OLAĞAN DEVRE XXXIV. CUMARTESİ

İncil: Luka 21,34-36

“Kendinize dikkat edin! Yürekleriniz sefahat, sarhoşluk ve bu yaşamın kaygılarıyla ağırlaşmasın. O gün, üzerinize bir tuzak gibi aniden inmesin. Çünkü o gün bütün yeryüzünde yaşayan herkesin üzerine gelecektir. Her an uyanık kalın, gerçekleşmek üzere olan bütün bu olaylardan kurtulabilmek ve İnsanoğlu’nun önünde durabilmek için dua edin.”

Noel’e Hazırlık Devresi – 1. Pazar Günü – A

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

27/11/2022-NOEL BAYRAMINA HAZIRLIK DEVRESİ 1. Pazar Günü – A –

1.Okuma: Yeşaya 2,1-5 Mezmur 121/122 2.Okuma: Romalılara 13,11-14 İncil: Matta 24,37-44

Gelin, Rabbin dağına çıkalım, Yakup’un Allah’ının mabedine gidelim, çünkü izinde yürümemiz için bize yollarını gösterecektir”. Yeni bir litürjik yıla, yani Kilise yılına başlamak, Rab’bin dağına çıkmaya başlamak gibidir: İnsanların yaşamında daha önce gösterilmiş olan Allah ile karşılaşılabilecek o dağa. Gerçekten de O, Yakup’la yaptığı gibi, Kendini insanlara, Baba ve dost, koruyucu ve eğitmen olarak tanıtmak için antlaşmalar yaptı. Biz O’nunla karşılaşmak ve öğretilerini kabullenmek için yola çıkıyoruz.

Evgeniy Viktorovich Vuchetich (1908-1974), Let Us Beat Our Swords into Plowshares
Evgeniy Viktorovich Vuchetich (1908-1974), Let Us Beat Our Swords into Plowshares

O’nu bulacağımızdan emin olduğumuz o yollara çıkıyoruz, yani Kendisinin peygamberler aracılığıyla, özellikle de İsa aracılığıyla gösterdiği o yollara çıkıyoruz. Eminiz ki Allah’ın yolları güvenlidir ve en iyileridir, orada insanlığımız şahsen ve ulusça tam olarak gerçekleşir. Her sene baştan başladığımız bu yolda, bekleyişin, dinlemenin, O’nu tanımanın ve sevgisine dalarak O’nu kabul etmenin ve O’nu sunmanın değişik duraklarını yaşayacağız! Bunlar, Noel Bayramına Hazırlık, Noel, Paskalya’ya Hazırlık, Paskalya ve Pentekost durakları ve misyonumuzu gerçekleştirmek için armağan olarak aldığımız kalan zamanlardır. Bu durakları yeni bir şekilde, yaşamımızı etkileyen yeni tecrübelerle zenginleşmiş olarak yaşayacağız.

Allah bizi dünyaya, onu değiştirmek için yolladı. Dünyayı daima savaşlar ve çatışmalarla dolu görüyoruz, bunlar onu korkutucu, acılı ve ölümlü bir şekle sokuyorlar. Allah onu yaratırken amacı bu değildi, bu sebepten işte görevimiz budur: “kılıçlarından sabanlar, mızraklarından oraklar” yapmaktır öyle ki yeryüzü barış ile kaplansın.

Rab’bin yolunu kat etme arzusundayız, ama bu kendi huzurumuzu bulmak için değil, dünyayı Baba’nın sevgisine ve Oğlu’nun itaatine daldırmak için olsun. Biz dünyayı kısa veya uzun zamanda değiştirebileceğimize dair kendimizi kandırmayalım. Bizzat bizler, bize kılıçla davrananlar için gücenmeleri iyi düşüncelere, kutsama arzularına ve duaya değiştirmek için çokça zorlanıyoruz. Allah’a olan sevgimiz ve imanlı itaatimizle birkaç kişinin aynı ışığa ve sevgiye kapılmasına yardım edebiliyoruz.

İnsanların dikkatleri kendi işleri ve maddi ihtiyaçlarından bozuluyor, onlar bir gün bu dünyayı bırakacaklarını düşünmüyorlar. Bu unutkanlıkları onları yüzeysel ve zayıf, daha da kötüsü zamanları ayırt edemez kılıyor. Aynen dün, bana bir metre toprağını aldıkları için hissettiği kini anlatan doksan yaşındaki adam gibi. O kişi hissettiği kinin elinde kalan arsadan zevk almasını önlediğini görmüyor ve her şeyini bırakıp öldüğünde Allah’ın hizmetkarlarının mutluluğuna erişmesini engellediğini anlamıyor!

Aziz Pavlus bunun için uykudan uyanmamızı tavsiye ediyor: Bu uyku, güzel ve acı olayları ve şeyleri, Allah’ın ışığında görmemizi önleyen, O’na giden yolda yürümemizi engellen bir uykudur. Bu sebepten havari, “Çılgınca eğlencelere ve sarhoşluğa, ahlaksızlığa ve sefahate, çekişmeye ve kıskançlığa kapılmamamızı” tavsiye ediyor! İsa, tüm hayatımızı emanet etmemiz gereken kıyafettir: O’nun sözü ve sevgisi, dünyanın bize güzel ve geçerli gösterdiği tüm eğlencelerden daha güvenli hayattır. Dünyevi arzular kıskançlık ve anlaşmazlık yaratıyorlar, Rab’bin Sözü ise ahenk, düzen ve kardeşlik birliği sağlar.

Vaftizci Yahya güçlü ve emin şekilde herkese yeni bir hayat yönelmesini teklif ediyor. Bunu özellikle kendi vicdan ve Allah’ın önünde dürüst sayan kişilere teklif ediyor. Fakat Allah’ın önünde kim dürüst çıkabilir? Düşündüğümüz değil, İsa’nın gösterdiği, Sevgi olan o Allah’ın önünde hiç bir zaman dürüst çıkamıyoruz. Acı çeken insanlara ulaşmak için, zayıflıkları ve yoksullukları kaldırmak için, sevgi daima gerçekleştirmek gereken yeni adımları bulmaktadır. Ve de Aziz Yuhanna şöyle diyor: ”Göklerin hükümranlığı yakındır”. Buçekici bir haberdir: Bu Hükümranlığı gerçekleştirmek için, gökten gelen Kral’ı izlemek için, yeni bir yaşama şeklini sahipleneceğiz. Bu Kralı karşılamak isteyip yüreğimizi hazırlıyoruz!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE XXXIV. CUMA

İncil: Luka 21, 29-33

İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: “İncir ağacına ya da herhangi bir ağaca bakın. Bunların yapraklandığını gördüğünüz zaman yaz mevsiminin yakın olduğunu kendiliğinizden anlarsınız. Aynı şekilde, bu olayların gerçekleştiğini gördüğünüzde bilin ki, Allah’ın Egemenliği yakındır. Size doğrusunu söyleyeyim, bütün bunlar olmadan, bu kuşak ortadan kalkmayacak. Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır.

