Msgr. Massimiliano ile Episkoposlar Sinodu röportajı


Mons. Massimiliano ile Sinod röportajı

İndir

Intervista con Msgr Massimiliano sul Sinodo

İndir

Röportajı yapan: Anita Intiba M. Id.

Sr Bendita Diez SSVM’nin yardımıyla

Fotoğraflar: © Vatican Medya

2021’den 2024’e kadar süren bu dört yıllık sinod çalışması hakkında ne düşünüyorsunuz?

Kısa bir süre önce sona eren Sinod’un ilerleyişi özel bir şekilde gerçekleşti. Normalde bir Sinod sınırlı bir süre içinde ve sadece episkoposların katılımı ile gerçekleşirken, bu Sinod yerel veya episkoposluk aşaması, ardından daha geniş, ulusal ve kıta aşamalarının yapılması ile hazırlandı; ve en sonunda da bir yerine iki genel kurul yapıldı ve bunlara ruhbanlarla birlikte adanmış olmayan kişiler (laikler) de katıldı.

Aslında her yerel Kilise, kendi kültürel bağlamı tarafından şekillenir. Bu nedenle Afrika’daki episkoposların Güney Amerika, Avrupa ya da Uzak Doğu’dakilerden farklı görüş ve bakış açılarına sahip olmaları normaldir. Kilise sosyal ve kültürel bir bağlamda yaşar ve kaçınılmaz olarak bu bağlamdan etkilenir. Bununla birlikte, Kutsal Ruh çok sesliliği yeniden ahenkli hale getirmiştir: Pentekost gününde gerçekleşen mucize yenilenmiştir. Kutsal Ruh sayesinde, farklı dilleri konuşan, uzak kültürlerden gelen insanlar bile birbirlerini hoş karşılayabilir, birbirlerini sevebilir, birbirlerine saygı duyabilir ve kendilerininkinden farklı olsa bile birbirlerinin bakış açısını benimseyebilirler.

Nihai belge, henüz başlamış olan sinodal sürecin ilerleyebilmesi için somut yönergeler vermeyi amaçlamaktadır. Bu Sinod bir varış noktası olarak değil, bir başlangıç noktası olarak değerlendirilmelidir, çünkü yerel danışma aşamasında ortaya atılan birçok soruya yanıt vermemiş, ancak sinodal bir Kilise olarak birlikte yürümeyi öğrenmek için elimize bir çalışma yöntemi vermiştir. Nihai belgede yer alan somut yönergeler, bir cemaatin, bir episkoposluk bölgesinin, bir Episkoposluk Konferansının ve tüm Kilise’nin olağan yaşamında sinodal tarzı teşvik etmeyi amaçlamaktadır. Kilise’nin yaşamının tek bir kişi ya da küçük bir grup tarafından belirlenmesi mümkün değildir. Bir topluluğun ya da evrensel Kilise’nin büyük ya da küçük seçimleri, herkesi dahil etmeyi ve güçlendirmeyi amaçlayan bir topluluk anlayışının meyvesi olmalıdır.

Ailelere gelinrsek, nihai belgenin 35. Maddesinde sözü edilen ‘Evdeki Kilise’ hakkında ne düşünüyorsunuz?

Tanrı’nın çocuklarından oluşan bir aile olarak Kilise teması, geçen yıldan bu yana toplantıda yaptığım konuşmalarda tartışmaya ve nihai belgeye dahil edilmesini istediğim bir konudur. Sinodal Kilise’nin yüzünü tanımlayan en etkili simge, Tanrı’nın evlatlarının ailesidir. Bu ailede, yetim olan herkes, yalnızlık dramı yaşayan herkes kendi evini bulabilmelidir. Kilise kendisini Tanrı’nın çocuklarının ailesi olarak göstermelidir. Bu amaçla Kilise, müjdeleme özneleri olarak ailelerin rolünü yeniden keşfetmelidir. Bu da vurgulamaya çalıştığımız bir diğer önemli temadır. Aileler Kilise’nin yaşamına yeri doldurulamaz bir katkıda bulunabilirler, Kilise’nin kendisinin bir aile olmasına yardımcı olmalıdırlar.

