Paskalya’ya Hazırlık Devresi 2. Pazar Günü – C

Litürji

Kutsal Kitab’ın Okunması

13/03/2022 – PASKALYA’YA HAZIRLIK DEVRESİ – 2. Pazar Günü – C

1.Okuma Yar. 15, 5-12. 17-18; Mezmur 26; 2.Okuma Filip. 3,17-4,1; İncil Lk. 9, 28-36

Bugünkü okumalar, İbrahim’in tecrübesiyle İsa’nın üç havarisinin dağdaki tecrübesini birlikte bize verir. İbrahim Allah’ın nezdinde bulunmanın tecrübesini yaşayıp O’ndan çok kalabalık bir nesle sahip olacağı müjdesini alıyor, bazı hayvanları kurban ederek O’nunla bir antlaşma yapıyor. Üç havari de İsa’nın duası esnasında Allah’ın varlığını tecrübe ediyorlar: Onlar ilahi vaatleri değil, ama öğretmenleri İsa’da Baba’nın insanlık için kurtuluş ve sevgi planının tam gerçekleştiğinden emin olmayı alıyorlar. Bu plan, Rab’bin yaşamını sunarak kurban olmasıyla gerçekleşecek. Bu; İsa’nın, Musa ve İlyas ile konuşmasının konusudur!

Alexander Andreyevich Ivanov (1806–1858), Transfiguration
Alexander Andreyevich Ivanov (1806–1858), Transfiguration

İsa dağa çıktı, Musa’nın Sina dağına, İlyas’ın Horev dağına çıktığı gibi. Hem Musa hem de İlyas halkın ihaneti ve kendilerinden sevilen birçoklarının isyanları yüzünden acı çektiler. Onlar İsa için peygamberlerdir: O’na daha şiddetli bir şekilde davranılacaktır. Onlar dağda Allah’ın sevgi gücü, hikmetli ve şefkatle dolu Allah’ın gücü ile karşılaştılar. İsa da dua etmek için dağa çıktı. Duası gerçek, yani Baba’nın sevgisine ve isteğine gerçek bir dalma oluyor ve bunun için gerçek, sevinç ve güzellik göstergesi olarak yüzü ve kıyafetleri bile aydınlanıyor. Allah’ın isteğine giren O’nunla tek bir bütün olmaktadır. Sadece Oğul, Baba’nın isteğini tam olarak aynı sevgisiyle kabul edebilir: Bu şekilde O, tam olarak bu sevginin gerçekleşmesi oluyor.

Buluttan çıkan ve uykulu üç havariye ulaşan ses bu anlayışı onaylamaktadır. İsa, Allah tarafından Oğlu olarak ilan ediliyor ve dolayısıyla tüm halklar için kraldır, aynen ikinci Mezmur’un bize tekrar ettirdiği gibi. Krallık kimliği; Mesih’e, dünyaya Baba’nın ilahiliğini görünür ve somut şekilde getirene özgüdür! O aynı zamanda babasıyla dağa çıkan ve kendisinin kurban edilmesi için odununu taşıyan İbrahim’in oğlu gibi “en sevgili Oğuldur”. İbrahim’in oğlunun yerine bir koç kurban edilebildi, çünkü o Allah’ın Oğlu’nun sadece görüntüsü idi; İsa’nın yerini ise hiçbir şey ve hiç kimse alamaz: O kendi bedenini ve kendi kanını vermek için kendini sunuyor; bu, Allah’ın yaratıklarını sevmek için gerçekleştireceği kurtuluşun tek kurbanıdır.

İsa’nın yanına üç havarisini almış olması bizlerin O’nun duasına ve şanına, ayrıca sunuluşuna ve haçına da katılmamızı istediğini göstermektedir. Yanına sadece üç havari almış olması da, Kilise’de herkese ayrı vazifeler ve roller düşündüğünü belirtmektedir. Baba’nın sevgisinden faydalanan ve İsa’nın sunuşunu paylaşan tüm Kilise’dir ve Kilise’de her birey kendi çağrısına göre görevini yürütmektedir. Kilise’de her birey kendi kişiliğiyle İsa’nın giysilerini ve çehresini parlak gösteren ışığı yansıtmaktadır.

Bunun içindir ki havari Pavlus imanlılara yazarken kendisini ve diğer Hristiyanların davranışlarını örnek olarak gösterdi: “Kardeşlerim, hep birlikte beni örnek alın ve size bıraktığımız örneğe göre yaşayanlara dikkatle bakın”. Keşke hepimiz aynı şeyi söyleyebilsek! Böyle diyebilmemiz gerekirdi!

Yüreğimizde daima İsa’nın duasıyla yaşamak gerekirdi: O zaman O’nun ışığı da parlayacaktı! Yüreğimizde İsa’nın duasına katılmak, Baba’dan kurban olarak kabul edilebilmemiz için devamlı olarak kendimizi O’na sunmamızı istemektir.

Duada yaşadığımız zamanlar İsa’nın ışığı yüzümüzü aydınlatmakta ve onu kardeşlerimize sevimli kılmakta. Dua bizim için Allah ile karşılaştığımız dağdır: Biz kendimizi sunuyoruz ve O etkilemektedir: Bizi değiştirerek, bizi dünya için bir armağana çeviriyor: Ve de Gerçekten dünyanın O’nun varlığını daima tanımaya ve tatmaya ihtiyacı var. Baba bizden sevgili Oğlu İsa’yı daima dinlememizi istiyor: İsa’nın sözleri; duada olduğumuz, Baba’ya ait olmak istediğimiz zamanlarda bize ulaşır!

Sorelle Fraternità Gesù Risorto – Konya
miriam@cinquepani.it

ORUÇ DEVRESİ I. CUMA

İncil: Matta 5, 20-26

Size şunu söyleyeyim: Doğruluğunuz din bilginleriyle Ferisiler’inkini aşmadıkça, Göklerin Egemenliği’ne asla giremezsiniz!”

“Atalarımıza, ‘Adam öldürmeyeceksin. Öldüren yargılanacak’ dendiğini duydunuz.

Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes yargılanacaktır. Kim kardeşine aşağılayıcı bir söz söylerse, Yüksek Kurul’da yargılanacaktır.

Kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak edecektir.

Bu yüzden, sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikâyeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış; sonra gelip adağını sun.

Senden davacı olanla daha yoldayken çabucak anlaş. Yoksa o seni yargıca, yargıç da gardiyana teslim edebilir; sonunda da hapse atılabilirsin. Sana doğrusunu söyleyeyim, borcunun son kuruşunu ödemeden oradan asla çıkamazsın.”