Türkiye Katolik Ruhani Reisler Kurulu -|- Թուրքիոյ Կաթողիկէ Եպիսկոպոսներու Համաժողով -|- Conférence Episcopale de Turquie -|- Conference of Catholic Bishops in Turkey -|- Conferenza Episcopale Turchia -|- مؤتمر الأساقفة الكاثوليك في تركيا
“‘Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. Öyle ki, göklerdeki Babanız’ın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır. Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri de öyle yapmıyor mu? Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu? Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun.”
Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi tüm gerçeğe yöneltecek. Çünkü kendiliğinden konuşmayacak, yalnız duyduklarını söyleyecek ve gelecekte olacakları size bildirecek. O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alıp size bildirecek. Baba’nın nesi varsa benimdir. ‘Benim olandan alıp size bildirecek’ dememin nedeni budur.
“Yine atalarımıza, ‘Yalan yere ant içmeyeceksin, ama Rab’bin önünde içtiğin antları yerine getireceksin’ dendiğini duydunuz. Oysa ben size diyorum ki, hiç ant içmeyin: Ne gök üzerine, çünkü orası Tanrı’nın tahtıdır; ne yer üzerine, çünkü orası O’nun ayak taburesidir; ne de Yeruşalim üzerine, çünkü orası Büyük Kral’ın kentidir. Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz. ‘Evet’iniz evet, ‘hayır’ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytan’dandır.
“‘Zina etmeyeceksin’ dendiğini duydunuz. Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur. Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir. Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir. “‘Kim karısını boşarsa ona boşanma belgesi versin’ denmiştir. Ama ben size diyorum ki, karısını fuhuş dışında bir nedenle boşayan onu zinaya itmiş olur. Boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş olur.”
Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes yargılanacaktır. Kim kardeşine aşağılayıcı bir söz söylerse, Yüksek Kurul’da yargılanacaktır. Kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak edecektir. Bu yüzden, sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikâyeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış; sonra gelip adağını sun. Senden davacı olanla daha yoldayken çabucak anlaş. Yoksa o seni yargıca, yargıç da gardiyana teslim edebilir; sonunda da hapse atılabilirsin. Sana doğrusunu söyleyeyim, borcunun son kuruşunu ödemeden oradan asla çıkamazsın.”
1.Okuma Özd. 8,22-31 Mezmur 8 2.Okuma. Rom 5,1-5 İncil Yh.16,12-15
Bugünkü okumalar, Allah’ın hikmetine bir övgüdür. Bu hikmetin meyvelerine bizler sürekli olarak hayretle bakıp tatmaya devam edebiliriz. Tüm yaratılış hikmetin göstergesidir, insanların sevgisiyle dolu bir hikmet! Bu hikmet; Allah’ın bir danışmanı olarak anlatılır, O’nun yanında olan Biri, yaratılışa şekil vermek için sanki tavsiyelerinden ilham alabilen bir “mimar” gibi gösterilir. Bu şekilde, İsa’nın müjdesinden daha önceden, İsrail halkı Allah’ı tek başına, ilişkisi olmayan biri gibi değil, bir Kişi olarak, Kendi içerisinde başka bir Kişi ile ilişkiye girebilen ve dolayısıyla sevgi ile yaşayabilen bir Kişi olarak görülüyordu: Böylece O, dinleyebilir, sevebilir, güven alıp verebilir ve alçakgönüllülükte yaşayabilir.
Eğer insanlar böyle bir Allah”ı taklit ederlerse toplum devamlı olarak değiştirilmektedir, çünkü ona sevgi ve alçakgönüllülük dökülmektedir. Allah Kendisinde bu sevgi ilişkisini yaşamasa, biz O’nu tek başına yaşayan olarak görüp düşünürdük, diktatör ve baskı yapabilen biri gibi. O’nun önünde sadece korkar, O’nu taklit etmek isterken de bizler de diktatör ve baskı yapanlar olurduk. Bu davranışlara ilişkisi olmayan tek bir Allah’a inanan bazı çevrelerde karşılaşabiliriz.
