İdente Topluluğu Kurucusu Fernando Rıelo’nun Doğumunun 100. Yılı Kutlaması 22 Ocak 2023

22 Ocak 2022 tarihinde İstanbul Katedrali’nde, İdente Erkek ve Kadın Topluluğu Kurucusu Fernando Rielo Pardal’ın doğumunun yüzüncü yıldönümü kutlamaları başlangıcı için görkemli ayin kutlandı.

Ayine Türkiye Katolik Ermenileri Başepiskoposu Levon Boghos ZEKİYAN başkanlık etti.

CET Başkanı İzmir Başepiskoposu Martin KMETEC bir mesaj gönderdi,

Ayinin vaazını İstanbul Havarisel Vekili Mons. Massimiliano PALINURO verdi. İdente Gençlik’te Fernando Rielo’nun öğretisi ile Mesih’i tanımış olan her yaştan onlarca genç ayine katıldı.

Ayine katılanlara, Idente Topluluğunu tanıtan, Fernando Rielo’nun yaşam öyküsü ve kuruluşlarınn yer aldığı bir kitapçık ile trisagio dağıtıldı. Kitapçıkta Meryem’in Trisagiosu ile birlikte Yusuf’un Trisagiosu da ye alıyor.

Olağan devre – 4. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

29/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 4. Pazar Günü – A

I. Okuma Sof. 2,3;3,2-13 Mezmur 145 2. Okuma 1Kor.1,26-31 İncil Mt.5,1-12

Peygamber Sefenya Allah’ın adına konuşarak şöyle diyor: “Aranızda, geriye kalanlardan ancak yoksul ve alçakgönüllü bir halk bırakacağım”. Böylece Allah’ın kime karşı sempati duyduğunu söylemektedir! Yüreği daima alçakgönüllülere doğru, fakirlere ve acı çekenlere doğru eğilir!

Henrik Olrik (1830-1890), Sermon on the Mount - detail
Henrik Olrik (1830-1890), Sermon on the Mount – detail

Allah’ın lütfünde olmak istiyor musun? “Doğruluğu arayın; alçakgönüllülüğü arayın. Rabbin öfkesinin gününde bir sığınak bulacaksınız”. İnsanlar arasında büyük sayılmak isteyen halk, kilbirli bir yüreği kabullenen kişiler, hiçbir zaman Allah’a hoş görünmezler, çünkü Kendisi alçakgönüllüdür. Allah’ın alçakgönüllülüğünü İsa’yı bize yollamış olmasından görüyoruz; İsa, O’nu tanımamız ve iyiliğini göstermek için geldi: Tüm hayatı, fakirlik ve alçakgönüllülük bir tanıklıktır. doğumundan ölümüne kadar!

O halde Havari Pavlus’un bizleri teselli etmek için şöyle demesine şaşırmıyoruz: “Allah, bilgeleri utandırmak için dünyanın cahil saydıklarını seçti; güçlüleri utandırmak için, güçsüz olanları seçti. Allah dünyanın önemli gördüklerini hiçe saymak için, dünyanın önemsiz, soysuz ve değersiz gördüklerini seçti. Öyle ki, Allah’ın önünde hiç kimse övünemesin”. Bizler zayıflığımızın ve cahilliğimizin farkındayız, özellikle de dünyanın bizleri imanımız için cahil gördüğünün ve haça gerilmiş bir adamı sevdiğimiz için hor gördüğünün farkındayız, fakat biz Allah’ın bu şekilde davranmasından mutluyuz. Yaşadığımız dünyada değerli görülmememiz, yüzümüzü kızartmamaktadır; hor görüldüğümüzde korkuya kapılmıyoruz, yana atılmaktan şaşırmıyoruz, tersine tüm bunların gerçekleşmesini bekliyoruz ve normal görüyoruz.

Aziz Pavlus, İsa’nın sözlerini dinlediği için bu şekilde konuştu! İsa, gerçekten de insanlara, öğrencilerine ve kalabalığa meşhur olan bu sözleriyle konuşmaya başladı: “Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara! Çünkü Göklerin Hükümranlığı onlarındır”. Bugün bu sözlerini mutlulukla tekrar dinlemekteyiz, aynı zamanda onları biraz daha iyi anlamak istiyoruz ve İsa’nın “yüreği zenginliğe bağlı olmayan”, “yüreği temiz olan”, “doğruluk uğruna zulüm gören” olarak tanıdığı kişilerin arasında bulunmayı arzuluyoruz.

Birçok Hristiyan, “yüreği zenginliğe bağlı olmayanlar” deyimin, yani bu “ruhsal fakirliğin” ne olduğunu merak etti. Ben bu cümleyi şöyle telaffuz edenler tarafından yardım gördüm: “Fakir olmaya karar verenlere; Allah’ın sevgisi uğruna, hayatlarında O, gerçek ve tek zenginlik, sevinç ve sevgi kaynağı olarak görülsün diye fakirlikte yaşamayı seçenlere, ne mutlu!”.

İsa bu öğretisiyle daha önce peygamberlerin söylediği ile tam bir uyum içerisindedir, ayrıca Kendi hayat tarzını anlamamıza ve görmemize yardımcı olmaktadır. Böylece bizler de fakirlik kararımızda teselli buluyoruz ve kuvvetleniyoruz. Biz; fakirleri sevdiğimiz için değil, Allah sevgisi için yoksul olmayı seçiyoruz; böylece O, içimizde güzelliğini ve büyüklüğünü gösterecektir; aynı zamanda bunu İsa sevgisi için yapıyoruz, çünkü O, “O’nun yoksulluğuyla siz zengin olasınız diye, zengin olduğu halde sizin uğrunuza yoksul oldu” (2 Kor. 8,9).

Allah için fakir olmayı seçmek, bizleri içsel olarak zenginleştirir, başkalarına hizmet etmeye açık, kardeşlerimize karşı sevgi ve anlayış dolu olmamızı sağlar, sade, sevinçli, alçakgönüllü, yaşam zengini kılar!

İsa bizlere “Ne mutlu yüreği zenginliğe bağlı olmayanlara” demeye devam etmektedir ve bu mutluluğu anlamaya ve sevmeye yardım etmek için bize diğer mutlulukları da söylemektedir. Bizler arzularımızı değiştirmek için yüreklerimizi açıyoruz; geçici, aldatıcı şeylerden içsel, görünmez ve ebedi olan değerlere doğru yöneliyoruz: Onlar bizleri “Göklerin Hükümranlığına” layık kılacaklardır! Mutlu, yani Baba’ya yakın, hatta O’nun yüreğine dalmış olacağız!

Bu gerçekleşsin diye, fakirliği ve saflığı, merhameti ve mütevazılığı seviyoruz. Bu şekilde nihayet barışın, Allah’ın zenginliklerinden bizleri paydaş kılan o gerçek barışın inşaatçıları olacağız.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 3. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

22/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 3. Pazar Günü – A

1.Okuma Yeş. 8,23 – 9,2 Mezmur 26 2.Okuma 1 Kor. 1,10-13.17 İncil Mt. 4,12-23

Hristiyanların birliği için dua haftası sona ermektedir, ama yaşadığımız ortamda bu birliğin gerçekleşmesi için çalışmamız sona ermeyecektir. Aziz Pavlus birliğimizle daima İsa’nın tanıkları olmamıza teşvik ediyor. Hiç kimse; bütün diğer insanlar gibi Hristiyan cemaatlerin kardeşlerinin de egoizm ve kibirle denenmelerinden şaşmamalıdır. Aramızdaki duygusal farklılıklara, Kilise’de rehberlik ya da başka hizmetleri edenlere karşı doğabilecek az çok ilgiye de şaşırmıyoruz. Fakat duygusal farklılıkların bölünmelere sebep olmasına izin vermemeliyiz.