OLAĞAN DEVRE XXXIV. PERŞEMBE

İncil: Luka 21,  20-28

“Yeruşalim’in ordular tarafından kuşatıldığını görünce bilin ki, kentin yıkılacağı zaman yaklaşmıştır. O zaman Yahudiye’de bulunanlar dağlara kaçsın, kentte olanlar dışarı çıksın, kırdakiler kente dönmesin. Çünkü o günler, yazılmış olanların tümünün gerçekleşeceği ceza günleridir. O günlerde gebe olan, çocuk emziren kadınların vay haline! Çünkü ülke büyük sıkıntıya düşecek ve bu halk gazaba uğrayacaktır. Kılıçtan geçirilecek, tutsak olarak bütün uluslar arasına sürülecekler. Yeruşalim, öteki ulusların dönemleri tamamlanıncaya dek onların ayakları altında çiğnenecektir.

“Güneşte, ayda ve yıldızlarda belirtiler görülecek. Yeryüzünde uluslar denizin ve dalgaların uğultusundan şaşkına dönecek, dehşete düşecekler. Dünyanın üzerine gelecek felaketleri bekleyen insanlar korkudan bayılacak. Çünkü göksel güçler sarsılacak. O zaman İnsanoğlu’nun bulut içinde büyük güç ve görkemle geldiğini görecekler. Bu olaylar gerçekleşmeye başlayınca doğrulun ve başlarınızı kaldırın. Çünkü kurtuluşunuz yakın demektir.”

OLAĞAN DEVRE XXXIV. ÇARŞAMBA

İncil: Luka, 21, 12-19

“Ama bütün bu olaylardan önce sizi yakalayıp zulmedecekler. Sizi havralara teslim edecek, zindanlara atacaklar. Benim adımdan ötürü kralların, valilerin önüne çıkarılacaksınız. Buna göre kendinizi nasıl savunacağınızı önceden düşünmemekte kararlı olun. Çünkü ben size öyle bir konuşma yeteneği, öyle bir bilgelik vereceğim ki, size karşı çıkanların hiçbiri buna karşı direnemeyecek, bir şey diyemeyecek. Anne babanız, kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele verecek ve bazılarınızı öldürtecekler. Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ne var ki, başınızdaki saçlardan bir tel bile yok olmayacaktır Dayanmakla canlarınızı kazanacaksınız.

OLAĞAN DEVRE XXXIV. SALI

İncil: Luka 21, 5-11

Bazı kişiler tapınağın nasıl güzel taşlar ve adaklarla süslenmiş olduğundan söz edince İsa, “Burada gördüklerinize gelince, öyle günler gelecek ki, taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!” dedi. Onlar da, “Peki, öğretmenimiz, bu dediklerin ne zaman olacak? Bunların

gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?” diye sordular.

İsa, “Sakın sizi saptırmasınlar” dedi. “Birçokları, ‘Ben O’yum’ ve ‘Zaman yaklaştı’ diyerek benim adımla gelecekler. Onların ardından gitmeyin. Savaş ve isyan haberleri duyunca telaşlanmayın. Önce bunların olması gerek, ama son hemen gelmeyecek.”

Sonra onlara şöyle dedi: “Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak. Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.”

OLAĞAN DEVRE XXXIV. PAZARTESİ

İncil: Luka 21, 1-4

İsa başını kaldırdı ve bağış toplanan yerde bağışlarını bırakan zenginleri gördü. Yoksul bir dul kadının oraya iki bakır para attığını görünce, “Size gerçeği söyleyeyim” dedi, “Bu yoksul dul kadın herkesten daha çok verdi. Çünkü bunların hepsi kutuya, zenginliklerinden artanı attılar. Bu kadın ise yoksulluğuna karşın, geçinmek için elinde ne varsa hepsini verdi.”

KRAL OLAN MESİH’İN BAYRAMI OLAĞAN DEVRE XXXIV. PAZAR

C Yılı: Luka 23, 35-43

Halk orada durmuş, olanları seyrediyordu. Yöneticiler İsa’yla alay ederek, “Başkalarını kurtardı; eğer Allah’ın Mesihi, Allah’ın seçtiği O ise, kendini de kurtarsın” diyorlardı.

Askerler de yaklaşıp İsa’yla eğlendiler. O’na ekşi şarap sunarak, “Sen Yahudiler’in Kralı’ysan, kurtar kendini!” dediler. Başının üzerinde şu yafta vardı:

YAHUDİLER’İN KRALI BUDUR

Çarmıha asılan suçlulardan biri, “Sen Mesih değil misin? Haydi, kendini de bizi de kurtar!” diye küfür etti. Ne var ki, öbür suçlu onu azarladı. “Sende Allah korkusu da mı yok?” diye karşılık verdi. “Sen de aynı cezayı çekiyorsun. Nitekim biz haklı olarak cezalandırılıyor, yaptıklarımızın karşılığını alıyoruz. Oysa bu adam hiçbir kötülük yapmadı.”

Sonra, “Ey İsa, kendi egemenliğine girdiğinde beni an” dedi.

İsa ona, “Sana doğrusunu söyleyeyim, sen bugün benimle birlikte cennette olacaksın” dedi.

OLAĞAN DEVRE XXXIII. CUMARTESİ

İncil: Luka 20, 27-40

Ölümden sonra dirilişi yadsıyan Sadukiler’den bazıları İsa’ya gelip şunu sordular: “Öğretmenimiz, Musa yazılarında bize şöyle buyurmuştur: ‘Eğer bir adamın evli kardeşi çocuksuz ölürse, adam ölenin karısını alıp soyunu sürdürsün.’ Yedi kardeş vardı. Birincisi kendine bir eş aldı, ama çocuksuz öldü. İkincisi de, üçüncüsü de kadını aldı; böylece kardeşlerin yedisi de çocuk bırakmadan öldü. Son olarak kadın da öldü.

Buna göre, diriliş günü kadın bunlardan hangisinin karısı olacak? Çünkü yedisi de onunla evlendi.”

İsa onlara şöyle dedi: “Bu çağın insanları evlenip evlendirilirler. Ama gelecek çağa ve ölülerin dirilişine erişmeye layık görülenler ne evlenir, ne evlendirilir. Bir daha ölmeleri de söz konusu değildir. Çünkü meleklere benzerler ve dirilişin çocukları olarak Allah’ın çocuklarıdırlar.

Musa bile alevlenen çalıyla ilgili bölümde Rab için, ‘İbrahim’in Allah’ı, İshak’ın Allah’ı ve Yakup’un Allah’ı’ deyimini kullanarak ölülerin dirileceğine işaret etmişti. Allah ölülerin değil, dirilerin Allah’ı’dır. Çünkü O’na göre bütün insanlar yaşamaktadır.” Artık O’na başka soru sormaya cesaret edemeyen din bilginlerinden bazıları, “Öğretmenimiz, güzel konuştun” dediler.

Olağan devre – 34. Pazar Günü, Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

20/11/2022 – Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C

1. Okuma 2 Sam. 5,1-3 Mezmur 121 2.Okuma Kol. 1,12-20 İncil Luka 23, 35-43

Bugünkü okumalar, “hükümranlık” sözcüğünü öne çıkartmaktadır. Davut’un hükümranlığını incelemeye başlıyoruz, sonradan da Mesih’in ve Allah’ın hükümranlığına dikkatimiz çekiliyor. Davut, “Rab’bin önünde” kral olarak meshediliyor. Kral olarak halk için Allah’ın hizmetinde olduğunu hiç unutmamalı: O halde ne kendi faydası ne de zenginleri ve günahkarları sevindirmek için kanunlar yapamayacaktır.

Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief
Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief

Allah’ın hizmetinde olan kral, daima O’nun emirlerini gözünün önünde tutacak, aksi halde halkı karışıklığa, düzensizliğe, bozguna uğratacaktır. İnsanın hükümranlığı, Allah’ın hükümranlığının yansıması olmalıdır: İnsanların itaat etmesi gereken sadece O’dur. Zaten Davut ve onu meshedenler bu iyi niyetle başlıyorlar. Ama Davut bir insandır ve insan ayartılabilir: Bu denenmeyi atlatabilecek mi? Maalesef, ‘hayır’ dememiz gerekiyor.

Bütün ayartmaların üstesinden ancak ve ancak ilahi sözü gerçekleştiren, ebediyen kalacak hükümranlığa sahip, Oğul olarak çağrılacak Olan’dır. Evet, İsa denenmeleri yenecek, ilk önce çöldeki ıssızlıkta ve çeşitli zor dorumlarda, sonra da kesin bir şekilde haçta denenmeyi yenecektir!

O’nunla alay eden askerler şöyle diyorlardı: “Sen Yahudilerin kralı isen, kendini kurtar!” “Kendini kurtar!”; bunu O’na herkes söylüyor: Başkanlar, askerler, diğer mahkumlar… Bu egoizmlerini gösteren tüm insanların davranışıdır: Kendilerini kurtarmak! İnsanlar kendilerini kurtarmak için başkalarına acı çektirmeye, hatta şeytana itaat etmeye bile hazır olabilirler. Bu, insanların kral hakkındaki düşünceleridir: Kral, kendini kurtaran biridir. Gerçekten biz de hükmedenlerin ve güçlü pozisyonda olanların her şeyden önce kendilerini düşündüğünü görürüz.

Haçta acı çeken İsa, gelen teklifleri küfür gibi duymakta. O, başkalarını kurtarmak için, bizleri egoizmden ve meyvelerinden kurtarmak için haça gerildi. Bu sebepten biz O’nu Kral olarak çağırmaktan mutluyuz, O’na sevinçle ve sevgiyle itaat ederiz.

Bizler haça İsa ile gerilen iyi hayduda katılıyoruz. O, İsa’nın mucizelerini görmemiş olmasına rağmen, İsa’nın sessizlikte kendini kurtarma denemesini reddetmekte olan İsa’yı sevmeye başladı.

Bizler de haydut gibi İsa’ya şöyle diyoruz: “İsa, hükümranlığına kavuşunca beni hatırla!”. Biz O’nun krallığından şüphe etmiyoruz: O, aramızda, Allah’ın otoritesini temsil ediyor, çünkü Allah’ın sevgisiyle hepimize ulaşıyor. Haç üzerinde insani ve geçici bir hükümranlığın şanını görmüyoruz, fakat çehresinde hiçbir zaman görmediğimiz ama hep hayal ettiğimiz sevgiyi görebiliyoruz.

O, haydut gibi ayartmalar tarafından yenilmiş bizleri hatırlamaktadır. O haydut İsa’ya şöyle diyemezdi: Beni hatırla, çünkü seni takip ettim, çünkü seni dinledim ve itaat ettim. İsa’ya sadece şöyle diyebilirdi: Beni hatırla, çünkü muhtacım, gerçekten sevmeyi hiçbir zaman becermedim, başkalarına acı çektirme pahasına daima istediklerimi elde etmeye ve kendimi kurtarmaya çalıştım. Beni kimsenin beklemediği ebediyete yanımda getirecek hiçbir şeyim yok, ama sen beni hatırla. Ellerim boş, yüreğimde sadece kötü hatıraları saklayan beni hatırla.

Peki ya İsa? İsa gerçek bir kral gibi dinliyor. Bir kral gibi en güzel şeyleri vereceğine söz veriyor. İsa bu vaat sayesinde güzel olmaktadır: “Gerçekten sana söylüyorum, bugün benimle birlikte cennette olacaksın!”.

İsa kendini kurtarmıyor, düşüncemizden öte bir ümit vererek bizleri kurtarıyor. Ve çehresi en güzel çehre oluyor. Bu anda İsa’dan daha sevimli, daha ‘kral’ biri olamaz. Tacı kanlı ve dikenli olsa da! Bu anda İsa, göğün kapısıdır; en güzel ve en sürekli hükümranlığı bize açıyor: Allah’ımızın ve Baba’mızın hükümranlığını! Teşekkürler, Rab’bimiz İsa!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

Olağan devre – 34. Pazar Günü, Mesih İsa Evrenin Kralı Bayramı – C


Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief
Tiziano (1490–1576), Christ and the Good Thief

34th Sunday of Ordinary Time, Solemnity of our Lord Jesus Christ King of the Universe – C

34ème Dimanche du Temps Ordinaire, Notre Seigneur Jésus Christ Roi de l’Univers – C

34ª Domenica del Tempo Ordinario, Nostro Signore Gesù Cristo Rica ederim dell’Universo – C


Meditasyon


CET BAŞKANI S.E. MONS. MARTIN KMETEC OFMConv. 13 KASIM TERÖR SALDIRISI NEDENİYLE TAZİYE DİLEDİ

Mons. Kmetec, taziye mesajında “13 Kasım 2022 Pazar günü İstanbul İstiklal Caddesi’nde meydana gelen ve en az altı kişinin hayatını kaybettiği, 81 kişinin de yaralandığı bombalı saldırının dehşet verici haberi tüm halkımızı derinden üzdü. Tüm Türkiye Episkoposları ve Hıristiyan Cemaati adına değerli canların kaybından dolayı kederli ailelere en derinden başsağlığı diliyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz” dedi.

Monsenyör Kmetec, “Allah, yolundan sapmış, başkalarına acı ve ıstırap veren herkesin kalplerini değiştirsin, barış için yaşamalarını ve çalışmalarını sağlasın” dileklerini ifade etti.

OLAĞAN DEVRE XXXIII. CUMA

İncil: Luka 19, 45-48

Sonra İsa tapınağın avlusuna girerek satıcıları dışarı kovmaya başladı. Onlara, “‘Evim dua evi olacak’ diye yazılmıştır. Ama siz onu haydut inine çevirdiniz” dedi. İsa her gün tapınakta öğretiyordu. Başkâhinler, din bilginleri ve halkın ileri gelenleri ise O’nu yok etmek istiyor, ama bunu nasıl yapacaklarını bilemiyorlardı. Çünkü bütün halk O’nu can kulağıyla dinliyordu.

OLAĞAN DEVRE XXXIII. PERŞEMBE

İncil: Luka 19, 41-44

İsa Yeruşalim’e yaklaşıp kenti görünce ağladı.

