
Résurrection du Seigneur
Easter Sunday
Domenica di Pasqua – Resurrezione del Signore
CET - Katolik Ruhani Reisler Kurulu
Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu -|- Թուրքիոյ Կաթողիկէ Եպիսկոպոսներու Համաժողով -|- Conférence Episcopale de Turquie -|- Conference of Catholic Bishops in Turkey -|- Conferenza Episcopale Turchia -|- مؤتمر الأساقفة الكاثوليك في تركيا
Résurrection du Seigneur
Easter Sunday
Domenica di Pasqua – Resurrezione del Signore
Kutsal Kitab’ın Okunması
İlk okuma Elç.İşl. 10,34. 37-43 Mezmur 117 İkinci okuma Kol 3, 1-4 İncil Yh. 20, 1-9
Bugün her okumada sevinçten konuşulur. Öyle bir sevinç ki, sadece mutluluk ifade etmemekte ama tüm dünyanın dahil olduğu ve yaşamı etkileyen, beklenmeyen bir yeniliği görmekte. Gerçekten de bugün her gerçeğe anlam ve değer veren bir olayı kutlamaktayız.
İsa dirilmemiş olsa dünya ne olurdu? Sadece kocaman bir mezarlık olmaz mıydı? Güçlü insanların egoizmlerinin karşılaştığı ve herkesin kötü güçlerin etkisinde olacağı, merhametsizce gelen ölüm korkusunun tehdit ettiği bir yer olmaz mıydı? Her insanın yaşamı değersiz bir karınca gibi olmaz mıydı? Acılarımız ve sıkıntılarımız ne anlam taşırdı? Bizlerin barış ve birlik arzuları dinlenmezdi, düşünecek cesaretimiz olmayacak sonsuz ütopyalar olurdu.
Halbuki bugün sevinç ilahisini söylemekte, sonsuz alleluya’yı söylemekteyiz: güçlülerin ölmesini istedikleri dirildi, anlamsız bir köyden gelen dirildi, sadece basit marangozluk işini yapmayı bilen dirildi. Ölüm O’nu durduramadı, O’nu yutan ölüm tutamadı, O’nu tekrar dünyaya iade etmeli idi. Ve de O, dünyaya döndü, ama artık dünyadan etkilenemez halde! Ağır mezar taşı yana atıldı, insanların koyduğu damgalar, O’nun için düşünülmüş tedbirler boşuna. Artık kokular gereksiz, mezar da gereksiz… Artık mezar sadece ölümün yenildiğinin tanığı ve yeni bir dönemin başlangıcının ilanı olarak kalmaktadır.
Şimdi insan düşleyebilir, en güzel şeyleri arzulayabilir, korkuyu kendinden uzaklaştırabilir. Allah hakkında, Baba olan bir Allah, seven bir Allah hakkında konuşmayı beceren tek insan olan İsa sonsuza dek yaşayandır. Sözü yankılanmaya, çehresi ümit vermeye, elleri bizim hasta ve okşamayı bilmeyen ellerimize dokunmaya devam edecek.
Bizler “yukarıdaki şeyleri” düşünmeye başlamaktayız. Çünkü bunlar; tek gerçek, tek insana layık olanlardır. Kendimizi yeni, Allah’ın sevgisi, başlangıcı ve O’nun şanı, sonu olan bir hayata sahip hissediyoruz. Şimdi artık yaşamımız bir karıncanınki gibi değildir, çünkü içimizde Allah’ın Oğlu’nun yaşamını taşımaktayız: O, bizim için gıda oluyor, böylece kendi değerimizi gösteriyor, yaşamımızın her saatine anlam kazandırıyor.
Şimdiye kadar işlediğimiz günahlar ne olacak? Ve de seyirci olarak kalmadığımız, ortak olduğumuz tüm kötülükler ne olacaklar? Ve Allah’ın ve insanların düşmanı şeytana uyarak ektiğimiz kötülük ne olacak? İşte, havari Petrus bize güven vermektedir: Dirilmiş Olan, canlıların ve ölülerin yargıcıdır! O, O’na iman eden herkese affı bağışlamaktadır. Mademki bugün O diriliyor, biz “O’na” iman edebliriz!
