NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ 4.Pazar C Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk okuma Mik. 5, 1-4 Mezmur 79

İkinci Okuma İbr. 10, 5-10 İncil Lk. 1, 39-48

Doğurması gereken doğuracaktır!” Bu, Allah’ın evlatlarının gerçek hürriyet anıdır. Çünkü doğacak olan “başkalarının gücünden” acı çeken halkı kurtaracaktır! Bugün dikkatimizi doğuracak olan kadına çevirelim. Doğurmasını hevesle bekliyoruz, çünkü gerçek hürriyeti ümit ediyoruz. Gerçekten başkalarının gücü, insani bir güç değil, her insana ve tüm insanlığa acı çektirmeye devam eden günahın gücüdür. 

Peygamber bir anne müjdeliyor ve biz bugün bu annenin tepeleri aşarak başka bir anne ile buluşmaya gidişini görüyoruz. İkisi de beklenmedik şekilde, Allah’ın eli ve lütfu ile ansızın karşılaşarak anne oldular, İkisi de sevgiyi kabul ettiler ve şimdi onlar sevmeyi, kendilerini sunmayı öğrenmelidirler. Çünkü içlerinde taşıdıkları yaşam yukarıdan gelen bir armağandır.

Peygamberlikler gerçekleşiyor. Halkın yüzyıllarca süren bekleyişi şimdi bu iki annenin sessizliğinde ve sırrında gerçekleşiyor. Elizabet Meryem’i kabul ederken, Yahya İsa’yı kabul ediyor! Elizabet’in Meryem’e söylediği sözler; karnındaki çocuğun kim olduğunu belirtmekte. Bu çocuğun şimdiden büyük, ilahi bir ismi var: O, peygamberin Halkına esenlik getirecek olan olarak ilan ettiği Oğul’dur. Yaşlı annenin çocuğunun sevinçten hoplamasını sağlayan sevinç, o ismin anlamını, yani Allah kurtarır, önceden açıklamaktadır. Allah sözünü tutuyor, Allah burada ve eylemlerine devam etmekte! 

Nihayet Meryem, yeni durumunun yarattığı korkuları bırakabilir ve tüm dünyanın tatmak üzere olduğu sevince yer verebilir. 

Elizabet, Meryem’i suçlamıyor, eleştirmiyor, yargılamıyor, tersine onu anlamakla kalmıyor, onu överek onu kutsanmış ve mutlu ilan ediyor. 

Kurtarıcının Annesi, gerçekten Allah tarafından kutsanmıştır ve tüm varlığında mutludur! O, sevincini belirtiyor, O sevinç ki, Allah’ın iyiliğine hayretle bakarak, büyüyor ve kendisine de acı veren dünyanın durumundan dolayı azalmıyor.

Meryem’in sevincini belirttiği ilahi, yüzyıllar boyunca Hristiyanlar tarafından kabul edilip tekrar edildi. Bu ilahi ile imanlılar Peder’e şükrediyorlar çünkü O, onların gün boyunca tatmış oldukları güneş, sevgide her sadakatlerinin mükafatıdır. Onlar da her gün zenginlerin ve güçlülerin kibirlerinden ve sertliklerinden acı çekiyorlar ve her gün fakirlerin ve acı çekenlerin, temiz kalplilerin ve merhametlilerin mutluluklarını paylaşıyorlar.

Meryem, tam da Oğlunu ve Kurtarıcımızı beklerken tüm Kilise için dua öğretmeni oldu. O dua ve sevgi öğretmenidir. 

Dua yüreği cömertliğe açar, yaşanmış sevgi de duayı gerçek ve somut kılar. Meryem’in duası, Allah’ın ve kendi Oğlunun ebediyetin sessizliğinde çınlattığı aynı sunuşu, yüksek sesle telaffuz ettiğinde başladı: “Allah’ım, işte, isteklerini yerine getirmek için geliyorum”. İbraniler’e mektup, Oğlun Baba’ya olan armağanını bu şekilde açıklamaktadır: İnsanların günahı için, kendi kanı ile arındırılmış bütün insanlığı Baba’ya göstermek için kendi bedenini kurban olarak sunuyor.

