PASKALYA DEVRESİ V. ÇARŞAMBA

İncil: Yuhanna 15, 1-8

“Ben gerçek asmayım ve Babam bağcıdır. Bende meyve vermeyen her çubuğu kesip atar, meyve veren her çubuğu ise daha çok meyve versin diye budayıp temizler. Size söylediğim sözle siz şimdiden temizsiniz. Bende kalın, ben de sizde kalayım. Çubuk asmada kalmazsa kendiliğinden meyve veremez. Bunun gibi, siz de bende kalmazsanız meyve veremezsiniz.

Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir. Bensiz hiçbir şey yapamazsınız. Bir kimse bende kalmazsa, çubuk gibi dışarı atılır ve kurur. Böylelerini toplar, ateşe atıp yakarlar. Eğer bende kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin, size verilecektir. Babam çok meyve vermenizle yüceltilir. Böylelikle öğrencilerim olursunuz.

İzmir Notre-Dame de Lourdes Kilisesi’nde Peder Gabriel Ferone’ye Şükran Ayini

İzmir Göztepe’deki Notre Dame de Lourdes Kilisesi’nde, 15 Mayıs Pazar Günü, Peder Gabriel Ferone’nin rahiplik hayatı ve Göztepe Kilisesi’ndeki pastoral görev hizmeti vesilesiyle minnettarlık ve şükran ayini düzenlendi.

Dopdolu olan kilisedeki ayini İzmir Başepiskoposu Monsenyör Martin Kmetec yönetirken Göztepe Kilisesi’nin Rahibi Peder Gabriel Ferone, Aziz Yuhanna Katedrali’nin Rektörü Peder Ugo De Rosa, İzmir Başepiskoposluğu’nun Şansölyesi Peder Alessandro Amprino, Buca Vaftizci Aziz Yahya Kilisesi’nin Rahibi Peder Ireneusz Bochinsky ve Karşıyaka Azize Helena Kilisesi’nin Rahibi Dariusz Stanislaw Ayin’e eşlik ettiler.

İlk olarak, İzmir’de yaşayan İran kökenli Minyatürist sanatçı Arya Kamalı’nın imzasını taşıyan kilisenin giriş kapısındaki özel boyama çalışması Mons. Martin tarafından kutsandı. 

“Mesih İsa Bize Sevginin Kaynağını Veriyor”

Aziz Yuhanna tarafından yazılan Mesih İsa’nın İncil’inden Sözleri Göztepe Kilisesi’nde son defa Peder Gabriel tarafından okunduktan sonra, Fransızca ve Türkçe verdiği vaazında Mons. Martin sevgiden bahsetti: “İsa’nın bize tek sevginin ölçüsünü vermiyor. O bize sevginin kaynağını da veriyor.  Biz ancak O’nun bizi sevdiği aynı sevginin hayatımızda bedenleştiğini kabul edersek gerçekten başkalarını sevebiliriz. O’nun sevgisi, insanlara olan sevgimizin ve yaşamımızın kaynağı olmalıdır. Gerçek sevgi üzerine bir öğretmenimiz var: o da 15 Eylül 1858, Fransa’da Strasbourg Şehrinde doğmuş ve 1 Aralık 1916’da Cezayir Tamanrasset’te ölmüş olan Charles de Foucauld. Papa Françesko onu bugün aziz ilan etti. Gençliğinde Allah’tan ve Kilise’de uzak olarak yaşadı ve bir askerdi. Asker olduğu zaman Cezayir’deki çölde kendi içinde garip bir ses hissetti ve Fransa’ya döndü. Bir rahibin huzurunda itiraf etti ve tövbe ettikten sonra yeni yaşamı aramayı başladı. Rahip oldu ve uzun arayış sonrasında, Sahra Çölü’ne döndü ve orada keşiş olarak yaşadı.

