Olağan Devre – 21. Pazar Günü – B Yılı

1.Okuma Yeşu 24,1-2.15-17.18 Mezmur 33 2.Okuma Ef 5,21-32 İncil Yh 6,60-69

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

Bugün anlatılan, Yeşu’nun İsrail kabilelerine karşı gerçekleştirdiği olay, güzel ve incedir. Yeşu herkesin özgürce konuşmasını ve kendi yolunu seçmesini istiyor: Ya çölü geçmelerine yardım eden Rab’be hizmet edecekler ya da başka milletlerin putlarına tapacaklar. 

Musa’ya konuşan Rab’be hizmet etmek; emirlerine, yani bilge On Emir’e uymak demektir. Bu on emre uymak, şahsi arzulara yer bırakmaz, duygularla fikir değiştirmez. 

Başka milletlerin putlarına tapmak, çok daha kolaydır: Birkaç tören yapmak, birkaç tabuya dikkat etmek yeterlidir, kendi yüreğini katmana gerek yoktur. Halkların putları azla yetinir, insan bedeninin ve yüreğinin tüm arzularını ve içgüdülerini tamamen tatmin ederler. Rab’be hizmet edenin yaşamı ise sabit ve sadık, düzenli olur, herkesin güvenini hak eder. 

Putlara tapanların yaşamı ise güvenilmezdir, çünkü putlar her anlık zevkini tatmin etmene izin verirler. 

Yeşu açıkça, korkusuzca, utanmadan, sevinçle ve sevgiyle seçtiğini açıklar. Kendi seçimi diğerlerinin de kararlılıkla seçmelerine yardımcı olur. O halde herkes, kendilerini özel bir şekilde sevdiğini, seçtiğini göstermiş olan Allah’a hizmet etmeye karar verirler. Allah’ın milletlerinin tarihine bakarak, göstermiş olduğu sevgiyi görerek hürce ve tereddütsüz, onlar da seçimlerini yapabildiler.

Bu olay İncil metnini anlamamıza yardımcı olur: Birçok öğrenci İsa’yı terk etmeyi düşünür, O’nun beş bin kişi için çoğalttığı ekmeyi yemiş olmalarına ve birçok mucizesini görmüş olmalarına rağmen. Onlar “yaşam veren Ruh’tan” kendi bakış açılarını ve içgüdüsel arzularını takip etmek için vazgeçiyorlar. 

İsa, aynen Yeşu gibi, Onikilere bir seçim yapmalarını öneriyor. O, onları teker teker seçmişti şimdi de kendilerinin hür cevaplarını bekliyor. O, yanında kuklalar istemiyor, ne zorla kalan insanlar istiyor, ne de mucizelerle heyecanlanan kalabalıklar. O, yanında sadece, kendi şahsi faydalarını aramadan şartsızca O’nu seven kişiler istiyor; O’nun yolunun, haç yolu olmasına rağmen, Baba’ya götüren yol olduğunu bildikleri için O’nu izleyen kişiler istiyor. 

İsa, yolunu değiştirmemeye kararlı, gerekiyorsa öğrencisiz, yalnız da kalmaya hazırdır. “Siz de mi gitmek istiyorsunuz?”. Biz de Petrus’un cevabını verebilecek miyiz? İsa’ya yanında kalarak gerekiyorsa acı çekmeye de hazır olduğumuzu söyleyebilecek miyiz? Etrafındaki herkes O’nu terk ederken biz yanında kalmayı seçebilecek miyiz? Onsuz kalmaktansa yalnız kalmayı tercih etmeyi bilecek miyiz? Bu sorulara somut bir şekilde davranışlarımızla cevap vermek için çok fırsatımız var. Aziz Pavlus yaşamın özel bir yönünü bize düşündürtüyor: Evlilik yaşamı.

Hristiyan eşler, birlikteliklerini Allah’ın gizeminin işareti olarak yaşarlar. Onlar birbirlerine sadakat, Kutsal Ruh’tan aldıkları o sadakat sözünü verirler. Yaşamak istedikleri sadakati kendilerini başkalarına arzu dahil hiçbir şekilde vermeyerek göstermelidirler. Ancak ve ancak ölüm karşılıklı sevgide sebatlı ve sadık olma görevlerini kaldıracak. Onların sadık sevgilerinin işareti oldukları gizem, İsa’nın Kilise’ye olan sevgisidir: Bu; hiçbir zaman eksilmeyecek bir sevgidir, Kilise’nin evlatları günahkar ve sadakatsiz olsalar da. 

O halde madem ki İsa Kilise’sini ölecek kadar sevdi, kocalar da, acı çekmelerini gerektirirse de, eşlerini sadakatle sonuna kadar severler. Ve de madem ki Kilise de İsa’ya itaatkardır, eşler de kocalarına boyun eğerek sevgilerini yaşarlar. Her ikisinin sevgisi ilahi bir gizemdir. Sadece Rab’bini kendilerinden çok seven kişiler bu sevgiyi seçer. 

Hristiyanlar arasında bu yaşamı yaşayabilmek ve buna sadık kalabilmek için gereken olgun imanı olan az kişi vardır. Bunu yapanlara da teşekkür edelim, genç olsalar da onlara minnettar olalım! Ve bütün ailelere için duamız daha derin olsun: Rab bizi dinleyecektir, tıpkı evlatlarını daima dinleyeceğine söz verdiği gibi!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan Devre XX. Pazar

RESPONSORİUM Bkz. Elç. İşl. 1, 8; Mt. 5, 16
¥ “Ama Kutsal Ruh üzerinize inince güç alacaksınız. * ve dünyanın dört bucağında benim
tanıklarım olacaksınız.”
¶ Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizigörerek göklerdeki Babanız’ı
yüceltsinler!”* ve dünyanın dört bucağında benim tanıklarım olacaksınız.”