Biz de bugün tüm Kilise ile birlikte bu sözleri tekrar edelim ki sevinç dolu olanları da söyleyebilelim: “Canım, Rabbi yüceltir, ruhum, Kurtarıcım Allah sayesinde sevinçle coşar!”.

Peder Vigilio Covi

NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ – 3. Pazar – C Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Sefanya 3, 14-18 Mezmur Yeşaya 12, 2-6

İkinci Okuma Fil. 4, 4-7 İncil Luka 3, 10-18

Allah tarafından insanlara vaat edilmiş Mesih olan İsa’yı karşılamak için hazırlanmaya devam etmekteyiz: İnsanlar, Allah’a minnettarlık duymayı ve kardeşleriyle birlik içerisinde olmayı beceremedikleri için mutlu olamaz haldedirler. Bu, çeşitli şekillerle ve ölçülerle, barışı bozmak ve yüreklerden lütfu uzaklaştırmak için var olan günahın sonucudur.

Sefanya ve aziz Pavlus’un metinleri sevince, hatta coşkuya güçlü bir davettir. Bugün peygamberin söyledikleri, ileride Nasıra’da Meryem’e yollanan melek Cebrail tarafından özetlenecek. 

Tüm hayal kırıklıklarını ve ümitsizlikleri kaldırma zamanıdır, çünkü artık Söz Verilmiş Olan gelmekte. O, “Aramızdaki Rab’dir… güçlü Kurtarıcıdır!”.Kurtulmaya ihtiyaç duyan, sevinmeye başlamaktan başka bir şey yapamaz. Havari de bu daveti yeniliyor. “Her zaman, Rab’de sevinin; yine söylüyorum: Sevinin!”.

Bu sevince ne kadar çok itiraz var! Üzüntüyü, karanlık yüzü ve koyu sesi doğrulayanların ne kadar çok seslerini duyuyorum: Yakın ve uzak dünyanın tüm kötülüğü buna çalışıyor. Fakat dünyada sadece kötülük yoktur, bizler de sadece dünyayı ezdiği ve kederlendiği kötülüğün tanıkları olmaya devam edemeyiz. Tam da bu dünyaya İsa gelmektedir!

Dünyaya İsa geldi! O, dünyaya gelmeye devam ediyor: O, dostumuz ve Kurtarıcımız; O, yaşayan Allah’ın Oğlu; O, her kötülüğün kaynağı ve sebebi olan günahtan kurtaran; O, bizi Allah’ın Ruh’u ile dolduracak, bize yeni bir yürek verecek Olan’dır. Sorunlar ve acıların arasında olsak da güvenle yönelebileceğimiz birinin olduğunu biliyoruz. Bunun için yüzümüz sevinçli, huzurlu ve minnettar olabilir. 

Üzüntülü ve hayal kırıklığına uğramış yüzlerle dolu bu dünyada bizler, yeryüzümüzü barış, sevgi yeri yapmak için ve ebedi göğe yürüyüşümüzde bize güvenle rehberlik etmek için gökten Gelenin tanıklarıyız, yani bizler İsa’nın tanıklarıyız! 

Vaftizci Yahya da bize yardım ediyor ve bizi rahatlatıyor: Her şeyden önce o, Gelecek Olanı karşılamaya somut olarak hazırlananlara basit ve somut bazı talimatlar vermektedir. İlk olarak Gelen’in arzularını yerine getirmeye davet ediyor, yani yeryüzünün nimetlerini fakirlerle bölüşmek, herkes ile ilgilenmek, azla yetinmek: Bunlar sevgi emrinin adımlarıdır; İsa bu sevgiyi günahkarlara olan sevgi ile daha da mükemmelleştirecektir. Yahya’nın öğütleri basit bir şekilde ve tövbe isteği ile kendisine yaklaşan herkese yönelmektedirler: Kalabalıklara, temiz sayılmayan bazı işleri yapanlara, askerlere bile! Bu öğütler, eğer yaşanmış olsalar, engelleri kaldırıp gelecek olan Rab’be hizmet etmek ve O’nu izlemek için yüreği hür kılmaktadırlar.