Bugün Allah’a olan imanımızı, severek ölen ve sonsuza dek sevmek için dirilen İsa’yı göz önünde tutarak belirtelim. Allah’a imanımız bugün yeni bir temele kavuşuyor: artık bizden üstün ve her şeye kadir, korkutan bir dünyanın yaratıcısı bir Allah’a iman etmiyoruz; bizi sevildiğimizden, arzulandığımızıdan, gözlerinde değerli olduğumuzdan bilinçli kılmak için dünyaya Oğlu’nu yollayan bir Allah’a, tam da bizim için kullandığı merhameti ve affı olan bir Allah’a iman ediyoruz.
Bugün Petrus ile Yuhanna’nın İsa’yı saran bantları gördüklerinde, yüreklerinde doğan köklü değişikliğe katılıyoruz. Hayal kırıklığı ve acıyla, üzüntülü ve korku içinde, önce sessiz ve düşünceli kaldılar, sonra sevinçli ve hiçbir şeyden korkmayan, bu nur gününde doğan yeni yaşamın cesaretli tanıkları oldular! Alleluya!
Bizim ilahimiz tüm insanların ve tüm yaratılışın ilahisidir. Nihayet bugün dünyamız Allah’ın dünyası oluyor, ölüm korkusunun hükmetmediği, günah artık insanın yüreğini tek yöneten şey olmayan yeni bir dünya oluyor.
Artık yeni bir ümit, güvenli eller ve şefkatli bir yürek tarafından sevildiğini ve korunduğunu bilen bir çocuğun neşesi ve huzuru ile hayatı kaşılamamızı sağlamaktadır.
Alleluya!
Dirilmiş Rab’bimiz Mesih İsa her birinizi takdis etsin! Alleluya!
P.Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
Passion / Palm Sunday C
Dimanche des Rameaux et de la Passion du Seigneur
Domenica delle Palme – Passione del Signore
Kutsal Kitab’ın Okunması
(Lk. 19,28-40)
I. Okuma Yeş. 50,4-7 Mezmur 21/22 II. Okuma Fil. 2,6-11 İncil Lk. 22,14 – 23,56
Bugün İsa’nın, Küdüs’e beklenen Kral Mesih gibi girdiğini hatırlıyoruz: O’nunla birlikte öğrencileri var, onlar O’nu alkışlayıp O’na sevinçlerini gösteriyorlar, çünkü nihayet Allah’ın hükümranlığını başlatacağından eminler. Bugün elimizde taşıdığımız zeytin veya başka ağacın dalları bizim de onların haykırışına katıldığımızı belirtmekte.
Bugün hükümranlığına girmemiz için Baba’nın yolladığı Rab Mesih’e imanımızı belirtiyoruz. Hemen sonra kederli olayları ve ölümünün metnini dinliyoruz. Aynen peygamber Yeşaya ve 22. Mezmur da yardım etmekte: böylece İsa’nın yargılanmasının devrelerini, işkence edilişini, bir düşüşün sonucu olarak değil de, Baba’nın tüm insanlık için planladığı kurtuluşun, kötülerin eli ile gizemli bir şekilde gerçekleşmesi olarak görürüz.
Havari Pavlus, İsa’nın haçta ölümünü bir alçaltma olarak görmeyip büyük alçakgönüllülük gerektiren istenmiş bir sevgi eylemi olarak görmemize yardım etmekte. Mükemmel bir sevgi olduğu için bize sevgi Allah’ının güzelliğini ve büyüklüğünü göstermekte. Bundan itibaren İsa’nın yüceltilmesi başlar, biz de buna adını saygıyla telaffuz etmekle kalmayıp, O’na taparak ve O’nu dinleyip itaat etme arzusuyla katılırız. Bu şekilde zeytin dalları evimizde İsa’nın büyüklüğünün işaretleri olarak kalacaklar. Ayrıca O’nu kabul etme arzumuzu da hatırlatacaklar. Günlük yaşamımızla O’nu Rab olarak ilan etmeye devam edeceğiz.