Artist Unknown, Jesus Christ Light of the World, Rio Calle
Artist Unknown, Jesus Christ Light of the World, Rio Calle

İsa tektir ve bizler, zor olduğunda ve hatta O bize haç ile gösterildiğinde de, O’nu takip edeceğiz. Bugün O, bizleri tövbe etmeye çağırmaktadır. “Tövbe edin, çünkü Göklerin Hükümranlığı yaklaştı”. Tövbeye davet; değişmeye çağrıdır, düşüncelerimizi ve arzularımızı aşarak Allah’ınkilerine katılmaya çağrıdır. İsa bunu her karşılaştığı kişiye söylüyor, çünkü herkes Adem’in evladıdır, yani Baba’dan uzaklaşan yolun üzerindedir.

Tövbe edin, yön değiştirin: Tutkularınızı, arzularınızı gerçekleştirmeyi düşünmeyin, Baba’nın istediğine bakıp onu gerçekleştirmeye çalışın, çünkü bu size yaşam ve barış verecektir!

İsa, insanların tövbe etmesinin bir anlık bir şey olmadığını ve tüm zamanların tüm insanlarını tövbe etmeye çağırmak gerektiğini bilmektedir. Bu sebepten hemen Kendisine yardım edecek, bu hizmeti dünyanın her köşesinde, bütün zamanlardaki insanlık için yaymak üzere birilerini çağırmaktadır. O biliyor ki çağırdıkları diğerleri gibidir, yani günahkar ve tövbeye muhtaç, ama cesaretini kaybetmiyor. Onları Kendi eğitecek, sabırla, devamlılıkla, kararlılıkla gerçek bir tövbe tecrübe etmelerine sebep olacaktır.

Bugün İsa’nın çağırdığını ve nasıl çağırdığını görmekteyiz. O, normal insanları, iş sorumlulukları ve sosyal yaşamda olan insanları çağırıyor. Bu kişilerin, Kendisi ile kalmak için her şeyden: İnsanlardan, özellikle de kendi kendilerinden, kendi alışkanlıklarından, güvencelerinden kopmaları gerekiyor. Bu ne anlama gelir?

İsa bizim için ve tüm dünya için hür insanları, Baba’ya itaat eden sevgisini öğrenmek için her türlü bağlardan hür insanları hazırlamak istiyor: Bunlar, Söz’ünü müjdeleyecek ve dünyaya Allah’ın sevgisini yayacaklar. İsa ilk çağırdığı dört kişiye Kendisi’nin “Göklerin Hükümranlığının güzel müjdesini” bildirmek için nasıl çalıştığını, insanların hastalıklarına karşı ilgisini de hemen göstermeye başlamaktadır. Bu dört kişi, daha önce birbirlerini sevmeye ve iş birliği etmeye alışmış, ikiye iki kardeşlerdir. Onların yanına gelecek olan herkes; kardeşlik, karşılıklı sevginin bir yaşama biçimini öğrenecekler.

Dünyada “karanlıkta… ve ölüm gölgesinde yaşayan” birçok insan ve halklar hala var: Onlar İsa’yı beklemekte ve İsa, Kilise’nin Söz’ü ve kardeş sevgisiyle onların yanlarına gelmektedir. Kilise tarihi, yaşamını günahkarlara ve engellilere, fiziksel ve ruhsal hastalara adamış adamlar ve kadınlarla doludur. Onlar bu kişilerin ruhani ve fiziki iyilikleri için yaşamlarını harcamışlardır. Biz bu Kilise’nin üyeleri olmaktan gurur duyuyoruz, daha doğrusu, misyonuna devam etmek ve her insana konuşan, yaralarına eğilen sevgisini somutlaştırmak için kararlılıkla kendimizi Rab’be sunuyoruz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

C.E.T. 115. OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISI

Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu 115. Olağan Genel Kurul Toplantısı 9-12 Ocak 2023 tarihleri arasında İskenderun’da yapıldı.

İlk gün, Allah’ın Sözü’nü düşünmeye ayrıldı. Episkoposlar, toplantılarının başlangıcını Mons. Paolo Bizzzeti’nin rehberliğinde Kutsal Yazılar üzerine meditasyona ayırdılar.  

Sonraki iki gün boyunca toplantılar Türkiye Apostolik Büyükelçi S. E. Mons. Marek Solczynski huzurunda Anadolu Havarisel Temsilciliği toplantı salonunda yapıldı. Toplantının başlangıcında son toplantıdan bu yana geçen zamanda yaşanan sevinçli ve üzücü olaylarla, zorlukların ve geleceğe dair fikirler kardeşçe paylaşıldı.

5-12 Şubat 2023 tarihinde Prag’da yapılacak Episkoposlar Sinodu’nun Kıta sürecinde CET temsilcisi olarak Mons. Martin KMETEC belirlenirken, Roma’daki final aşamasında Mons. Massimiliano PALİNURO’nun temsilci olarak gitmesine karar verildi.

Ulusal Gençlik Komisyonu Temsilcisi P. Antuan Ilgıt, 1-6 Ağustos 2023 tarihinde Lizbon, Portekiz’de yapılacak Uluslararası Dünya Gençlik Günü toplantısına katılım hakkında kendi önerilerini sundu. Bu etkinliğe katılacak gençleri organize etmek için yerel sorumluların kendisi ile iletişime geçmeleri gerekmektedir.

Mahalli ve evrensel kilise seviyesinde bazı etkinliklerin planlaması yapıldı ve bu girişimlere aktif olarak katılmaya davet edilecek temsilciler seçildi. Bu önemli buluşmalar arasında “Çobanlar ve Laikler, Birlikte Yürümeye Çağrı” Laikler, Aile ve Yaşam Bakanlığı (Vatikan, 16-18 Şubat, 2023); CCEE Katekez Oturum Toplantısı, Lubiana, Slovenya (25-27 Nisan 2023); Jubile Yılı 2025 Efkaristiya Kongresi, İznik Konsili Jübilesi (2025).

Kilise Mahkemesi hakkında, Apostolik Signatura Yüce Mahkemesi teklifi ile ilgilenen tüm ruhbanlara açık sorumlu diyosezanlar için yargı eğitimi için bir yıllık toplantı yapılması kararı alındı.

Latin Ayin düzeni için ayin kitaplarının yeniden tercüme işi hızla ilerliyor ve iyi sonuçlar alınıyor. Komisyon İstanbul Apostolik Temsilciliğinde çalışmalarını sürdürmektedir. Nihai basım işleminden önce teolojik ve linguistik bir konferans ve ad experimentum bir baskı yapılması öngörülmektedir. Episkoposlar, daha karmaşık bir çalışma ve derin düşünme gerektiren sözcüklerin çevirileri hakkında kısa bir süre fikir alış verişinde bulundular.

