz?” diye sordu.

“Nasıralı İsa’yı” diye karşılık verdiler. İsa onlara, “Benim” dedi.

O’na ihanet eden Yahuda da onlarla birlikte duruyordu. İsa, “Benim” deyince gerileyip yere düştüler. Bunun üzerine İsa onlara yine, “Kimi arıyorsunuz?” diye sordu. “Nasıralı İsa’yı” dediler.

İsa, “Size söyledim, benim” dedi. “Eğer beni arıyorsanız, bunları bırakın gitsinler.”

Kendisinin daha önce söylediği, “Senin bana verdiklerinden hiçbirini yitirmedim” şeklindeki sözü yerine gelsin diye böyle konuştu. Simun Petrus yanında taşıdığı kılıcı çekti, başkâhinin Malkus adındaki kölesine vurup sağ kulağını kopardı. İsa Petrus’a, “Kılıcını kınına koy! Baba’nın bana verdiği kâseden içmeyeyim mi?” dedi.

Bunun üzerine komutanla buyruğundaki asker bölüğü ve Yahudi görevliler İsa’yı tutup bağladılar. O’nu önce, o yıl başkâhin olan Kayafa’nın kayınbabası Hanan’a götürdüler.

Halkın uğruna bir tek adamın ölmesinin daha uygun olacağını Yahudi yetkililere telkin eden Kayafa idi. Simun Petrus’la başka bir öğrenci İsa’nın ardından gidiyorlardı. O öğrenci başkâhinin tanıdığı olduğu için İsa’yla birlikte başkâhinin avlusuna girdi.

Petrus ise dışarıda, kapının yanında duruyordu. Başkâhinin tanıdığı öğrenci dışarı çıkıp kapıcı kızla konuştu ve Petrus’u içeri getirdi. Kapıcı kız Petrus’a, “Sen de bu adamın öğrencilerinden değil misin?” diye sordu.

Petrus, “Hayır, değilim” dedi. Hava soğuk olduğu için köleler ve nöbetçiler yaktıkları kömür ateşinin çevresinde durmuş ısınıyorlardı. Petrus da onlarla birlikte ayakta ısınıyordu. Başkâhin İsa’ya, öğrencileri ve öğretisiyle ilgili sorular sordu.

ORUÇ DEVRESİ VI. PERŞEMBE

7 – lavanda dei piedi

İncil: Yuhanna 13, 1-15

Fısıh Bayramı’ndan önceydi. İsa, bu dünyadan ayrılıp Baba’ya gideceği saatin geldiğini biliyordu. Dünyada kendisine ait olanları hep sevmişti; sonuna kadar da sevdi. Akşam yemeği sırasında İblis, Simun İskariot’un oğlu Yahuda’nın yüreğine İsa’ya ihanet etme isteğini koymuştu bile. İsa, Baba’nın her şeyi kendisine teslim ettiğini, kendisinin Allah’tan çıkıp geldiğini ve Allah’a döneceğini biliyordu. Yemekten kalktı, üstlüğünü bir yana koydu, bir havlu alıp beline doladı. Sonra bir leğene su doldurup öğrencilerin ayaklarını yıkamaya ve beline doladığı havluyla kurulamaya başladı.

İsa, Simun Petrus’a geldi. Simun, “Ya Rab, ayaklarımı sen mi yıkayacaksın?” dedi. İsa ona şu yanıtı verdi: “Ne yaptığımı şimdi anlayamazsın, ama sonra anlayacaksın.”

Petrus, “Benim ayaklarımı asla yıkamayacaksın!” dedi. İsa, “Yıkamazsam yanımda yerin olmaz” diye yanıtladı. Simun Petrus, “Ya Rab, o halde yalnız ayaklarımı değil, ellerimi ve başımı da yıka!” dedi. İsa ona dedi ki, “Yıkanmış olan tamamen temizdir; ayaklarının yıkanmasından başka şeye ihtiyacı yoktur. Sizler temizsiniz, ama hepiniz değil.” İsa, kendisine kimin ihanet edeceğini biliyordu. Bu nedenle, “Hepiniz temiz değilsiniz” demişti.