İsa’dan önceki yazılarda çekingence belirmeye başlayan Allah’ın üçlü hayatının açıklanması, İsa sayesinde daha açık ve belirgin olmaya devam etmektedir. İsa bize Baba’dan konuşur, O’nunla birliğin tam ve sevgi dolu bir itaat olduğunu, bizlere de Baba’nın Ruh’unun yardıma geleceğine söz verir. İsa’yı dinlerken bir ailenin içinde olduğumuz hissine kapılırız, bu ailede de karşılıklı güven, diyalog, sevgi dolu itaat, tam bir ahenk içinde birlik olma arzusu görürüz. Bu ortam o kadar güzeldir ki, biz de aynısını ailelerimizde, gruplarımızda, cemaatlerimizde gerçekleştirmeye çekilmekteyiz. Fakat bu karşılıklı ilişkilerin hayatını yaşamak, bize biraz yorucu ve zor gelir, çünkü egoizmle kaplıyız, kendi görüş açılarımıza bağlıyız ve kendimizi göstermek arzusuna dayanamıyoruz. Bu sebepten İsa bizleri alçakgönüllülüğe çağırır, bu alçakgönüllülük sayesinde af dileyebiliyor ve affedebiliyoruz, başkalarını bizden üstün görebiliyoruz; bu da, onların bizden daha iyi oldukları için değil de, Baba’nın onları da bizim kadar çok sevdiği içindir! Bizim Allah’ın üçlük sevgisine girebilmemiz için İsa, Kutsal Ruh’u göndereceğine söz veriyor ve O’nu yolluyor. Kutsal Ruh’un sayesinde, sadece İsa’nın tek emrini: “Birbirinizi sevin” uygularak yaşayabilmekteyiz, bu şekilde de sevinç, huzur ve doluluk, yani gerçek bir hayat tatmaktayız.
Kutsal Ruh bizleri kutsallaştırır, yani ilahileştirir. Bu sözü kullanmaktan neredeyse korkuyoruz ve çekiniyoruz, fakat hakikatten korkmamalıyız. İçimizde Kutsal Ruh’u kabul ederek gerçekten de Allah’ın sevgisine ortak oluyoruz, böylece O bizim aracılığımızla da Kendini gösterebilir. Biz İsa’nın şanı oluruz, aynen İsa’nın Baba’nın şanı olduğu gibi.
Bunu bize Aziz Pavlus da açıkça söyler: “Allah’ın yüceliğine erişmek ümidiyle de övünürüz”. Bizler için sabır şart olmakta, çünkü bizim ve kardeşlerimizin günahlarından gelen sıkıntılar daima çoktur. Gerçekten bizde de, İsa’da olduğu gibi, Allah’ın şanı, denenmelerde gösterilmektedir. Haçta Allah’ın, insanların O’nu düşündüğünden farklı olduğunu gördük: Orada İsa bize Baba’nın sevgisinin tamlığını gösterdi ve Kendisinin kurban olması ile bu sevgiyi bize bağışladı. Bizler de her sıkıntıda sabırlı olduğumuzda Baba’nın sevgisini göstereceğiz: Gerçekten İsa’nın bize verdiği Kutsal Ruh bizleri Allah’ın şanı kılar, herkesin Babası olabilen bir Allah’ın tanıkları yapar. Hayatımız, sabırlı sevgi sayesinde Kutsal Üçlük gizemine katılabilir!
“Kutsal Yasa’yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa’dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak. Bu nedenle, bu buyrukların en küçüğünden birini kim çiğner ve başkalarına öyle öğretirse, Göklerin Egemenliği’nde en küçük sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Göklerin Egemenliği’nde büyük sayılacak.
“Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp ayak altında çiğnenmekten başka işe yaramaz. “Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepeye kurulan kent gizlenemez. Kimse kandil yakıp tahıl ölçeğinin altına koymaz. Tersine, kandilliğe koyar; evdekilerin hepsine ışık sağlar. Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanız’ı yüceltsinler!”