Présence dergisi, Türkiye Kilisesinin yaşamı ve maneviyatını ifade edip paylaşmak ve tüm yreekl kilise gerçekleri için imanda müjdeleme ve eğitim aracı olacak şekilde tekrar düzenlenecektir. Suor Enza Ricciardi tüm episkoposluk bölgeleri temsilcileri içe işbirliği kurarak çalışmak üzere  dergi direktörü ve redaksiyon koordinatörü olarak seçildi.

Katekez Komisyonu, Türkiye’deki Hristiyanların eğitim ve öğretimini daha iyi hale getirmek, yararlı konuları tartışmak ve derinleşmek üzere bu yıl içinde bir sempozyum düzenlenmesini teklif etti. İçerik ve organizasyon ayrıntıları en kısa sürede paylaşılacaktır.

CET sekretaryası tarafından sunulan bir hizmet olan basın bülteninin, Episkoposlar Konferansı’nın değil ülkedeki medyanın görüşlerinin iletildiği bir bülten olduğu belirtildi.

Bir sonraki toplantının 9-11 Temmuz 2023 tarihlerinde, İstanbul, Büyükada’da Apostolik Büyükelçilik mülkünde yapılması kararlaştırıldı.

Olağan devre – 2. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

15/01/2023 – OLAĞAN DEVRE – 2. Pazar Günü – A –

1.Okuma Yeş. 49,3.5-6 Mezmur 39 2.Okuma 1 Kor. 1,1-3 İncil Yh. 1,29-34

 

Bugünkü litürji İsa’ya ve Yahya üzerine yansıttığı ışığa bakmaya devam etmemizi öneriyor. Yahya öğrencilerine ve kalabalığa herkesin beklediği ve kendisinin gördüğü, tanıdığı kişi hakkında konuşuyor, O Kişi’ye herkesin ihtiyacı var: O; “dünyanın günahlarını kaldıran Allah’ın kurbanıdır”, O’nun “üzerine Kutsal Ruh bir güvercin şeklinde indi”. O, “Kutsal Ruh” ile vaftiz ediyor, O’nun adı “Allah’ın Oğlu’dur”! İsa’yı tarif eden tüm bu sıfatlar daha derinlemesine açıklama gerektiriyor. Fakat bu sıfatları İbraniler elbette iyi anlıyordu. Çünkü onların her biri Kutsal Kitap’ta yazılı olan halkın yaşadığı olayları hatırlıyor, Allah’ın mevcudiyeti ile dolu ve kurtuluş sözünü yansıtıyorlar.

John the Baptist Identifies Jesus as the Lamb of God (Relief sculpture in Cathédrale d'Amiens, 1508-1519)
John the Baptist Identifies Jesus as the Lamb of God (Relief sculpture in Cathédrale d’Amiens, 1508-1519)

Allah’ın Kurbanı, Paskalya Kurbanıdır: Kanı sayesinde Mısır’da olan halkı, ilk doğanları öldüren ölüm meleğinden kurtarmıştı. Aynı zamanda her sene halkın tüm günahlarının yüklendiği ve çöle ölüme yollanan kuzu idi. Yine sunak masasında her şahsın günahının silinmesi için kurban edilen kuzuydu. Daima halkın ölümden kurtarıcısı ve onun arındırıcısı oldu. Ölümüyle kuzu herkes için değerli oluyor. Yahya, İsa’yı “Allah’ın kurbanı” diye çağırarak öldürüleceğini bize söylüyor ve ölümüyle bizim için çok önemli olacağını da belirtiyor.

Üzerine Kutsal Ruh’un güvercin şeklinde indiğini söylerken dünyanın yaratılışını hatırlatıyor: Ruh’un sular üzerinde yüzdüğü ve baştaki karışıklığı düzene soktuğu zamanı! İsa, vaftiz olduğu Ürdün nehrinden çıkarken, dünyaya Allah’ın istediği gibi bir başlangıç veriyor. Yeni bir dünya olacak, orada artık insan Allah’tan kaçmayacak tersine O’nu arayacak, sevecek ve itaat edecektir, O’na güven verecektir.

Yahya bize İsa’nın “Kutsal Ruh’ta vaftiz eden” olduğunu söylerken peygamber Hezekiyel’in de peygamberliğini gerçekleştirdiğini söylüyor: Bu peygamber, Allah tarafından yeni bir yaşam, yeni bir yürek sözü veriyor, bu da içimize yerleştirilen Allah’ın Ruh’u aracılığıyla gerçekleşecektir: Vaftiz, arınma gerçekleştirmekte ve yaşamı değiştirmekte. İsa içimizi temizliyor ve Allah’ın yüreğini hareket ettiren aynı Ruh’u içimize veriyor. İsa’nın insan için gerçekleştirdiği eylem tamamen yenidir, çünkü bizlerin ilahi yaşama katılmasını sağlıyor!

İsa’nın Allah’ın Oğlu olduğunu söylerken Yahya, ikinci Mezmur’u düşünmemizi sağlamaktadır. O Mezmur Allah’ın Oğlu’na tüm insanların üzerine hükmetmeye izin verildiğini söylemektedir; O, Davut’a bildirildiği ve Daniel’in haber verdiği Allah’ın hükümranlığını gerçekleştirir. O halde İsa kraldır, Allah’ın dünyada gerçekleştirmeye söz verdiği hükümranlığın kralıdır: O; insanları çobanın kuzularını sevdiği gibi sevecek, özellikle hasta ve yaralanmış olanlara bakacak, dağıldıkları yerlerden onları toplayacaktır. Allah’ın Oğlu unvanı, O’na bakarak Allah’ı görebileceğimizi aklımıza getiriyor, çünkü her oğul babasının doğasındadır.

Yahya’nın tanıklığını kabul edelim ve onunla bakışlarımızı İsa’ya doğru çevirelim, böylece O’nu seveceğiz, özellikle de O’nunla karşılaşmak ve O’nu tüm sevgimizle takip etmek için koşacağız. Bu arzu Havarinin ve peygamberin de arzusudur, onlar bugün bize Baba’nın yolladığını kabul etmemiz için bize yardım etmektedirler.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Papa Emeritus Bendiktus için 7 Ocak 2023’te Dinî Merasim yapıldı

St. Esprit Katedrali’nde yapılan ayine Türkiye’deki dinî cemaat temsilcileri katıldı. (Photo Credit: Alfonso Zamuner)

Türkiye Vatikan Büyükelçisi S.E. Mons. Mareck Solcyzinski’nin Başkanlık ettiği ayine Ekümenik Patrik Bartholomeos, Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Sahak Maşalyan, Süryani Ortodoks Cemaati Başepiskoposu Mor Filüksinos Yusuf Çetin, Trükiye Ermeni Katolikleri Başepiskoposu S. E. Mons. Levon Boghos Zekiyan, Süryani Katolik Cemaati Patrik Vekili Mons. Orhan Çanlı, Keldani Cemaati Patriği Ramzi Garmou ve İstanbul Havarisel Temsilcisi S.E. Mons. Massimiliano Palinuro katıldılar.