Onların ayaklarını yıkadıktan sonra giyinip yine sofraya oturdu. “Size ne yaptığımı anlıyor musunuz?” dedi. “Siz beni Öğretmen ve Rab diye çağırıyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz, öyleyim. Ben Rab ve Öğretmen olduğum halde ayaklarınızı yıkadım; öyleyse, sizler de birbirinizin ayaklarını yıkamalısınız. Size yaptığımın aynısını yapmanız için bir örnek gösterdim.

ORUÇ DEVRESİ VI. ÇARŞAMBA

 İncil: Matta 26, 14-25

O sırada Onikiler’den biri -adı Yahuda İskariot olanı başkâhinlere giderek, “O’nu ele verirsem bana ne verirsiniz?” dedi. Otuz gümüş tartıp ona verdiler. Yahuda o andan itibaren İsa’yı ele vermek için fırsat kollamaya başladı. Mayasız Ekmek Bayramı’nın ilk günü öğrenciler İsa’nın yanına gelerek, “Fısıh yemeğini yemen için nerede hazırlık yapmamızı istersin?” diye sordular. İsa onlara, “Kente varıp o adamın evine gidin” dedi. “Ona şöyle deyin: ‘Öğretmen diyor ki, zamanım yaklaştı. Fısıh Bayramı’nı, öğrencilerimle birlikte senin evinde kutlayacağım.'” Öğrenciler, İsa’nın buyruğunu yerine getirerek Fısıh yemeği için hazırlık yaptılar. Akşam olunca İsa on iki öğrencisiyle yemeğe oturdu. Yemek yerlerken, “Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek” dedi. Bu söz onları kedere boğdu. Teker teker, “Ya Rab, beni demek istemedin ya?” diye sormaya başladılar. O da, “Bana ihanet edecek olan” dedi, “Elindeki ekmeği benimle birlikte sahana batırandır. İnsanoğlu, kendisi için yazılmış olduğu gibi gidiyor, ama İnsanoğlu’na ihanet edenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı, kendisi için daha iyi olurdu.” O’na ihanet edecek olan Yahuda, “Rabbî, yoksa beni mi demek istedin?” diye sordu.

İsa ona, “Söylediğin gibidir” karşılığını verdi.

ORUÇ DEVRESİ VI. SALI

İncil: Yuhanna 13, 21-33.36-38

İsa bunları söyledikten sonra ruhunda derin bir sıkıntı duydu. Açıkça konuşarak, “Size doğrusunu söyleyeyim, sizden biri bana ihanet edecek” dedi. Öğrenciler, kimden söz ettiğini merak ederek birbirlerine baktılar. Öğrencilerinden biri İsa’nın göğsüne yaslanmıştı. İsa onu severdi. Simun Petrus bu öğrenciye, kimden söz ettiğini İsa’ya sorması için işaret etti.

O da İsa’nın göğsüne yaslanmış durumda, “Ya Rab, kimdir o?” diye sordu.

İsa, “Lokmayı sahana batırıp kime verirsem odur” diye yanıtladı. Sonra lokmayı batırıp Simun İskariot’un oğlu Yahuda’ya verdi. Yahuda lokmayı alır almaz Şeytan onun içine girdi. İsa da ona, “Yapacağını tez yap!” dedi. Sofrada oturanların hiçbiri, İsa’nın ona bu sözleri neden söylediğini anlamadı.

Para kutusu Yahuda’da olduğundan, bazıları İsa’nın ona, “Bayram için bize gerekli şeyleri al” ya da, “Yoksullara bir şey ver” demek istediğini sandılar. Yahuda lokmayı aldıktan hemen sonra dışarı çıktı. Gece olmuştu.

Yahuda dışarı çıkınca İsa, “İnsanoğlu şimdi yüceltildi” dedi. “Allah da O’nda yüceltildi. Allah O’nda yüceltildiğine göre, Allah da O’nu kendinde yüceltecek. Hem de hemen yüceltecektir.

