OLAĞAN DEVRE XXI. ÇARŞAMBA

İncil: Matta 23, 27-32

“Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz dıştan güzel görünen, ama içi ölü kemikleri ve her türlü pislikle dolu badanalı mezarlara benzersiniz. Dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içte ikiyüzlülük ve kötülükle dolusunuz. “Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Peygamberlerin mezarlarını yapar, doğru kişilerin anıtlarını donatırsınız.

‘Atalarımızın yaşadığı günlerde yaşasaydık, onlarla birlikte peygamberlerin kanına girmezdik’ diyorsunuz. Böylece, peygamberleri öldürenlerin torunları olduğunuza kendiniz tanıklık ediyorsunuz. Haydi, atalarınızın başlattığı işi bitirin!

OLAĞAN DEVRE XXI. SALI

İncil: Matta 23, 23-26

“Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Siz nanenin, dereotunun ve kimyonun ondalığını verirsiniz de, Kutsal Yasa’nın daha önemli konularını -adaleti, merhameti, sadakati- ihmal edersiniz. Ondalık vermeyi ihmal etmeden asıl bunları yerine getirmeniz gerekirdi.

Ey kör kılavuzlar! Küçük sineği süzer ayırır, ama deveyi yutarsınız! “Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Bardağın ve çanağın dışını temizlersiniz, oysa bunların içi açgözlülük ve taşkınlıkla doludur. Ey kör Ferisi! Sen önce bardağın ve çanağın içini temizle ki, dıştan da temiz olsunlar.

OLAĞAN DEVRE XXI. PAZARTESİ

İncil: Markos 23, 13-22

“Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Göklerin Egemenliği’nin kapısını insanların yüzüne kapıyorsunuz; ne kendiniz içeri giriyor, ne de girmek isteyenleri bırakıyorsunuz! “Vay halinize ey din bilginleri ve Ferisiler, ikiyüzlüler! Tek bir kişiyi dininize döndürmek için denizleri, kıtaları dolaşırsınız. Dininize döneni de kendinizden iki kat cehennemlik yaparsınız. “Vay halinize kör kılavuzlar! Diyorsunuz ki, ‘Tapınak üzerine ant içenin andı sayılmaz, ama tapınaktaki altın üzerine ant içen, andını yerine getirmek zorundadır.’

Budalalar, körler! Hangisi daha önemli, altın mı, altını kutsal kılan tapınak mı? Yine diyorsunuz ki, ‘Sunak üzerine ant içenin andı sayılmaz, ama sunaktaki adağın üzerine ant içen, andını yerine getirmek zorundadır.’ Ey körler! Hangisi daha önemli, adak mı, adağı kutsal kılan sunak mı?

Tapınak üzerine ant içen de hem tapınak, hem de tapınakta yaşayan Allah üzerine ant içmiş olur. Gök üzerine ant içen, Allah’ın tahtı ve tahtta oturanın üzerine ant içmiş olur.

OLAĞAN DEVRE XXI. PAZAR

C Yılı: Luka 13, 22-30

İsa köy kent dolaşarak öğretiyor, Yeruşalim’e doğru ilerliyordu. Biri O’na, “Ya Rab” dedi, “Kurtulanların sayısı az mı olacak?” İsa oradakilere şöyle dedi: “Dar kapıdan girmeye gayret edin. Size şunu söyleyeyim, çok kişi içeri girmek isteyecek, ama giremeyecek.  Ev sahibi kalkıp kapıyı kapattıktan sonra dışarıda durup, ‘Ya Rab, kapıyı aç bize!’ diyerek kapıyı vurmaya başlayacaksınız. “O da size, ‘Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi bilmiyorum’ diye karşılık verecek. “O zaman, ‘Biz senin önünde yiyip içtik, sen de bizim sokaklarımızda öğrettin’ demeye başlayacaksınız. “O da size şöyle diyecek: ‘Kim olduğunuzu, nereden geldiğinizi bilmiyorum. Çekilin önümden, ey kötülük yapanlar!’ “İbrahim’i, İshak’ı, Yakup’u ve bütün peygamberleri Allah’ın Egemenliği’nde, kendinizi ise dışarı atılmış gördüğünüz zaman, aranızda ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. İnsanlar doğudan batıdan, kuzeyden güneyden gelecek ve Allah’ın Egemeniği’nde sofraya oturacaklar. Ve işte, sonuncu olan bazıları birinci, birinci olan bazıları da sonuncu olacak.”