“Keşke bugün sen de esenliğe giden yolu bilseydin” dedi. “Ama şimdilik bu senin gözlerinden gizlendi. Senin için öyle günler gelecek ki, düşmanların seni setlerle çevirecek, kuşatıp her yandan sıkıştıracaklar. Seni de, bağrındaki çocukları da yere çalacaklar. Sende taş üstünde taş bırakmayacaklar. Çünkü Allah’ın senin yardımına geldiği zamanı fark etmedin.”

OLAĞAM DEVRE XXXIII. ÇARŞAMBA

İncil: Luka 19, 11-28

Oradakiler bu sözleri dinlerken İsa konuşmasını bir benzetmeyle sürdürdü. Çünkü Yeruşalim’e yaklaşmıştı ve onlar, Allah’ın Egemenliği’nin hemen ortaya çıkacağını sanıyorlardı. Bu nedenle İsa şöyle dedi: “Soylu bir adam, kral atanıp dönmek üzere uzak bir ülkeye gitti. Gitmeden önce kölelerinden onunu çağırıp onlara birer mina verdi. ‘Ben dönünceye dek bu paraları işletin’ dedi.

“Ne var ki, ülkesinin halkı adamdan nefret ediyordu. Arkasından temsilciler göndererek, ‘Bu adamın üzerimize kral olmasını istemiyoruz’ diye haber ilettiler.

“Adam kral atanmış olarak geri döndüğünde, parayı vermiş olduğu köleleri çağırtıp ne kazandıklarını öğrenmek istedi. Birincisi geldi, ‘Efendimiz’ dedi, ‘Senin bir minan on mina daha kazandı.’

“Efendisi ona, ‘Aferin, iyi köle!’ dedi. ‘En küçük işte güvenilir olduğunu gösterdiğin için on kent üzerinde yetkili olacaksın

 “İkincisi gelip, ‘Efendimiz, senin bir minan beş mina daha kazandı’ dedi.

“Efendisi ona da, ‘Sen beş kent üzerinde yetkili olacaksın’ dedi.

“Başka biri geldi, ‘Efendimiz’ dedi, ‘İşte senin minan! Onu bir mendile sarıp sakladım. Çünkü senden korktum, sert adamsın; kendinden koymadığını alır, ekmediğini biçersin.’

“Efendisi ona, ‘Ey kötü köle, seni kendi ağzından çıkan sözle yargılayacağım’ dedi. ‘Kendinden koymadığını alan, ekmediğini biçen sert bir adam olduğumu bildiğine göre, neden paramı faize vermedin? Ben de geldiğimde onu faiziyle geri alırdım.’

“Sonra çevrede duranlara, ‘Elindeki minayı alın, on minası olana verin’ dedi.

“Ona, ‘Efendimiz’ dediler, ‘Onun zaten on minası var!’

“O da, ‘Size şunu söyleyeyim, kimde varsa ona daha çok verilecek. Ama kimde yoksa, kendisinde olan da elinden alınacak’ dedi. ‘Beni kral olarak istemeyen o düşmanlarıma gelince, onları buraya getirin ve gözümün önünde kılıçtan geçirin!'”

İsa, bu sözleri söyledikten sonra önden yürüyerek Yeruşalim’e doğru ilerledi.

Papa Franciskus, Istiklal Caddesi’nde düzenlenen terörist saldırı için telgraf göndererek taziye diledi.

https://www.vaticannews.va/en/pope/news/2022-11/pope-sends-condolences-to-victims-of-istanbul-explosion.html

Papa Franciskus, İstanbul’un merkezinde Geçtiğimiz Pazar gin patlayan bombalı saldırıda hayatını kaybedenelrin yakınlarına ve yararlananlara taziye mesajı gönderdi.

Vatikan Devlet Sekreteri Kardinal Pietro Parolin imzası ile Türkiye Havarisel Büyükelçisi Başepiskopos Marek Solczyńsk’ye Salı Günü Gönderilen mesajda Papa, İstanbul’daki bombalı saldırıda meydana gelen ölüm ve yaralanamalardan duyduğu derin üzüntüyü ifade etti.

Papa Franciskus, mesajda “ölmüş olanların ailelerine ve yakınlarına taziyelerini gönderdi ve yaralananların ve sevdiklerini yitirenlerin yası için duyduğu üzüntüyü” ifade etti. . 

Papa, “his bir şiddet eyleminin Türk milletinin Kardeşlik, adalet ve barışa dayanan bir toplum inşa etme yolunda cesaretini kırmaması” için dua ettiğini söyledi.

Yerel basında Çıkan haberlere gore İstanbul Ekümenik Patriği Bartholomeos Hazretleri de saldırıyı “sert bir dille kınadı” ve kurbanları anmak için olay yerine gitti.

Terörizm şüphesi

Patlama pazar Günü Öğleden sonra saat 04.20’de, şehrin gözde alışveriş ve buluşma yerlerinden, Avrupa yakasındaki Istiklal Caddesinde gerçekleşti.

Sosyal medyada dolaşan Görüntülerden, patlamanın sadece yaylara açık olan caddenin ortasında, kalabalık insan topluluğu içinde patladığı görülüyor.

Akşam erken saatlerde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve yardımcısı Fuat Oktay tarafından yapılan açıklanada patlamanın bir kadın tarafından gerçeklşetirildiği belirtildi.

Başta canlı bomba saldırısından şüphelenilse de akşam saatlerinde yapılan açıklama bombayı yerleştiren kişinin tutuklandığı açıklandı.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, patlamadan 40-45 dakika once bir banka Patlayıcının olduğu bir Çanta bırakıldığını belirtti. Aynı saatlerde şüpheli kadınla birlikte 46 kişi daha tutuklandı. Türkiye Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın açıklamasına göre saldırı ile ilgili 50 kişi tutuklandı.

OLAĞAN DEVRE XXXIII. SALI

İncil: Luka 19, 1-10

İsa Eriha’ya girdi. Kentin içinden geçiyordu. Orada vergi görevlilerinin başı olan, Zakkay adında zengin bir adam vardı. İsa’nın kim olduğunu görmek istiyor, ama boyu kısa olduğu için kalabalıktan ötürü göremiyordu. İsa’yı görebilmek için önden koşup bir yabanıl incir ağacına tırmandı. Çünkü İsa oradan geçecekti. İsa oraya varınca yukarı bakıp, “Zakkay, çabuk aşağı in!” dedi. “Bugün senin evinde kalmam gerekiyor.” Zakkay hızla aşağı indi ve sevinç içinde İsa’yı evine buyur etti. Bunu görenlerin hepsi söylenmeye başladı: “Gidip günahkâr birine konuk oldu!” dediler. Zakkay ayağa kalkıp Rab’be şöyle dedi: “Ya Rab, işte malımın yarısını

yoksullara veriyorum. Bir kimseden haksızlıkla bir şey aldımsa, dört katını geri vereceğim.”

İsa dedi ki, “Bu ev bugün kurtuluşa kavuştu. Çünkü bu adam da İbrahim’in oğludur. Nitekim İnsanoğlu*, kaybolanı arayıp kurtarmak için geldi.”