Çocuklar! Kısa bir süre daha sizinleyim. Beni arayacaksınız, ama Yahudiler’e söylediğim gibi, şimdi size de söylüyorum, benim gideceğim yere siz gelemezsiniz.

Simun Petrus O’na, “Ya Rab, nereye gidiyorsun?” diye sordu. İsa, “Gideceğim yere şimdi ardımdan gelemezsin, ama sonra geleceksin” diye yanıtladı.

Petrus, “Ya Rab, neden şimdi senin ardından gelemeyeyim? Senin için canımı veririm!” dedi.

İsa şöyle yanıtladı: “Benim için canını mı vereceksin? Sana doğrusunu söyleyeyim, horoz ötmeden beni üç kez inkâr edeceksin.”

ORUÇ DEVRESİ VI. PAZARTESİ

İncil: Yuhanna 12, 1-11

İsa, Fısıh Bayramı’ndan altı gün önce, ölümden dirilttiği Lazar’ın bulunduğu Beytanya’ya geldi. Orada kendisi için bir ziyafet düzenlediler. Marta hizmet ediyordu. İsa’yla birlikte sofrada oturanlardan biri de Lazar’dı.  Meryem, çok değerli saf hintsümbülü yağından yarım litre kadar getirerek İsa’nın ayaklarına sürdü ve saçlarıyla ayaklarını sildi. Ev yağın güzel kokusuyla doldu. Ama öğrencilerinden biri, İsa’ya sonradan ihanet eden Yahuda İskariot,

“Bu yağ neden üç yüz dinara satılıp parası yoksullara verilmedi?” dedi.

Bunu, yoksullarla ilgilendiği için değil, hırsız olduğu için söylüyordu.  Ortak para kutusu ondaydı ve kutuya konulandan aşırıyordu. İsa, “Kadını rahat bırak” dedi. “Bunu benim gömüleceğim gün için saklasın. Yoksullar her zaman aranızdadır, ama ben her zaman aranızda olmayacağım.”

Yahudiler’den büyük bir kalabalık İsa’nın Beytanya’da bulunduğunu öğrendi ve yalnız İsa için değil, O’nun ölümden dirilttiği Lazar’ı da görmek için oraya geldi. Başkâhinler ise Lazar’ı da öldürmeyi tasarladılar. Çünkü onun yüzünden birçok Yahudi gidip İsa’ya iman ediyordu.

PALMİYE PAZARI (ZEYTİN DALI BAYRAMI) MESİH İSA’NIN KUDÜS’E GİRİŞİ

C Yılı: Luka 22, 14 – 23.56

Yemek saati gelince İsa, elçileriyle birlikte sofraya oturdu ve onlara

şöyle dedi: “Ben acı çekmeden önce bu Fısıh yemeğini sizinle birlikte yemeyi çok

arzulamıştım. Size şunu söyleyeyim, Fısıh yemeğini, Allah’ın Egemenliği’nde yetkinliğe erişeceği zamana dek, bir daha yemeyeceğim.”

Sonra kâseyi alarak şükretti ve, “Bunu alın, aranızda paylaşın” dedi. “Size şunu söyleyeyim, Allah’ın Egemenliği gelene dek, asmanın ürününden bir daha içmeyeceğim.” Sonra eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve onlara verdi. “Bu sizin uğrunuza feda edilen bedenimdir. Beni anmak için böyle yapın” dedi.

Aynı şekilde, yemekten sonra kâseyi alıp şöyle dedi: “Bu kâse, sizin uğrunuza akıtılan kanımla gerçekleşen yeni antlaşmadır.

Ama bana ihanet edecek kişinin eli şu anda benimkiyle birlikte sofradadır. İnsanoğlu, belirlenmiş olan yoldan gidiyor. Ama O’na ihanet eden adamın vay haline!”

Elçiler, aralarında bunu kimin yapabileceğini tartışmaya başladılar.