Yahya İsa’yı sevinçle göstermektedir: “Benden daha güçlü olan biri geliyor”. İsa, güçlüdür, herkesten daha güçlüdür: O’nun önünde peygamber ve O’nun önünden gelecek kişi olan Yahya da en büyük alçakgönüllülükle eğilmektedir. İsa gücünü bizi vaftiz etmek için, yani bizi Kutsal Ruh’a, daha doğrusu Kutsal Ruh’un arındıran, ısıtan ve aydınlatan ateşine daldırmak için kullanacaktır. 

İsa’nın sözleri, yeryüzündeki fakirler için sevgi dolu sözleri, ebedi ve dayanıklı her yargının temeli olacaktır. Gerçekten de buğdayı çöpten, yani Allah’a layık olanı olmayandan ayıran İsa’dır. İnsanların yargıları gerçekten önemli değildir; insani adalet, onun haksızlıkları, gecikmeleri, geçicilikleri ile birlikte, ona güvenenleri hayal kırıklarına uğratmaya devam etmektedir.

Kim bu kadar ilahi bir insanı beklemeye hazırlanmıyor?

Biz O’nunla karşılaşma arzumuzu artıralım, bunu sadece O’ndan faydalanmak için değil, kendimizi O’nun emrine koymak için yapalım. Bu şekilde sevincimiz artacaktır, çünkü yaşamımız dünyanın en değerli şeylerini aşan bir değer ve anlam kazanacaktır. Allah’ın gerçek hizmetkarları olacağız!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Lekesiz Meryem Bayramı 

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yar 3,9-15.20 Mezmur 97/98

İkinci Okuma Ef 1,3-6.11-12 İncil Lk 1,26-38

İnsanın hayatını çok ağır bir şekilde değiştiren ilk günahın anlatımı, Allah’ın bir çağrısıyla devam etmektedir. Allah insanı çağırıyor, sesini dinletiyor, kendi varlığını onun yanında gerekli olduğunu hissetmesini sağlıyor. Kendisinin Allah tarafından aranması insanın hoşuna gitmiyor: O’nunla birliği bozduğunun farkında ve bunu tekrar kurmamak daha kolayına geliyor. Fakat Allah, Baba gibi olan sevgisi sayesinde, insanın bu şekilde davranmasıyla mahvolma yolunda olduğunu biliyor: En yakınlarıyla bile birlik içerisinde olmayı beceremeyecek, içerisinde barışı bulamayacak ve onu çevreleyen yaratığın hiçbir şeyinden haz alamayacaktır. Bu günahkar durumunda insan sadece kendisini veya başkalarını yok etmeyi becerecektir. Maalesef bu hepimizin yaşamış olduğu ve halen gözümüzün önünde olan tecrübedir. 

Allah’a ciddi bir şekilde itaatsizlik eden bir genç, birlik içerisinde yaşanılan yerlerden kaçınır. Onun gözlerinin içine saf bir bakışla bakabilecek kişilerden kaçar. Geceyi, karanlığı ve siyah gözlükleri tercih eder.

İnsanlık bu karanlık durumu yaşıyor, insanlar yalan veya yalnızlık, eğlence veya daimi kahkahalar içerisinde saklanmak istiyor. Artık sadece Adem değil, yeryüzündeki tüm Ademler birlikten gelen sevinci ve ahengi tanımıyor. 

Allah buna nasıl el atabilir? Allah insanı saklandığı birçok yerden nasıl tekrar çağırabilir?

