Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu -|- Թուրքիոյ Կաթողիկէ Եպիսկոպոսներու Համաժողով -|- Conférence Episcopale de Turquie -|- Conference of Catholic Bishops in Turkey -|- Conferenza Episcopale Turchia -|- مؤتمر الأساقفة الكاثوليك في تركيا
Çevredeki kalabalık büyürken İsa konuşmaya başladı. “Şimdiki kuşak kötü bir kuşaktır” dedi. “Doğaüstü bir belirti istiyor, ama ona Yunus’un belirtisinden başka bir belirti gösterilmeyecek.
Yunus nasıl Ninova halkına bir belirti olduysa, İnsanoğlu da bu kuşak için öyle olacaktır.
Güney Kraliçesi, yargı günü bu kuşağın adamlarıyla birlikte kalkıp onları yargılayacak. Çünkü kraliçe, Süleyman’ın bilgece sözlerini dinlemek için dünyanın ta öbür ucundan gelmişti. Bakın, Süleyman’dan daha üstün olan buradadır. Ninova halkı, yargı günü bu kuşakla birlikte kalkıp bu kuşağı yargılayacak. Çünkü Ninovalılar, Yunus’un çağrısı üzerine tövbe ettiler. Bakın, Yunus’tan daha üstün olan buradadır.”
Yeruşalim’e doğru yoluna devam eden İsa, Samiriye ile Celile arasındaki sınır bölgesinden geçiyordu. Köyün birine girerken O’nu cüzamlı on adam karşıladı. Bunlar uzakta durarak, “İsa, Efendimiz, halimize acı!” diye seslendiler. İsa onları görünce, “Gidin, kâhinlere görünün” dedi. Adamlar yolda giderken cüzamdan temizlendiler.
Onlardan biri, iyileştiğini görünce yüksek sesle Allah’ı yücelterek geri döndü, yüzüstü İsa’nın ayaklarına kapanıp O’na teşekkür etti. Bu adam Samiriyeli’ydi.
İsa, “İyileşenler on kişi değil miydi?” diye sordu. “Öbür dokuzu nerede? Allah’ı yüceltmek için bu yabancıdan başka geri dönen olmadı mı?”
Sonra adama, “Ayağa kalk, git” dedi. “İmanın seni kurtardı.”
İsa bu sözleri söylerken kalabalığın içinden bir kadın O’na, “Ne mutlu seni taşımış olan rahme, emzirmiş olan memelere!” diye seslendi. İsa, “Daha doğrusu, ne mutlu Allah’ın sözünü dinleyip uygulayanlara!” dedi.
1.Okuma 2 Kr. 5,14-17 Mez. 97 2.Okuma 2 Tim. 2,8-13 İncil Luka 17,11-19
İlk bakışta, bugünkü okumaların ana teması minnettarlık gibi gözüküyor. Cüzamdan iyileşen Naaman, Ürdün’de yedi kez yıkanması için çağıran peygambere minnettardır! İsa tarafından diğer dokuz Yahudi cüzamlı ile iyileştirilen yabancı cüzamlı, teşekkür etmek için geri geliyor. Her iki durumda da minnettarlık, cüzamla simgelenen ölüme mahkumiyeti yok edecek güçte olan merhametli Allah’ı tanımaya dönüşüyor.
Naaman, putperest olan kendi yaşadığı yere dönerken, kendini iyileştiren peygamberin üzerinde dua ederek Allah’ına yeni imanı göstermek için yanına İsrail toprağı taşımaktadır. Samiriyeli yüksek sesle Allah’ı övmek için İsa’ya dönmektedir; Allah, İsa’nın verdiği şifada Kendini gösterdi. Her iki durumda da iman övülmektedir ve o imanlı Yahudiler için bile örnek olarak gösterilmektedir. Gerçek imana sahip olan halka ait olmak yeterli değildir: İyilik gösteren Allah’a tanıklık edebilmek için, bu imanın her imanlının yaşamının merkezi olması gerekir!