Aziz Luka’nın kederli olayları anlatışı son yemek ile başlar; Rabbin mayasız ekmek ve kupa üzerine söylediği sözler dikkatimizi çeker. İsa Baba’ya o ekmek ve o şarap için şükrederken onlar için “benim bedenim” ve “benim kanım” der. Böylece İsa Babasına kendi yaşamını ölüm vasıtasıyla sunduğu için şükreder: bunun sayesinde Kendisi imanlıların besini ve desteği olur, aralarında birliğin kurulmasına neden olur, en büyük kötülük olan günahtan kurtulmalarını sağlar. Bizler İsa’nın tüm öğretilerine dikkat edeceğiz, yanındaki iki haydut dahil, herkesi kapsayan duasına ve sevgisine bakacağız, pişmanlıklara, gurura, düşmanlığa yer vermeyen ölümünü izleyeceğiz. Fakat ilk önce Mesih’in Bedenine katılmamızı daha dikkatli bir ruh ile ve her gün Allah’ın planlarını gerçekleştirmek üzere Allah’a kendini sunan biri gibi yaşayacağız.
Becerirsek, önümüzdeki haftayı özel bir hafta olması için programlayalım. Her gün şahsi bir dua veya meditasyon yapalım ve aynen her gün de cemaatçe yapılan bir duaya veya törene katılalım. Tüm Kilise İsa’nın ıstıraplarında ve ölümünde yaşadığı sevgiye katılarak kutsallaşır. Buna tüm Kilisenin ihtiyacı vardır Böylece çünkü bu şekilde o, Mesih’in Bedeni oluşunu gerçekleştirmekte.
P. Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
5ème Dimanche de Carême
5th Sunday of Lent
5ª Domenica di Quaresima
Kutsal Kitab’ın Okunması
1. Okuma Yeşa. 43, 16-21 Mezmur 125 2. Okuma Filp. 3, 8-14 İncil Yh 8, 1-11
Paskalya’ya Hazırlık Devresinin bu beşinci Pazar gününde çok narin ve teselli edici bir mesajla kuvvetleniyoruz. Biz günahkarız, gerçekten öyleyiz, ama Allah sadece günahı görmez, O başka şeye de bakar ve dikkat eder. O, günahtan nefret eder, ama günahkar insanı kurtarmak ister. O, bizim de geleceğimizi düşünmeyi öğrenmemizi ister, öyle ki geçmiş zaman Allah’a itaat etmemizi etkilemesin ve iyilik yapmamızı engellemesin.
Peygamber bizi davet etmektedir: “Bakın, yeni bir şey yapıyorum! Olmaya başladı bile, fark etmiyor musunuz?”. Bu davetin ışığında bugünkü İncil’in bize iletmeyi istediğini anlayacağız.
İncil’de anlatılan olayı okurken Muhammed’in yaşamındaki benzer bir olay aklıma geldi. Bu olayı Muhammed’in takipçileri peygamberlerinin merhametini örnek göstermek için anlatırlar. Ona zina işlemiş bir kadın getirmişler ve onu öldürmeleri gerekiyor mu diye sormuşlar. “Hayır, bebek doğunca dönün” demiş. Dokuz ay sonra, bebek doğduktan sonra dönmüşler, Muhammed yine şöyle demiş: “Bebek anne sütünden kesilince iki yıl sonra dönün” demiş. Böyle büyük bir merhamet daha önce görülmemiş! İki yıl sonra tekrar döndüklerinde, peygamber: “Evet, şimdi öldürün” demiş. Muhammed bebeğe karşı merhametli olmuş, ama günahkar kadına karşı merhametli olmamış.
İsa ise günahkar kadını affediyor, çünkü O, tam gerçeğe bakar: İnsanların hepsi günahkardır ve dolayısıyla ölümü hak ederler. Ama Allah ölümden zevk almaz, insanın günahkar da olsa yaşamasını ister, bunun için de onu tövbe etmeye çağırır.
İsa günahkar kadının önünde iken diğerlerinin günahlarını unutmuyor. O herkes için geldi, o kadını yargılayanların da O’na ihtiyaçları var. Ama maalesef onlar, günahkar olduklarını kabul etmek mecburiyetinde kalmalarına rağmen, İsa’nın yanında durmuyorlar, Allah’ın af sözünü dinlemeyi de beklemiyorlar. Sadece kadın İsa’nın vereceği doğrulayıcı ve ümit veren yargıyı dinlemek için O’nun yanında kalıyor.
