Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu -|- Թուրքիոյ Կաթողիկէ Եպիսկոպոսներու Համաժողով -|- Conférence Episcopale de Turquie -|- Conference of Catholic Bishops in Turkey -|- Conferenza Episcopale Turchia -|- مؤتمر الأساقفة الكاثوليك في تركيا
Kalabalığın içinden biri İsa’ya, “Öğretmenim, kardeşime söyle de mirası benimle paylaşsın” dedi. İsa ona şöyle dedi: “Ey adam! Kim beni üzerinizde yargıç ya da hakem yaptı?” Sonra onlara, “Dikkatli olun!” dedi. “Her türlü açgözlülükten sakının. Çünkü insanın yaşamı, malının çokluğuna bağlı değildir.”
İsa onlara şu benzetmeyi anlattı: “Zengin bir adamın toprakları bol ürün verdi. Adam kendi kendine, ‘Ne yapacağım? Ürünlerimi koyacak yerim yok’ diye düşündü. Sonra, ‘Şöyle yapacağım’ dedi. ‘Ambarlarımı yıkıp daha büyüklerini yapacağım, bütün tahıllarımı ve mallarımı oraya yığacağım.
Kendime, ey canım, yıllarca yetecek kadar bol malın var. Rahatına bak, ye, iç, yaşamın tadını çıkar diyeceğim.’ “Ama Allah ona, ‘Ey akılsız!’ dedi. ‘Bu gece canın senden istenecek.
Biriktirdiğin bu şeyler kime kalacak?’ “Kendisi için servet biriktiren, ama Allah katında zengin olmayan kişinin sonu böyle olur.”
Aziz Pavlus Koloslu Cemaatin imanlıları ile büyük sevgi ve hikmetle ilgilenir. İsa’nın adına vaftiz olanların hepsi; imanın hayatına yürekle ve akılla bağlı olmaları ve imanın sonuçlarını iyi anlamış olmaları gerekiyor, fakat bazıları anlamamışlar. Bazıları yalan, hırsızlık, ahlaksızlık, pis konuşma, dedikodu ve başka kötü alışkanlıklarla devam edebileceklerini zannetmektedirler. Ama Havari, hayır demekte: Şimdi Mesih İsa’yla yaşamaya niyetlendiysen, hayatınla O’na tanıklık etmeye, O’nun kutsallığını göstermeye çalışacaksın.
O seni afetti, O senin için öldü, sen ise putperestken yaptığın gibi, hiçbir şey değişmemiş gibi mi yaşamaya devam edeceksin? Bu seni onurlandırmıyor, hatta Rab’binin hor görülmesine sebep oluyor! Konuşma şeklinizden, cinsel yaşamınızdan, dünyevi şeyleri ve zenginlikleri görme şeklinizden, arzularınızdan bu dünyaya ait olmadığınız, İsa’ya ait olduğunuz anlaşılmalı. Davranışınızdan herkesin, O’nu tanımayanların dahil Baba’ları olan Allah’ın iyiliği tahmin edilmeli.
Hristiyan saf bir hayat, zenginliklerden özgür, acı çekme pahasıyla da başkalarını suçlamak veya yargılamak istemeyen bir hayat yaşamaktadır: Hristiyan, Allah’ın insanları sevdiğini göstermek ister, İsa’nın onlar için öldüğünü ve dirilişinde herkesi beklediğine tanıklık yapar. Hristiyan; Allah’ın kutsallığına tanıklık yapar; o, insanlara, kardeşlerine ve Allah hakkında yalan, yanlış bilgilere sahip olanlara gerçek Allah’ı gösterendir. Yaşamımızı Allah’ın bir şanı olarak görmeye alışmalıyız, aksi halde her şeyi bir zorlama olarak yaparız, yorgunluğumuz çok olur, bazen da dayanılmaz. Birçok kişi niçin iffetli, dürüst olmamız gerektiğini anlayamaz. Hristiyan oluşumuzu dinlerden birine mensupmuşuz gibi görürsek veya emirlere uymak için bir şekil olarak görüyorsak İncil’den hiçbir şey anlamadık demektir. Böyle ise, “kendisi için mal biriktiren, ama Allah’ın katında zengin olmayana” benzemekteyiz.
İncil’i biraz anlayabilmek ve Allah’ın hikmetine göre yaşamaya başlayabilmek için bugünkü zengin adamın hikayesinde anlatılan İsa’nın düşüncesini tamamıyla benimseyeceğiz. Bu adam geçmişte yaşamış bir adam değil, o her birimizi temsil eden biridir. O adam gibi, bizler de daima daha fazla imkan, daha fazla iş, daha güçlü ekonomik şartlar, eğlence, geziler isteyenleriz. İsa, o adamın akılsız olduğunu söylüyor. Allah’ın babamız olduğunu, O’nun var olduğunu hesaplamadığımızda bizler de akılsızız. Dünyevi malların bizi hiçbir zaman mutlu etmeyeceklerini ve son yargılamada bize tanıklık yapmayacaklarını unuttuğumuzda da akılsızız. Zenginliklerin bize dünyaya cömert sevgiyi göstermek, fakirlerin acılarını azaltmak, ellerinde hiçbir şeyleri olmayanlara Allah’ın sevgi olduğunu göstermek için verildiğini unuttuğumuzda da akılsızız. Ellerimizden geçenlere sahip değil, sadece yöneticiler olduğumuzu anlamadığımızda da akılsızız: Yarın halen burada olup olmayacağımızı bile bilmiyoruz!