ORUÇ DEVRESİ V. CUMARTESİ

İncil: Yuhanna 11, 45 – 57

O zaman, Meryem’e gelen ve İsa’nın yaptıklarını gören Yahudiler’in birçoğu İsa’ya iman etti.

Ama içlerinden bazıları Ferisiler’e giderek İsa’nın yaptıklarını onlara bildirdiler.

Bunun üzerine başkâhinler ve Ferisiler, Yüksek Kurul’u toplayıp dediler ki, “Ne yapacağız? Bu adam birçok doğaüstü belirti gerçekleştiriyor. Böyle devam etmesine izin verirsek, herkes O’na iman edecek. Romalılar da gelip kutsal yerimizi ve ulusumuzu ortadan kaldıracaklar.” İçlerinden biri, o yıl başkâhin olan Kayafa, “Hiçbir şey bilmiyorsunuz” dedi. “Bütün ulus yok olacağına, halk uğruna bir tek adamın ölmesi sizin için daha uygun. Bunu anlamıyor musunuz?” Bunu kendiliğinden söylemiyordu. O yılın başkâhini olarak İsa’nın, ulusun uğruna, ve yalnız ulusun uğruna değil, Tanrı’nın dağılmış çocuklarını toplayıp birleştirmek için de öleceğine ilişkin peygamberlikte bulunuyordu. Böylece o günden itibaren İsa’yı öldürmek için düzen kurmaya başladılar. Bu yüzden İsa artık Yahudiler arasında açıkça dolaşmaz oldu. Oradan ayrılarak çöle yakın bir yere, Efrayim denilen kente gitti. Öğrencileriyle birlikte orada kaldı. Yahudiler’in Fısıh Bayramı yakındı. Taşradakilerin birçoğu bayramdan  önce arınmak için Yeruşalim’e gitti. Orada İsa’yı arayıp durdular. Tapınaktayken birbirlerine, “Ne dersiniz, bayrama hiç gelmeyecek mi?” diye soruyorlardı. Başkâhinlerle Ferisiler O’nu yakalayabilmek için, yerini bilenlerin haber vermesini buyurmuşlardı.

ORUÇ DEVRESİ V. CUMA

İncil: Yuhanna 10, 31-42

Yahudi yetkililer O’nu taşlamak için yerden yine taş aldılar. İsa onlara, “Size Baba’dan kaynaklanan birçok iyi işler gösterdim” dedi. “Bu işlerden hangisi için beni taşlıyorsunuz?”

Şöyle yanıt verdiler: “Seni iyi işlerden ötürü değil, küfür ettiğin için taşlıyoruz. İnsan olduğun halde Allah olduğunu ileri sürüyorsun.”

İsa şu karşılığı verdi: “Yasanızda, ‘Siz ilahlarsınız, dedim’ diye yazılı değil mi? Allah, kendilerine sözünü gönderdiği kimseleri ilahlar diye adlandırır. Kutsal Yazı da geçerliliğini yitirmez. Baba beni kendine ayırıp dünyaya gönderdi. Öyleyse ‘Allah’ın Oğlu’yum’ dediğim için bana nasıl ‘Küfür ediyorsun’ dersiniz? Eğer Babam’ın işlerini yapmıyorsam, bana iman etmeyin. Ama yapıyorsam, bana iman etmeseniz bile, yaptığım işlere iman edin. Öyle ki, Baba’nın bende, benim de Baba’da olduğumu bilesiniz ve anlayasınız.”

O’nu yine yakalamaya çalıştılarsa da, ellerinden sıyrılıp kurtuldu. Tekrar Şeria Irmağı’nın karşı yakasına, Yahya’nın başlangıçta vaftiz ettiği yere gitti ve orada kaldı. Birçokları, “Yahya hiç mucize yapmadı, ama bu adam için söylediklerinin hepsi doğru çıktı” diyerek İsa’ya geldiler. Ve orada birçokları O’na iman etti.