Full title: The Virgin in PrayerArtist: SassoferratoDate made: 1640-50Source: http://www.nationalgalleryimages.co.uk/Contact: picture.library@nationalgallery.co.ukCopyright © The National Gallery, London

İşte nihayet Allah’ın müdahalesi! Bir melek hor görülen bir bölgenin en az bilinen bir köyündeki bir bakireye bir söz getiriyor. Meleğin güç, insani direnmeleri yenebilecek bir güç gösteren bir adı var: Cebrail. Köyün de merak uyandıran bir adı var: Nasıra; çiçek kadar güzel, bir filizin, bir yeniliğin çıkmasını hatırlatan bir ad. Bakire kızın nişanlısının adı da anlamlı: Yusuf. Yusuf, Yakup’un en çok sevdiği oğlunun adıydı; Allah o oğlu diğer kardeşlerinin yolunu açması için önden Mısır’a yollamıştı. Yusuf’un adının anlamı da “Allah eklesin” dir. Gerçekten de Allah günahı sebebiyle yaşayamayacak durumda olan insana bir yaşam daha ekliyor. Bakire’nin adı o kadar güzel ki bizim kelimelerimizle tercüme edilemez, çok zengin ve değişik anlamlı bir isimdir: Meryem! Meleğin getirdiği Sözün alıcısı işte Meryem adındaki bu bakire kız. 

Bu Söz yeni değil. Bu Söz, Allah’ın tüm İsrail halkına, kurtarıcıyı yollayacağına dair verdiği Sözdür. Meryem sevinmeye, ilahiyi söylemeye ve coşmaya çağrılıyor. O, bu müjdelenen sevinç sebebiyle tüm yaşamını, tam bir sevgiyle, sınır tanımadan sunmaya çağrıldığı anlamını taşıdığını biliyor. 

Meryem cevabını vermeden önce biraz düşünüyor, bu eksik imandan dolayı değil, sadece alçakgönüllülükten. Yeruşalim’den bu kadar uzakta olan bir kız, Allah tarafından bu kadar büyük bir görev için seçilmiş olabilir mi?

Allah birini seçerken insanların beklentisine veya inançlarına mı bağlı olur? Allah daha önceden de Meryem’in kısır bir yakın akrabasına bir oğul bağışlayarak duasını kabul etmişti, böylece merhametini göstermişti. Allah kimsenin tavsiyesini istemiyor, özellikle de kendini büyük ve önemli olarak sayanlardan. Allah kimi isterse onu seçer ve hazırlar. Planlarını gerçekleştirmek için seçtiği kişiler ne kadar küçük ise o kadar çok Allah’ın büyüklüğü ve iyiliği belirir. Allah Meryem’i önceden seçti ve onu lütfu ile zenginleştirdi. Meryem’de Allah’ın isteğine sadece “evet” var. Yüreğinde tek bir “hayır”a bile yer yok.

Bugün Meryem’in “evet”i için ve yüreğinde herhangi bir “hayır” olmayışına seviniyoruz: Bu, lekesiz doğmuş denilen saf hayattır! Biz Allah’ın yaptıklarına, insanlığı daima baştan sevmeye hazır oluşuna seviniyoruz! Meryem bu sevginin meyvesi ve işaretidir. Meryem, günahı sebebiyle korku içerisinde olan ve saklanan insana yaklaşmak isteyen Peder Allah’ın sesidir. 

Meryem’e bakarsan, seni seven Allah’ı görürsün! Meryem’i görüyorsun ve seni arayan, seni karşılamaktan mutlu olan ve senin varlığının Peder’in hoşuna gittiğini söyleyen, güven verici Sesi duyarsın. O senin günahından ötürü incinmiş değil. Günahın yaşamını bozdu ve şimdi O seni iyileştirmek istiyor. Meryem’in Kilise’deki varlığı, merhamet ve yenilik müjdesidir.

Meryem’in adını kabul et, onun bakışı ile karşılaşıp onu kabul et: Huzuru bulacaksın, yaşamının yönünü değiştirmek için, konuşan Allah’ın sesini ve senin yanında yürüyen Oğlunu kabul etmek için kuvvet kazanacaksın. Böylece seni kolları açık ve gülümseme ile bekleyen Baba’ya yönelmiş olacaksın.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

NOEL’E HAZIRLIK DEVRESİ 1. Pazar C Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk Okuma Yer. 33,14-16 Mezmur 24/25

İkinci Okuma 1 Sel. 3,12.13-4,2 İncil Lk. 21,25-28.34-36

Yeni litürjik yıla yani Kilise’nin takvimine başlıyoruz: Bir yıl içerisinde Allah’ın Oğlu İsa’nın gelişinden başlayarak, tüm yaşamını ve yaptıklarını, biz günahkarlar için kendini Peder’e sunmasını, anıyoruz. 