Vaiz Kitabının yazarı, her şeyin boş, her şeyin geçici olduğunu söylediğinde haklı. Tek gerçek Allah’tır, bu yüzden yaşamımızın tek amacı da O’nun yaşamına katılmaktır. Aziz Pavlus’un özendirmesine daha çok dikkat edeceğiz: Dünyevi şeylerden etkilenmeyerek bakışlarımızı daima yukarı doğru çevireceğiz. Bu şekilde tüm hayatımız aydınlık olacaktır, bizler yalancı ve kardeşleri aldatıcı insanlar olmayacağız, bunun yerine herkesin Baba’nın sevgisinin gerçeğini tatmasına yardımcı olacağız.
O günlerde İsa’yla ilgili haberleri duyan bölge kralı Hirodes, adamlarına, “Bu, Vaftizci Yahya’dır” dedi. “Ölümden dirildi. Olağanüstü güçlerin onda etkin olmasının nedeni budur.”
Hirodes, kardeşi Filipus’un karısı Hirodiya yüzünden Yahya’yı tutuklatmış, bağlatıp zindana attırmıştı. Çünkü Yahya Hirodes’e, “O kadınla evlenmen Kutsal Yasa’ya aykırıdır” demişti
Hirodes Yahya’yı öldürtmek istemiş, ama halktan korkmuştu. Çünkü halk Yahya’yı peygamber sayıyordu. Hirodes’in doğum günü şenliği sırasında Hirodiya’nın kızı ortaya çıkıp dans etti. Bu, Hirodes’in öyle hoşuna gitti ki, ant içerek kıza ne dilerse vereceğini söyledi.
Kız, annesinin kışkırtmasıyla, “Bana şimdi, bir tepsi üzerinde Vaftizci Yahya’nın başını ver” dedi. Kral buna çok üzüldüyse de, konuklarının önünde içtiği anttan ötürü bu dileğin yerine getirilmesini buyurdu. Adam gönderip zindanda Yahya’nın başını kestirdi. Kesik baş tepsiyle getirilip kıza verildi, kız da bunu annesine götürdü. Yahya’nın öğrencileri gelip cesedi aldılar ve gömdüler. Sonra gidip İsa’ya haber verdiler.
Kendi memleketine gitti ve oradaki havrada halka öğretmeye başladı. Halk şaşıp kalmıştı. “Adamın bu bilgeliği ve mucizeler yaratan gücü nereden geliyor?” diyorlardı.
“Marangozun oğlu değil mi bu? Annesinin adı Meryem değil mi? Yakup, Yusuf, Simun ve Yahuda O’nun kardeşleri değil mi? Kızkardeşlerinin hepsi aramızda yaşamıyor mu? O halde O’nun bütün bu yaptıkları nereden geliyor?”
Ve gücenip O’nu reddettiler. Ama İsa onlara şöyle dedi: “Bir peygamber, kendi memleketinden ve evinden başka yerde hor görülmez.” İmansızlıkları yüzünden İsa orada pek fazla mucize yapmadı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Vatikan’ın Ankara Büyükelçisi Marek Solczynski’yi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kabul etti.
Büyükelçi Solczynski, kabulde Cumhurbaşkanı Erdoğan`a güven mektubu sundu. Büyükelçi Solczynski`nin, bazı büyükelçilik mensuplarını Cumhurbaşkanı Erdoğan`a takdiminin ardından hatıra fotoğrafı çektirildi.
“Yine Göklerin Egemenliği, denize atılan ve her çeşit balığı toplayan ağa benzer. Ağ dolunca onu kıyıya çekerler. Oturup işe yarayan balıkları kaplara koyar, yaramayanları atarlar.
Çağın sonunda da böyle olacak. Melekler gelecek, kötü kişileri doğruların arasından ayırıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır.”
İsa, “Bütün bunları anladınız mı?” diye sordu.
“Evet” karşılığını verdiler.
O da onlara, “İşte böylece Göklerin Egemenliği için eğitilmiş her din bilgini, hazinesinden hem yeni hem eski değerler çıkaran bir mal sahibine benzer” dedi. İsa bütün bu benzetmeleri anlattıktan sonra oradan ayrıldı.
“Göklerin Egemenliği, tarlada saklı bir defineye benzer. Onu bulan yeniden sakladı, sevinçle koşup gitti, varını yoğunu satıp tarlayı satın aldı. “Yine Göklerin Egemenliği, güzel inciler arayan bir tüccara benzer. Tüccar, çok değerli bir inci bulunca gitti, varını yoğunu satıp o inciyi satın aldı.”
Bundan sonra İsa halktan ayrılıp eve gitti. Öğrencileri yanına gelip, “Tarladaki delicelerle ilgili benzetmeyi bize açıkla” dediler. İsa, “İyi tohumu eken, İnsanoğlu’dur” diye karşılık verdi. “Tarla ise dünyadır. İyi tohum, göksel egemenliğin oğulları, deliceler de kötü olanınoğullarıdır.
Deliceleri eken düşman, İblis’tir. Biçim vakti, çağın sonu; orakçılar ise meleklerdir. “Deliceler nasıl toplanıp yakılırsa, çağın sonunda da böyle olacaktır. İnsanoğlu meleklerini gönderecek, onlar da insanları günaha düşüren her şeyi, kötülük yapan herkesi O’nun egemenliğinden toplayıp kızgın fırına atacaklar. Orada ağlayış ve diş gıcırtısı olacaktır. Doğru kişiler o zaman Babaları’nın egemenliğinde güneş gibi parlayacaklar. Kulağı olan işitsin!”
İstiklal Caddesi’nde St. Antuan Bazilikası avlusunda, Assisili Aziz Fransua’nın yazdığı Yaratılışın Ezgisi’ne ithafen açılan sergi, ziyaretçilerini bekliyor.