Kendini ‘EVRENSEL KARDEŞ’ olarak adlandırdı. Onun yazılarından biraz faydalanalım! Şöyle diyor: ‘İnsanları İsa’nın onları sevdiği gibi sevmeliyiz ve onun adı ‘İsa Kurtarıcı’ anlamına geldiğinden, tüm insanların kurtuluşuna ulaştırmayı hayatımızın işi yapmalıyız. İnsanları sevmekle Tanrı’yı sevmeyi öğreniriz. İnsanların koşullarının zayıflığı bir güç kaynağıdır. İsa İmkansızlığın  Efendisi’dir” dedi.

Ayin bittikten sonra Mons. Martin Peder Gabriel’e: “Sevgili Peder Gabriel, Göztepe’de bu kilisede ve bu cemaatte pastoral hizmetinin on beş yılı geçti. Bu on beş yıl boyunca bu topluluğa sürüsünün çobanı gibi baktın. Onlara öğrettin, onlara eşlik ettin ve onlar için ayin kutladın. Hasadın efendisi olan Dirilen Rab Mesih İsa seni ödüllendirecektir. İzmir Başepiskoposluğumuz adına, Göztepe Katolik topluluğu adına, tüm pastoral çalışmaların, tüm duaların ve Kilise’nin yaşamına kattığın her şey için sana teşekkür etmek istiyorum. Mesih adına herhangi bir kişiye yaptığın iyilikler için de teşekkür ederim. Arzumuz, rahiplik hizmetine aynı gayretle, Mesih’e, Kilise’ye ve Kilise üyelerine aynı sevgi ile devam etmendir. Rab seni kutsasın ve her zaman isteğini yerine getirme gücünü versin.” dedi. Ardından bir hediye verdikten sonra Peder Ferone’yi kucakladı.

Sonra Peder Gabriel söz alarak öncelikle onun için önemli olan kapıdaki boyama projesini anlattı. “Bu proje zamanla ortaya çıktı. Herşey bir tablo ile başladı, onu bir ikincisi takip etti, son olarak başlayan bu kapı projesi Cennet’e gerçek bir giriş yapmak için tüm kapıyı boyama fikrine dönüştü. Bu kapı bir dostluk kapısı oldu. Aslında herkes, Hristiyan olsun olmasın, bu kiliseye girebilir ve girdiğinde iman Atamız İbrahim, Nuh, Efes’in 7 Uyuyanları, Yunus, Adem ve Havva tarafından karşılanır. Bütün bu figürler kabul edilmiştir. Bütün bu peygamber figürleri Türkiye topraklarında kök salmış ve Allah’ın kutsadığı bu topraklarda, kutsal bir görevle farklı inançları birleştirebilen dünyalar arasında köprü olmayı amaçlamıştır. İnsanoğlu, aynı bu cemaatin bir rahibi olan ‘ben’ gibi geçicidir, ancak insanoğlunu yaşatan, yüzyıllar da geçse bıraktığı eserlerdir. İnsanlar arasındaki olası diyaloğa, güzelliğe ve barış arzusuna tanıklık eden bu hazineleri yaşatmak ise bizim elimizdedir.” dedi.

Peder Gabriel ile minyatürist sanatçı Arya Kamalı

Cemaate teşekkür ettikten sonra, Göztepe’de onun ardından göreve gelecek olan Peder Ireneusz’a iyi şanslar diledi. Törenden sonra, Peder Gabriel uzun bir süre gelenlerle çok samimi ve sıcak sohbetler gerçekleştirdi. Yakın bir zamanda ise Buca Vaftizci Aziz Yahya Katolik Kilisesi’ne görevli olarak atanacaktır. (SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie Ritzmann)Facebook

PASKALYA DEVRESİ V. SALI

İncil: Yuhanna 14, 27-31

Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın. Size, ‘Gidiyorum, ama yanınıza döneceğim’ dediğimi işittiniz. Beni sevseydiniz, Baba’ya gideceğim için sevinirdiniz. Çünkü Baba benden üstündür. Bunları size şimdiden, her şey olup bitmeden önce söyledim. Öyle ki, bunlar olunca inanasınız. Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu dünyanın egemeni geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur. Ama dünyanın, Baba’yı sevdiğimi ve Baba’nın bana buyurduğu her şeyi yerine getirdiğimi anlamasını istiyorum. Haydi, kalkın, buradan gidelim.”