İstanbul Katolik cemaatinin kalabalık bir şekilde iştirak ettiği ayinin başlangıcında kısa bir konuşma yapan İstanbul Havarisel Temsilcisi Mons. Massiimiliano Palinuro şunları söyledi:

(Photo Credit: Alfonso Zamuner)

“Büyük Papa XVI. Benediktus’un iman tanıklığı ve Kilise’ye sunduğu cömert hizmeti için, Türkiye’deki Katolik Cemaati’nin Rab’be şükranlarını göstermek üzere bu Efkaristiya kutlamasında toplanmış bulunuyoruz.

“Rab, kendi kutsal isteğine uygun olarak son yüzyılların büyük teoloğu Joseph Ratzinger’i Katolik Kilisesi’ne Havari Petrus’un 265. Halefi olmak üzere çağırdı. Kendisi Zor bir dönemde Aziz II. Jean Paul’ün büyük mirasını üstlendi.  Güçlü rehberliği ve açık doktrini ile temel bir referans noktası oldu ve olmaya devam edecektir.

“Öğretileri ve yazdıkları gelecek nesillere bıraktığı büyük bir hazinedir. O, İncil’in yolundan giderek uzaklaşan bir dünyada, Hristiyan imanının güzelliğini tanıtmayı biliyordu.  Hristiyanlığın etkisinin azalmasına bağlı olarak, Batı dünyasını özellikle etkileyen manevi kuraklıkla yüzleşti ve Kilise’yi İncil’in ana kaynaklarına; bizzat yaşayan İsa’ya yönelmesi için cesaretlendirdi. 

“Papalığın programlı Genelgesi Deus Caritas est’te “Hristiyan olmanın başlangıcı bir etik karar ya da yüce bir fikir değildir, bu bir karşılaşma durumudur: Hristiyan olmanın başlangıcı, bir Kişi ile  – yaşama yeni bir ufuk veren İsa’nın şahsı ile karşılaşmaktır.” (Enciclica Deus caritas est, §1).

“Gerçekten de onun hayatı Rab İsa’ya ve O’nun kilisesine bir sevgi ilahisi oldu. Görevden ayrılması bile Kilise’nin yararına olan her şeyi, kendi hayatından daha önemli tuttuğunu bize gösteriyor: “Kilise, Rab’bin kilisesidir, başka kimseye ait değildir.” Papa’nın öğrettiği son şey budur.

“Ne yazık ki o yanlış anlaşıldı ve pek çok kişi tarafından kullanıldı. Küçük ideolojik hedeflerle hareket eden muhafazakâr kesimler onu kullandı ve ilericiler de onu bir düşman olarak gördü. Muazzam etkisini ve otoritesini sarsmak için saçma sapan iftiralar yayıldı. Şeytani bir mantığa uyan, Kilisenin iç ve dış düşmanları Papa Benediktus’un Papa Franciskus’a karşı olduğunu ilan ederken, Papa Emeritus daima alçakgönüllülükle tek Papa’ya mutlak itaat gösterdi. Sessizliği ve alçakgönüllülüğü ile bu iftiraların saçmalığını gösterdi ve Kilise birliğini korudu.

“Uzun ve acı dolu bir hastalık döneminden sonra burada, yeryüzünde söylediği son sözler: “Rab, seni seviyorum” oldu. Bu sözler gerçekten de doktrin ve öğretisinin derin kaynağını, yani Rab İsa ile sevgi ilişkisini bize gösteriyor.

“Bizlere bıraktığı ve bu kitapçığın son sayfasında bulunan Manevi Vasiyeti, bize bir kez daha Papa XVI. Benediktus’un yüreğine bakma imkânı veriyor. O’nun vasiyeti asla unutulmamalı, hatırası takdis edilmelidir.  “

(Photo Credit: Alfonso Zamuner)

Vatikan’ın Türkiye Büyükelçisi s. Mons. Mareck Solcyzinski, vaazında Papa Emeritus XVI. Benediktus’un Manevi Vasiyetine değindi :

Pek Kutsal Patrik Hazretleri,

Kadasetli Patrik Hazretleri,

Sevgili Epsikopos Kardeşlerim,

Ekselansları ve Saygıdeğer Diplomatik Kurum Temsilcileri,

Sevgili Kardeşlerim,

            Papa Emeritus XVI. Benediktus Hazretlerinin ebedi istirahati için kutladığımız bu Ayin’de ona hürmetlerimizi sunuyor ve Kilise’nin bu büyük Çobanı ve iman hocasını anıyoruz.

1.        Gerçekten de Papa Franciskus’un dediği gibi, : O’nun keskin ve ince düşüncesi kendisine atıf vermiyordu, fakat kiliseye aitti, çünkü daima İsa ile karşılaşmamızda bize eşlik etmeyi istedi. Papa Benediktus’un bizi elimizden tutup götürdüğü kişi, Çarmıha Gerilmiş, Dirilmiş, Yaşayan ve Rab Olan İsa idi.

            Papa Benediktus’un en son kendi Manevi Vasiyeti’nde de belirttiği gibi Kilise’yi ve her erkek ve her kadını İsa ile karşılaşmaya götürmek, onun arzusu idi. Bu Vasiyet’te bizden imanda sağlam durmamızı istiyor: Kilise’de benim hizmetime emanet edilen herkese şimdi diyorum ki: Kafanız karışmasın… Hakikaten Mesih İsa Yol, Gerçek ve Yaşam’dır – ve Kilise de tüm kusurlarıyla birlikte gerçekten O’nun bedenidir. Bu sözler, ikinci okumada Aziz Petrus’un bize verdiği teminat ile ne kadar da örtüşüyor! Zaman sona ererken açığa çıkarılmaya hazır olan kurtuluşa kavuşasınız diye iman sayesinde Allah’ın gücü ile korunuyorsunuz.

2.         Gerçekten de Papa Benediktus, Haça Gerilen ve Dirilen, Yaşayan Rab Olan Mesih İsa’ya tamamen inandığı gibi, O’nun Bedeni olan Kilise’ye de inanıyordu. Bu imanını, rahip, episkopos ve Papa olarak kendi hayatı ile kanıtlamıştır. Yine bir teolog olarak Kilise’nin gerçek öğretisini açıklayıp savunarak, Katolik imanına aykırı hiç bir şeyi onaylamadı. Manevi Vasiyeti’nde şöyle yazıyor: 60 yıl boyunca teolojinin özellikle Kutsal Kitap araştırmalarının yolunu takip ettim. Sarsılmaz görülen tezlerin, değişen nesillerle çöktüğünü gördüm – ki bunların sadece hipotez olduğu ortaya çıktı… Tüm bu karmakarışık hipotezler arasından imanın makullüğünün nasıl ortaya çıkmış olduğunu ve çıkmaya devam ettiğini gördüm ve görüyorum.