Olağan Devre XIX. Cumartesi

RESPONSORİUM Bkz. 1. Kor. 15, 47.49; Kol. 3, 9.10
¥ İlk insan topraktandır. İkinci insan göktendir.Bizler topraktan olana nasıl benzediysek, göksel olana da benzeyeceğiz.
¶ Eski yaradılışı kötü alışkanlıklarıyla
birlikte üzerinizden çıkarıp attınız; eksiksiz bilgiye erişmek için Yaratıcısı’na benzer olmak
üzere yenilenen yeni yaradılışı giyindiniz. * Bizler topraktan olana nasıl benzediysek, göksel
olana da benzeyeceğiz

Olağan Devre – 20. Pazar Günü – B Yılı

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

1.Okuma Özd 9,1-6 Mezmur 33 2.Okuma Ef. 5,15-20 İncil Yh 6,51-58

Yahudiler kendi aralarında katı bir şekilde tartışıyorlardı. Onlar İsa’nın konuşmasını anlamakta yetenekli değildi. Sadece maddi şeylere alışmış olduklarından, ilk önce hayatımızın ruhani yönlerine dikkatli olan İsa’yı anlayamazdılar. Biz de, Kutsal Ruh bizleri aydınlatmasa O’nu anlayamazdık. Gökten inen ekmeği yemek, İnsan Oğlu’nun bedenini yemek, kanını içmek, gerçekten insanın kulaklarına bugün bile zor gelen sözlerdir. 

Bir kişinin bedenini ve kanını yiyip içmek bizi düşündüren sözlerdir. İçimizde sadece maddi besin için kaygı değil, daha derin bir bilgelik uyandırması gereken sözlerdir. Bir insanın bedenini ve kanını yemek ve içmek, bu kişinin aynı hayatını yaşamak, onunki gibi aynı düşünme, konuşma, yapma, iman etme, ümit etme şeklini ile beslenmek anlamına gelebilirdi. 

Mutlaka İsa’nın kafasında olan Özdeyişler Kitabı ekmek ve şaraptan, Hikmet tarafından donatılmış sofradan konuşuyor. Bunlar, tecrübesizliğimizi aşarak Rab’bin öğretilerini ciddiye almamız için yardımcı olan imajlardır. “Tecrübesizliği bırakın yaşayacaksınız”: Tecrübesizlik nasıl terk edilebilir? Tek yol bilge olanı dinlemek ve ona itaat etmektir. İnsanı Allah’a ve yaşam tamlığına yöneltebilecek tek uzman, sadece onu “inşa eden”, yani bizi yaratan Allah ve Baba’dır! Bu sebepten O’nun Kendisi şöyle diyor: “Gelin, sizin için hazırladığım ekmeği yiyin ve şarabı için”. 

Allah’ın hazırladığı ekmek ve şarap ne olabilir? Bugün İsa bize yanıt veriyor. O, besinin ve içeceğin insan için gerekli olduğunu bilmektedir, ancak bunların ona mutluluk vermek için yeterli olmadıklarını da bilmektedir. İnsanın yüreğine sevinç ve huzurun gelmesi için birlik ve kardeşlik ruhunda yaşamak gerekir. Bu ruh tek başına gelmez. Sevinç ve tamlık kaynağı olan kardeşlik ve birlik ruhu, ruhani enerjiyi ileten yeni bir ekmekle beslenir. 

İçimize ve aramıza kabul ettiğimiz İsa, aramızdaki birliği ve kardeşliği desteklemek için gereken af, alçakgönüllülük, hizmet gücünü ve kapasitesini oluşturmaktadır. İsa bize son derecede gerekli olan besin ve içecektir. O’nu dinlemek yeterli mi? O’na dua etmek ve O’nu çağırmak yeterli mi? O, bedeni ve kanıyla beslenmemiz gerektiğini söylemektedir. O’nu nasıl yiyip içebiliriz? 

İsa’nın Kendisi kutsal bir gizemi, ekmek ve şarabı düşünüp kurdu. Havarileri aracılığıyla elleri bize sunduğu ekmek ve şarabı yiyip içerek değişikliğe uğruyoruz: Yaşamımız O’nun yaşamının devamı olmakta! Böylece aynı besin ve içecekle beslenen kardeşlerimizle de tek bir şey olduğumuzu hissediyoruz. Onların ve bizim yaşamımız; İsa’nın yaşamını, Baba’ya itaatini, mükemmel sevgisini, O’nun Kendisini sunmasını göstermektedir. O’nunla beslenen kardeşlerimizle tek bir yürek ve tek bir ruh oluruz, bu sayede de birliğimiz ve sevincimiz artar.

Aziz Pavlus bu derin düşünceye devam ediyor; besinin ve içeceğin zevkine dikkatimizi bırakmamaya çağırır: “Şarapla sarhoş olmayınız, Ruh ile dolu olunuz”.

Ruh ile nasıl dolu olabiliriz? Aziz Pavlus bize şu öğütleri veriyor: Zamanınızı “Rab’bi yücelterek ve överek geçirin” ve “her an her şey için Rab’bimiz Mesih İsa’nın adına Peder Allah’a şükredin”. Allah’ın hoşuna giden ve tam olan şükran duası; Ekmeği bölmek, yani Efkaristiya’dır.

İşte her gün Babamız’dan dilediğimiz ve hiçbir zaman reddetmeyi istemediğimiz günlük ekmek budur. Baba, onu bize Pazar günleri verir, ama istersek her gün de alabiliriz. Kilise’nin tüm üyeleri onunla beslenirler ve sayesinde bir sevgi hayatında, sevgi olmuş, bunun için ilahi bir hayatta kendilerini vermeye hazır olmaktadırlar.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it