OLAĞAN DEVRE XXXIII. PAZARTESİ

İncil: Luka 18, 35-43

İsa Eriha’ya yaklaşırken kör bir adam yol kenarında oturmuş dileniyordu. Adam oradan geçen kalabalığı duyunca, “Ne oluyor?” diye sordu.  Ona, “Nasıralı İsa geçiyor” dediler.  O da, “Ey Davut Oğlu İsa, halime acı!” diye bağırdı.  Önden gidenler onu azarlayarak susturmak istedilerse de o, “Ey Davut Oğlu, halime acı!” diyerek daha çok bağırdı. İsa durup adamın kendisine getirilmesini buyurdu. Adam yaklaşınca İsa, “Senin için ne yapmamı istiyorsun?” diye sordu. O da, “Ya Rab, gözlerim görsün” dedi.

İsa, “Gözlerin görsün” dedi. “İmanın seni kurtardı.” Adam o anda yeniden görmeye başladı ve Allah’ı yücelterek İsa’nın ardından gitti. Bunu gören bütün halk Allah’a övgüler sundu.

OLAĞAN DEVRE XXXIII. PAZAR

C Yılı: Luka 21, 5-19

Bazı kişiler tapınağın nasıl güzel taşlar ve adaklarla süslenmiş olduğundan söz edince İsa, “Burada gördüklerinize gelince, öyle günler gelecek ki, taş üstünde taş kalmayacak, hepsi yıkılacak!” dedi. Onlar da, “Peki, öğretmenimiz, bu dediklerin ne zaman olacak? Bunların

gerçekleşmek üzere olduğunu gösteren belirti ne olacak?” diye sordular. İsa, “Sakın sizi saptırmasınlar” dedi. “Birçokları, ‘Ben O’yum’ ve ‘Zaman yaklaştı’ diyerek benim adımla gelecekler. Onların ardından gitmeyin. Savaş ve isyan haberleri duyunca telaşlanmayın. Önce bunların olması gerek, ama son hemen gelmeyecek.”

Sonra onlara şöyle dedi: “Ulus ulusa, devlet devlete savaş açacak. Şiddetli depremler, yer yer kıtlıklar ve salgın hastalıklar, korkunç olaylar ve gökte olağanüstü belirtiler olacak.

“Ama bütün bu olaylardan önce sizi yakalayıp zulmedecekler. Sizi havralara teslim edecek, zindanlara atacaklar. Benim adımdan ötürü kralların, valilerin önüne çıkarılacaksınız. Bu size tanıklık etme fırsatı olacak. Buna göre kendinizi nasıl savunacağınızı önceden düşünmemekte kararlı olun. Çünkü ben size öyle bir konuşma yeteneği, öyle bir bilgelik vereceğim ki, size karşı çıkanların hiçbiri buna karşı direnemeyecek, bir şey diyemeyecek. Anne babanız, kardeşleriniz, akraba ve dostlarınız bile sizi ele verecek ve bazılarınızı öldürtecekler.

Benim adımdan ötürü herkes sizden nefret edecek. Ne var ki, başınızdaki saçlardan bir tel bile

yok olmayacaktır. Dayanmakla canlarınızı kazanacaksınız.”

OLAĞAN DEVRE XXXII. CUMARTESİ

İncil: Luka 18, 1-8

İsa öğrencilerine, hiç usanmadan, her zaman dua etmeleri gerektiğini belirten şu benzetmeyi anlattı: “Kentin birinde Allah’tan korkmayan, insana saygı duymayan bir yargıç vardı. Yine o kentte bir dul kadın vardı. Yargıca sürekli gidip, ‘Davacı olduğum kişiden hakkımı al’ diyordu.

5 “Yargıç bir süre ilgisiz kaldı. Ama sonunda kendi kendine, ‘Ben her ne kadar Allah’tan korkmaz, insana saygı duymazsam da, bu dul kadın beni rahatsız ettiği için hakkını alacağım. Yoksa sürekli gelip beni canımdan bezdirecek’ dedi.”

Rab şöyle devam etti: “Adaletsiz yargıcın ne söylediğini duydunuz. Allah  da, gece gündüz kendisine yakaran seçilmişlerinin hakkını almayacak mı? Onları çok bekletecek mi? Size şunu söyleyeyim, onların hakkını tez alacaktır. Ama İnsanoğlu* geldiği zaman acaba yeryüzünde iman bulacak mı?”

Olağan devre – 33. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/11/2022 – OLAĞAN DEVRE – 33. Pazar Günü – C

1.Okuma Mal. 3,19-20 Mezmur 97 2.Okuma 2 Sel. 3,7-12 İncil Luka 21,5-19

Bu Pazar Günü Kilise takviminin son pazarından önceki haftadır: Bu sebepten zamanların sonundan, her şeyin, yaşamımızın da sona ermesinden bahseden metinler okunur. Hakikaten de her şeyin geçici olduğunun farkındayız: Hastalıklar ve kazalar sebebiyle devamlı olarak tehlikede yaşadığımızı görürüz. İsa bu gerçeklerden konuşur, bunları saklamaz veya konuşulmaması gereken bir konu olarak görmez.

James Tissot (1836–1902), The Prophecy of the Destruction of the Temple
James Tissot (1836–1902), The Prophecy of the Destruction of the Temple

O’nun sözleri yüzeysellik içerisinde yaşamamak için, uyanık olmaya ve dünyanın güzel şeylerini birer ilaha çevirmemek için yardımdır. Bizler insanların, kendi yaptıkları şeyleri ilahlara çevirmelerinin ne kadar kolay olduğunu görürüz. Bu şeylerin güzel, çekici, faydalı olduklarını gördüğümüzde onları yapanları beğeniriz, onlara anıtlar, meydanlar ithaf ederek şan veririz. Elbette insanın bunu yapması için ona zekayı ve kabiliyeti vereni unuturuz.

Bugün İsa öğrencileri ile Yeruşalim tapınağının sanatsal güzelliğinden bahsediyor. Gerçekten öğrenciler bu güzellikten dolayı hayret içinde kalmaktaydılar. İsa ise insana, özellikle de Allah’a bakmakta: Eğer insan Allah’a itaat etmezse, eserleri tuzak oluyorlar. Tapınağın zenginliği yağmacıları çekecektir; bunlar için sanatsal güzellik hiç önemli değil ve altın alabilmek için her şeyi yok edecekler!

Taş üstünde taş kalmayacak”! Gerçekten Yeruşalim tapınağı için bu sözler bir peygamberlik oldu: Kırk sene sonra böyle oldu. Fakat sadece Yeruşalim için değil de, tarih boyunca insanlar tarafından, Hristiyanlar tarafından da, sayısız eserler için, harika kiliseler için de bu sözler geçerli oldu. Bu sözler, geçmeyecek sözler; bizim muhteşem kiliselerimiz, kurduğumuz çeşitli sosyal ve yardım kurumları da sona erecekler. Bunu unutmamalıyız, öyle ki ruhsal yaşamımızı, Rab ile olan birliğimizi ve O’nun projelerini küçümsemeyelim.