3.         Fakat Papa Benediktus, sarsılmaz imanının en büyük kanıtını son sözlerini söylerken verdi: İsa, seni seviyorum. İmanını bu şekilde açıklarken, aynı zamanda Allah’ın hizmetkârı olarak yaşadığı hayatını da özetlemiş oldu:

                        Tamamen karşılıksız bir armağan için duyulan şükrandan doğan, Rab’be ve O’nun halkına hizmet için minnettar bir bağlılık;  

                        Rab’be hizmet eden herkesin Rab’bin ‘kuzularımı otlat’ diyerek verdiği buyruğa güvenli bir itaat demek olan dayanıklılık ve zorluklar ortasında sessizce şekillenip arınmış, dua dolu bir bağlılık;

                        Müjde’nin güzelliği ve sevincini iletmek için tutkulu çabasında, Allah’ın hizmetkârı olarak görevinde her zaman Kutsal Ruh’un tesellisi ile desteklenen bir bağlılık;

        Meryem gibi Haç’ın altında, çeşitli şekillerde yer alan herkesin verimli tanıklığında; ne saldıran ne de zorlayan, acı veren ama kararlı bir dinginlikte; Rab’bin atalarımıza ve onların torunlarına verdiği söze sonsuza dek sadık kalacağına dair inatçı ama sabırlı bir umut.  (cf. Papa Francesko’ Vaaz, Cenaze Ayini).

4.         Manevi Vasiyeti’nin sonunda Papa Benediktus tevazu ile: “benim için dua etmenizi istiyorum. Tüm günahlarıma ve kusurlarıma rağmen Rab beni ebedi konutuna kabul etsin” diyor.          

İstanbul Havarisel Temsilciliğinin Katedral Kilisesinde Papa Benediktus’un ebedi istirahati için dua etmek üzere bir araya gelen bizler de bir kilise topluluğu olarak bugünkü İncil okumasının bize hatırlattığı Rab’bin son sözlerine sımsıkı sarılıyor ve  Kardeşimizi Rab’bin ellerine emanet ediyoruz. O merhametli eller hayatı boyunca yaydığı ve tanıklık ettiği İncil’in yağıyla kandilini yaksın (bk. Vaaz, Cenaze Ayini).

            Bugün İkinci Okuma’da Aziz Petrus bizi Rab’bin kurtuluşumuza ilişkin vaadine sımsıkı sarılmamız için teşvik ediyor: Mesih’i görmemiş olsanız da O’nu seviyorsunuz. Şu anda O’nu görmediğiniz halde O’na iman ediyor, sözle anlatılmaz yüce bir sevinçle coşuyorsunuz. Çünkü imanınızın sonucu olarak canlarınızın kurtuluşuna seviniyorsunuz.

            Bu sözlerden cesaret alarak, Kardeşimiz Papa Benediktus’un şimdiden üç büyük Aziz Selefi XXII. Yuhanna, VI. Pavlus ve II. Jean Paul ile buluşmuş olduğunu ve tarif edilemez bir sevinç ile dolduğunu ümit ettiğimizi ifade etmek isteriz. Tüm dünyada Allah’a iman edenler gibi bizler de Katedral Kilisesine, asla ölmeyen sevgiyi göstermek üzere şükran kokusu ve umut merhemi ile geldik. Bunu O’nun bize yıllar boyunca bahşettiği aynı bilgelik, şefkat ve özveri ile yapmak istiyoruz. Ve Papa Franciskus’un izinden giderek şu sözlerle dua ediyoruz Güvey’in sadık dostu Benediktus, şimdi ve sonsuza dek O’nun sesini işittiğin için, sevincin de tam olsun! (bk. Vaaz, Cenaze Ayini).

5.         Son olarak, Papa Beneditus’un Manevi Vasiyeti’ndeki son sözleri hatırlatmak istiyorum: Bana emanet ettiklerinin hepsi için gün be gün en içten dualarımı sunuyorum.

            Dediğin gibi olsun!  Teşekkür ederiz, Kutsal Baba! Âmin.

Ekümenik Patrik Bartholomeos Hazretleri de anma konuşmasında Papa Emeritus XVI. Bendiktus ile uzun yıllar öncesine dayanan tanışıklığından söz etti:

(Photo Credit: Alfonso Zamuner)

Merhum Papa XVI. Benediktus için saygı, minnet ve sevginin kardeşçe ve alçakgönüllü takdirini göstermek bizim için ayrı bir şeref vesilesidir.

Papa XVI. Benediktus ile ilk yakın tanışmam ve kişisel görüşmem; merhum Papa II. John Paul’un başlattığı Dünya Dua Günü’nde, 2002 yılında oldu. Merhum Papa II. John Paul, dinî önderlerin hep birlikte Assisi’ye trenle yolculuk yapmasını teklif etmişti. Böylece dinî anlayışın yanı sıra hac yolculuğuyla birlikte manevî farkındalığın içsel yolculuğunu da tecrübe edeceklerdi. O sırada Kardinal Joseph Ratzinger’i tren yolculuğunda aynı kompartımanda yanıma oturması için davet etme fırsatı buldum. Bu vesileyle yirmi yıl sürecek olan karşılıklı bir sevgi ve pastoral ittifakın tohumları atılmış oldu. 

Assisi’ye giden yolculukta gerçekleşen bu buluşma benim için tesadüfî ya da gayri resmi bir birlik ve dayanışma ifadesinden çok daha fazlasıydı. Aslında ikimizin de birbirine yakınlaşması için çok fazla bir çaba gerekmiyordu. Her ikimiz de aynı düzlemde olduğumuzu, aynı diyalog ilkelerine değer verdiğimizi ve bu nedenle de Mesih İsa’da birlik ve birliktelik için aynı ortak hedefi paylaştığımızı, kısa sürede fark ettik.  Bu derin ve kişisel buluşma anı, nihayetinde Papa Benediktus’un görev süresi boyunca ilişkimizi şekillendirdi. Bu yolculuk, sekülerleşmiş bir dünyada imanı savunmak ve aynı zamanda bölünmüş Hristiyanlar arasında birliği geliştirmek için hem bir çağrı hem de bir yükümlülük olan sorumluluğumuz hakkında paylaştığımız güven ve kanaati mühürlemiş oldu.

O dönem Kardinal Ratzinger, zaten çok tanınmış bir teoloji alimiydi. Bana söylediğine göre, kitaplardan çok kendisini etkileyen bazı Ortodoks öğrencilerden Doğu teolojisi ve geleneğini öğrenmiş ve sevmişti.  Bu öğrenciler arasında İsviçre Metropolitanı Damaskinos ve Avustralya Başepiskoposu Stylianos da bulunuyordu. Bunlardan Metropolitan Damaskinos 2016’da Girit’te toplanan Ortodoks Kilisesinin Kutsal ve Büyük Konsili’nin hazırlanmasında ve dinler arası diyalogun desteklenmesinde çok önemli bir görev üstlenmiştir.  Avustralya Stylianos Başepiskoposu da ikili ve çok taraflı ekümenik diyaloglarda kritik görevler üstlendi, hatta 1980’de başlayan Katolik – Ortodoks Teolojik Diyalog’un kurucu eş başkanı olarak görev yaptı. 

Böylece 19 Nisan 2005’te seçilmesi vesilesiyle, selefimiz Patrik Demetrios’un 16 Ekim 1978’de Papa John Paul’un papa olarak seçilmesini takiben Ekümenik Patrikhane Makamına yaptığı ziyareti hatırlamak amacıyla sembolik bir jestle, hemen Papa Benediktus’u Fener’e davet ettim. Papa II. John Paul, papalık görevine başladıktan sonra Roma Katolik Kilisesi ve Ortodoks Kilisesi arasında Teolojik Diyalog için Karma Komisyon’un resmen açıklandığı 30 Kasım 1979’da,  Konstantinopolis Kilisesi Tahtının Bayramına bizzat katılmıştı.