OLAĞAN DEVRE XX. CUMARTESİ

İncil: Matta 23, 1-12

Bundan sonra İsa halka ve öğrencilerine şöyle seslendi:

“Din bilginleri ve Ferisiler Musa’nın kürsüsünde otururlar. Bu nedenle size söylediklerinin tümünü yapın ve yerine getirin, ama

onların yaptıklarını yapmayın. Çünkü söyledikleri şeyleri kendileri yapmazlar. Ağır ve taşınması güç yükleri bağlayıp başkalarının sırtına yüklerler, kendileriyse bu yükleri taşımak için parmaklarını bile oynatmak istemezler.

“Yaptıklarının tümünü gösteriş için yaparlar. Örneğin, hamaillerini büyük, giysilerinin püsküllerini uzun yaparlar. Şölenlerde başköşeye, havralarda en seçkin yerlere kurulmaya bayılırlar. Meydanlarda selamlanmaktan ve insanların kendilerini ‘Rabbî’ diye çağırmalarından zevk duyarlar.

“Kimse sizi ‘Rabbî’ diye çağırmasın. Çünkü sizin tek öğretmeniniz var ve hepiniz kardeşsiniz.

Yeryüzünde kimseye ‘Baba’ demeyin. Çünkü tek Babanız var, O da göksel Baba’dır. Kimse sizi ‘Önder’ diye çağırmasın. Çünkü tek önderiniz var, O da Mesih’tir. Aranızda en üstün olan, ötekilerin hizmetkârı olsun. Kendini yücelten alçaltılacak, kendini alçaltan yüceltilecektir.”

OLAĞAN DEVRE XX. CUMA

İncil: Matta 22, 34-40

Ölümden sonra diriliş olmadığını söyleyen Sadukiler, aynı gün İsa’ya gelip şunu sordular: “Öğretmenimiz, Musa şöyle buyurmuştur: ‘Eğer bir adam çocuk sahibi olmadan ölürse, kardeşi onun karısını alsın, soyunu sürdürsün.’ Aramızda yedi kardeş vardı. İlki evlendi ve öldü. Çocuğu olmadığından karısını kardeşine bıraktı. İkincisi, üçüncüsü, yedincisine kadar hepsine aynı şey oldu. Hepsinden sonra kadın da öldü. Buna göre diriliş günü kadın bu yedi kardeşten hangisinin karısı olacak? Çünkü hepsi de onunla evlendi.” İsa onlara, “Siz Kutsal Yazılar’ı ve Allah’ın gücünü bilmediğiniz için yanılıyorsunuz” diye karşılık verdi. “Dirilişten sonra insanlar ne evlenir, ne de evlendirilir, gökteki melekler gibidirler. Ölülerin dirilmesi konusuna gelince, Allah’ın size bildirdiği şu sözü okumadınız mı? ‘Ben İbrahim’in Allah’ı, İshak’ın Allah’ı ve Yakup’un Allah’ıyım’ diyor. Allah  ölülerin değil, dirilerin Allah’ıdır.”

Bunları işiten halk, O’nun öğretişine şaşıp kaldı. Ferisiler, İsa’nın Sadukiler’i susturduğunu duyunca bir araya toplandılar.

Onlardan biri, bir Kutsal Yasa uzmanı, İsa’yı denemek amacıyla O’na şunu sordu: “Öğretmenim, Kutsal Yasa’da en önemli buyruk hangisidir?”