Dünyada hiçbir şey sabit değildir, hiçbir şey kalıcı değildir. Halklar hareket ediyor, beraberlerinde kendi egoizmlerini, zorbalıklarını sürüklüyorlar, ellerindeki yıkıcı güçle günahlarını kabul ettiriyorlar. İsa’yı dinleyen kişi; bu olaylara, putperestliğin ve ateizmin sunabileceği çekicilikten korunmaya, insanın tek Kurtarıcısına tanıklık etmeye hazır olmalıdır. İsa’yı seven kişi, insani güvene sahip değildir: Gerçekten de insani güvene dayanmak, tehlikelidir. Böyle yapanlar, akrabalar veya sevdiklerini söyleyenlerden bile kin görecek ve kandırılacaktır. Deprem ve hastalıklardan değil de, imanımızın zayıflığından, tanıklık verme yeteneğinden yoksun olmamızdan korkmalıyız.

Gelecekte kim olduğumuzu, daha doğrusu bizi yaşatanın ve sevinç, sevgi verenin, güvenli rehberlik ve yaşamımıza anlam verenin kim olduğunu göstermek için fırsatımız olacaktır. Birçok kişiye İsa’nın kurtuluşuna katılabilme imkanını verebilme, sevincimiz olacaktır. Fakat uyanık olmamız gerekecektir öyle ki neyin Allah’a ait olduğunu, O’nunmuş gibi gözükenden ayırabilelim.

Hiçbir zaman her şeyin sona erdiğini unutmamalıyız. Bu şekilde kalıcı gerçeğe, daha doğrusu kalıcı Olan Kişiye bağlı kalacağız: O bizi gerçekten sever ve yüzyıllar boyunca yüceltilmeye layıktır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE XXXII. CUMA

İncil: Luka 17,26-37

“Nuh’un günlerinde nasıl olduysa, İnsanoğlu’nun günlerinde de öyle olacak. Nuh’un gemiye bindiği güne dek insanlar yiyip içiyor, evlenip evlendiriliyorlardı. Sonra tufan gelip hepsini yok etti. Lut’un günlerinde de durum aynıydı. İnsanlar yiyip içiyor, alıp satıyor, tohum ekiyor, ev yapıyorlardı. Ama Lut’un Sodom’dan ayrıldığı gün gökten ateşle kükürt yağdı ve hepsini yok etti.

“İnsanoğlu’nun ortaya çıkacağı gün durum aynı olacaktır. O gün damda olan, evdeki eşyalarını almak için aşağı inmesin. Tarlada olan da geri dönmesin. Lut’un karısını hatırlayın! Canını esirgemek isteyen onu yitirecek. Canını yitiren ise onu yaşatacaktır. Size şunu söyleyeyim, o gece aynı yatakta olan iki kişiden biri alınacak, öbürü bırakılacak. Birlikte buğday öğüten iki kadından biri alınacak, öbürü bırakılacak.”

Onlar İsa’ya, “Bu olaylar nerede olacak, Rab?” diye sordular. O da onlara, “Leş neredeyse, akbabalar da oraya üşüşecek” dedi.

OLAĞAN DEVRE XXXII. PERŞEMBE

İncil: Luka 17, 20-25

Ferisiler İsa’ya, “Allah’ın Egemenliği ne zaman gelecek?” diye sordular. İsa onlara şöyle yanıt verdi: “Allah’ın Egemenliği göze görünür bir şekilde gelmez. İnsanlar da, ‘İşte burada’ ya da, ‘İşte şurada’ demeyecekler. Çünkü Allah’ın Egemenliği içinizdedir.” İsa öğrencilerine şöyle dedi: “Öyle günler gelecek ki, İnsanoğlu’nun günlerinden birini görmeyi özleyeceksiniz, ama görmeyeceksiniz. İnsanlar size, ‘İşte orada’, ‘İşte burada’ diyecekler. Gitmeyin, onların arkasından koşmayın. Şimşek çakıp göğü bir ucundan öbür ucuna dek nasıl aydınlatırsa, İnsanoğlu kendi gününde öyle olacaktır. Ama önce O’nun çok acı çekmesi ve bu kuşak tarafından reddedilmesi gerekir.”

OLAĞAN DEVRE XXXII. ÇARŞAMBA

İncil: Luka 17, 11-19

Yeruşalim’e doğru yoluna devam eden İsa, Samiriye ile Celile arasındaki sınır bölgesinden geçiyordu. Köyün birine girerken O’nu cüzamlı on adam karşıladı. Bunlar uzakta durarak, “İsa, Efendimiz, halimize acı!” diye seslendiler. İsa onları görünce, “Gidin, kâhinlere görünün” dedi. Adamlar yolda giderken cüzamdan temizlendiler. Onlardan biri, iyileştiğini görünce yüksek sesle Allah’ı yücelterek geri döndü, yüzüstü İsa’nın ayaklarına kapanıp O’na teşekkür etti. Bu adam Samiriyeli’ydi.

İsa, “İyileşenler on kişi değil miydi?” diye sordu. “Öbür dokuzu nerede? Allah’ı yüceltmek için bu yabancıdan başka geri dönen olmadı mı?” Sonra adama, “Ayağa kalk, git” dedi. “İmanın seni kurtardı.”

OLAĞAN DEVRE XXXII. SALI

İncil: 17, 7-10

Petrus O’na, “Bak, biz her şeyi bırakıp senin ardından geldik” demeye başladı. “Size doğrusunu söyleyeyim” dedi İsa, “Benim ve Müjde’nin uğruna evini, kardeşlerini, anne ya da babasını, çocuklarını ya da topraklarını bırakıp da şimdi, bu çağda çekeceği zulümlerle birlikte yüz kat daha fazla eve, kardeşe, anneye, çocuğa, toprağa ve gelecek çağda sonsuz yaşama kavuşmayacak hiç kimse yoktur.

OLAĞAN DEVRE XXXII. PAZARTESİ

İncil: Luka 17, 1-6

İsa öğrencilerine şöyle dedi: “İnsanı günaha düşüren tuzakların olması kaçınılmazdır. Ama bu tuzaklara aracılık eden kişinin vay haline! Böyle bir kişi bu küçüklerden birini günaha düşüreceğine, boynuna bir değirmen taşı geçirilip denize atılsa, kendisi için daha iyi olur.

Yaşantınıza dikkat edin! Kardeşiniz günah işlerse, onu azarlayın; tövbe ederse, bağışlayın.

Günde yedi kez size karşı günah işler ve yedi kez size gelip, ‘Tövbe ediyorum’ derse, onu bağışlayın.”

Elçiler Rab’be, “İmanımızı artır!” dediler. Rab şöyle dedi: “Bir hardal tanesi kadar imanınız olsa, şu dut ağacına, ‘Kökünden sökül ve denizin içine dikil’ dersiniz, o da sözünüzü dinler.

OLAĞAN DEVRE XXXII. PAZAR

C Yılı: Luka 20, 37-38

Musa bile alevlenen çalıyla ilgili bölümde Rab için, ‘İbrahim’in Allah’ı, İshak’ın Allah’ı ve Yakup’un Allah’ı deyimini kullanarak ölülerin dirileceğine işaret etmişti. Allah ölülerin değil, dirilerin Allah’ıdır. Çünkü O’na göre bütün insanlar yaşamaktadır.”