Ankara’daki Cizvitler’de İgnatius Yılı Kutlandı

Ankara Azize Tereza Kilisesi’nde, 14 Mayıs Cumartesi günü, Loyolalı İgnatius Yılı kutlandı.

Başkent Ankara’da mukim Cizvit Cemaatinin Başrahibi Peder Jean-Marc Balhan ve beraberindeki rahipler Peder Alexis Doucet ve Peder Michael McGuckian bu vesileyle Vatikan’ın Türkiye ve Azerbaycan Büyükelçisi Apostolik Nuncio Monsenyör Marek Solczyński’yi, İzmir Başepiskoposu ve Türkiye Episkoposlar Konferansı Başkanı Monsenyör Martin Kmetec’i, İstanbul Havarisel Vekili Monsenyör Massimiliano’yu, Anadolu Havarisel Vekili ve kendisi de Cizvit olan Monsenyör Paolo Bizzeti’yi, Avrupa Cizvit Başrahipleri Konferansı Başkanı ve Türkiye Cizvitleri’nin Başrahibi Peder Franck Janin’i ve yine bir Cizvit olan Anadolu Havarisel Vekilliği Şansölyesi Peder Antuan Ilgıt’ı ağırladılar.

Ankara Meryem Ana Kilisesi’nin sorumlusu Peder Seraphin Kazadi, şehrin Katolik cemaati mensupları, dört Protestan pastör ve kendi cemaatlerinin birkaç üyesi yanı sıra İstanbul’dan Peder Felianus Dogon ve Konya’dan Maria Grazia Zambon’un da katıldığı oldukça zengin bir içeriği olan toplantı, Ankara Cizvit cemaatinin toplantı salonunda sabah saatlerinde başladı.

Açılış konuşmasında Peder Jean-Marc, bu önemli randevuya gelen herkese hoş geldiniz dedikten ve teşekkür ettikten sonra, öncelikle Türkiye’deki Cizvit varlığının tarihi – Türkiye’ye ilk kez 1583 yılında, İstanbul’a geldiler – hakkında bilgi verdi. Bugün “Cizvit olmak” ne anlama geliyor konusunu açarken: “Üç yıl önce, dünyadaki faaliyetleri için Papa Françesko tarafından onaylanan dört havarisel tercih öne sürdüler: Ruhsal Egzersizler ve “ayırt etme” pratiği ile Tanrı’ya giden yolu göstermek; yoksullarla, dışlanmış olanlarla ve itibarı zedelenenlerle birlikte, uzlaşma ve adalet misyonuyla yürümek; umut dolu bir gelecek inşa etmek amacıyla, gençlere refakat etmek; ortak evimiz olan dünyaya bakmak için birlikte çalışmak” dedi. 

Ardından İgnatius Yılı kutlamalarının anlam ve önemine değinen Peder Balhan şunları ekledi: 20 Mayıs 1521’de İspanya’nın Pamplona kentindeki bir savaşta İgnatius hırslı planlarını, bir top mermisi tarafından ezilen bir şövalye olarak gördü. Uzun süren nekahet döneminde, bir dönüşüm yolculuğuna ve Mesih’le yeni bir hayata başladı. 12 Mart 1622’de Loyolalı İgnatius ve yoldaşı Francisco de Xavier aziz ilan edildi. Kilise, daha sonra, İgnatius’un tüm dünyada Kilise’ye iletmesi gereken bir mesajı olduğunu kabul etti. Bu yüzden Cizvitler’in Genel Başrahibi, Peder Arturo Sosa, 31 Temmuz’da kutlanılacak Aziz İgnatius Bayramı ile sona erecek sloganı “Mesih’te her şeyi yeni görmek” olan İgnatius Yılı’nı ilan etti.