Biz de onunla beraber durmayı istiyoruz. Sadece günahkar olduğumuzu kabullenmekle yetinmiyoruz, ama İsa’nın günahımızı affedebileceğine inanıyoruz, bunun için de yanından uzaklaşmıyoruz ve Söz’ünü dinliyoruz. Sadece O’nun ağzından bizi kurtarabilecek Allah’ın merhametli yargısı çıkabilir. Sadece İsa sayesinde tekrar ayağa kalkabiliriz ve bizden daha önce sözünü dinleyerek kalkıp ”bir daha günah işlemeyeceklerine” söz vermiş insanlarla tekrar birliği kurabiliriz.
İsa gerçek hazinemizidir: ikinci okumada yazıldığı gibi, O’nun karşısında, bizim değer kazanmayı umut edeceğimiz her iyi niteliği de, “bir kayıp ve süprüntü” sayabiliriz.
O’nu tanımak yaşamımızın gerçek zenginliğidir. O’nu “O’nun acılarını paylaşarak” tanıyabiliriz: Paskalya’ya Hazırlık Devresinde yaptığımız fedakarlıkların amacı budur ve bunlar bizleri “dirilişinin gücünü” tanımaya götürür. Aziz Pavlus’un mektubunda bize gösterdiği örnek gibi İsa’yı tanımamızın daima alçakgönüllülüğün rengi var.
Kimseyi yargılamayarak, mahkum etmeyerek, O’na doğru koşalım; hatta elimizden geldiği kadar İsa’ya doğru koşumuzun sevincine herkesi katalım.
O, Baba’nın merhametli gözleriyle bize bakan tek gerçek insandır ve bizleri Kendi kurbanı ile zenginleştirmiş olarak Baba’ya götürür. O, geleceğimizi, Kendi sevgisinin tecrübesinden tamamen değiştirilmiş o geleceğimizi tek görebilen ve gözünün önünde tutabilendir. Gerçekten O’nun tarafından değiştirilmiş hayatımız, Allah’ın kutsallığını herkese sunabilen kap olabilir. Değiştirilmiş hayatımızdan O, tanıklık ve şanı kabul edebilir: O, gerçek bir şekilde, sabırlı ve merhametli, kutsal ve kutsallaştıran bir şekilde tanınabilecektir. O’ndan öğreneceğiz, gerçek ve yenilenmiş hayatı yaşamak için.
P. Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
4ème Dimanche de Carême
4th Sunday of Lent
4ª Domenica di Quaresima
Kutsal Kitab’ın Okunması
1.Okuma Yeşu. 5, 9. 10-12 Mezmur 33 2.Oku 2 Kor. 5, 17-21 İncil Lk. 15, 1-3. 11-32
“Bir kimse Mesih’te ise, yepyeni bir yaratıktır. Eski şeyler geçmiş, her şey yeni olmuştur”. Mesih’te yaşayan bizler, dünyaya yenilik getiririz. Yeni yaratıklarız.
Yenilik nerede? Biz kendimizi diğerleri gibi hissediyoruz, ama imanımızdan gelen bir ümidimiz var, bu da görme, dinleme, başkalarına karşı ve diğer şeylere karşı değişik davranmamıza nedendir. Bu var olma ve davranma şekli kendini sevgide gösterir. Sevgi ne kendiliğinden ne de insan arzusundandır, “yukarıdan” gelir, bedavadır, hatta bize karşı düşmanlık besleyenleri de kucaklar. Bizler yeni yaratıklarız, Adem’in mirasını yaşamıyor, Allah’tan doğuyoruz ve O’nun babalığını gösteriyoruz. Ümidimiz, bakışlarımızı daima yukarıya ve cennetteki geleceğe doğru yönelmiş tutmaktadır!
Ümit bizi yeni kılmaktadır ve bu bizim tövbe etmemizle başlar, yani geriye dönüp kıskançlıkları ve ‘ilahi’ bir gücü elde etme arzusunu bırakarak alçakgönüllülük ve sadelikle kendimizi sevilmeye bırakıp Baba olan bir Allah’ın sevgisini yaşamamızla. Bu tövbe, barışma gizemi ile başlar, yani içimizde günaha, yani Allah’tan uzaklaşmaya yer ve özgürlük verdiğimizi kabul edip af dilemekle. Kilise arzumuzu kabul edip cevaplanmaya yetkilendirilmiştir: onun hizmetkarlarının, yani rahiplerin Allah ile birliğimizi yeniden kurmak için yetkileri var çünkü bu görev, Rab İsa tarafından onlara verilmiştir. Bu Jübile Yılının Paskalya’ya Hazırlık Devresinde özel bir şekilde bundan faydalanacağız.