Laik kişilerin müjdeleme ve hizmet çalışmalarına katılımı hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Laiklerin müjdelemeye aktif katılımı tüm Sinod’un ana temasını oluşturmaktadır. Sinod’un teması birlik, katılım ve görevdir: müjdeleme görevi açısından Kilise’nin tüm üyelerinin katılımını teşvik etmek için kardeşçe birlik. Konsil’den altmış yıl sonra, Kilise’nin birçok bölgesinde laik kişiler, kısmen belki de istemedikleri için, kısmen de müjdelemenin sadece rahiplerin ve kutsanmış kişilerin ayrıcalığı olduğu fikrine dayanan ruhbanlık nedeniyle, hala müjdelemenin aktif bir parçası olduklarını hissetmemeleri büyük bir dramdır. Laikler kendilerini aktif bir rolde hissetmelidir.

Papa Franciskus’un Sinod Açılış Konuşması

Olağan XVI. Episkoposlar Sinodu, Vatikan’da yeni oturumlar için toplanmış bulunuyor. 2 Ekim’de başlayıp 27 Ekim’e kadar sürecek olan çalışmalar, “Sinodalite üzerine Sinod” başlığı altında yürütülüyor.  “Birlikte Yürümek”  anlamına gelen Sinod’un açılışında Papa herkesi birbirini dinlemeye, herkesin empoze etmeden katkısını sunmaya, kendi fikirlerine kapalı kalmamaya ve gerektiğinde herkesin yararı uğruna kendinden feragat etmeye davet etti. Papa, açılış konuşmasında dünyadaki savaşlar ve zorluklar nedeniyle 7 Ekim’de oruç ve dua çağrısında bulundu.

Papa, sinodal mecliste, “düşünceler ve parlak sezgiler” sunabilen “güçlü, hazırlıklı insanların” varlığının, “uyaran”, “daha açık bir şekilde düşünmeye ve kararlı bir şekilde ilerlemeye” teşvik eden “zenginlik” olduğunu ve “zorluklar ve güçlükler karşısında bile inançta sağlam kalmaya yardımcı olduğunu” söyledi. Ve sonra “açık bir kalbe, diyalog içinde bir kalbe” sahip olmak, “açık olmak”, “kendimizi birbirimize kucaklayıcı bir kucak ve sığınılacak bir yer olarak sunmak” gerekir. Çünkü sinodal mecliste her bir kişi “etrafında kendisini seven, saygı duyan, takdir eden ve söyleyeceklerini dinlemek isteyen dostlarının varlığını ne kadar çok hissederse, kendisini o kadar kendiliğinden ve özgürce ifade etmekte o kadar özgür hissedebilir” diye sözlerine devam etti. Bunun, ‘kolaylaştırıcı bir teknik’ olmadığını, ancak ‘Kilise’nin doğası’ olan ‘kucaklama, koruma ve önemseme’ ile ilgili olduğunu belirtti. Temel olanın “uyum” olduğunu, bunun da pek çok farklılıkta tek bir ses yaratabilen Kutsal Ruh sayesinde uyumun sağlanabileceğini vurguladı.

Papa son olarak Son olarak, İsa’nın öğrencilerinin önüne koyduğu, “onları tövbe etmeye ve kendisini kabul eden küçük çocuk gibi olmaya” davet eden okumayı hatırlattı.

Göklerin Egemenliğinde “büyük olmak” için bir çocuk gibi küçük olmak gerektiğini söyledi. Sinod, büyük ve önemli konuları ele almaktaysa da İsa’nın “küçük çocuğu” toplantıların ve çalışmaların merkezine yerleştirmeye devam ettiğini vurguladı.

https://www.vaticannews.va/en/pope/news/2024-10/pope-opens-synod-general-assembly-with-mass-in-st-peter-s-square.html

https://www.vaticannews.va/it/papa/news/2024-10/papa-sinodo-ascolto-comunione-umilta-aprire-mente-cuore.html