Ankara’da mukim Cizvit Cemaatinin Başrahibi Peder Jean-Marc Balhan

Peder Jean-Marc’ın ardından Peder Antuan Ilgıt, “Aziz İgnatius, Muhakeme ve Sinodal Yol Maneviyatı” konulu çok zengin konuşmasında, tıpkı İgnatius’a olduğu üzere, son yıllarda yaşadığımız birkaç kriz aynı zamanda bir değişim için fırsat da olabilir dedi, Peder Jean-Marc ise: “…tabi, eğer kendimizi Ruh’a açar, “Mesih’te yeni olan her şeyi görmeye” çalışır, ve doğru kararlar alırsak…” diye ekledi.

Peder Antuan paylaştığı bilgilerde: “İgnatius yatakta hareketsiz yatarken, kaldığı mekânda başka hiçbir kitap olmadığı için, Mesih’in Yaşamı, Aziz Francis ile Aziz Dominic gibi bazı meşhur azizlerin yaşamlarını okumak durumunda kaldı. Bunları okurken, kalbinde farklı düşünce ve duyguların, kendi tanımlamasıyla “ruhların” ortaya çıktıklarının ayırdına vardı… Bu analizi yapıp ardından şövalyelik hayallerini geride bırakarak azizler gibi yaşamayı seçtiği andan itibaren elindeki yegâne silahları; dua, çalışma, kişisel tanıklık ve hizmet oldular. İgnatius kendisine çok ıstırap çektiren bacağının yarası sayesinde Allah’a doğru kuvvetli bir değişim yaşamaya başladı… Aziz İgnatius’a olduğu üzere her birimizin hayatında bize kendimizi aşkınlığa açma fırsatı sunabilecek bazı anlar olabiliyor… Ve Isa Cemiyeti’nin Başrahibi Arturo Sosa’nın da dediği üzere “Bu yolculukta ne kadar stratejik vizyonumuz olursa olsun, kendimizi Ruh tarafından yönlendirilmeye gerçekten açarsak hayatımızı asla tam olarak kontrol edemeyiz” dedi.

Peder Antuan konuşmasını “Papa aracılığıyla Allah’a itaat etmek, yoksulların hizmetinde olmak, Aziz İgnatius tarafından yazılan 7000 mektup” gibi farklı konulara değinerek sürdürdü. Ignatian Ruhaniyetin temel ögelerinden muhakeme ya da diğer bir deyişle ayırt etmeden bahsettiği bölümde ise, “İnsanda 1001 çeşit duygu hasıl olur, ancak, bunlar aynı olmadıklarından bunların kaynak ve etkilerini en iyi şekilde analiz etmek gereklidir” diyen peder Antuan Türkçe’de bunun yaygın olarak kullandığımız “Kafamda kırk tilki var ve kırkının da kuyruğu birbirine dokunmuyor!” atasözü ile ifadesini bulduğuna dikkat çekti. “Sağlıklı bir muhakemenin ilk temel taşı kalbimizin sesine dikkat etmektir… Sufi düşüncede, Allah’tan kalplerini açmasını isterler, İgnatius Ruhsal Egzersizlerinde tam da bundan bahseder” diye de ekledi. 

Anadolu Havarisel Vekilliği Şansölyesi ve Cizvit olan Peder Antuan Ilgıt

Peder Antuan konuşmasının ikinci bölümünde Kilise bağlamında bir muhakemenin manevi boyutu üzerine dikkat çekmek istedi. Şu anda Kilise’de değişim yaşandığını ifade eden Ilgıt, Papa Françesko’nun önderliğinde farklı düzeylerde bir reformun bir unsurunun da, geçen sonbaharda başlayan sinodal yol olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti: “Burada kastedilen, birlikte hissederek, Allah’ın Kutsal Ruh’unu birlikte dinleyerek, fikir ve gönül birliği içinde yürümektir; İsa’nın Merkezliği, Kilise’nin hizmetinde, günahkâr olduğumuzun ayırdına varmak, diyalog insanları olmak, Kilise olarak asli misyonumuz duvar inşa etmek değil, köprüler inşa etmektir…”