İsa’nın anlattığı ve Aziz Luka’nın bize aktardığı benzetme bizim durumumuzu çok iyi anlatır. Bizler gerçek Baba olan Allah’tan uzaklaşarak “eski yaratıklar” olduk, ama O’na dönerek “yeni yaratıklar” olma imkanımız var. Bu dönüş sadece Allah’tan uzaklaşmış olanlar değil, O’nun düşüncelerini ve bütün insanlara olan merhametini benimsemeyenler için de gereklidir. Tövbe yürüyüşüne devam edip Baba ile barışmaya ihtiyacımızın olmadığını hiç kimse düşünemez!
Hepimizi temsil eden benzetmedeki iki oğul Baba’dan uzaktadırlar. Ona açıkça isyan eden ve mirasını hemen isteyen oğul babayı ve abisini önemsemiyor. Kendini dayanılmaz bir yalnızlıkta bulacaktır. Bu yalnızlık onu Allah ile birlik içinde yaşarken bulunduğu ahengi özlemle hatırlatacaktır. Acı onu alçakgönüllü kılacaktır, alçakgönüllü oluşu da uysal bir oğul olmayı özlemeye götürecektir. İnsan tek başına mutluluğunu inşa edemez, kendi egoizmi ve istekleriyle sadece yüreğindeki acı yükünü artırabilir: bunu her gün, çocuk yaştan beri herkese her istediğini yapma, yani egoizst olma dokunulmaz hakkını vermek isteyen yaşadığımız ortamda tecrübe ediyoruz.
Benzetmedeki diğer kardeş diğer durumu göstermekte: geçmişte sadık olduğu için, geleneklere, aileye bağlı ve her zaman itaatkar olduğu için kendisini hep dürüst görmektedir. Bu da gerçek oğul değildir. Çünkü dürüstlük ve itaat onun için bir hak iddia etme, kardeşi yargılama ve suçlu görme sebebi olmakta. Kardeşe yönelik hiçbir merhamet hissi yoktur.
Bu iki oğul, yani bütün insanların bize öğreteceği yeni hiçbir şey yoktur. Sağlıklı ve yeni öğreti bize sadece Baba’mızdan gelmekte, o Baba ki bütün evlatlarına merhamet göstermekten mutludur.
Biz de O’na bakacağız, İsa’nın yardımıyla bakışlarımızı, herkesin kurtulmasını isteyen Baba’ya çevireceğiz: herkesin eski insandan, sevgi Allah’ının yaşamını paylaşan yeni yaratığa dönüşmeye ihtiyacı var! O’nun sevgisi herkes içindir!
P. Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it
3ème Dimanche de Carême
3rd Sunday of Lent
3ª Domenica di Quaresima
Kutsal Kitab’ın Okunması
1. Okuma Çık 3, 1-8. 13-15 Mezmur 102 2.Oku 1Kor. 10, 1-6. 10-12 İncil Lk. 13, 1-9
Kötü haberler İsa’yı korkutmamaktadırlar. O, dünyada acı çektiren birçok olayın meydana geldiğini biliyordu, olaylar ki bizi korkutuyor ve yüreğimizde soruların doğmasına sebep oluyor. Birçok kere ölüm korkusu ve günahımız içimizde öyle sorular doğuruyor ki, bunlara cevap vermek için insanları, bazen da Allah’ın Kedisini bile yargılayarak denenmekteyiz. Niçin bu afetler? Bunlar ceza mı? Kim bunları hak etti? Allah nasıl bu kadar adaletsiz ki, suçsuz çocukların acı çekmesine izin veriyor? Allah niçin kötüleri ve şiddet kullananları durdurmuyor?
