Olağan devre – 21. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

27/08/2023 – OLAĞAN DEVRE – 21. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş. 22,19-23 Mezmur 137 2.Okuma Rom 11,33-36 İncil Mt 16,13-20

Aziz Pavlus, Allah’ın planları karşısında şaşkınlığını bize göstermekte. O, İbranilerin başkanları tarafından ölüme mahkum edilen İsa’nın kurbanının nasıl pagan milletler için kurtuluş ve kutsama olduğunu gördü ve hatta bu olayın İbranilerin üzerine ceza çekmemekle birlikte, onlar için de kurtuluş kaynağı olduğunu görmekte! Allah’ın bilgeliği ve bilgisi gerçekten derindir ve biz hiçbir şekilde O’na tavsiye verebileceğimizi zannedemeyiz.

O bir geçiş gerçekleştirdi: İbrani halkının kutsamasını, İsa’yı kabul eden paganlara geçirdi. Yeşaya’nın anlattığı olay bunun peygamberliğidir. Rab, sarayın görevlisini makamından alarak daha çok güvendiği bir kişiye yetkiyi verir. Bu yetkiyi vermesini şöyle anlatır: “Davut evinin anahtarlarını onun omuzlarına koyacağım. O açınca, kimse kapamayacak; O kapayınca, kimse açamayacak”.

İsa’nın, Petrus ile konuşması bu sözlere benzer: İsa, yakında öleceğinin bilincindeydi ve Baba’nın arzularını yerine getirmeye dikkatliydi, havarilerin başına kimi getireceğini seçmek için Baba’dan işaret bekliyordu. Şimdi, Baba’nın Petrus’a, kendisinin gerçek kimliğini açıkladığını anlıyor. Gerçekten de Petrus şu soruya cevap verdi: “Ya siz ben kimim dersiniz?”. Verdiği cevap zeka ürünü değil, Allah tarafından esinlendi. Bu sebepten İsa ona “göklerin hükümranlığının anahtarlarını” vereceğine söz veriyor, görevi kapılarını açıp, kapamak olacaktır. Bu görevi elbette kaprislerine göre değil, Baba’dan alacağı bilgelik ve sevgiyle yerine getirecektir.

Biz İsa’nın bu sözlerinin geçmeyen sözler olduklarını biliyoruz, yani zamanla değerlerini kaybetmiyorlar, bu sebepten öğrencilerin başına geçen Petrus’un vekiline de dikkat etmekteyiz. Elbette bizler de İsa’nın sorusuna cevap vermeye çalışıyoruz: Biz de Baba’yı aynen Petrus gibi dinleyerek ve O’nun bizim uğrumuza yüreğimizde yaptığına bakarak cevap veriyoruz. Petrus’la birlikte “Sen, var olan Allah’ın Oğlu Mesih’sin” diyoruz! Bunu sevgi ile ama aynı zamanda alçakgönüllülükle söylüyoruz, çünkü bu sözleri söyleyebilmenin bizim kendi başarımız olmadığını, bunları söyleyebilmenin Allah’ın armağanı olduğunu biliyoruz.

İsa daha önce havarilerine şu soruyu da sormuştu: “Halkın söylediğine göre, İnsanoğlu kimdir?”. Havariler Rab’lerinin önünde, diğer insanlardan başka bir mertebede bulunduklarını biliyorlar. Onların arasında kendilerinin tanık olmaları gerekecek! Bu sebepten de halkın İsa’yı nasıl gördüğünü bilmeleri önemli. Bu; insanları tanımanın, nasıl bir dünyada yaşadığımızın farkına varmanın ve kime güvenebileceğimizi de bilmenin tek yoludur.

Siyasi düşünceleri bilmek önemli değildir, sosyal veya sıhhi durumlar da önemli değil, hatta insanların en yatkın oldukları günahları da bilmek önemli değil. İsa’nın tanığı olan Hristiyan; herkese, dürüst veya dürüst olmayanlara, sözlerle veya sözsüz olarak, herkese İsa sayesinde bize ulaşan Baba’nın sevgisini bildirmek istiyor. Kim müjdeyi kabul ederse Kutsal Ruh’u alır ve Kutsal Ruh’la birlikte kardeşlerle yaşayabilmek için birlik ruhu alır. İsa insanların yüreğinde ve aile ilişkilerinde varken, cemaatte, ailede ve sosyal toplumda o zaman yaşamak güzel ve hoş olur!

“Ya siz ben kimim dersiniz?”. İsa, sen cehennemimizi cennete çevirebilecek tek kişisin; eşler arasında, evlatlar ve ebeveynler arasında, zenginlik yüzünden uyuşmazlıkta yaşayan kardeşler arasında birliği tekrar kurabilecek tek kişisin. İsa, Baba Allah’ın hepimizi evlatlarına dönüşmemiz için yolladığı tek kişi, Sensin!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan Devre XX. Cuma

Heinrich Hofmann (1824 - 1911), Christ and the Rich Young Ruler.
Heinrich Hofmann (1824 – 1911), Christ and the Rich Young Ruler.

Matta 22, 34-40

“Öğretmenim, Kutsal Yasa’da en önemli buyruk hangisidir?” İsa ona şu karşılığı verdi: “‘Allah’ın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.’ İşte ilk ve en önemli buyruk budur. İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’ Kutsal Yasa’nın tümü ve peygamberlerin sözleri bu iki buyruğa dayanır.”