Bu anıları yaşarken Allah’ın Sözü bize eşlik etmektedir ve bizi isteklendirmektedir. Böylece tövbe yürüyüşümüzde yani Peder’e bütün yürekle, bütün akılla, bütün güçlerle yapılan dönüşümüz, ilerlemektedir. Bu yürüyüşümüz hiçbir zaman sona ermemektedir, tersine biz ilerledikçe O’ndan uzaklığımız daha da belli olmaktadır. Fakat Allah’a ulaşmayı gerçekleştiren biz değiliz, bizi karşılamaya gelmek isteyen O’dur ve O, Oğul İsa aracılığıyla bizi karşılamaktadır: Bu, büyük tesellimizdir! İşte, bugün peygamber Yeremya’nın bize hatırlattığı budur. Allah söz verdi ve verdiği sözü tutmaktadır. O bizi kurtaracağına söz verdi ve bunun için “adalet filizini” yollamaktadır. Bu “adalet filizi” hiçbir insanın görmediği ve tecrübe etmediği bir iyilikle yeryüzünü dolduracaktır. Biz bu filizin hangi adı taşıyacağını şimdiden biliyoruz, bunun için O’nun gelişini yeniden beklemeye başlıyoruz. O filizyeşerdi bile, ama filiz vermeye devam etmektedir, çünkü bizler egoizm dolu eski yaşam tarzımıza, yani Baba’mızın sevgisinden ve sevincinden bizi uzakta tutan günahları doğuran o yaşama, dönmeye devam ediyoruz.

Bize acı çektiren egoist yaşam tarzına değer vermeye alıştık. Sanki bununla mutlu oluyoruz ve bu yaşam tarzını bırakmak istemiyoruz. Bizi başkalarına karşı bencil kılan, toplumsal yaşamımıza heves ve sevinç verecek olan birliği engelleyen şey; tam da bu kendi içimize kapanmamızdır. 

Jesse Tree from Notre-Dame de Reims

Allah’ın bize söz verdiği adalet filizini kabul etmek için alışık olduğumuz yaşam tarzını ve olma şeklimizi bırakmamız, onu inkar etmemiz gerekir. Bu bizi korkutabilir, sanki dünya üzerimize düşecek gibidir, sanki güneş ve ay, yani alışık olduğumuz o şeyler yok olmuş gibidir. 

İsa, öğrencilerine konuşarak bu durumu çok iyi ve enerji ile anlattı ve şimdi bize şunu güçle tembihlemektedir: “Her an uyanık kalın ve hazır olun”! Mutluluğu istiyor muyuz? Bizim için ve etrafımızdaki insanlar için yeni bir yaşam istiyor muyuz? Bu, kendi uğraşımız sayesinde değil, çünkü İnsanoğlu’nun bulut içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. Sevincin ve her gerçek barışın kaynağı O’dur. O zaman her gün bekleyip duamızda ısrarla Kurtarıcı’yı, Allah’ın kurtuluşunu (= İsa’yı) isteyerek bize söz verilen “kurtuluş” arzusunu besleyeceğiz.

Aziz Pavlus Rab’den ateşli duası ile dilemekte, aynı zamanda da bizi tembihlemektedir: Kardeşler ile ilgilenin öyle ki “Birbirinize ve bütün insanlara olan sevginizi, bizim size olan sevgimiz ölçüsünde çoğaltıp artırsın!”. İsa’nın emri de budur: “Birbirinizi sevin”. Uyanık olacağız ki kutsallıkta kusursuz olmanız için yüreklerinizi pekiştirsin”. Bu uyanık kalmanın, dünyanın yüzünü değiştirmeye gelen adalet filizini bekleyip karşılamanın yoludur.