OLAĞAN DEVRE XXXI. CUMARTESİ

İncil: Luka 16, 9-15

Size şunu söyleyeyim, dünyanın aldatıcı servetini kendinize dost edinmek için kullanın ki, bu servet yok olunca sizi sonsuza dek kalacak konutlara Kabul etsinler.” “En küçük işte güvenilir olan kişi, büyük işte de güvenilir olur. En küçük işte dürüst olmayan kişi, büyük işte de dürüst olmaz. Dünyanın aldatıcı serveti konusunda güvenilir değilseniz, gerçek serveti size kim emanet eder? Başkasının malı konusunda güvenilir değilseniz, kendi malınız olmak üzere size kim bir şey verir? “Hiçbir uşak iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip öbürünü sever, ya da birine bağlanıp öbürünü hor görür. Siz hem Allah’a, hem paraya kulluk edemezsiniz.” Parayı seven Ferisiler bütün bu sözleri duyunca İsa’yla alay etmeye

başladılar. O da onlara şöyle dedi: “Siz insanlar önünde kendinizi temize çıkarıyorsunuz, ama Allah yüreğinizi biliyor. İnsanların gururlandıkları ne varsa, Allah’a iğrenç gelir.

Olağan devre – 32. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

06/11/2022 – OLAĞAN DEVRE – 32. Pazar Günü – C

1.Okuma 2 Mak. 7,1-2.9-14 Mezmur 16 2.Okuma 2Sel. 2,16 – 3,5 İncil Luka 20,27-38

Bu günkü Rab’bin Sözünün ana fikri dirilişe imandır. Biz Allah’ın Allah olduğuna, ölüm dahil hiçbir şeyin O’nun üstünde olmadığına inanıyoruz. Allah insanı ölmesi için değil, yaşaması için yaratıyor! Ve O’nun yarattığı tüm insanlar O’nun sayesinde yaşıyor! İsa, bu konu hakkında O’nu zor duruma düşürmek isteyen Sadukilere, aynen böyle cevap verir.

Wojciech Stattler (1800–1875), Maccabees - Woman with seven sons
Wojciech Stattler (1800–1875), Maccabees – Woman with seven sons

Kutsal Kitabın sadece ilk beş kitabının Allah’ın Sözü olduğunu söyleyen Kudüs zenginleri olan Sadukiler, günümüzdeki bazı kişiler gibi düşünüyorlardı. Bunlar ne diyordu? “Ölüleri görmüyoruz, o halde ölüm ile her şey biter”.

Bu aynı zamanda zenginlerin ve zengin olmak isteyenlerin de düşünme şeklidir, böylece cimriliklerini, fakirleri görmeme körlüklerini, açık hırsızlıklarını, temize çıkarmalıdırlar. “Mademki ölümle her şey sona eriyor, mümkün oldukça rahat yaşayalım”. Bu “rahat” sözü de eğlence ve zevki kapsayan her türlü egoizmi ima ediyor. O zamanda bunu düşünen Sadukilerdi, şimdi genç ve yaşlı arkadaşlarımızlardır, hatta kendimizi imanlı sayan, fakat ölümü başa gelebilecek en kötü olay gibi gören, cehennem sanki yokmuş gibi düşünen bizler de öyleyiz.

İsa, İbrahim, İshak ve Yakup’tan canlı kişiler gibi bahsediyor, sebebi de Kutsal Yazıların da onlardan böyle konuşmasıdır. Allah halkını İbrahim’e olan sevgisinden dolayı kurtardı, ona ebediyen sürecek sözler verdi. İbrahim artık olmasa, Allah’ın sözlerinin de bir değeri kalmazdı! Hatta Allah’ın insanların arasında belirtilmeyi istediği ad, Eski Atalara, onların hayatlarına, onların itaatlerine ima etmektedir. Allah Musa’ya şöyle dedi: ”İsrailler’e de ki, ‘Beni size atalarınızın Allah’ı, İbrahim’in Allah’ı, İshak’ın Allah’ı ve Yakup’un Allah’ı gönderdi. Sonsuza dek adım bu olacak’.”

Yaşamımızın ölümle sonuçlanacağını nasıl düşünebiliriz? Allah ölümü yenemez mi? Öyle olmasa ölüm tanrımız olurdu, ölüm korkusu da rehberimiz. Ölümü maaş olarak kullanan Şeytan sahibimiz olmak istiyor, ölüme tapıyorsak istediğine ulaşıyor. O, Allah’ın düşmanıdır, bizi mecbur etmek için, kendisine itaatimizi kazanmak için, korkuyu, ölüm korkusunu kullanıyor. Ama biz, yaşamımızın Allah’ın elinde olduğunu bildiğimizden dolayı ebediyen yaşayacağımızdan emin olarak, bizi korkutmasına izin vermiyoruz.

Biz çocuklarına Allah’a olan sevgiyi öğretmeyi bilen sadakatli ve cesur yedi çocuk annesi gibiyiz ve olacağız. Bu çocuklar yaşamın Allah’tan kaynaklandığını bildikleri için ölümden veya acılardan korkmadılar. Yaşam Allah’ını terk etmemek için ölümü kabullendiler.

Biz İsa’nın öğretileriyle, hatta O’nunla yaşıyoruz. O, dünyada hep zülüm görüyor ve biz O’nunla kalıyoruz. O, kendini akıllı zannedenler tarafından reddediliyor, fakat biz O’nunla yaşarız. O, yöneticiler tarafından hor görülüyor ve biz O’nunla yaşıyoruz. O, karar verenler tarafından yokmuş gibi görülüyor ve biz O’nunla yaşıyoruz. O, ünlü yazarlar tarafından veya herkesin önünde konuşanlar tarafından bahsedilmiyor ve biz O’nunla yaşıyoruz. O haçta öldü ve biz O’nunla yaşıyoruz, çünkü ebediyen O’nunla yaşayabileceğimizi, hiçbir tehdit, hiçbir haksızlık Allah’ın bize, bu yaşamdan sonra vereceği yaşamı elimizden alamayacağını biliyoruz.

Belki bütün bu durumlarda İsa ile birlik içerisinde olduğumuz tamamen gerçek değildir, ama arzumuzun ve duamızın böyle olmasını istiyoruz. Gerçekten de Baba’ya bize azmi ve sebatı vermesi için dua ediyoruz ve Baba bize bunu verecektir, çünkü Kendisi, hayat kaynağı olan yüreğinden gelen gerçek hayat olan Oğluyla birlik olmamızı istiyor. Allah’ın Oğlu olan Hayat, meleklerin bile tanımadığı bir hayattır ve bize miras olacaktır.

Bu hayatı sevdiğimiz kişilerin de kuşandığını gördüğümüzde en büyük sevincimiz bu olacaktır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE XXXI. CUMA

İncil: Luka 16, 1-8

İsa öğrencilerine şunları da anlattı: “Zengin bir adamın bir kâhyası vardı. Kâhya, efendisinin mallarını çarçur ediyor diye efendisine ihbar edildi. Efendisi kâhyayı çağırıp ona, ‘Nedir bu senin hakkında duyduklarım? Kâhyalığının hesabını ver. Çünkü sen artık kâhyalık edemezsin’ dedi. “Kâhya kendi kendine, ‘Ne yapacağım ben?’ dedi. ‘Efendim kâhyalığı elimden alıyor. Toprak kazmaya gücüm yetmez, dilenmekten utanırım. Kâhyalıktan kovulduğum zaman başkaları beni evlerine kabul etsinler diye ne yapacağımı biliyorum.’ “Böylelikle efendisine borcu olanların hepsini tek tek yanına çağırdı. Birincisine, ‘Efendime ne kadar borcun var?’ dedi.

