Kutsal Kitab’ın Okunması
1.Okuma Vah. 7,2-4.9-14 Mezmur 23 2.Okuma 1Yh. 3,1-3 İncil Mt. 5,1-12
Bugünkü bayram Kilise’nin göksel Yeruşalim’in sevincine girmesine yardım etmektedir. Yeruşalim temelleri sağlam olan gelecekteki şehirdir: Kurtulmuşlar orada Allah’ı ve Kuzu’yu şanla övmektedirler. Hepimiz bu yenilik konusunda mütehassıs olmalıyız: Dünyada yaşıyoruz ama dünyaya ait değiliz; gözyaşı vadisi, günah hükümdarlığı ve sonucu acı olan bu dünyada yaşıyoruz, ama gözlerimizi göğe dikiyoruz çünkü arzumuz oraya ulaşmaktır. Kaç defa bunu unutuveriyoruz! Gökyüzünü unutmamız, dünyada yolumuzu şaşırmamıza neden oluyor. Arzularımıza uyarak şurada, burada dolanır, egoizme kapılır, hissettiklerimize kapılırız, devamlı hayal kırıklıklarına doğru gideriz. Gökyüzünü unutmamız, kardeş olduğumuzu da unutturuyor ve neredeyse hayvan gibi, bazen onlardan da kötü davranmamıza sebep oluyor.
Bugün varış noktamızı, her adımımızın ve her kararımızın varış noktasını düşünmeye çağrılıyoruz Kendi varış noktamızı düşünürken İsa’yı sevip, O’nun haçını taşımış, oraya varmış ve bizi beklemekte olan kardeşlerimize bakalım. İşkence edilmeyi ve öldürülmeyi kabul ederek Allah’ın sevgisinin, Rab’bin ölümü ve dirilişinin tanıklığını yapmış iman şehitlerini görüyoruz. İman tanıklarını da görüyoruz, onlar da İsa’nın tanıklığını yaparak insanlar tarafından reddedilmeyi ve kin görmeyi kabullendiler. Rab’bin sürüsüne çobanlık yapan rahipleri görüyoruz, onlar da imanlılara yol göstermek için yaşamlarını sundular. Aileleri, anne ve babalarını görüyoruz ki evliliklerini, annelik ve babalık görevlerini Rab’be uygun yaşadılar. Keşişleri görüyoruz ki insanın yaşamında Allah’ın ilk yere sahip olduğunu yaşamlarıyla kanıtladılar. Allah’ın tahtını işte böyle bir kalabalık tanıklar ordusu çevrelemektedir, onlar bize Allah’ı tanımayı ve arzulamayı öğretmektedirler!
Dediğimiz Azizlere yükseltilen bakışımız, buradaki yürüyüşümüzü farklı bir şekilde, paranın, zevkin, hırsın yıkıcı etkisinden hür bir şekilde saymamız için ışık olmaktadır. Bu geçici gerçekler etkisi, insan yüreğinde acılar doğuran haksızlık ve egoizm yaratırlar. İşte biz bu gerçeklerin etkisi altında kalmak istemiyoruz: Yoksa biz de haksız, başkalarına baskı yapan, sevmeyi bilmeyen kişiler oluruz. Azizlere baktığımızda bunların dünyayı, ailelerini, çevrelerini nasıl değiştirdiklerini görüyoruz. Öyle bir şekilde değiştirdiler ki sevgi, Allah’ın karşılıksız sevgisi, onların ışığı, gücü oldu. Onlar bunu, İsa’nın ağzından çıkan sözleri sevinç ve devamlılıkla yaşayarak becerdiler. Bu şekilde İsa’nın yaşamını ve misyonunu paylaştılar, haçını paylaştılar ve şimdi de şanını paylaşmaktadırlar.
Azizlerin yaşamına yön veren sözler bugün dinlediğimiz şu sözlerdir:
Ne mutlu… Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara… Her şeye paranın yön verdiği bu dünyamızda bu sözleri duymak çok güzel ve etkileyicidir. Savaş ve barış, kardeşler ve aileler arasında anlaşma veya çatışma, milletlerin yaşamı için kanunlar, hastalık ve sıhhat, sanki her şey paranın gücü ile ölçülmektedir. Barışı arayan dünyanın İsa’nın bu sözlerini ciddiye alıp yaşayan insanlara ihtiyacı vardır: Fakirliği seçerek, paradan ve zenginliklerden hür yaşamaya çalışan insanlar; mutlu, yani sevinçli ve insanlığa iyilik etmiş olmaktadırlar.
Ne mutlu yüreği saf olanlara: Her şeyin cinsellik tarafından, elbiseler için modadan, kürtajdan, kadınlarından faydalanma, çocuklara cinsel şiddet gibi ağır suçları haklı kılan o cinsellik tarafından yönlendirilen bir dünyada saf bir yürekle yaşayacak insanlara acilen ihtiyaç vardır. Bunlar Hristiyanlardan başka kimler olabilir? Başka hiçbir yerde böyle insanlar bulmayı bekleyemeyiz, çünkü fakirliği ve saflığı yaşamak için gerekli güç sadece Mesih İsa’ya sevgiden gelir: Bu ne ateizmden ne teknikten ne de dünyevi dinlerden gelen inançlardan doğabilir. Sadece İsa haçı ile insan zayıflığını destekleyerek insana ve Allah’a layık bir şekilde yaşamayı sağlayabilir.
Bugün bakışlarımızı göğe çevirelim. Azizler kalabalığı içerisinde 150 yıl önce ölmüş Ars rahibi, Aziz Yuhanna Maria Vianney’in derin bakışlı gözleriyle karşılaşıyoruz. Fransız İhtilali’nin patlak verdiği yıllarda doğmuş, çocukluğunu rahiplere karşı korkunç zulüm yıllarında geçirmişti. Saklı yaşamak zorunda kalan bu rahiplerden biri ona ilk komünyonunu vermişti, ailesi de o anda ev içerisinde olanları saklı tutmak için pencerelerinin önüne saman yığınları boşaltıyordu. Bu çocuk tekrar Efkaristiya’yı alabilmek için iki yıl beklemeli idi! O azizlik yolunu kat etti ve bize anlattı: “Haçlar bizleri Rabbe bağlı kılar, bizi arındırır, dünyadan ayırır, yüreğimizi her çeşit engelden hür bırakır, bir su akıntısını aşmak için yarayan bir köprü gibi yaşamımızı geçirmemize yardım ederler”.
Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it