Bu sorular ve cevaplar insana huzur vermeyen başka sorulara sebep oluyor. Pilatus Yeruşalimdeki tapınakta kurban sunan bazı insanları öldürttü: Allah böyle ölmelerine izin vermesi için kim bilir onları hangi suçları için cezalandırdı! Onlar Celileli idi, sapkındılar! İsa, aynı soruyu kulenin altında kalıp ölenler için de yaptı, onlar sapkın değil, Yahudiler, hatta kutsal Yeruşalim’in sakinleri idiler! Bu sorular geçmişe bakmaya alışık olduğumuz için aklımıza da gelmektedirler: Geçmiş, bildiğimizi zannettiğimiz tek gerçektir! Ama Allah bize saklı olanı da bilmekte, geleceği de bilmekte: İsa bunu biliyor bunun için sadece O’nunla birlikte yaşamadığımızda başımıza gelebileceği göz önünde tutarak cevap vermekte. Biz başkalarını yargılayamayız, sadece onlara karşı vermek istediğimiz yargıyı kendimiz hak etmemeye dikkat etmeliyiz.
“Tövbe etmezseniz, hepiniz aynı şekilde öleceksiniz”. Alışık olduğumuz şekilde, zevk verici olanı ve içgüdülerimizi izleyerek, yaşamaya devam edersek, yaşamımızın sonu da bir ceza, bir felaket olacaktır. Öldürülenlerin ölümü ve yıkıntıların altında kalanların ölümü bizim için bir uyarıdır. Biz onların yaşamını yargılamıyoruz, ama bizimkine dikkat ederiz.
“Tövbe etmezseniz…”: bizim yaşam değiştirme şansımız var! İsa’yı kabul edebiliriz ve her şey değişiyor: yaşam, ölüm anı dahil yeni bir hedef, yeni bir anlam kazanacak. İsa’yı kabul etmekle yaşamımız Allah’a şan verecek, O sevinecek çünkü acı çeken ve acı çektiren insanların kurtuluşunun planı için işbirliği yapacağız.
Yanan çalılıktan gelen ses aracılığıyla gerçekleşmiş Musa’nın çağrısı İsa’nın gelişi ve varlığının amacını sezmemizi sağlamaktadır: Musa’nın halkı kölelik acısından nasıl kurtarması gerekiyor idiyse, İsa da aynen hepimizi insanlığı ezen günahın köleliğinden ve acısından kurtaracaktır. Ve de Musa’nın yardımcılara ihtiyacı olduğu gibi, aynen İsa da yardımcılar istemekte. Bunun için bizler sadece kurtuluşu, sevinci, yeni yaşamı kabul ederek kalmayıp, kendimizi Rabbin hizmetine sunmaktayız. O’nun iyiliğimizi ve mutluluğumuzu istediğini, bizi sevdiğini ve Kendi sevgisine katılmaya çağırarak, yaşam doluluğuna erişmemizi sağladığını hatırlayarak çağrılarına cevap vermeye hazırlanalım.
Allah halkının tarihinde tüm yaptıklarının amacı bize İsa’nın kim olduğunu belirtmektir. Geçmişin olaylarını bu şekilde okumalıyız: bulut, deniz, man, içinden su çıkan kaya sadece ölen ve dirilen İsa’nın ışığında anlaşılır olmaktadır.
Biz daima zayıfız ve O’na ihtiyacımız vardır: bunun için O’na daima bağlı kalalım yoksa boşluğa düşeriz. Havari şöyle diyor: “Ayakta kalabileceğini zanneden, düşmemeye çalışsın”. Eğer ayakta kalırsak, yani imanda canlı olursak, imanımız çok kişi için yaşam ve sevinç kaynağı olacaktır: ‘yaprakların’, yani birçok boş şeyin arasında kendi mutluluğunu arayanlar, bizim İsa’ya bağlı olmamızın doğurduğu tatlı gıdayı, ‘meyveyi’ bulacaklardır!
Bu Jübile Yılında tövbe etmemiz daimi ve sabit olacaktır: İsa ile ve İsa için yaşayacağız öyle ki içimizde O’nun Kendisi mevcut olsun ve hayatımızı Kendisini gösterip onu maddeciliğin kaybolma tehlikesinde olan kardeşleri kurtarmak için kullanabilsin.
P. Vigilio Covi
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it