Papa XVI. Benediktus da seçildikten on sekiz ay sonra 20 Kasım 2006’da Ekümenik Patrikhane Festivali’ne bizzat katıldı, ki bu da kiliselerimiz arasındaki resmi teolojik diyalogun yeniden başladığını ve yenilendiğini işaret etmektedir. 30 Kasım 2006’da ortak bir deklarasyonda “çeşitli zorluklar yüzünden birkaç yıl kesintiye uğrayan fakat artık  taze bir dostluk ve iş birliği ruhu içinde tekrar çalışabilecek Komisyon’un ve teolojik diyalogun yeniden başlamasından duyduğumuz derin sevinci ifade ettik.” Aramizdaki kişisel dostluk tohumları ve Papa Benediktus’un ısrarlı çabalarının sonucunda 2006’da kiliselerimiz arasındaki diyalog nihayet Sırbistan’ın Belgrad şehrinde tekrar başladı. Ortak komisyonun teolojik gündemine geri dönerek yeni ilerlemeler kat etmesinde Papa Benediktus’un ve bizim Pergamon Metropolitimiz John’un teolojik hünerleri büyük paya sahiptir.

Kasım 2006’daki aynı belgede “dünya karşısında iş birliğimizi ve ortak tanıklığımızı güçlendirmeliyiz” diyerek ortak düşüncemizi de belirtmiştik. Üstelik kendimizi insanlığa hizmet, insan yaşamını, her insanın yaşamını savunmaya adayarak; Hristiyanlar arasında yakın ilişki kurulmasını ve her tür şiddet ve ayrımcılıkla mücadele amacıyla gerçek ve dürüst bir dinler arası diyalog kurulmasını teşvik etmeliyiz.”  Nihayet “dinî önderler olarak Allah’ın yarattıklarını korumak ve gelecek nesillere içinde yaşayabilecekleri bir dünya bırakmak için yapılan tüm çabaları teşvik etmeyi ve desteklemeyi görevlerimizden biri olarak görüyoruz” diyerek bitirdik.

İki yıldan kısa bir süre sonra, 2008 yılı Ekim ayında Papa Benediktus bizi Roma Katolik Kilisesi Episkoposlar Sinodu Olağan 1. Genel Kurul Toplantısında 400’den fazla kardinal ve episkopos huzurunda “Kilise Yaşamı ve Görevinde Allah’ın Kelamı” hakkında resmi ve merkezi bir tanıtım için davet etti. Bu tarihi olay, muhteşem Sistine Şapeli’nde görkemli bir akşam ayininden sonra gerçekleşti. Olayı tarihi kılan ise bir Roma’da bir Papa’nın bir Ortodoks Patriğinden küresel episkoposlar sinodunda açılış konuşması yapmasını istiyor olmasıydı. Bu, kalbimin derinliklerinde ve Kilise tarihinde değerini koruyacak muazzam bir armağan ve paha biçilemez bir şereftir.

Patrik olarak görev yaptığım otuz bir yıl boyunca Roma’da görev yapan üç Papa ile çalışma ayrıcalığına sahip oldum. 29 Haziran 2008’de Vatikan’ın koruyucu azizleri Aziz Petrus ve Pavlus Bayramı’na katıldığım üç seferden birinde Papa Benediktus’a: “Papa Hazretlerinin On sekiz  ay önce İlk Çağrılan Havari ve Aziz Petrus’un ağabeyi, Yeni Roma’nın Kadim Makamının Kurucusu ve Koruyucusu Aziz Andreas’ın Tahtının Bayramı’nda bizzat hazır bulunmasına samimi şükran duygularımızın saygılı bir ifadesi” olarak mevcudiyetimin işaret ettiği kesinliği belirttim.

Aziz Petrus Bazilikasındaki Görkemli ayinden sonra öğle yemeğinde şunları da söyledim:  “Bu tür ziyaretler tarihsel bağlamda teolojik diyalog yoluyla daha büyük iletişimin somut ifadesi ve Mesih’in bedeninde kutsal sırların tam bir birlikteliği için dua beklentisi ile iki Kilise arasında önemli alış verişleri içermektedir.” Bu toplantı, Havari Pavlus’un iki bin yıl önceki doğuşundan beri Pauline Yılı’nın resmi açılışını göstermektedir ve her ikimiz de birbirimizin bayramlarını destekleme sözü verdik.

Papa Benediktus ile mütevazı ama tarihi önem taşıyan istifasından çok sonra bile yazışmaya ve iletişim kurmaya devam ettik. Onunla sık sık yıllar boyunca kişisel görüşlerimizi paylaştık,  hatta onu nisan aylarında üç yıldönümü için – Papa  seçilmesi, Papalık makamına çıkması ve doğum günü için tebrik ederdim. Onu mütevazı manastırında ziyaret edişimi her zaman anlamlı buldu, orada toplantılarımızı hatırladı ve ona vermiş olduğum çeşitli hediyeleri gururla gösterdi.

Bir keresinde şöyle yazmıştı: “Bu nesneler sadece kişisel dostluğumuzun değerli işaretleri değil, aynı zamanda Konstantinopolis ve Roma arasındaki birliğe giden işaret levhaları, birliğe doğru ilerlediğimize dair umut işaretleridir.”

Sevgili kardeşim Papa 16. Benedict’in incelikli ruhu, ebediyen huzur içinde yatsın. Hayatının ve işlerinin çok önemli katkısı ebedi hatıradaki yerini korusun.  

Türkiye Ermenileri Patriği Kadasetli Patrik Sahak Maşalyan da Papa Emeritus XVI. Benediktus’un vefatı ve gıyabi cenaze merasimi münaseetiyle bir konuşma yaptı:

PAPA XVI. BENEDICTUS ANISINA

Mesih’in Kilisesi’ne hizmet edenler hakkında konuşurken Davut Peygamber’in Mezmurlar Kitabındaki ayeti hatırlıyoruz: “Kahinlerin doğruluğu kuşansın. Sadık kulların sevinç çığlıkları atsın” (132.9). Bugün kardeş kilise önderleri olarak bu kutsal çatı altında bu ayeti kendine şiar edinmiş, “Rabbin hizmetkarlarının bir hizmetkarini” anıyor, ruhunun esenligi için dua ediyoruz. Emeritus Papa XVI. Benedictus’un vefatıyla Rab Isa Mesih’in evrensel Kilisesi önemli bir değerini kaybetmiştir. Ruhanilik andina sadık kalarak Kiliseye hizmet ettiği her konumda, üstlenmiş olduğu her görevde doğrulukla ve sadakatle gerçekleştirdiği çalışmaları kilisenin sadık evlatları için hep bir övünç vesilesi olmuştur.