Bu duygularla, yani İsa’nın varlığını güçle arzulayarak ve, O’nu beklerken, kardeşlerimizi yenilenmiş bir sevgiyle severek, Noel Bayramına Hazırlanış Devresine başlayalım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı  B Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

1.Okuma Dan. 7,13-14 Mezmur 92 2.Okuma Vahiy 1,5-8 İncil Yh. 18,33-37

Bugün İsa’ya, kral, hatta evrenin kralı unvanını vermekteyiz. Bu alışkanlık nereden gelmektedir?

İsa Pilatus’a cevap verip şöyle dediğinde: “Dediğin gibi, ben kralım” peygamber Daniel’in yazdığını düşünmektedir: “Ona egemenlik, yücelik ve krallık verildi. Bütün halklar, uluslar ve her dilden tüm insanlar ona hizmet edecekler. Onun egemenliği ebedi bir egemenliktir ortadan kalkmayacak. Onun Krallığı, yıkılmayacak bir krallıktır”.

İsa, krallığının acılar ve zulümlerle hazırlanması gerektiğini bilmekte idi, bu sebepten Pilatus O’nu ölüme mahkum etse de, Baba’nın verdiği sözü tutacağına ne ümidini ne de güvenini kaybetmekte idi. Biz bugün alay edildiği ve ölüme mahkum edilmesine sebep olan unvanla İsa’nın önünde diz çökmek istiyoruz.

İsa kraldır ve evrenin kralıdır! Bunu sadece söylemekle yetinmeyeceğiz: Bu çok kolay ve bizim için faydasız olurdu. Biz, peygamberin dediği gibi, O’na hizmet etmek için O’nu kral olarak kabul etmek istiyoruz!

O’na hizmet etmek ne demektir? O’na edilen hizmetin kime faydası dokunacaktır?

Mesih İsa’ya kral olarak hizmet etmek; O’nu herkesten üstün tutmaktır, sözlerini herhangi bir filozoftan üstün kabul etmektir, emirlerini de herhangi insani kanunlardan daha önemli görmektir. Ayrıca O’nun planlarının gerçekleşmesi için, arzularının yerine getirilmesi için çalışmaktır. 

Bizim yaşamımızla, huzurumuzla, rahatlığımızla, faaliyetlerimizle ilgili birçok arzumuz vardır, çoğu zaman da bunlar iyi arzulardır, ama İsa’nınkiler ilerisini görür, barışçı, huzurlu bir ortamın oluşturması için ve ebedi yaşamımız için gerekli olanı görür. 

Gerçekten de İsa’ya hizmet etmenin en büyük yararı kendimiz içindir: Yüreğimiz huzur bulur, başkalarıyla ilişkilerimiz düzelip daha derin ve içsel boyutlar kazanır, dolayısıyla da sevinç ve huzura kavuşuruz. İsa’ya itaat ederek egoizm ve bundan gelen her şey yok olur, etrafımıza ümit ve sevinç saçarız.

İsa’nın krallığı, Kendisinin Pilatus’a söylediği gibi bir hizmettir: “Hakikatte tanıklık etmek”tir. Hakikat Allah’ın kendini, sevginin ve merhametin o Allah’ının kendini göstermesidir. İsa’nın yaşamı ve ölümü; insanları seven Allah’a, onları, herkese acı yaratan karmaşalarından ve egoizmlerinden kurtarmak isteyen o Allah’a bir tanıklıktır. 

Bu sebepten İsa’nın ardından gitmek, O’na itaat etmek, O’nu herkesten üstün tutmak istiyoruz. O’nu kralımız olarak seçiyoruz ve herkesin O’nu kral olarak görmesini teklif ediyoruz. İsa kimseye kendini zoraki kabul ettirmeyecek; O, tanıdığımız krallara benzememektedir: “Benim krallığım bu dünyadan değildir”. 

O, “ulusları” beklemektedir, çünkü onların hür olmalarını istemektedir, hatta onları ulus değil, dünyayı Baba’nın sevgisiyle doldurma arzusunu paylaşan dost veya evlat olarak istemektedir.

Sevinçle imanımızı ilan edip sevgimizi Mesih İsa’ya bağışlamaya devam edelim, çünkü O, “ölüler arasından ilk doğan, dünya krallarına egemen olan, güvenilir tanıktır”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it