İsa cüzamlıların yakarmalarını duyunca, onları iyileştirince ve onları tapınaktaki kahinlerin yanına yollayınca, sadece acı çekenlere karşı merhamet göstermiş olmuyor, ayrıca Kendisinin, Allah’ın kurtuluşa muhtaç dünyaya armağanı olduğunun işareti, yani Kendisinin Baba tarafından yollandığının tanınması için bir işaret vermiş oluyordu.
Kim İsa’yı Allah’ın armağanı ve yaşamımız olarak kabul etmiyorsa, vücudu sağlıklı olsa da, mutsuzdur, duygusuzdur, derin sevgiden ve yaşamın gerçek manasından yoksun kalır. İsa on cüzamlıdan sadece birinin dönüp O’nu tanıyıp kabul etmesine şaşırıyor: Diğer dokuz kişi de faydalanmış olup açık bir işaret görmelerine rağmen Allah’ı övme sevincine katılmadan yollarına devam ediyorlar! Onlarda İsa’nın gerçekleştirdiği ve ümit ettiği sonucu görmüyor, çünkü bedensel iyileşmeleri onlara yeterli geldi ve kendi yaşamlarının karanlıkta, dünyayı boş ve ağır darbeler veren egoizme dalmış olduklarının farkında değiller.
Aziz Pavlus İsa’da ve O’nun için yaşamayı öğrendi. O, Rab ve Kurtarıcı ile bir bütün olmadıkça insanın hayatın ne olduğuna dair bir bilgisi olmadığını bilmektedir. Bu yüzden, bugün Timoteus’a mektupta yazdığı gibi, öğrencilere durmaksızın sadece sözle değil, ama aynı zamanda kendi zorluklarıyla O’nun ölümüne katılarak İsa’ya imanda sebat ile kalmaya tavsiye vermektedir. Pavlus’un kendisi, İncil için hapishanede olması ile bu durumun örneğidir. Öğrenci, Pavlus’un çektiği acıları düşündükçe – biz de birçok kardeşimizin imanları yüzünden zulüm görmelerinden gelen acıları düşündükçe – bütün dünya ona karşı olsa da, imanda sabit kalmak için güç alıyoruz.
Bugünkü Efkaristiya, bize verilmiş olan İsa için Allah’a bir teşekkür olsun! İsa’nın hayat ve kurtuluş olduğunun işareti ve tanığı olmamız için kalbimizdeki bu teşekkür ile sevmeye devam edeceğiz!
İstanbul Havarisel Temsilcisi S. E. Massimiliano PALINURO, Türk Papa olarak tanınan Aziz XXIII. Yuhanna Bayramı vesilesi ile Latin Katolik Cemaatini 11 Ekim’de kutlanacak Efkaristiya Ayinine davet etti. II. Vatikan Konsili’nin 60. yıldönümüne denk gelen bayram için kutlanacak ayin saat 18.00’de başlayacak.
“Sevgili dostlar,
11 Ekim Salı günü İstanbul Latin Katolik Kilisesi Cemaati’nin koruyucusu Aziz 23. Yuhanna Bayramı, aynı zamanda İkinci Vatikan Konsili’nin açılışının 60. yıldönümüne denk gelmektedir.
Bu özel vesileyle, sizi saat 18:00’de Kutsal Ruh Katedrali’nde gerçekleşecek olan Kutsal Efkaristiya Ayini’ne katılmaya davet ediyorum.
Ayini Salerno Başepiskoposu Ekselans Mons. Andrea Bellandi yönetecektir.
Ayinin sonunda, Papa 23. Yuhanna’yı tasvir eden bir mozaik 1934-1944 yılları arasında cemaatimize sunduğu hizmetin bir nişanesi olarak kutsanarak katedralin cephesine yerleştirilecektir.
Yeni pastoral yılın başlangıcını Aziz 23. Yuhanna’nın şefaatine emanet edelim.
Ama içlerinden bazıları, “Cinleri, cinlerin önderi Baalzevul’un gücüyle kovuyor” dediler.