Sonra tüm katılımcılarla genel bir tartışma yapıldı; peder Antuan’ın konuşmasında hangi kelime ve ifadelerin kalplerine dokunduğu sorulan dinleyicilerin verdiği yanıtlar arasında hep birlikte bir bağlantı kurmak ilginç bir egzersiz oldu.

Sabah sonunda görkemli bayram ayini Monsenyör Massimiliano yönetiminde gerçekleştirildi. Monsenyör Bizzeti İtalyanca olarak verdiği ve peder Antuan tarafından Türkçe’ye çevrilen vaazında ise şunları söyledi: “Pamplona’dan sonraki hayatı Rab ile samimi bir diyalogdan müteşekkil idi. Döneminin insanları arasındaki eylemini aydınlatan ve ilerleten kuvvet bizzat Rab ile arasındaki bu derin diyalog idi. Eylemde tefekkür eden; itaatkâr olduğu için aynı zamanda da özgür olan bir İgnatius. Aziz’in deneyiminin bize anlattığına göre insan, bir arzular demetidir ve hayattaki güzel ve iyi şeylere olan eğilimini tanımayı ve bu eğilimi yönetmeyi öğrenmesi gerekir. Velhasıl “agapè” olarak adlandırılan özgür aşka kendi arzularımızla yüzleşmeden ulaşmak kesinlikle mümkün değildir.

Anadolu Havarisel Vekili ve Cizvit olan Monsenyör Paolo Bizzeti

Aziz İgnatius’un “tutkulu” bir adam olduğu açıktır: Kalbinde, bazen büyük hatalar da yaparak, kendini kaptırmasına izin verdiği güçlü dürtüler hareket etmektedir. Nitekim insanlık tarihinde iz bırakan pek çok kadın ve erkek, bunu içinde yaşadıkları tutkuları söndürmeden yapmışlar, bilakis onları yönlendirmiş, yönetmiş ve dönüştürmüşlerdir. İgnatius’a göre arzular ruhsal hayatımızın başlangıç ​​noktasıdırlar: İgnatius Ruhsal Egzersizler sırasında her meditasyonun başında egzersizleri tatbik edenlerin kendilerine “ne istediklerini” sormalarını salık vermektedir.”

Kutlamanın sonunda tüm katılımcılar Kilise’nin avlusunda öğle yemeği paylaşmak için bir araya geldiler.

(SAT-7 TÜRK/İZMİR-Nathalie Ritzmann)

PASKALYA DEVRESİ V. PAZARTESİ

İncil: Yuhanna 14, 21-26

Kim buyruklarımı bilir ve yerine getirirse, işte beni seven odur. Beni seveni Babam da sevecektir. Ben de onu seveceğim ve kendimi ona göstereceğim.”

Yahuda İskariot değil O’na, “Ya Rab, nasıl olur da kendini dünyaya göstermeyip bize göstereceksin?” diye sordu.

İsa ona şu karşılığı verdi: “Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla birlikte yaşarız. Beni sevmeyen, sözlerime uymaz. İşittiğiniz söz benim değil, beni

gönderen Baba’nındır. “Ben daha aranızdayken size bunları söyledim. Ama Baba’nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size hatırlatacak.

