Olağan Devre 29. Pazar Günü B Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

1.Okuma Yeş. 53,2.3.10-11 Mezmur 32 2.Okuma İbr. 4,14-16 İncil Mk. 10,35-45

Bugünkü İncil’i okurken gülümseyebiliriz: İki öğrenci İsa’ya yaklaşıp onların isteklerini bilmediğini var sayarak O’nun onları dinlemesini istemektedirler. “Hocam, bir dileğimiz var, bunu bizim için yapmanı istiyoruz”.

Onlar İsa’nın yaşamında bir değişim olacağından eminler. Çünkü Yeruşalim’e vardığında kral ilan edileceğini sanmaktadırlar. Ve de O’nun hükümranlığında O’nun yanında saygın bir yere sahip olacaklarından da eminler. Ayrıca onlar İsa’nın ardından ilk gidenlerden idi, bu sebepten de kendilerine özel bir davranış beklemekteler. Onlar için bir yere sahip olmak yeterli, bir yer ki, onlara göre, yorgunluk ve yükümlülük olmadan saygınlık, belki de zenginlik kaynağı olacaktır. İsa huzurunu kaybetmemektedir. O, iki dostu, evet, dinliyor ama aynı zamanda Baba’yı da dinlemeye devam ediyor. Onlar “şan” istiyor, fakat İsa, onların insani, geçici ve boş bir şanı dilemelerini fark ediyor. O, “Benim içeceğim kaseden siz içebilir misiniz?” diye içtenlikle soruyor. İsa onları kandırmak istemiyor: Şana ulaşmak için yolunun haçtan geçmesi gerektiğini peygamberlerden biliyor. Aynı zamanda kimsenin aynı yolu kat etmeden, yani O’nun kasesinden içmeden yanında olamayacağını da biliyor. 

İki kardeş Öğretmenlerinin yolunu paylaşmak istediklerini söylüyorlar. Ama İsa kendisi için hiçbir şey seçmiyor, onların da, O’ndan öğrenerek, kendileri için hiç bir şey istememeleri gerekiyor. Eğer İsa ile yaşamak için kendilerini sunuyorlarsa, bunu karşılık beklemeden, sadece sevgi için yapmaları gerekiyor. Yoksa onlar İsa’yla aynı yolda değiller. İsa’nın yaşamı daima ve tamamen Allah Baba’ya bir armağandır, Baba da bunu tüm hürriyeti ile kullanıyor: İsa, Baba’sının sevgi planlarını gerçekleştiren Oğul olduğunu bilmektedir.

Diğer on havari bunlardan daha iyi değiller: Onlar da Rab’lerinden mükafat beklemekte, onlar da insanlar arasında saygın bir yer arzulamaktadırlar. Bu şeyleri dilemeye cesaret etmiş olan iki dostlarına kızmaktadırlar. 

İsa, dünyadaki hükümdarlıklarda neler olduğuna dikkat etmelerine yardımcı olmaktadır. Orada kim “yönetici” olmakta, gerçekten “yöneterek” sadece kendi çıkarını arar ve farklı uyrukları sık sık acımasızca ezer. Ama İsa’nın Kral olduğu Allah’ın hükümranlığı, insani hükümdarlıklara benzemez. Orada kral, Allah’ı yani herkesi seven ve herkesin kardeş olarak yaşamasını isteyen Baba’yı temsil eder. Orada Kral ile iş birliği yapanlar, ondan öğrenerek onun hizmet ettiği insanlara hizmet etmelilerdir. 

İsa’nın en çok önem verdiği söz, hizmettir: İsa, tıpkı başka birçok defa olduğu gibi, bu sözle havarilere öğretisini tamamlamaktadır. Ve de Kendisinin en önemli hizmetinin şu olduğunu açıklamaktadır: “Canını birçoklarının uğruna fidye olarak vermeye geldi”. Çünkü, Mezmur’un söylediği gibi, “hayatının fidesi büyüktür, kimse ödemeye yeltenmemeli” (Mez 49,8)

Hiçbir insan kendi kendine kurtulamaz: İsa’nın Kendisi, kendi kanını dökerek tüm insanlar için kendi yaşamını sunma görevini yapmaktadır. Bu hizmet, “gökleri aşmış olan büyük başkahinin” görevidir. Eskiden başkahinin sembolik olarak Ahit Sandığı’na kan serpmek için tapınağa girdiği gibi değil, İsa gerçekten Allah’ın yanına girdi.

Bu hizmetinden hepimiz faydalanabiliriz, çünkü O’nun sunduğu yaşam sadece bir insanın yaşamı değil, Allah’ın yaşamıdır. Bizler de, başkalarına doğru somut sevgi eylemleri aracılığıyla hayatımızı sunabiliriz ve bu şekilde İsa’nın hizmetine katılabiliriz. Sadık ve cömert sevgi, yani hayatımızı sunuşumuz sayesinde Allah’ın büyüklüğüne ve güzelliğine katılabiliriz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it