Paskalya Bayramı – C Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

İlk okuma Elç.İşl. 10,34. 37-43 Mezmur 117 İkinci okuma Kol 3, 1-4 İncil Yh. 20, 1-9

Bugün her okumada sevinçten konuşulur. Öyle bir sevinç ki, sadece mutluluk ifade etmemekte ama tüm dünyanın dahil olduğu ve yaşamı etkileyen, beklenmeyen bir yeniliği görmekte. Gerçekten de bugün her gerçeğe anlam ve değer veren bir olayı kutlamaktayız. 

İsa dirilmemiş olsa dünya ne olurdu? Sadece kocaman bir mezarlık olmaz mıydı? Güçlü insanların egoizmlerinin karşılaştığı ve herkesin kötü güçlerin etkisinde olacağı, merhametsizce gelen ölüm korkusunun tehdit ettiği bir yer olmaz mıydı? Her insanın yaşamı değersiz bir karınca gibi olmaz mıydı? Acılarımız ve sıkıntılarımız ne anlam taşırdı? Bizlerin barış ve birlik arzuları dinlenmezdi, düşünecek cesaretimiz olmayacak sonsuz ütopyalar olurdu.

Halbuki bugün sevinç ilahisini söylemekte, sonsuz alleluya’yı söylemekteyiz: güçlülerin ölmesini istedikleri dirildi, anlamsız bir köyden gelen dirildi, sadece basit marangozluk işini yapmayı bilen dirildi. Ölüm O’nu durduramadı, O’nu yutan ölüm tutamadı, O’nu tekrar dünyaya iade etmeli idi. Ve de O, dünyaya döndü, ama artık dünyadan etkilenemez halde! Ağır mezar taşı yana atıldı, insanların koyduğu damgalar, O’nun için düşünülmüş tedbirler boşuna. Artık kokular gereksiz, mezar da gereksiz… Artık mezar sadece ölümün yenildiğinin tanığı ve yeni bir dönemin başlangıcının ilanı olarak kalmaktadır. 

Şimdi insan düşleyebilir, en güzel şeyleri arzulayabilir, korkuyu kendinden uzaklaştırabilir. Allah hakkında, Baba olan bir Allah, seven bir Allah hakkında konuşmayı beceren tek insan olan İsa sonsuza dek yaşayandır. Sözü yankılanmaya, çehresi ümit vermeye, elleri bizim hasta ve okşamayı bilmeyen ellerimize dokunmaya devam edecek.

Bizler “yukarıdaki şeyleri” düşünmeye başlamaktayız. Çünkü bunlar; tek gerçek, tek insana layık olanlardır. Kendimizi yeni, Allah’ın sevgisi, başlangıcı ve O’nun şanı, sonu olan bir hayata sahip hissediyoruz. Şimdi artık yaşamımız bir karıncanınki gibi değildir, çünkü içimizde Allah’ın Oğlu’nun yaşamını taşımaktayız: O, bizim için gıda oluyor, böylece kendi değerimizi gösteriyor, yaşamımızın her saatine anlam kazandırıyor.

Şimdiye kadar işlediğimiz günahlar ne olacak? Ve de seyirci olarak kalmadığımız, ortak olduğumuz tüm kötülükler ne olacaklar? Ve Allah’ın ve insanların düşmanı şeytana uyarak ektiğimiz kötülük ne olacak? İşte, havari Petrus bize güven vermektedir: Dirilmiş Olan, canlıların ve ölülerin yargıcıdır! O, O’na iman eden herkese affı bağışlamaktadır. Mademki bugün O diriliyor, biz “O’na” iman edebliriz!

Bugün Allah’a olan imanımızı, severek ölen ve sonsuza dek sevmek için dirilen İsa’yı göz önünde tutarak belirtelim. Allah’a imanımız bugün yeni bir temele kavuşuyor: artık bizden üstün ve her şeye kadir, korkutan bir dünyanın yaratıcısı bir Allah’a iman etmiyoruz; bizi sevildiğimizden, arzulandığımızıdan, gözlerinde değerli olduğumuzdan bilinçli kılmak için dünyaya Oğlu’nu yollayan bir Allah’a, tam da bizim için kullandığı merhameti ve affı olan bir Allah’a iman ediyoruz.

Bugün Petrus ile Yuhanna’nın İsa’yı saran bantları gördüklerinde, yüreklerinde doğan köklü değişikliğe katılıyoruz. Hayal kırıklığı ve acıyla, üzüntülü ve korku içinde, önce sessiz ve düşünceli kaldılar, sonra sevinçli ve hiçbir şeyden korkmayan, bu nur gününde doğan yeni yaşamın cesaretli tanıkları oldular! Alleluya!

Bizim ilahimiz tüm insanların ve tüm yaratılışın ilahisidir. Nihayet bugün dünyamız Allah’ın dünyası oluyor, ölüm korkusunun hükmetmediği, günah artık insanın yüreğini tek yöneten şey olmayan yeni bir dünya oluyor. 

Artık yeni bir ümit, güvenli eller ve şefkatli bir yürek tarafından sevildiğini ve korunduğunu bilen bir çocuğun neşesi ve huzuru ile hayatı kaşılamamızı sağlamaktadır.

Alleluya!

Dirilmiş Rab’bimiz Mesih İsa her birinizi takdis etsin! Alleluya!

P.Vigilio Covi

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it