Bugün ebediyete uğurlanan Emeritus Papa Benedictus’un kaybı, özellikle Katolik dünyasında gerçekten bir üzüntüye neden olmuştur. Ancak bu üzüntü içinde teselli bulmak için O’nun yaşamına bakmak yeterli olacaktır. Kendisini tanıyanlar onun geride bırakmış olduğu değerli eserlerin ve hizmetlerin bilinciyle, örnek bir ruhani önder bahsettiği için Tanrı’ya şükretmektedirler. İşte bu şükran duygusu ölüm acısını anlamlı kılmakta ve hatta acıyı kutsal bir sevince dönüştürmektedir. Papa Benedictus’u tanıyanlar Kilisenin önemli bir önderini yitirmenin acısının yanı sıra, böylesi yüksek vasıflarla donanmış bir ruhani babaya sahip olmanın tesellisini yaşıyorlar. Katolik kardeşlerimizin O’nun aziz hatırasıyla övünmeye fazlasıyla hakları var. Kuşaktan kuşağa taşınacak bu hakli övünç Papa Benedictus’un anısını yaşatacaktır.

Hepimizce bilinen bir gerçek var: Pek Muhterem Emeritus Papa’nın vefatı sadece Roma Katolik Kilisesi için değil, aynı zamanda Mesih’in Bedeni olan Kutsal Kilise ailesi ve insanlık için bir kayıptır. O’nun şahsında kilise büyük bir teoloğu, derin bir ruhaniyata sahip örnek bir önderi kaybetmiştir. Sadece Kilise için değil, Rahmetli Emeritus Papa insanlık hafızasında da bir düşünür olarak çok önemli bir yer edinmiştir. Hatırası, Rabbin görkemine adanmış hizmetlerinde ve kaleme aldığı kalıcı eserlerde yaşayacaktır. Şahsen ben, rahiplik öğrenim yıllarında onun kitaplarından yararlandığımı ve teoloji bilgimi zenginleştirdiğimi söyleyebilirim.

Emeritus Papa Benedictus’un Patrikliğimizle olan hatırasını burada paylaşmak isteriz. Kendisinin tahta çıkış törenine Rahmetli selefimiz Patrik Mesrob II Hazretleri PatriklikMakamını temsilen katılmıştı. 2006 yılında ise Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaret esnasında Patriklik Katedralimiz’de Rahmetli Patrik Hazretleri tarafindan karşılanmıştı. Bizler için çok önemli ve büyük değer taşıyan bu hatıralar Patrikliğimiz tarihinde yaşayacaktır. Patriklik Katedraline yaptığı bu tarihi ziyaret katedralin girişindeki bir kitabede, kendisinden önce katedralimize yapılmış Papal ziyaretler arasındaki yerini almıştır.

Dünya barışına, kardeşliğe ve kiliseler arası ilişkilerin geliştirilmesine hizmet etmiş bir ruhani lideri kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyoruz. Bu vesileyle Patriklik Makami, Ruhani Meclisimiz, ruhanilerimiz, cemaat kurumlarımız ve cemaatimiz adına taziyelerimizi sunuyor, ruhunun esenliği için dua ediyoruz. Tanrı dualarımızı kabul etsin. Amen.

Ayin sonunda, cemaate anı olarak Papa Emeritus XVI. Benediktus’un fotoğrafının bulunduğu kartlar dağıtıldı.

(Photo Credit: Alfonso Zamuner)

Katedral Korosu, Don Nicola MASEDU (SDB) şefliğinde ilahilerle ayine eşlik etti.

 

İSA’NIN VAFTİZİ – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

08/01/2023 – İSA’NIN VAFTİZİ – A –

1.Okuma Yeş. 42,1-4.6-7 Mezmur 28 2.Okuma Elç. 10,34-38 İncil Mt. 3,13-17

Noel devresini Rab’bin başka bir gösterilmesi olan İsa’nın Vaftizi Bayramını kutlayarak bitiriyoruz: Vaftizci Yahya’nın müjdelediğini doğrulamak için Allah’ın Kendisi sesini duyurtuyor. Bu görkemli doğrulama İsa’nın herkesin önünde alçakgönüllülüğü yaşadığı anda gerçekleşiyor. O, tüm günahkarların yaptığını yaptı. Onlarla günahlarından, yani kendilerini Allah’a karşı tutan davranışlardan ve eylemlerden arınmak için girdikleri suya girdi. O; günahsızdı, çünkü hiçbir zaman Baba’ya karşı gelmedi, O’ndan hiç şüphe etmedi, daima O’nun arzusunu gerçekleştirmek istedi.

Nelkenmeister, Berner. John the Baptist in the Wilderness
Nelkenmeister, Berner. John the Baptist in the Wilderness

İsa’nın Kendisini diğer günahkarlarla birlikte göstermek istemesine, Yahya itiraz etti: Bunun abartılı olduğunu düşünüyordu. Ama İsa şöyle diyor: “Şimdi izin ver bana, çünkü doğru olan her şeyi bu şekilde yerine getirmemiz gerekir”. Bu cümleyi anlamamız zor. Anlayabilmek için peygamberlerin dediklerine danışmalıyız. İsa, Allah’ın isteğinin “dürüst kuluna” haydut gibi davranılması olduğunu biliyordu. Yeşaya gerçekten de şöyle diyor: “Başkaldıranlarla bir sayıldı. Pek çoklarının günahlarını O üzerine aldı. Başkaldıranlar için yalvardı” ( Yeşaya 53,11-12).

İsa doğru olan her şeyi yerine getirmek istiyor, yani bütün insanları, günahkar olan bütün insanları kurtarabilmek için Allah’ın bu Söz’ünü de gerçekleştirmek istiyor. Yukarıdan duyulan Söz, İsa’nın bu davranışının onaylanmasıdır, peygamber de şöyle onaylamıştı: “Kulum başarılı olacak; üstün olacak, el üstünde tutulup alabildiğine yüceltilecek ( Yeşaya 52,13)Gerçekten de Allah O’nu, “Sevgili Oğlum” diye çağırarak O’nu yüceltmektedir. İbraniler’e Mektup, hiçbir meleğe böyle güzel bir söz söylenmediğini söylüyor.

En Sevgili Oğlum” bize İsa’nın büyüklüğünü anlamamıza yardımcı olan çifte bir deyimdir. Oğlum, tüm halklar üzerinde gücü olan kral için ikinci Mezmur’da kullanılan bir sözdü. “En sevgili oğul” ise; Allah’ın verdiği söz ve katkısı sayesinde doğmuş, kalabalık bir neslin atası ve tüm halklar için bir lütuf kaynağı olacak İbrahim’in oğludur. “Ondan hoşnudum”: Üçüncü bir tasvir şekli; bunun sayesinde tüm vaatleri gerçekleşen Allah’ın Kul’unu tanıyabilmekteyiz.

İsa’nın üzerinde bir güvercin uçarken gökten gelen Söz, üç kere O’nu Mesih, dünyayı günahlardan kurtarmak ve insanlara umut vermek için gönderilen Allah’ın kutsanmış kişisi olarak ilan eden Söz’dür. Bugünkü okumada Yeşaya O’nun hakkında şunu da söylemekte: “İşte seçtiğim benim kulum, onu destekledim. İşte sevdiğim benim kulum! Milletlere adaleti versin diye ona Ruh’umu verdim”. Yahya’nın gördüğü olay, bu peygamberliğin de gerçekleşmesidir.

Şimdi İsa’ya yanılmaktan korkmadan, O’na tam bir güvenle bakabiliriz: O, Allah’ın güvenine sahiptir, O gerçekten her doğru olanı gerçekleştirmektedir. Üzerine tüm günahkarların bıraktıkları günahları alarak bizleri dürüst, Allah’ın hoşuna giden, hak ettiğimiz cezaları alma korkusundan hür kişileri yapıyor.