İsa ona şu karşılığı verdi: “‘Allah’ın Rab’bi bütün yüreğinle, bütün canınla ve bütün aklınla seveceksin.’ İşte ilk ve en önemli buyruk budur. İlkine benzeyen ikinci buyruk da şudur: ‘Komşunu kendin gibi seveceksin.’

Kutsal Yasa’nın tümü ve peygamberlerin sözleri bu iki buyruğa dayanır.”

Olağan devre – 21. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

21/08/2022 – OLAĞAN DEVRE – 21. Pazar Günü – C

1.Okuma Yeş. 66,18-21 Mezmur 116 2.Okuma İbr. 12,5-7.11-13 İncil Luka 13,22-30

İsa Kudüs’e doğru yürüyüşüne devam etmekte. Bu yürüyüşünün öğrencileri için bir ruhani eğitim okulu olduğunu biliyor. Onlar da, Kudüs mabedindeki sunak masası üzerinde yakılan ve sunulan kurbanlar yerine, İsa ile beraber yaşamlarını Allah’a gerçek kurbanlar olarak, sunmayı öğrenmeliler. İsa öğrencilerini eğitmek için onların sordukları sorulara ve şüphelere cevap veriyor. Bu kere kaç kişinin kurtulacağını soran meraklıya verilen cevabı dinliyorlar. Bu kişi kısacası kaç kişinin cennete gideceğini merak ediyordu. Öğrenciler, cennetti, insanın mutlu olduğu ve kendi iyi eylemleri ve nitelikleriyle elde ettikleri bir durum olarak düşünüyorlardı. Onlar zamanın düşünce tarzını yansıtıyorlar, Ferisiler ve yazıcılar gibi düşünüyorlardı. İsa’nın bu sorularına cevap vermesi kolay değildi: Gerçeğe bakma şekillerini düzeltmek lazım.

He Qi,Knocking at the Door
He Qi,Knocking at the Door

Öğrenciler, Öğretmenlerinin kendilerine kaç kişinin emirlere uyabildiğini söylemesini bekliyorlardı, çünkü onlara göre sadece bu tür insanları kurtulacaktır. Halbuki O’nun, ölümüyle ve dirilişiyle kaç kişinin kurtulacağını söylemesi gerekecektir. Hiç kimse tek başına kurtulacaktır, mükemmel eylemlerine rağmen: Kendisini hayatlarının Rab’bi ve Öğretmeni olarak kabul eden herkes kurtulacaktır.

İsa onlara “dar kapıdan geçmeye çalışınız” diyor. Bu dar kapı nedir? İsa’nın haçıdır. Bu kapı vasıtasıyla Rab’bimizi tanıyabiliriz. O’nun birçok kişiye, “sizi tanımıyorum” demesi gerekecektir. Çünkü birçok kişi Allah’ın seçtiği halka ait olmasına rağmen ve iyi işler yapmış olmalarına rağmen İsa ile hiçbir zaman karşılaşmak istemedi ve hayatına, yani O’nun merhametli sevgisine katılmayı reddetti!

İsa hakkında konuşulduğunu duymuş olmak veya özel bir gruba dahil olmak, O’nun birkaç mesajını duymuş olmak, O’nu tanımak değildir. O’nun arzularını paylaşan, hayatını kabul eden, O’nun kupasından içen, O’nu gerçekten tanımaktadır! O’nun bazı olaylarına katılmış olmakla böbürlenenler, O’na ait olduklarını göstermezler: İsa onları Kendisine düşman olan dünyanın yargısında bırakmak zorunda kalacaktır. Yaşamında iş veya hastalık sebebiyle çok yorulanlar veya insanlığa hizmet etmiş olanlar bile, bu gayretleri sayesinde değil, başka bir sebepten kurtulacaklar: Sadece Allah’ın Oğlu’nu kabul edenler yeni yaşama, yani Allah’ın yaşamına kavuşacaktır! Kim O’nu kabul etmiyorsa O’ndan, bunun için gerçek Allah’tan da uzak kalır.

