Olağan devre – 26. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

01/10/2023 – OLAĞAN DEVRE – 26. Pazar Günü – A

1.Okuma Hez. 18,25-28 Mezmur 23 2.Okuma Fil 2,1-11 İncil Mt 21,28-32

Geçen Pazar günü düşüncelerimizin Allah’ınkilerden değişik ve çok zayıf olduklarını görmüştük. Buna rağmen peygamber Hezekyel istediğimizi yapmakta direndiğimizi, adaletten uzaklaşarak kötülük yaptığımızı söylüyor. Bu ölüm yoludur, tersine yaşam yolu gerçek tövbeden geçer, bu da Allah’ın Söz’ünü dinledikten sonra, Rab’bin düşünme şeklinin üzerinde hikmet ile düşündükten sonra gerçekleşebilir.

St Elizabeth of Hungary - Caring and Sharing
St Elizabeth of Hungary – Caring and Sharing

İsa’nın anlattığı kısa benzetme derin düşünmenin değerini gösteriyor. Babalarının bağında çalışmaya çağrılan iki oğul arasındaki fark şudur: Birinin sevgiden kaynaklı düşünme kabiliyeti var, öteki ise kendisini ve kendi menfaatini ortaya koymaktadır. İkisi de babalarına hemen ve içgüdüsel olarak cevap veriyorlar. Biri sadece içgüdüseldir ve sonra kendi kaprisini izliyor. Ani bir ‘evet’ diyor, fakat sonra bu ‘eveti’ gerçekleştirmek için hiçbir şey yapmıyor; bu şekilde verdiği sözü bile tutmuyor. Diğeri ise kesin bir ‘hayır’ diyor, ama sonra düşünüyor, pişman olup davranışıyla babasını kendisinden daha çok sevdiğini gösteriyor.

Dinleyenler İsa’nın kendilerine söylemek istediğini kesinlikle anlamakta idiler, İsa’nın Kendisi de açıklama yaptı. Vaftizci Yahya Allah’ın arzusunu açıkladığında, kendini Allah’ın hizmetine ve tapınmaya adamış kişiler hiçbir şey yapmadılar, yani ona inanmadılar. Tövbe etmediler, kendi düşünme şekillerini değiştirmeye çalışmadılar. Tersine Allah’ın emirlerine itaat etmemiş oldukları için O’ndan uzak olanlar, yani gerçekten günahkar olanlar, ona iman etmeyi ve hayatlarını değiştirmeyi becerip Vaftizci Yahya’nın ”Allah’ın Kuzusu” olarak gösterdiği Kişi’yi dinlemeye başladılar.

Rab’bin bu açıklamasının; Allah’ın Söz’üne dikkatli olmamıza, Baba’nın isteğine kendi kaprislerimizden çok önem vermemize yardım etmesi gerekirdi. Allah’ın istediğini yaptığımızda yaşamımız değer kazanıp Baba’nın hükümranlığı için faydalı olmaktadır.

Bunu birçok kişi anlayıp çok basit ve anlaşılabilen bir şekilde bunu başkalarına anlatmayı da başardı. Bunlardan biri Kalkütta’lı azize Tereza’dır. O şöyle diyordu: ”Ben Allah’ın elinde bir kurşun kalem gibiyim; O, sevgisini yazmak için beni kullanıyor”. Allah’ın elinde olan bir kurşun kalem, roman veya spor makaleleri yazan yazarın elindeki altın bir dolma kalemden çok çok daha değerlidir. Bu sebepten kim olduğum ya da var olan marifetlerim önemli değil, önemli olan kendimi tamamen Allah’a, Baba’nın ellerine emanet etmem, itaatim sayesinde kendimi O’nun kullanmasına izin vermemdir!

Başka sözlerle Havari Pavlus da aynı şeyi yazmaktadır. O; Allah’ın hizmetinde olalım diye, bizleri Kutsal Ruh’ta, Birlik Ruh’unda yaşamaya çağırıyor. Maalesef bizi bölünmeye ve rekabete götüren egoizmin bizi yenmesine izin vermemiz çok kolaydır: Bu, bizlerin İsa’nın tanıkları olmamızı engelliyor.

Biz İsa’dan, yani O’nun alçakgönüllülüğünden öğreneceğiz. O, bize ve Baba’ya olan sevgisini ölüme, haçta ölüme kadar yaşadı. Bunu nasıl unutabiliriz?

Bunu unutan bir Hristiyan, artık Hristiyan değildir! Alçaltmaları kabul etmemiş ve kardeşleriyle birlik içerisinde olmak için alçakgönüllülüğü yaşamamış bir Hristiyan, kendine Hristiyan diyemez. Yaşam yolu yorucu, ama buna değer. Oğul’un alçakgönüllülüğünü yaşayarak da, Baba’ya itaat edeceğiz!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it