Aziz Petrus, Kornelius’un ailesinin önünde yaptığı konuşmasında Allah’ın kutsanmış, O’nu bütün insanlara gösterebilme şeklinde yaşamış olan İsa’ya doğru bakışlarımızı çevirebilmemize yardım ediyor. İsa geçerken, Allah’ın sevgisi somut olarak görülebilmekte ve tutulabilmekte idi.

İsa’yı içimize kabul edelim öyle ki O, iyilik etmeye ve kutsallaştırmaya, hayat vermeye ve hayata anlam vermeye devam edebilsin. İsa’ya bakarak Baba Allah’ın sevincine katılmaktayız! Gerçekten de İsa, insanları sevgi içinde yeniden sabit koymakta, onları yeniden Allah’ın evlatları kılmaktadır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

EPİFANYA BAYRAMI – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/01/2023 – EPİFANYA BAYRAMI

1. Okuma Yeş. 60,1-6 Mezmur 71 2.Okuma Ef. 3,2-3.5-6 İncil Mt. 2,1-12

Bugün dikkatimizi çeken olay, Allah’ın sevgisinin gizeminin tüm insanlara yönelmiş olması. Başta sadece Yahudiler Allah’ı tanıyordu, bunu Mezmurdan anlıyoruz ve aynısını İsa da Samiriyeli kadınla konuşurken belirtmişti. Fakat bütün diğer halklara da Allah’ı tanıtsınlar diye, onların tanımaları lütfedildi. Baba Allah tüm insanları, onları terk etmek için değil, yanında olsunlar diye yarattı. İşte, bugün bu gizem, İsa’nın tüm halkların temsilcilerine gösterilmesiyle açıklanıyor.

Fra Angelico and Filippo Lippi, Adoration of the Magi

Fırsat bilginlerin araştırmasından geliyor. Onlar, pagan halkların temsilcileridir; bunlar, emin oldukları bir bilim aracılığıyla hayatlarına yön verirler, fakat girişimleri değerli bir sonuca varamıyorlar. Görüyoruz ki yıldızların hareketlerini okumak onları doğru yola götürüyor ama ulaşmaları gereken yere varmalarını sağlamıyor. Hatta onlar en yanlış kişiye, dürüstlüğün ve her gerçeğin, aradıkları kişinin düşmanı, Herodes’e varıyorlar.

Burada, Herodes’in evinde, İsrail’in bilginleri yabancılara varmak istedikleri yere ulaşmaları için yardım ediyorlar, ama onlarla yola çıkmıyorlar! Uzaktan gelenler, insanlığın hazinesini buluyorlar, bilgeler ise korku içinde, yaşamlarını sarsabilecek olası bir değişiklikten korkarak uzakta kalmaktadırlar. Daima oluşan tekrar gerçekleşiyor: Yakındakiler uzaklaşıyor, uzaktakiler yakınlaşıyorlar. İsa bunu sık sık tekrarlayacaktır. Havarilerin de tecrübeleri bu olacaktır: İncil’i paganlara bildireceklerdir, çünkü İsrailliler onu ret edeceklerdir.

Kutsal Yazıları dinledikten sonra daha ışıklı olmuş yıldızın onlara gösterdiği evde gelişen olay, herkes için bir örnektir: Bilginler Annenin kollarında olan Bebeğin önünde hazinelerini açarlar: İçlerinden sembolizmle yüklü armağanlar çıkar. Altın, İsa’nın krallığını, buhur ilahiliğini, mür ise ölümsüzlüğünü belirtir. İnsanlar sembolleriyle İsa’nın Allah’ın hükümranlığının kralı ve Allah’ın Kendisi olduğunu, Kendisinin insanın düşmanı olan ölümü yendiğini belirtirler. Bu semboller Çocuğa sunulmaktadırlar, bunun için daha da açıkça konuşurlar: Sadece O; hükmetmeye, insanların saygısını almaya ve ebediyen yaşamaya layıktır. İsa’ya yaklaşan, hazinelerini O’nun ellerine boşaltan hikmetli bilginler, O’nun adına seçilmiş fakirliğin güzelliğini keşfederler, çünkü zenginlik sadece O’nun ellerinde ise değerlidir; itaat etmenin ve alçakgönüllülüğün güzelliğini öğreniyorlar, çünkü sadece İsa insanı hürriyetinden mahrum etmeden “emredebilir”; uysallığın ve bekaretin değerini anlıyorlar, çünkü dünyanın geleceği için sadece İsa’nın varlığı gereklidir.

Bilginler İsa’ya varabilmek için Herodes’e ihtiyaç duydular, fakat şimdi ülkelerine dönmek için kimsenin yardımına gerek duymuyorlar. Şimdi İsa’nın Kendisi onların rehberidir. Artık yıldızlara ihtiyaçları yok, artık gece karanlığında göğe bakmıyorlar. Şimdi Güneş yollarını hep aydınlatmaktadır!

Şimdi tüm çocuklara dikkatle bakacaklardır. Çünkü her çocukta o Çocuğun yansıması var. Şimdi her insanın çehresine de dikkatle bakacaklar, çünkü her insan Allah için Beytlehem’de tapınılan o Çocuğun görüntüsünü taşımaktadır!

İsa ile karşılaşarak ne kadar çok değişiklik meydana geliyor! İsa konuşmasa da O’nun varlığı Söz’dür!

İsa’nın varlığı bizim için devamlıdır ve bize birçok yolla sunulur: Özellikle de litürjik yılın yani Kilise takviminin kutlanmasıyla. Bugün Kilise, bu takviminin anlamını ve en önemli duraklarını bildirmektedir:

Sevgili kardeşlerim, Rabbin şanı kendini gösterdi ve dönüşüne kadar hep aramızda olacaktır. Zamanın olaylarında ve duraklarında kurtuluşun gizemlerini hatırlamakta ve yaşamaktayız:

Tüm litürjik takvimin merkezi; ıstırap çeken, haça gerilen ve dirilen Rab’bin üç günüdür, bu günler, Paskalya Bayramı pazarı ile (9 Nisan) en önemli noktasına ulaşacaktır.

Haftalık Paskalya olan her pazar gününde Kilise günahı ve ölümü yenen Mesih’i kutlayıp lütfunu canlı kılmaktadır.

İsa’nın Dirilişi tarafından tüm diğer kutsal günler anlam kazanmaktadır. Paskalya Bayramının tarihi diğer bayramların tarihlerini kararlaştırmaktadır.

Paskalya’ya Hazırlık Devresinin başlangıcı olan Kül Çarşambası 22 Şubat günüdür.

Rab’bin Göğe Çıkışı 21Mayıs günüdür.

Pentekost Bayramı 28 Mayıs günüdür.

Noel Bayramına hazırlanış devresinin ilk pazarı 3 Aralık’tır.

Allah’ın Annesi Meryem’in, Havarilerin ve Azizlerin bayramlarında, Ölüleri Anma gününde de, dünyada hacı olan Kilise, Rab’binin Paskalyasını bildirmektedir.

Ebediyen var olmuş, var olan ve gelecek olan, tarihin ve zamanın Rab’bine Mesih’e, yüzyıllar boyunca sonsuz övgüler olsun. AMİN”.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it