ORUÇ DEVRESİ V. PERŞEMBE

İncil: Yuhanna 8, 51-59

Size doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sözüme uyarsa, ölümü asla görmeyecektir.” Yahudiler, “Seni cin çarptığını şimdi anlıyoruz” dediler. “İbrahim öldü, peygamberler de öldü. Oysa sen, ‘Bir kimse sözüme uyarsa, ölümü asla tatmayacaktır’ diyorsun. Yoksa sen babamız İbrahim’den üstün müsün? O öldü, peygamberler de öldü. Sen kendini kim sanıyorsun?”

İsa şu karşılığı verdi: “Eğer ben kendimi yüceltirsem, yüceliğim hiçtir. Beni yücelten, ‘Allahımız’ diye çağırdığınız Babam’dır. Siz O’nu tanımıyorsunuz, ama ben tanıyorum. O’nu tanımadığımı söylersem, sizin gibi yalancı olurum. Ama ben O’nu tanıyor ve sözüne uyuyorum. Babanız İbrahim günümü göreceği için sevinçle coşmuştu. Gördü ve sevindi.”

Yahudiler, “Sen daha elli yaşında bile değilsin. İbrahim’i de mi gördün?” dediler.

İsa, “Size doğrusunu söyleyeyim, İbrahim doğmadan önce ben varım” dedi.

O zaman İsa’yı taşlamak için yerden taş aldılar, ama O gizlenip tapınaktan çıktı.

ORUÇ DEVRESİ V. ÇARŞAMBA

İncil: Yuhanna 8, 31-42

İsa kendisine iman etmiş olan Yahudiler’e, “Eğer benim sözüme bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerim olursunuz. Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak” dedi. “Biz İbrahim’in soyundanız” diye karşılık verdiler, “Hiçbir zaman kimseye kölelik etmedik. Nasıl oluyor da sen, ‘Özgür olacaksınız’ diyorsun?”

İsa, “Size doğrusunu söyleyeyim, günah işleyen herkes günahın kölesidir” dedi. “Köle ev halkının sürekli bir üyesi değildir, ama oğul sürekli üyesidir. Bunun için, Oğul sizi özgür kılarsa, gerçekten özgür olursunuz. İbrahim’in soyundan olduğunuzu biliyorum. Yine de beni öldürmek istiyorsunuz. Çünkü yüreğinizde sözüme yer vermiyorsunuz. Ben Babam’ın yanında gördüklerimi söylüyorum, siz de babanızdan işittiklerinizi yapıyorsunuz.”

“Bizim babamız İbrahim’dir” diye karşılık verdiler.

İsa, “İbrahim’in çocukları olsaydınız, İbrahim’in yaptıklarını yapardınız” dedi. “Ama şimdi beni Tanrı’dan işittiği gerçeği sizlere bildireni öldürmek istiyorsunuz. İbrahim bunu yapmadı.

Siz babanızın yaptıklarını yapıyorsunuz.”

“Biz zinadan doğmadık. Bir tek Babamız var, o da Tanrı’dır” dediler.

İsa, “Tanrı Babanız olsaydı, beni severdiniz” dedi. “Çünkü ben Tanrı’dan çıkıp geldim. Kendiliğimden gelmedim, beni O gönderdi.”

ORUÇ DEVRESİ V. SALI

İncil: Yuhanna 8, 21-30

İsa yine onlara, “Ben gidiyorum. Beni arayacaksınız ve günahınızın içinde öleceksiniz. Benim gideceğim yere siz gelemezsiniz” dedi. Yahudi yetkililer, “Yoksa kendini mi öldürecek?” dediler. “Çünkü ‘Benim gideceğim yere siz gelemezsiniz’ diyor.” İsa onlara, “Siz aşağıdansınız, ben yukarıdanım” dedi. “Siz bu dünyadansınız, ben bu dünyadan değilim.

İşte bu nedenle size, ‘Günahlarınızın içinde öleceksiniz’ dedim. Benim O olduğuma iman etmezseniz, günahlarınızın içinde öleceksiniz.” O’na, “Sen kimsin?” diye sordular.