PASKALYA DEVRESİ V. PAZAR

C Yılı: Yuhanna 13, 31-33. 34-35

Yahuda dışarı çıkınca İsa, “İnsanoğlu şimdi yüceltildi” dedi. “Allah da O’nda yüceltildi. Allah O’nda yüceltildiğine göre, Allah da O’nu kendinde yüceltecek. Hem de hemen yüceltecektir. Çocuklar! Kısa bir süre daha sizinleyim. Beni arayacaksınız, şimdi size de söylüyorum, benim gideceğim yere siz gelemezsiniz. Size yeni bir buyruk veriyorum: Birbirinizi sevin. Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin. Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim olduğunuzu anlayacaktır

13 MAYIS AZİZ MATİYA BAYRAMI

İncil: Yuhanna 15, 9-17

“Baba’nın beni sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim sevgimde kalın. Eğer buyruklarımı yerine getirirseniz sevgimde kalırsınız, tıpkı benim de Babam’ın buyruklarını yerine getirdiğim ve sevgisinde kaldığım gibi… Bunları size, sevincim sizde olsun ve sevinciniz tamamlansın diye

söyledim. Benim buyruğum şudur: Sizi sevdiğim gibi birbirinizi sevin. Hiç kimsede, insanın, dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi yoktur. Size buyurduklarımı yaparsanız, benim dostlarım olursunuz. Artık size kul demiyorum. Çünkü kul efendisinin ne yaptığını bilmez.

Size dost dedim. Çünkü Babam’dan bütün işittiklerimi size bildirdim. Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim. Gidip meyve veresiniz, meyveniz de kalıcı olsun diye sizi ben atadım. Öyle ki, benim adımla Baba’dan ne dilerseniz size versin. Size şu buyruğu veriyorum: Birbirinizi sevin!”

PASKALYA DEVRESİ IV. CUMA

İncil: Yuhanna 14, 1-6

“Yüreğiniz sıkılmasın. Allah’a iman edin, bana da iman edin. Babam’ın evinde kalacak çok yer var. Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. Gider ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım.

Benim gideceğim yerin yolunu biliyorsunuz.” Tomas, “Ya Rab, senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu nasıl bilebiliriz?” dedi.

İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi. “Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez.

Paskalya Devresi – 5. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

15/05/2022 Paskalya Devresi 5. Pazar Günü – C

1.Oku. Hav. İşl. 14, 21-27 Mezmur 144 2. Oku. Vahiy 21, 1-5 İncil Yh. 13, 31-33. 34-35

Allah’ın hükümranlığına girmek için birçok sıkıntılardan geçmek gerekiyor”. Bu sözlerle Pavlus ve Barnabas toplandıkları cemaatleri eğitiyorlardı. Onlar yeni Hristiyanlara güzel ve rahat bir yaşam sözü vermiyorlardı, zaten İsa da hiçbir zaman böyle bir söz vermedi. Hatta İsa açıkça şöyle dedi: “benden nefret ettilerse sizden de edecekler”, “sizi de kovacaklar, zülüm edecekler, yargıç ve hakimlere teslim edecekler”. Ama şunu da ekledi: “Size benim yüzümden hakaret ettiklerinde sevinin ve coşun!”. Sıkıntılar Hristiyanların yaşamının bir parçasıdır. Biz de imanımızı biraz ciddiyetle yaşamak istediğimizde bunu keşfediyoruz. Her gün, ciddi haberler ve eğitici eğlenceler görmek için ödediğimiz televizyon, imanımız için zararlı ne varsa yüzümüze çarpmakta: Bize ve çobanlarımıza karşı incitici sözler ve hakaret dolu konuşmaları sunuyor. Evlerimize taşıdığımız ve çocuklarımızın eline de geçen gazete ve dergiler için de aynı şeyleri söyleyebiliriz. “Allah’ın hükümranlığına girmek için birçok sıkıntılardan geçmek gerekiyor”. Aziz Pavlus bunu söylerken bazı şehirlerden kovulmuştu bile, Şam’dan kaçmak için duvarlardan bir sepet içinde indirildi ve Listra’da (Hatunsaray) taşlandı, hatta öldürüldüğü zannedildi. Daha sonra da zülüm ve hapislerden acı çekti: Fakat bütün bunları sevinçle yaşadı, çünkü bunun Rab’bi İsa’ya sadakatinden dolayı olduğunu bilmekte idi.