Bazıları ise O’nu denemek amacıyla gökten bir belirti göstermesini istediler. Onların ne düşündüğünü bilen İsa şöyle dedi: “Kendi içinde bölünen ülke yıkılır, kendi içinde bölünen ev çöker. Şeytan da kendi içinde bölünmüşse, onun egemenliği nasıl ayakta kalabilir? Siz, benim Baalzevul’un gücüyle cinleri kovduğumu söylüyorsunuz. Eğer ben cinleri Baalzevul’un gücüyle kovuyorsam, sizin adamlarınız kimin gücüyle kovuyor? Sizi bu durumda kendi adamlarınız yargılayacak. Ama ben cinleri Allah’ın eliyle kovuyorsam, Allah’ın Egemenliği üzerinize gelmiş demektir.
“Tepeden tırnağa silahlanmış güçlü bir adam kendi evini koruduğu sürece, malları güvenlik içinde olur. Ne var ki, ondan daha güçlü biri saldırıp onu alt ettiğinde güvendiği bütün silahları elinden alır ve mallarını yağmalayarak bölüştürür. Benden yana olmayan bana karşıdır, benimle birlikte toplamayan dağıtıyor demektir.
“Kötü ruh insandan çıkınca kurak yerlerde dolanıp huzur arar. Bulamayınca da, ‘Çıktığım eve, kendi evime döneyim’ der. Eve gelince orayı süpürülmüş, düzeltilmiş bulur. Bunun üzerine gider, kendisinden kötü yedi ruh daha alır ve eve girip yerleşirler. Böylece o kişinin son durumu ilkinden beter olur.”
Sonra şöyle dedi: “Sizlerden birinin bir arkadaşı olur da gece yarısı ona gidip, ‘Arkadaş, bana üç ekmek ödünç ver. Bir arkadaşım yoldan geldi, önüne koyacak bir şeyim yok’ derse, öbürü içerden, ‘Beni rahatsız etme! Kapı kilitli, çocuklarım da yanımda yatıyor. Kalkıp sana bir şey veremem’ der mi hiç?
Size şunu söyleyeyim, arkadaşlık gereği kalkıp ona istediğini vermese bile, adamın yüzsüzlüğünden ötürü kalkar, ihtiyacı neyse ona verir. “Ben size şunu söyleyeyim: Dileyin, size verilecek; arayın, bulacaksınız; kapıyı çalın, size açılacaktır. Çünkü her dileyen alır, arayan bulur, kapı çalana açılır.
“Aranızda hangi baba, ekmek isteyen oğluna taş verir? Ya da balık isterse balık yerine yılan verir? Ya da yumurta isterse ona akrep verir?
Sizler kötü yürekli olduğunuz halde çocuklarınıza güzel armağanlar vermeyi biliyorsanız, gökteki Baba’nın, kendisinden dileyenlere Kutsal Ruh’u vereceği çok daha kesin değil mi?”
İsa bir yerde dua ediyordu. Duasını bitirince öğrencilerinden biri, “Ya Rab”dedi, “Yahya’nın kendi öğrencilerine öğrettiği gibi sen de bize dua etmesini öğret.” İsa onlara, “Dua ederken şöyle söyleyin” dedi:
“Baba, adın kutsal kılınsın.
Egemenliğin gelsin.
Her gün bize gündelik ekmeğimizi ver.
Günahlarımızı bağışla.
Çünkü biz de bize karşı suç işleyen herkesi bağışlıyoruz.
İsa, öğrencileriyle birlikte yola devam edip bir köye girdi. Marta adında bir kadın İsa’yı evinde konuk etti. Marta’nın Meryem adındaki kızkardeşi, Rab’bin ayakları dibine oturmuş O’nun konuşmasını dinliyordu. Marta ise işlerinin çokluğundan ötürü telaş içindeydi. İsa’nın yanına
gelerek, “Ya Rab” dedi, “Kardeşimin beni hizmet işlerinde yalnız bırakmasına aldırmıyor musun? Ona söyle de bana yardım etsin.”
Rab ona şu karşılığı verdi: “Marta, Marta, sen çok şey için kaygılanıp telaşlanıyorsun.
Oysa gerekli olan tek bir şey vardır. Meryem iyi olanı seçti ve bu kendisinden alınmayacak.”