İsa Kendisini dinleyenleri hayal kırıklığına uğratmakta! Kurtulanların çoğu İbrani olmayacaktır, bunu daha önce peygamberler de söylemişti. Çoğu pagan halklardan gelecek!

Biz de İsa’nın bu sözlerine dikkat etmeliyiz. Hristiyan bir halk arasında büyümek, doğuştan beri Hristiyan olmak hiçbir güvence vermemekte: Her birimiz, kişisel olarak, yaşamımızda İsa’yı kabul etmelidir. Bunu yapabilmemiz ve O’nu kabulümüz, O’nun kutsallığına layık olmamız ve birçok kurtuluş meyvesi getirmemiz için yardıma muhtacız, davranışlarımızda yanlışlıklarımızın düzeltilmesi gerekir.

Hatalarının düzeltilmesini kabul eden, iyi bir Hristiyan’dır! Hatta iyi öğrenci hatalarının düzeltilmesini ister: O mükemmel olmadığını, Allah’ın Oğlu’na uygun olabilmek için yardıma muhtaç olduğunu bilir. Bu sebepten Rab’bin iyi öğrencisi imanda olgun diğer bir kişiye kendini açar ve tavsiyeler alır, zorlukları ve seçimleri için danışır, öyle ki kendi hayatını planlama aşamasında düzeltebilir.

İsa ile birlikte Kudüs’e doğru yürümekteyiz: “Dar kapı”dan geçeceğiz: Kendimizi Baba’ya sunma yolunda, bizden önce sevgi ile yürüyen birinin bize uzattığı yardım elini tutalım!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

OLAĞAN DEVRE XX. PERŞEMBE

İncil: Matta 22,1-14

İsa söz alıp onlara yine benzetmelerle şöyle seslendi: “Göklerin Egemenliği, oğlu için düğün şöleni hazırlayan bir krala benzer. Kral şölene davet ettiklerini çağırmak üzere kölelerini gönderdi, ama davetliler gelmek istemedi.

“Kral yine başka kölelerini gönderirken onlara dedi ki, ‘Davetlilere şunu söyleyin: Bakın, ben ziyafetimi hazırladım. Sığırlarım, besili hayvanlarım kesildi. Her şey hazır, buyrun şölene!’

“Ama davetliler aldırmadılar. Biri tarlasına, biri ticaretine gitti. Öbürleri de kralın kölelerini yakalayıp hırpaladılar ve öldürdüler. Kral öfkelendi. Ordularını gönderip o katilleri yok etti, kentlerini ateşe verdi.

“Sonra kölelerine şöyle dedi: ‘Düğün şöleni hazır, ama çağırdıklarım buna layık değilmiş.

Gidin yol kavşaklarına, kimi bulursanız düğüne çağırın.’

Böylece köleler yollara döküldü, iyi kötü kimi buldularsa, hepsini topladılar. Düğün yeri konuklarla doldu. “Kral konukları görmeye geldiğinde, orada düğün giysisi giymemiş bir adam gördü. Ona, ‘Arkadaş, düğün giysisi giymeden buraya nasıl girdin?’ diye sorunca, adamın dili tutuldu.

“O zaman kral, uşaklarına, ‘Şunun ellerini ayaklarını bağlayın, dışarıya, karanlığa atın!’ dedi. ‘Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.’ “Çünkü çağrılanlar çok, ama seçilenler azdır.”

İzmir Selçuk’ta Meryem Ana’nın Göğe Alınışı Bayramı

Her sene olduğu gibi, 15 Ağustos tarihine denk gelen günde, Bakire Azize Meryem Ana’nın Göğe Alınışı Bayramı İzmir Selçuk Bülbül Dağı’nda bulunan Meryem Ana Evi’nde kutlandı. Bu sene ilk kez Arife akşamı da Kutsal Ayin yapıldı.

Meryem Ana Evi’nden üç aydır her akşam saat 18.15’te yapılan Tespih Duası, 14 Ağustos Pazar günü İzmir Katolik Kilisesi Facebook hesabından yine canlı yayınlandı.