“Adam, ‘Yüz ölçek zeytinyağı’ karşılığını verdi.

“Kâhya ona, ‘Borç senedini al ve hemen otur, elli ölçek diye yaz’ dedi.

“Sonra bir başkasına, ‘Senin borcun ne kadar?’ dedi.

“‘Yüz ölçek buğday’ dedi öteki.

“Ona da, ‘Borç senedini al, seksen ölçek diye yaz’ dedi.

“Efendisi, dürüst olmayan kâhyayı, akıllıca davrandığı için övdü. Gerçekten bu çağın insanları, kendilerine benzer kişilerle ilişkilerinde, ışıkta yürüyenlerden daha akıllı oluyorlar.

OLAĞAN DEVRE XXXI. PERŞEMBE

İncil: Luka 15, 1-10

Bütün vergi görevlileriyle günahkârlar İsa’yı dinlemek için O’na akın ediyordu. Ferisiler’le din bilginleri ise, “Bu adam günahkârları kabul ediyor, onlarla birlikte yemek yiyor” diye söyleniyorlardı. Bunun üzerine İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: “Sizlerden birinin yüz

koyunu olsa ve bunlardan bir tanesini kaybetse, doksan dokuzu bozkırda bırakarak

kaybolanı bulana dek onun ardına düşmez mi? Onu bulunca da sevinç içinde omuzlarına alır, evine döner; arkadaşlarını, komşularını çağırıp onlara, ‘Benimle birlikte sevinin, kaybolan koyunumu buldum!’ der. Size şunu söyleyeyim, aynı şekilde gökte, tövbe eden tek bir günahkâr için, tövbeyi gereksinmeyen doksan dokuz doğru kişi için duyulandan daha büyük sevinç duyulacaktır.”

“Ya da on gümüş parası olan bir kadın bunlardan bir tanesini kaybetse, kandil yakıp evi süpürerek parayı bulana dek her tarafı dikkatle aramaz mı? Parayı bulunca da arkadaşlarını, komşularını çağırıp, ‘Benimle birlikte sevinin, kaybettiğim parayı buldum!’ der. Size şunu söyleyeyim, aynı şekilde Allah’ın melekleri de tövbe eden bir tek günahkâr için sevinç duyacaklar.”

OLAĞAN DEVRE XXXI. ÇARŞAMBA

İncil: Luka 14, 25-33

Kalabalık halk toplulukları İsa’yla birlikte yol alıyordu. İsa dönüp onlara şöyle dedi: “Biri bana gelip de babasını, annesini, karısını, çocuklarını, kardeşlerini, hatta kendi canını bile gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz. Çarmıhını yüklenip ardımdan gelmeyen, öğrencim olamaz.

“Aranızdan biri bir kule yapmak isterse, bunu tamamlayacak kadar parası var mı yok mu diye önce oturup yapacağı masrafı hesap etmez mi? Çünkü temel atıp da işi bitiremezse, durumu gören herkes, ‘Bu adam inşaata başladı, ama bitiremedi’ diyerek onunla eğlenmeye başlar.

“Ya da hangi kral başka bir kralla savaşa gittiğinde, üzerine yirmi bin askerle yürüyen düşmana on bin askerle karşı koyabilir miyim diye önce oturup bir değerlendirme yapmaz?

Eğer karşı koyamayacaksa, öbürü henüz uzaktayken elçiler gönderip barış koşullarını ister.

Aynı şekilde sizden kim varını yoğunu gözden çıkarmazsa, öğrencim olamaz.”

2 KASIM TÜM ÖLÜLERİ ANMA GÜNÜNDE ÖLÜLERİN RUHLARI İÇİN ENDÜLJANS

İstanbul Havarisel Temsilcisi Ekselansları Massimiliano Palinuro, 1-8 Kasım 2022 tarihleri arasında ölmüş olan sevdiklerimizin ruhları için dua etmeye ve onların günahlarının kefareti için çaba göstermeye çağırıyor.

Kilise, 1-8 Kasım tarihleri arasında, Araf’taki ruhlara yardım etmek için, Mesih’in Kefareti ve Azizlerin sevaplarından yararlanır.

Genel Endüljans için yapılması gerekenler:

  1. Kendinizi günahtan, hatta küçük günahlardan da uzak tutmaya kararlı olmak;
  2. Günahların affını alabilmek için İtiraf Kutsal Gizemi yoluyla işlenen günahları itiraf etmek (belirtilen günlerden hemen önce, bu günler boyunca ya da hemen sonra yapılabilir);
  3. Mesih ile birlik içinde olabilmek için Efkaristiya’da Komünyon’u layıkıyla almak;
  4. İman’ı canlandırmak için iman ikrarını (Büyük İman Duası / Credo) söylemek;
  5. Kilise ile olan derin bağı ortaya koymak üzere, Kilise’nin ihtiyaçları için Papa’nın niyetine göre dua etmek;
  6. Bir mezarlığı, ya da bu mümkün değilse, bir kiliseyi ziyaret edip ölüler için dua etmek

OLAĞAN DEVRE XXXI. SALI

İncil: Luka 14, 15-24

Sofrada oturanlardan biri bunu duyunca İsa’ya, “Allah’ın Egemenliği’nde yemek yiyecek olana ne mutlu!” dedi. İsa ona şöyle dedi: “Adamın biri büyük bir şölen hazırlayıp birçok konuk çağırdı. Şölen saati gelince davetlilere, ‘Buyurun, her şey hazır’ diye haber vermek üzere kölesini gönderdi. “Ne var ki, hepsi anlaşmışçasına özür dilemeye başladılar. Birincisi, ‘Bir tarla satın aldım, gidip görmek zorundayım. Rica ederim, beni hoş gör’ dedi. 

“Bir başkası, ‘Beş çift öküz aldım, onları denemeye gidiyorum. Rica ederim, beni hoş gör’ dedi.

“Yine bir başkası, ‘Yeni evlendim, bu nedenle gelemiyorum’ dedi. “Köle geri dönüp durumu efendisine bildirdi. Bunun üzerine ev sahibi öfkelenerek kölesine, ‘Koş’ dedi, ‘Kentin caddelerine, sokaklarına çık; yoksulları, kötürümleri, körleri, sakatları buraya getir.’

“Köle, ‘Efendim, buyruğun yerine getirilmiştir, ama daha yer var’ dedi. “Efendisi köleye, ‘Çıkıp yolları ve çit boylarını dolaş, bulduklarını gelmeye zorla da evim dolsun’ dedi.

‘Size şunu söyleyeyim, ilk çağrılan o adamlardan hiçbiri benim yemeğimden tatmayacaktır.'”