Matthias Gerung, John's Vision of Heaven, Ottheinrich-Bibel, Bayerische Staatsbibliothek.
Matthias Gerung, John’s Vision of Heaven, Ottheinrich-Bibel, Bayerische Staatsbibliothek.

Bugünkü İncil metni İsa’nın acı çektiği özel bir anı hatırlatır: Yahuda Paskalya yemeğinden çıkar. Oradan çıkarak diğer havarilerle birlikten, özellikle de İsa ile birlikten çıkar. Yahuda ne yapacak şimdi? Ne olacak ona? İsa, Yahuda için ve Kendisi için acı çeker. Bununla birlikte onu özgür bırakır, onu ikna etmek ya da onu geri çağırmak için hiç kimseyi göndermiyor. Kendisi için ıstırap ve ölüm anının yaklaştığını sezer. Onun için bu an, en büyük sevgiyi gösterebilmesinin saatidir, dolayısıyla Baba’yı yücelteceği andır! Bu sevgisiyle, kendi ilahi büyüklüğü, kendi şanı belirecektir. İsa ölüme girecektir: Bu an O’na ait olanların O’nu izledikleri an değildir, fakat her an O’nun yaptığını yapmak için, yani Baba’nın sevgisini göstermek için uygun andır. İsa’nın öğrencileri bunu İsa’nınki ile aynı yoğunlukla birbirlerini severek gerçekleştireceklerdir.

Birbirlerini sevmek ne demektir? Sadece başkalarını sevmek değildir: Bu sevgi kendimizi iyi, hak eden, daha iyi gibi hissetmemizi sağlayan gururumuza yönelik bir dürtü olabilirdi. Birbirimizi sevmek kardeşin sevgisini kabul etmektir, ona değer vermektir, bana karşı davranışlarını sevgi olarak algılamaktır. Kardeşlerimin bana yaptıkları Allah’ın bana sevgisidir, hoşuma gitmiyorsa da, bana acı veriyorsa da: Rab bana neyin iyi geldiğini bilmektedir. Birbirini sevmek her şeyden önce kardeşlerin dikkatine ihtiyacımızın olduğunu alçakgönüllülükle kabul etmeyi ve onları kendimizden üstün, Baba’nın bir armağanı olarak görmeyi gerektirir. Ve de mademki İsa daima herkesi sevdi, biz de O’na bakarak herkesi seveceğiz.

“Niçin seviyorsun?” sorusuna daima şu cevabı vereceğiz: “Çünkü İsa bizi sevdi”, “Çünkü İsa seni ve beni sevdi”. Oysa esas sevilmeye layık O’dur! Birbirimizi böylece severek İsa’nın şanını göstereceğiz, bizler de O’nun öğrencileri sayılacağız. Rab’bin öğrencilerinin özelliği, sözler ya da dualar değiller, birbirimize olan bağlılıktır, duada, konuşma şeklinde, özellikle de birbirimizi dinlemeye, katlanmaya ve yardıma hazır olmaya dikkatte gösterilen birliktir. Birbirimizi sevmek elbette çok güzeldir, ama pahalıdır! Eğer bunu denemişsen, bunun pahalı olduğunu bilmektesin! Bu, bizi hükümranlığına kabul edebilmesi için Rab’be sunduğumuz ilk sıkıntıdır.

Karşılıklı sevginin getirdiği sıkıntıları bizi sevince boğacaktır, bu sevinç diğer bütün sıkıntılardan gelen gözyaşlarını silecektir, bize ve imanımıza karşı işlenen haksızlıkların sıkıntılarını da silecektir. Bu şekilde kendimizin gökten inen, Patmos adasında kendisine zulmedilen Yuhanna’ya bir görümde İsa’nın söz ettiği yeni bir gökle yeni bir yeryüzünü gerçekleştiren o şehrin sakinleri olduğumuzu fark edeceğiz.

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it