14 Ağustos Arife akşamı Efkaristiya Ayini İzmir Latin Katolik Başepiskoposu Monsenyör Martin Kmetec’in başkanlığında Fransızca yönetildi ve İstanbul’dan gelen Santa Maria Draperis Kilisesi’nin Başrahibi Peder Eleuthère Makuta ve Korosu ile beraber kutlandı. 

15 Ağustos Pazartesi sabahı, görkemli Kutsal Efkaristiya Ayini başlamadan önce,  şapelden çıkarak Meryem Ana Evi’nin yakınındaki sarnıcın karşısında yer alan alana doğru  giden tören alayı ile birlikte, turfandalar – üzüm, ekmek, incir vs – Monsenyör Martin tarafından takdis edildi.

Önce Ermenice olarak Ermeni Katolik Kilisesi’ni temsilen Arkdiyakon Agop Minasyan; ardından Türkçe olarak Meryem Ana Evi’nin Rahibi Peder Robert Bondea İncil’in Aziz Luka tarafından yazılan sözlerini okudular.

Monsenyör Kmetec İngilizce ve Türkçe olarak verdiği vaazında: Meryem’in öyküsü Göğe Alınışı’yla sona ermez. Cennet’e girdikten sonra Meryem, Kilise’nin yaşamı için Oğlu’nun aktif olarak hizmetinde kalmıştır. Birçok Hristiyan, Meryem’in ilgisini gözle görülür görümler ve mucizevi iyileştirmelerle gösterdiğine inanmaktadır.

Meryem Ana yaşayışıyla Allah’a tamamen katılması, onun yüceltilmesine Allah’ın işi olarak bakmamıza yardımcı olur. Tanrı onu kendi planı ve yaşamındaki kendi kurtuluş işi için hazırlamıştır…” dedi.

Ayrıca diğer yandan: “Tanrı’ya güvenelim. O’nun yaşamlarımızdaki işine güvenelim. O’nun elinin her birimize yol gösterdiğine inanalım. Kendimizi kararsız ve eksik hissetmenin kaygısını kabul etmeliyiz. Bizim hayatımızın ne olacağını sadece Tanrı bilir. Bizden yapabileceği yeni yaratılışı sadece O bilir. O’na güveniyoruz çünkü O’nun mutlak sevgi olduğunu biliyor ve buna inanıyoruz. Sevgisi asla başarısızlığa uğramaz. Tıpkı Bakire Meryem’in yaşamında olduğu gibi” diyerek ekledi.

İzmir’den ve Antalya’dan farklı kiliselerden gelen gruplar, rahipler, İstanbul Surp Hovhan Vosgeperan Ermeni Katolik Kilisesi’nden kidemli Üstrahip Peder Vartan Kazancıyan, Almanya’dan iki Süryani papaz ile birlikte çok büyük bir kalabalık o günkü bu önemli bayrama katıldılar. Ayrıca birkaç diplomat  – Paraguay Büyükelçisi, Romanya Başkonsolosu, Polonya Fahri Konsolosu – ve Meryem Ana Evi Derneği’nin Başkanı da kutlamada yer aldı. 

İstanbul Surp Hovhan Vosgeperan Ermeni Katolik Kilisesi’nin Korosu ve Katedral’in görevlisi Mesut Kalaycı ilahileri söyleyerek ve Serkan Şahin org çalarak Ayin’e renk kattılar. Ayin bittikten sonra cemaat Meryem Ana Evi Derneği’nin bahçesinde, dernek tarafından verilen ikram için davet edildi.

Ayrıca 14 Ağustos Pazar Akşamı, Meryem Ana’nın Göğe Alınışı kutlamaları çerçevesinde İzmir Aziz Yuhanna Katedrali’nde Peder Vartan’ın yönetiminde Ermeni Katolik ritinde kutsal Ayin yapılmış ve bu Ayin en güzel ilahiler eşliğinde Surp Hovhan Vosgeperan Korosu tarafından seslendirilmiştir.

(SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie Ritzmann)