İsa, “Başlangıçtan beri size ne söyledimse, O’yum” dedi. “Sizinle ilgili söyleyecek ve sizleri yargılayacak çok şeyim var. Beni gönderen gerçektir. Ben O’ndan işittiklerimi dünyaya bildiriyorum.” İsa’nın kendilerine Baba’dan söz ettiğini anlamadılar. Bu nedenle İsa şöyle dedi: “İnsanoğlu’nu yukarı kaldırdığınız zaman benim O olduğumu, kendiliğimden hiçbir şey yapmadığımı, ama tıpkı Baba’nın bana öğrettiği gibi konuştuğumu anlayacaksınız. Beni gönderen benimledir, O beni yalnız bırakmadı. Çünkü ben her zaman O’nu hoşnut edeni yaparım.” Bu sözler üzerine birçokları O’na iman etti.

İstanbul Havarisel Vekilliği Vikarya Günü, 3 Nisan Pazar Günü Taksim Aya Triada Rum Ortodoks Kilisesinde Kutlandı

Vikarya Gününde Papa Franciskus Hazretlerinin 10 Ekim 2021’de başlattığı Sinodalita için Sinod konusu ele alındı.

03.04.2000 Pazar Günü, İstanbul Havarisel Temsilcisi Ekselansları Monsenyör Massimiliano Palinuro beraberindeki rahipler ve İstanbul Latin Katolik Kilisesi cemaati mensupları ile Taksim Aya Triada Kilisesine, ilk resmi ziyaretini gerçekleştirdi.  

ORUÇ DEVRESİ V. PAZARTESİ

İncil: Yuhanna 8, 12-20

İsa yine halka seslenip şöyle dedi: “Ben dünyanın ışığıyım. Benim ardımdan gelen, asla karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip olur.” Ferisiler, “Sen kendin için tanıklık ediyorsun, tanıklığın geçerli değil” dediler.

İsa onlara şu karşılığı verdi: “Kendim için tanıklık etsem bile tanıklığım geçerlidir. Çünkü nereden geldiğimi ve nereye gideceğimi biliyorum. Oysa siz nereden geldiğimi, nereye gideceğimi bilmiyorsunuz. Siz insan gözüyle yargılıyorsunuz. Ben kimseyi yargılamam.

Yargılasam bile benim yargım doğrudur. Çünkü ben yalnız değilim, ben ve beni gönderen Baba, birlikte yargılarız.

Yasanızda da, ‘İki kişinin tanıklığı geçerlidir’ diye yazılmıştır. Kendim için tanıklık eden bir ben varım, bir de beni gönderen Baba benim için tanıklık ediyor.”

O zaman O’na, “Baban nerede?” diye sordular. İsa şu karşılığı verdi: “Siz ne beni tanırsınız, ne de Babam’ı. Beni tanısaydınız, Babam’ı da tanırdınız.”

İsa bu sözleri tapınakta öğretirken, bağış toplanan yerde söyledi. Kimse O’nu yakalamadı. Çünkü saati henüz gelmemişti.

ORUÇ DEVRESİ V. PAZAR

C Yılı: Luka 8, 1-11

Bundan kısa bir süre sonra İsa on iki öğrencisiyle birlikte köy kent dolaşmaya başladı. Allah’ın Egemenliği’ni duyurup müjdeliyordu. Kötü ruhlardan ve hastalıklardan kurtulan bazı kadınlar, içinden yedi cin çıkmış olan Mecdelli denilen Meryem, Hirodes’in kâhyası Kuza’nın karısı Yohanna, Suzanna ve daha birçokları İsa’yla birlikte dolaşıyordu. Bunlar, kendi

olanaklarıyla İsa’ya ve öğrencilerine yardım ediyorlardı. Büyük bir kalabalığın toplandığı, insanların her kentten kendisine akın akın geldiği bir sırada İsa şu benzetmeyi anlattı: “Ekincinin biri tohum ekmeye çıktı. Ektiği tohumlardan kimi yol kenarına düştü, ayak altında çiğnenip gökteki kuşlara yem oldu. Kimi kayalık yere düştü, filizlenince susuzluktan kuruyup gitti. Kimi, dikenler arasına düştü. Filizlerle birlikte büyüyen dikenler filizleri boğdu.

Kimi ise iyi toprağa düştü, büyüyünce yüz kat ürün verdi.” Bunları söyledikten sonra, “İşitecek kulağı olan işitsin!” diye seslendi.

İsa, bu benzetmenin anlamını kendisinden soran öğrencilerine, “Allah Egemenliği’nin sırlarını bilme ayrıcalığı size verildi” dedi. “Ama başkalarına benzetmelerle sesleniyorum. Öyle ki,

‘Gördükleri halde görmesinler, Duydukları halde anlamasınlar.’ “Benzetmenin anlamı şudur: Tohum Allah’ın sözüdür.

ORUÇ DEVRESİ IV. CUMARTESİ

İncil: Yuhanna 7, 40-53

Halktan bazıları bu sözleri işitince, “Gerçekten beklediğimiz peygamber budur” dediler.

Bazıları da, “Bu Mesih’tir” diyorlardı. Başkaları ise, “Olamaz! Mesih Celile’den mi gelecek?” dediler. “Kutsal Yazı’da, ‘Mesih, Davut’un soyundan, Davut’un yaşadığı Beytlehem Kenti’nden gelecek’ denmemiş midir?” Böylece İsa’dan dolayı halk arasında ayrılık doğdu.

Bazıları O’nu yakalamak istedilerse de, kimse O’na el sürmedi.

Görevliler geri dönünce, başkâhinlerle Ferisiler, “Niçin O’nu getirmediniz?” diye sordular.

Görevliler, “Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın konuştuğu gibi konuşmamıştır” karşılığını verdiler. Ferisiler, “Yoksa siz de mi aldandınız?” dediler.

“Önderlerden ya da Ferisiler’den O’na iman eden oldu mu hiç? Kutsal Yasa’yı bilmeyen bu halk lanetlidir.” İçlerinden biri, daha önce İsa’ya gelen Nikodim, onlara şöyle dedi: “Yasamıza göre, bir adamı dinlemeden, ne yaptığını öğrenmeden onu yargılamak doğru mu?” Ona, “Yoksa sen de mi Celile’densin?” diye karşılık verdiler. “Araştır, bak, Celile’den peygamber çıkmaz.” Bundan sonra herkes evine gitti.

ORUÇ DEVRESİ IV. CUMA

CREATOR: gd-jpeg v1.0 (using IJG JPEG v62), default quality

İncil: Yuhanna 7, 1-2. 10. 25-30

Bundan sonra İsa Celile’de dolaşmaya başladı. Yahudi yetkililer O’nu öldürmeyi amaçladıkları için Yahudiye’de dolaşmak istemiyordu. Yahudiler’in Çardak Bayramı yaklaşmıştı. Ne var ki, kardeşleri bayramı kutlamaya gidince, kendisi de gitti. Ancak açıktan açığa değil, gizlice gitti. Yeruşalimliler’in bazıları, “Öldürmek istedikleri adam bu değil mi?” diyorlardı. “Bakın, açıkça konuşuyor, O’na bir şey demiyorlar. Yoksa önderler O’nun Mesih olduğunu gerçekten kabul ettiler mi? Ama biz bu adamın nereden geldiğini biliyoruz. Oysa Mesih geldiği zaman O’nun nereden geldiğini kimse bilmeyecek.” O sırada tapınakta öğreten İsa yüksek sesle şöyle dedi: “Hem beni tanıyorsunuz, hem de nereden olduğumu biliyorsunuz! Ben kendiliğimden gelmedim. Beni gönderen gerçektir. O’nu siz tanımıyorsunuz. Ben O’nu tanırım. Çünkü ben O’ndanım, beni O gönderdi.” Bunun üzerine O’nu yakalamak istediler, ama kimse O’na el sürmedi. Çünkü O’nun saati henüz gelmemişti.